23 Şubat 2025 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 Kentlilere fırsat buldukça yürüçoktan aşmış durumdadır. melerini öneriyorum! Hem sağlıklı Özellikle Gümrük, Pasaport ve bir yaşamla tanışmaları, hem Kordon dolaylarında yaya yollarını önünden binlerce kez taşıtlarla hızişgal eden masalı, sandalyeli iki lıca geçtiklerinde gözden kaçırdıkayaklılar hiç de uzak olmayan bir ları kentsel değerleri fark etmeleri gelecekte mevcut daracık geçitleri ve hem de kentlerine egemen olan de geçişe kapatırlarsa şaşırılmasın! aksaklıklara yakından tanıklık edip Şu anda bile özellikle bazı noktayakınmalarını seslendirmeleri için! lardan yaya olarak geçerken işyeri Önünden yürüyerek yüzlerce sahip ve çalışanlarının hiç de dostkez geçtiğiniz kentsel mekânlarda ça olmayan bakış ve tavırlarıyla bile hâlâ yeni bir şeyler fark edebilkarşılaşmakta olduğumuz bir çomenin keyfi yaşanırken; olumsuzğumuzun deneyimleri arasındaki luklarla da karşılaşılması kaçınılyerini çoktan almış olmalıdır. maz oluyor! Bu olumsuzlukların “Özgürlük” ve “serbestlik” kavönde gelenlerine kaynaklık eden ramlarının giderek biri birine karışkaldırımları sorgulamakta yarar tırıldığı bir çağda yaşamakta olduvar! Bu bağlamda “kaldırımlar kiğumuza kuşku yok! Sınırlılık, somin?” diye sormak gerek! rumluluk ve yükümlülük içermeyen Kaldırım, sözlüklerde “yayayolu” bir serbestlik anlayışının bu kavsözcüğü ile karşılıklandırılmış. ramların karşılıklı dengesi demek Tıpkı taşıt yolları gibi vazgeçilmez olan özgürlükle özdeş tutulmaya bir kentsel gereksinimdir. çabalandığı günümüzde kent yöNe yazık ki; bu kuramsal açıklanetimlerine de büyük görevler ma gündelik yaşamımıza gereğindüştüğü ortadadır. Bu yersiz hoşce yansımamaktadır. İzmir’de bu görü ve görmezden gelme sürdüksorunun her geçen gün kendini çe insan dışı varlıklara özgü olan daha fazla duyumsattığını yaşayaserbestlik anlayışının daha da rak görüyor olmaabartılacağından lıyızdır. Kaldırımlar kuşku duyulmave eşdeğerleri samalı. KONUK yabileceğimiz yüBir kentli olarak CEYHUN BALCI rüyüş ve gezinti kaldırımların yayayolları öncelikle kilara ait olmadığını şinin kent ortamınüzülerek gördüdaki can güvenliğüm için “kaldığinin olmazsa olrımlar kimin?” somaz gerekliliklerinrusunu seslendirden. Ama, kentimiş oluyorum. Bir mizde adı anılan bakıma kentli çığortamların yaya lığı olarak da algıgüvenliğini sağladığını sanıyorsalanmalı bu serzenişim. Kenti yönenız yanılıyorsunuz demektir. Bir tenlerin birincil işlevinin kamu zayandan müzik dinleyip diğer yanrarı karşında kamu yararını gözetdan yürüyüşün tadını çıkarırken mek olduğu bilinciyle sesleniyoyanınızdan hızla geçen motosiklet rum yöneticilerimize: “Ne olur bu ve hatta motorlu taşıt rüzgârı ile iralandaki kamu zararının önüne gekilmeniz an meselesidir. çiniz! Hem de ivedilikle!” Kamu yaSerbestlikte sınır tanımayan sürürarının gözetilmesi ve gereğinde cülerimiz bir yolunu bulup oraları ödünsüzce korunması uygarlığın da taşıt yoluna dönüştürüvermişolmazsa olmaz koşullarından değil lerdir. Diyelim ki, onlar bu konuda midir? sınır ve kural tanımazlar da bu kuBir kentli olarak yeterince anlaralsızlığa karşı durması gerekenler tabilmiş olduğumu sanmakla birne yaparlar? İzleyici olmasalar ya likte, anlatamamış olma olasılığını da görmezden gelmeseler böyle da göz ardı etmeksizin; kent yönebir yakınmayı dile getirir miydik? ticilerimize bir çağrım var! Daha Başta motosikletler olmak üzere sağlıklı olmanın yanı sıra kentin soyer yer bisikletlerin de bu anlamda runlarına daha yakından tanıklık tam bir terör estirdiğini söyleyebilietme fırsatı yakalamak adına sizler riz yaya yollarında! de hiç olmazsa belirli zamanlarda “Kaldırımlar kimin?” sorusunu yürümeyi deneyiniz. Belki bu şekilsormamıza neden olan bir başka de ben ve benim gibi başka kentlidurum da iki ayaklılar gözetiminlerin çığlığına yol açan nedenlere deki dört ayaklıların işgali ve sınır kendi gözlerinizle tanıklık edebilirtanımazlığıdır. Kafe, bar, lokanta siniz. Makam araçlarınızın koyu ve benzerlerinin masa ve sandalrenkli camları dile getirmeye çalışyeleri aracılığı ile estirdiği terör de tığım ayrıntıların fark edilmesine görmezden gelinecek boyutları izin vermeyebilir! c 9 NİSAN 2010 CUMA CHP’li milletvekili Ersin, kamu yöneticilerinin işletme sahiplerine söz geçiremediğini söyledi ‘Çiftlikler çete gibi’ Y unan hükümetinin kendi karasularında istemediği balık çiftliği sahipleri, ticaretlerini, yüzde 90'ını ele geçirdikleri Türkiye'deki işletmelerde sürdürüyor. OZAN YAYMAN Ege Bölgesi başta olmak üzere Türk karasularında, Yunanlılar'a ait balık çiftliklerinin yoğunlaştığı uzun bir süredir kamuoyunun gündeminde yer alıyor. Yunan hükümeti denizlerinin kirlendiği ve turizminin olumsuz etkilendiği gerekçesiyle, bu tür işletmelere artık izin vermiyor. Yunanlı işletmeciler de bunun üzerine yönlerini Türkiye'ye çeviriyorlar. Türkiye'de faaliyet gösteren balık çiftliklerinin yüzde 90'a varan hissesini alan Yunanlılar, bu yolla ticaretlerine devam ediyorlar. Türkiye'de halen 350'nin üzerinde balık çiftliği bulunuyor. Bu işletmelerin yüzde 50'si Muğla, yüzde 30'u da İzmir'de konuşlanış durumda. Bu veriler ışığında yetkililerin, Türk karasularının, Yunanlılar eliyle kirletilip yok edilmesine karşı tutum alması isteniyor. Bunun yanı sıra balık çiftliklerinin açık alanlara taşınması yönünde çıkarılan yasa ve yönetmeliklerin, eksiksiz biçimde uygulanması çağrısı yapılıyor. CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, İzmir ve çevresindeki balık çiftliklerinin çok büyük bölümünün Yunanlılar'ın hakimiyetinde olduğunu söyleyerek, “Kendi Kaldırımlar Kimin? ülkelerinde istedikleri izinleri alamaz oldular. Yunan hükümeti turizmin ve çevrenin olumsuz etkilendiğini gerekçe göstererek, kendilerine başka yön gösterdi. Yunanlı balık çiftliği üreticileri de yönünü İzmir kıyılarına çevirdi” diyor. Ersin, balık çiftliklerinin açık alanlara taşınması için yasa çıkarıldığını, yönetmelikler hazılandığını belirterek, “Ancak hiçbir kamu görevlisi bu çiftlik sahiplerine söz geçiremiyor. Göstermelik biçimde bazı çiftlikler açık alanlara taşındı ama onun dışında çoğu mevcut yerlerini koruyor. Burada akıllara, kamu yöneticileri bu çiftlik sahipleriyle birlikte mi hareket ediyor sorusu geliyor” yönünde görüş belirtiyor. Ersin, büyük ortağı Yunanlı olan çiftliklerin yasaları hiçe saymasını “Adeta çete gibiler” diye niteleyerek şu görüşlere yer veriyor: “Bu işletmeler doğayı kirlettikleri gibi, deniz araçlarıyla askeri alanlara da rahat biçimde girip çıkabiliyorlar. Bir turist teknesi askeri saha içine yaklaşamazken, yabancı bayrarlı yük gemisi bu alanlara rahatlıkla girip çıkabiliyor. Çiftliklerden balıkları yükleyerek, Japonya'ya doğru yol alıyor.” Ahmet Ersin, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker'in, İzmir İl Genel Meclisi'nin, balık çiftlikleri için belirlediğ kira bedelinin yüksekliğinden yakındığını da vurgulayarak, “Bakanın öncelikli görevi halkının ve doğasının çıkarlarını savunmaktır. Şirketlerin savunuculuğunu yapmak değil” görüşlerine yer veriyor. İzmir İl Genel Meclisi'nin CHP'li Üyesi Mehmet Şenel de, bu şirketlerin yüzde 10 hissesi Türk yüzde 90 hissesi de Yunanlılara'a ait olmak üzere kurulu bulunduğunu söyleyerek, “Ancak izin başvuruları ve ardından takip edilen süreç Türk ortaklar üzerinden yapılıyor” dedi. Şenel, Bodrum ve Milas çevresinde balık çiftliği kurulacak alanların daralması nedeniyle bu tür işletmelerin yönünü İzmir bölgesine çevirdiğini söyleyerek, “Bu yoğunluk karşısında İzmir İl Özel İdaresi, kiralama bedellerini yükseltme yoluna gitti ve doğrusu da buydu. Ancak Tarım ve Köyişleri Bakanı, bu kira bedellerinin yüksekliğinden şikayet ediyor. Biz bu kararı alırken, denizlerin ve çevrenin daha fazla tahrip olmamasını öncelik aldık. Kira bedellerinin düşük olması halinde, İzmir çevresinde bu anlamda daha büyük yoğunluk yaşanır” yönünde görüş belirtti. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle