04 Mayıs 2025 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
gorus@cumhuriyet.com.tr 4 MAYIS 2025 p Az Ar 2 olaylar ve görüşler yasaklanması Anayasa bakımından Zulümden eşitliğe kabul edilemez bulunmuştur. Başvurulara konu olaylarda gösteri Taksim Meydanı yürüyüşleri henüz yolculuğun öyküsü başlamadan demokrasinin kolluk güçlerince müdahale ve emeğin skandinav ülkeleri, bugün kadın le getirildi.” edilmiştir. haklarında dünyanın en ileri top- Düzenlenen İlumları arasında sayılıyor. Oysa ay- Göçmen simgesidir tutanak ve nı topraklar, birkaç yüzyıl önce ka- Ali HAydAr kadınların belgelerde, uma günü bu dınlara yönelik akıl almaz zulümle- NErGiS etkinliklerin bazı faaliyetlerin durumu sütunda “Taksim re sahne oldu. Kadınlara yönelik ca- aksamasına neden Kadınlarla ilgili bu ilerle- Cyasağı faşizmin dı avları, toplu yakılmalar, işkenceler olduğu, kamu düzenini meler sürerken, göçmen kadınlar cid- simgesidir” başlıklı yazım ve sistematik dışlamalar uygulandı. bozduğu veya alınan di sorunlar yaşamaya devam ediyor. yayımlandı. Danimarka ve İsveç’in geçmişlerin- güvenlik önlemlerini Uygur, bu konuda da şunları söyle- Bugün onun devamı de, kadınların ikinci sınıf insan ola- zaafa uğrattığı yönünde di: “İsveç’teki kadın hakları mücade- niteliğindeki ikinci yazımı rak görüldüğü, korku ve vahşetin kol herhangi bir değerlendirme lesinde göçmen kadınların adı yok. yayımlıyorum. gezdiği, binlerce kadının yaşamları- yapılmamıştır. Özellikle de yabancıların yoğun ola- Anayasa Mahkemesi nın karartıldığı dönemler yaşandı. Ayrıca başvuruya rak yaşadıkları bölgelerde, göçmen Genel Kurulu 12/10/2023 1550’li yıllarda Danimarka’da, ka- konu toplantıların içeriği, kadınların eğitime devam etmelerin- tarihinde, Türkiye dınlar bütün kötülüklerin kaynağı şekli, amacı, süresi, Devrimci İşçi Sendikaları de, evlenecekleri erkeği seçmelerin- “cadılar” olarak görüldü. Özellikle katılımcı sayısı, Taksim Konfederasyonu (DİSK) ve de, kaç çocuk doğuracaklarına karar kırsal kesimde büyük bir “cadı avı” Meydanı’nda yapılacak diğerleri başvurularında vermelerinde ciddi sıkıntılar yaşanı- başlatıldı. Kadınlar; kuraklık, dep- bir toplantının gündelik Danimarka’nın Ribe kasabasındaki “Hex! Museum of Witch Hunt” Anayasa’nın 34. rem, salgın hastalık, kötü hasat gi- yor. Göçmen kadına yönelik şiddet yaşamı aşırı ve katlanılamaz müzesi, ortaçağdaki "cadı avlarının" tarihine ışık tutuyor. maddesinde güvence altına bi felaketlerin sorumlusu ilan edile- ve namus cinayetleri devam ediyor. düzeyde zorlaştırıp alınan toplantı ve gösteri rek cezalandırıldı. Kadın sünneti ve aile zoruyla evli- dın, hiçbir kanıt gösterilmeden ası- olmadan boşanamıyorlardı. Eğitim zorlaştırmayacağı, bu yürüyüşü düzenleme Kral IV. Christian’ın 1617’de yayım- larak, yakılarak öldürüldü. ve meslek edinme koşulları çok azdı. likler önlenemiyor. İsveç meclisin- yerde etkinlik yapılmasını hakkının ihlal edildiğine ladığı “Cadılıkla Mücadele Kararna- Stockholm’de yaşayan araştırmacı 1789 Fransız Devrimi, Danimar- de göçmen kökenli kadınlar, kamu mümkün kılacak şekilde bir karar vermiştir. mesi” ile kadınlardan işkence yoluy- yazar Dr. Tülin Uygur, bu dönemi şöy- ka ve İsveç’te de etkilerini gösterdi. sektöründe, eğlence ve müzik sek- tedbir alınıp alınamayacağı, Çünkü nasıl Beyazıt la ifade alınması ve büyücülük suç- le değerlendirdi: “İsveç toplumu, çok Kadınlar, toplumsal yaşamda gö- sunulacak alternatif törlerinde göçmen kökenli kadın- Meydanı Menderes’in lamasıyla ölüm cezası verilmesi ya- tanrılı Vikinglerden tek tanrılı top- rünmeye başladılar. Sanayileşme ile mekânın toplanma lar var. Göçmen kadınların bireysel 28 Mayıs 1960 “Tahkikat sal hale getirildi. Yalnız yaşayan, ebe- luma geçişin sancılarını acı yaşadı. birlikte kadınlar ekonomik yaşamda hakkını etkisiz hale getirip olarak başarı kazanmaları mümkün. Encümeni” Sivil Darbesi’ne lik yapan, bitkilerden doğal ilaç el- Viking toplumunda kadınlar, ailede da etkili oldular. getirmeyeceği idare ve Ancak toplumsal alanda hâlâ göç- karşı çıkışın bir simgesi de eden kadınlar, dini otoriteler ta- ikinci sınıf konumda olmalarına kar- Danimarka’da, 1857’den itibaren yargı mercii tarafından men kadın çoğunluğunun adı yok…” olarak “Hürriyet Meydanı” rafından hedef alındı. Dini otorite- şın kısıtlı da olsa bazı haklara sahipti- evli olmayan kadınlar da ekonomik değerlendirilmemiştir. Her yıl, nisan ayının ortasında dü- adıyla tarihe geçmişse, ler onları “şeytanla işbirliği yapan ler. Tek tanrılı topluma geçişten son- haklara sahip oldular, üniversitele- Bu doğrultuda mevcut zenlenen Paskalya törenleriyle yüz- Taksim Meydanı da büyücü ve cadılar” ilan etti. ra katı kurallar uygulayan kilise, ka- re alınmaya başladılar. Acılı dönem olaylarda idarenin yıllar önce kadınlara uygulanan zu- tarihsel olarak Demokrasi “Maren Spliid Olayı”, Danimarka’da dını ‘günahkâr’, ‘erkeği baştan çıka- sona eriyordu... 1 Mayıs’ta Taksim lüm canlandırılır. Cadıların, büyü- ve Emek Meydanı olarak bir vahşet döneminin kanıtı. Maren ran’, ‘boyun eğmesi gereken’ bir var- Bugün Danimarka’nın başbakanı Meydanı’nda toplantı cülerin, uçan keçilere, süpürgelere, simgeleşmiştir! Spliid, toplumda saygınlığı olan iyi bir kadın. İsveç’te de 1845’ten baş- ve gösteri yürüyüşü lık ilan etti. Kilisenin kadında aradı- yaban hayvanlarına binerek şeytana HHH bir kadın terziydi. Bir müşterisi, “ca- layarak kadınlar, eşit miras hakları- yapılmasını mutlak surette ğı özellik ise ‘bakirelik’ ve birer ‘Mer- ait Blakulla alanına gitmeleri tasvir Bu konuda Anayasa dı” olduğunu öne sürerek onu ihbar na sahip oldular. Sosyal ve ekonomik yasaklamasını gerektirecek yem Ana’ olmalarıydı. Doğada top- edilir. Küçük kızlar yüzlerini boyar, Mahkemesi’nin tarihsel etti. Maren, ilk mahkemede beraat yaşamda yerlerini aldılar. Üniversite- gerçek bir tehlikenin lanan bitkilerle sağaltıcı ilaç üreten plastik dişler takar, yüzyıllar önce- gerekçesi şöyledir: varlığını açıklamadan ve etti. Ancak kralın isteğiyle işkence kadınlar da kilise tarafından ‘cadı’ ve lerde eğitim görmelerine izin verildi. ki cadılara, büyücülere benzetme- Sembolik bir değeri katılımcıların anılan yerde altına alınarak yeniden yargılandı. ‘büyücü’ kabul edildi. 1668-1675 ara- Uzun süren savaşlar ve sonrasın- ye çalışır. Balonlar uçurulur, eğlen- olan Taksim Meydanı 1 etkinlik yapabilmeleri için 1641’de Ribe’de ateşe atılarak yakıldı. sında Stockholm başta olmak üzere daki Birinci Dünya Savaşı’ndan son- celer düzenlenir. Mayıs Emek ve Dayanışma mümkün olan önlemler Danimarka resmi kayıtlarına göre bu İsveç’in çeşitli bölgelerinde 300’den ra kadınların toplumdaki rolü arttı. Günümüzde Danimarka ve İsveç, Günü ile bağlantılı ele bulunup bulunmadığını dönem boyunca 1000’den fazla ka- fazla kadın, kafaları kesilerek, yakı- Erkeklerin savaşa gitmesi nedeniy- kadın-erkek eşitliği sıralamasında alındığında başvurucular, irdelemeden tercih edilen dın, yargılama gereği bile duyulma- larak öldürüldü. Torsaker bölgesin- le kadınlar fabrikalarda, hastaneler- dünyanın ilk beş ülkesi arasında yer diğer sendikalar ve işçiler mekânda toplanmayı dan asıldı veya ateşe atılarak yakıldı. de de 60’ı kadın, toplam 71 kişi aynı de, tarım alanlarında çalışma ola- alıyor. Kadınlar, parlamentoda, siya- nezdinde öneme sahiptir. yasakladığı görülmüştür. yöntemlerle infaz edildi. Kadınların nağı buldular. Bu durum, kadınların sette; eğitim, sanat ve kültür alanın- Bu nedenle işçi ve İsveç’te ‘cadı avı’ Kolluk güçlerinin de doğurduğu evlilik dışı çocuklar, or- emek ve hak taleplerinin yükselme- da önemli yerlere sahip oldular. İş- sendika kültürünü yasaklama kararlarına İsveç’te de kadınlar açısından en manlık alanlara bırakılarak kurda, sinin yolunu açtı. İlk kadın örgütleri yerlerinde ücret dengesinin ve cin- oluşturan yapı taşlarından dayanarak anılan hakkın karanlık dönem 1668-1676 arasında kuşa yem edildi. kurulmaya başladı. Bu şekilde eşitli- siyet eşitliğinin sağlanmasına öncü- biri olan Taksim Meydanı, kullanılabilmesine yönelik yaşandı. Mora kasabasında başlayan İsveç’te bu korkunç dönem 1770’ye ğe giden yolda örgütlü kadınlar, en lük ediyorlar. yalnızca 1 Mayıs günü hiçbir tolerans göstermeden “cadı” paranoyası kısa sürede tüm dek sürdü... büyük mücadeleyi verdi Bu gelişim ve değişim; asılan, ya- orada bulunanların gruplara müdahale ettikleri ülkeye yayıldı. Kadınların yakılması Akılcı düşüncenin başlangıcı 18. 1915’te Danimarka’da kadınlara oy kılarak öldürülen kadınlar üzerin- dayanışmasını değil, aynı anlaşılmıştır. ve öldürülmesi için çocukların verdi- yüzyıl, Danimarka ve İsveç’te akılcı hakkı tanındı. İsveç’te 1921’de kadınlar zamanda emekçilerin den yükselen bir mücadele tarihi- Sonuç olarak 2014 ve düşüncelerin egemen olmaya baş- sandığa giderek oy kullanmaya baş- ği düş ürünü ifadeler yeterli sayıldı. ortak hafızasının varlığını nin eseridir. Danimarka ve İsveç’in 2015 yıllarında 1 Mayıs’ı ladılar. Eğitim, yönetim ve siyasette Küçük yaşlardaki çocuklar, bazı ladığı yıllar oldu. Kadınlara yöne- göstermektedir. kadınları, yüzyıllar süren zulme, “ca- Taksim Meydanı’nda kadınların ağırlığı artmaya başladı. kadınların kendilerini gece uçurarak lik “cadı” ve “büyücü” suçlamaları Bu durumda kendisini kutlamak isteyen dı” damgalarına, ateşe atılmalarına Yine de iki ülkede de eşitlik mü- şeytanla işbirliği yapmak üzere cadı- inandırıcılığını yitirdi. Onlarla ilgili o kültürün bir parçası başvurucuların toplantı karşın bugün eşit hak ve özgürlük- cadelesinin hedefine ulaşması için ların toplanma yeri olan Blakulla’ya mahkeme kararları ciddiye alınmadı. olarak gören her kişinin 1 ve gösteri yürüyüşü lere sahip oldular. götürdüklerini öne sürdüler. Bu kur- Danimarka’da son “cadı” idamı uzun yıllar gerekti. Dr. Uygur’a gö- Mayıs günlerinde Taksim düzenleme hakkına Bu ülkelerin tarihi bize şu gerçe- gusal sözler, tanık ifadesi olarak ka- 1693’te kaydedildi. İsveç’te, 1770’te, re: “1965’te yeni bir yasayla erkek- Meydanı’nın ifade ettiği yönelik olarak zor ği gösteriyor: Kadınların özgürlüğü, bul edilerek mahkemeler kuruldu. “büyücülük”le ilgili davalar hukuk sis- lerin -eşleri de olsalar- kadına zorla anlamı doğrudan tecrübe kullanılmak suretiyle yalnızca bir hak sorunu değil, insan- 100’den fazla kadın, önce meydan- teminden kaldırıldı. Ancak iki ülkede sahip olması ‘evlilik içi tecavüz’ sayı- etmek ve edindiği tecrübeyi dağıtılması şeklindeki lık onurunun da temelidir. Geçmişte larda idam edildi, sonra da cansız de kadına yönelik kısıtlamalar sür- larak suç kapsamına alındı. 1979’da kuşaklar boyunca aktarmak müdahalelerin zorunlu bedenleri topluca yakıldı. Gavle ken- dü. Kadınlar hâlâ erkek egemenliği çıkarılan ‘Cinsiyet Eşitliği Yasası’ ile ateşe atılarak yakılan kadınlar, bugün için orada bulunma hakkı bir toplumsal ihtiyacı tinde, 1675’te çocukların tanıklığıy- altında yaşamak zorundaydı. Mül- kadın ve erkek iş yaşamında (maaş, yaşamın her alanına ışık tutuyorlar. vardır. karşıladığı ve demokratik la önce 30 kadın, sonra da 300 ka- kiyet hakları sınırlıydı. Erkeğin onayı çalışma şartları ve kariyer) eşit ha- alihaydarnergis@gmail.com 1 Mayıs’ın Taksim bir toplumda gerekli Meydanı ile özdeşleşmesi olduğu ilgili ve yeterli nedeniyle anılan mekânın gerekçelerle ortaya sınırlanması aktarılmak konulmamıştır. istenen düşüncenin de Anayasa Mahkemesi Suyun izindeki yaşamlar sınırlanmasına neden açıklanan gerekçelerle olabilecektir. toplantı ve gösteri Somut olaylarda idarenin yürüyüşü düzenleme Su... Karoo’nun çatlamış topraklarında Çünkü eğer o isterse susuzluk sonsu- pası Karoo’nun ortasında dönerek ku- lar, susuzluk karşısında yan yana gel- yasaklama ve dolayısıyla hakkının ihlal edildiğine yankılanan bir dua, Kalahari’nin sus- za dek sürebilir ya da tufanlar bir an- ru otların hışırtısına karışan bir şarkı mişti. Bu yalak, Karoo’nun ortasında müdahale gerekçelerinden karar vermiştir. kun kızıl kumlarında bir fısıltıdır. Gü- da her şeyi yutabilir. Efsaneler her ne söylemeye başladı. Gıcırdayan kanat- geçici bir barış yeriydi; susuzluk kar- biri, İstanbul’da yapılacak HHH neşin kavurucu bakışları altında; su- kadar gerçek dışı da görünse Karoo ve ları, rüzgârın temposuna ayak uydu- şısında herkes eşitti. toplantı ve gösteri ANAYASA MADDE 153: yun varlığı bir mucize, yokluğu ise bir Kalahari’nin insanları, suyun peşinde rup, zaman zaman ince bir inilti gibi Cape Town’a dönerken yol boyun- yürüyüşleri alanları içinde “ANAYASA MAHKEMESİ lanettir. Bu yoklukla varlık arasında- doğar, suyun izinde ölür. yükselip sonra susuyordu. Suyun yu- ca karşıma çıkan yerleşim tabelaları- Taksim Meydanı’nın yer KARARLARI YASAMA, ki uçurumda, suya dair her fısıltı bir karı çekildiği her turda, toprak suya na dikkat kesildim. Karoo’daki birçok almamasıdır. YÜRÜTME VE YARGI Efsanelerden günümüze efsanenin yankısı gibidir. Belki de bu doyarken; kuru otlar hareketlendi, kasaba ve çiftlik, suyun doğasını veya Ancak toplantı ve ORGANLARINI, İDARE yüzden Augrabies Şelaleleri’nin tür- Yerli kabile üyelerinin yaptığı gibi köklü bitkiler sessizce şükretti. Ha- yokluğunu anlatan isimler taşıyordu: gösteri yürüyüşünün MAKAMLARINI, GERÇEK bülanslı sularında kıvrılan dev bir yı- Karoo’nun toprak yolunda yalın ayak vaya karışan toprağın kokusu, çalı- Soetfontein (Tatlı Pınar), Brakfontein düzenlenmesindeki VE TÜZEL KİŞİLERİ lanın hikâyesi kulaktan kulağa dolaşır. yürümeye karar verdim. Bu coğrafya- ların arasına gizlenmiş yabani kekik- (Tuzlu Pınar), Putsonderwater (Susuz hedeflenen amaçlara BAĞLAR” Orange Nehri’nin kıyısında yer alan da, yağmur çekirgeleri ötmeye başla- le birleşti; Karoo’nun kurak ama di- Kuyu), Verneuk Pan (Aldatan Göl)… ulaşabilmesi için mekânın Not: Bugün saat Augrabies, doğanın hem görkemli hem dığında, kırlangıçlar alçaktan uçtu- renen ruhunu içime taşıdı. Her biri bir hikâye fısıldıyor, biri su- önemi gözetildiğinde 16:00’da. Üsküdar Kitap de ürkütücü yüzünü aynı anda sergi- ğunda, kaplumbağalar yüksek yerle- suzluğun, biri umudun izini taşıyordu. mekân seçme serbestisinin Günleri. Söyleşimiz var. Suyu yerden çekmek ler. Khoi halkı, bu yere “büyük gürül- re yöneldiğinde, karıncalar olağan dı- kategorik olarak Beklerim. Su yılanı… tünün yeri” anlamına gelen “Aukoe- şı hareketlendiğinde, ha- Karoo’ya ulaştığında rebis” adını vermiş. Suyun kayalıklar- sat termitleri toprağın zaten yaşlıydı Halladay Susuzluk sadece Karoo’nun kurumuş dan aşağıya öfkeyle savrulduğu, yan- üzerinde vızıldadığında pompası. Ama hâlâ işe topraklarında değil; Konya Ovası’nda kının günlerce zihinde kaldığı şelale- ve kertenkeleler kuzeye yarıyordu ve asırlarca ya- yeraltı sularının çekilmesiyle oluşan CUMHURİYET YAZARLARI, 10. ÜSKÜDAR nin köpüren gövdesinin altında, ışıl- dönüp kayaların üzeri- rayacaktı da… 19. yüz- dev obruklarda, Cape Town’da mus- dayan pullarıyla devasa bir su yılanı- ne tırmandığında; yağ- yılda Amerika’da doğ- lukların kapanmasına gün sayılan “Day KİTAP GÜNLERİ’NDE OKURLARIYLA BULUŞUYOR nın (waterslang) yaşadığına inanılır. murun geleceği bilinirdi. muştu; kaderi rüzgârla Zero” sabahlarında, Sahra’da göç yol- EliF GÜNSEl Başında elmas gibi parlayan bir taş Zihnimdeki tüm bilgileri anlaşmak, suyu yerden larını belirleyen kurumuş kuyularda, SÖYLEŞİ-İMZA taşır; gözleri hipnotik bir girdap gi- yoklayarak ufku dikkat - çekmekti. Hindistan sokaklarında tanker bek- bi bakar derinliklerden. Onu gören, lice inceledim ancak yağmurun yağa- Rüzgârın gücünü kullanarak yeral- lentisiyle sıralanmış plastik bidonla- ya sonsuz bir servete ulaşır ya da su- cağına dair en ufak bir belirti bile gö- tı sularını yeryüzüne taşıyan bu sis- rın arasında, bir çiftçinin çatlak elle- ların altına çekilip sonsuzluğa karı- remedim. Güneş tenime alev parçası tem, Karoo’da tarımın ve hayvancı- rini göğe açarken içine gömdüğü ça- şır. Kimi anlatılarda bir koruyucu, ki- gibi yapıştı; cildimi ısıttı, kemiklerime lığın gelişmesine büyük katkıda bu- resizlikte karşımıza çıkıyor. misinde ise cezalandırıcı bir ruhtur. işleyen bir kuruluk bıraktı. lundu. Rüzgârla pazarlık yapmayı öğ- İnsanlık, suya binlerce yıl boyun- Orange ve Sak nehirleri boyunca Hafif rüzgâr yüzümü okşarken ta- renen insanlar, bu coğrafyada kader- ca ruh yükledi. Onu Waterslang gi- anlatılan bu hikâyeler, sadece korkut- şıdığı kuru tozlu hava dudaklarımı lerini Waterslang’ın merhametine bı- bi mitolojik varlıklarla korudu, kut- mak için uydurulmuş masallar değil- çatlattı. Ayaklarımın altındaki yol, rakmadan hayatta kalabilecekleri- sadı. Çünkü bilirdi ki su yalnızca ha- dir. Khoi ve San halkları, suyun yalnız- yıllar boyunca güneşin altında sert- ni öğrendi. yat vermez; medeniyet kurar ve yıkar, ca fiziksel değil, ruhsal bir varlık oldu- leşmiş, incecik toz haline gelmiş top- Pompanın gövdesi paslıydı, yer yer düzen verir ve bozar, bağ kurar ve ko- EMRE KONGAR  ZÜLÂL KALKANDELEN / SÖYLEŞİ ğuna inanır. Waterslang; bu inancın rağın üzerinde uzanıyordu. O tozun eğilmişti ama inadından bir şey yitir- parır, hafıza yaratır ya da unutturur. “DEVRİMİN VE KARŞIDEVRİMİN YÜZ YILI”  4 MAYIS/16.00 şekil bulmuş halidir; doğanın denge- arasına gizlenmiş taş parçaları, aya- memişti. Tıpkı bu topraklarda tutu- Bugünse onu musluktan akan bir İMZA  4 MAYIS/17.00 sini bozanları cezalandıran, ona saygı ğıma batıyordu. Ufalanıp savrulmak nan insanlar gibi. Burada yaşamak, alışkanlığa indirgedik. Unuttukça kir- duyanlara ise rehberlik eden bir güç. için Karoo rüzgârlarını bekleyen kü- başka her şeyden önce sabır gerekti- lettik, tükettikçe değersizleştirdik. Oy- HAREM ETKİNLİK ALANI Yağmurun uzun süre yağmadığı dö- çücük taşlardı bunlar. Bu batma, can rirdi ve bu pompa sabrın kendisiydi. sa “su”, artık her zamankinden daha nemlerde insanlar Waterslang’in kız- yakan bir acıdan çok bir dürtü gibiy- Küçücük yalağı dolduran su, sadece kutsal. Çünkü yokluğu artık yalnızca gın olduğuna inanır. Onun affını ka - di. Beni her adımda tabiatla sessiz bir çiftlik hayvanlarının değil, doğanın efsanelerde değil, gerçeğin tam or- zanmak için eski ritüeller uygulanır, diyalog kurmaya iten. da buluşma noktası olmuştu. Etleri tasında kendini gösteriyor. kurbanlar sunulur, hediyeler verilir. Uzakta, bir Halladay rüzgar pom- için yetiştirilenlerle özgürce dolaşan- elifgunsel@yahoo.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle