Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 TEMMUZ 2008 CUMA 3 EGE’DEN SERDAR KIZIK ¦ Baştarafı 1. Sayfa’da Ağlanacak bir ortamda gülmek! Deniz Baykal İzmir'den sordu: “Balbay mı çete ?” Bu soruya verilecek vicdani, hukuksal ve her türden yanıt, yakıcıdır, gerçeği çıplaklığıyla sergiler... Bu nasıl bir soruşturma? Bir takım sicili bozuk çete artıklarının bulunduğu torbaya, tertemiz, laik cumhuriyetten, Atatürk’ten yana insanlar konuluyor? Çeteler çökertilecekmiş ! Yoksa çeteler mi kollanıyor aslında? Gizli soruşturmada ifadeler, bir iki saat içinde iliştirilmiş iktidar yanlısı, dinci, neo liberal, Sorosçu basına ve kalemlerine servis ediliyor! Aynı kaynaklar, ortak senaryolarla iddianamesi bile hazırlanmamış soruşturmada, tek elden çıkmış uydurma haberleri servis ediyor. Günlerdir sürdürülen bu uygulamaya dur diyen var mı? Yapılan yorumlar ortada: “Laik cumhuriyet yanlısı, Atatürkçü, Kemalistlere gözdağı...” Aslında ülkenin tümüne gözdağı. Nihat Genç yaratılmak istenen korku imparatorluğu için ne demişti SKY TV ekranlarından, anımsayın; “...Konuşma hakkını hangi terbiyesiz, hangi cüretle gizli gizli dinleyerek, mahremimize girerek, dinlediği konuşmaları Fethullah'a servis ederek elimizden alabilir? Herkesi dinliyorlar. Cumhurbaşkanının yatak odası dinleniyor. Cumhurbaşkanı her halde odasında Kuran ya da Nutuk okumuyordur...” Demokrasiden söz eden iktidarın bir bakanı, “suçu olmayan dinlemeden neden gocunsun ki?” diyebiliyor. İktidarın, özgürlük, insan hakları, demokrasi konularındaki yaklaşımını bu cümleden daha iyi ne sergileyebilir ki? Türkiye nereye gidiyor? “Çeteler, faili meçhul cinayetler, darbeler” çözülüyormuş ! Cumhuriyet Gazetesi yıllardır bu konularda mücadele ediyor. Sahte demokratlar, Sorosçu ve dinci kalemler, neo libareller, iktidar yanlıları sizlere soruyorum: “ Yıllardır faili mechul cinayetlere kim kurban gidiyor?” Sizler mi yoksa bu ülkenin gerçek aydınları, cumhuriyetçileri, Kemalistleri, Atatürkçüleri, anti emperyalistleri, solcuları, bağımsızlığı savunanları, terörün her türüne karşı çıkanları, Uğur Mumcu’lar, Çetin Emeç’ler, Bahriye Üçok’lar, Ahmet Taner Kışlalı’lar, Necip Hablemitoğlu’lar mı? Diyeceksiniz ki “öbür cinayetler de var” Peki, onların arkasındaki güç de aynı kaynaklı olmasın sakın? Destek verdiğiniz yedi yıllık AKP iktidarı bunların üstüne gitti mi? “Darbe” diyorsunuz. Alın size büyük operasyonlarla, tezgahlarla, ülkeyi sağcı solcu diye ikiye ayırıp, gençlerimizi, insanlarımızı birbirine kırdıran, 5 bin cinayet, kan, gözyaşı, acı ve işkencelerin ardından gelen 12 Eylül darbesi. 12 Eylülcüler bu iktidarın değiştirmeye cüret etmediği, edemediği anayasanın bir maddesi nedeniyle yargılanamıyor mu? Türbanla ilgili anayasa değişikliğine gideceğinize bunu niçin göze alamadınız? Anayasanın değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek yanına dokunuyorsunuz da iş 12 Eylül'e gelince kolunuz kanadınız tutmuyor mu? Yoksa bugün işbirliği yaptığınız, 12 Eylül Darbesi'nin altındaki “Made in USA” patenti mi sizi durduran? “Atatürk” derken, tarikatlara, cemaatlere, imam hatiplere yol veren, ABD'nin yeşil kuşak anlayışını, rabıtayı destekleyen, ülkeyi Özal'la birlikte küreselleşmenin yağmasına açan 12 Eylül'ü sorgulamak işinize mi gelmiyor yoksa? Burnumuzun dibindeki Irak'a “demokrasiyi getireceğim” diye giren, bugüne değin 2 milyona yakın insanı katleden ABD işgaline niye sözünüz yok? İnsan yaşamından daha önemli ne var ki? “Temiz eller operasyonuna karşı mısınız?” diye soranlara sesleniyorum. Ardınızda sayısız soruşturma dosyaları dururken niçin yargılanmaktan korkuyorsunuz, dokunulmazlıklarınızı kaldırmıyorsunuz? Yoksa ima ettiğiniz gibi, iş buraya gelince Türk adaletine, yargıçlara, mahkemelere güvenmiyor musunuz ? Türkiye bugün daha koyu bir karanlığa sürükleniyor. Yerli işbirlikçilerle elele yürütülen uluslararası büyük operasyonun sonunda ne olacak, belirsiz. Ancak bu laik demokratik cumhuriyete inanan, Atatürk devrim ve ilkelerine özde değil, sözde bağlı milyonlar var. Yeryüzündeki hiçbir güç bunu dikkate almadan hesap yapamaz. serdarkizik@cumhuriyet.com.tr Baraj havzasında kalan köyde gençler evlenemiyor, yaşlılar taşınmadan önce ölmemek için dua ediyor Su, sözleri de götürdü Yetkililerin verdiği sözlerin yerine getirilmesini isteyen İkizdere köylüleri, “Gidecek yerimiz, girecek mezarımız bile yok. Bizle dalga geçiyorlar” diyor TEVF K AKBAŞ AYDIN Aydın ve İncirliova'nın içme ve sulama suyu gereksinimini karşılayacak yatırımlardan İkizdere Barajı tamamlandı ancak gölet havzasında kalması öngörülen İkizdere Köyü'nde istimlak sorunları çözülemedi. Bu nedenle köyün gençleri evlenemezken, yaşlılar da mezarlarının su altında kalmaması için taşınmadan önce ölmemek için dua ediyor. Yaşananlar, Aziz Nesin'in öykülerini anımsatıyor. Mevsimler kurak geçiyor, mevcut su kaynaklarının önemi her geçen daha çok artıyor. Aydın'da barajlardaki suyun eşit ve sorunsuz paylaşılması için jandarmanın denetiminde sulama yapılıyor. Bölgenin sıkıntılarına çözüm amacıyla 25 yıl önce temeli atılan İkizdere Barajı sonunda tamamlandı. Barajda tutulacak suyla bin 50 hektar arazinin sulanması, Aydın, İncirliova ve yakındaki yerleşimlerin 2040'a dek içme suyu gereksiniminin karşılanması hedefleniyor. Ancak İkizdere Köyü'nün bir türlü boşaltılmaması nedeniyle barajın su tutması hayal gibi görünüyor. 1954 yılında yapılan ve köyle bağlantığıyı sağlayan köprü, iş makinalarının ağırlığına dayanamadığı için yıkılmış. Köylüler, kış mevsiminde dereyi aşıp zeytin bahçelerine gidemedikleri için köprünün onarılmasını ya da yenisinin yapılmasını istiyor. İkizdere köylüleri istimlak belirsizliğin sürmesi nedeniyle ne gençlerini evlendirebiliyorlar, ne de cenazelerini toprağa verecek mezar yeri belirleyebiliyorlar. 150 konut ve 600 nüfuslu köyün geçmişinin 200 yıl öncesinde dayandığını belirten köylüler, “Her gelen bize söz veriyor, fakat buradan ayrıldıktan sonra verilen sözler unutuluyor. Köylümüz kendilerine vaat edilen evlerin yapılmaması halinde köylerini terk etmemeye kararlılar. Gençlerimiz evlenemiyor. Köyümüz mezarlığı sular altında kala cağı için cenazemizi başka köylere gömüyoruz. Bu belirsizlik içerisinde zamanımız geçerken barajın su tutma seviyesine getirilmiş olması bizleri daha da tedirgin ediyor” diyor. Köy Azası Halil Yurttaş, “Köylümüz her konuda mağdur. Gideceğimiz yer yok. Gençlerimiz evlenecek fakat ev olmadığı için evlenemiyorlar” diye konuşuyor. Köylülerden Nazmi Türkmen de “Bize verilen sözler yerine getirilmiyor. Kısacası yetkililer bizlerle dalga geçiyor. Geliyorlar ara zilerimizde istimlâk çalışması yapıp arazilerimizi bozuyorlar, ancak iş paraya geldiğinde hiç birisinden tık çıkmıyor. Bu köyün hemen yanından AydınTire yolu geçiyor. Bu nedenle de yeni yolun geçtiği bölgede de istimlâk çalışmaları yapılmasına rağmen paraları ödenmedi. Çok mağduruz ve büyük bir belirsizlik içerisindeyiz. İkizdere barajı su tutma düzeyine gelmesine rağmen bizim istimlâk bedellerimiz ödenmedi ve bizlere vaat edilen başka alanda inşa edilecek evler tamamlanmadı” diyor. Ata Maskı ekime yetişecek İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Buca Belediyesi, Çaldıran Mahallesi’nin Yeşildere Çevre Yolu'na bakan kayalıklar üzerine yaptırdığı Atatürk Maskı’nı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na yetiştirebilmek için çalışmalara hız verdi. Değişik branşlarda 15 mühendisin görev aldığı projeye, Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi de destek veriyor. Atatürk’ün bir dünya lideri olduğunu söyleyen Buca Belediye Başkanı Cemil Şeboy, “Atatürk Rölyefi’ni buraya yapmamızın nedeni, kayalıkların çevre yolu üzerinde hareketli bir bölgede bulunmasıdır. Atatürk bir dünya lideridir. Bu kadar değerli bir lidere ancak böyle anıtsal projeler yakışır. Biz de Atatürk’e layık olan bir proje gerçekleştiriyoruz” diye konuştu. Püskürtme beton tekniğiyle rölyefin etrafına doğal kaya görünümü verilecek. Tamamlandığında lazer ışıklarıyla aydınlatılacak olan Atatürk Rölyefi’nin yanına, büyük boyutta bir Türk Bayrağı yerleştirilecek. Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerinden biri de kayalıklara yazılacak. Atatürk Rölyefi'nin Cumhuriyet’in kuruluşunun 85. yıl kutlama etkinliklerinde açılması planlanıyor. C M Y B C MY B