22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

25 TEMMUZ 2008 CUMA 5 D E N İ Z C İ Küresel ısınmayla birlikte yurttaşlar, daha az su isteyen fidanlara yöneliyor Stoktaki Balık ÜNAL BENLİALPER Balık, vazgeçilmez bir besin ve aynı zamanda önemli bir protein kaynağıdır. Ancak kontrolsüz avcılık devam ederse, hem kıyı hem de okyanus balıkçılığı yöntemleriyle avlanan su ürünleri miktarı gereksinimi karşılayamayacaktır. Böylece protein açığı hızla artmaya devam edecektir. Gerekli önlemlerin alınmaması durumunda balıkçılığımızı ciddi krizler beklemektedir. Bugünkü artışla, ülkemiz nüfusunun 2020 yılında 84 milyon olacağı düşünülürse, kişi başına düşen yıllık tüketim 2 kg civarında olacak. Su ürünleri sektörümüz, bugünkü kapasitesi ile ihtiyacı karşılayamayacaktır. Balık tüketmeyen bir toplumda da ciddi beslenme problemleri yaşanacağını tahmin etmek zor değildir. Bugün 600 bin ton olan su ürünleri miktarının gelişmeye paralel olarak 1 milyon 400 bin tona çıkması kaçınılmazdır. Aradaki 800 bin ton açığın sadece yetiştiricilik yoluyla kapatılması mümkün değildir. Balığı temel gıda maddesi olarak gören Avrupa ülkelerinde, son yıllarda kültür balıkçılığı hızla gelişmiştir. Ülkemizdeki balık çiftliklerinde ise durum çok farklıdır. Çiftlikler, ilgili bakanlıklar ve kurumların hatalarının kurbanı olmakta ve yerleşim sorununu çözmekten aciz bürokratların oyuncağı olmaya devam etmektedir. Bunun sonucunda bürokrasiden ve sermaye yokluğundan bunalan yetiştirici, haklarını yabancılara satarak bu durumdan kurtulmaya çalışmaktadır. Ülkemizde balık çiftlikleriyle ilgili sorunlar gündemdeyken önümüzdeki on yıl içerisinde su ürünlerine duyulan gereksinim giderek artacaktır. Bu gereksinim karşılanırken "korunabilir çevre ve deniz" anlayışından kesinlikle ödün verilmemelidir. Denizlerdeki birçok türün popülasyonunda azalmalar söz konusuyken, bazı türler ise yok olmuştur. Toplumumuzda su ürünleri tüketimi oldukça düşük olmasına karşın ihracatımız hızla artmaktadır. 2003 yılı ihracatı 38 milyon 500 bin kg iken, bu rakam 2006 yılında 41 milyon 500 bin kg'ye ulaşmıştır. Dünyada ve ülkemizde doğacak su ürünleri açığının giderilmesi için "korunabilir ve sürdürülebilir balıkçılık"ın benimsenmesi zorunludur. Bu alanda Türkiye'nin çok sağlam bir altyapı oluşturması gerekir. Açık deniz balıkçılığı devletin de desteği alınarak yönlendirilmelidir. Tekneler okyanus balıkçılığına uygun dizayn edilmeye ve donatılmaya başlanmalıdır. Balıkçılığın açık denizlere uzanmasıyla sektörün ekonomisi daha da güçlenecek ve denizlerimizin üzerindeki baskı azalacaktır. Bu da balık stoklarımızın korunmasında önemli rol oynayacaktır. Türkiye, "ulusal balıkçılık" üzerine programlar hazırlamalı, misyonunu "bilimsel denizcilik" olarak belirlemelidir. Avlanmaya ve yetiştiriciliğe "korunabilir çevre" düşüncesi ile devam etmeli, ekolojik dengeleri sonuna kadar korumayı ilke edinmelidir. Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Selçuk Bilgi, 'Üreticiler olarak, insanları daha az su tüketen ancak daha çok verim veren bitkilere yönlendiriyoruz' diye konuştu. Yeşilde tercih değişti H CRAN ÖZDAMAR ÖDEMİŞ Küresel ısınmayla birlikte yaşanan kuraklık, yurttaşların bitki yetiştiriciliğindeki tercihlerini de etkiliyor. Suyun daha çok değer kazanmasıyla, kuraklığa dayanaklı bitkiler, ağaçlar ve çiçeklere talep artıyor. Ödemiş’teki Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Selçuk Bilgi, küresel ısınmayla birlikte yurttaşların tercihlerinde değişiklikler yaşandığını belirterek, “Biz de üreticiler olarak daha az su tüketen ancak daha çok verim veren bitkilere insanları yönlendiriyoruz” dedi. Bu kapsamda “bodur ağaç” olarak nitelendirdikleri ve çabuk meyve veren fidanların daha çok tercih edildiğini bildiren Bilgi, şunları söyledi: “Bir meyve ağacının ürün vermesi için 10 yıl geçmesi gerekiyordu. Şimdi bodur ağaçlarla birlikte ilk yıldan itibaren ürün alınabili Geçen yıl kuraklık nedeniyle yüzde 60 oranında ürün kaybının yaşandığı Bademli'de, daha çok bodur ağaçlar tercih ediliyor. yor. 3 yıl sonunda verim iyice artıyor. Bu fidanlar, diğerlerine oranla suya daha az gereksinim duyuyor. Bilgilendirdiğimiz müşterilerimiz de bu fidanlardan istiyor. Su, ülkenin ve dünyanın gündeminde. Biz de su sıkıntısını çok fazla yaşı yoruz. Bizim işimiz suyla. Kuraklık nedeniyle 35 yıl öncesine göre geçen yıl üretim kaybımız yüzde 60’ı buldu.” Peyzaj Mimarları Odası İzmir Şube Başkanı Erhan Vecdi Küçükerbaş da, iklim şartlarında değişikliklerin tercihleri etkilediğini belirterek, “Yapay görüntüler sağlamak yerine kalıcı çözümlere yönelmeliyiz. Örtücü bitkilerin kentte yaygınlaşmasının arkasındayız. Yurttaşlarımız, bahçelerinde bile su talebi az olan bitkilere yöneliyor. Bunlar ilgili bilgi alıyor. Yerel yönetimlerin de bu konuda devreye girmesi gerekiyor. Bununla ilgili çalışmalar yapıldığını biliyoruz” dedi. Yerel yönetimlerin kavşaklardaki bitki sulamalarının bile insanları rahatsız ettiğine dikkat çeken Küçükerbaş, “Az su isteyen ve basıldığında sağlamlığını koruyan Libya Çimi bitkiler var. Hızla bu türlere yönelmeliyiz” diye konuştu. unalkaptan@hotmail.com C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle