23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
gorus@cumhuriyet.com.tr 14 EKİM 2023 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Adaletin olmadığı yer vatan değildir güvenilir olabilir mi? Gezi davası kaldırılmamış olsaydı, bu cezanın savcılarının sanlarının başında AV. EROL ERTUĞRUL Cumhuriyetten yana olmak nedeni ile mahkemeler sanıklara karşılığı idamdı. Milletvekili seçildiği “Cumhuriyet” sözcüğü vardır. Şimdi düşünelim Türkiye bir hukuk nayasamıza göre Türkiye yaşam boyu ağırlaştırılmış hapis ve halde hukuka ve yasalarımıza aykırı Mahmut Esat Bozkurt’un girişimi devleti mi ve adalet var mı? Fransa’da Cumhuriyeti demokratik, laik 18 yıla varan cezalar vermişlerdi. olarak cezaevinde tutulan Can Atatürk’ün onayı ile savcılara ünlü Dreyfus davası sırasında Emil Ave sosyal bir hukuk devletidir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi bu kararları Atalay’a verilen 18 yıl hapis cezası verilen bu sanın amacı savcıların Zola “Adaletin olmadığı yer vatan Son yirmi yıl içerisindeki uygulamalar şaşırtıcı biçimde onadı. onanıyor. AYM de bu konuda vereceği Cumhuriyeti korumak görevinde değildir” demişti. Yandaşlaştırılmış nedeni ile bugün güzel yurdumuz ne acı kararı durmadan erteliyor. İnsan olmalarıdır. Emirle iş yapan, dava yargının verdiği bu hukuk dışı ki ne demokratik ne laik ve ne de hukuk Özgürlük ertelenir mi? özgürlüğü ertelenebilir mi? açan savcılar Cumhuriyetin savcısı kararlar nedeni ile ülkemizde adalete devletidir. Yakın geçmişte Anayasa Gezi olayları, AKP yönetiminin Cumhuriyetin kahraman olabilirler mi? Türkiye Cumhuriyeti ve yargıya güven sıfırlanmıştır. Mahkemesi ile, Danıştay ile, Yargıtay hukuk dışı ve gerici eylemlerine generalleri laik Cumhuriyete sahip bir devrimle kurulmuştur. Her devrim Prusya kralının zorba kararına karşı ile övünür, bu kurumlara güvenirdik. karşı ulusumuzun direnme hakkını çıktılar diye yaşam boyu hapis kendisini koruyacak önlemleri alır. O bir köylü “Berlin’de yargıçlar var” Bu kurumlar yandaşlaştırılmış ve kullanmasıydı. Ve demokratik cezası ile cezaevinde tutuluyorlar. nedenle de yargı bağımsız olacak ama demişti. Biz de “Ankara’da yargıçlar güvenilirliklerini yitirmiştir. eylemlerdi. Gezi Direnişine tüm Sivas katliamı sanıkları tek tek tarafsız olmayacaktır; Cumhuriyetten var” demek istiyoruz. Anayasa Mahkemesi Motorlu Türkiye katılmıştı. Ancak, güvenlik cumhurbaşkanı kararı le bağışlanıp yana taraf olacaktır. Mahkeme Yazar Ayşe Kulin, Atatürk’ün “Beni Taşıtlar Vergisi’nin ikinci kez cezaevinden çıkarılırken onurlu güçlerinin orantısız güç kullanmaları kararlarının başında “Türk ulusu Türk hekimlerine emanet ediniz” alınmasını anayasaya uygun olduğu generallerimiz 80’in üzerindeki sonucunda sekiz gencimiz yaşamlarını sözünden esinlenerek “Beni Türk adına” denilmektedir. Hiç kuşkusuz yolunda karar verdi. Oysa 2003’te yaşlarına ve çeşitli hastalıklarına yitirmiş ve binlerce genç yaralanmıştı. hekimlerine emanet ediniz, ama Türk bu günler geçecek Türk yargısı karşın öç alma duygusu ile “Aynı vergi ikinci kez alınmaz” diye Osman Kavala’nın ağırlaştırılmış hâkimlerine asla” diyor. gerçekten Türk ulusu adına karar cezaevinde tutuluyorlar. karar verilmişti. Bu durumda AYM hapis cezası onanıyor. İdam cezası Fransa’nın ve Türkiye’nin verir duruma gelecektir. Kültürel kimlikler ve kutuplaşma İSMAİL DOĞAN nsanoğlu varoluşu ile birlikte yaşamını İidame ettirebilmek için akıl ve içgüdüleriyle doğa ile uğraşmaya, savaşmaya başlamıştır. Çözebildiği birtakım kazanımların dışında çözemediklerini gizli bir güce bağlamıştır. Süreç içinde avcı toplayıcı topluluktan yerleşik düzen ve tarım toplumuna geçmiştir. Gelişen süreç içinde dinin etkisi ile farklı toplum ve yönetimler oluşmuştur. Bu uzun zaman dilimi içinde kültürel değer, kültürel kimlik ve aidiyetler ortaya çıkmıştır. O günün koşulları içinde topluluklarını, yaşamını devam ettirebilmeleri için bunlar birer sosyal gereksinim olmuştur. Önceliklerin belirlenmesi Ancak ülkemizde o günün maddi- manevi koşulları içinde oluşan ve birer öğretilmişlik olan bu kültürel aidiyet ve değerleri günümüz çağdaş koşullarına göre genel olarak güncelleyemediğimiz için; gerek sosyal, gerek siyasal ve gerekse ekonomik sorunlar artmış durumda, ülke siyasal kutuplaşmalarla uçuruma sürüklenmektedir. Bütün bu sorunların temel nedeni kültürel değerlerin, kimliklerin insanların yaşamında birinci derecede belirleyici referans olarak oluşmasıdır. Ülkemizin sosyal yapısını incelediğimizde, kültürel değer ve kimliklerin, insanın ortak temel ihtiyaçlarının ve etik değerlerinin önüne geçtiğini gözlemlemekteyiz. Halbuki bizlerin insan olarak yaşamımıza devam edebilmemiz için temel ihtiyaçlarımızın (adalet, sağlık, eğitim, aş, iş, barınma, güvenlik ve insanlık onuru gibi) öncelikli olması gerekir. Her kesimin ve herkesin kültürel değer ve kimlikleri saklı kalmak ve devlet güvencesinde olmak kaydıyla, hepimizin ortak değerleri, ortak paydaları, seküler ve laiklik anlayışı ile öncelikli olmalı ve bu konuda tüm toplumsal kesimlerin bu durumu ortak kabul olarak görmelidir. Ortak faydada birleşmek Fakat ülkemizin sosyal ve siyasal gidişatına baktığımızda kültürel değer ve kimlikler üzerinden bölünüp yönetildiğini görürüz. Toplumun sosyo- kültürel ve sosyo-ekonomik olarak bir mutsuzluk ve çıkmazın içinde olduğunu gözlemlemekteyiz. Halbuki sosyal bir varlık olan insanın düzenli sosyal bir yaşam için; etik değerlerin ve ortak temel ihtiyaçların öncelikli görebilmek için matematik ve fen bilimlerin yanında sosyoloji, sosyal psikoloji ve felsefi konularda yeterli çabayı sarf etmediğimizden insanların derinlikli bilinç düzeyi gelişememektedir. Ancak toplum bunun farkında ve bilincinde olmadığından çoğunluk dini kimlik ve değerleri önceleyerek AKP’yi iktidara taşımaktadır. Bu durumu fırsat gibi gören bugünkü iktidar, insanların aidiyet duygusu olan dini kimlik ve değerleri, inançları siyasallaştırarak, siyasal İslam ideolojisi oluşturup çoğunluğun maalesef öncelikli referansı etrafında kutuplaştırarak iktidarını sürdürmektedir. Çözüm Yerel kültürel kimlik ve aidiyetlerin saklı tutarak evrensel değerleri benimsemiş çağdaş Cumhuriyet değerlerine sahip ilerici insanların, kuruluşların ve partilerin yapması gereken şey; insanların bilinçlenmesi, çağdaşlaşması, seküler ve laiklik anlayışının gelişmesi ve yaygınlaşması doğrultusunda ortak temel ihtiyaçlarını öncelleyip ortak payda ve ortak fayda etrafında tüm insanların huzura ve refaha erişmesi için mücadele vermelidir. Aksi takdirde AKP’nin kimlikler, özellikle dini kimlikleri ve değerleri öncelikli alıp toplumu yönetmeye devam etmesi, toplumu ve ülkeyi bir çıkmaza sürüklemeye devam edecektir. Cumhuriyet değerlerinin sigortası olarak gördüğümüz CHP öncülüğünde tüm muhalefet partilerinin, laiklik ışığını yayarak ortak payda-ortak fayda için bilinçli ve objektif bakış açısı ile hareket etmelerini bekliyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle