05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 TEMMUZ 2021 CUMA KÜLTÜR 13 Midas Anıtı Tapınağı’nda skişehir Şehir Tiyatroları ve Sen- foni Orkestrası sezon açılışı için “Kybele” adlı oyunu Doğadan kopmak Eilk çağlardan bugüne Anadolu'da Murat Atak yönetiyor. yaşayan kadınları anlatan Güngör Gençlerimize bu toprakların alnızca insanın değil, tüm canlıla- Dilmen'in “Ben Anadolu' adlı eserin- binlerce yıllık tarihini bir ‘Kybele’... rın, ağaçların, bitkilerin, börtü bö- den uyarladıkları “Kybele” adlı tiyatro ve hele Cumhuriyet Yceğin de ana kucağıdır doğa. Ata- oyunu hazırladı. dönemiyle birlikte lar, yabancıların tarih boyunca gözlerini Oyun ilk kez, diktiği topraklarımızı “Anadolu” diye ad- Mustafa Kemal Atatürk’ün landırmış. Örneğin, Almanların, yurtları- Eskişehir'in Han ilçesin- hedef gösterdiği çağdaş na “Faterland” (babayurdu) sözü, doğu- de Frig uygarlığınca 6 bin uygarlıkla aramızda nasıl ranı, yetiştireni çağrıştırmadığı için bizde yıl önce yapıldığı belir- bir bağ oluşturabileceğini aynı etkiyi uyandırmıyor. İliğimize işledi- tilen ve UNESCO Dünya göstermek istedik diyor ği için belki biz öyle algılıyoruz... ÖZNUR Miras Geçici Listesi'nde Atak ve ekliyor: “Bu Bu yazıyı bana, babası, ülkemizin seç- OĞRAŞ ÇOLAK bulunan Midas Anı- uygarlıkları doğuranların, kin yazarlarından Dursun Akçam’ı “16. tı Yazılıkaya Açık Hava yani kadınlarımızın bugüne Kültür ve Sanat Günleri”nde doğduğu Tapınağı'nda sahnelendi. kadar ve hâlâ yaşadıklarını yerlerde birlikte anmak üzere Ardahan’a Anıt ve çevresi özel olarak ışıklandı- lirik bir söylenceyle dile ayak basarken içi ferahlayan Alper rılarak tiyatro sahnesine dönüştürül- getirmek istedik. Akçam’ın doğaya beslediği duyumsa- dü, bu da Türkiye'de bir ilkti. ‘Kıymayın artık ne kadınlara, maları yazdırtıyor: Oyunun yönetmeni Murat Atak ile, ne kızlara ne çocuklara, “Bu güzel coğrafyanın sabah rüzgârlarını “Kybele” üzerine konuştuk. kokluyorum; kuş seslerini dinliyorum. Bu- ne yiğit evlatlara’ diye rada kendi coğrafyamla da kendi varlı- n İlk olarak oyunun sahnelenme bitiriyoruz söylencemizi.’ ğımla da bütünleşiyorum sanki. Batı kıyı- sürecini konuşalım... larımız kırk dereceye yakın sıcakta kavru- Pandemi döneminde bildiğiniz gibi lurken ben yün yorganıma sarılıp yatıyo- salonlarımızda sergilediğimiz eserleri- rum. İçimde yerinden oynamış bütün taş- mize bir süre ara vermek zorunda kal- lar yerine oturuyor; daha sağlıklı düşüne- dık. Bunun üzerine açık havada neler biliyorum, hayal gücüm dizginlerini zorla- yapabiliriz düşüncesi gündeme gel- ğa göre yeniden şekillendirmesi ve yi- tarihi belirleyip her seferinde yasak- sığmaz, sığdırılamaz. yarak imgelem dünyasında koşturuyor...” di. Yönetim kurulumuzda Eskişehir’in ne salgın koşullarından dolayı onu kü- larla karşılaştık. Hem seyircimizin, Her neyse sonunda, neredeyse Han ilçesine bağlı Midas Anıtı’nda bir çük bir orkestra için bestelemesi ge- hem sanatçılarımızın hem de tiyatro- bir yıllık uzatmalı nişanlılık döne- Doğayı koruma temsil yapma düşüncesi ağırlık kazan- rekiyordu. Anadolu Üniversitesi öğre- muzun diğer çalışanlarının sağlıkları- mimizi 10 Temmuz’da harika bir Gazeteler her gün, maden ararken dı. Bu, Türkiye’de bir ilk olacaktı. tim elemanlarından genç yetenek Ok- nı düşünerek provalara zaman zaman düğünle taçlandırdık. dağların delindiğini, göllerin-ırmakla- Bunun üzerine dramaturglarımızla tay Köseoğlu’yla buluştuk. Esere öy- ara vermek zorunda kaldık. Büyükşehir Belediye Başkanımız, rın kuruduğunu, deniz salyasının kıyılara birlikte oyun araştırmasına başladık. yayıldığını, iklimdeki dengesizliğin gün lesine uygun besteler yaptı ki bu bir hocamız Sayın Prof. Dr. Yılmaz Büyü- n Siz önce oyunun sahnelenece- İlk darbe hep sanatçıya... ışığını kararttığını, insanın çöp kokusun- opera olsa librettoyla müzik ancak kerşen sanata, sanatçıya, kültüre ve ği yeri buldunuz sonra oyunu doğ- dan soluk alamaz hale geldiğini yazıyor. bu şekilde uyumlu olabilirdi. Her ça- n Pandemi süreci sanatı ve sanat- Eskişehirimizde bulunan bütün tarihi Ne avcıdır ki doğayı yaşanmaz kılan ru mu? ğın kadınını, her uygarlığın rengini çıları olumsuz etkiledi şüphesiz siz eserlere sonsuz kıymet ve önem ver- bu duruma toplum duyarsız kalıyor... Binlerce yıllık geçmişi olan Kybele’den Türkan Saylan’a, Muazzez neler yaşadınız bu süreçte? diğini bizim bu projemize de önayak Tıp doktorluğunun yanında, babasının Yazılıkaya’da oynanabilecek en uy- İlmiye Çığ’a uzanan yolculukta şaha- Salgın, hepimizi olarak bir kez daha göstermiş oldu; yolunda giderek öykü-roman-deneme tü- gun eserin Güngör Dilmen’in yazdı- ne motifleriyle oyuna bam- vurdu. Elbette her tüm ülkeye. rü yapıtlarıyla da tanınan Alper Akçam, ğı “Ben Anadolu” adlı eserin olduğu- başka bir kişilik kazandı- seferinde, her sıkın- n Ne söylüyor bize “Kybele”... doğduğu yerlerin nasıl yıkıma uğradığı- na karar verdik. Ancak salgın koşul- ran kostüm kreatörümüz tılı, acılı ya da zor Anadolu uygarlıkları bizim en kıy- nı sıralıyor: ları devam ettiğinden açık havada ol- Funda Çebi, Eskişehir Şe- zamanlarda ilk dar- metli varlıklarımızdandır. Bu Anadolu “Para uğruna, çıkar uğruna, bütün su- sa bile, seyircimizi uzun süre bir ara- hir Tiyatromuza çok yakı- be hep sanata vu- topraklarında yaşamış onca uygarlığı ların önüne barajlar, hidroelektrik sant- da tutmamak için bu eserden bazı bö- şır bir tasarım gerçekleştir- rulur. Felaket tella- bilenlere yeniden anımsatmak, bilme- rallar kuruyorlar. Kapitalizmin doğaya lümlerin seçilmesine karar verdim. di. Elbette ki “kadın”ı anla- lı ve sanat düşma- yenlere anlatmak, özellikle gençleri- saldıran vahşeti Anadolu’ya gelince iyice Friglerin yıllar boyu tapınaklar, yon- sınır tanımaz oluyor. Birileri para kazana- tan bu oyunda orkestramız nı ilk yasağı hep bi- mize bu toprakların binlerce yıllık ta- cak, birileri de hissesini alacak diye dağa tular yapıp ana tanrıça diye tapın- da kadınlardan oluşmalıy- ze getirir. Böyle za- rihini ve hele Cumhuriyet dönemiyle taşa beton atıyoruz. Suların önünü kesi- dıkları “Kybele”nin anlatımıyla çağ- dı ve şimdi Eskişehir Bü- manlarda bir tek birlikte Mustafa Kemal Atatürk’ün he- yoruz; pislikleri içine akıtıyoruz... Bir za- lar boyu Anadolu’da yaşayan kadın- yükşehir Belediyesi Senfo- sanatçılar değil, def gösterdiği çağdaş uygarlıkla ara- manlar Ölçek köylüsü ile birlikte direne- ları dile getirmek için metni düzenle- ni Orkestrası sanatçıların- ama daha çok hal- mızda nasıl bir bağ oluşturabileceğini rek engel olduğumuz, dünyanın en güzel me ve sahneye uygulama çalışmala- dan oluşan bir hanımlar or- kımız cezalandırıl- göstermek istedik ve bu uygarlıkları sarıçam ormanları ‘işletme’ mantığıyla Murat Atak rına başladık. Bu uyarlama ile dünya kestrasıyla çıkıyoruz seyir- mış olur. Sosyal me- doğuranların, yani kadınlarımızın bu- doğranıp kereste olarak satılıyor...” prömiyeri için kolları sıvadık. Bura- cimizin karşısına. Hem de safe diye bir şey çı- güne kadar ve hâlâ yaşadıklarını lirik da tiyatromuzun dramaturgu sevgili Anadolu’nun tüm renkleriyle. kardılar ve sanatsız kalınca insanları- bir söylenceyle dile getirmek istedik. Besinler de... Şafak Özen’in hakkını teslim etmem mız arasına gerçekten bir sosyal me- “Kıymayın artık ne kadınlara, ne Onunla kalmıyor, o topraktan besle- Binlerce yıllık anıtlar... lazım. Olağanüstü bir dramaturji ça- safe girmiş oldu. Oysa fiziksel mesa- kızlara ne çocuklara ne yiğit evlatla- nen ineklerin-koyunların-keçilerin-tavuk- lışması oldu. Hititlerden günümüze, n Yeni bir açık-hava sahnesi oluş- femizi koruyarak en azından küçük ra” diye bitiriyoruz söylencemizi. Per- ların ürettiklerinin de bundan etkilendiği- çağlara damga vurmuş kadınları an- turmak ve orada ilk kez oyun sahne- gruplarla ve seyirci sayısı azaltılmış deler kapanırken ülkemizdeki tüm sa- ni de vurguluyor: latmaya çalıştık bu oyunumuzda. lemek büyük bir risk olsa gerek. temsiller, konserler verebilir, sosyal natçılar zor günler yaşarken, başta ge- “Eğer hiç ellenmezse ve değeri bilinir- n Oyunda canlı müzik kullanıyor- Yazılıkaya’daki doğal amfitiyatroyu mesafemizi daha da azaltabilir, top- nel sanat yönetmenimiz Tolga Tümer se dünyanın en güzel sütünün, en güzel balının, peynirinin, etinin büyük zenginlik sunuz? ve binlerce yıllık anıtları sevgili Soner lumu kaynaştırma görevimizi yerine olmak üzere emeğini, bilgisini ve be- sağlayacağı kesin olan köylüsü de yok- Evet, çünkü bu iş müziksiz olmaz- Erdoğmuş ışıklandırdı. Kybele’ye ti- getirebilirdik. cerisini esirgemeden bu esere hizmet sullaşıp üretimden kaçmaya çalışırken dı. Devreye senfoni orkestramız da yatromuzun en yetkin sanatçılarından Sanat yaşayan bir organizmadır ve eden herkese teşekkür ediyorum. yağmaya ve talana uğruyor...” girdi. Öyle bir besteciyle çalışmalıy- Burcu Tutkun Turan hayat veriyor. soğuk camın, televizyonun, cep telefo- Eskişehir yine öncü, yine çağdaş, yi- Doğa hırpalanıp üretimden yoksun ka- dık ki oyunun ana temasını her ça- Ama bu süreçte defalarca prömiyer nunun ya da bilgisayarların ekranına ne özgür, yine sanatın bağrı... lınca, insanımız, dağ doruklarının sağ- lık kaynağı tertemiz havasını, yıldız ışıl- tılı gece göklerini, sarıçamların kokusu- nu, yeşil çayırlarının serinletici rengini, yeryüzünün en içli seslerini türküleştiren Nazar Muhammed esintilerini geride bırakıp kendini büyük kentlerin soluk kesen sokaklarına tutsak eyledi... finalde güldüremedi Coğrafyayla bütünleşme Toprak anasıdır, malı canıdır insanın. Güldürürken düşündürmeyi amaçladıkla- Hemen her gün geniş bir kesime ulaştır- Mizahçının suçu büyük: rı için kızdırmış, öfkesine muhatap olmuş- “The Suicide Squad: İntihar Timi” dığı yazılarından “Coğrafyayla Bütünleş- Güldürürken düşündürmek, lardı iktidarın! me” başlığını taşıyan yazısını “doğadan otoriteye, yobaza, faşiste kopmama” üzerine kurgulayan Alper Ak- Taliban’ın kurbanı çam ayrıca, toprağı, malı yağmalayanla- karşı çıkmak! Bu suçun Bu hafta 8 film vizyona girecek rın karşısına kimin çıktığını yazma ama- Adını hepimiz duymamıştık ama ülke- cezası bazen ölüm cıyla başladığı, Nâzım Hikmet’in, “Bizim sinde ünlüydü Nazar Muhammed olarak ta- u hafta ikisi yerli sekiz film vizyona Link ve arkadaşlarının, fenomen olma olabiliyor, bazen hapis, kadınlarımız: korkunç ve mübarek elleri/ nınan Haşa Cevan. Kandahar’daki evinden Bgirecek. Filmler şöyle: yolunda ilerlerken kendi kişiliklerinden ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle/ kaçırıldı, bir araca bindirildi, o araçta git- bazen alevler! n Jungle Cruise: Jaume Collet- uzaklaşmaları ve aralarında gelişen ça- anamız, avradımız, yârimiz” diye tanımla- tikleri sürece yanındaki insan müsveddele- Serra'nın yönettiği filmin başrolün- tışmaları ele alıyor. dığı “Anadolu kadınlarının Kurtuluş Sava- ri tarafından darp edildi. Gittikleri yerde ise YAzgüLü ALdOĞAn de Dwayne Johnson, Emily Blunt, Ed- n Lübnan Semaları: Chloe şımızdaki başarıları” konusundaki çalış- bir ağaca bağlandı ve boğazı kesilerek infaz gar Ramirez, Jesse Plemons ve Jack Mazlo'nun yönettiği dram filmi- masını da bitirmek üzere. edildi! Tıpkı kurbanlık bir koyun gibi... Dün- toriter rejimler gülen insanları sev- Whitehall'ın oynıyor. Üç boyutlu olarak nin konusu şöyle: “1950’lerde genç Akçam sözünü şöyle bağlıyor: ya bütün bu olup bitenleri bu insansıların Omez, güldürenleri hiç sevmez! Bu oto- da izlenebilen film, bir nehir gemisi kap- bir kadın olan Alice, sıkıcı anavata- “O kadınlar ve o kadınların yağız ev- çekip yayımladıkları videolarından öğrendi! riterin otoritesini tanımamak demek, sen- tanı olan Frank ile sonsuz şifa kudretine nı İsviçre'den ayrılarak güneşli ve ha- latları coğrafyalarına ve öz kültürleri- Yoksa nereden bilecektik, Tanrı’nın unuttu- den korkmuyorum demek, hayata gül- ne saldıran vahşi kapitalizmin ve gözü sahip Hayat Ağacı'nı aramakta olan bi- yat dolu Lübnan'a gider. Orada, ilk ğu, bu kan ve ateşle yanan ülkedeki bir ga- mek demek, fena alınırlar ciddiye alınma- lim insanı Lily'nin, vahşi yaşamdan do- Lübnanlıyı uzaya göndermek iste- doymaz bezirgân soygununun da hak- rip komedyenin başına gelenleri? Taliban, maktan! Faşizm de sevmezdi, Hitler de kından gelecektir bir gün...” ğaüstü varlıklara pek çok zorluklarla yen hayalperest bir astrofizikçi olan kendisinden bir tık daha demokrat olan hü- kendisini tiye alıp Diktatör filmini çeken karşılaştıkları macerayı anlatıyor. Joseph'e aşık olur. Fakat mutluluk- kümet güçlerini yendi! Ülkeyi ele geçiriyor. Şarlo’dan nefret etmişti. Stalin de, Kuzey n The Suicide Squad: İntihar Ti- la geçen birkaç yılın ardından çıkan iç Kaçan bizim sını- Kore’li Kim de mi: James Gunn'ın yönettiği “süper kah- savaş, işleri tersine çevirir.” ra yığılırken kaça- Taliban da sev- raman” filminin oyuncu kadrosunda Mar- n Uzun Aşkın Kısası: Haftanın roman- mayanı ya kendile- miyor komed- İzmir’de müzede got Robbie, Idris Elba, Joel Kinnaman ve tik komedi filmlerinden biri olan “Uzun ri gibi olmaya zor- yeni. Ha ırka Alice Braga gibi ünlü isimler yer alıyor. Aşkın Kısası”nı Josh Lawson yönetiyor. luyor, ya da öldürü- dayalı, ha sap- n Düşkapanı: Korku ve gerilim türün- n Uzak Ülke: Erkan Yazıcı’nın yönetti- konser keyfi yorlar şekilde gör- kın dini inanç- deki filmin yönetmenliğini Kerry Harris ği filmin başrollerinde Haydar Şişman ve düğünüz gibi. Önce lara dayalı oto- zmir Devlet Opera ve Balesi sanatçıları, üstleniyor. Film, üvey çocuğu Josh ile taş- Abdurrahman Gönan oynuyor. Film, Trab- riterlik, fark et- videolarını yayımla- İ“Müze Konseri” etkinliğinde sanatseverle- ra evlerinde bir süre yalnız kalan Gail'in, zon Rum'u Paris ile Binbaşı Osman ara- miyor. Kaşlar dıkları gibi gururla rin karşısına çıktı. İzmir Arkeoloji Müzesi’nin Josh'ın komşuların evinden mistik bir tıl- sında yaşananları konu alıyor. çatık, yüz ka- üstlendiler cinaye- bahçesinde düzenlenen konserde, piyanist sımı alması sonrası üstesinden gelmesi n Bize Müsaade: Filmin yönetmen- sılmış, bakış- ti. Her gün yüzler- Nadya Golub Gönen, soprano Bernis Da- gereken esrarengiz olayları konu ediniyor. liğini Giray Altınok yaparken başroller- lar hain olacak. Nazar Muhammed ce kişi öldürürken nışman, Burcu Ömür Zeybek, tenor Meh- n Mainstream: Gia Coppola’nın yö- de Sami Aksu, Fırat Albayram ve Fa- Gülmek ne de- met Alp Özkazanç ile basbariton Enis Kızıl- bir az, bir fazla ne nettği komedi ve dram filminin başrolle- tih Al gibi isimler yer alıyor. Film, biri mek? Hele kadı- gül sahne aldı.Dünyaca ünlü opera eserle- fark eder? Eder; Nazar Muhammed, sanat- rinde Maya Hawke ve Andrew Garfield yönetmen, biri oyuncu ve biri senarist nın kahkahası, zinhar günah. Kadına gül- rinden seçilmiş aryaların seslendirildiği kon- gibi isimler yer alıyor. Film, YouTube'da olan televizyon sektöründen üç yakın çı, sevilen bir komedyen. Onu katletmek mek haram. Kahkaha atması günah. Bi- ser, yaklaşık yarım saat sürdü. l AA sergilediği performansıyla ilgi toplayan arkadaşın başından geçenleri anlatıyor. bütün dünyaya mesaj vermek, hem kalan- zim mollalardan bile söyleyen olmadı mı, ları korkutmak, hem de fanatiklerini üzmek buna karşı ne kahkaha atmıştık o zaman. demek. Nedendir bilinmez vazgeçtiler son- Şükür, laik ve demokrat bir ülkede yaşıyo- alih Bolat’ın seçilmiş şiirlerinden ifade etmek için yarattığı özel dilidir.” ruz ya, gülebiliriz? Güldün mü peşine ta- ra bu cinayeti üstlenmekten ve onun CIA Soluşan kitabı “Premiere Neige (İlk Türk şiirinin Fransızca konuşulan ül- Salih kılan, üstüne alınan olsa da. Ama bir yan- ile işbirliği yapan ajan olduğunu ileri sür- Kar)” adıyla Fransa’da yayımlandı. Ge- kelerde ve Batı dillerinde tanınması dan güldürenleri yakmaya da kalkabili- düler? Sanatçıya dokunursan yanarsın, çen günlerde Domens Yayınevi tara- için çaba harcayan Claire Lajus, “Re- riz: Aziz Nesin’i yakmak istediler, başara- onu mu farkettiler, insansılar? fından yayımlanan ve seçkin kitabev- vue Ayna” adlı bir internet dergisinin Bolat’ın madılar, kurtuldu! O kadar çok çekmiş- Nazar Muhammed namı, Haşa Cevan, lerine dağıtılan kitabı Claire Lajus, de yönetmeni. Gülten Akın, Metin Al- ti ki hayatı boyunca, şiddete dayanıklıy- bir halk sanatçısıydı. Biz pek tanımasak Fransızcaya çevirdi. Lajus, kitaba yaz- tıok, Ahmed Arif, Özdemir İnce, Ata- dı! İki ünlü komedyenin mahkeme kapı- da ülkesinde seviliyordu. Son görüntüleri dığı giriş yazısında şöyle diyor: “Şi- ol Behramoğlu, Haydar Ergülen, Neşe şiirleri sında içeri girerler belki diye son tostları- kimseyi güldüremedi, ama komedyenlerin ir çevirmek bana göre iki dil çevirmek Yaşın gibi birçok şairin tanıtıldığı “Re- nı yerken çekilmiş fotoğraflarını hiç unut- hep yaptığı gibi düşündürdü ve kalanlara gibidir. Biri yabancı dil, burada Türkçe vue Ayna”, Fransa’da geniş bir okur madık: Metin Akpınar ve Müjdat Gezen. Salih Bolat mücadele gücü verdi! Fransızcada oluyor ve diğeri şairin kendi evrenini kitlesi tarafından izleniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle