02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 31 ARALIK 2020 PERŞEMBE HABER Tek suçlu İstanbul’un suyunu artan nüfus ve plansız imar da azalttı. İSKİ tılar Ayrıntılar Tuz koktuktan sonra! Bir yıl daha bitiyor. Keyfinizi kaçırmamak için “bugün yazmayaSoluk aldığımız müddetçe elbette yol bulmak için çabalayacağız. Ancak hakiiklim değilAyrıntılar Genel Müdürü İstanbulluları suya sahip çıkmaya çağırıyor 2021’de kötü ekonomi yönetimi sona erer mi? yım” dedim, duramadım. Sonda söyleyeceğimi baştan diyeyim: “Gelen yıl bitirdiğimizden beter olacak, umutlu olmak için neden yok!” Şaşırmadınız elbet bu cümleme. “Ne yapmalı” diye soracaksınız… HHH ki mücadeleye girişmeden sonuç almak olası değildir. Yapay, günlük çözümlerle bir yere varılamaz. Halk dalkavukluğunun sonu yoktur. Her gün yeni örneğini görüyoruz hamaset zevzekliğinin, böyle olmaz. Gerçekleri konuşurken cesaret gerekir. İSKİGenel Müdürü Raif Mermutlu, artan nüfusun günlük su tüketimini olumsuz etkilediğini belirterek “İstanbul özelinde bakarsak günlük su tüketimi, 2000 yılında 1 milyon 600 bin metreküp seviyesinmevsim normallerinin altında seyretmesi halinde dahi İSKİ, her türlü tedbiri almakta, olası kuraklığa karşı farklı çözüm yöntemleri üzerinde büyük bir titizlikle çalışmaktadır. n İstanbul’un suyunun Ekonomi yönetiminde 2 yönetici değiştirilip birkaç rasyonel adım atılınca, piyasaların da havası değişti. Bu gece yeni bir yıla giriyoruz ve ekonominin geleceği için 2021’den umutlu olanlar olduğu gibi, “önemli bir şey değişmeyeceğini” tahmin edenlerin sayısı da bir hayli fazla. Son iki aydır para politikalarında yanlıştan dönülmeye başladığını, enflasyonla mücadeleye yeniden ağırlık verildiğini görüyoruz. Ama Geri kalmış ülkeler “kahraman” arar, işbölümüne, uzmanlığa, bilime, araştırmaya vakti de tahammülü de yoktur. Siyasetçi bunu HHH Babacan’ın gözyaşlarını görmüşsünüzdür. 28 Şubat’ta olanlar için pek kederliydi. Dönüp geldiğide iken 2010 yılında 2 milyon 200 bin metreküp, 2020 yıHAZAL OCAK lında ise 3 milyon metreküp seviyesiMERMUTLU azalmasının sizce başlıca nedenleri neler? Dünyada birçok kentin tek su kaynağı yağışlarla beslenen yüzeysel su kaynaklarıbu doğru adımların devam edip etmeyeceğini söylemek için henüz erken olduğunu düşünüyoruz. Devam etse bile para politikasının ekonominin düze çıkarılması için yetmeyeceğini, mali politikaların, siyasi ve ekonomik reformların buna eşlik etmesi gerektiğini biliyoruz. bilir. Yalandan sandık koyar ahalinin önüne, bunu “demokrasi” diye yutturur. Sade suya tirit nutuklarla vaziyeti idare eder. Elbet sonsuza dek sürmez bu. Millet(!) çıkarına bakar, seçmen sadakati yoktur, iş tencereye gelince burun kıvırır. Böylece iktidar değişir. Değişir de ne olur. Bizim miz yer burası. Kurtarıcı diye sunulan Babacan da bu işte. 12 Eylül gerici darbesi Babacan’lar sahne alsın diye yapıldı. 28 Şubat da siyasal İslamın önü açılsın, AKP doğsun diye kurgulandı. NATO generalleri ile AKP arasında ne kadar mesafe var acaba? Aklı başında hiçbir insan, ne ulaşmıştır’’ dedi. İklim krizinin de etkilerinden bahseden Mermutlu” plansız imar faaliyetlerinin de havzaya ve su kaynaklarına ulaşan su miktarını olumsuz etkilediğine dikkat çekti. ‘Martta yağış bekliyoruz’ n İstanbul’un 2 3 aylık suyu kaldığı söyleniyor. Doğru mu? dır. Küresel iklim değişikliklerine bağlı olarak yağış rejimleri de değişmekte, kimi bölgelerde ani su baskınları yaşanırken kimi bölgelerde ise dönemsel kuraklıklar meydana gelmektedir. Plansız imar faaliyetleri de havzaya ve su kaynaklarına ulaşan su miktarını olumsuz etkilemektedir. Artan nüfus ise günlük su tüketimini olumsuz etkilemektedir. “Artık iktidarın da anladığı” söylenen bu gereklilikler yerine getirilebilecek mi, “Cumhurbaşkanı’nın reformlardan anladığı nedir?” ya da “Sıkıştığında bu yeni yoldan da geri dönmeyecek mi” sorularının yanıtı henüz verilemiyor. Ekonominin neden bu noktaya geldiğinden başlarsak, bu soruların yanıtlarını da belki daha rahat bulabiliriz. Son 23 yıldır hızlanan, sonunda tıkandığını iktidarın da kabul ettiği ekonomik tablonun nedeni tümüyle kötü yönetimdir. Bırakın ekonominin yasalarını, fizik yasalarına bile aykırı halkımız çalışmaktan hoşlanmaz. Fırsat bulursa kısa yoldan zengin olmak, köşeyi dönmek ister. Okumak, öğrenmek zahmetine katlanmak işine gelmez. Siyasetçi bunu bilir. Yeri gelince öte dünya düşü kurmasına yardımcı olur halkın, gün gelir bu tarafı cennet bahçesi gibi sunar. Sonsuz değildir elbet bu da! Gün olur, kaynak tükenir, iktidar devrilir. Devrilir ne olur? Bizim insanımız sorumluluk almak istemez. Kibirlidir. “Ben bilirim” der. Haline bakmadan aşı tartışması da yapar, top tartışması da! Yeri gelir kadının kılığına kıyafetine karışmaz, haddi de değildir. Yapay, sahte, İslamcıların işine yarasın diye yaratılmış tartışmadır. İşçi kadınların birçoğu başını bağlıyor, tarlada çalışan kadın da, ev işi yapan da! Kim düşman onlara? Biraz kafası çalışan, kimsenin inancına karışmaz. Hakkı da yoktur. Bunun için laiklik demek gerekir ısrarla, inatla! HHH Mesele kadınların başındaki örtü değildir, piyasacılıktır. Eşit işe farklı ücret uygulaması, evde çalışan kadının güvenceden yoksunluğu, işe alımlarda tercihin İstanbul’da barajlarımızın doluluk oranı 29 Aralık 2020 tarihi itibarıyla yüzde 20.70 seviyesinde, mevcut su miktarı ise yaklaşık 180 milyon metreküptür. İstanbul’da kış aylarında günlük su tüketimi 2 milyon 800 bin metreküp seviyesinde gerçekleşmektedir. Şehrin günlük ihtiyaç duyduğu su miktarının bir kısmı İstanbul barajlarından, bir kısmı ise İstanbul barajlarının dışındaki kaynaklardan karşılanmaktadır. Bu kaynaklar: Melen, Yeşilçay ve Istrancalar’da bulunan regülatörlerdir. Mevsime bağlı olarak günlük 500 bin ile 2 milyon 900 bin metreküp arasında değişen miktarda su, barajların dışındaki su kaynaklarından alınabilmektedir. Yani sadece barajlarımızdaki su miktarına bakarak “şehrin şu kadar günlük suyu var” deMELEN BARAJI ONARIMDA “Çalışmalarımız kapsamında İstanbul’a ilave su temini için Melen Nehri’nden günlük 700 bin metreküp daha su temini sağlayacak yeni bir pompa istasyonunun devreye alınması, Silivri ve Çatalca bölgelerinde günlük 50 bin metreküp daha ilave su temini sağlayacak yeni kuyuların devreye alınması gibi bir dizi ek çalışmamızı da sürdürüyoruz. Yapımı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından sürdürülen Melen Barajı’nın onarımının bir an önce sağlanması ve İSKİ’ye teslim edilmesi beklenmektedir. Projenin nihai aşaması olan Melen kararlarla bir ülkenin yönetilebileceğini, “ben yaptım oldu” ile işlerin yürüyeceğini sanan bir anlayıştan söz ediyoruz. 37 yıllık gazeteci olarak şimdiye kadar o kadar popülist yönetim, ekonomide büyük yanlışlar yapan, yanlışlarının faturasını bütün halka çıkaran iktidarlar gördüm ama bu kadar vahim ve fütursuz yanlış yapıp yanlışta direten, kendisini tüm dünyadan ve kurallardan izole gören bir iktidarı ise görmedim. Bunun genel bir “bilimdışı anlayış”tan kaynaklandığını artık kabul etmek gerekiyor. Ben de cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden sonra yönetimin iyice bozulduğu, ekonomik tablonun son 22.5 yılda iyice ağırlaştığı görüşüne katılıyorum. Ancak AKP iktidarının başından beri bu anlayışın var olduğunu hatırlamak lazım. Bu kadar kötü yönetimi son olarak 1994 yılı krizinde Tansu Çiller döneminde yaşamıştık. Belki de kamu bürokrasinin liyakatiyle, Çiller bile durumu bu kadar ağırlaştıramamıştı. Ali Babacan şimdi yeni bir partinin genel başkanı olarak kendi döneminde işlerin çok iyi olduğunu, kendisinden sonra ekonominin uluslararası işlerden de an erkekten yana olması gimek doğru bir bakış açısı değildir. Barajı 1 milyar 77 milyon metreküp vebozulduğunu söylüyor. Ancak kendisinin dölar! Okumuşu, emek vereni hor görür. Siyasetçi bilir bunu. Kültür ilk mektep seviyesinde, dil kahvede konuşulduğu gibidir. Yeri gelir hekim hedef olur, yeri gelir kadınlar. Elbet bu da tükenmez değildir. O iktidar da değişir. HHH Böyle sürdürebilirim yazıyı. Şöyle diyeyim Ben İstanbulluyum, burayı yirmi beş bi yüzlerce sorun ideolojiktir. Kadınların nasıl örtündüğü tartışması gerçeğin üstünü örtmek içindir. İyi bir yıla gireceğimizi söylemek isterdim. Kadın cinayetlerinin sıradanlaştığı, yoksulluğun sorun olarak algılanmadığı, Saray’ın kanıksandığı, patronların kârlarına kâr kattıkları, basının pisliğinde boğulduğu, eğitimin çöktüğü, aşı karŞu anda mevsimlerin bir miktar ötelen rimi ile İstanbul’un su verimini tek başıdiğini görüyoruz. Yana 2 katına çıkarabilecek bir projedir.” ğışlı bir sezona girSU TARARRUFU MÜMKÜN dik, özellikle ocak ve şubat aylarında mevsim normallerinin altında ama mart ayından itibaren mevsim normallerinin üzerinde bir yağış dönemi bekliyoruz. Meteorolojineminde ekonomide işlerin kötüye gidişi başlamıştı. Eğer 2010’lara kadar bir başarı varsa, bu tümüyle kendilerinden önceki koalisyon döneminde hazırlanıp IMF’ye kabul ettirilen ekonomik program sayesindeydi. Kendi başarısı büyük ölçüde bu programa sahip çıkmasındandır. Kendisinin döneminde kamu ihale yasasından başlayarak geriye gidiş başladı, bağımsız kurumlara sıçratıldı, tüm yeterli bürokratlar görevlerinden alındı, onların öğrencisi ikinci kuşak partili bürokratlar üst yönetimlere atandı. Onlar da geleneği devam ettirip Babacan’ı ekonomik doğrular konusunda yönlendirdikleri için 2010’lara kadar kazasız gelindi. sene İslamcılar yönetti. Ya şıtlığının azdığı şu günlerden aldığımız bilgi Başından beri aynı anlayış ni? Cumhuriyet tarihinin üç den ne umabiliriz ki? Gece bu yönde. Babacan’ı ya da o dönemki bürokratları, ailete biridir bu. Neredeyse yir eviniz basılabilir örneğin? Yağışların mevlerinde 28 Şubat’ı yaşamaları nedeniyle tuttukmi yıldır da memleketi yönetiyorlar. Özal, Demirel, Menderes de aynıydı. Şu an en kötü günlerdeyiz. Karanlık en koyu halinde! Çıkış var mı? Suçunuz da sevdiklerinizle olmaktır sadece… Hangi mahkemeye gideceksiniz? HHH Tuz kokunca ne desen boştur! sim normallerinde seyretmesi halinde 2021 ve 2022 yılları için herhangi bir su sıkıntısı öngörmüyoruz. Yağışların ları kini, o dönem devlet işlerine karıştırıp partili olmayan ama demokrat ve yeterli bürokratları dışarıda bıraktıkları, yetersiz ve şaibeli olanları bile AKP’li olmayan liyakatli uzmanlara tercih ettikleri için eleştirmek gerekiyor. “Genç ve hırslıydılar, o nedenle hayata şimdiki gibi geniş bakamıyorlardı” diyerek belki de iyimser bakmak gerekiyor, bilemiyorum... Demek istediğim o ki bu ideolojik tutum, içine kapalı cemaatçi