23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr Başbakan’ın oğlunun İçişleri ve İletişim Bakanlığı bürokratlarına hediye verdiği iddia edildi Japonya’da yolsuzluk sorgusu Japonya’da Başbakan Yoşihide Şuga’nın bir uydu firmasında çalışan oğlunun, İçişleri ve İletişim Bakanlığı bürokratlarına hediye verdiği iddiası üzerine soruşturma başlatıldığı duyuruldu. Kamu yayıncısı NHK’nin haberine göre, iddialar haftalık çıkan ulusal dergi Shukan Bunshun’da yayımlandı. Buna göre, Başbakan Suga’nın uydu yayın firması Tohokushinsha Film’de çalışan oğlu, 2016 yılından itibaren 4 bakanlık çalışanına 12 ayrı etkinlikte hediyeler verdi. İddialara ilişBaşbakan Şuga kin İçişleri ve İletişim Bakanlığı’nca yürütülen iç soruşturmada, Politika Koordinasyonundan Sorumlu Bakan Yardımcıları Taniwaki Yasuhiko ve Yoşida Mabito, Enformasyon ve İletişim Genel Müdürü Akimoto Yoşinori ve Genel Müdür Yardımcısı Yumoto Hironobu’nun faaliyetleri incelendi. Soruşturma sonrası 4 üst düzey bürokratın, beş yıldır 12 farklı etkinlikte buluştuğu Şuga’nın oğlu tarafından, başkent Tokyo’nun gösterişli restoranlarında ağırlandığı ve Suga’nın oğlundan hediyeler aldığı tespit edildi. Kyodo ajansının haberinde bakanlığın, Tohokushinsha Film firmasına verilen yayıncı lisansından sorumlu olduğu bildirildi. Suga, önceki Başbakan Şinzo Abe’nin ilk dönemine denk gelen 20062007 arasında İçişleri ve İletişim Bakanı görevini üstlenmiş, oğlu da sekreterliğini yürütmüştü. Oğul Şuga’nın adı geçen bürokratlarla bu dönemde tanıştığı belirtiliyor. Başbakan Şuga’nın yemeklerden ve hediyelerden haberi olmadığı öne sürüldü. Japonya’da Ulusal Kamu Hizmet Etik Yasası, merkezi hükümet çalışanlarının üçüncü kişilerden hediye almasını yasaklıyor. CUMHURIYETÇI PARTI PARÇALANIR MI? Kabul etmemekte hayli direnip Başkanlık koltuğunu bırakıp gitti ama Donald Trump’ın beyaz üstünlükçü, ırkçı “düşüncelerinin” mensubu olduğu Cumhuriyetçi Parti üzerinde hâlâ etkili olduğu sır değil. Parti içinde bundan memnun olmayanların sayısı da hayli fazla. Bunu Cumhuriyetçi Parti içinde Trump’ın çizgisinden rahatsızlık duyanların ayrılıp bir başka parti kuracaklarına ilişkin haberlerden anlamış bulunuyoruz. Tuhaflık şurada ki bizzat Trump’ın kendisi de başka bir parti kurup “mücadelesini” sürdürme niyetinde. O halde ayrılmayı düşünenler Trump’ın temsil ettiği “fikirlerin” partide hâkim olduğuna inananlar demek ki. Cumhuriyetçi Parti’de “parti içi ayrışma” haberleri yeni gelişme değil tabii. Daha doğrusu 2016’dan, yani Trump’ın başkanlığa adaylığını koyduğu andan beri partinin ikiye bölünmüş olduğunda söz edilir. Şimdi yeni olan, ayrılanların parti kuracakları iddiası. Her partide olduğu gibi Cumhuriyetçi Parti’de de aday ya da lider olsun “kişiye” yönelik tepkiler parti içi ayrılıklara yol açabilir. Örneğin 1964 yılında da Barry Goldwater partisinin adaylığını kazanınca ılımlı birçok Cumhuriyetçi onu desteklemeyi reddetmişti. İki yüz yıl önce de oldu bunun bir benzeri. 1884’de reform yanlısı Cumhuriyetçiler (Mugwumps sıfatıyla anılırlardı) partinin yolsuzluklarıyla bilinen başkan adayı James G. Blaine’i desteklemeyi reddedip, Demokrat Parti’nin adayı Grover Cleveland’ı desteklemişlerdi. Reformcu Cumhuriyetçiler ne MUSTAFA K. kadar etkili oldu bilinmez ama CleveERDEMOL land, Blaine’i az farkla mağlup etmişti. Partisine tepkisini böyle gösterenler de var. Her parti içi ayrılık başka bir parti kurmayla sonuçlanmıyor yani. ABD’de sistem iki parti üzerine kurulu ama bu anayasa uyarınca ya da yasalarla oluşturulmuş değil, kimse iki partiyle götürelim bu işi dememiş, zamanla bu hale gelmiş sistem. Nitekim irili ufaklı partiler var ABD’de bilindiği gibi. ABD’nin köklü iki partisi de öyle kolay bölünmez diyenler varsa, yanılırlar. Hem Cumhuriyetçi hem de Demokratik Parti bölünmeler yaşamıştır tarihlerinde. Ülkenin iki büyük siyasi partisi vardı eskiden: Demokratlar ile Whigler. Whigler içindeki bölünmeden Cumhuriyetçi Parti çıktı,1850’lerde. Yakın zamanlara kadar rastlanılmış bir olgudur partilerin bölünmesi ya da içlerinden başka partiler çıkması. Konumuz Cumhuriyetçi Parti olduğu için ondan kopuşları hatırlatalım, Demokrat Parti’ye başka zaman değiniriz. En eskiden başlayalım, 1864’ten. Üç büyük parçalanma İç Savaş sürmekte, parti içinde Abraham Lincoln’ün liderliğinden memnun olmayanlar var. Ayrılıp Radikal Demokrasi Partisi’ni kuruyorlar. Ama kalıcı bir parti olmuyor bu. Ulysses S. Grant yönetimindeki yolsuzluktan memnun olmayan Cumhuriyetçiler de 1872’de ayrılıp “Liberal Cumhuriyetçi Parti’yi kurdu. 20. yüzyılın başlarında, 1912’de Theodore Roosevelt parti tarafından aday gösterilmeyince, (parti William H. Taft’ı aday seçmişti), destekçileriyle birlikte kopup İlerici Parti’yi kurdu. Demokrat Parti’ye yarayan bir bölünme oldu bu. Demokrat Parti adayı Woodrow Wilson’ın o yıl başkan seçildi. Artık 19. yüzyıl da 20. yüzyıl da geride kaldı. Bu iki parti artık gerçekten sistemin en önemli iki aktörü. Kolay kolay parçalanmazlar. Kişisel fikrim ayrılanlar parti kursa bile bu Cumhuriyetçi Parti’yi çok etkilemez, kurulan parti de fazla ömürlü olmaz. ‘Nükleer kodlar tehlikedeydi’ ABD’de 3 Kasım’da yapılan başkanlık seçimlerinin ardından eski Başkan Donald Trump’ın yenilgiyi kabul etmemesi, yandaşlarının Kongre binasını basmasının yankıları sürüyor. Trump’ın 6 Ocak’ta 5 kişinin yaşamını yitirdiği baskındaki payı Senato’daki azil davasında tartışılırken diğer yandan da baskının yeni ortaya çıkan görüntüleri konuşulmaya devam ediyor. Trump’ın avukatları önceki gün kendilerine ayrılan 16 saatlik savunma dilimini 3 saat 15 dakikada tamamlarken, söz konusu azil yargılamasının “Demokratlar’ın siyasi intikamı” olduğunu savundu. Avukatlar, “görevi sona ermiş bir başkanı azil istemiyle yargılamanın anayasal olmadığı”, “Trump’ın konuşmasının ABD Anayasası’nın 1. Ek Maddesi’ndeki ifade özgürlüğü kapsamına girdiği”, “Müvekkillerinin halkı hiçbir şekilde şiddete yöneltmediği” tezlerini öne sürdü. Kongre’de çoğunluğu elinde tutan Demokratlar’ın anayasayı ve azil sürecini “kendi çıkarları için” kullandığı iddiasını dile getirdi. Trump’ın Cumhuriyetçi senatörlerin oylarıyla aklanmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Bugüne kadar yargılamayla ilgili açıklama yapan Cumhuriyetçiler’in büyük bölümü Trump lehinde oy kullanacakları mesajını vermişti. Öte yandan davada, baskın sırasında Kongre binasından tahliye edilen Başkan Yardımcısı MiABD’de başkanlık yarışını kaybeden Donald Trump, seçim sonuçlarını mahkemeye götürmüştü. Mahkemelerden lehine bir karar çıkmayan eski Başkan, 6 Ocak’ta başkent Washington’da destekçilerine seslenmiş, hile iddialarını yinelemişti. Mitingin ardından Kongre binasına yürüyen destekçilerinden bazıları polis engelini aşıp binaya girmişti. ke Pence’in Demokratlar tarafından kanıt olarak sunulan görüntülerinde bir detay daha ortaya çıktı. ABD medyasında yer alan haberlerde baskın sırasında nükleer kodların bulunduğu büyük siyah bir çanta olan “nükleer futbol topunu” taşıyan bir hava kuvvetleri personelinin Pence’le birlikte olduğuna işaret edildi. ABD basınına konuşan Silah Kontrol Derneği’nde nükleer silah politikası uzmanı Kingston Reif, baskını düzenleyenlerin Pence’in “nükleer futbol topunu” ele geçirmeleri durumunda nükleer saldırı başlatamayacaklarını, ancak bu durumun yine de son derece tehlikeli olduğunu dile getirdi. Reif, önceden planlanmış nükleer saldırı seçeneklerinin bulunduğu çantanın ele geçirilmesi halinde içeriğinin dünyayla paylaşılma riskine dikkat çekti. HÜKÜMET KARŞITI PROTESTO Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde (GKRY) yolsuzluklar ve yeni tip koronavirüs salgını kapsamında alınan tedbirlere karşı dün düzenlenen gösteride eylemciler polisle çatıştı. Göstericiler, “Artık yeter, dayanamıyoruz!” sloganları atarak, Nikos Anastasiadis hükümetini “yalan söylemekle” suçladı. Güvenlik güçleri eyleme TOMA’larla sert müdahalede bulundu. 2004 yılında Avrupa Birliği (AB) üyesi olan GKRY’de Anastasiadis hükümeti, para karşılığı AB pasaportu satmak suçlamalarının hedefinde. Peru’da ‘gizli aşı’ skandalı Peru’da eski Devlet Başkanı Martin Vizcarra’nın kamuoyunda kullanıma başlanmadan önce yeni tip koronavirüs aşısı olduğu haberlerinin ardından Sağlık Bakanı’ndan istifa kararı geldiği belirtildi. Devlet televizyonunda yayımlanan haberde, Pilar Mazzetti’nin istifa mektubunu Devlet Başkanı Francisko Sagasti’ye sunduğu kaydedildi. Mazzetti, geçen temmuzda bu koltuğa atanmıştı. İstifasının kabul edilmesi halinde yaklaşık bir yıldır süren salgın döneminde ülkede 5. kez sağlık bakanı değişmiş olacak. Vizcarra, aşı yapılmasını kendisi ve eşinin Sinopharm aşısının gönüllü deneği olmasıyla gerekçelendirmişti. Minnesota, 26 Şubat’ı Azerbaycan Günü ilan etti ABD’de Minnesota eyaleti Valisi Tim Walz, 26 Şubat’ı “Azerbaycan Günü” ilan etti. 26 Şubat 1992 tarihinde Ermenistan ordusu Karabağ bölgesinde Hocalı’da sivil, kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapmadan 613 kişiyi katletmişti. AA’nın haberine göre Vali Tim Walz, yaptığı yazılı açıklamada, Minnesota’daki Azerbaycan kökenli Amerikalıların çoğunun Hocalı katliamından kurtulan nesil ve aileleri olduğunu ifade etti. Azerbaycan kökenli Minnesotalıların eyaletteki Azerbaycan kültürü, dili, tarihi ve mirasını zenginleştirdiğini belirten Walz, Minnesota’daki Azerbaycan toplumunun, yeri doldurulamaz rolü ve eyalete getirdiği çeşitliliği onurlandırdıklarını ve bu nedenle 26 Şubat’ı “Azerbaycan Günü” ilan ettiğini kaydetti. 13 14 ŞUBAT 2021 PAZAR DİPLOMASİ TRAFİĞİ HIZLANDI Libya’da bölünmüş yapının sona erdirilmesi yönünde çabalar sürüyor. Birleşmiş Milletler (BM) taraflar arasında görüşmeleri artırırken ülkeyi yıl sonunda seçime götürmesi hedeflenen Başkanlık Konseyi’nin Başkanı Muhammed el Menfi, bu çerçevede Tobruk cephesinde de nabız yokladı. BM’nin tanıdığı, Ankara destekli Ulusal Uzlaşı Hükümeti (UUH) ile ülkenin doğusunda etkin Halife Hafter güçleriyle ittifaktaki Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi yönetimi arasında geçen yıl ateşkes kararı alınmıştı. BM arabuluculuğunda ilerleyen süreçle birlikte 5 Şubat’ta İsviçre’de toplanan Libya Siyasi Diyalog Forumu üyelerince, 24 Aralık 2021’de yapılması planlanan seçimlere kadar Başkanlık Konseyi Başkanlığı’na Muhammed el Menfi, Başbakanlığa da Abdulhamid Dibeybe seçilmişti. AA’nın Libya basınına dayandırdığı haberine göre, El Menfi geçen perşembe Halife Hafter ile El Menfi Bingazi’de görüştü, Hafter ardından da önceki gün Tobruk’u ziyaret etti. El Menfi, konseyin ana hedeflerinden birinin ulusal uzlaşı ve askeri yapının birleştirilmesi olduğunu söyledi. Hafter’in ofisinden yapılan açıklamaya göre ise Menfi ile görüşmesinde Hafter, ülkedeki siyasi kurumların birleştirilmesini ve aralıktaki seçimler için siyasi diyalog ortamı oluşturan yeni Başkanlık Konseyi ve Ulusal Birlik Hükümeti’ni desteklediğini kaydetti. Öte yandan BM Libya Özel Temsilcisi Jan Kubis, Libya’da geçici hükümetin kurulmasını hızlandırmak amacıyla taraflarla görüştü. Kubis, Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el Mişri, UUH İçişleri Bakanı Fethi Başağa ve Hafter’i telefonla aradı. Görüşmede, ekonomik, sosyal ve güvenlik alanlarında daha fazla ilerleme sağlanması konuları ele alındı. Parçalı haldeki devlet kurumlarının yeniden birleşmesine imkân sağlamasının önemine işaret edildi. Hafta ortasında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da Kubis’le telefon görüşmesi yaptığı gündeme yansımıştı. HALEP’TE SALDIRI Suriye’nin Halep kentine bağlı Çobanbey dün bombalı saldırının hedefi oldu. Kilis’in Elbeyli ilçesinin karşısındaki Çobanbey’in en işlek caddesinde bombalı araçla düzenlenen saldırıda en az 2 sivil yaşamını yitirdi, 12 kişi de yaralandı. Saldırının terör örgütü YPG/PKK tarafından düzenlendiği ihtimali üzerinde duruluyor. Halep, 2016’da TSK’nin Fırat Kalkanı Operasyonu ile terörden arındırılmıştı. ‘SÜPER MARIO’ KABINEYI KURDU İtalya’da koalisyon krizi sonrasında bu kez umutlar Avrupa Merkez Bankası (ECB) eski başkanı Mario Draghi’nin başbakanlığındaki hükümette. Başbakan Giuseppe Conte’nin istifasının ardından, Cumhurbaşkanı Sergio Matarella, Roma’daki krizi çözmesi amacıyla Draghi’ye başbakanlık teklif etmişti. Krizleri çözmesiyle tanınan “Süper Mario” lakaplı 67 yaşındaki Drahgi, uzun görüşme maratonunun ardından hükümeti kurdu. Draghi 20112019 yılları arasında Avrupa Merkez Bankası başkanlığı sırasında piyasaları sakinleştiren yönetimi nedeniyle “Süper Mario” olarak anılıyor. 2. Conte hükümetinde dışişleri bakanı olarak görev yapan Luigi Di Maio, Savunma Bakanı Lorenzo Guerini, İçişleri Bakanı Luciana Lamorgese, Sağlık Bakanı Roberto Speranza, Kültür Bakanı Dario Franceschini, Draghi yönetiminde de yerlerini korudu. Draghi’nin 23 kişilik kabinesinde, toplam 15 siyasi bakan ile 8 teknokrat bakan görev yapacak. Kabinede 8 kadın bakan yer alacak. ICOPAL SHINGLE SİSTEM Avrupa’nın öncü shingle markası Icopal’in en yeni teknolojilerle ürettiği, zorlu hava koşullarına dayanıklı shingle ve tamamlayıcı sistem bileşenleri: Yağmur derelerinden, baca diplerine her ayrıntısı çözülmüş, estetik shingle çatı sistemi. bmigroup.com/tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle