23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 KASIM 2022 PAZAR 6 inceleme doğaya saygılı, çocuklara düşkün, insan sevgisiyle dolu bir kişiliğe sahipti İNSANCIL ATATÜRK O, BİZDEN BİRİYDİ umhuriyetin ilanının 99. yıldönümü ve Atatürk’ün sonsuzluğa uğurlanışının 84. yı- Clı nedeniyle son on gün içinde gazetemizde önemli yazılar yayımlandı. Bu yazımızda Atatürk’ün insancıl yönü üzerin- de duracağız. Atatürk doğaya saygılı, çocuklara düşkün, insan sevgisiyle dolu, alçakgönüllü bir kişiliğe sahip- ti. Bilindiği gibi Atatürk çocuk yaşında çok sevdi- ği babasını kaybetmişti. Manastır Askeri Lisesi’ne 14 yaşında başladı, küçük yaşlarından itibaren aile ocağından ayrılmış bulunuyordu. Bu nedenle ço- cuklara karşı düşkünlüğünü her vesile ile belli et- miştir. Annesi Zübeyde Hanım da çocukları çok severdi; Abdürrahim, Zehra, Afife, Vasfiye ve İh- san adlarında manevi evlatlar yetiştirmiştir. Atatürk, Çanakkale Savaşları’ndan sonra Diyar- bakır Silvan’a kolordu komutanı olarak atandı. O günlerde tuttuğu not defterine 16 Kasım 1916 tari- hinde şöyle yazmış: “Bitlis’te… Yolda 12 yaşında Ömer adında yoksul bir çocuk gördüm. Bunu ye- tiştirmek üzere yanıma aldım.” 2 Aralık 1916’da şu not var: “Yanıma aldığım Ömer ve İhsan adlı çocuklara Mehmet Emin’in (Yurdakul) “Yaşamak Kavgası” adlı şiirinden bir bölümü ezberlettim.” Atatürk, Zehra, Rukiye, Nebile, Sabriye, Sabiha ve Ülkü adlarını taşıyan çocukları manevi kızla- Anadolu’nun temiz yüzlü çocukları, yüreklerindeki karşılıksız sevgileriyle 100 yıl sonra bile Atatürk’ü kucaklıyorlar, kucaklamaya da devam edecekler... rı olarak koruma altına almış onları yetiştirmiş ve okutmuştur. Sabiha Gökçen, Türkiye’nin ilk kadın “Şile’ye Eylül 1932’de bir gezinti yapılmıştı. O yıl pilotu oldu, ayrıca öğretmen Afet İnan’ı Avrupa’ya bıldırcın mevsimi eylül olduğundan köylüler Şile’de gönderdi, yetişmesini ve bilim insanı olmasını kendisine kafeslerle bıldırcın armağan ettiler. Akşam sağladı. Cenevre’de okuyan Afet ve Sabriye’ye 1 Dolmabahçe Sarayı’na dönünce: ‘Köylülerin verdi- Mayıs 1926’da gönderdiği ortak mektup “Sevgili ği bıldırcınları getirin’ dedi. kızlarım” diye başlıyor. Son yıllarında Atatürk’le Mustafa kemal!... Bıldırcınlar kafeslerde geldi. Daha ilk kafesin ka- birlikte fotoğrafları görünen küçük Ülkü, annesi pağı açılır açılmaz iki bıldırcın hızla fırladı ve ha- Zübeyde Hanım’ın koruması altına alıp büyüttüğü vada bir daire çizerek uçtuktan Vasfiye’nin kızıdır. sonra Atatürk’ün tabağının ke- Fakir çocukları evlat edi- narına inerek boyunlarını eğ- nerek büyütüp yetiştirmek, miş, durdular. Atatürk birden: Mustafa kemal!... Atatürk’te bir tutku halin- ‘Bu iki bıldırcın kesilmeyecek!’ deydi. dedi, ardından da devam etti: tatürk’ün emir subayı Salih Bozok, Kuvayı de de bu inancını yansıtmıştır. Belediye baş- ‘Bütün bıldırcınlar kesilme- AMilliye ordusuyla Atatürk’ün İzmir’e giri- kanı, bu caddeye Gazi Mustafa Kemal Pa- Çankaya sofrası sin, hepsine iyi bakılsın.’ şini şöyle anlatıyor: şa Caddesi adının verilmesi için kendisinden Atatürk, Çankaya’daki ya- Ertesi akşam o iki bıldırcın “İzmir’e yakın köylüler yollara çıkmıştı. Tam izin istediğinde o, Cumhuriyet Caddesi adı- şamında akşam sofrası gele- gene sofraya getirildi. Kafes yanlarına vardığımız sırada Atatürk, sigarasını nın daha uygun olacağını belirtmişti. Söz ko- neğini yaşatmıştır. Bu sofrayı açılınca gene birer daire çizip yakmak üzere güneş gözlüğünü kaldırdı. O sı- nusu cadde bugün de o adı taşımaktadır. Bu geniş tutmasında, yalnızlığını Atatürk’ün tabağının yanına rada otomobilin yanına sokulan sakallı bir ihti- hareketiyle, Atatürk kendisini değil, Cumhu- unutmak isteyen bir psikolo- kondular. O zaman Atatürk’ün yar, koynundan muşamba rengini almış buruşuk riyeti öne çıkarmıştı. jinin etkisi olduğu kabul edil- gözleri nemlendi: ‘Bu bıldırcın- bir kâğıt çıkardı. Evvela kâğıdı, sonra dikkatle melidir. Türk milletinin bireyi lar Çankaya’nın kuşları olarak Atatürk’ü süzdü. Yine kâğıda, yine Atatürk’e bak- Çankaya sofrası aslında, bir Atatürk, övülmekten hoşlanmaz her zaman muhafaza edilsin’ dedi.” tı. Bu hareketi üçüncü defa tekrarladıktan sonra masa konferansı, sanat etkin- Türk milletinin bir “bireyi” olmak isterdi. Cum- Sabiha Gökçen şöyle diyor: ‘Bu sensin!’ dedi ve köylülere dönerek ‘Musta- liklerinin, kültür ve felsefe- huriyetin on ikinci yıldönümü için 1935 yılında “O tarihten sonra da ben şah- fa Kemal! Mustafa Kemal!’ diye bağırdı. Bunu nin tartışıldığı bir platformdur. Ankara caddelerine konulacak dövizler, slogan- sen Atatürk’ün bir daha bıldır- duyan köylüler ve ellerindeki su testilerini bıra- Atatürk, köpekleriyle birlikte... Çankaya sofrasını, Afet İnan lar hazırlanmıştı. Bunlar içinde şöyleleri vardı: cın yediğini görmedim.” kan köylü kadınlar Atatürk’e koştular. Biz, bütün bir üniversite olarak nitelemiş- “Atatürk bu milletin en yücesidir.” gayretimize rağmen onların birbirlerini çiğneye- tir. Kenarda kâğıt, kalem, sözlük, ansiklopediler ‘Sanatkâr olamazsınız’ “Türk milleti geçen asırlar sonunda bağrın- rek otomobilin etrafını sarmalarına engel olama- yer alırdı. Bir kara tahta bulunurdu. Ünlü rejisör Muhsin Ertuğrul, bir anısını şöyle ak- dan bir Mustafa Kemal çıkardı” ve bunun gi- dık. Çünkü onlar, şuurun dışına taşmış bir sevgi- tarıyor: “Bir grup sanatkâr, Nisan 1930’da Ankara’da bi onlarcası… den kuvvet alıyorlardı. Atatürk’ün yüzünü, elleri- ‘Çınar’ın dalı kesilmez’ Türk Ocağı’nda temsiller veriyordu. Bir gün on- Bunların listesini Atatürk’e getirdiler. Ata- ni öpüyorlar, özellikle kadınlar çizmesinin tozla- Atatürk’ün doğaya olan tutku ve sevgisi kuşku- ları Marmara Köşkü’nde bir çay partisine çağır- türk listeyi dikkatle gözden geçirdi, tüm övgü rını, sürme gibi gözlerine çekiyorlardı!” suz yine çocukluğunda geçirdiği çiftlik yaşamın- dı. Sanatkârlarla birlikte oldu, onlarla sohbet etti. dolu ve benzer dövizleri çizdi. Hepsinin yeri- dan kaynaklanmaktadır. Atatürk’ün Gazi Orman ‘Unutulmak ya da unutulmamak’ Ayrılırken bir teşekkür konuşması yaptı ve ko- ne şunu yazdı: “Atatürk bizden biridir.” Çiftliği’ni yaratmasında bu tutkunun etkisi vardır. nuşmasını şöyle bağladı: 1937 yılında Ankara’da bir toplantıda Atatürk Atatürk ölmeden önce bugünleri görmüştü, Doğaya olan sevgisi yüzünden bir ağacın sökül- ‘Efendiler... Hepiniz milletvekili olabilirsiniz ba- şunları söyledi: “Bir zaman gelir beni unutmak şöyle demişti: mesine, kesilmesine kesin tepki gösterirdi. Orman kan olabilirsiniz. Hatta Cumhurbaşkanı olabilirsi- veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Dü- “Zaman süratle ilerliyor… Böyle bir dünya- çiftliğindeki bir iğde ağacının sökülüp atılmasına niz. Fakat sanatkâr olamazsınız…’” şüncelerimi inkâr edenler ve bana karşı çıkanlar da asla değişmeyecek hükümler olduğunu id- çok üzülmüştü. olabilir. Hatta bunlar, benim yakın bildiğim ve dia etmek, aklın ve bilimin ilkelerini inkâr et- 1929 yılında, Yalova’da doğanın ortasında ken- Diktatörlere karşı inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat ekti- mek olur… disine ahşaptan iki katlı alçakgönüllü bir konak Atatürk, ilke olarak temelde cumhuriyetçi ve ğimiz tohumlar, o kadar özlü ve kuvvetlidir ki bu Beni benimsemek isteyecekler, akıl ve ilmin yaptırıldı. Burayı çok seviyordu. Bir bahçıvanın demokrattı. Halk egemenliğini en önde tutardı. fikirler, Hind’den Mısır’a döner dolaşır, gene ge- rehberliğini kabul ederlerse benim manevi mi- konağa doğru uzanan çınarın dalını kesmek istedi- Hitler ve Mussolini hakkındaki düşüncelerini Ah- lir, verimli sonuçları kalpleri doldurur.” rasçılarım olurlar.” ğini görünce hemen durdurdu. Bir çare bulunması- met Emin Yalman şöyle aktarıyor: “Atatürk, Hit- Bu söyledikleri, her yıl 10 Kasım’larda ger- nı istedi. Sonunda, konağın temellerine demiryolu ler ve Mussolini gibi faşist emeller uğruna barışı çekleşmiyor mu? Milyonlar onu unutmadıkları- rayı döşenerek konak raylar üzerinden 4.80 m kay- tehlikeye atanlara ‘zindan kaçkını’ değerlendirme- nı göstermiyorlar mı? dırıldı. Böylece çınar ağacına zarar verilmesi ön- sini yapıyordu. Atatürk Manastır Askeri Lisesi’nde okuduğu lendi. Yazık ki, dünyada bir adalet kapısı, bir jandar- gençliğinden beri Cumhuriyetçiydi. Yıkılmak- Yeşili olduğu kadar çiçekleri de çok seven Ata- ma kuvveti yok. Eğer olsaydı Hitler ve Mussolini ta olan Osmanlı Devleti’nin küllerinden türk, özellikle karanfili ön planda tutmuştur. gibi, şakiler derhal tutuklanırdı ve zulümleri ön- genç bir devlet yaratmak istiyor- Atatürk’ün müziğe olan sevgisi ve özellikle Ru- lenirdi.” du. Milli Mücadele’nin za- meli Türkleri’ne düşkünlüğü de bilinmektedir. ferle sonuçlanmasından bir Meksika kökenli kırmızı yapraklı Ponsetya çiçe- ‘Adam olmak demektir’ yıl sonra 29 Ekim 1923’te ğini çok sevdiği için bu çiçeğe Atatürk çiçeği adı Çağdaşlık konusunda ortaya çıkan bir olayı ün- Cumhuriyet ilan edildi. verilmişti. lü yazar Falih Rıfkı Atay şöyle aktarıyor: “Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilk tüzüğü görü- Cumhuriyeti Hayvan sevgisi: At, köpek ve şülüyor ve oluşturuluyordu [1923]. İlk maddeler- öne çıkardı bıldırcın yavruları de ‘asri’ sözcüğü geçiyordu. Bir hoca, yerinden Cumhuriyeti en üs- Atatürk hayvanları çok severdi. At ve köpek sev- kalkarak ‘Asri de ne demektir?’ diye sormuştu. tün bir kavram ve de- gisi çocukluk yaşlarında dayısının çiftliğindeki ya- Başkanlık kürsüsünde bulunan Mustafa Kemal, ğer olarak kabul eden Mus- şamında başladı. Kendisinin Foks adındaki köpeği kendisine doğru eğildi, ‘Adam olmak demektir tafa Kemal, 30 Eylül 1924’te ile resimleri vardır. Ayrıca Atatürk’ün kanarya bes- hocam, adam olmak!’ dedi. Erzurum’da yeni yapılan bir lediği de biliniyor. Sabiha Gökçen bıldırcın yavru- Atatürk’ün Aydınlanma Devrimleri Türk toplumunu caddenin açılış törenin- Atatürk, Meksika kökenli kırmızı yapraklı Ponsetya çiçeğini ları ile ilgili bir öyküyü şöyle aktarıyor: çağımızın insanlığı içine katmak için yapılmıştır… çok sevdiği için bu çiçeğe Atatürk çiçeği adı verilmişti. l l Şerafettin Turan, Mustafa Kemal Atatürk, 3. Baskı, Bilgi Yayınevi, 2017. tapçılık Yayınları, İstanbul 1954. Prof. Dr. Yurdakul Yurdakul, Atatürk’ten Hiç Yayımlanmamış Anılar, l l Münir Hayri Egeli, Atatürk’ün Bilinmeyen Hatıraları, A.H. Yaşaroğlu, Ki- Ahmet Bekir Palazoğlu, Atatürk Kimdir, Alfa Yayınları, 2012. 8. Baskı, Truva Yayınevi, 2009.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle