Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 EYLÜL 2009 CUMA 5 D E N İ Z C İ Arka bahçede sosyalizm! Amerikalılar, sağlık reformu nedeniyle Obama’yı ‘sosyalistlikle’ suçluyorlar. Türkiye’de ise sosyal güvencesi olmayanların bile ücret ödemeden doktora görünebilme şansı var. Yoksa biz sosyalist bir ülkede yaşıyoruz da haberimiz mi yok? Amerika’da Barack Obama’nın sağlık reformuna karşı çıkan binlerce kişi sokağa döküldü; protesto gösterileri yaptı. Sağlık reformuna karşı çıkanlar Obama’yı ülkeyi sosyalizme sürüklemekle suçluyorlar. Bizim ülkemizde Amerika Birleşik Devletleri’nden daha iyi bir sağlık sistemi olduğunu ileri sürmek abes olur, ancak buna karşın hiçbir sigortaya dahil olmayan yoksul kesimin bile “yeşil kart” ile ücret ödemeden doktora görünebilme şansı var. Yoksa biz sosyalist bir ülkede yaşıyoruz da haberimiz mi yok? ABD’de sağlık sigortası olmayan biri için parmağındaki yaraya dikiş attırmak bile kabusa dönüşebiliyor. Sağlık sistemini eleştiren ünlü muhalif yönetmen Michael Moore’un, bırakın sağlık sigortası olmayanları, sağlık sigortası kapsamında olmasına karşın sorun yaşayan binlerce Amerikalı’yı konu alan belgeselini izleyenler bilir. Bu belgeselde, sigorta şirketi ödemediği için yaşlılık dönemlerinde hastalıklarının tedavisi için evlerini satmak zorunda kalıp çocuklarının bodrum katına taşınan Amerikalılar anlatılır. İkiz kulelerin yıkıntılarında çalışan ve çeşitli kimyasallara maruz kaldığı için hastalanan çok sayıda itfaiyeci ve sağlık görevlisinin tedavi göremedikleri için yaşadıkları sıkıntılar dile getirilir. Obama, seçim çalışmaları sırasında sağlık reformunu, yapacağı ASUMAN ABACIOĞLU Anılar Denizi ÜNAL BENLİALPER Güney Ege'nin mitoloji ve buram buram sevgi kokan masmavi sularıyla yaşam bulan Fethiye Körfezi, doğal mimarinin ince çizgileriyle büklüm büklüm olup, dünyanın en harika koylarını inci tanecikleri gibi işleyerek bizlere armağan etmiş. Maviyle yeşilin en güzel tonlarının birbirine sarılarak yarattığı renk armonisinin oluşturduğu görüntü selinde kaybolup gidiyorsunuz. Böylesine etkileyici ve göz kamaştırıcı manzara içinde turkuvazın da kıyıları okşayan sular üstüne sere serpe uzanarak oluşturduğu motifler, bu müthiş gösterimi adeta efsaneleştiriyor. Seyre çıkılan bütün mavi tur rotalarındaki izlerde mutlaka Göcek koylarında yaşanan ve unutulmayacak anılar saklıdır. Farklı kültürlere, dinlere, dillere ve ırklara sahip ülkelerin insanları, güneşin sımsıcacık ışıklarının içimizi ısıtmaya başlamasıyla birlikte ortak duyguların, düşlerin ve umutların paylaşıldığı Ege ile Akdeniz’in sularına yelken açarlar. Amaç, denizin keyfini çıkarmak, mavi dünyanın coşkularında özgürlüğün ufkuna ulaşıp huzuru yakalamaktır. Bu denizlerde kaygıya, bunalıma, çıkar ilişkilerine, bencilliğe ve haksızlıklara yer yoktur. Doğanın egemenliğinde mutluluğun, sevginin ve aşkın hüküm sürdüğü sihirli suların derinliklerinde kaybolan yalnızlığınızın ezgileri bir daha size ulaşamayacaktır. Bütün duygularınız buralarda harmanlanarak birbirine karışır ve yepyeni yaşam anlayışı ile belleğinizde canlanır. Bodrum yarımadasından nazlı nazlı süzülerek gelen karayel, Knidos’a yaklaştıkça sertleşerek denizi azdırır. Kabaran suların üstünden koparak antik kent Knidos’u çılgınca döven dalgaların ürkütücü sesi, binlerce yıllık muhteşem tarihin sessizliğinde kaybolup gidiyor. Kayalarda patlayan dalgaların bütün izleri bize, bu muhteşem Knidos’un sırlar dünyasının kapısını aralıyor. Badem ağaçlarının taç gibi açmış çiçeklerinin görselliğinden, Dalyan’ın o eşsiz sazlıklar diyarına ve oradan da dünyada bir başka benzeri olmayan günlük ağaçlarının saklandığı koya uzanan mavi yolda her an alternatif doğa sunumları ile karşılaşabilirsiniz. Nefeslerin tutulup, bütün güzel duygularınızın zirveye taşındığı, sözlerin de artık anlamını yitirerek kaybolduğu ve insanca düşüncelerin yeşerdiği Ege ve Akdeniz’in egzotik sularına doğru yelken açalım... projeler arasında ilk sıralara yerleştiriyordu. Şimdi merak ediyorum; ona oy veren milyonlarca insan neden susuyor? Yıllık geliri 350 bin dolardan fazla olan üst düzey Amerikalılar, reforma karşı sokaklara dökülüyorlar da herhangi bir sağlık sigortasına dahil olmayan 45 milyon Amerikalı neden hiçbir şey yapmıyor? Bu kadar büyük bir kitlenin, hiçbir örgütlülüğü ve demokratik tepki gösterme geleneği yok mu; kendilerini ilgilendiren bir sorunu çözecek projeye sahip çıkamayacak kadar dumura uğramış durumda mı? Yoksa onlar da bu reformun ABD’yi sosyalizme sürükleyeceğinden korkuyorlar? Bir de bizim ülkemizdeki gibi küçücük bir demokratik kazanım ve özgürlük mücadelesi için her sokağa çıkışlarında coplanıp dövülüp yerlerde sürüklenseler, gözaltına alınsalar ne olurdu acaba? İnsan düşünmeden edemiyor; nereye gitti 1968’de Vietnam savaşına karşı çıkıp barış için sokaklara dökülen yüz binlerce Amerikalı? ABD’de televizyonlarda gösterilen bir reklamı anımsıyorum; reklamda orta yaşlı bir kadın şöyle diyordu; “Eskiden dünyayı kurtarmaya çalışıyorduk. Şimdi arka bahçemizi düzenlemek bize yetiyor”. Bu sözler Amerikalılar’ın devrimciliğinin ne kadar geçmişte kaldığını gösteriyor. Obama’nın başkan seçilmesiyle tüm dünyada yaşanan sevinç, umut ve iyimserlik dalgası belki de pek gerçekçi değildi. Obama’ya oy veren Amerikalılar, kendi ülkelerinde yapılan bir seçimde kendi oylarıyla tüm dünyanın kaderini etkileyebileceklerinin farkında olsalar ve bunun sorumluluğunu taşısalar ne iyi olurdu? Arka bahçeleri yerine biraz da dünyada olup bitenlerle ilgilenseler?.. unalkaptan@hotmail.com C M Y B C MY B