anlayış, başından beri zaten AKP iktidarına hâkimdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ittifaklarını atıp tek başına tüm hâkimiyeti ele geçirdiğini düşündüğü zaman bu anlayış tam hâkimiyete kavuştu. Yeni idari sisteme geçilip yargı dahil devlet idaresi tümüyle biat ettirilip “İstanbul’da günlük ortalama 3 milyon metreküp su tüketildiğini göz önüne aldığımızda sadece yüzde 10’luk bir tasarruf günlük 300 bin metreküp (ton) suyun korude ödün vermeden kullanmak mümkün. Aylık 30 metreküp ve üzeri su kullanan abonelerimizden başlamak üzere ücretsiz olarak su tasarrufu perlatörü fütursuz bir hal alan yönetim anlayışının sonucu bugünkü tıkanma noktasına geldik. Unutmayalım; sadece ekonomide tıkanma noktasına gelmedik; uluslararası ilişkilerde, demokraside, siyasi yapılanmada, tümüyle bir tıkanma yaşıyoruz. Bu anlayışla bu kadar uzun süre idare etmek ise birilerinin başarısı sayılmalı. nabilmesi anlamına geliyor. Araç yıkamaktan, dişlerimizi fırçalarken suyu boşa akıtmamaya kadar birçok dağıtımına başladık. Bununla yaklaşık yüzde 66’ya varan bir su tasarrufunu sağlamak mümkün. Bu aynı zamanda 2018’den beri hızlanan süreç sonunda, akıldışı ekonomi yönetimi doruk noktaya ulaştığı için bu çıkmaz noktaya geldik, dayandık. Şimdi 2021 yılında bu anlayışın tümüyle değiştiğini görmemiz sizce mümkün olabinoktada suyu, israf etmesu faturalarının azalmasını da lir mi? 2020’nin kötü yönetimin son yılı olma den ama kişisel hijyenden sağlayacaktır.” ihtimali, aynı anlayış varken, sizce var mı? Bu yönetimden samimi biçimde demokrasi, insan hakları, fikir özgürlüğü, yargı bağımsızlığı reformları çıkar mı? Ekonomi sürdürülebilir ‘Rant karşısında büyüme sağlayacak bilimsel ve rasyonel yola sokulup kurumsal bir yapı oluşturulabilir mi? HERKESE UMUTLARIN YENİDEN YEŞERDİĞİ, SAĞLIKLI, HUZURLU, MUTLU GEÇİRECEKLERİ, YENİ BİR YIL DİLİYORUM. köylü kazandı’ T.C. İSTANBUL ANADOLU 14. ASLİYE HUKUK KÜBRA KÖKLÜ MAHKEMES’NDEN Cumhuriyet’in gündeme getirdiği, demir madeni projesi için Mehmet Karagüllü’nün mevzuata aykırı ruhsat aldığı haberinin ardından olumlu bir gelişme yaşandı. “Maden ocağı istemiyoruz” diyen Kahramanmaraşlıların ve Nurhak Belediye Başkanı İlhami Bozan’ın mücadelesi sonuç verdi. Tepkiler üzerine Mehmet Karagüllü maden ocağı için aldığı ruhsatın iptal edilmesi için Kahramanmaraş Valiliği’ne başvurdu. Valilik başvuruyu kabul ederek ruhsatı iptal etti. “Rant karşısında köylü kazanmıştır” diyen Nurhak Belediye Başkanı İlhami Bozan, bölge halkının kararlı duruşu ve haklı talebi sayesinde Karagüllü’nün geri adım attığını belirtti. Bozan, “Nurhak’ta beş mahallenin ortasına kurulacak maden projesi ruhsatı terk talebine istinaden iptal edildi. Nurhak halkının kararlı duruşu ve haklı talebi geri adım attırmıştır. Çevre kazanmıştır, hayvansal üretim kazanmıştır” diye konuştu. Sayı:2020/383 Esas Sinop ili, Boyabat ilçesi,Darıözü Mahallesi, Cilt No:98, Hane No:29, BSN:41’da nüfusa kayıtlı 53833544500 T.C. No’lu Mehmetve Sultan kızı01/01/1978 doğumlu, Hanife Dursun’un Hanife olan isminin TMK 27. Maddesi uyarınca “Hanife Zeynep” olarak değiştirilerek NÜFUSA TESCİLİNE, karar verilmiştir. İlan olunur. 29/12/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1286615) 12693/16161 No’lu Tıp Fakültesi, 17.06.1976 Genel Şirurji, 28.04.1987 Kadın Hastalıkları ve Doğum diplomalarımı kaybettim. Hükümsüzdür. HIDIR YÜKSEL Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ELİF HASTÜRK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle