22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

c 22 HAZİRAN 2012 CUMA EGE 3 Turistlere neyimizi göstereceğiz? ASUMAN ABACIOĞLU İzmir’e gelen yabancı turistler, on yıllardır hep aynı şeyi yaparlar; gemilerinden inip ya doğruca Efes’e giderler ya da Bergama’ya. Akşamına da zaten kenti terk ederler. Deniz, güneş ve kum için gelenler ise kaldıkları süre boyunca otellerinden veya tatil köylerinden dışarıya burunlarını çıkarmazlar; genellikle her şeyin dahil olduğu paket turlarla gelirler ve bunun dışında tek kuruş harcamak istemezler. İzmir’e kültür turizmi çerçevesinde gelen turistlerin Efes veya Bergama dışında gidebilecekleri pek bir seçenek yoktur zaten; uzun yıllardır değişmeyen bir durumdur bu. Kent içinde görebilecekleri ne kalmıştır ki? Sabah erken saatlerde limana yakın yerlerde etrafta görmeye değer bir şeyler bulabilmek için aval aval bakınan birkaç yabancı turiste rastlamak, yerel gazetelerin ‘’İzmir’e turist akını’’ başlığı atmasına yeter ama aslında İzmir için bu yeterli değildir. Konak Meydanı’nda tarihi Saat Kulesi’nin etrafında bir grup Japon turiste bilgi veren rehber görmek, insanın gözlerini yaşartacak kadar ender rastlanan bir olaydır. Elbette bu durum turistlerin suçu değil; tarihi yedi bin yıla dayandırılan bir kentte geçmişe ait bir şey bırakmadıysak tarih ve kültürel zenginlikleri görmek için dünyayı dolaşan turistler ne yapsın? Yüksek apartmanların arasında ya da AVM’lerde dolaşacak değiller herhalde. İzmir’de gidebilecekleri arihi binlerce yıl öncesine dayandırılan bir kentte geçmişe ait bir şey bırakmadıysak, turistler ne yapsın? Çılgın projeler yerine tarihi ve doğal zenginlikleri ortaya çıkarmak yeterince sansasyonel değil herhalde... T ONLARIN SUÇU DEĞİL BU! doğru dürüst bir arkeoloji müzesi bile olmadıktan sonra. Öte yandan ‘’her şey dahil’’ turlarla gelen ucuzcu turistlerin Kordon’da oturup balık yemesini bekleyemeyiz sanırım. Yakında onların da yararlanabilecekleri temiz deniz kalmayınca ayaklarını keseceklerinden kimsenin şüphesi olmasın. O zaman o kocaman betonarme tatil köylerini ne yapacağız bilemiyorum artık. Avrupa’nın soğuk ülkelerinin yaşlı turistlerine güneşlenmeleri için şezlonglarını kiralarlar belki; böyle giderse sadece güneşli bir ülke olarak kalacağız çünkü günün birinde. Arıtma tesisleri bile olmayan bu çok yataklı tatil köyleri, ucuz veya geri dönüşü olmayan kredilerle kendilerine hibe edilen güzelim koylara kondurdukları tesislerinin atıklarını denize vererek uzun zamandır kendi elleriyle kendilerini sabote ediyorlar çünkü. Kitle turizminin geldiği yer sonunda burası oluyor işte. Böyle olunca İzmir’in turizmine yönelik ne yapılabilir sorusu duruyor önümüzde. Yedi bin yıllık geçmişi olan bir kentin hala kıyıda köşede kalmış tarihi ve kültürel bir takım değerleri vardır elbette. Uygarlıkların birbiri ardından gelip geçerek derin izler bıraktıkları bir kentin vahşice yağmalanmış geçmişinden kalan az sayıdaki zenginliği, beton yapılar arasında kayboldukları yerlerden bulup çıkarmak gerekiyor. Onları onarıp, parlatıp önce İzmirliler’e sonra da turistlere göstermeliyiz. İzmir’in yerel yöneticileri, bu konuda ellerinden geleni yapıyorlar. Agora ve Kadifekale’de tarihi yeniden ayağa kaldırmak için Büyükşehir Belediyesi’nin çabaları takdire değer. Havagazı Fabrikası kent içinde kültürel etkinliklerin gerçekleştirildiği güzel bir mekan olarak İzmirliler’in hizmetine sunuldu. Kemeraltı, hak ettiği ilgiyi henüz yeterince görmese de tarihi kervansarayların teker teker restore edilmesi, burayı bir çekim merkezi haline getirdi. Daha yapılacak çok şey var. Öncelikle tarihi ve doğal alanları ranta doymayan aç gözlülerin elinden kurtarmak gerekiyor. Ancak her fırsatı İzmir’in yerel yöneticilerini eleştirmek, ulaşım sorununu kaşımak için kullanan İzmir milletvekili bakanlarımızdan bu konuda bir proje duymuyoruz; ne arkeoloji müzesi ne de tarihi yapıların restorasyonuyla ilgili ağızlarından pek bir söz çıkmıyor. Oysa kamunun milyonlarca liralık kaynağını İzmir’in sorunlarını çözmede uzun vadede yarar sağlamayacak çılgın projelere harcamak yerine tarihi ve doğal zenginliklerini koruyacak, ön plana çıkaracak yatırımlar yapmak İzmirliler’in daha çok işine yarardı. Ama o zaman bu pek sansasyonel olmaz ve yeni rantlar yaratılamazdı değil mi? SANSASYONEL.. Haflinger’lere Victoria faytonu zmir’in simgesi faytonları kente yakışan bir görünüme kavuşturmak isteyen İzmir Büyükşehir Belediyesi, hazırladığı projede son aşamaya geldi. Belediyeden yapılan açıklamaya göre, faytonlara koşulacak Haflinger cinsi 36 at, Avusturya’dan getirilerek Kahramanlar’da oluşturulan at barınağına alındı. Faytonlarda görev yapacak personelin ve atların uyum içinde çalışması için eğitimler başladı. İZULAŞ Genel Müdürlüğü yetkilileri, yeni faytonların gelecek ay Kordon’da çalışmaya başlayacağını belirterek, “Şu an faytonlara koşulacak atların eşleştirilmesi yapılıyor. Sürücülerin faytonlara ve atlara uyum süreci devam ediyor. Kısa bir süre sonra vatandaşlarımıza ve turistlere keyifli bir fayton sefası sağlayacağız” dediler. Victoria Klasik tarzındaki 12 fayton, Akhisar'da üretildi. İZULAŞ bünyesinde görev alan sürücüler için de özel kıyafetler hazırlandı. Faytonlar sabah 09.00’dan gece saat 00.00’a kadar Alsancak Limanı ile Konak Pier arasında sefer yapacak. Konak Pier ve Liman’daki durak yerlerinde bilet satış ünitesi olacak. İzmir’in yeni faytonlarına binmek isteyenler, tek bir biletle saat kısıtlaması olmadan gidiş–dönüş yapabilecek. İ C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle