23 Aralık 2025 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 ARALIK 2025 PAZARTESİ EKONOMİ 9 İstanbul Kitap Fuarı coşkulu ama yayıncılar da yayın emekçileri de zorda Yayıncılık can çekişiyor Birlik yoksa Sektör temsilcileri ithalata bağımlılık ve ekonomik koşullar nedeniyle dayanacak güçlerinin kalmadığını söylüyor. Sektör iktidar da yok emekçileri ise düşük ücretler ve güvencesizlik kıskacında. ağ popülizm (yeni faşizm) dünyanın pek çok yerinde üyap Fuarcılık Grubu azaldığına dikkat çekiyor. , Syükseliyor. İngiltere’de Reform, tarafından Türkiye Fransa’da Ulusal Birlik, Almanya’da ‘Yayıncılığa destek şart’ TYayıncılar Birliği işbirliğiyle AfD kamuoyu yoklamalarına göre Kâğıt, tutkal, kalıp, mürekkep düzenlenen “42. Uluslararası birinci parti. Muhafazakâr sağ bu gibi üretim kalemlerinde ithalata İstanbul Kitap Fuarı” kapılarını gelişmeye uyum sağlayarak bu bağımlılık, hem üreticiye hem partilerin etrafında birleşmeye açtı. Okurların iple çektiği renkli başlıyor. Sol ise bu yükselişe ayak okura olumsuz yansıyor. Kocatürk fuar atmosferinin arka planında uyduramadığı için direnemiyor. Bu şunları söylüyor: ise yayıncılık sektörü durum ana akım yorumcularda bile “Etiket fiyatlarını artırmamaya giderek sıkışıyor. kaygı yaratmaya başladı. çalışan yayınevlerinin dayanacak Bandrol verileri kitap Sağın bu birlik refleksi, ideolojik bir gücü kalmadı. Döviz bazında üretiminde düşüşe işaret tutarlılıktan değil, son derece sade bir maliyetleri yüzde 85 artarken ederken yayıncılar siyasal sezgiden besleniyor: İktidarı ELİF İstanbul Kitap Fuarı bu sene 900 yerli yayınevi, marka, sivil etikette döviz bazında yüzde 15’lik artan maliyetlerle zor istiyorsan yan yana duracaksın. ÖZGE YALÇIN toplum ve kamu kurumu; 74 yabancı yayınevi temsilcisi ağırlıyor. bir gerileme bile var. Alım gücünün günler geçiriyor. Editör Sağ siyaset bu gerçeği içselleştirmiş düşmesiyle satışlar adet bazında durumda. Seçim dönemleri geldiğinde ve çevirmen gibi yayın emekçileri ve matbaa peşin, satışlar ise uzun editörleri yapay zekâ destekli kişisel husumetler, fraksiyon yüzde 35 düşmüştü. Yayıncılığın ise düşük ücretler ve güvencesiz vadeye yayılıyor. Enflasyonist çevirilerle çalışmaya zorlayarak çatışmaları, tarihsel hesaplaşmalar kamu hizmeti gibi görülüp devlet çalışma koşullarından mutsuz. ortamda bunu taşımak çok zor” iş yükünü artırıyor. Maliyet arka plana itiliyor; ulus, düzen, destek ve teşviklerinin artması acil Tüyap Fuar ve Kongre diyor. gerekçesiyle editör, redaktör ve güvenlik, göçmen karşıtlığı gibi ihtiyaç.” Yayıncılar Telif Hakları ve Merkezi’nde 21 Aralık’a kadar son okumacı süreçlerinden feragat güçlü başlıklarda bir birlik görüntüsü Lisanslama Meslek Birliği Başkanı Emekçi için daha zor ziyaretçi ağırlayacak olan ediliyor ya da kadrolu istihdamdan oluşuyor. Sağ, seçmene basit bir Hakan Tanıttıran ise 2018’e kadar fuara, Türkiye Yayıncılar Birliği Bağımsız editör ve yayınevi kaçınılıyor. Bağımsız çalışanlar proje sunuyor; tek bir yön gösteriyor. yıllık kitap üretiminin 440 milyon Başkanı Kenan Kocatürk’ün danışmanı Mürsel Çavuş’un sigortasızlık, düzensiz iş ve geç Solun durumu çok farklı. Çevreciler, bandrole kadar çıktığını ancak bir aktardığına göre yoğun ilgi var. Linkedin’de yaptığı ankete sendikacılar, sosyal demokratlar, ödemelerle karşı karşıya. Yayınevi daha bu sayıya ulaşılamadığını sosyalistler, sol liberaller ve Kitap satışlarının da çok yüksek göre editörlerin yüzde 73’ü editörleri ise boş zamanlarını ek kimlik siyaseti hareketleri... Hepsi vurguluyor. Özellikle yetişkin seyrettiğini belirten Kocatürk, 50 bin liranın altında ücret işle doldurmak zorunda. Çalışanlar bir arada ama ortak bir hedefe kültür kitaplarında yüzde 25’lik fuarlarının yayıncılar için yalnızca alırken bu grubun yüzde 27’si sektördeki haksızlıkları dile doğru değil; birbirlerinin gölgesine ciddi daralma olduğunu belirten satış yeri değil, tanıtım ve okurla 30 bin liranın altında maaşla getirmekten imtina ediyor çünkü basmamaya çalışarak yürüyorlar. Her Tanıttıran, “Pandemi öncesi tonu buluşma alanı olduğunu söylüyor. çalışıyor. Çavuş, düşük ücret yine yayınevlerinden iş almaları grup kendi meselesini vazgeçilmez, 750 Avro olan kitap kâğıdı bugün Ancak bu, yayıncılık dünyasına nedeniyle yayınevlerinin nitelikli gerekiyor.” Çavuş, maliyetlerin ertelenemez, pazarlık edilemez bir bin 200 Avro. Okuyucu için son ilişkin tüm tabloyu ortaya çalışanlarını kaybettiğini belirterek “destekli yayıncılık” modellerini de öncelik olarak görüyor. Ötekinin tüm 3 yılda yüzde 290 fiyat artışı olsa koymuyor. Kocatürk, 2025’in ilk artan maliyetlerin çalışma yaygınlaştırdığını ve yayınevlerinin siyasi duruşunu, aradaki tek bir da altı yıl önce 10 Avroya satılan 11 ayında üretimin geçen senenin koşullarını daha da ağırlaştırdığını yazarlardan ücret talep etmeye farka indirgeyerek ikna etmeye çalışmak yerine dışlıyor. Böylece, kitap bugün 4 Avroya denk. Kâğıt aynı dönemine göre 10 milyon söylüyor: “Bazı yayınevleri başladığını belirtiyor. solun potansiyel enerjisi politik bir güce dönüşemiyor. Kritik anlarda bile sol, enerjisini dışarıdaki rakiplerine değil, kendi içindekilere yöneltmeyi Yoksulluk sınırı 94 bin 393 TL tercih ediyor. Bertolt Brecht, “Radikallerin miğferlerinde hep delikler evrimci İşçi Sendikaları bir kişinin gıda, barınma, ulaşım, olur; bunların bazıları da gerçekten DKonfederasyonu’na (DİSK) bağlı sağlık ve eğitim dahil asgari yaşam düşmanlar tarafından açılmıştır” BİSAM’ın yaptığı hesaplamaya göre maliyeti 43 bin 882 lira oldu. demeyi severmiş. Gerçekten de sağda Anpagross yok, birleşmeyi kolaylaştıran pragmatizm, kasım ayında dört kişilik bir ailenin Günlük gıda harcamalarında en solda yerini “haklı çıkma”, birbirinin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için yüksek payı 263 lirayla meyve-sebze satış gündemde miğferinde delik açma arzusuna yapması gereken aylık asgari gıda aldı. Süt ve süt ürünleri 236 lira, bırakıyor. CARREFOURSA’nın süpermarket ve harcaması 27 bin 289 lira oldu. et-tavuk-balık 175 lira, ekmek 80 Bu durumun tarihsel bir arka planı hipermarket operasyonlarının devrine Açlık sınırı temel alınarak hanehalkı lira, yağlar 49 lira, yumurta için 17; da var. Soğuk Savaş döneminde ilişkin bazı görüşmeler yürüttüğü, tüketim harcamalarıyla yapılan kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli şeker, bal, reçel ve pekmez için ise egemen (Stalin, Troçki, Mao) ancak bu süreçte Anpagross ile hesaplamada ise yoksulluk sınırı 94 beslenmesi için yapması gereken 23 liralık harcama gerekiyor. Daha bölünmeler, sosyal demokrasi ile masaya oturulmadığı öğrenildi. bin 393 liraya yükseldi. aylık asgari gıda harcaması 27 bin dar bir gruplandırmaya göre meyve- komünizm arasındaki eski kavgalar, Ekonomim’in Merger Market’e Kasım 2025’te TÜİK harcama 289 lira oldu. Bu tutar yalnızca gıda sebze günlük 263 liralık harcama sendikal hareket içindeki kırılmalar... dayandırdığı iddiada, CarrefourSA’nın Bütün bu bagaj bugün hâlâ solun grupları, 2003 madde fiyatları, giderlerini kapsıyor. Açlık sınırı gereksinimi ve yüzde 29’luk oranı mağaza operasyonlarına yönelik zihninde yer tutuyor, işbirliğini İstanbul Halk Ekmek, zincir temel alınarak hanehalkı tüketim ile ilk sıradaki yerini korudu. Et, devir seçeneklerini değerlendirdiği neredeyse duygusal bir meseleye ve bu kapsamda A101 ile temasların market internet fiyatları ve BİSAM harcamalarıyla yapılan hesaplamada yumurta ve kurubaklagil yüzde 26 ile dönüştürüyor. Birçok solcu için başka bulunduğu öne sürüldü. Söz konusu Beslenme Kalıbı esas alınarak ise yoksulluk sınırı 94 bin 393 ikinci sıradayken süt ve süt ürünleri bir sol fraksiyonla yan yana gelmek, iddialarda daha önce Anpagross’un yapılan hesaplamaya göre dört liraya yükseldi. Tek başına yaşayan grubunun payı da yüzde 26 oldu. geçmişte yaşanmış bir ihanetin üstünü da adı geçse de son bilgilere göre örtmek gibi algılanıyor. Anpagross ile herhangi bir görüşme Dijital çağ ise sağ ve sol tutumlar yapılmadığı ifade ediliyor. Taraflardan arasındaki bu asimetriyi daha konuya ilişkin henüz resmi bir Müdüre TOGG, memura yoğurt yok! görünür, daha sert hale getiriyor. açıklama yapılmadı. Algoritmalar kısa, basit ve duygusal mesajları, karşıtlıkları ödüllendiriyor. Konuya ilişkin Cumhuriyet’e konuşan EMİRHAN ÇOBAN ‘İhracat güven Sağ, bu yeni ekosisteme “ulus”, Tarım Orman-İş Genel Başkanı Yusuf TARIM ve Orman Bakanlığı’nın “düzen”, “güvenlik” gibi tek kelimelik Kurt, Türkiye’nin tarım krizinde inşa etmektir’ geçtiğimiz aylarda 81 ilin il manşetlerle kolayca uyum sağlıyor. olduğuna dikkat çekerek “Yıllarca ‘kendi müdürlüklerine TOGG marka araçlar Solun elinde ise birbirinden değerli kendine yeten ülke’ olarak övünen ANKARA Sanayi Odası (ASO) ama birbiriyle sürekli yarış halinde tahsis etmesine karşın, sahada görev Türkiye bugün saman ithal eden bir Başkanı Seyit Ardıç, ODTÜ’de olan taleplerden oluşan uzun bir liste yapan memurlar için zorunlu olan ülkeye dönüştü” dedi. İhracat Akademisi İhracat Uzmanlığı var: iklim adaleti, sınıf mücadelesi, koruyucu gıda yardımını “bütçe Programı kapsamında verdiği derste, sosyal devlet, ırkçılık karşıtlığı, cinsiyet yetersizliği” gerekçesiyle ödememesi ‘Bir tas yoğurt lüks sayılıyor’ geldi. Oysa koruyucu gıda yardımı; ihracatın yalnızca ürün satmaktan eşitliği... Bu çoğulculuk demokratik bir tepki çekti. Kimyasallara, zirai ilaçlara, kimyasallara, zirai ilaçlara, biyolojik ve Bakanlığa bağlı çalışan ziraat ibaret olmadığını söyledi. Kendi zenginlik elbette ama aynı zamanda biyolojik ve mesleki risklere maruz mesleki risklere maruz kalan çalışanların mühendisleri, veteriner hekimler, iş yaşamından örnekler paylaşan anlatıyı bulandırıyor. Solun “hikâyesi” kalan çalışanların sağlığını korumak sağlığını korumak amacıyla verilen yasal teknikerler, teknisyenler ve tarım Ardıç, dış ticarette kalıcı başarının bir türlü netleşemiyor. amacıyla verilen koruyucu gıda yardımı ve zorunlu bir uygulama. Bu durum çalışanlarının kötü koşullarda çalışmak temelinde güven ilişkilerinin yer Dahası, kamuoyu araştırmaları bir süredir uygulanmıyor. Bakanlık, sadece bir sosyal hakkın gaspı değil, zorunda bırakıldığını vurgulayan Kurt, aldığını vurguladı. Ardıç, “İhracat; ilerici kesimin aslında işbirliğini Tarım Orman-İş Sendikası’nın konuya aynı zamanda tarımın ve kamunun içine “Artık bir tas yoğurt bile yok, ücret güven, kalite, sürdürülebilirlik ve desteklediğini gösteriyor. Yani ilişkin sorusuna, bütçede kaynak sürüklendiği mali çöküşün de resmidir” artışını geçtik. Mevcut haklar ve en doğru beklenti yönetimi gerektiren sorun halkta, işçi sınıfında değil; bulunmadığı yanıtını verdi. ifadelerini kullandı. l ANKARA temel destekler bile ödenemez hale uzun soluklu bir süreçtir” dedi. sorun, onları temsil ettiğini iddia eden aktörlerde. Parti bürokrasileri ve liderlik kadroları çoğu kez geniş ster beyaz yaka olsun ister mavi normalleştirilen sorular. hissediyor. Kuruma değil, sisteme yaka, Türkiye’de çalışan olmak bir değil, birlikte çalıştıklarına değil... toplumsal taleplerden çok kendi İde üstüne kadın olmak eşitsizlik, Taciz var ceza yok Yalnızca kendilerine. örgütsel çıkarlarını önceleyebiliyor. güvencesizlik, görünmezlik demek. Her dört kadından biri bir önceki Her fraksiyon kendi logosunu, kendi Çalışma hayatına girince tablo Dünya Ekonomik Forumu’nun işinden “istifa ettirilmiş”. Maaş düşük, tabanını ve kendi haklılığını korumaya değişiyor mu? Hayır. Kadınların 2025 Küresel Cinsiyet Eşitliği yan haklar kısıtlı, saygı eksik. Ve sonra çalışırken iktidar olasılığı hızla üçte biri çalıştığı kurumda bilinçli Raporu’na göre dünyada kadınların ayrımcılık olduğunu düşünüyor. soruluyor: “Neden işten ayrıldınız?” zayıflıyor. işgücüne katılım oranı yüzde 68, Yanıt basit ama duyulmak Sözleri kesilen, giyimi tartışılan, Sınıfların etkilerini de erkeklerin yüzde 90 seviyesinde. istenmiyor. unutmamak gerekiyor. Sağın aynı davranışı sergilediğinde Cam tavan değil Türkiye’de ise kadınların işgücüne Beyaz yaka kadınların yarısına erkek meslektaşından daha liderleri birleşemezlerse, iktidara katılımı sadece yüzde 35 civarında, yakını, ekonomik refahı yeterli olsa sert yargılanan kadınlar... Taciz gelemezlerse egemen sınıf tarafından beton duvar  erkeklerde ise bu oran yaklaşık sınırında gezinen davranışlar, çalışmak istemeyeceğini söylüyor. cezalandırılıyorlar: Siyaset dışına yüzde 70. Bu, “Ev kadını olmak istiyorum” cezasızlıkla besleniyor. olmasa çalışmam” diye ekliyor. Bu itilerek unutuluyorlar. Sol liderliklerin Geçen hafta yeni bir araştırma romantizmi değil. Bu, mutsuzlukla iki cümleyi yan yana koyduğunuzda Her 10 beyaz yaka kadından 4’ü sınıfla ilişkileri çok zayıf. Tüm yayımlandı. Bu kez araştırma çocuk sahibi olmanın kariyerinde geçen bir iş hayatının itirafı. ortaya çıkan şey bir tercih değil, başarısızlıklarına karşın yerlerini plazalarda, kurumsal ortamlarda sorun yaratacağını düşünüyor. Terfi, tükenmişlik. korumaya devam edebiliyorlar. çalışan kadınların sorunlarına Bu bir kadın meselesi değil Çünkü bu ülkede kadınlar çalışmayı ücret artışı, karar alma süreçleri... Sağ, azınlık desteğini tek bir blokta yönelikti. Hepsinde cinsiyetin belirleyici “kendini gerçekleştirme” hayaliyle SES Derneği Başkanı Gülseren birleştirdiği için çoğunluk iktidarına FutureBright ve SES Eşitlik değil, çoğu zaman mecburiyetle olduğunu söylüyorlar. Erkek için Onanç’ın dediği gibi: ulaşabiliyor. Sol ise geniş toplumsal ve Dayanışma Derneği’nin “baba olmak” bir artı, kadın için “risk”. sürdürüyor. Ve o mecburiyet, her gün “Türkiye’de kadınlar iş yaşamından desteğe karşın parçalı kaldığı için gerçekleştirdiği “Beyaz Yaka Kadınlar Evde ise mesai hiç bitmiyor. En biraz daha ağırlaşıyor. sessizce kopuyor. OECD’de en kötü üç muhalefette sıkışıp kalıyor. Sağ, Araştırması”. Araştırma çok net söylüyor: az bir maaş gerektiren bakıcı lüks, ülke arasındayız. Dünya sıralamasında “İktidarı istiyoruz ve bunun için Türkiye’de kurumsal hayatın destek sınırlı, yük kadının üzerinde. Sistem erkeklere göre kurulmuş. sonlarda. Ve hâlâ bunu ‘kadınların yan yana duracağız” demeyi biliyor. vitrinine yakından bakan araştırmanın Beyaz yaka kadınların dörtte üçü Regl izni kâğıt üzerinde var ama tercihi’ diye anlatan bir dil var.” Solun hâlâ şu temel soruya net bir sonuçları, camdan tavanı değil adeta fiiliyatta yok. Olan yerde bile bunu böyle görüyor. Aynı pozisyon, Oysa bu tablo bir tercih değil, yanıt vermesi gerekiyor: Haklı çıkmak kalın bir beton duvarı işaret ediyor. kullanamayan kadınlar var. Çünkü aynı sorumluluk, aynı performans... yapısal bir dışlama. mı istiyoruz, yoksa iktidar olmak mı? Rakamlar tanıdık, tablo alarm verici. Ama daha fazla emek, daha fazla “ayıp”, çünkü “abartı”, çünkü “iş Bu rapor, sadece kadınların değil, Biri şöyle diyordu: “Sevgi evinde aksar”. görünmezlik. bu ülkenin demokrasi ve kalkınma sevgi yok, huzurevinde huzur Asla eşitlik yok  İş görüşmeleriyle başlıyor iddiasının da durumunu gösteriyor. yok, adalet sarayında adalet yok”, hikâye. Yetkinlikten önce özel Çalışmadan sessiz kopuş Araştırmanın sonuçlarına göre Çünkü kadınların dışlandığı, güvensiz ekleyelim: Çoğunluğun masasında kadınların yüzde 74’ü “İş hayatında hayat. Medeni durum, çocuk planı, Araştırmanın belki de en çarpıcı hissettiği, yorulduğu bir çalışma et yok, genç nüfusun yarısına iş yok, “İleride düşünür müsünüz” soruları. kadın asla erkekle eşit değil” diyor. sonucu şu: Kadınlar en çok hayatı sürdürülebilir değil. Tek en önemlisi birlik yoksa bu durumu Yüzde 50’si, “Ekonomik zorunluluk Erkeklere sorulmayan, sorulması kendilerine güvenmek zorunda kanatla uçulmaz! değiştirecek iktidar da yok!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle