17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 K O N U K 7 KASIM 2008 CUMA Atatürk’ün İzmir Günleri Dr. OKTAY GÖKDEMİR İBB Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi Müdürü ‘Büyükşehir benim evim’ İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden Grand Plaza ile OLEYİS arasında varılan anlaşmayla 203 işçiye ortalama 30 oranında zam yapıldı. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “İzmir halkına hizmet etmek evden başlar. Büyükşehir belediyesi benim evim. Ben önce ev halkının, yani İzmirli hemşehrilerimin huzurunu ve güvenini sağlamak zorundayım. Onlarla kol kola yürümem gerekiyor” diye konuştu. Büyükşehir belediyesi şirketlerinden Grand Plaza A.Ş'yle Otel Lokantacı ve Eğlence Yerleri İşçileri Sendikası (OLEYİS) arasında 203 çalışanı kapsayan toplu iş sözleşmesi törenle imzalandı. Sözleşmeyle ortalama yüzde 33 zam alan işçiler, belediye önünde davullu zurnalı halay çekti, Kocaoğlu’na sevgi gösterileri arasında çiçek verdi. Sözleşmeye Kocaoğlu ve OLEYİS Başkan Yardımcısı Hüseyin Güler imza attı. Güler, emek dostu olduğunu her platformda dile getiren Kocaoğlu'yla birlikte bu yola çıktıklarını ve sonunda taşeronlaşmaya karşı zafere ulaştıklarını söyledi. Güler, “Sosyal demokrat belediyecilik anlayışını 'taşerona hayır' diyerek perçinleyen Başkan Aziz Kocaoğlu’nu ayakta alkışlıyorum” diyerek salondakilerle birlikte Kocaoğlu’nu ayakta alkışladı. Güler ayrıca, “Önümüzdeki dönemde ilimizi, bize gâvur diyenle Kocaoğlu, 'Önce ev halkının, yani İzmirli hemşehrilerimin huzurunu sağlamak zorundayım' dedi Kurtuluş Savaşımızın öncüsü, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve 20. yüzyılın en büyük devrimcilerinden birisi olan Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamında İzmir ayrıcalıklı konumunu her zaman korumuştur. İzmir’in Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın başladığı ve sonlandığı yer olmasının yanı sıra 19. ve 20. yüzyıl başlarında imparatorluğun dışa en açık liman kentlerinden biri olmasının getirdiği avantajlar, ona Kurtuluş Savaşı sonrasında kurulan yeni Türk devletinin öncü kenti oma rolünü de vermişti. Bu bağlamda Mustafa Kemal, cumhuriyetin önce ve sonra yapacağı birçok devrim ve dönüşümlerle ilgili ilk mesajlarını İzmir’de vermiştir. Onun bu konudaki tercihinin önemli nedenlerinden birisi ise İzmir ve İzmirlilerin Kurtuluş Savaşı'na ve savaş sonrası cumhuriyet devrimine olan bağlılıklarıydı. İzmir’in Mustafa Kemal’e olan bağlılığı emperyalist işgal sona erdikten sonra daha güçlü bir aidiyete dönüşmüş ve 14 Eylül 1922’de İzmirliler Mustafa Kemal’e hemşehrilik teklif etmişlerdi. Mustafa Kemal 24 Eylül 1922’de bu teklife karşılık yazmış olduğu bir mektupta “...Ülkemizin Akdeniz’e karşı ışığı olan, düşman işgalinden kurtulması için bütün ülkeyi seve seve yıllarca sıkıntılara sürüklemiş olan İzmir’imizin hemşehrilerinin arasında sayılmak bana sonsuz bir övünç ve sevinç olmuştur. İzmirli hemşehrilerime sevgi ve bağlılıkla teşekkürlerimi sunarım. İzmir’in acılarını gidermek için genel görevlerimizin verdiği zorunluluktan başka özel ve içten bir ilgiyle çalışmak benim için bir ülkü olacaktır...” sözleriyle yeni dönemde İzmir’e karşı içten duygularını ifade ediyordu. Bütün bunlarla birlikte Mustafa Kemal’in yaşam çizgisinde İzmir’e ait güçlü duygusal bağlar da oluşmuştu. Yaşamında kısa süren ilk ve tek evliliğini İzmir’in köklü ailelerinden Uşakizadelerin kızı Latife Hanım'la yapması ve onu yetiştiren annesi Zübeyde Hanım’ın İzmir’de vefat ederek Karşıyaka’ya defnedilmesi, Mustafa Kemalin İzmir ve İzmirlilerle ilişkisini daha da güçlendirmişti. 26 Ocak 1923’te İzmir'de annesinin mezarı başında yapmış olduğu bir konuşmada, devrimlere ilişkin kararlılığını şu sözlerle dile getirmişti: “Burada yatan validem, zulmün, cebrin bütün milleti uçuruma götüren bir keyfi idarenin kurbanı olmuştur. Bu kadar kan dökerek milletin elde ettiği hâkimiyetin muhafaza ve müdafaası için icap ederse validemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim. Ulusal egemenlik uğruna canımı vermek benim için vicdan ve namus borcu olsun.” Mustafa Kemal, İzmir’i yaşamında ilk kez 1905 yılında görmüştü. 1905’te kurmay yüzbaşı olarak Harbiye’den mezun olmuştu. O yıllarda II. Abdülhamit’in baskı rejimine karşı özgürlükçü düşüncelerle ilgileniyor ve bazı okul arkadaşlarıyla birlikte yasaklanmış kitapları okuyarak içlerindeki özgürlükçü ruhu dışa vurmaktan çekinmiyorlardı. İstibdat rejimine karşı fikri tartışmalar yapıyorlar, ülkenin geleceğiyle ilgili çözümler üretiyorlardı. Onun bütün bu faaliyetleri saray tarafından izleniyordu. Sonuçta gizli bir örgüt kurma suçlamasıyla arkadaşlarıyla birlikte tutuklanmıştı. Günlerce süren soruşturmalardan sonra kolay dönemeyecek bir yere sürülmek şartıyla affedildiler. Nitekim Şam’da bulunan 5. Ordu’da görev yapmak üzere sınıf arkadaşı Ali Fuat (Cebesoy) ile birlikte Şam’a giderken 1905 yılında İzmir’den geçtiler. Bu onun yaşamında İzmir’le ilk buluşmasıydı. Mustafa Kemal İzmir’e ikinci kez Manastır’da bulunan 3. Ordu Kurmay Subaylığı’na tayin olduğu zaman Eylül 1907’de geldi. Mustafa Kemal’le İzmir’in üçüncü buluşması ise gerçekten muhteşemdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının başkomutanı ve tüm Türkiye’yi emperyalist işgalden kurtaran, Türk halkının “Kemal Paşa”sı, 9 Eylül 1922 günü Belkahve sırtlarından İzmir’i seyrederken “...bu şehre bir şey olacak diye çok korktum” sözleriyle İzmir’e verdiği önemi Kurtuluş Savaşı'nın askeri yönünün bittiği gün söylemekten geri kendini alamamıştı. Mustafa Kemal Atatürk, modern Türkiye’nin oluşum süreci içinde İzmir’e hep öncü bir rol yüklemiştir. Zira İstanbul hala saltanat artıklarının yeni rejime karşı muhalif düşüncelerin odağı durumundaydı. Ankara ise bozkırda bir kasabadan modern bir başkente dönüşümün sancılarını yaşıyordu. Bu nedenle İzmir, devrimin en hareketli yıllarında çağdaş Türkiye’nin öncü kenti olmuştu. 11 Ekim 1925’te İzmir belediye binasından kendisini dinleyenlere hitaben yapmış olduğu konuşmada “...ben bütün İzmir’i ve İzmirlileri severim. Güzel İzmir’in temiz kalpli insanlarının da beni sevdiklerinden eminim” sözleriyle İzmir’e olan sevgisini ve bağlılığını açık bir şekilde dile getiren Mustafa Kemal, 12 Ekimde Nif’e (Kemalpaşa) giderken Türk Ocağı’nda yapmış olduğu konuşmada ise şu sözlerle İzmir ve İzmirlilere olan duygu bağlarını belirtmişti. “...arkadaşlar bütün hayatımda sevinçle geçirdiğim bir gece vardır. O gece ordumuzun İzmir’e girdiği günün burada geçirdiğim gecesidir. O vakit buradan geçerken bu muhterem halkın resmimi koyunlarından çıkararak beni tanıdıklarını ve otomobilime atılarak kucakladıklarını unutamam. Bugün o hatırayı yaşıyorum, bahtiyarım.” İzmir, Mustafa Kemal Atatürk’ün gözünde imparatorluk döneminde ona atfedilen “Gâvur İzmir” nitelemesinin dışında hep “Güzel İzmir” olmuştur. Mustafa Kemal, İzmir’le ilgili yapmış olduğu bütün konuşmalarında İzmir’den söz ederken “güzel” sıfatını titizlikle kullanmıştır. İlkelerini ve devrimlerini 21. yüzyıla taşıma konusundaki kararlılığımızı bir kez daha büyük bir inançla belirtirken, aramızdan ayrılışının 70. yılında bu büyük devrimciyi ve devlet kurucusunu bütün İzmir ve İzmirliler olarak saygıyla anıyoruz. Büyükşehirle Oleyis arasındaki toplu iş sözleşmesi törenle imzalandı. (Fotoğraf: EMRE DÖKER) re, bizi karartmaya çalışanlara teslim etmeyeceğimizi ifademe etmek istiyorum. Cumhuriyetimize, halkımıza, saygıdeğer başkanımıza sahip çıkma adına buradayız” dedi. Kocaoğlu da, taşeronlaşmaya karşı olduğunu belirterek, “Sosyal demokrat felsefeyi yaşama geçirmek için bu kentte çaba gösteriyorum. Birlik beraberlik içinde bu kenti kalkındırmamız lazım” diye konuştu. İşçilerin maaşlarına yüzde 20 ile 40’a varan oranlarda zam yapıldığını dile getiren Kocaoğlu, “İşte emeğin yanında olmak, 'emek en yüce değerdir' demek budur. İzmir halkına hizmet etmek evden başlar. Büyükşehir Belediyesi benim evim. Ben önce ev halkının, yani İzmirli hemşehrilerimin huzurunu ve güvenini sağlamak zorun dayım. Onlarla kol kola yürümem gerekiyor” dedi. 3 yıl süreli imzalanan 3. dönem Toplu İş Sözleşmesi, toplam 203 işçiyi kapsıyor. 203 işçinin 111'i taşeron firmalardan Grand Plaza’ya katıldı. Eski toplu iş sözleşmesinde 58 YTL olan toplam sosyal yardım, yeni toplu iş sözleşmesiyle 153 YTL’ye ulaştı ve yine yılda 35 gün olan ikramiye tutarı, 1. ve 2.yıllar için 60 güne, 3. yıl için de 70 güne yükseltildi. İkramiyeye dahil olmak üzere 5 grupta değerlendirilen işçi aylıkları en düşük 611 YTL’den yüzde 38 artış ile 846 YTL’ye ve 1.051 YTL olan en yüksek ücret grubu yüzde 26 artış ile 1.448 YTL’ye yükseldi. İmzalanan toplu sözleşme ile işçi ücretleri ortalama yüzde 33’lük bir artış gösterdi. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle