Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
c EGE BU BİR MAYIS CUMA TAKIM OYUNU önetici olmanın zorluğuna Y değinen Akdoğan, önemli olan takım ruhudur, iyi bir yönetici takım ruhunu gözetir diyerek sözlerine şunları ekliyor: “Bu bir yapboz. Bir parçası eksik olursa hiçbir işe yaramaz. Bir oyun seyirciyle buluşana kadar nerelerden geçer. Neler yapılır kimler destek ve emek harcalar bilip, özen ve saygı göstermelisin. Perde arkasındaki kahramanlar diyoruz. Bunlar bir birini tamamlayan iletkenlerdir. Oyuncu ve seyirci olmadan olmaz denir... Elbette olmaz. Ancak o oyuncu ve seyirciye bu zemini hazırlayanlar perde arkasındadır. Bir yemek yaptığınız zaman baharatlar koyarsınız daha lezzetli olsun diye. İşte bu işin baharatı da perde arkasındakilerdir. Yazar kaleme alır, edebi kurul onaylar, yönetmen seçilir. Oyuncu hazırlıklara başlar. Dekor tasarımcıda. Kıyafetler atölyede dikilir. Işıkcı da bir telaş. Müzik için tınıların peşinde koşulur. Kısacası, ‘ben yaptım oldu’ değildir tiyatro. Bir ekip işidir. Hangi katmanda olursa olsun saygı sonsuz, sevgi içtendir. Bilir ki ekipçe hazırlanan bu serüvende karşısına çıkılacak seyirci kutsaldır. Biz de perdeler hep beraber açılır.” Sanatı OĞUZ YILDIZ Tiyatronun bir yaşam biçimi, malzemesinin de insan olduğunu söyleyen İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürü Hülya Savaş Akdoğan, “Önce insan diyorum. Hayatın içinde olacaksın, hayata karışacaksın. Çünkü bizim malzememiz insan ” diyor. “Yalnızca kentliyim demekle kentli olunmadığını, kentlilik bilinciyle hareket edip, yerel yönetimlerden üniversitelere ortak bir payda da buluşup kenti daha çok sahiplenmek ve yatırımlar yapılması gerektiğini söyleyen İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürü Hülya Savaş Akdoğan’la kurumu, yaptıklarını ve kentle ilgili düşündükleri konuştuk. İzmirlinin Devlet Tiyatroları’na bakış açışı nedir? Öncelikle İzmirli şunu bilmeli. Olağanüstü bir seyirci, teşekkür etmek Yerel yönetimlerden ve üniversitelerden daha fazla ilgi beklediklerini söyleyen İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürü Hülya Savaş Akdoğan: destekle, göçü önle! bile az kalır. Her zaman koltuklarımız dolu. Bizlerden ilgilerini eksik etmiyorlar. Kesinlikle sanatın her dalına ilgi gösterdikleri gibi tiyatroya da ilgileri yüksek. Ancak, tiyatroseverlere kötü bir haberimiz var. Bu yıldan itibaren iki sahne önümüzdeki aylardan başlayarak da tek sahnede perde diyeceğiz. Şimdiden bilgileri olsun. Çünkü sahnelerimiz yeniden yapılmak üzere elden geçirilecek. Sahneler azalacak. Belli bir ilgi de var. İzmirli tiyatrosever ne yapabilir? İzmirli tiyatroseverler oyunları izlemeye devam edecek. Bizler de turnelerimize devam edeceğiz. Ancak bu kişisel bir durum değil. Sanatsever zaten yanımızda. Onları desteği su götürmez bir gerçek. Ancak, yerel yönetimlerinden daha fazla destek bekliyoruz. Tiyatronun önünde “devlet” yazıyor diye sanmasınlar herşey devletten. Devlet Tiyatraları, Türkiye’nin bir çok yerinde harika sahneler yaptı. Elbette sahnelerimiz, daha iyi yarınlar için tamiratlar, hazırlıklar için elden geçiriliyor. Ancak, kentlilik bilinciyle hareket etmeli İzmir ve İzmirli. Yerel yönetimler bizlere imkanları ölçüsünde sahneler açmalı, destek olmalı. Bir biri ardına İzmir’e mekanlar kazandırılıyor, kültür merkezleri, sergi salonları, çok amaçlı salonlar... İzmir için elbette güzel çalışmalar. Ancak baktığımız zaman tiyatro yapılabilecek mekanların sayısı çok az. Bu arada unutmadan hatırlatalım, yalnızca yerel yönetimler değil, üniversitelerin çatıları da bize açılabilir. İzmir’de birkaç yer perde açmak için çok uygun. KENTLİLİK BİLİNCİ... K entlilik bilincinin önemine değinen Akdoğan, “Bir kentte yeteri kadar yatırım yapılmazsa, daha iyi olanaklar sağlanmazsa, kendini geliştirenler elbette daha iyi koşullar arayacaktır. Daha iyi sahneler, daha iyi setler. ‘İzmir’e sahip çıkıyorum’ diyenler bu koşulları artık sağlamak zorundalar. Böylelikle hem kent hem de kentli kazanacak. İyi koşullar, beyin ve yetenek göçünün önüne geçecek ve kenti marka yapacak. Kısacası İzmirliyim demekle olmuyor, yaptıklarına İzmir’e sahip çıktığını gösterceksin. Yerel yönetiminden, üniversitesini, emekçisinden patronuna herkes çaba göstermeli” diyor. Balıklıova’da 2011 yılında Prof. Dr. Çelenk’le birlikte köy halkı tarafından kurulan tiyatro, ikinci yılını doldurdu Rutine karşı tiyatro demişlerdi araburun yarımadasının köylerinden Balıklıova’da “yöre halkı” ve “yeni yerleşimcileri” tarafından kurulan köy tiyatrosu ikinci yılını geride bıraktı. Enginarı, balığı, nergisi ve ünlü un kurabiyesiyle anılan Balıklıova özelliklerine bir yenisini daha eklemiş, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Sahne Sanatları Bölümü’nden Prof. Dr. Semih Çelenk’in öncülüğünde “Balıklıova Köy Tiyatrosu”nu kurmuştu. Oktay Arayıcı’nın “Rumuz Goncagül” adlı yapıtıyla perdelerini açan, ilk başlangıçta sayıları iki elin parmaklarını geçmeyenlerin oluşturduğu topluluk, kadrosunu geçen zaman içerisinde genişletmeyi başardı. ALIKÇIDAN ÖĞRETMENE... Rençberinden balıkçısına, öğretmeninden öğrencisine, emeklisinden çalışanına kısacası her yaş ve meslek grubundan köy sakini “rutine karşı tiyatro” diyerek aynı çatı altında toplanmıştı. Amatör tutkularının peşine düşüp, oyunlarını sahneye taşıyanların şimdiki durağı Bademler Köyü. K B MİDAS’IN KULAKLARI KARDEŞ KÖYDE... YENİ BİR EVREN B ademler’le geçtiğimiz yıllarda “kardeş köy” olan ve bağını güçlendiren Balıklıova Köy Tiyatrosu, geçtiğimiz yıl yaşamını yitiren oyun yazarı Güngör Dilmen’in “Midas’ın Kulakları” adlı oyunu sahneye taşıyacak. Dilmen'in 1959 yılında kaleme aldığı eser, 6 Mayıs saat 20.00’da Bademler Köyü’nde perde diyecek. K öylerin, uygar yaşamın çekirdeği olduğunu söyleyen Çelenk, “Kentlerde bozulan, dejenere olan hayatı, bu küçük evrende yeniden yaratmak mümkün” diyor. Balıklıova Köy Tiyatrosu’nu “endemik bir tiyatro” olarak tanımlayan Çelenk, şunları söyledi: “Köyle bütünleşmiş, tutmuş, yaşayan bir tiyatro. Umuyorum bu topluluk uzun yıllar yaşamını sürdürür ve Balıklıova Köy Tiyatrosu da Bademler Tiyatrosu gibi seksen yaşlarına ulaşır.” C MY B