28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 21 MAYIS 2020 PERŞEMBE TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN YORUM Kremlin Esad’ın arkasında Son günlerde önemli bir iddia dolaşımda. Buna göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye’de Devlet Başkanı Beşşar Esad’dan vazgeçiyor! Bu iddianın doğru olduğuna dair elde somut veri yok, en fazla ham analize veri olabilecek propaganda hedefli ham istihbarat var... Rusya çıkarları için Suriye’de Öncelikle bu iddianın ele alınış tarzındaki üç yanlışı düzeltmek gerekir: 1) Rusya, Esad’ı savunmak için değil, kendi çıkarları için Suriye’de. O çıkarları savunabilmek de Esad’ı desteklemesinden geçiyor. 2) Esad, Rusya kendisini desteklediği için değil, iyi direndiği için yıkılmadı. Elbette Rusya’nın desteği çok önemlidir, fazlasıyla değerlidir ancak sonuca etkisi bakımından Esad’ın milletiyle ve ordusuyla direnişinin yanında ikincildir. 3) Rusya, Esad’ı iyi direnebildiği için destekledi; ayakta kalamayacağını düşünseydi bu oranda destek vermez, diplomatik destekle sınırlı kalırdı. Nitekim önce diplomatik destek verdi, kazanacağını gördüğünde de 2015’te sahaya silahlı indi. Örneğin Rusya, Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi lideri Muammer Kaddafi’ye destek vermemişti. Çünkü hem Libya’daki çıkarları Suriye’deki kadar kritik değildi, hem de Kaddafi’nin direnemeyeceğini hesaplamıştı. Çünkü Kremlin biliyordu ki Kaddafi Libya’da “sağlam bir devlet” inşa edememişti, Libya hâlâ bir ölçüde kabile/aşiret konfederasyonuydu. Suriye’de ise “sağlam bir devlet” vardı, olduğu da görüldü. Rusya açısından Doğu Akdeniz’in önemi Bu durumda Rusya’nın Esad’dan vazgeçtiğini söyleyebilmek için iki şeyin değişmiş olması lazım: Birincisi Rusya’nın Suriye’deki çıkarlarının gerilemesi, ikincisi de Esad’ın savaşı kaybetmesi gerekmektedir. Ancak tam tersi yaşanmaktadır: 1) Rusya’nın Suriye’deki çıkarları pekişmektedir; Doğu Akdeniz’in büyük önem kazanmaya başladığı şu süreçte Rusya’nın Suriye’de deniz ve hava üsleri bulunduruyor olması kendi hayati çıkarları açısından kritik önemdedir. Zira Doğu Akdeniz meselesi, aynı zamanda enerji meselesidir. ABD’nin Doğu Akdeniz’deki hedefi; bölgedeki doğalgazın Avrupa pazarına ulaştırılarak AB’nin Rusya’ya bağımlılığının azaltılmasıdır. Zira Washington, enerji odaklı AlmanRus işbirliğinin ABDAB ittifakının altını oyduğunu düşünmektedir. Dolayısıyla Doğu Akdeniz meselesi Rusya’yı stratejik düzlemde ilgilendirmektedir ve Moskova’nın Suriye’de varlık bulundurması gelecekteki çıkarları açısından çok önemlidir. Esad Türkiye, Rusya ve İran’ı birleştirdi! Gelelim Esad’ın cephedeki durumuna... 2) Esad savaşı kaybetmemekte, tersine kazanmaktadır. Üstelik her gün bir öncekine göre Suriye’de daha çok alanda egemenliğini yeniden oluşturmaktadır. Dahası Esad’ın kazanması, 2011’de kendisine karşı oluşturulan cepheyi de dağıtmıştır: Suriye’de Esad’a karşı ABDTürkiyeSuudi ArabistanKatar cephesi yoktur artık. İleride daha iyi anlaşılacaktır: Esad’ın, PYD konusundaki taktik manevralarının, ABD ile Türkiye’nin Suriye’deki işbirliğinin bozulmasında önemli bir payı vardır. Evet, Esad Ankara’yla bir anlaşma kazanamamıştır ancak en azından Ankara’nın Washington’la birlikte hareket etmediği koşullara kavuşmuştur. Bu da Suriye’nin kuzeyine yönelik taarruzunda elini güçlendirmiştir. Kaldı ki Astana Platformu’nun da fiili mimarı Esad’dır! Esad direnemeseydi, Rusya, İran ve Türkiye üçlü işbirliğinin şartları oluşamayacaktı! Çıkar ortaklığı sürüyor Sonuç olarak ABD ataktayken bile Esad’ı destekleyen Rusya, ABD gerilerken Esad’a desteğini neden çeksin? Tersine şartlar Esad için de Putin için de daha uygun hale gelmektedir. Yani şartlar ikilinin işbirliğinin sürmesini gerektirecek uygunluktadır. Çıkarlar ve şartlar değişir, politika ancak o zaman değişir! 21 MAYIS 2020 SAYI: 34560 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 03:44 05:34 13:06 17:03 20:28 22:09 Ankara 03:35 05:21 12:50 16:45 20:09 21:48 İzmir 04:06 05:48 13:13 17:05 20:28 22:03 “M illi Görüş” önderinin oğlu Fatih Erba ödün vermemek gerekir. İslamcıların diline kapılmadan, inatla kendi tezlerini savun kan, “15 yaşında kız cinsel mak gerekir. olgunluğa erişmiştir, rızası Önümüzde açlık soru da geçerlidir” diyor. Necmettin Erbakan’ın en nu var. Nasıl doyuracakAyrıntılar sınız halkı, tarım politika Ayrıntılar başarılı öğrencisi Erdoğan Cumhurbaşkanı’dır, yol arkadaşlarının partisi Saadet, “Millet İttifakı” üyesi olarak muhalefettedir, aynı tayfa Çocuk bedeni üstüne kurulan ideoloji! nız nedir, söyleyeceksiniz. Su fakiriyiz, en büyük sorunumuz bu, nasıl çözeceksiniz ölümcül meseleyi, ifade edeceksiniz. Dünyayı yeni dan Davutoğlu ve Babacan tafa Kemal’i yıkıp kendilerine uygun salgınlar bekliyor. Halk sağ sahte umut olarak sunuldu. Öğren olanı inşa ediyor. Bunda hayli ciddi lığına nasıl yaklaşacaksınız, ilaç sa cilerden Abdullah Gül eski Cum yol aldılar, çünkü işbirlikçilerini doğ nayiniz ne olacak, bilimsel araştır hurbaşkanıdır, yeni süreçte akil diye ru seçtiler. “Kimdir bunlar?” diye maları hangi yolla gerçekleştirecek pazara sürülmek için beklemededir. ceksiniz. Tamamı iyi niyetli (!) olsa siniz, anlatacaksınız. En önemli Oğul Fatih, “nereden ne kaparım” bile bu değirmene su taşıyanlardır. si sadaka kültürü yerine ne koya diye çıktı meydana. Unutmayalım, “Cehenneme gi caksınız, somut tarif edeceksiniz. Siyasal İslam resmi ideolojidir. den yol, iyi niyet taşlarıyla döşelidir.” Hukuk devletini yeniden nasıl in Yeni devlet bunun üstüne kurul HHH şa edeceksiniz, demokrasiden ne muştur. “Memleket Masası” kurmaya ni anlıyorsunuz, madde madde dile HHH yetli olanlarla başlayalım. Bu na getireceksiniz. 19 Mayıs 1919 önemli bir tarihi sıl bir masa ki içinde milyonlarca in HHH kırılma olduğu için bayramdır. Maa sanın oy verdiği partiye yer yok. İn Neoliberalizme net tepki koyma lesef geniş kalabalıklar, “Atam sen sanlara siyaset yapma, temsil etme dan, patronlarla kol kola, NATO çiz kalk ben yatam” tadında kutlama hakkı vermezseniz eğer, bir arada gisinden ayrılmadan, sınıf bilincine yaptılar yine. Anlıyorum bir biçim nasıl yaşayacağız? Hele bunu Ata dayanmayan muhaliflik palavradır. de kendilerini ifade etmek istiyor türkçülük maskesi altında yapar “Devrim” romantik kavram değil lar. Yazık ki itiraz, “Sarı saçlım mavi sanız, 12 Eylül’cülerden ne farkınız dir. Bu salgın süreci her anlamda gözlüm neredesin nerde”, “İzmir’in kalır? En kötü söz silahtan iyi değil bilgilerimizi sarstı, alışkanlıklarımı dağlarında çiçekler açar” düzeyinde midir? Konuşma, tartışma olmayın zı yerle bir etti. Tam da devrimciler kalıyor. İktidar açısından bu söyle ca silahlar yerini alıyor, bu yol çık için görev zamanıdır. Geleceği gör min rahatsız edici hiçbir yanı yok. mazdır! mek, tasarlamak ve adil, eşit dünya Çünkü içinde hakiki itiraz yok. Er HHH kurmak için çabalamak gerekir. doğan da “bayrak”, “marş”, “mil Sabah “Gençlik ve Spor Bayramı Siyasal İslamcılar fiilen Cumhuri let” vurgusu yapıyor, kendini mu kutlu olsun”, öğleden sonra “Kadir yeti yıktılar. Meclis iradesi Mustafa halif sayan kesimler de! Bu süreç geceniz mübarek olsun” diye mesaj Kemal’in temel dayanağıydı. Şimdi te yepyeni tarih yazılıyor oysa! Artık göndermekle, hem Türkeş’i hem bir Cumhuriyet varmış gibi davran Abdülhamit, Vahdettin ve Musta Deniz Gezmiş’i anma popülizmiy mak, içi boş Atatürkçülük yapmak, fa Kemal yan yana anılıyor. le olmaz! tam da yeni düzenin isteğidir. Doğ Yeni Mustafa Kemal yaratılıyor! Oturduğu yerden içi boş Atatürk rusu hakikatle yüzleşmektir. Unut HHH çülükle sürece katkı yaparsınız sa mayalım Mustafa Kemal laf ebe Bu memleket insanı Atatürk’ü dece! si değildi, konforlu alanlarda gizlen sever. Kimi AKP militanları, “Biz HHH medi. Devrimciydi. Erdoğan’a reis diyoruz, çocukları Siyasal İslamcılar hamasetle du HHH mız Atam diyecek” düşü görse de iş rumu idare etmeye çalışıyor. Bu Genç kızların bedenlerini inatla tar o kadar kolay değil. Kurnaz siyasal na karşı hakikati göstermek görev tıştırmanın rastlantı olduğunu sanı İslamcılar bunu gördüğü için, ye dir. Aydınlanmadan, laiklikten, cum yorsanız yanılırsınız! Buna “siyasal ni bir tarih anlatısıyla devrimci Mus huriyetten, hukukun üstünlüğünden İslam” denir. Sabrımızı mı test ediyorlar? Kendilerinden görmedikleri, bu yüzden herhalde adamdan saymadıkları herkesin sabrını test ediyorlar. Sadece son bir haftadaki olaylar ikiüç makaleye sığmaz. Samsun’da Atatürk heykeline çelenk bırakmayı Covid19 bahanesiyle engellemek nedir yahu? Uzaydan mı geldiniz? Neyin peşindesiniz? Yeni yazılan 30 köşe yazısını da mı okumadınız; Samsun’da atılan o ilk adım olmasa, Osmanlı İmparatorluğu nasıl emperyalist devletler tarafından paylaşılacaktı, camilerde nasıl “Tanrı, Kraliçe’yi Korusun” mahyaları yer alacaktı, tekrar mı anlatmak gerekiyor? Gerçekten, aranızda birileri çetele mi tutuyor? Mesela Atatürk’e yapılan her saygısızlık, yok sayma, sözde “sehven” ağızdan kaçan her kötü sözde, birileri sicilinize artı puanlar mı ekliyor? Daha mı havalı yürüyorsunuz kendi aranızda? Çevrenizde daha mı kolay makam ya da iş kapıyorsunuz? “Bak bu, Atatürkçüleri mermi gösterip tehdit eden adam”, “Bak şu, ‘bizim mahallede 50 tanesini indirmeye hazırız adresleri belli’ diyen kadın”, “Bak, o yürüyen ikili, bizim yurtta Atatürk posterini (bilerek) binadan ters asan çocuklar”, “Bak şu, kızların 12 yaşında hamile kalmalarında mahur yok diyen büyüğümüz”, “Bak, şu ‘19 Mayıs Cumhuriyet Bayramı’ lafıyla Atatürkçüleri deli eden TRT ekibinin başı!” Gerçekten bunları yapanlara yazıklar olsun! Hem nankör hem seviyesizsiniz! Elbet, bu ucuz tavır ve yıpratma yöntemlerinizden utanıp onları saklamaya çalışacağınız günleri de göreceğiz. 19 Mayıs’ta Anıtkabir’e CHP Genel Başkanı ile giden aralarında Mahmut Tanal’ın, Oğuz Kaan Salıcı’nın da olduğu dört milletvekilini Ata’nın huzuruna almamak ne demek? “Daha önce isimleri bize bildirilmemişti” şeklinde bir bahanenin ardına saklanmak da nesi? Soruyu şöyle soralım: Şayet oraya gelen AKP Genel Başkanı (yani Cumhurbaşkanı) yanında da adı daha önce verilmemiş dört milletvekili olsa, Anıtkabir kapı denetimi aynı tavrı mı gösterecekti? Her kanun, her uygulama, kesime ve kişiye MIMARLAR ODASI’NDAN ‘GEZI’ ETKINLIĞI Osman Kavala için özel. RTÜK kararları, para cezaları, ekran kapatmalar, hepsi hangi kesimden olduğunuza bağlı! Rakamlar açıklandı: Dört muhalif kana Özgür, kuralsızca yazılama ve slogan Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Gezi Direnişi’nin 7. yılında, “Gezi’nin yaratıcı coşkusunu sokaklarda dolaştırmak, mizahın ve güzel gelecek düşlerinin üretilmesi” için “Yazılamaya ve grafitiye çıkıyoruz” başlığı ile üretim atölyesi çağrısı yaptı. Gezi Direnişi’nde “yazılama ve grafitinin her kentin duvarlarında isyanın ve esprilerin dışavurumu halini aldığı” ifade edilen çağrıda, “Özgürce ve kuralsızca slogan üretilmesi” istendi. Katılımcıların, kentin istediği duvarında, duvarın boş olup olmaması ya da yazılanmasına izin verilip verilmeyeceği düşünülmeden yazılama ya da grafiti tasarlanması çağrısı yapılırken, “Seçilen yere yapılacak tasarımın ilgili duvara sanal olarak yerleştirilmiş bir görüntüsünün üretilmesi gerekiyor” denildi. Eserlerin, “dogrudan.org” adlı siteye 28 Mayıs’a kadar yüklenebileceği belirtildi. l ANKARA tahliye başvurusu Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala için avukatları tahliye talebinde bulundu. Sulh ceza hâkimliğine sunulmak üzere verilen dilekçede, AİHM’nin Kavala’nın derhal serbest bırakılması yönündeki kararında tutukluluğuna gerekçe gösterilen “casusluk” iddiasının değerlendirildiği hatırlatıldı. Kavala’nın tutukluluğunun 2017’den bu yana devam eden soruşturma gerekçesiyle keyfi bir hale geldiğine ve soruşturmanın gizli yürütüldüğüne dikkat çekilen dilekçede, “Araştırmanın devam ettiği gerekçesi hukuka ve hakkaniyete aykırıdır” dendi. l İSTANBUL la, son bir buçuk yılda 11 milyon lira ceza kesilmiş. Yandaş kanallarına verilen ise iki küçük uyarı! Atatürkçüleri tehdit etmek, adını vererek hedef göstermek “büyütülecek bir şey değil” yorumuyla cezasız geçiştirilen basit bir vaka ama Atatürkçü gençler küçük bir eleştiri tweet’i attıklarında bile ev baskınları, gözaltılar, tutuklamalar... Genç yol arkadaşlarım Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın akıl ve mantığa sığmayan gerekçelerle hâlâ tutuklu olmaları kalbimde hâlâ büyük bir yara... Ne onların ne de diğer tutuklu gazetecilerin durumuna alışamıyorum ve alışmayacağım. Aynen Balbay’ın gazetemizde yayımlanan Silivri dönemi yazıları gibi, Terkoğlu, Pehlivan ve Murat Ağırel’in içeriden yazdıkları da basın ve demokrasi tarihimizin altın sayfalarına girecek, hatta girdi bile. Hangi konsantrasyonla, o zorlukların ortasında bu satırları kaleme alabiliyorlar, inanamıyorum. Pehlivan’ın BULMACA SEDAT YAŞAYAN “Yok artık deyip, volta atıyorum” başlıklı yazısı, mantığa meydan okuyan hangi gerekçelerle hap SOLDAN SAĞA: 1/ Kocaeli yöresine özgü bir tür köfte. 2/ Kısa çizme... Bir şeyin temelini oluşturan öz. 3/ İri ve uzun taneli bir üzüm cinsi... Tuzağa düşürülen şey. 4/ İri yarı, güçlü kuvvetli ve erkeksi kadın. 5/ Siyaha çalan buğday rengi... Satrançta özel bir hareket. 6/ Parlak beyaz renkli bir 1 234 5 678 9 1 VARTAVAR 2 ETA K İ L İ Z 3 RUHSA T İ Y E 4 Ç VAR İ DAT 5 EFAL RA E 6 NANAY TAT 7 İ R VAN M İ 1 23 4 5 6789 1 2 3 4 5 6 se atıldıklarını tekrar kanıtlıyor. Terkoğlu’nun son iki yazısı yine muhteşem... “Terörle yargılayan terör” yazısını arşivden mutlaka okuyun! Evet Türkiye adına, basın tarihimiz adına, onlar ve diğer tüm tutuklu gazeteciler “demokrasi nöbeti” tutuyorlar. Bir an önce her birinin özgürlüklerine kavuşmalarını bekliyoruz... Ben aslen Adanalıyım. Baba tarafım KarşıyakaYüreğirli ve nüfus kaydım da hâlâ Adana’da. Dr. Suphi Baykam’ın ilk milletvekilliği de Adana’dan. İşte o güzel Yüreğirimizin CHP Gençlik Kolları Başkanı Eren Yıldırım, kaymakamlığın önünde tehdit edildiği için şikâyetçi olarak polisi ara element... Tavlada “üç” sayısı. 7/ 8 K A R A K U C A K 7 Hayvanın bir yanındaki yük... 9 Çift direkli yelkenli bir gemi. 8/ Ş E T ARE T 8 Rüzgâr korkusu. 9/ “Suya düşeni ram. 2/ Kadastro haritaların 9 yakmaz” (Karacaoğlan)... Yatak da parseller topluluğu... Sergi doldurmaya yarayan yün, pamuk, lerde çeşitli firmalara ayrılmış kalan köklü sap... Divan edebiyatı mışken, önce gözaltına alınıp serbest bırakıldı, ardından malum gözdağı verme meraklısı baskılar devreye sokulunca birden tutuklama kararı çıktı! Dün CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, çok açık bir meydan okuma yaptı: “Yüreğir Kaymakamlığı’nın önündeki kamera kayıtlarını ortaya koyun, Eren Yıldırım bu olayın mağduru kıtık gibi şeyler. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Dövülmüş buğday ve etle yapılan bir yemek... Çin felsefesinde yerlerin her biri. 3/ Kışla ve garnizonlarda giriş kapısı. 4/ Bir yerde oturma... Bir nota. 5/ İzmir’in Seferihisar ilçesinde bir kaplıca. nın en büyük hiciv şairi. 7/ Çıplak vücut resmi... Önü hendekli siper... Hastalık, dert. 8/ Nevşehir’in bir ilçesi... Bizmut elementinin simge mu yoksa suçlusu mu, ortaya çıksın.” Gerçekten de en doğru yöntem bu! Böylece genç bir arkadaşımız boş yere içeride tutulmamış olur, adalet tecelli eder! 5 penaltı mı, “doğru yol”u belirten temel kav 6/ Ekin biçildikten sonra toprakta si. 9/ Konut... Eski ayakkabı. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr 11 penaltı mı? ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Türkiye Süper Ligi’nin kalan 8 haftalık maçları nasıl bitirilecek, lig ne zaman başlayacak? TFF Başkanı Nihat Özdemir, 12 Haziran diye açıkladı ama her yerden itirazlar yağdı. Neredeyse kulüplerin yarısı oynamak istemiyor. Üstelik bunun bir de alt ligleri var! 1. 2. 3. Ligler, Amatör Ligler, Bölgesel Amatör Ligler... Bir yandan Allah’a şükür ki kaybettiğimiz yurttaşların sayısı her gün azalıyor ama futbolcular hâlâ tedirgin ve ailelerinin morali bozuk. Futbolun korona şartları çerçevesinde oynanması mümkün değil! İki hafta kadar önce, ilk kez Ertem Şener’in YouTube kanalında dile getirdim, ardından bu fikirlerim Arif Kızılyalın’ın yazısıyla Cumhuriyet portalda ve konuk yazar olarak görüşlerimi yansıtan Sözcü’de yer aldı. Çok basit: Futboldaki nefes nefese temaslı çekişmeleri ekarte etmenin tek yolu, maçları oynamadan penaltı atışları yaparak karşılaşmaları tamamlamak! Böylece sosyal mesafeye uyarak, her karşılaşmanın sonucu alınmış olacak. Üstelik, seyircisiz karşılaşmalar inanılmaz sıkıcı, bezdirici yankı sesleri insanı futboldan soğutuyor. Halbuki maçlar 5’er veya 11’er penaltı atışı ile belirlense televizyonlarda seyirci rekoru kırılır, maç öncesi ve sonrası bir saate yakın yayınlarla ekranlarda yer alır, yayıncı kuruluş tarafından ödemeler yapılır, kimse de hastalık riski taşımamış olur. Sezon böylece geciktirilmeden sonuca ulaşır. Zaten herhalde diğer iki seçenek de gerçekten çok kötü! Nedir onlar? Ligi şu andaki puan cetveliyle tescil etmek veya oynanmamış saymak... Birincisi yarışan takımlara büyük bir haksızlık olur, ikincisi de bugüne kadar harcanan emeklere... Önerdiğim formül, herkese kazandıran “winwin” şeklinde bir sonucu beraberinde getiriyor. Maçlar oynanır ve ağır vakalar yaşanırsa, ceza davaları açılabileceğinden söz ediliyor! Ayrıca, oynanan maçlarda tek bir kişide korona çıksa, o takımlar iki hafta karantinaya mı alınacak sorusunun yanıtı da verilemiyor... Dün Sivasspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay’la konuştum, fikrin ona çok yakın geldiğini bana aktardı. Daha iyi formülü olan varsa, dinlemek isterim. Acaba UEFA bu işe ne der?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle