Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
‘Topal çeteler’ işbaşında FOÇA Bir süre önce, Gediz Nehri'nin ağzındaki sığ sularda “tül ığrıp” ile çipura yavrusu çalan birileri, Foça Su Ürünleri Kooperatifi, Sahil Güvenlik ve jandarma ekiplerinin işbirliğiyle yakalandı. Çetebaşının bir çiftlik sahibi olduğunu kestirmek zor değil. Ancak bundan sonra doğadan yavru çalması o kadar kolay olmayacaktır. Ya kendi kuluçkahanesini kuracak, ya da parasını ödeyip kuluçkahanesi olan üretici firmalardan yavru alacaktır. “Topal çete” kavramı kimilerine yabancı gelmiş olabilir. Yıllar önce kahve sohbetlerinde kulağıma takılan "çete" ve "topal çete" tanımlamalarını ben de balıkçılığa başlayınca öğrendim. 8 14 KASIM 2008 CUMA ŞEVK AVCI Çete, devlet görevlilerinin de içinde bulunduğu, pay aldığı yasadışı işler yapan örgütlenmelere, topal çete ise devlet görevlilerinden destek bulamayanlara deniliyordu. O yıllarda bir bot komutanı için el altından toplanan aylıklardan söz edilirdi. Bu çeteye ve yasadışı balık avcılığına karşı mücadele eden kooperatif yöneticilerinin tehdit edilip hırpalandığına da tanık olmuştum. Bir süre sonra yasadışı avcılığa karşı olan trolcülerin gözleri ışıldıyordu. Bot komutanı değişmiş, yeni komutan çeteye dahil olmamıştı. Yasadışı avcılık yapanlara göz açtırmıyordu. Yani çete “topal” kalmıştı. Artık yürüyemezdi. Denizlerde kurulu balık çiftliklerine karşı değilim. Ancak kuruluş aşamasındaki temel yanlış, duyarsız devlet görevlilerinin, kıyılarımızdaki sığ sularda ve koylarda bu işletmelerin havuz kurmasına izin vermesidir. Güçlü akıntıların olmadığı sığ sularda ve koylarda deniz tabanının kısa sürede kirlendiği, balık dışkıları ve yem artıklarıyla kaplandığı ve bunun sonucunda tüm canlılığını yitirdiği artık tartışmaya gerek olmayacak biçimde biliniyor. Devletin ikinci yanlışı ise, ku rulacak işletmelerden belli bir kapasiteye kadar Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu istememesidir. Devlet bu uygulama ile açıkça "Kapasiteyi düşük tut. On havuz için izin al. ÇED'le uğraşma. Üretime geçtikten sonra havuz sayısını istediğin kadar artır. Bir kez üretime başladın mı tamamdır. Ne yaparsan yap sana kimse engel olamaz" demektedir. Gelinen nokta da budur. Kimi çiftlikler kurulduktan sonra karada ve denizde alabildiğine yayılmış, herkese açık olması gereken kıyı ve koylar kullanılamaz hale gelmiştir. Devlet bu yanlışını düzeltmeli, çiftliklerin daha uygun alanlara taşınması için her konuda çiftlik sahiplerine destek vermelidir. Kimi çiftlik sahiplerinin doğadan “tül ığrıpla” tırnak büyüklüğünde, çevirme ve diğer yöntem lerle yetişkin balık toplamaları ise kimi zaman devlet destekli, kimi zaman ise adi hırsızlık şeklinde yapılıyor. Doğadan balık toplayıp, bir süre besleyip pazarlayan bu çiftliklere “balık üretme çiftliği” demek de doğru değil. Yasalara uygun çalışan çiftlikler, bu suçlamadan rahatsız olmamalıdır. Ancak 35 bin yavru çalmak için diğer türlere ait milyonlarca yavruyu katledenlere karşı, onlar da mücadele etmelidir. Özellikle Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'ndaki üst düzey görevlerinden ayrılıp çiftliklerde çalışan uzmanlar, bu mücadelede etkin rol alabilirler. Çünkü sistemin nasıl işlediğini en iyi onlar biliyor. Unutulmamalıdır ki, doğada yok edilecek türlerin çiftliklerde uzun süreli devamlılığını sağlamak mümkün değildir. Stratonekeia’nın aşk çiçeği ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA Yatağan'a bağlı Eskihisar köyünde bulunan Stratonekeia Antik Kenti'nin tarihi güzellikleri ve özellikleri bir bir ortaya çıkıyor. İçinde birçok farklı medeniyeti barındırarak dünyanın en büyük antik mermer kentine sahip olan Stratonekeia'nın 2 bin 500 yıllık aşk çiçeği (sarı zambak), antik kentin simgesi haline geldi. 2 bin 500 yıldan bu yana her sonbaharda 3 ay boyunca antik kentin her alanında çıkan ve “aşk çiçeği” olarak adlandırılan sarı zambak, ziyaretçilerin de ilgisini çekiyor. Bu arada, Yatağan Belediyesi’nin bölgedeki sarı zambağı koruma altına alacağı ve çoğaltacağı öğrenildi. Stratonekeia'nın büyük bir tarihi cennet olduğunu kaydeden Yatağan Belediye Başkanı Haşmet Işık, “Yatağan Belediyesi mücavir alan içinde yer alan bu aşk çiçeğini koruma altına alacağız. Amacımız aşk çiçeği denilen ve halk arasında sarı zambak olarak bilinen çiçeği çoğaltmak” dedi. Söylenceye göre; Kral Seleukos, genç karısı Stratonekeia ve oğlu Antiokhos arasındaki aşka boyun eğerek, onların aşkları onuruna antik kenti kurmuş ve sarı zambaklar dikmiştir. Güneş pillerine şarj AYDIN (Cumhuriyet) Aydın Mimar Sinan Endüstri Meslek Lisesi'nin, Hollanda, Almanya ve Norveç'ten üç okul ile hazırlayacağı projeyle Aydın'a ''Güneş enerjisi şarj istasyonu'' kuracağı bildirildi. Okul Müdürü Feyzi Mercan, Hollanda'dan Roc Friese Port, Almanya'dan Berufsbildende Schulen ve Norveç'ten Mosjoen Videregaende Skolte okullarıyla ortaklaşa ''Güneş Enerjisi Pilleri Şarj İstasyonu'' projesi hazırladıklarını belirtti. Türkiye'nin güneş ışınlarından en fazla yararlanan ülkelerden olduğunu ve güneş ışınlarının ekonomiye kazandırılması gerektiğini kaydeden Mercan, şöyle konuştu: “Projemiz şu anda hazırlık aşamasında. Yabancı koordinatör öğretmenlerimizle ilk toplantımızı yaptık. Toplantımızda, projenin ana unsuru olan şarj istasyonunun Türkiye'de kurulmasına karar verdik. Projenin güneş panelleri Norveç'ten, güneş pilleri Almanya'dan ve konvektörü de Hollanda'dan getirilecek. Okulumuz da projeye montaj, elektrik motorları yapımı ve güneş izleyici sistemiyle katkı sağlayacak. Yaklaşık iki yıl sürmesini planladığımız projenin sonunda, hem okulumuzun elektrik ihtiyacını karşılayacağız hem de enerjiyi akülere doldurarak satıp, okulumuza gelir elde edeceğiz.'' C M Y B C MY B