18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 2 MART 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: CAFER KURT HABER/YORUM Kimya mühendislerinden sanayi tesisleri için deprem uyarısı Hasar katlanır İdlib faciası T ürkiye, AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Gezi” protesto eylemleriyle ilgili yargı sürecine müdahale etmesini, bu davada beraat kararı veren hâkimler hakkında soruşturma açılmasını, beraat eden Osman Kavala’nın yeniden tutuklanmasını, yargı bağımsızlığının bir darbe daha yemesini tartışırken, kendisini bir anda İdlib krizinin içinde buldu. Suriye sınırları içinde yer alan İdlib bölgesindeki Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı askerler, Rusya’nın desteğindeki Suriye ordusunun saldırısına uğradı, 36 asker yaşamını yitirdi. Bunun üzerine TSK, Suriye ordusuna yönelik saldırıya geçti, onlarca tankı, helikopteri, topçu bataryasını, silah deposunu imha etti, bini aşkın Suriye askeri yaşamını yitirdi. Böylece AKP hükümeti, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ve muhalefeti devre dışı bırakarak Suriye ile savaşa girmiş oldu! TSK, “Zeytin Dalı”, “Fırat Kalkanı” ve “Barış Pınarı” harekâtlarında, terör örgütü PKK’ye ve onun uzantısı PYD/YPG’ye karşı, Suriye topraklarında sınır ötesi operasyonlar gerçekleştirmişti. Bu nedenle de söz konusu operasyonlar, Türkiye’de halk tabanında yaygın bir destek görmüştü. Ancak TSK’nin İdlib’deki varlık nedeni farklı. TSK burada, terör örgütü PKK’ye karşı bir operasyon için bulunmuyor. TSK burada, Birleşmiş Milletler tarafından resmen tanınan Suriye yönetimini devirmek için mücadele eden silahlı grupları korumak amacıyla görev almaktadır! Bu gruplar, Suriye devleti tarafından terörist olarak tanımlanmaktadır. Bir yönetimin, kendisini devirmek için mücadele eden silahlı grupları terörist olarak nitelendirmesi doğaldır. Türkiye PKK’yi nasıl terörist olarak nitelendiriyorsa, Suriye de aynı biçimde bu grupları terörist olarak nitelendirmektedir. El Kaide ve El Nusra gibi laiklik karşıtı İslamcı köktendinci terör örgütlerinin ve laiklik karşıtı İslamcı köktendinci “İhvan/Müslüman Kardeşler” örgütünün uzantısı olan bu gruplar, Suriye’de laiklik karşıtı İslamcı köktendinci bir rejim kurmayı amaçlamaktadırlar. AKP hükümeti, Suriye’de bu grupları desteklemektedir ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bu gerici projeye alet etmektedir! AKP hükümetinin, laiklik karşıtı İslamcı köktendinci takıntıları ve dinci, mezhepçi dış politikası nedeniyle, TSK’yi başka bir ülkenin topraklarında konuşlandırması ve Türk askerlerinin can güvenliğini tehlikeye atması kabul edilebilir bir şey değildir. TSK, Türkiye’ye yönelik işgal girişimlerine yanıt vermekle, Türkiye’ye karşı gerçekleşen terör eylemlerini bertaraf etmekle, Türkiye’nin savunmasını sağlamakla yükümlüdür. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin görevi ve sorumluluğu, başka bir ülkenin yönetimini devirmek ve başka bir ülkede İslamcı köktendinci bir rejim kurmak değildir! Erdoğan’ın, dünyanın iki askeri süper gücünden birisi olan Rusya’yı karşısına alması, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e, Rusya’nın bölgeden çekilmesi çağrısı yapması, Türkiye’yi başka bir ülkeyle savaşa sokması, ulusal çıkarlarla açıklanabilecek bir şey değildir. AKP’nin ve onun destekçisi MHP’nin, ABD emperyalizmine ve İsrail’in bölgedeki çıkarlarına hizmet ettikleri açıktır! AKP hükümetinin, Avrupa Birliği’ni susturmak ve İdlib için AB’nin desteğini almak amacıyla göçmen ve mülteci kozunu kullanması, sınır kapılarını açarak AB’yi tehdit etmesi, olayları göçmen ve mülteci sorunuyla ilişkilendirerek çarpıtması da, Türkiye’ye itibar kazandıracak bir davranış değildir. İdlib’de yaşananlar, “Arap Baharı” olarak adlandırılıp Arap kâbusuna dönüşen sürecin bir devamıdır. Amaç, İsrail’in tehdit olarak gördüğü İran, Libya, Irak ve Suriye’deki yönetimleri, din, mezhep ve etnik kimlik üzerinden oluşturulan örgütlenmeler kullanılarak devirmekti. Irak’ta Saddam Hüseyin yönetimi, Libya’da Muammer Kaddafi yönetimi bu şekilde devrilmiştir, iki ülke de bölünmüş ve iç savaşa sürüklenmiştir. Suriye’deki Beşşar Esad yönetiminin devrilmesi, Rusya’nın devreye girmesiyle engellenmiştir. TSK’nin İdlib’deki varlığını ve burada yürüttüğü operasyonları ulusal çıkarlarla açıklayanlar, Türk halkına yalan söyleyerek, askerlerin kanı üzerinden siyaset yapmaktadırlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesinin yerini, “Yurtta Savaş, Dünyada Savaş” almıştır! Kimya Mühendisleri Odası (KMO) İstanbul Şubesi’nin hazırladığı “Endüstriyel Yangınlar ve Patlamalar 2019 Yılı Raporu”na göre, deprem durumda endüstriyel patlama riski bulunuyor. Raporda, patlamanın depremin hasarını büyük oranda artıracağına dikkat çekildi. Rapora göre, Türkiye’de 2019’da 541 endüstriyel yangın ve patlama olurken 30 işçi hayatını kaybetti, 134 işçi yaralandı. Yüzlerce kişi yangından sonra ortaya çıkan zehirleyici gazlardan etkilenerek tedavi gördü. Geçen yıl, İstanbul 200 olayla başı çekerken, bunu 67 olayla İzmir, 52 olayla Kocaeli ve 29 olayla Ankara takip etti. İstanbul ilçelerindeki dağılıma bakıldığında özellikle kimya sanayisinin yoğun olduğu, Tuzla ve yine sanayi sitelerinin yoğun olarak bulunduğu Esenyurt ön plana çıktı. Raporda, yaşanacak büyük bir depremde kaza riskine dikkat çekilerek “Depreme hazırlık master planlamasının sürekli güncel tutulması ve bölgesel bir eylem planı hazırlanması önem taşımaktadır. OSB’lerin ve fabrikaların kurulumunda yerleşim alanlarına yönelik riskler dikkate alınmalı, halihazırda çalışan tesislerden de yerleri uygun olmayanlar tespit edilerek yerlerinin değiştirilmesi için çalışmalar başlatılmalıdır” denildi. l Haber Merkezi SDD: TEZKERENİN REDDİ EMPERYALIZMLE MÜCADELENİN TARIHI ÖRNEĞI S osyal Demokrasi Derneği (SDD) 1 Mart tezkeresinin reddedilişinin 17. yıldönümünde bir araya geldi. SDD İstanbul Başkanı Süha Akıncı, “AKP tezkeresinin reddi; Amerikan emperyalizmi ile mücadele edilebileceğinin tarihi bir örneğidir” dedi. 2003”te, Amerika’nın Irak’ı işgal etmek için bölgede Türk askerinin bulunmasını sağlayacak olan 1 Mart tezkeresi, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın yaptığı tarihi konuşmanın ardından AKP içinden de mil letvekillerinin verdiği oylarla reddedilmişti. SSD tarafından düzenlenen toplantının açılışında konuşan Akıncı, 1 Mart 2003 tarihinin siyasal tarihimizde önemli bir yeri olduğunu vurgulayarak “Bu mücadele, silahsız olarak demokratik parlamenter bir mücadele ile verilmiş, önemli bir antiemperyalist mücadeledir. Verilen kararın günümüzdeki Suriyeİdlib saldırılarında ne kadar önemli bir karar olduğu bir kere daha anlaşılmaktadır” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet CKD’nin yeni başkanı Tülin Oygür oldu Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) 9. Olağan Yükseliş Genel Kurulu, önceki gün Ankara’da yapıldı. Türkiye’nin dört bir yanından gelen delegelerin oy kullandığı kongrede, CKD Genel Başkanlığı’na Prof. Dr. Tülin Oygür seçildi. İdlib’de kaybettiğimiz şehitlerimiz için saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan kongrede eski Gazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tülin Oygür ile Nuran Heper başkanlık için yarıştı. Kurultayda divan başkanlığına Prof. Dr. Birgül Ayman Güler seçildi. Oygür, “Bizi kadın mücadelesinde bir araya getiren ortak paydamız Atatürkçülüğümüzdür” dedi. l ANKARA ADİL GÜR’DEN RUS KADINLARLA İLGİLİ SKANDAL SÖZLER A&G Araştırma Şirketi Genel Mü dimiz keselim” mesajını verdiğini dürü Adil Gür, canlı yayında Rus söyledi. Gür, “Ayıdan post, Rus’tan kadınlarla ilgili “Ruslardan başka dost olmaz. Tüm kadınlardan özür türlü dost olur sadece” dedi. dileyerek... Ruslardan başka tür Habertürk TV’de dün akşam hal lü dost olur sadece” diye konuştu. kın İdlib saldırısına bakışının tartışıl Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Gür’e “Baş dığı canlı yayına katılan Gür, şirke ka uluslar hakkında konuşurken bi tinin yaptığı bir anketin sonuçlarını raz daha temkinli olalım, özellikle paylaştı. “İsmini okuyacağım ülkeler cinsiyet konusunda” sözleriyle tepki Türkiye’nin dostu ve müttefiki mi” gösterdi. Skandal ifadelerin ardın sorusuna gelen yanıtları açıklayan dan Gür’e sosyal medyadan çok sa Gür, halkın “kendi göbeğimizi ken yıda tepki geldi. l Haber Merkezi AYRI YAŞADIĞI EŞINI ÖLDÜRDÜ Ankara’nın Kahramankazan ilçesinde işe gitmek için Atatürk Mahallesi Akşemsettin Caddesi’ndeki Huzur Parkı’ndan geçen Gamze S’ye (30) bir süredir ayrı yaşadığı eşi Hasan S. (40) tarafından pompalı tüfekle ateş açıldı. Gamze S., saldırı yerinde yaşamını yitirdi. Araçla olay yerinden kaçtığı belirtilen Hasan S., Keçiören ilçesi Kuşcağız Mahallesi’ndeki evinde aynı silahla vurulmuş halde ölü bulundu. l ANKARA / Cumhuriyet BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 234 5 678 9 1/ “Ejder meyvesi” de denen, Güney 1 1 DUDUBURNU Amerika kökenli bir meyve... Satrançta bir taş. 2/ Bütün Hıristiyan kiliselerinin 2 birleştirilmesini amaçlayan anlayış. 3/ Slav alfabe ve yazısı... Bir nota. 4/ Aldatma 3 işi, hile... Arapların kullandığı püsküllü 4 erkek başörtüsü. 5/ “Yeni” anlamında eski sözcük... Bıçak bilemeye yarayan çubuk 5 2 EL İ T LEAR 3 FAN KUKL A 4 OM MOBO 5 S AKO ARGO 6 ADET ÖL 7 PAYET AZA biçiminde çelik araç. 6/ Ankara keçisinin 6 8 AHAR ARES yünü... Rusçada “evet”. 7/ İçinden çıkılması güç, sıkıntılı durum... “ sele gitti 7 9 TURNAK I R I gözüm yaşından” (Karacaoğlan). 8/ Sarp 8 geçit. 9/ Yazın giyilen bir tür hafif ceket. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 9 süs. 4/ Hatay ilinde bir ova... Yeni Zelanda’nın yerli halkı Maorilerin savaş dansı. 5/ 1/ Amerika’da yetişen bir ceviz türü... Ciddi olmayan, ciddi işlerle Ovada ya da dere kıyısındaki çalı ve diken topluluğu. 2/ uğraşmayan... Şöhret. 6/ Tarla sınırı... Ortaçağın en büyük “Apar topar, ufak tefek” örneklerinde olduğu gibi, anlatımı İslam düşünürlerinden biri. 7/ Eski Mısır inanışında ana güçlendirmek için sesçe benzer sözcüklerin üst üste kul tanrıça... Romanya’nın para birimi. 8/ Pierre Loti’nin, lanılmasına verilen ad. 3/ Çeşit... Kadın giysilerinin etek konusu Türkiye’de geçen bir romanı. 9/ Türkmenistan’ın ucu, kol gibi yerlerine verev kesilmiş kumaştan yapılan plaka kodu... Seyrek dokunmuş bir tür kumaş. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] 2 MART 2020 SAYI: 34480 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:05 07:30 13:21 16:28 19:02 20:21 Ankara 05:51 07:13 13:06 16:15 18:48 20:06 İzmir 06:14 07:35 13:29 16:39 19:12 20:28 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Mehmetçik neden İdlib’de? A KP hükümetinin Suriye’deki hedefi ne? Bu hedef için belirlediği strateji ne? O stratejiyi gerçekleştirmek için uyguladığı/uygulayacağı taktikler ne? Soruyu biraz daha netleştirelim: AKP hükümeti Suriye’nin toprak bütünlüğü için mi, yoksa Suriye’nin parçalanması için mi bu ülkede asker bulunduruyor? Hadi daha da somut ilerleyelim... AKP’nin hedefi ABD’nin kurmaya çalıştığı PYD/YPG koridorunu dağıtmak mı? “Asıl” hedef bu olsaydı, bu hedefi Şam yönetimi ile anlaşıp, Suriye ordusunun kendi topraklarında egemen olmasını sağlayarak gerçekleştirmek daha maliyetsiz olmaz mıydı? AKP’nin hedefi Türkiye’ye Suriyeli göçünü önlemek mi? Bunu Şam yönetimi ile hareket ederek önlemek daha olası değil miydi, bugün ve yarın için daha olası değil mi? “Esas” hedef, ne PYD/YPG koridorunu bozmak, ne de göçü önlemek... AKP bu iki hedefi, “esas hedefinin” örtüsü olarak kullanıyor. Öyle olduğu için de o iki sorunu Suriye ile anlaşarak daha kolay çözmek varken, zor ve maliyetli yönteme başvuruyor! AKP’nin Suriye hedefi AKP’nin Suriye hedefi son 10 yılda, şartlara bağlı olarak dört şekilde belirdi: 1. Esad’ı kazanma hedefi: AKP 20092010 yıllarında Esad’ı kazanma hedefi yürüttü. Esad’ı kazanarak, Suriye ve Ürdün’le “Ortadoğu birliği” kurarak “bölgesel hegemon” olabilecekti. O nedenle “kardeşim Esad” deniyordu. Olmadı. 2. Esad yönetimine İhvan montajı hedefi: 2011’de Suriye’de iç karışıklık başlamasıyla birlikte AKP, hedefini Şam yönetimine İhvan montajı yapmak şeklinde güncelledi. Esad’dan, ismini verdiği yedi İhvancıyı bakanlar kuruluna almasını istedi. Esad reddetti. 3. Esad’ı devirme hedefi: AKP bunun üzerine Esad’ı devirme hedefine yöneldi. Suriye ordusuna karşı ÖSO’yu kurdu; ABD’nin siyasi, Suudi Arabistan’ın istihbarat ve Katar’ın finans desteği ile Esad’a karşı harekât başlatıldı. Öyle ki, PYD lideri Salih Müslim bile Ankara’ya davet edilip Esad’a karşı ÖSO’yla hareket etmeye teşvik edildi. O da olmadı. Rusya’nın 2015’ten itibaren sahaya askeri olarak inmesi, Suriye denklemini değiştirdi: İnisiyatif Atlantik’ten bölge ülkelerine geçti. 4. ÖSO koridoru kurma hedefi: AKP, yeni duruma uygun olarak hedefini güncelledi. Rusya’yla birlikte hareket etmeye başladı. Esad’ı devirme hedefi yerine Suriye’nin kuzeyinde ÖSO koridoru kurma hedefi belirledi. Rusya ve İran’la işbirliği yapacak, ABD’nin PYD/YPG koridorunu bozduktan sonra ise orada kalacak ve o koridorun yerine kendi nüfuz bölgesini inşa edecekti! Kuşkusuz bu Moskova ve Tahran’dan da görülüyordu. Ancak Moskova, Ankara’nın Atlantik kuvvetleriyle hareket etmesi yerine Astana Platformu içinde kalmasını daha kazançlı görerek, sorunu zaman içinde çözmeye bıraktı. Yanlış hedef, yanlış strateji İşte İdlib konusu, zamana bırakılan sorunun çözüm zamanının gelmesiyle ilgilidir. Moskova, siyasi çözüm aşamasına geçebilmek için artık sahadaki bu askeri problemin çözülmesini istemektedir. AKP sözcüleri, kendi ifadeleriyle, İdlib’i Suriye rejimine bırakmak istemiyor! Neden? Çünkü İdlib’i verirse, Afrin’de tutunamayacağını düşünüyor. Afrin’de tutunmak ise “82. il Halep” hedefi için gerekli... AKP bu hedefi ve bu hedef için belirlediği stratejiyi değiştirmediği sürece, sorun Türkiye yararına çözülemeyecektir. Zira yanlış strateji doğru taktiklerle düzeltilemiyor; ki taktiklerin de çoğu yanlış! 6 maddede çıkış stratejisi Türkiye’nin bir “çıkış stratejisi”ne ihtiyacı var: 1. Ahmet Yavuz’dan Cem Gürdeniz’e kadar deneyimli generallerimiz/amirallerimiz önemle belirtiyor: “Suriye rejimine karşı askeri sahada zafer elde etmek Türkiye için hedef olamaz. Bu ancak Pirus zaferi olur.” Türkiye bu hedeften vazgeçmeli ve Soçi Mutabakatı’nı sahanın yeni gerçeklerine göre güncellemelidir. 2. Suriye ordusunun terörle mücadele etmesi Türkiye için yararlıdır. O nedenle Türkiye, Şam yönetiminin kendi topraklarında egemenlik tesis etmesini kolaylaştırmalıdır. 3. Bunun için de Suriye ordusunun egemenlik tesis ettiği bölgelerde kalan gözlem noktaları, göç sorununu çözmek üzere batıya ve kuzeye çekilmelidir. 4. İdlib’in batısında ve kuzeyinde yeni gözlem noktalarıyla oluşturulacak Türkiye sınırından 510 km. derinlikli bant ile göç Suriye toprakları içinde tutulmalıdır. 5. Astana Platformu’nun dışında yeni bir cephe ve çözüm arayışı, Türkiye’ye yeni sorunlar getirecektir. O nedenle ABD ve NATO İdlib sorununa kesinlikle dahil edilmemelidir. 6. Türkiye, bölge sorunlarını bölge ülkeleriyle, komşusuyla sorununu komşusuyla çözmelidir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle