02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 19 ARALIK 2020 CUMARTESİ KÜLTÜR Feminizme ince eleştiri! Özne olurken: Cumhuriyet gazetesi Özne olma savaşımında kırılmamızın da umudumuzun da sürdüğünü Cumhuriyet gazetemizle dayanışma ilanlarında gördüğümüzü yazmıştım. Bir Cumhuriyet okuru aradı: “Gözlerim doluyor, o ilanları, ilanlardaki adları gördükçe...” Cumhuriyet ıslanmasın Bir başka okur aradı, Anadolu’nun bir ilinden: “Yağmurlu bir günde biraz geç çıkmıştım evden. Cumhuriyet yakındaki gazete satıcısında kalmamıştı. Islana ıslana başka satıcılara gittim, yoktu, bitmişti. Son umutla gittiğim büfenin sahibi içeriden çıkıp kapının önündeki tentenin altında duran masaya iplerle bağladığı gazeteleri bıraktı. Kalan gazeteleri iade etmek üzere paketlemişti ve gitmeye hazırlanıyordu kendisi de. ‘İyi akşamlar, Cumhuriyet alacaktım ama gecikmişim. Bağlamışsınız iadeleri’ dedim. Gülümsedi gazeteci, içeri girip elinde bir bıçakla çıktı. ‘Cumhuriyet için bu ipler kesilir’ dedi. Nasıl teşekkür edeceğimi bilemeden ayrıldım oradan. Bir başka gün yine çok yağmurluydu ve yakındaki satıcıdan gazetemi almakta gecikmiştim. Gazete satıcılarını dolaştım. Sonunda bir bayide bulup sevgiliye kavuşmuş gibi yapıştım Cumhuriyetime. Bir başka gazete daha aldım ve kasaya parasını vermeye gittim. Satıcının söylediği söz yüreğime işledi: ‘Öbür gazeteyi dışına sar, Cumhuriyet’i içe al, ıslanmasın’...” Siz Cumhuriyet okurusunuz Bir okurunun anlattığını Mustafa Ekmekçi yazmıştı Ankara Günlüğü’nde. Dostum Ahmet Özer anımsattı. Bir pazar günü bir ilçenin otobüs terminalinde ceketinin yan cebinde Cumhuriyet olan birine bir başkası yaklaşır: “Oğluma para göndermem gerekiyor. Yarın sabah mutlaka elinde olmalı, üniversiteye kaydını yaptıracak. Bankalar da postane de kapalı bugün. Size versem, oğlum yarın İzmir otogarında sizin otobüse gelse, ona verseniz parayı.” Cumhuriyet okuru şaşırır. “Oğlunuz beni tanır mı? Hem siz bana nasıl güvenip de paranızı teslim edeceksiniz?” Yanıt çarpıcı ve gerçekçidir: “Siz Cumhuriyet okurusunuz, yetmez mi?” Cumhuriyet umuttur Bir başka okur, “Az mı yasaklamalarla, kapatmalarla karşı karşıya geldik” dedi. “Mumcumuzu, Kışlalımızı öldürdüler. Birçok yazarımızı, İlhan Selçukumuzu hapislere attılar. Az mı dayak yedik biz Cumhuriyet okuyanlar, az mı sürgünlerle, tehditlerle karşı karşıya geldik yıllar boyunca. Yılmadık, CUMOK zincirini oluşturduk, sahip çıktık gazetemize. Yine kucaklayacağız elbette. 12 Mart’ta, 12 Eylül’de olduğu gibi...” Baskıların arttığı bir dönemde ağabeyim Alaattin Bahçekapılı, Şükran Ketenci’yi arayıp şöyle demiş: “Her gün iki Cumhuriyet alıyorum ama o kadar çok yazı var ki ancak birindeki yazıları okuyabiliyorum!” Cumhuriyet umuttur, umut oldu hep. 12 Mart’ta öyleydi, 12 Eylül’de de bugün de... 12 Eylül 12 Eylül 1980’de emperyalizm insanı insanlıktan çıkarmaya çalışan politikalarıyla meydan okudu bir daha. “Kahrolsun faşizm”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Faşizmi ezeceğiz”, “Faşizme geçit yok”, “Faşizme ölüm halka hürriyet” gibi sloganlarla büyüyüp çelikleşen sevdamız, Atlantik ötesindeki imparatorluğun projelerini hayata geçiren işbirlikçiler aracılığıyla kıskaca alındı. 12 Eylül barbarları kendisinden, çağından, insandan sorumlu olarak yaşamak isteyenlerin olmadığı bir düzen dayattı. Bu rejim Atatürk’ün devrimlerini karşıdevrime dönüştürürken işkenceler, cezaevleri, cinayetler, idamlarla saldırdı üstümüze. Anladık ki bölündükçe sesimiz cılızlaşmış, omzumuz daralmıştı. “Gergedanlar ezdi gelincikleri” dedi Che Guevara şiirinin şairi Metin Demirtaş. Dayanışma ilanları, o günlerde ve bugünlerde gelincikleri sarıp sarmalayan Cumhuriyet içindir. Pandemi günlerine damgasını vuran ve daha da konuşulacağını düşündüğüm mini dizi “The Queen’s Gambit”, günümüz feminist savruluşa ince bir selam gönderiyor. 37 yıl önce, yani 1983’te Walter Tevis’in aynı adlı romanından 2020 yıKONUK lında uyarlanan ABD yapımı YAZAR mini dizinin yaratım sürecini EMEL SEÇEN (yönetmen ve senaryo) Scott Frank ve Allan Scott üstlenmiş. Danışmanlarından ilki, önce oyuncu olarak teklif geldiği halde sadece danışman olmayı kabul eden Garry Kasparov diğeri ise Bruce Pandolfini. Satranç oynanan sahnelerdeki hamlelerin hepsi önceden onlar tarafından hazırlanıyor. Ayrıca bütün aktörlere yardım ediyorlar. Dizinin ilginç yanlarından biri de set boyunca her biri satranç oynuyor. Anya Taylor’ın canlandırdığı Beth karakterinde, kocaman gözlerin masumluğu ile hiçbir şey söylemeden bağıran iddialı vücut dilinde harmanlanan, sadelik ve ışık arasındaki kontrast ustalıkla betimlenmiş. Dizinin diğer başrollerinde Joy Bill Camp ve Marielle Heller bulunuyor. 9 yaşındaki Beth’in yetimhaneye gelmesiyle başlayan öykü, bir satranç dehasının ışığı ile öksüz ve yetim bir kadının dramı arasında şekilleniyor. Satranç çalışması... Dizinin bölümleri, satranç çalışmasının ders başlıklarıyla isimlendirilmiş. 1. Açılışlar. (ağzında gümüş kaşıkla doğmak ya da dişinle, tırnağınla kazımak) 2. Değişimler. (kariyer planınız sürecinde, hayatın kendi planında yoğrulmak) 3. Duble Piyonlar. (bağımlılıklarla, zayıflıklarımız) 4. Oyun Ortası. (olgunlaşma) 5. Çatal. (kariyerin getirileri) 6. Erteleme Maçı/Ajurne. (geçmişinizle yüzleşmeden, kendinizi gerçekleştiremezsiniz!) 7. Oyun Sonu. (kutsal “The Queen’s Gambit” (Satranç Kraliçesi), ABD’de bir numara, Türkiye’de üçüncü sırada. Gençlerin de ilgisini çekti, herkesin sevdiği bir mini dizi oldu. Dizinin başrolünde Anna TaylorJoy oynuyor. olan sonuç değil, yolun kendisidir) 1950’ler ile 70’ler arasını dönemin kült arabaları, kültürü ve Beth’in muhteşem kıyafetleri ile 2020 yılında anlatan “The Queen’s Gambit”, “keşke o dönemlerde yaşasaydım” dedirtiyor. Günümüzün bazı feminist karakterlerinin bile sosyal medyada filtrasyondan geçerek dijital estetik 1520 yaş genç görüntüsü ile kendini var etmesine “The Queen’s Gambit”, “Kadın, sadece güzellik değildir!” yanıtını veriyor. Beth’in, (süt beyaz) modellik yapan arkadaşına imrenmesi üzerine aldığı, “Sen de en az benim kadar güzel bir kadınsın, ayrıca sistemin bir kadından beklediği güzellik dışında bir artın var, zekân” sözü günümüzün savrulan kadın hareketlerine pusula niteliğinde. Stefan Zweig’in 1942’de kaleme aldığı kült kitabı, “Chess Story”nin yetimhanede zor şartlarda büyüyen, “olumsuz” erkek karakterini, “The Queen’s Gambit”te, “olumlu” bir kadın üzerinden anlatması dizinin en büyük artısı. Niye mi? Çünkü dünyada satranç turnuvaları, kadınlar ve erkekler diye ayrı ayrı yapılır. Bu durumun tek istisnası Çin ve Hindistan’dır. Diğer ülkelerin kadın sporcuları, erkek turnuvalarına katılma girişiminde bile bulunmazlar. Bununla birlikte gerçek hayatta, 15 yaşında en genç büyük usta (International Grand Master) unvanını alan Macar Judit Polgar’dır. Polgar, tarihin en güçlü kadın satranççısı olmasına rağmen, ortak turnuvanın dünya şampiyonu olamamıştır. Feminist hareketin görmezden geldiği bu duruma “The Queen’s Gambit”, incelikli bir selam gönderiyor. Bergama Sunağı bağlamında müzecilik GÜLÇİN GÜLAN Tarih bilimci Prof.Dr. Edhem Eldem, 17 Aralık’ta Zoom üzerinden Cevdet Erek’in Arter’de devam eden Bergama Stereotip başlıklı kişisel sergisi bağlamında ve Büyük Bergama Sunağı odağında bir sunum yaptı. Osmanlı İmparatorluğu’nda arkeoloji, müzecilik ve Osman Hamdi içerikli konuşma bugünün bilgileri ışığında ve bu başlık altında yapılması gereken bir sempozyuma duyulan ihtiyacı da gösterdi. Yoğun ilgi... Sergi bağlamında gerçekleşen, Cevdet Erek’in de katıldığı, 75 dakika olarak planlanıp yoğun ilgi dolayısıyla tam iki saat süren, 300’ün üzerinde katılımcı tarafından izlenip, soruların yanıt bulduğu konuşmada Eldem, Bergama Sunağı’nın keşfi, kazısı, yerinden sökülerek Berlin’e götürülmesi ve burada sergilenmesini kapsayan yaklaşık otuz yıllık süreci kritik etti. Çağdaş müzecilik ve eserlerin yerinde sergilenmesi konusundaki görüşlerini açıklaBergama Sunağı, Berlin’e kaçırılmıştı. yan Eldem, konuşmasını somutlaştıran belgeleri ve imajları da paylaştı. Bunlar arasında mekânından, doğallığından koparılarak müzede sergilenen Bergama Sunağı da vardı. Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde öğretim üyesi ve Collège de France’da Uluslararası Türk ve Osmanlı Tarihi kürsüsü olan Edhem Eldem, konuya dışarıdan ve içeriden bakabilen bir bilim insanı olarak bütün dünyada eserlerin geri dönüşlerinin problemliliğine dikkat çekti. Replika gibi yaratıcı çözümlerin de düşünülebileceğini ileri sürdü. Müzeciliğin orijinal eserler galerisi olarak yürütülmemesi gerektiğini vurguladı: “Geri getirdikten sonra arkasını getirebiliyor muyuz? İdeolojik olmayan, eğitimle güçlenen arkeoloji çalışmaları ve müzeciliği başarabiliyor muyuz” sorularını yanıtladı. Konuşmasında eleştirel bakışının gereği olarak iğneyi kendimize de batırdı. Dönemi, eğitimi ve koşulları içinde Osman Hamdi Bey’i kritik etti. Onun, “Buluntular Avrupalı bilim adamlarının ulaşabilecekleri bir yerde toplandıktan sonra bilimin gereğini yerine gelmiş olur ve açıkçası İstanbul, Londra, Berlin veya Paris kadar geçerli bir yerdir” sözlerini okuyarak kurduğu müzeyi aynı kulvarda göstermek için mücadele ettiğini, kaza yapılmasına değil buluntuları kaçırmalarına karşı yasa çıkardığını açıkladı. DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. Dr. MEMNUNE APAK Dr. SELÇUK APAK DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. DARÜŞŞAFAKA 6364 MEZUNLARI PERSONA’DAN ‘MERHABA’ Rap müzikte yeni bir grup daha dinleyiciyle buluştu: Persona. Grup, ilk şarkıları “Böyle İyiyim”i Sony Müzik etiketiyle yayımladı. Hüseyin Tulunoğlu, Abdürrahim Deniz Kumbaracı ve Muhammed Yunus Kumbaracı’dan oluşan rap müzik grubu Persona, adını farklı 3 personadan oluşmasından alıyor. Söz, müzik ve düzenlemesine grup olarak ortak imza attıkları “Böyle İyiyim” ile müzik dünyasına merhaba diyen grubun video klibi Omid Saghafi yönetmenliğinde çekildi. ACILARINIZI PAYLAŞIYORUZ... Vefat ve başsağlığı ilanlarınız için yaptığınız ödemenin yüzde 20’sini Cumhuriyet Vakfı Burs Fonu’na aktarıyoruz. Bu fondan, yetenekli, ihtiyaç sahibi öğrencilere burs veriyoruz. Acılarınızı paylaşıyoruz. Yakınlarınızın adı bu burslarla yaşasın. www.cumhuriyetvakfi.org.tr ANKARA: 0312 442 30 50 İZMİR: 0232 441 12 20 İSTANBUL: 0212 343 72 74 ‘Çağdaş Sanat ve Küratörlük’ eğitimi başlıyor Açık Diyalog İstanbul ve Akbank Sanat işbirliğiyle organize edilen 7 ay süren seminer dizisinden oluşan “Çağdaş Sanat ve Küratörlük” (Curating Contemporary Art) başlıyor. Uluslararası sanat platformlarından tanınmış sanat aktörlerinin konuşmacı olarak yer alacağı; bienaller, galeriler, müzeler ve sanat fuarlarından örneklerin verileceği program, 2021 yılında, OcakTemmuz ayları arasında düzenlenecek. Başvuru için son tarih 25 Aralık. DAYANIŞMA ANALARIMIZDAN BABALARIMIZDAN MİRAS C’in yanındayız. ESRA LEVENT DOĞANAY DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgeli haberleri nedeniyle Cumhuriyet Gazetesi’ne uyguladığı resmi ilan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ediyoruz. Haber alma özgürlüğümüz için C’in yanındayız. SAİNT JOSEPH LİSESİ 100. YIL MEZUNLARINDAN BİR GRUP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle