28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 7 MAYIS 2020 PERŞEMBE gorus@cumhuriyet.com.tr TASARIM: ECE KURTULUŞ DURSUN OLAYLAR VE GÖRÜŞLER MESLEK ÖRGÜTLERİ SUSTURULUYOR MUSTAFA ÖZYÜREK 22. ve 23. Dönem Milletvekili Cumhurbaşkanı Erdoğan, adli yılın açılış töreninin külliyede yapılmasını protesto edip törene katılmayan baro başkanlarına sert tepki göstermişti. Hatırlanacağı gibi Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu’nun katıldığı töreni, Ankara, İstanbul, İzmir gibi çok üyeli barolar başta olmak üzere çok sayıda baro boykot etmişti. Katılmayan barolar, yüksek mahkeme başkanı ve üyeleri ile hâkim ve savcıların, Erdoğan’ın ayağına gitmesinin yargının bağımsızlığı ile bağdaşmadığını ifade etmektedirler. Bazı yüksek yargı mensupları da töreni aynı gerekçe ile boykot etmişlerdi. Töreni boykot eden barolara kızan Erdoğan “Barolar başta olmak üzere örgütlerin seçiminin ‘temsili demokrasi’ olduğuna inanıyorum” dedi. Temsili demokrasiden ne kastedildiği açıklanmadı. Erdoğan ısrarlı Bir süre, Erdoğan’ın meslek odalarının seçim yöntemini değiştirmeyi gündemden çıkardığı zannedildi. Son günlerde Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’a Ankara Barosu cevap verince raflarda bekleyen taslak gündeme geldi. Barolar Birliği Başkanı, “değişiklik yok” diye açıklama yaptı. Ancak Erdoğan ısrarlı olunca her kesim sesini kesti. Anayasal kuruluşlar olan mesleki birlik ve odalar, yöneticilerini demokratik seçimlerle belirlemektedir. Seçim yöntemi ile ilgili meslek mensuplarının yani avukatların, mühendislerin, doktorların vb. seçim yönteminden şikâyetleri duyulmamıştır. Ama olsun, meslek mensuplarının düşüncesinin bir önemi yok. Her konuda olduğu gibi meslek odalarının ve birliklerinin seçim yönteminin belirlenmesinde de Erdoğan’ın isteği önemlidir. Nisbi temsil TÜRMOB’da uygulanıyor Erdoğan’ın “temsili demokrasi” ile kastettiği seçim yöntemi 2008 yılında, mali müşavirler odalarında ve üst birlik TÜRMOB’da yasal düzenleme ile “nisbi temsil” olarak uygulanmaya başlandı. O Nisbi temsil yönteminin uygulanması meslek örgütlerinde uyumu ve uzlaşmayı ortadan kaldırmakta ve üyelere hizmeti aksatmaktadır. Başta barolar olmak üzere tüm meslek örgütlerinin nisbi temsili yaygınlaştıracak yasal düzenlemelere karşı tüm demokratik mücadele yollarına başvurmaları gerekir. yıllarda başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere bazı odaların ve TÜRMOB’un tutum ve açıklamaları iktidarı rahatsız ediyordu. Seçimlere katılan hükümet yanlısı gruplar, özellikle çok üyeli odalarda ve TÜRMOB’da bir varlık gösteremiyorlardı. Bu grupların baskısı ile hükümet, 3568 sayılı meslek yasasında değişiklik yapan bir tasarı hazırlayarak Meclis’e sundu. Yirmi yıl önemli bir itiraz görmeyen, meslek mensuplarının büyük çoğunluğunun kabullendiği seçim yöntemi değiştirilerek nisbi temsil uygulanmaya başlandı. Tasarının görüşüldüğü 2008 yılında parlamentoda görev yaptığım için hem Plan ve Bütçe Komisyonu’nda hem de Genel Kurul’da nisbi temsilin sakıncalarını anlatmaya, antidemokratik hükümlerini değiştirmeye çok emek sarf ettim. Plan ve Bütçe komisyonu’nda başta CHP’li milletvekilleri olmak üzere diğer muhalif üyelerin de çabaları ile AKP’lilere de tasarının sakıncalarını, bir ölçüde gideren bir yöntemi kabul ettirdik ve Plan ve Bütçe Komisyonu’nda oybirliği ile kabul edilen bir raporla TBMM Genel Kurulu’na havale ettik. Hükümet, oybirliği ile kabul edilen komisyon metnini değiştirip kendilerinden gelen tasarının ilk şeklini esas alan bir önerge verdi. Hükümetin verdiği önerge, komisyon metnine olumlu oy veren AKP’li milletvekillerinin de katılımı ile kabul edildi. Emir yüksek yerden gelmişti. Komisyonda ak diyenler Genel Kurul’da emir üzerine kara demişti. TÜRMOB ve odaların seçiminde uygulanan nisbi temsilin, diğer meslek örgütlerinde de uygulanacağı, Bakanlar tarafından o tarihte ifade edilmişti. Nedense nisbi temsil bugüne kadar sadece TÜRMOB ve bağlı odalarda uygulandı, yaygınlaştırılmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Barolar başta olmak üzere meslek örgütlerinin seçiminin temsili demokrasi olduğuna inanıyorum” sözü emir kabul edilerek tasarı ha zırlıkları başlamıştır. Nisbi temsilin sakıncaları, TÜRMOB ve bağlı odalarda on yılı aşan uygulamada ortaya çıkmıştır. Nisbi temsil, öncelikle örgütlerde “uzlaşma” arayışını ortadan kaldırmıştır. Seçimlerde beklediğini bulamayan gruplar, uzlaşmak yerine seçime ayrı girip belli sayıda yönetim kurulu üyesi ve delege çıkarmayı amaçlıyorlar. Mayıs 2019’da yapılan İstanbul Mali Müşavirler Odası seçimlerinde 9 liste yarıştı. Sadece üç liste yönetim kuruluna üye seçtirebildi. Bu dağınıklık yönetim kuruluna da yansıdığı için icraat yapmakta zorlanıyorlar. Bazı odalarda seçimdeki dağınıklık sonucu, tek yönetim kurulu üyesi çıkaran guruba başkanlık verildiğine tanık oluyoruz. Özetle, seçim yönteminde başlayan dağınıklık, odaların ve birliklerin çalışmasında ve üyelerine hizmette büyük sorunlar çıkmasına neden oldu. Nisbi temsil yöntemi, seçimlerde antidemokratik sonuçlar doğuruyor. TBMM’nin, 1 Mayıs 2008 günkü 98. birleşiminde yaptığım konuşmada, şu örneği vermiştim: 1000 üyenin katıldığı 5 yönetim kurulu üyesi seçilecek bir oda seçiminde 2 liste yarıştığını, A listesinin 800 oy, B listesinin 200 oy aldıklarını varsayalım. Blok halinde oy kullanıldığı için 800 oy alan listede her üye aynı oyu almasına rağmen bir adayın seçilemeyip diğer listeden bir adayın seçilmesi son derece antidemokratik sonuç doğurmaktadır. Nisbi temsil yönteminin uygulanması meslek örgütlerinde uyumu ve uzlaşmayı ortadan kaldırmakta ve üyelere hizmeti aksatmaktadır. Başta barolar olmak üzere tüm meslek örgütlerinin nisbi temsili yaygınlaştıracak yasal düzenlemelere karşı tüm demokratik mücadele yollarına başvurmaları gerekir. Bilelim ki nisbi temsil gelirse meslek örgütlerinin sesi soluğu kesilir. 6 VE 7 MAYIS NELER HATIRLATIYOR? PROF. DR. COŞKUN ÖZDEMIR Biz yaşı 65’i aşkınlar 50 günden beri evdeyiz. Okuyarak, yazarak, dinleyerek anılarla yaşıyoruz. 6 Mayıs, üç fidan, bilindiği üzere Deniz, Yusuf, Hüseyin’in idam günleridir. Meclis’te halkın oyları ile iktidara gelenler “üçe üç” diye bağırıyorlardı. “Bana sağcılar suç işliyor dedirtemezsiniz” diyen Demirel, idamlar için iki elini kaldırıyordu. O günlerden AKP’li bugünlere, halkın oyları ile iktidara gelenler Türkiye’nin yurtseverlerine çok eziyet ettiler. En büyük darbeler sola ve solculara vuruldu. Ülkenin geleceğini ka rarttılar. Halka da uyanma, bilinçlenme fırsatını tanımadılar. Bu memleketin en değerli insanları öldürüldü. Atatürk’ün mirası akıl, bilim, aydınlanma iktidara gelemedi. Okurları karşı koydu Cumhuriyet gazetesi 1924’ten beri karşıdevrime, gericiliğe karşı başlıca direnç odağı olmuştur. İşte 7 Mayıs, onun kuruluş yıldönümüdür. Gazetenin Cağaloğlu’ndaki eski binasının bahçesinde oturup sohbet ederek Nadir Nadili, İlhan Selçuklu, Melih Cevdet, Oktay Akbal ve Sami Karaörenli günler yaşadık. Perşembe günleri yemeklerde buluştuk. Mengü Ertel, Necati Cumalı, Gürbüz Barlas katılırdı bu yemeklere. Atatürkçü, aydınlanmacı Cumhuriyet zaman zaman saldırılara uğradı. Onu ele geçirmek isteyenler vardı. Cumhuriyet okurları karşı koydular ve buna olanak vermediler. Cumhuriyet, halkçı, devrimci, temel hak ve özgürlükleri, kadın haklarını, laiksosyal hukuk devletini savunan çizgisini hiç değiştirmedi. Yeni bir 7 Mayıs’ta, sonsuzluğa göçen gazete büyüklerini sevgi, saygı ve şükranla anmak isterim. Cumhuriyet gazetesine umut ve esenlik dolu nice yıldönümleri dilerim. Şehir hastaneleri hakkında sorular Cumhuriyet’te Tuncay Mollaveisoğlu’nun başlattığı, TELE 1’de İsmail Dükel’in sürdürdüğü “Şehir Hastanelerini sorgulama” sürecine bugün Balıkesir Milletvekili Op.Dr. Fikret Şahin’in Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın cevaplaması için TBMM’ye vermiş olduğu soru önergesi ile devam ediyorum: (Aslında bu konu, medya tarafından değil, COVID19 sürecinde, doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından gündeme getirildi; medya da bunun üzerine olaya yeniden ayrıntılı olarak eğildi.) HHH Sağlıkta Dönüşüm programının bir parçası olarak yapılan Şehir Hastanelerinin yatırım maliyetlerinin gerçek değerinin çok üzerinde olduğuna ve Devlet Bütçemize büyük oranda yük getirdiğine dair değerlendirmeler ve raporlar bulunmaktadır. Ayrıca Şehir Hastanelerine ait sözleşmelerin Bakanlığınız tarafından “ticari sır” gerekçesiyle kamuoyu hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi’yle paylaşılmaması bu kaygıları daha da artırmaktadır. Kamu harcamaları şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkeleriyle yapılması gerekirken, Bakanlığınız tarafından Şehir Hastanelerine ait sözleşmelerin gizlenmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin denetim yetkisini de engellemektedir. Bu bilgilere istinaden; 1 Yabancı menşeli (ABD) yönetim danışmanlık şirketi Frost & Sullivan tarafından hazırlanan ve https:// ww2.frost.com/frostperspectives/analysispublicprivatepartnershipppphospitalcampusesconstructionprogrammeturkey/internet adresinde, Haziran 2015 tarihinde yayımlanan “An Analysis of PublicPrivatePartnership (PPP) Hospital Campuses Construction Programme of Turkey” isimli raporda yer alan tabloda; ülkemizde yapılmış veya yapılması planlanan 15 Şehir Hastanesine ait yatırım maliyetlerinin miktarları belirtilmektedir. Maliyet miktarları 255.000.000 1.232.000.000 USD arasında değişen bu 15 Şehir Hastanesinin tabloda yer alan yatırım miktarları doğru mudur? 2 Hastanelerin yatırım maliyetleri, yatak sayısına bölündüğünde her hastane için yatak başına düşen maliyet miktarının 255.148 USD (Kayseri Şehir Hastanesi) ile 459.358 USD (İstanbul İkitelli Şehir Hastanesi) arasında değişmekte olduğu görülmektedir. Yatak başına düşen yatırım miktarında bu derece büyük oranda farklılıklar olmasının sebebi nedir? 3 Şehir Hastaneleri için yapılan yatırımlar; Kamu Özel İş Birliği modeli benimsenmeden doğrudan Sağlık Bakanlığı tarafından yapılmış olsaydı maliyetleri ne olacaktı? Bu konuda bir çalışmanız oldu mu? 4 Şu ana kadar sözleşmeleri yapılan ve işletilmekte olan Şehir Hastanelerine ödenen kira bedelleri nedir? Hastanelerin gelirleri kira bedellerini karşılayabilmekte midir? 5 Şehir Hastanelerini işleten şirketlerle yapılan sözleşmelerde hasta sayısı garantisi ve tıbbi hizmet garantileri verildiği doğru mudur? Verilen garantiler doğru ise hangi oranda garantiler verilmiştir? 6 Yabancı menşeli danışmanlık ve yatırım şirketlerinin bilgisi dahilinde olan şehir hastanelerine ait sözleşmelerin örnekleri daha önce istenmiş olmasına rağmen neden Milletin Temsilcileri olan Milletvekilleri ile paylaşılmamaktadır. Bu sözleşmelerin açıklanmasının mahsuru nedir? Sözleşmelerin açıklanmamasının nedeni aşırı kamu zararı barındırıyor olması mıdır? 7 Şehir Hastanelerine ait sözleşmelerin birer örneğini Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde paylaşılmak üzere tarafımıza göndermeyi düşünüyor musunuz? HHH Bu yazıyı yazmadan önce, Fikret Şahin’e yeniden, “Bir yanıt geldi mi” diye sordum ve hiçbir açıklama yapılmadığını öğrendim. Gelirse açıklama metni ve kısa yorumlar yarınki yazıya! Õ%6$%+!,+Û4!0/+5$Û9% #5(52Û9%4+Û4!0,!2).$!"¢9¢+Û.$Û2Û 45.00 TL 27.00 TL 18.00 TL 10.80 TL 18.00 TL 10.80 TL 22.00 TL 13.20 TL 18.52 TL 7.41 TL 16.00 TL 9.60 TL 13.89 TL 5.56 35.00 TL 21.00 TL 11.11 TL 3.33 TL 25.00 TL 15.00 TL 32.00 TL 19.20 TL 35.00 TL 21.00 TL 30.00 TL 18.00 TL 23.15 TL 13.89 TL 18.52 TL 11.11 TL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle