Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
gorus@cumhuriyet.com.tr
4 MAYIS 2025 p Az Ar
2 olaylar ve görüşler
yasaklanması
Anayasa
bakımından
Zulümden eşitliğe
kabul edilemez
bulunmuştur.
Başvurulara
konu olaylarda
gösteri
Taksim Meydanı
yürüyüşleri
henüz
yolculuğun öyküsü
başlamadan
demokrasinin
kolluk güçlerince
müdahale
ve emeğin
skandinav ülkeleri, bugün kadın le getirildi.”
edilmiştir.
haklarında dünyanın en ileri top-
Düzenlenen
İlumları arasında sayılıyor. Oysa ay- Göçmen simgesidir
tutanak ve
nı topraklar, birkaç yüzyıl önce ka-
Ali HAydAr
kadınların belgelerde,
uma günü bu
dınlara yönelik akıl almaz zulümle- NErGiS
etkinliklerin bazı faaliyetlerin
durumu
sütunda “Taksim
re sahne oldu. Kadınlara yönelik ca-
aksamasına neden
Kadınlarla ilgili bu ilerle-
Cyasağı faşizmin
dı avları, toplu yakılmalar, işkenceler
olduğu, kamu düzenini
meler sürerken, göçmen kadınlar cid-
simgesidir” başlıklı yazım
ve sistematik dışlamalar uygulandı.
bozduğu veya alınan
di sorunlar yaşamaya devam ediyor.
yayımlandı.
Danimarka ve İsveç’in geçmişlerin-
güvenlik önlemlerini
Uygur, bu konuda da şunları söyle-
Bugün onun devamı
de, kadınların ikinci sınıf insan ola-
zaafa uğrattığı yönünde
di: “İsveç’teki kadın hakları mücade-
niteliğindeki ikinci yazımı
rak görüldüğü, korku ve vahşetin kol
herhangi bir değerlendirme
lesinde göçmen kadınların adı yok.
yayımlıyorum.
gezdiği, binlerce kadının yaşamları-
yapılmamıştır.
Özellikle de yabancıların yoğun ola- Anayasa Mahkemesi
nın karartıldığı dönemler yaşandı.
Ayrıca başvuruya
rak yaşadıkları bölgelerde, göçmen Genel Kurulu 12/10/2023
1550’li yıllarda Danimarka’da, ka-
konu toplantıların içeriği,
kadınların eğitime devam etmelerin- tarihinde, Türkiye
dınlar bütün kötülüklerin kaynağı
şekli, amacı, süresi,
Devrimci İşçi Sendikaları
de, evlenecekleri erkeği seçmelerin-
“cadılar” olarak görüldü. Özellikle
katılımcı sayısı, Taksim
Konfederasyonu (DİSK) ve
de, kaç çocuk doğuracaklarına karar
kırsal kesimde büyük bir “cadı avı”
Meydanı’nda yapılacak
diğerleri başvurularında
vermelerinde ciddi sıkıntılar yaşanı-
başlatıldı. Kadınlar; kuraklık, dep-
bir toplantının gündelik
Danimarka’nın Ribe kasabasındaki “Hex! Museum of Witch Hunt”
Anayasa’nın 34.
rem, salgın hastalık, kötü hasat gi- yor. Göçmen kadına yönelik şiddet
yaşamı aşırı ve katlanılamaz
müzesi, ortaçağdaki "cadı avlarının" tarihine ışık tutuyor.
maddesinde güvence altına
bi felaketlerin sorumlusu ilan edile- ve namus cinayetleri devam ediyor.
düzeyde zorlaştırıp
alınan toplantı ve gösteri
rek cezalandırıldı. Kadın sünneti ve aile zoruyla evli-
dın, hiçbir kanıt gösterilmeden ası- olmadan boşanamıyorlardı. Eğitim zorlaştırmayacağı, bu
yürüyüşü düzenleme
Kral IV. Christian’ın 1617’de yayım- larak, yakılarak öldürüldü. ve meslek edinme koşulları çok azdı. likler önlenemiyor. İsveç meclisin- yerde etkinlik yapılmasını
hakkının ihlal edildiğine
ladığı “Cadılıkla Mücadele Kararna- Stockholm’de yaşayan araştırmacı 1789 Fransız Devrimi, Danimar- de göçmen kökenli kadınlar, kamu mümkün kılacak şekilde bir
karar vermiştir.
mesi” ile kadınlardan işkence yoluy- yazar Dr. Tülin Uygur, bu dönemi şöy- ka ve İsveç’te de etkilerini gösterdi. sektöründe, eğlence ve müzik sek- tedbir alınıp alınamayacağı,
Çünkü nasıl Beyazıt
la ifade alınması ve büyücülük suç- le değerlendirdi: “İsveç toplumu, çok Kadınlar, toplumsal yaşamda gö- sunulacak alternatif
törlerinde göçmen kökenli kadın-
Meydanı Menderes’in
lamasıyla ölüm cezası verilmesi ya- tanrılı Vikinglerden tek tanrılı top- rünmeye başladılar. Sanayileşme ile mekânın toplanma
lar var. Göçmen kadınların bireysel
28 Mayıs 1960 “Tahkikat
sal hale getirildi. Yalnız yaşayan, ebe- luma geçişin sancılarını acı yaşadı. birlikte kadınlar ekonomik yaşamda hakkını etkisiz hale getirip
olarak başarı kazanmaları mümkün.
Encümeni” Sivil Darbesi’ne
lik yapan, bitkilerden doğal ilaç el- Viking toplumunda kadınlar, ailede da etkili oldular. getirmeyeceği idare ve
Ancak toplumsal alanda hâlâ göç-
karşı çıkışın bir simgesi
de eden kadınlar, dini otoriteler ta- ikinci sınıf konumda olmalarına kar- Danimarka’da, 1857’den itibaren yargı mercii tarafından
men kadın çoğunluğunun adı yok…”
olarak “Hürriyet Meydanı”
rafından hedef alındı. Dini otorite- şın kısıtlı da olsa bazı haklara sahipti- evli olmayan kadınlar da ekonomik değerlendirilmemiştir.
Her yıl, nisan ayının ortasında dü-
adıyla tarihe geçmişse,
ler onları “şeytanla işbirliği yapan ler. Tek tanrılı topluma geçişten son- haklara sahip oldular, üniversitele- Bu doğrultuda mevcut
zenlenen Paskalya törenleriyle yüz-
Taksim Meydanı da
büyücü ve cadılar” ilan etti. ra katı kurallar uygulayan kilise, ka- re alınmaya başladılar. Acılı dönem olaylarda idarenin
yıllar önce kadınlara uygulanan zu-
tarihsel olarak Demokrasi
“Maren Spliid Olayı”, Danimarka’da dını ‘günahkâr’, ‘erkeği baştan çıka- sona eriyordu... 1 Mayıs’ta Taksim
lüm canlandırılır. Cadıların, büyü-
ve Emek Meydanı olarak
bir vahşet döneminin kanıtı. Maren ran’, ‘boyun eğmesi gereken’ bir var- Bugün Danimarka’nın başbakanı Meydanı’nda toplantı
cülerin, uçan keçilere, süpürgelere,
simgeleşmiştir!
Spliid, toplumda saygınlığı olan iyi bir kadın. İsveç’te de 1845’ten baş- ve gösteri yürüyüşü
lık ilan etti. Kilisenin kadında aradı-
yaban hayvanlarına binerek şeytana
HHH
bir kadın terziydi. Bir müşterisi, “ca- layarak kadınlar, eşit miras hakları- yapılmasını mutlak surette
ğı özellik ise ‘bakirelik’ ve birer ‘Mer-
ait Blakulla alanına gitmeleri tasvir
Bu konuda Anayasa
dı” olduğunu öne sürerek onu ihbar na sahip oldular. Sosyal ve ekonomik yasaklamasını gerektirecek
yem Ana’ olmalarıydı. Doğada top-
edilir. Küçük kızlar yüzlerini boyar,
Mahkemesi’nin tarihsel
etti. Maren, ilk mahkemede beraat yaşamda yerlerini aldılar. Üniversite- gerçek bir tehlikenin
lanan bitkilerle sağaltıcı ilaç üreten
plastik dişler takar, yüzyıllar önce-
gerekçesi şöyledir:
varlığını açıklamadan ve
etti. Ancak kralın isteğiyle işkence kadınlar da kilise tarafından ‘cadı’ ve lerde eğitim görmelerine izin verildi.
ki cadılara, büyücülere benzetme-
Sembolik bir değeri
katılımcıların anılan yerde
altına alınarak yeniden yargılandı. ‘büyücü’ kabul edildi. 1668-1675 ara- Uzun süren savaşlar ve sonrasın-
ye çalışır. Balonlar uçurulur, eğlen-
olan Taksim Meydanı 1
etkinlik yapabilmeleri için
1641’de Ribe’de ateşe atılarak yakıldı. sında Stockholm başta olmak üzere daki Birinci Dünya Savaşı’ndan son-
celer düzenlenir.
Mayıs Emek ve Dayanışma
mümkün olan önlemler
Danimarka resmi kayıtlarına göre bu İsveç’in çeşitli bölgelerinde 300’den ra kadınların toplumdaki rolü arttı.
Günümüzde Danimarka ve İsveç,
Günü ile bağlantılı ele
bulunup bulunmadığını
dönem boyunca 1000’den fazla ka- fazla kadın, kafaları kesilerek, yakı- Erkeklerin savaşa gitmesi nedeniy-
kadın-erkek eşitliği sıralamasında
alındığında başvurucular,
irdelemeden tercih edilen
dın, yargılama gereği bile duyulma- larak öldürüldü. Torsaker bölgesin- le kadınlar fabrikalarda, hastaneler-
dünyanın ilk beş ülkesi arasında yer
diğer sendikalar ve işçiler
mekânda toplanmayı
dan asıldı veya ateşe atılarak yakıldı. de de 60’ı kadın, toplam 71 kişi aynı de, tarım alanlarında çalışma ola-
alıyor. Kadınlar, parlamentoda, siya-
nezdinde öneme sahiptir.
yasakladığı görülmüştür.
yöntemlerle infaz edildi. Kadınların nağı buldular. Bu durum, kadınların
sette; eğitim, sanat ve kültür alanın-
Bu nedenle işçi ve
İsveç’te ‘cadı avı’ Kolluk güçlerinin de
doğurduğu evlilik dışı çocuklar, or- emek ve hak taleplerinin yükselme-
da önemli yerlere sahip oldular. İş-
sendika kültürünü
yasaklama kararlarına
İsveç’te de kadınlar açısından en manlık alanlara bırakılarak kurda, sinin yolunu açtı. İlk kadın örgütleri
yerlerinde ücret dengesinin ve cin-
oluşturan yapı taşlarından
dayanarak anılan hakkın
karanlık dönem 1668-1676 arasında kuşa yem edildi. kurulmaya başladı. Bu şekilde eşitli-
siyet eşitliğinin sağlanmasına öncü-
biri olan Taksim Meydanı,
kullanılabilmesine yönelik
yaşandı. Mora kasabasında başlayan İsveç’te bu korkunç dönem 1770’ye ğe giden yolda örgütlü kadınlar, en
lük ediyorlar. yalnızca 1 Mayıs günü
hiçbir tolerans göstermeden
“cadı” paranoyası kısa sürede tüm dek sürdü... büyük mücadeleyi verdi
Bu gelişim ve değişim; asılan, ya- orada bulunanların
gruplara müdahale ettikleri
ülkeye yayıldı. Kadınların yakılması Akılcı düşüncenin başlangıcı 18. 1915’te Danimarka’da kadınlara oy
kılarak öldürülen kadınlar üzerin- dayanışmasını değil, aynı
anlaşılmıştır.
ve öldürülmesi için çocukların verdi- yüzyıl, Danimarka ve İsveç’te akılcı hakkı tanındı. İsveç’te 1921’de kadınlar
zamanda emekçilerin
den yükselen bir mücadele tarihi-
Sonuç olarak 2014 ve
düşüncelerin egemen olmaya baş- sandığa giderek oy kullanmaya baş-
ği düş ürünü ifadeler yeterli sayıldı.
ortak hafızasının varlığını
nin eseridir. Danimarka ve İsveç’in
2015 yıllarında 1 Mayıs’ı
ladılar. Eğitim, yönetim ve siyasette
Küçük yaşlardaki çocuklar, bazı ladığı yıllar oldu. Kadınlara yöne-
göstermektedir.
kadınları, yüzyıllar süren zulme, “ca-
Taksim Meydanı’nda
kadınların ağırlığı artmaya başladı.
kadınların kendilerini gece uçurarak lik “cadı” ve “büyücü” suçlamaları
Bu durumda kendisini
kutlamak isteyen
dı” damgalarına, ateşe atılmalarına
Yine de iki ülkede de eşitlik mü-
şeytanla işbirliği yapmak üzere cadı- inandırıcılığını yitirdi. Onlarla ilgili
o kültürün bir parçası
başvurucuların toplantı
karşın bugün eşit hak ve özgürlük-
cadelesinin hedefine ulaşması için
ların toplanma yeri olan Blakulla’ya mahkeme kararları ciddiye alınmadı.
olarak gören her kişinin 1
ve gösteri yürüyüşü
lere sahip oldular.
götürdüklerini öne sürdüler. Bu kur- Danimarka’da son “cadı” idamı uzun yıllar gerekti. Dr. Uygur’a gö-
Mayıs günlerinde Taksim
düzenleme hakkına
Bu ülkelerin tarihi bize şu gerçe-
gusal sözler, tanık ifadesi olarak ka- 1693’te kaydedildi. İsveç’te, 1770’te, re: “1965’te yeni bir yasayla erkek-
Meydanı’nın ifade ettiği
yönelik olarak zor
ği gösteriyor: Kadınların özgürlüğü,
bul edilerek mahkemeler kuruldu. “büyücülük”le ilgili davalar hukuk sis- lerin -eşleri de olsalar- kadına zorla
anlamı doğrudan tecrübe
kullanılmak suretiyle
yalnızca bir hak sorunu değil, insan-
100’den fazla kadın, önce meydan- teminden kaldırıldı. Ancak iki ülkede sahip olması ‘evlilik içi tecavüz’ sayı-
etmek ve edindiği tecrübeyi
dağıtılması şeklindeki
lık onurunun da temelidir. Geçmişte
larda idam edildi, sonra da cansız de kadına yönelik kısıtlamalar sür- larak suç kapsamına alındı. 1979’da
kuşaklar boyunca aktarmak
müdahalelerin zorunlu
bedenleri topluca yakıldı. Gavle ken- dü. Kadınlar hâlâ erkek egemenliği çıkarılan ‘Cinsiyet Eşitliği Yasası’ ile ateşe atılarak yakılan kadınlar, bugün
için orada bulunma hakkı
bir toplumsal ihtiyacı
tinde, 1675’te çocukların tanıklığıy- altında yaşamak zorundaydı. Mül- kadın ve erkek iş yaşamında (maaş, yaşamın her alanına ışık tutuyorlar.
vardır.
karşıladığı ve demokratik
la önce 30 kadın, sonra da 300 ka- kiyet hakları sınırlıydı. Erkeğin onayı çalışma şartları ve kariyer) eşit ha- alihaydarnergis@gmail.com
1 Mayıs’ın Taksim
bir toplumda gerekli
Meydanı ile özdeşleşmesi
olduğu ilgili ve yeterli
nedeniyle anılan mekânın
gerekçelerle ortaya
sınırlanması aktarılmak
konulmamıştır.
istenen düşüncenin de
Anayasa Mahkemesi
Suyun izindeki yaşamlar
sınırlanmasına neden
açıklanan gerekçelerle
olabilecektir.
toplantı ve gösteri
Somut olaylarda idarenin yürüyüşü düzenleme
Su... Karoo’nun çatlamış topraklarında Çünkü eğer o isterse susuzluk sonsu- pası Karoo’nun ortasında dönerek ku- lar, susuzluk karşısında yan yana gel-
yasaklama ve dolayısıyla hakkının ihlal edildiğine
yankılanan bir dua, Kalahari’nin sus- za dek sürebilir ya da tufanlar bir an- ru otların hışırtısına karışan bir şarkı mişti. Bu yalak, Karoo’nun ortasında
müdahale gerekçelerinden karar vermiştir.
kun kızıl kumlarında bir fısıltıdır. Gü- da her şeyi yutabilir. Efsaneler her ne söylemeye başladı. Gıcırdayan kanat- geçici bir barış yeriydi; susuzluk kar-
biri, İstanbul’da yapılacak HHH
neşin kavurucu bakışları altında; su- kadar gerçek dışı da görünse Karoo ve ları, rüzgârın temposuna ayak uydu- şısında herkes eşitti.
toplantı ve gösteri ANAYASA MADDE 153:
yun varlığı bir mucize, yokluğu ise bir Kalahari’nin insanları, suyun peşinde rup, zaman zaman ince bir inilti gibi Cape Town’a dönerken yol boyun-
yürüyüşleri alanları içinde “ANAYASA MAHKEMESİ
lanettir. Bu yoklukla varlık arasında- doğar, suyun izinde ölür.
yükselip sonra susuyordu. Suyun yu- ca karşıma çıkan yerleşim tabelaları-
Taksim Meydanı’nın yer KARARLARI YASAMA,
ki uçurumda, suya dair her fısıltı bir karı çekildiği her turda, toprak suya na dikkat kesildim. Karoo’daki birçok
almamasıdır. YÜRÜTME VE YARGI
Efsanelerden günümüze
efsanenin yankısı gibidir. Belki de bu doyarken; kuru otlar hareketlendi, kasaba ve çiftlik, suyun doğasını veya
Ancak toplantı ve ORGANLARINI, İDARE
yüzden Augrabies Şelaleleri’nin tür- Yerli kabile üyelerinin yaptığı gibi köklü bitkiler sessizce şükretti. Ha- yokluğunu anlatan isimler taşıyordu:
gösteri yürüyüşünün MAKAMLARINI, GERÇEK
bülanslı sularında kıvrılan dev bir yı- Karoo’nun toprak yolunda yalın ayak vaya karışan toprağın kokusu, çalı- Soetfontein (Tatlı Pınar), Brakfontein
düzenlenmesindeki VE TÜZEL KİŞİLERİ
lanın hikâyesi kulaktan kulağa dolaşır. yürümeye karar verdim. Bu coğrafya- ların arasına gizlenmiş yabani kekik- (Tuzlu Pınar), Putsonderwater (Susuz
hedeflenen amaçlara BAĞLAR”
Orange Nehri’nin kıyısında yer alan da, yağmur çekirgeleri ötmeye başla- le birleşti; Karoo’nun kurak ama di- Kuyu), Verneuk Pan (Aldatan Göl)…
ulaşabilmesi için mekânın Not: Bugün saat
Augrabies, doğanın hem görkemli hem dığında, kırlangıçlar alçaktan uçtu- renen ruhunu içime taşıdı. Her biri bir hikâye fısıldıyor, biri su-
önemi gözetildiğinde 16:00’da. Üsküdar Kitap
de ürkütücü yüzünü aynı anda sergi- ğunda, kaplumbağalar yüksek yerle-
suzluğun, biri umudun izini taşıyordu.
mekân seçme serbestisinin Günleri. Söyleşimiz var.
Suyu yerden çekmek
ler. Khoi halkı, bu yere “büyük gürül- re yöneldiğinde, karıncalar olağan dı-
kategorik olarak Beklerim.
Su yılanı…
tünün yeri” anlamına gelen “Aukoe- şı hareketlendiğinde, ha- Karoo’ya ulaştığında
rebis” adını vermiş. Suyun kayalıklar- sat termitleri toprağın zaten yaşlıydı Halladay Susuzluk sadece Karoo’nun kurumuş
dan aşağıya öfkeyle savrulduğu, yan- üzerinde vızıldadığında pompası. Ama hâlâ işe topraklarında değil; Konya Ovası’nda
kının günlerce zihinde kaldığı şelale- ve kertenkeleler kuzeye yarıyordu ve asırlarca ya- yeraltı sularının çekilmesiyle oluşan
CUMHURİYET YAZARLARI, 10. ÜSKÜDAR
nin köpüren gövdesinin altında, ışıl- dönüp kayaların üzeri- rayacaktı da… 19. yüz- dev obruklarda, Cape Town’da mus-
dayan pullarıyla devasa bir su yılanı- ne tırmandığında; yağ- yılda Amerika’da doğ- lukların kapanmasına gün sayılan “Day
KİTAP GÜNLERİ’NDE OKURLARIYLA BULUŞUYOR
nın (waterslang) yaşadığına inanılır. murun geleceği bilinirdi. muştu; kaderi rüzgârla Zero” sabahlarında, Sahra’da göç yol-
EliF GÜNSEl
Başında elmas gibi parlayan bir taş
Zihnimdeki tüm bilgileri anlaşmak, suyu yerden larını belirleyen kurumuş kuyularda,
SÖYLEŞİ-İMZA
taşır; gözleri hipnotik bir girdap gi- yoklayarak ufku dikkat - çekmekti. Hindistan sokaklarında tanker bek-
bi bakar derinliklerden. Onu gören, lice inceledim ancak yağmurun yağa- Rüzgârın gücünü kullanarak yeral- lentisiyle sıralanmış plastik bidonla-
ya sonsuz bir servete ulaşır ya da su- cağına dair en ufak bir belirti bile gö- tı sularını yeryüzüne taşıyan bu sis- rın arasında, bir çiftçinin çatlak elle-
ların altına çekilip sonsuzluğa karı- remedim. Güneş tenime alev parçası tem, Karoo’da tarımın ve hayvancı- rini göğe açarken içine gömdüğü ça-
şır. Kimi anlatılarda bir koruyucu, ki- gibi yapıştı; cildimi ısıttı, kemiklerime lığın gelişmesine büyük katkıda bu- resizlikte karşımıza çıkıyor.
misinde ise cezalandırıcı bir ruhtur. işleyen bir kuruluk bıraktı. lundu. Rüzgârla pazarlık yapmayı öğ- İnsanlık, suya binlerce yıl boyun-
Orange ve Sak nehirleri boyunca Hafif rüzgâr yüzümü okşarken ta- renen insanlar, bu coğrafyada kader- ca ruh yükledi. Onu Waterslang gi-
anlatılan bu hikâyeler, sadece korkut- şıdığı kuru tozlu hava dudaklarımı lerini Waterslang’ın merhametine bı- bi mitolojik varlıklarla korudu, kut-
mak için uydurulmuş masallar değil- çatlattı. Ayaklarımın altındaki yol, rakmadan hayatta kalabilecekleri- sadı. Çünkü bilirdi ki su yalnızca ha-
dir. Khoi ve San halkları, suyun yalnız- yıllar boyunca güneşin altında sert- ni öğrendi. yat vermez; medeniyet kurar ve yıkar,
ca fiziksel değil, ruhsal bir varlık oldu- leşmiş, incecik toz haline gelmiş top- Pompanın gövdesi paslıydı, yer yer düzen verir ve bozar, bağ kurar ve ko-
EMRE KONGAR ZÜLÂL KALKANDELEN / SÖYLEŞİ
ğuna inanır. Waterslang; bu inancın rağın üzerinde uzanıyordu. O tozun eğilmişti ama inadından bir şey yitir- parır, hafıza yaratır ya da unutturur.
“DEVRİMİN VE KARŞIDEVRİMİN YÜZ YILI” 4 MAYIS/16.00
şekil bulmuş halidir; doğanın denge- arasına gizlenmiş taş parçaları, aya- memişti. Tıpkı bu topraklarda tutu- Bugünse onu musluktan akan bir
İMZA 4 MAYIS/17.00
sini bozanları cezalandıran, ona saygı ğıma batıyordu. Ufalanıp savrulmak nan insanlar gibi. Burada yaşamak, alışkanlığa indirgedik. Unuttukça kir-
duyanlara ise rehberlik eden bir güç. için Karoo rüzgârlarını bekleyen kü- başka her şeyden önce sabır gerekti- lettik, tükettikçe değersizleştirdik. Oy-
HAREM ETKİNLİK ALANI
Yağmurun uzun süre yağmadığı dö- çücük taşlardı bunlar. Bu batma, can rirdi ve bu pompa sabrın kendisiydi. sa “su”, artık her zamankinden daha
nemlerde insanlar Waterslang’in kız- yakan bir acıdan çok bir dürtü gibiy- Küçücük yalağı dolduran su, sadece kutsal. Çünkü yokluğu artık yalnızca
gın olduğuna inanır. Onun affını ka - di. Beni her adımda tabiatla sessiz bir çiftlik hayvanlarının değil, doğanın efsanelerde değil, gerçeğin tam or-
zanmak için eski ritüeller uygulanır, diyalog kurmaya iten. da buluşma noktası olmuştu. Etleri tasında kendini gösteriyor.
kurbanlar sunulur, hediyeler verilir. Uzakta, bir Halladay rüzgar pom- için yetiştirilenlerle özgürce dolaşan- elifgunsel@yahoo.com