02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR [email protected] AVRO STERLIN FAİZ BORSA 9 8 AĞUSTOS 2020 CUMARTESİ ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 7.2130 8.8 kuruş 8.4980 15.3 kuruş 9.5800 26.4 kuruş 12.99 0.73 puan 1.060 26.19 puan 3233.93 34.47 lira 485.40 21.02 lira Doğalgaz ve petrolün TL karşılığının artması, ısınmayı daha da pahalılaştıracak FATURASI YURTTAŞA Dün yeniden rekor tazeleyen dolar 7.37’yi, Avro 8.71’i aştı. Yüksek kur, sofraya gelen her ürünün zamlanmasına, faizlerin, kredi kartı maliyetlerinin artmasına yol açacak. Kötü ekonomi yönetimine Covid19 kaynaklı belirsizliklerin eklenmesiyle derinleşen ekonomik kriz yurttaşı yoksullaştırmaya, alım gücünü azaltmaya devam ediyor. Yurtiçi piyasalarda dün Merkez Bankası ve BDDK’den gelen hamlelere rağmen dolar ve Avro’daki yükseliş sürdü. Önceki gün 7.31’i aşan do lar/TL, dün yeni bir rekor daha kırarak 7.37 seviyesine kadar yükseldi. Günün ikinGAMZE ci yarısıyla birBAL likte rekor seviyelerden bir miktar aşağıya çekilerek sonra 7.11’lere geriledi ancak tekrar 7.26’ları aştı. Önceki gün 8.65’i aşan Avro/TL ise tarihi zirvesini dün 8.7137’ye taşıdı. Öğlen saatlerinde 8.40’lara çekildikten sonra 8.50’lerde dengelendi. Dün güne 484 liradan güne başlayan gram altın ise öğleden sonra 475 lira seviyesine çekildi. Güne yüzde 0.45 azalışla 1.029 puandan başlayan Borsa İstanbul’daki kayıplar da gün içinde bir ara yüzde 4’e yaklaştı. Ancak yeni kazanımlarla BIST 100 günü yüzde 2.53 artışla kapadı. 1KUR NEDEN YÜKSELIYOR? Peki, döviz ve altın neden bu kadar artıyor, TL’deki hızlı erime ülke ve yurttaş ekonomisini nasıl etkileyecek, altın ya da döviz alımsatım yapmak isteyen vatandaş nasıl davranmalı? Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Hayri Kozanoğlu ve Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Burak Arzova ile konuştuk. Hayri Kozanoğlu’na göre, Ayasofya’nın müze niteliğini yitirmesi dahi kurdaki artışı tetikleyen bir unsur. Kozanoğlu, bu adımın Türkiye’nin modern dünyadan koptuğu algısını güçlendirdiğini, bunun da sermaye çıkışını hızlandırdığını söylüyor. Burak Arzova’ya göre ise “bugünlere bir anda gelinmedi.” Serbest piyasa ekonomisinin gerçeklerinden kopuldu. Bunun içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faizin enflasyonun nedeni olduğu” görüşünü ısrarla savunması da var. Arzova, “Faiz enflasyonun nedeni değil sonucu iken, yapay yolla faizi indirdiğimizde enflasyonun da düşeceği yanılgısına kapıldık” diyor. Kozanoğlu ve Arzova’ya göre, kurdaki yükselişin temel nedenleri şöyle: 4 Döviz almak isteyenlerin, satmak isteyenlerden daha fazla olması. 4 Enflasyon verileri özelinde veri güvenliği konusunda tereddütler oluşması ve bunların giderilmemesi. 4 Önlemlerin toplu halde alınmaması, ekonomide keyfi uygulama algısının oluşması. 4 Öngörülebilirliğin ortadan kalkması. 4 Bütçe disiplininin kaybedilmesi, bütçenin FAIZLER YÜKSELECEK Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, önceki gece bankacılar ile acil toplantı yaptı. Kurda oynaklığı azaltmak için kısa vadeli faizlerde yükselişle birlikte mevduat ve kredi faizlerinde artış adımları konuşuldu. Uysal, salgın döneminde piyasaya verilen likiditenin kademeli olarak geri çekileceğini söyledi. Merkez’den hamle TCMB, politika faizini artırmak yerine şimdilik örtülü faiz artışı anlamına gelebi lecek adımlar attı. Piyasa yapıcı bankalara Açık Piyasa İşlemleri çerçevesinde tanınan likidite imkân limitleri yarıya düşürüldü. Merkez’in son iki gündür yaptığı sıkılaştırma adımları sonrası bankalar arası piyasalarda gecelik faizler yüzde 9.5’e yükseldi. Geçen haftalarda kamu bankaları da ikinci elde uyguladığı aylık yüzde 0.74 düşük fazili konut kredisi kampanyasını bitirmiş ve oranı yüzde 0.79’a çekmişti. Şu anda ise bu oran yüzde 0.87 seviyesinde. Bu süreçte ihtiyaç kredisi faizleri de yükselişte. l Ekonomi Servisi DÖVIZE KAÇIŞ SÜRÜYOR TCMB’ye göre, yurttaşın döviz mevduatları hesabında sert yükselişler yaşandı. Geçen hafta vatandaşlar döviz hesaplarına 4 milyar 360 milyon dolarlık alım yaptı. İki haftalık toplam artış 8 milyar 952 milyon dolar oldu. Merkez’in döviz rezervi ise bir haftada 4.3 milyar dolar eriyerek 46 milyar 673 milyon dolara indi. l Ekonomi Servisi harcama ayağında kamunun özensiz hareket etmesi. 4 Yapısal reform takviminin bir türlü ortaya konulamaması. 4 Dövizi belli bir noktada tutmak için Merkez Bankası rezervlerinin eritilmesi. Brüt rezervlerin 2019 sonundan bu yana 32 milyar dolar erimesi. 4 2019’da 34.5 milyar dolar civarındaki turizm gelirlerinin, bu yıl birkaç milyar doları aşmayacağının anlaşılması. 4 Swap hattı denilen ABD Merkez Bankası’nın Brezilya, Meksika, Güney Kore gibi ülkelere verdiği likidite desteği kapsamına Türkiye’nin alınmaması. 4 Türkiye ekonomisinin yabancı serma ye akımlarına aşırı bağlı halde olması. Son dönemde güven bulamayan yabancı yatırımcının da Türkiye’yi terk etmesi. 2 YURTTAŞI NASIL ETKILEYECEK? 4 Yüksek kur seviyesi, uzun dönemde yüksek enflasyona, sofraya gelen her ürünün zamlanmasına, alım gücünün düşmesine yol açacak. 4 İthalatı pahalılaştırıp, yabancı makine ve girdilere gereksinim duyan yatırımları, dolayısıyla büyüme ve istihdamı yavaşlatacak. Bu da işsizliği derinleştirecek. 4 Faizler kaçınılmaz biçimde yükselecek. İhtiyaç kredileri, kredi kartı maliyetleri sıçrayacak. 4 Dövizin yükselmesi 431 milyar dolar olan Türkiye’nin dış borçlarının ödenmesini zorlaştıracak. Her 10 kuruş artış, 43.1 milyar lira daha fazla nakit çıkışı demek. 4 Doğalgaz ve petrolün TL karşılığının artmasıyla önümüzdeki yıl ısınmak daha da pahalılaşacak. 3 DÖVIZ/ALTIN ALALIM MI? Hayri Kozanoğlu, bu süreç te dolar ya da altın almayı düşünenlere şu öneride bulundu: “Öncelikle daha da yükselir aldatmacasına kapılmamalı. Böyle çalkantılı dönemlerde kesinlikle riskli yatırımlardan uzak durmalı. Bayram öncesinde borsa endekslerinden iki sıfır atıldığı güne göre endeks, yüzde 15 düştü. En çok kaybeden ise trene son vagondan atlayan küçük yatırımcılar oldu. Daha önce döviz veya altın almış yurttaşların sınırlı bir düzeyde satış yaparak, kârlarını realize etmeleri, daha önceki yaşanmış örneklerden yola çıkarak önerilebilir.” Asgari ücretli 1ES3NEYVDIİLÜYINEŞSÜİK 73 dolar yoksullaştı ŞEHRİBAN KIRAÇ Koronavirüsün faturası da dar gelirliye, emekçiye kesiliyor. Yılbaşında dolar kuru 5.97 TL iken, 2 bin 324 TL olan asgari ücretlinin maaşı 384 dolara denk geliyordu. Asgari ücret doların 7.35 TL’yi aşmasıyla dolar karşısında 73 dolar eridi. Kişi başı milli gelir de 9 bin 127 dolardan 7 bin 100 dolar seviyesine indi. Şu anda asgari ücretlinin maaşı sadece 316 dolar ediyor. Bu miktar son 13 yılın en düşük seviyesi olarak kayıtlara geçti. 2008’deki ekonomik krizde dolar kuru 1.17 TL iken 503 liralık asgari ücret 429 dolara denk geliyordu. Aradan geçen zamanda asgari ücretli 102 dolarını kaybetti. Asgari ücret 2019’da 369 dolar, 2018’de ise 426 dolar ediyordu. Kur zamları başladı Kurun yükselmesi iğneden ipliğe her şeye zam olarak yansıyor. Kurdaki hızlı yükseliş, dış girdi bağımlılığı Çalışanların yüzde 40’ı 2 bin 324 TL ile geçiniyor. Asgari ücret yıl başından bu yana 73 dolar eridi. Kişi başı milli gelir 2 bin dolar azaldı. yüksek sektörler başta olmak üzere birçok ürüne fiyat artışı olarak yansımaya başladı. Otomotiv, elektronik ve petrokimya gibi sektörlerde şimdiden fiyat artışları yaşanırken, asıl zamlar yolda. TL’deki değer kaybı ihracat için ilk bakışta avantaj gibi görünse de 162 milyar dolar uzun vadeli döviz borcu olan iş dünyasında ve hammaddede önemli oranda dışa bağımlı sektörlerde endişeye yol açtı. Koronavirüs nedeniyle yoksullaşan, işini kaybeden milyonlarca yurttaşı daha da zor günler bekliyor. Birleşik Metalİş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi’ne (BİSAM) göre, 2003 Haziran’da 4 kişilik bir aile, günlük minimum 14.9 liraya sağlıklı beslenebilirken, 2020 Haziran ayında ancak 78.89 liraya sağlıklı beslenebilmekte. Buna göre 17 yıllık zaman zarfında açlık sınırı 5.3 kat arttı. Haziran ayında açlık sınırının 2 bin 367 lira, yoksulluk sınırının ise 8 bin 186 liraya çıktığı Türkiye’de yaklaşık 10 milyon çalışan aylık 2 bin 324 TL asgari ücretle geçimini sağlamak zorunda. Son verilere göre haziranda 2.3 milyon işçi kısa çalışma ödeneği aldı. 17 milyon muhtaç Nisanhaziran döneminde 1 milyon 705 bin 147 işçi de ücretsiz izne çıkarıldı. Bu işçiler ayda 1.168 lirayla geçinmeye çalışıyor. Türkiye’deki toplam 16 milyon 831 bin 210 kişi ise aldığı sosyal yardımlarla ayakta durabiliyor. Türkiye’deki kayıtlı işçilerin yüzde 40’tan fazlası asgari ücretle çalışıyor. Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) verilerine göre Avrupa’da asgari ücretle çalışan işçi oranının en yüksek olduğu ülke açık ara Türkiye. KIŞI BAŞI GELIR 2 BIN DOLAR DÜŞTÜ TL’de son yıllarda artan değer kaybıyla birlikte, dolar cinsinden kişi başına milli gelir eridi. 2019’da kişi başına GSYH cari fiyatlarla 51 bin 834 TL, dolar cinsinden 9 bin 127 olarak hesaplanıyordu. Bu rakam, 2013 yılında 12 bin 480 dolardı. Doların 7.30 TL’yi aşmasıyla da kişi başı milli gelir 7 bin 100 dolar seviyesine indi. Motorinin litresine 16 kuruş zam geldi Motorinin litre fiyatına dün gece yarısı 16 kuruş zam geldi. Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası’ndan yapılan açıklamaya göre, Ankara’da ortalama 6.14 liradan satılan motorinin litre fiyatı ise 6.30 lira olacak. Motorinin litresi İstanbul’da 5.92 liradan 6.08 liraya, İzmir’de 6,02 liradan 6.18 liraya yükselecek. l ANKARA/Cumhuriyet BIST’TE EBDKS UYGULAMASI Borsa İstanbul, 10 Ağustos’tan itibaren endeks bazında devre kesici (EBDKS) uygulamasına geçileceğini açıkladı. BIST 100 Endeksi’nin önceki günün kapanışına göre ilk eşik olarak en az yüzde 5 ve ikinci eşik olarak en az yüzde 7 düşmesi halinde EBDKS devreye girecek. EBDKS’nin devreye girmesiyle Pay Piyasası, VİOP, paya ve pay endekslerine dayalı sözleşmeler ile Borçlanma Araçları Piyasası Pay Repo Pazarı’nda işlemler geçici olarak durdurulacak. l Haber Merkezi Limondaki ihracat kısıtlaması kalktı Pandemi sürecinde tüketimi artan ve kilogram fiyatı 18 liraya kadar yükselen limona getirilen ihracat kısıtlaması, Resmi Gazete’de yayımlanan kararla kaldırıldı. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, “Bu kararın ihracatımıza olumlu etkisini göreceğiz. 2018’de yakaladığımız 330 milyon dolarlık ihracat rakamını bu sene yeniden yakalamayı hedefliyoruz” dedi. l Ekonomi Servisi PLASTIK ÜRETIMINDE DÜŞÜŞ Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı’na göre, 2020 ilk yarıdaki plastik mamul üretimi, 2019’un ilk yarısına kıyasla miktarda yüzde 4.8 azalışla 4.8 milyon tona, değer bazında ise yüzde 7.9 düşüşle 16.6 milyar dolara geriledi. Yılsonunda üretimin miktarda yüzde 3.5 azalışla 8.9 milyon ton, değerde yüzde 5.6 gerilemeyle 30.9 milyar dolara ineceği tahmin ediliyor. İhracat ise miktarda yüzde 5.2 artarken değerde yüzde 7.8 geriledi. l Ekonomi Servisi Daha sert ekonomik dalgalar yiyebiliriz Ekonomi yönetimi piyasalardan gelen işaretleri göremediği ya da küçümsediği için darbeyi ancak dalga vurunca anladı. Gelen dalgaların bununla bitmeyeceğini, gerçek önlemler almadığı takdirde çok daha sert darbeler geleceğini gördü mü, henüz onu bilmiyoruz. Daha geçen hafta başında, dalganın geldiğini, önlem alınmazsa eylül ayında vurma beklentisinin yükseldiğini, ancak daha önce de vurabileceğini belirtmiştik. Eylül beklentisi öne çekilince dalga daha önce geldi. Peki, ekonomi yönetimi gerçekten gelen tehlikenin tam olarak farkına vardı mı? Alınan ilk önlemler, henüz tam farkında olduğunu göstermiyor. Hâlâ üst perdeden tehdit savuran politikacılar olduğunu görüyoruz ama üst yönetim ne kadar farkında, onu önümüzdeki günlerde alınacak tedbirlerle göreceğiz. Alınan ilk önlemler neler derseniz; Merkez Bankası’nın piyasadaki parayı sıkılaştıracağını anlıyoruz. Bunun için piyasaya daha az para verecek, verdiği paranın maliyetini yükseltecek. Ancak gelişmiş ekonomilerde merkez bankaları politika faiziyle bu işi yaparken, bizim yönetimimiz yine arka yollara sapmaktan vazgeçmiyor. Politika faizini artırmadan, piyasayı fonlama faizini artırmaya başladı, şimdilik birkaç puanlık artış var. Kurlarda ise son birkaç günde yüzde 45’leri bulan artışlar oldu, yani TL o oranda değersizleşti. Şimdi kurlarda gelen bu seviyenin korunup korunmayacağı, ekonomi yönetiminin burada ne tavır alacağı önemli. Yani döviz rezervlerini hovardaca harcayıp hiçbir amacına ulaşamayan Merkez Bankası, yine kamu bankalarıyla birlikte kuru tutmak için satış yapacak mı göreceğiz. Yapmayıp TL faizleri ile kurları regüle etmeye mi çalışacak, onu da göreceğiz. Dün itibarıyla kur artışları durdu gözüküyor ama buralarda yeni bir denge bulup sonra yeniden hareketlenmeye başlar mı, işte o kararlara bağlı olacak. Merkez Bankası Başkanı, önceki gece alelacele topladığı banka genel müdürlerine kurları dikte etmediklerini söylemiş ama kimsenin inandığını sanmıyorum. Çünkü bunu söyleyen kişi, şimdiye kadar tersini yapan kişi. Bu arada piyasa koşullarına aykırı biçimde, yabancı sermayenin fon akışlarına kısıtlar getiren aynı ekonomi yönetimi, şimdi parasını getirip içeride TL varlıklarda tutmaya devam edecek fon akımlarına izin vereceğini söylemiş. Her şeyden önce kaybettiği güveni yabancı fonlar nezdinde yeniden kazanmasının güç olduğunu söyleyelim. Yanı sıra, bu tür koşullarla fon akışı sağlanamayacağını da söylemek gerekir. Bu yolla küresel likidite bolluğundan Türkiye’nin yeniden pay kapmaya çalışması biraz hayal gibi gözüküyor. Bence sonunda dengeleri kurmayı becerirlerse, açık sisteme geri dönmeleri gerekecek. Ekonomi yönetilmiyor, savruluyor Son günlerde yaşadığımız dalga bize bir kez daha ekonominin yönetilmediğini, dalgalar ve rüzgârların önünde savrulduğunu gösteriyor. Yani dalgayı görüp ne dalgayı önlemek için bir şey yapıldı, ne de dalganın yaratacağı etkilere karşı önlem alınabildi. Dalga göz göre göre geldi vurdu, sonra bunun hasarlarını onarma çalışmaları başladı. 2018 yılından beri uygulanan, pandemi nedeniyle dozu artırılan aşırı büyüme hırsı, bunun için ekonominin dengeleri zorlama eğilimi bile bile devam etti. Herkes söyledi: Türkiye gibi tasarrufu kıt, yabancı sermaye akımına ihtiyacı olan bir ülkede faizleri enflasyonun çok altında tutmaya devam ederseniz, üstüne üstlük kurları da tutma hırsına kapılırsanız, bu iş patlar. Peki, gelen dalga patlamanın sona erdiğini mi gösteriyor derseniz; hayır… Biriken gerilimin bir an önce uygun yöntemlerle boşaltılmaması halinde, arkasından çok daha büyük darbe gelme tehlikesi hâlâ var. Bu kaçınılmaz. Peki, ne demek istiyorum.. Ekonomiye fren ihtiyacı uzun zamandır gözüküyordu, biraz savrulunca frene bastınız ama frenin dozunu nasıl ayarlayacaksınız? Yavaşlayana kadar istikrarlı ama yumuşak biçimde frene dokunmaya devam mı edeceksiniz, yoksa bir basıp sonra ayağınızı çekecek misiniz ya da gaza yeniden mi yükleneceksiniz, bunu görmek gerekiyor. TL faizlerde dolaylı biçimde birkaç puanlık artış yapmanız, kamu bankalarının ucuz kredilerini biraz pahalandırıp hızını biraz kesmenizle birlikte bu işin hallolacağını düşünüyorsanız, bunun yeterli olmayacağını anlamak için yeni büyük dalgalar yemeniz gerekiyor demektir. Bence, hem fonlama faizi hem mevduat faiz oranlarının enflasyon oranlarının üzerine mutlaka ve acil olarak çıkması gerekiyor. Bu yeter mi derseniz, bir süre için yetebilir ama daha sonrası için yetmeyecektir. Çünkü kur dalgaları yedikçe enflasyon oranları daha da yükselecek, herkes görüyor. Bunun için yapılması gereken belki de şok faiz uygulamasına geçip, Merkez Bankası’nın gerekirse olağanüstü toplantı yapıp sert bir faiz artırımına gitmesi, bankaların mevduat ve kredi faiz oranlarına acil olarak buna uyumlandırması gerekecektir. Ancak şunu da söylemek gerekiyor ki bunlarla yetinilmesi halinde şahsen kalıcı bir yeni denge kurulabileceğini de düşünmüyorum. Gerek yabancı sermayeye gerek içerideki bankalara sopa gösteren tavrın sona erdirilmesi gerekiyor. Uyarılara rağmen o kadar büyük hatalar yapıldı, o kadar uzun süre hatada ısrar edildi ki, piyasaların ekonomi yönetimine yeniden güven sağlamasının çok zor olacağını herkesin görmesi gerekir. Sürekli tekrarladığım gibi, piyasalara güven verecek yeni rasyonel tedbirler açıklanmasının yanında, niyetinizin samimi olduğunu göstermek adına da olsa, kamu harcamalarını kısacağınızı somut kararlarla göstermeniz gerek. İşte bunun için Kanal İstanbul gibi, hem siyasi hem ekonomik israf açısından sembol olmuş bir projeyi, en azından birkaç yıl ötelediğinizi çıkıp açıklamanız gerekiyor. Ekonomi yönetimi üst üste çok kötü sınavlar verdi. Güven vermek zor bir süreçtir ama güvensizlik oluştuğunda, yeniden güven kazanmak çok zordur. Vatandaş, “seçtiği yöneticilerin yaptığı hataların faturasını kendisinin ödediğini” anlamadıkça, bu darbeleri yaşamaya devam ediyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle