02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

c 23 MART 2012 CUMA EGE Fotoğraf: MELİH DÖĞER 3 İLÇE KONGRELERİ B AŞLIYOR Denizi uzaktan göreceğiz! CHP sandığa gidiyor Y HAKAN DİRİK arın Narlıdere, pazar günü de Güzelbahçe ve Konak'ta mahalle delegeleri ilçe başkanı seçimleri için oy kullanacak. CHP İzmir'de ilçe kongreleri yarın başlıyor. İlk olarak Narlıdere, ilçe başkanını seçecek. Pazar günü de Konak ve Güzelbahçe'de partililer sandığa gidecek. İlçe kongrelerinin 2 Mayıs'a kadar tamamlanması ve 3 Haziran'da il kongresinin yapılması planlanıyor. Narlıdere ilçe kongresinde mevcut başkan Asker Güneş'in karşısına aday çıkması beklenmiyor. Aynı şekilde Güzelbahçe'de de Ednan Arslan'ın güven tazelemesine kesin gözüyle bakılıyor. Konak'ta ise şu anda bu görevi yürüten Aytekin Tunus'un koltuğuna iki talip daha var. Ali Yılmaz ve Sinan Karamustafaoğlu da ilçe başkanı olmak için mücadele vereceğini açıkladı. ASUMAN ABACIOĞLU Doğal güzelliği ile dikkat çeken deniz kıyıları ve orman alanları için projeler geliştirilmesi ülkemizde yaygın bir uygulamadır. Hiçbir yer, eğer güzelse kendi haline bırakılmaz. Mutlaka birileri buralardan para kazanmak zorundadır. Projeler ile lüks konutlar, oteller, moteller, marinalar, cafeler, restoranlar planlanır. Hiç tartışılmayacak bir şekilde bu durum, gelişme olarak adlandırılır; herkes de bunu böyle kabul eder. Aksini iddia edenlere deli gözüyle bakılır. Ancak bu yerleri olduğu gibi bıraksanız bu kez başka bir sorun ortaya çıkar; buralar yine olduğu gibi kalmaz; devlet korumadığı için birileri gelir üstüne gecekondu diker, etrafını telle çevirip sahiplenir; sonra devlet af çıkarır; tıpkı 2B arazileri diye adlandırılan orman arazileri gibi. Birileri en iyi ihtimalle üç kuruş verip sütten çıkmış ak kaşık misali kamunun malını çalmamış gibi hayatına devam eder. Ya da daha beteri kimse arayıp sormaz; bilse de ilgilenmez. O zaman kamunun malı bedavaya gider. İşler böyledir bizim ülkemizde ne yazık ki. Bu durum İzmir için son zamanlarda daha da artmış gibi görünüyor. İzmir milletvekilleri olan Ulaştırma ile Turizm ve Kültür bakanları her G elişme dedikleri işte böyle bir şey; insanlar bundan böyle İzmir'de para vermeden ne bir ağaç altına oturabilecekler ne de deniz kıyısında bir banka... Aslında olan bitenin anlamı şu; yakın gelecekte bütün kıyılar ve yeşil alanlar bu bol keseden atılan projeler yüzünden kamuya kapatılacak. İzmirliler her zaman piknik yaptıkları yeşil alanları bulamayacaklar; artık Çeşme’nin halk plajında denize giremeyecekler; Kordon’da güneş batarken oturup çay içemeyecekler. Pasaport’taki çay bahçeleri büyük ihtimalle ortadan kalkacak ve İzmirliler KonakAlsancak arası deniz kıyısında denizi seyredecekleri yer bulamayacaklar. Bir süreliğine Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nın kıyısındaki taşlara oturup denizin tadını henüz zaman var iken çıkarsalar iyi olur. Şimdilik orası için bir proje görünmüyor. Gelişme dedikleri işte böyle bir şey; insanlar bundan böyle para vermeden ne bir ağaç altına oturabilecekler ne de deniz kıyısında bir banka. Denizi sadece uzaktan görecekler; yüksek apartmanların aralarından göründüğü kadarıyla sadece; ya da tepelerden görebildikleri kadar. Ya da karşıdan karşıya geçerken vapurda. Bundan ağızlarını açışlarında birer proje patlatıyorlar. Bunu fırsat bilenler boş durmuyor. Durmadan her yerde marinalar, oteller, yapılaşmalar, modernleşmeler ve gelişmeler kelimelerini duymak insanda ‘‘gına gelme etkisi’’ yaratıyor. Yazılıp çizilenlere bakarsanız İzmir sanki dört tarafından tutulup bir yerlere çekiştiriliyor. Kent dönüşümleri, Kordonboyu’na oteller, İnciraltı’na tesisler, Çeşme’deki halk plajlarının özelleştirilmesi, Urla, Foça, Karaburun, Pasaport gibi kıyılardaki neredeyse her noktaya marinalar, pazar yerlerine alış veriş merkezleri ve daha nice projeler bol keseden ortaya atılıp duruyor. Her yerde kıpırtılar artmış durumda; bazılarının sanki beklemekten sabrı taşmak üzere. Bir gelişme beklentisi var ki sormayın gitsin. Ucuza kapatılmış SİT alanlarının imara açılmasını bekliyorlar ağızlarının suyu akarak. Bir türlü imara açılmama durumu birilerinin asabını bozuyor. böyle sadece parası olan denize girebilecek; hem de epeyce bir para gerekecek bunun için. Para vermeden hava almak isteyenler Konak Alanı’nda güvercinlere yem verebilirler belki; kent merkezindeki süs havuzlarına girebilirler serinlemek için. Vapurların yanaştığı yerlerde tehlikeyi ve kirliliği göze alabilirlerse şimdi küçük varoş çocuklarının yaptığı gibi suya atlayabilirler. Kıyıda çimlerin üzerinde çiğdem bile çitleyemeyecekler. Büyük yeşil parklar mı var gidebilecekleri? Kısaca kamu hakkı, kamuya ait açık alan diye bir şey kalmayacak. Denizler, ormanlar, kıyılar, nehirler, göller, yani her doğa parçası gelişme ve kar adına birilerinin malı olacak. Kapanın elinde kalan, isteyenin istediğini yaptığı, uyanık olanın zengin olduğu bir ülkede yaşıyoruz çünkü. Kural yok, korumacılık yok, utanma yok; arsızlık ise had safhada. Kamu kendi hakkına sahip çıkmadıkça İzmir’in meslek odaları ne yapsın? Bu kadar umarsızlık varken, nereye kadar mücadele edebilirler? Sonuç olarak İzmirliler, açık havayı pek seversiniz ama bundan böyle deniz bitiyor; ormanlar satılıyor; yani kısaca evli evine, köylü köyüne... AKVİM... Önümüzdeki hafta Kınık ve Çiğli kongrelerinin ardından Adnan Alabay ile Günsel Sağlam Karşıyaka ilçe başkanı olabilmek için çekişecek. CHP'de nisan ayındaki kongre takvimi şöyle: 5 Torbalı, 6 Bayındır Selçuk, 7 BergamaAliağaMenemen, 8 BayraklıKemalpaşa, 10 Tire, 13 KirazBeydağ, 14 SeferihisarMenderes, 15 BalçovaÖdemişGaziemir, 19 Çeşme, 21 Foça, 22 KarabağlarBornova, 24 Dikili, 28 Urla, 29 Buca. Diğer ilçelerde herhangi bir erteleme olmazsa ilçe kongreleri 2 Mayıs'ta Karaburun'da yapılacak seçimlerle sona erecek. T Sevgi, Emek, Özgürlük Mart ayı kapısını araladığında İzmir’de ağaçlar ergen bir kız gibi süslenmeye başlar; tazecik çiçeklerini açar, sararan yapraklarını gökyüzünün mavisiyle buluşturur ve yeşerir. Yeşeren sadece ağaçlar değil sokaklardır da. Kordon’da çimlerin üzerine uzanan gençlerin enerjileri bastonları bıraktırır. İnciraltı, Buca, Bornova’daki parklar, yaşam trafiğinde kendimizle yüzleşmemi sağlar. Betonun geçit vermediği bir yerde bile, bakarsınız karşınıza renklerinde kaybolduğunuz, kokladıkça arındığınız bir sümbül çıkar. Biz de bir sümbülle gazeteciyazar ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın karşısına çıkmak istedik ancak İzmir’den getirdiğimiz sümbül, Silivri Ceza İnfaz Kurumu’nda sakıncalı bulundu, geçmesine izin verilmedi. Halbuki ne gizli sanıktı, ne de gizli ihbar mektubu. İşte problem de buydu; sümbülün gizlenecek bir özelliği olsaydı eminiz ki Mustafa Balbay’la buluşurdu. “…İzmir’le aran ne dediler/Ağacın birine/Dedi yeşillerin söylediği...” Dağlarca’nın bu dizelerindeki gibi Mustafa Balbay da birincilikle bitirdiği Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi yıllarında eminim, bütün boş vakitlerinde yeşillerin söylediği İzmir Fuarı’na gitmiştir. Behçet Uz’un fuara diktiği, diktirdiği ağaçların kıymetini bilenlerin başında gelmiştir. Fakülte sonrası çalışma hayatının yoğunluğunda bile bir zeytin ağacının seslenmesiyle İzmir’in ilçelerine doğru yürürken değil koşarken bulmuştur kendini. Çünkü o öğrenim gördüğü üniversiteye atletizm alanında da birincilikler getirmişti ama daha da önemlisi Ziya Çavdar’ın dediği gibi: “En uzun koşusu insana ve insanlığadır”. Bu koşunun kanıtları yaptığı haberler, yazdığı kitaplar, onun hayatına girmiş insanların tanıklığıdır. İzmirliler olarak 2 Nisan’daki duruşmaya gitmeliyiz. Milletvekillerinin duruşması için CHP, İzmirlilere otobüs temin edemez mi? KONUK HAK.. DÖNÜŞÜMLER... NESLİHAN PERŞEMBE ??? İzmirliler Cumhuriyet’in ilk yıllarına gidin ve o yokluk dönemlerinde tam bağımsızlık ruhuyla nelerin yoktan var edildiğini anımsayın: “…Bir deniz anımsıyorum, bizim Körfez’in denizi./Özgür alabildiğine özgür ve zeybek/Bir adam görüyorum harmandalı/Çok adam görüyorum kavgada/Elleri yukarı, başları yukarı/Yaprak mı dökülürmüş İzmir’in kavağında...” dizelerinden selam olsun Şükran Kurdakul’a! Sıradanlığı, durağanlığı şiirle ortadan kaldırabiliriz, evet kaldırabiliriz. Gün doğumlarını ve batımlarını heyecanla beklemeyi öğrenirsiniz yine şiirle çünkü, sizi sevdiğini ve mutlaka geleceğini bilirsiniz. En çaresiz ânınızda öyle bir filiz (şiir) çıkar ki karşınıza tıkanmış yolunuzu açarken nefes olabileceğiniz bir arkadaşı çıkartır karşınıza. Sözcüklerin müziğiyle şehrin kalabalığında ve kabalığında ayaklarınız daha sağlam basar yere. Olması gereken birçok şeyi şiirde bulursunuz ve verdiği güçle hem kendinizi hem de hayatınızı değiştirme olanağına kavuşursunuz. Değişerek yenilenir, yenilenerek dünyayı döndürenler arasına katılırsınız; sevgi için, emek için, özgürlükler için... C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle