23 Aralık 2025 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ARALIK 2025 PAZARTESİ EKONOMİ 9 Eğlence ve yeme içme sektörü zengin yüzde 20’ye tutunmaya çalışıyor Dışarıda yılbaşı hayal ‘Ruh mühendisliği’ Enflasyon yılbaşı eğlencesini de unutturuyor. Ekonomistler Yeni yılı evde kutlamanın bedeli de ağır. En az 5 ürkiye, yıllardır siyasal İslam bin TL. Süsleme harcaması 2 bin TL’den başlıyor. rejiminin “toplumsal ruh refah krizinin bir araya gelme biçimlerini kökten değiştirdiğine Yılbaşı sofralarının yemeği hindi, 800- 1000 Tmühendisliği” projesinin dikkat çekiyor. Sektöre göre talep daralması “risk”. TL arasında satılıyor. Çeşitli atıştırmalıkları baskısı altında yaşıyor. Prof. Örsan kapsayan en ucuz market sepeti ise 1500 TL. ürkiye, 2026’ya yüksek kaynağı haline geliyor. K. Öymen’in de belirttiği gibi Birer kilodan mandalina, portakal, elma ve muz “Müzisyenlerin sahnedeki kıyafetleri ve enflasyon gölgesinde girerken toplam 300 TL. Risk artıyor dansları yüzünden gözaltına alındığı, Tgeniş kitle için zengin yılbaşı tutuklandığı, hapse mahkûm edildiği; Yıllardır “Bize de enflasyon kutlamaları da hayal oldu. Bu yıl müzik festivallerinin ve konserlerin var. Maliyetlere katlanmak dışarıda kişi başı eğlence maliyeti iptal edildiği, yasaklandığı ve güç” diyen sektör ise yılbaşında 2 bin TL’den başlıyor 30 bin TL’ye insanların yaşam tarzlarına doğrudan masaları doldurma hedefinde. kadar çıkıyor. baskı uygulandığı bir ülkede, Turizm Restoran Yatırımcıları ve TÜİK’in kasım ayı verileri, yıllık ‘uyuşturucuya karşı mücadele’ adıyla Gastronomi İşletmeleri Derneği yürütülen operasyonların gerçekten fiyat artışının lokanta ve Başkanı Kaya Demirer, üye uyuşturucuyla mücadele amacı taşıyıp oteller grubunda yüzde taşımadığı en azından tartışmalıdır.” işletmelerin fiyat artışını yüzde 0-15 34, mal ve hizmetler (Cumhuriyet. 20.12) arasında tuttuğunu belirtiyor ve grubunda yaklaşık yüzde AKP iktidarı, Cumhuriyet döneminin şunları söylüyor: 30, eğlence ve kültür Toplumda farklar derinleşiyor biriken estetik mirasla rekabet ELİF “Gecen yıla göre daha az grubunda yaklaşık yüzde edebilecek bir “alternatif” üretmeyi ÖZGE YALÇIN kârlı bir fiyatlandırmayı tercih İKTİSADİ Düşünce Tiyatrosu zorlanıyor. Çalışanlar yemek çeklerini 26 olduğunu söylüyor. başaramıyor; bu kısırlık, rekabet ediyorlar çünkü işletmelerini Kurucusu Prof. Çiğdem Boz, orta- öğle yemeği için değil evin ihtiyaçlarını edemediği bir sanat alanının varlığına Bu sene mütevazı pub ve barlarda üst gelir grubunun bile harcama satın almak üzere kullanıyor. Kamuoyu dolduramamaktan ve iyi ambiyans katlanamıyor, baskıyla susturmayı biraz içecek ve atıştırmalıkla alışkanlıklarında önemli revizyonlar araştırmaları, beş kişiden üçünün tek çare olarak görüyor. Bugün sunamamaktan endişeliler. sınırlı kalacak bir kutlamanın kişi yapmak zorunda kaldığına dikkat eğlenceye ayırdığı bütçe ve zamanın sahnelerden dijital platformlara Sabit gelirlilerin yeme-içme ve başına maliyeti 2 bin TL etrafında çekiyor. “Gelir dağılımındaki çarpıklığı azaldığını gösteriyor. Streaming uzanan sansür dalgası; hangi eğlence sektöründen uzaklaşması, dolaşıyor. Canlı müzikli restoran anlamadan sosyalleşme-eğlence platformları dışarıda eğlenmenin arzuların meşru, hangi kimliklerin sürdürülebilirlik riski anlamına programlarında eskiden standart görünür, hangi duyguların saygın olgusunun seyrini anlayamayız” ikamesi olarak karşımıza çıkıyor. geliyor. Bu tablo, işletmeleri daha olan “limitsiz içki” yerini “sınırlı sayılacağına dair kapsamlı bir “ruh diyen Boz, bir “refah krizi” olduğunu Servetleri artan rantiye sınıf için her esnek çözümler üretmeye zorluyor. mühendisliği” projesi olarak işliyor. kadeh” servisine bıraktı. Orta vurgulayarak tabloyu şöyle özetliyor: şey çok farklı. Onlarla bambaşka bir Aksi halde sektör, geniş kitlelerden Bu “ruh mühendisliği” eğitimi, aileyi, “Kriz deyince döviz kuru dalgalanması evrende yaşıyoruz. Hepimiz için artık segment mekânlarda kişi başı koparak daha sınırlı bir müşteri bedeni ve cinselliği aynı ideolojik anlardık, şimdi ise döviz sabit ama normal hale gelen fiyat artışları talep fiyatlar menü ve organizasyona göre şema içine yerleştiriyor; “2025 Aile grubuna hitap eden bir yapıya insanlar temel ihtiyaçlarda bile değil kâr enflasyonu ile açıklanabilir.” 3 bin 500-7 bin TL bandında. Yılı” ilanı da bu çerçevede LGBTİ+ dönüşme riskiyle karşı karşıya Otel galaları ise kişi başı 8 bin varoluşunu bir sapma, bir “tehdit” kalıyor; ‘sürümden kazanma’ Ekonomist Mustafa Sönmez talebi oluşturduğunu ama yine de TL’den başlayıp 15 bin TL’ye kadar olarak kodlayan siyasal dilin aracı geçmişte kalan bir stratejiye yüzde 80’lik kesimin eğlenceye işyeri kapama, daralma olduğunu çıkıyor. Ünlü sanatçıların sahne haline geliyor. Böylece devlet, yurttaşı dönüşüyor.” yalnızca hukuken değil; arzuları, ve dışarıda yeme-içmeye belirtiyor. Sönmez, “Artık arkadaş aldığı gala gecelerinde ise fiyatlar sevgisi ve beden dili üzerinden ‘Bireyler içe kapanıyor’ bütçe ayıramadığını, tepedeki grupları finansal güçlerine göre 30 bin TL’yi aşabiliyor. Ulaşım ya de biçimlendirmeye çalışan bir da konaklama da eklenince yeni yılı İktisatçılara göre ise kitlelerin yüzde 20’nin sıklık ve kaliteyi ayrışıyorlar. Evlerde de davetler “biyopolitik” yürütüyor. dışarıda karşılama fikri orta gelir yaşam tarzı arasındaki ayrım çoktan düşürdüğünü, en tepedeki yüzde olamıyor. Yoksullaşmayla birlikte İktidarın, seküler cumhuriyetçilere grubu için bile eğlence değil stres keskinleşmiş durumda. 5’in ise sektörü ayakta tuttacak içe kapanmalar artıyor” diyor. karşı ilan ettiği “kültür savaşları”nda örneğin “milli ve manevi değerler”, “toplumun hassasiyetleri” gibi, siyasal İslamcı bir azınlık tarafından Çiftçi traktörle tanımlanan muğlak kavramlar, gerçekte ataerkil ve Sünni- sokağa çıktı muhafazakâr bir “dinci hakikat rejimi”ni topluma dayatmanın ideolojik YUSUF KÖRÜKMEZ araçları olarak kullanılıyor. Bu yeniden şekillendirilen toplumda DÜNYA Kooperatifçilik Günü sanatçıdan, siyasal İslamın “hakikat kapsamında üreticiler, bando ve rejimi”nin çizdiği siyasal, ideolojik, traktörler eşliğinde Cumhuriyet kültürel, hatta dilsel sınırları ve Meydanı’ndan Kültürpark Üretici “biyopolitiğin” cinsiyet kodlarını Pazarı’na yürüdü. (beden estetiğini, üreme normlarını) İzmir Büyükşehir Belediye asla zorlamaması bekleniyor. Peki Başkanı Cemil Tugay’ın da katıldığı sanatçı ne yapacak? Eğlendirecek, etkinliğe balıkçı kooperatifleri “eğitecek” ama yönetenleri ve denizden kayıklarıyla destek verdi. toplumsal düzeni eleştirmeden; İşçiler gelirde adalet, vergide adalet, emeklilikte adalet istiyor Tugay, alanda yaptığı konuşmada yaratma özgürlüğünü terk ederek iktidarın ayakta kalmak için kullandığı kadın kooperatiflerini ve balık estetik objeleri üreten bir zanaatkâra, üreticilerini desteklemek amacıyla salt icracıya dönüşecek. kentte “balık ekmek” stantları DİSK Ankara’ya yürüyor Bu “deli gömleği” yalnızca açılacağını ilk kez duyurdu. sanatsal objelerle sınırlı değil. Kooperatiflerin hem üreticiyi Rejim, hegemonyasının gerilemesini hem tüketiciyi koruduğunu DAMLA POLAT istiyorsanız etrafınıza bakın. Çekin ‘Çekin elinizi soframızdan’ durduramadığı için sürekli yeni vurgulayan Tugay, “Kooperatifler elinizi soframızdan. Çekin elinizi Gebze Kent Meydanı’ndaki düşmanlar yaratmaya çalışıyor; eskide kalmadı, aksine bugün ürkiye Devrimci İşçi çoluk çocuğumuzun geleceğinden. bu bağlamda özellikle LGBTİ+ büyük işçi buluşmasında ise dünyanın sorunlarına çözüm TSendikaları Konfederasyonu Emekli olduktan sonra insanca temsillerini, “queer bedenleri” ve Çerkezoğlu şu ifadeleri kullandı: üreten bir modeldir. Üreticimizi (DİSK), gelirde adalet talebi ile 3 onların hikâyelerini, kurmak istediği yaşamak da vatandaşlık hakkıdır.” asla yalnız bırakmayacağız” dedi. “Herkes bilir ki bu ülkede DİSK “makbul vatandaş” imgesinin tam gün sürecek Ankara yürüyüşüne Son 20 ayda kooperatiflere 550 ayağa kalkarsa umut büyür. karşısına yerleştirerek ötekileştiriyor. dün başladı. DİSK’liler Kartal ‘Yerle bir edeceğiz’ milyon lira destek sağladıklarını DİSK yürürse mücadele büyür. Böylece hedef alınan sadece Neyzen Tevfik Meydanı’nda DİSK Genel Başkan Yardımcısı belirten Tugay, bu desteğin Bu yürüyüş, sendikasızlığa sahneler, resimler, görüntüler, önümüzdeki yıllarda katlanarak toplandı, ardından Gebze’de ve Birleşik Metal-İş Genel Başkanı anlatılar ya da ekrandaki bir mahkûm edilen milyonların artacağını söyledi. miting düzenledi. Kartal’daki Özkan Atar ise metal işçilerinin öpüşme, ilişki veya kimlik değil; da yürüyüşüdür. Bu ülkeyi toplumun kendi çoğulluğunu tanıma basın açıklamasında yürüyüşü sözleşme sürecine ilişkin konuştu. patronundan daha çok vergi veren özgürlüğü, bu çoğullukla barışabilme “Bu ülkenin tüm değerlerini Kazanılmış hakların ellerinden işçiler ülkesi haline getirdiler. Bu şansı oluyor. Toplum, patolojik bir ve güzelliklerini üretenlerin, alınmaya çalışıldığını söyleyen ülkeyi okula aç giden çocukların kutuplaşmayla boğucu bir totaliter geleceğini kuranların onur Atar, MESS üyelerine seslendi: ülkesi haline getirenler, bizleri arzu arasına sıkışıyor. yürüyüşüdür” diye ifade eden “Tekliflerinizi metal işçisinin Tüm bu tablo, aslında yeni bir her türlü eşitsizlikle, adaletsizlikle “sanat rejimi” kurma girişimine Çerkezoğlu, Türkiye’nin temel çelik yumruğuyla yerle bir yüz yüze bırakanlar, gençlerimizi de işaret ediyor: Neyin sanat meselesinin dönüşüm meselesi edeceğiz. Bir toplu iğne başı kadar geleceğini başka ülkelerde sayılacağını, kimin konuşabileceğini, olduğunu, üretilen toplam aramak zorunda bırakanlara karşı taviz vermeyiz. Bu tekliflerinizi neyin söylenebilir, gösterilebilir değerin 85 milyon insanı insanca yürüyoruz. İktidara sesleniyoruz: tartışmayın, asla müzakere olduğunu, kısacası duyumsanabilir yaşatmaya yeteceğini vurguladı. Vergi gelirlerinizi artırmak etmeyiz” ifadelerini kullandı. olanın sınırlarını siyasal iktidarın belirlemesi isteniyor. “Aile yılı”, “milli değerler” , “ahlak” gibi kavramlar, ürkiye her sabah başka fiilen eridiğini gösteriyor. Artık gösteriyor. Umut, bugünden değil, bu yeni “sanat rejimi” için bir bir gündemle uyanıyor. mesele tasarruf değil; hayatta bir sonraki kuşaktan bekleniyor. anayasa gibi çalışıyor; sanatçıdan, TGazetecilerin gözaltına kalma. Her üç mavi yakalıdan birinin Platoncu anlamda “eğiten” ama alındığı, suçun kişiselleştirildiği, Bu nedenle mavi yaka iş değiştirmeyi düşünmesi, her asla yönetenleri, düzeni ve cinsiyet büyük yapısal sorunların ise çalışan, bütçe yönetmiyor; beş kişiden birinin aktif iş araması rejimini sorgulamayan steril bir estetik tali başlıklara itildiği bir haber hayatta kalma ekonomisini da güvencesizliğin başka bir üretmesi bekleniyor. akışı içindeyiz. Oysa ülkenin idare ediyor. Ek iş yapma göstergesi. Sabit mesai artık Ortaya çıkan manzara, Hitler ana gündemi değişmiyor: geçim oranının yüzde 29’a ulaşması sabit hayat anlamına gelmiyor. Almanya’sının ya da totaliter, teokratik Gerçek gündem sıkıntısı, yoksulluk ve derinleşen da bunun doğal sonucu. Katılımcıların yüzde 28’i işini rejimlerin sanatla kurduğu ilişkinin gelir dağılımı eşitsizliği. Gündüz üretimde, akşam kaybetme endişesi taşıyor. güncellenmiş bir versiyonudur. Kutsal Önümüzdeki günlerde platform ekonomisinde çalışan Güvence kavramı, çalışma geçim ve eşitsizlik mesaja sadakat ve “artık değer” açıklanacak asgari ücret, toplumun bir kitle var. Tek bir meslek, hayatından yavaş yavaş çekiliyor. sömürüsü, sanatın hareket alanını bağlı işçilerin Ankara yollarında tek bir gelir, tek bir gelecek artık yaklaşık yüzde 60’ının gelir düzeyini Araştırmayı yapan Can parantez içine alıyor. “Geçinemiyoruz” diye haykırması, doğrudan ya da dolaylı olarak yeterli değil. Selçuki’nin değerlendirmesi, İnsan adalete dair sorunlarını bu yüzden tali bir gündem değil, belirleyecek. Ancak konuşulan Türkiye’yi küresel bağlama konuşabilme kapasitesiyle ülkenin gerçek fotoğrafı. rakamlar, açlık sınırının dahi altında. Yüzde 86 sendikasız oturtuyor: İşçi sınıfı dünyanın hayvanlardan ayrılır (Aristoteles). Research İstanbul’un Marketing Bu da meselenin yalnızca ücret Araştırma, örgütlü yapının her yerinde üç baskı altında; Türkiye’de konuşulabilir, Türkiye için gerçekleştirdiği “Mavi artışı değil, gelir paylaşımı sorunu gelirlerin maliyetlere yetişememesi, zayıflığını da ortaya koyuyor. duyumsanabilir olanın sınırları hızla Yaka Türkiye” araştırması, bu olduğunu bir kez daha gösteriyor. Katılımcıların yüzde 86’sı hiç dijitalleşmenin yarattığı tehditler daralırken sanatın ve sanatçının saldırı fotoğrafı verilerle netleştiriyor. Türkiye’de en alttaki 17 milyon ve temsilsizlik hissi. Türkiye’de bu sendika üyesi olmamış. Ancak altında, adaletin ve yargının derin bir Araştırma, çaresizliğin duygusal kişi, yani nüfusun en yoksul yüzde bu, kolektif bilincin yok olduğu tabloya yüksek enflasyon, borçluluk krizin içinde olması hiç de bir rastlantı değil, yapısal bir mesele olduğunu 20’si, toplam gelirin yalnızca ve düşük sendikalaşma ekleniyor. anlamına gelmiyor. Dayanışma değildir. gösteriyor. yüzde 6’sına sahip. Buna karşılık biçim değiştiriyor: Telegram Selçuki’nin yorumuyla: “Ortaya PS: Özgür Özel CHP’sinin en zengin 17 milyon kişi, gelirin gruplarında, sosyal medya çıkan sonuç net. Sessiz, yorgun ekonomi politikasının Orta sınıf eridi yaklaşık yarısını alıyor. En yoksul ile ağlarında, dijital platformlarda yeni ama hâlâ çalışan bir toplum neoliberalizme “patika bağımlılığı” Katılımcıların yüzde 21’i “Gelirim en zengin arasındaki fark yaklaşık 9 bir arayış var. tabakası.” bir ölçüde (İmamoğlu bağlamında) giderlerimin yalnızca bir kısmını kat. Bu tablo Türkiye’yi Avrupa’da Mavi yakalıların yüzde 71’inin Bu yüzden Türkiye’nin gerçek anlaşılabilir. Ama hiç olmazsa karşılıyor”, yüzde 39’u ise “Ucu gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu çocuklarının kendi işlerini yapmasını gündemi, günlük siyasi manevralar parti programında, bu “ruh ülkeler arasına yerleştiriyor. ucuna yetiyor” diyor. Daha çarpıcı istememesi ise sosyolojik açıdan değil; emeğin değersizleşmesi mühendisliği” karşısında bir direnç, olan şu: Her 10 mavi yakalıdan Bu eşitsizliğin en ağır hissedildiği kritik. Bu veri, bir kuşağın emeğinin ve refahın adaletsiz paylaşımıdır. toplumu bu deli gömleğinden kesimlerden biri mavi yakalı 6’sı, 20 bin TL’lik beklenmedik karşılığını alamadığını kabul ettiğini Rakamlar bunu açıkça söylüyor. kurtarma konusunda bir kararlılık çalışanlar. Yani üretimin asıl yükünü bir harcamayı borçlanmadan ve geleceği kendisi için değil, Artık mesele yorum değil, veri olmalıydı. taşıyan işçi sınıfı. Bugün DİSK’e karşılayamıyor. Bu veri, orta sınıfın çocuğu için kurmaya çalıştığını meselesidir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle