Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
c MAYIS CUMA EGE İNSANA ASUMAN DAİR ABACIOĞLU asuabacioglu@yahoo.com Zihnimizdeki Muhafazakarlaşma Bugünlerde, çoktandır adını anmadığımız ‘’Mahalle Baskısı’’ kavramını yeniden gündeme getirmek gerekiyor. İktidar partisi, yasaklayıcı her kanun tasarısını bir süre tartıştırdıktan sonra tepkiler üzerine geri adım atarak ve yasakların sınırlarını daraltarak meclisten geçirmesine karşın, toplumda mahalle baskısı bir adım daha ileriye gitmiş oluyor. Hatta artık mahalle baskısına bile gerek kalmadan, zihinlerimiz davranış ve alışkanlıklarımızda kendisine muhafazakarlığa doğru bir ayar çekiyor. Giderek, bize eskiden çok normal gelen davranış ve olaylara karşı muhafazakar bir bakış açısı benimsemeye başlıyoruz. Farkında bile olmadan, açık kıyafetlere, içkili ortamların neşesine ve hareketliliğine yasakçı anlayışın gözüyle bakmaya başlayıp, bu tür olayların toplumca hoş görülemeyeceğine yönelik zihnimizin uyarılarına maruz kalıyoruz. Bence bu, hem yasakçı yasalardan hem de mahalle baskısından daha tehlikeli bir durum. Kendi zihnimizin uyguladığı bir oto sansür söz konusu artık. Daha ileri yasaklar için çok uygun bir ortam bu. Geçen gün bir televizyon kanalında yabancı bir film izlerken, buğulama yöntemiyle sansür edilen görüntülerin ne kadar çok arttığını fark ettim. Aynı şekilde konuşmalardaki kesintilerden de bazı sözcüklerin sansür edildiği anlaşılıyordu. Daha tehlikeli olan şey ise, içkilerin su gibi aktığı, içki bardaklarının elden ele geçtiği bar sahnesini izlerken, bir an kendimi ‘’Nasıl böyle bir filmin gösterilmesine izin veriliyor acaba?’’ diye düşünürken yakalamamdı. Geniş kapsamlı içki yasağını getirecek kanun tasarısının görüşüldüğü bir zamanda, hiçbir şekilde savunmuyor olmama karşın, yasakları ve baskıları neredeyse normal kabul eden bir bakış açısıyla görmeye başlamıştım. Bu durum, toplumumuzun yavaş yavaş yöneldiği zihin değişikliğini yansıtıyordu. Hiç olmayacak sandığımız kısıtlamalara alışıyorduk. Zaten çocukluktan itibaren ‘’Başkaları ne der?’’ kaygılarıyla yetiştirilen bir toplum olduğumuzdan, mahalle baskısına uygun bir zemin hep vardı. Bu ‘’başkaları’’ her zaman kısıtlayıcı, yasaklayıcı, engelleyici bir gerekçedir ve toplum olarak yasaklara boyun eğmeye hazır bir yapımız bulunuyor. Ancak, sorun, yasaklara karşı çıkması ve mücadele etmesi gerekenlerin de bu yasakları ‘’normal’’ görmeye başlaması. Ne yazık ki artık yasakların giderek genişleyen sınırlarını anlayışla karşılayan bir zihniyet yapısının topluma egemen olduğunu görüyoruz. Hem yasaklar hem de bu yasakları normal görenlerin sınırları genişliyor; ince ince, yavaş yavaş, farkına bile varmadan. İzmir gibi uygar ve hoşgörülü bir kentte yaşamak bile bu zihniyet değişikliğinin gerçekleşmesini engelleyemiyor. Kendinizi, şortlu, mini etekli genç kızların rahatlığına ve özgürlüğüne şaşırırken buluveriyorsunuz; ya da ‘’Daha ne kadar sürebilir bu özgürlükleri?’’ diye düşünürken. Türbanlı, uzun pardesülü bir genç kızın kırmızı topuklu ayakkabılarına bakarak sevinç duyuyorsunuz; içindeki canlılığı ‘’şimdilik’’ yansıtabiliyor diye. Hep bir ‘’şimdilik’’ duygusu yaşıyorsunuz. Bütün bu özgürlüklerin bir gün gelip sona erebileceği ürküntüsünü kafanızdan atamıyorsunuz. Kordon’da güneş batarken çimlere oturup bira içebilme özgürlüğü birkaç gün önce sona erebilirdi mesela. Şimdilik İzmir’in yaşam tarzını sürdürebilirsiniz ama tepeden inme bir yasak her an gelebilir. Toplumumuz, kendi sağlığı, iyiliği ve namusunun korunması adına yasaklar getirilmesine itiraz etmiyor; çünkü zaten yasakçı bir baba figürüne alışkın. Bu topluma bizim gibi düşünenler de dahil. Ve bizler, iktidarın bizim adımıza getirdiği yasaklara alışırken, henüz elimizden alınmamış özgürlüklerimize şaşırıyor olmanın son derece tehlikeli sınırında bekleşip duruyoruz. TEV, kuruluş yıldönümünü Balıkesir'de kutladı YILLIK DAYANIŞMA 46 Türk Eğitim Vakfı'nın (TEV) 46. kuruluş yılı, Balıkesir'de, Otel Basri'de kutlandı. TEV Balıkesir Şubesi Kadınlar Kolu'nun düzenlediği etkinlik, vakfa bağış yapan hayırseverleri ve burs alan öğrencileri biraraya getirdi. Vali Ahmet Turhan'la TEV Mütevelli Heyeti Başkanı Rona Yırcalı da etkinlikte yer aldı. Vakfın 1967'de Vehbi Koç önderliğinde kurulduğunu anımsatan Yırcalı, “Rahmetli babam Sırrı Yırcalı da bu vakfın kurucuları arasında yer alıyordu. Bu vakıf, herhangi bir ailenin, bölgenin, görüşün değil Türkiye'nin vakfıdır. Yarım asra yakın bir zamandan bu yana Türk eğitimine, dolayısıyla Türk gençliğine, Türkiye'nin ge leceğine, gelişmesine hizmet eden bir vakfız. Bugün bir çok değerli vakıfla birlikte biz de binlerce öğrenciye karşılıksız burs sağlıyoruz. Bunun yanında yeni eğitim kurumları ve yurtlar açıyoruz” dedi. Yırcalı, burs verdikleri mezunlara da şöyle seslendi: “Mezunlardan tek isteğimiz manevi mecburiyet hizmetine devam etmeleridir. Bağışçıların bir araya gelerek sizlere sağladığı bu hizmetleri geriye döndürmeniz büyük önem taşıyor. Okulları bitirip, mezun olduğunuzda, meslek sahibi olduğunuzda TEV'i unutmamanızı, vakfa yardımcı olmanızı, sizden sonraki kuşaklara katkıda bulunmanızı istiyoruz.” (COŞKUN YAMAN) Enerji güneşten gelecek! Sakin şehir Seferihisar, yönetim merkezindeki ısıtma ve soğutmayı kurulacak güç santralinden elde edeceği enerjiyle sağlayacak. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Seferihisar'da belediye binası güneş enerjisiyle aydınlatılacak, ısıtılacak ve soğutulacak. Seferihisar Belediyesi tarafından hazırlanan, Turizm Altyapı Hizmet Birliği ortaklığıyla İZKA’ya sunulan “Seferihisar Belediyesi Kapalı Pazaryerinde Pilot Fotovoltaik Güç Santrali Kurulumu Projesi” kabul edildi. Pazaryerine kurulacak güç santralından elde edilecek enerji, belediye binasında kullanılacak. Toplam bütçenin yüzde 73'ünü oluşturan 880 bin liralık maliyet İZKA tarafından karşılanacak. Üyesi oldukları uluslararası “Sakin Şehir”in en önemli kriterlerinden birini yenilebilir enerji kaynakları olduğunu kaydeden Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, şunları söyledi: “Uzun zamandır planladığımız bir projeyi hayata geçiriyoruz. Artık dünyanın birçok yerinde yenilenebilir enerji kaynakları kullanılıyor. Biz de bu proje sayesinde yenilenebilir enerji kaynakları ile lisanssız elektrik üretimi yapacağız. Seferihisar Belediyesi hizmet binasının tüm elektrik ihtiyacını kurulacak sistemden temin edeceğiz. Seferihisar’da yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak Sakin Şehir'e uygun yatırımlar sağlamayı, yenilenebilir enerjinin kullanımı için halka örnek olarak, bu kaynakların kullanımını teşvik etmeyi hedefliyoruz.” Dostlara sevgi aşısı... İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Bayraklı Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen eğitim programıyla ilkokul öğrencilerine hayvan sevgisi aşılanıyor. Belediyeden verilen bilgiye göre, eğitim programlarıyla bugüne dek 2 bin 500 öğrenciye ulaşıldı. Veteriner hekim Onur Özmen, öğrencilere hayvanların beslenmesi, bakımı, onlara nasıl davranılması gerektiği ve hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar konusunda bilgi verdi. Öte yandan parklara yerleştirilen su ve mama kaplarıyla sokak hayvanlarının da beslenmesini amaçlayan Bayraklı Belediyesi ekipleri, okullara, muhtarlıklara ve semt merkezlerine asılan afişlerle de özellikle sokak hayvanlarına karşı duyarlı olunmasını amaçlıyor. İzmir, İstanbul, Ankara’daki satış noktalarımızda ve Türkiye’nin her yerinden havale ile siparişlerinizde İ Z Mİ R BUL UŞ M A L A RI Çözüm sorunu 30 İNDİRİM kitap.cumhuriyeti.com.tr % ve anayasa İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Karşıyaka Platformu'nun “İzmir Buluşmaları” etkinliği kapsamında “Çözüm sorunu ve anayasa” paneli düzenlendi. CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel'in konuşmacı olarak katılacağı etkinlik, bugün saat 18.00'da Bayraklı Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi'nde gerçekleştirilecek. C MY B