23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 6 EKİM 2020 SALI Tüketici fiyatları eylülde, aylık yüzde 0.97 artarken, yıllıkta yüzde 11.75 oldu Gıdaya zam hızlandı TÜİK’e göre mayıs ayından sonra aylık bazda sürekli düşen gıda ana harcama grubu fiyatları, eylül ayında yüzde 0.66 arttı. Yıllık oran da yüzde 14.95’e çıktı. Enflasyon, resmi verilere göre de ekonominin en büyük sorunların biri olmaya devam ediyor. Türkiye İstatistik Enstitüsü’nün (TÜİK) dün açıkladığı “Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), Eylül 2020” raporuna göre TÜFE’de eylülde bir önceki aya göre (aylık) yüzde 0.97, bir önceki yılın aynı ayına göre (yıllık) yüzde 11.75 artış oldu. Yıllık enflasyon ağustos ayında yüzde 11.77 idi. Yine eylülde, 9 aylık artış yüzde 8.33, 12 aylık ortalama artış ise yüzde 11.47 oldu. 314 maddede arttı Aylık TÜFE’ye ana harcama grupları açısından bakınca en dikkat çekici gelişmenin gıda ve alkolsüz içecekte olduğu görülüyor. TÜİK’e göre mayıs ayından sonra aylık bazda düşüş görülen gıda fiyatları, eylül ayıyla birlikte ‘Üretici’lerde fiyat uçuyor TÜİK’in yine dün açıkladığı “Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi, Eylül 2020” raporuna göre, YÜFE 2020 Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 2.65, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 13.44, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 14.33 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 7.71 artış gösterdi. Oysa yıllık YÜFE ağustosta yüzde 11.53’tü. Bu kapsamda özellikle imalat sanayiindeki aylık yüzde 2.83’lük artış öne çıkıyor. Ayrıca ara mallardaki aylık fiyat artışı da yüzde 3.63 oldu. yeniden artışa geçti. Eylülde gıdada aylık artış yüzde 0.66 olurken yıllık oran da yüzde 14.95’e yükseldi. Ağustosta yıllık oran yüzde 13.51’di. Buna karşın giyim ana harcama grubunda, geçmiş eylül aylarının aksine yaşanan yüzde 0.03’lük düşüş dikkat çekti. Salgın etkisindeki talep koşulları, yeni sezon ürünlerin fiyatlarını etkilemiş görünüyor. Ayrıca eğitimde de vergi indirimine bağlı yüzde 0.7’lik düşüş oldu. Buna karşın aylık artış, en büyük gruplardan ulaştırmada yüzde 1.84, ev eşyasında yüzde 3.02 ve konutta yüzde 0.93 arttı. Eylül 2020’de, endekste kapsanan 418 maddeden 62 maddenin ortalama fiyatında düşüş, 314’ünde artış oldu. 42 maddede fiyat değişmedi. Yine eylülde, “çekirdek enflasyon” olarak nitelenen “B” (İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç) endeksinde aylık artışın yüzde 1.35, “C” (Enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç) endeksinde yüzde 1.33 olması dikkat çekti. Yıllık bazda, ağustosta yüzde 11.18 olan “B” endeksi eylülde yüzde 11.57, yüzde 11.03 olan “C” endeksi yüzde 10.32’ye yükseldi. Patlıcan şampiyon Ürün ve hizmet bazında aylık en yüksek fiyat artışları yüzde 18.65 ile patlıcan, yüzde 16.83 ile sivri biberde ve yüzde 13.73 ile muzda görüldü. En çok düşüş ise yüzde 22.07 ile limon, yüzde 19.13 ile yurtiçi tatil turu ve yüzde 13.48 ile elmada. l Ekonomi Servisi HANKE, TÜRKİYE’NİN ENFLASYONUNU HESAPLADI ‘Gerçek oran yüzde 37.87’ Johns Hopkins Üniversitesi’nden Prof. Dr. Steve Hanke, Türkiye’de gerçek enflasyonun TÜİK’in verilerinin aksine yüzde 37.87 olduğu yorumunda bulundu. Kendi yöntemiyle yaptığı hesaplamaları Twitter’da paylaşan Hanke, Türkiye’nin 3 Ekim için ölçülen yıllık enflasyon verisinin yüzde 37.87 olduğunu belirterek TÜİK ağustos ayı verisine atıfla “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası enflasyonu yıllık yüzde 11.77 olarak bildiriyor. Ancak baz aldığım yüksek frekanslı veriler ve PPP prensiplerine (satın alma gücü paritesi) göre resmi olarak açıklanan bu oran, gerçek enflasyon oranının üçte biri bile değil” dedi. l Ekonomi Servisi TÜRK LIRASI, SON 10 YILDA YÜZDE 80’DEN FAZLA DEĞER KAYBETTI HEP AYNI MAĞDURIYET Tarlada 50 kuruş, manavda 3 TL Sürekli artan maliyetlere rağmen bin bir güçlükle üretime devam edilmesinin ardından hasat zamanı geldi ancak çiftçinin kazancı erimeye devam ediyor. 90 kuruşa mal edilen patatesi 65 kuruşa satmak zorunda kalan çiftçi, benzer mağduriyeti domateste de yaşadı. Malatya’nın Darende ilçesinde domates üreten çiftçiler, tarlada 50 kuruşa sattıkları ürünlerin pazar ve manavlarda 23 TL’ye satıldığına isyan etti. “Biz tarlada ucuz satıyoruz, tüketici pahalı yiyor. Aradaki fark nereye gidiyor” dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, düşen patates fiyatlarına ilişkin “Pazarlama sorunları acilen çözüme kavuşturulmalı, yeni pazarlar bulunarak ihracat olanakları geliştirilmelidir” demişti. l Ekonomi Servisi PAZARDA 1535 TL Sarmısak fiyatları 80 liraya çıkacak Pandeminin patlak vermesiyle tüketimi artan ve kilo fiyatı 100 liraya kadar çıkan Taşköprü sarmısağında yeniden fiyat artışı bekleniyor. Üretici Mustafa Özdemir, “Bu yıl biraz kurak oldu. Yağışlar azdı. Bu yüzden verim de biraz düştü. Şu anda 15 lira ile 3035 lira aralığında sattığımız ürünler var. Ancak İstanbul’da yıl başına doğru sarmısak 7080 liraya kadar çıkacak” dedi. Taşköprü’de yol kenarında ürettikleri sarmısakları satmaya çalışan çiftçi Mehmet Erdem ise “Fiyatlar geçen yıldan düşük” diye konuştu.l İHA Kur, ‘fatura’yı büyütecek OSMANGAZI KÖPRÜSÜ’NÜ IŞLETEN ŞIRKET, 568 MILYON LIRALIK BORCUNU ÖDEMEDI Yapişletdevret modeliyle yapılan ve garantili geçiş kapsamında olan Osmangazi Köprüsü ile GebzeOrhangaziİzmir otoyolunu işleten şirketin, devlete olan 568 milyon liralık borcunu ödemediği ortaya çıktı. Zarar 1.5 milyar Sayıştay raporuna göre, sözleşme gereği kamulaştırma yapılan alanlardaki 400 milyon TL’nin üzerindeki kısımlarda, şirketin idareye kullanım bedeli ödemesi gerekiyordu. Proje kapsamında 2 milyar 453 milyon 466 bin 824 liralık kamulaştırma yapıldı. Şirket ise 400 milyon TL’nin üzerindeki kısımla ilgili idareye ödemesi gereken kullanım bedellerini ödemedi. 13 Şubat 2011’de ise kamulaştırmalardan doğan alacaklar affedildi. Ancak Anayasa Mahkemesi, “Yapılan mevzuat değişiklikleri geriye doğru yürümez” diyerek bu yasal değişikliğini iptal etti. 20102019 yılları arasında doğan kamu zararı, yapım ve işletme süresi olan 22 yıl boyunca her yıl artmaya devam ediyor. CHP Zonguldak Milletvekili ve TBMM KİT Komisyonu üyesi Deniz Yavuzyılmaz, “Yapım ve işletme süresi 22 yıl 4 ay olan proje boyunca, şirketin idareye ödemesi gereken toplam kamulaştırma kaynaklı kullanım bedeli tutarı 1.5 milyar TL’yi buluyor. Böylelikle 1.5 milyarlık kamu zararı doğacak” dedi. Öte yandan geçmeyen her araç için 37.8 dolar garanti verilen Osmangazi Köprüsü için Hazine, ilk 6 ay için 1 milyar 750 milyon liralık ödeme yapacak. Köprünün açıldığı günden 2019 sonuna kadar 4.5 yıllık dönemde garantili araç geçişleri için şirkete toplam 5 milyar 834 milyon TL ödeme yapıldı. l Ekonomi Servisi Mali piyasalar yeni haftaya da hareketli bir gündemle başlarken, TL’nin son 10 yılda yüzde 80’den fazla değer kaybetmesine neden olan baskı unsurlarıyla ilgili bir çalışma, yaşanan sürecin geleceğine dair önemli ipuçları verdi. Reuters’ta yer alan habere göre, Dolar/ TL’nin 8’e doğru ilerlemesi halinde TL’nin bu yılki değer kaybı yüzde 25’e ulaşabilir. İşte öne çıkan baskı unsuları: 1 Özel sektör borcu: Türkiye’nin dış kamu borç yükü yönetilebilir görülüyor, ancak şirketler ve finans kuruluşları önümüzdeki iki ayda yaklaşık 10 milyar dolarlık geri ödemelerle karşı karşıya kalacak. Uluslararası Finans Enstitüsü’nde (IIF) gelişmekte olan Avrupa ekonomilerini izleyen araştırma biriminin başkanı Uğraş Ülkü, “TL’nin daha fazla değer kaybetmesi şirket bilançolarını daha fazla bozacak ve bu nedenle yatırım beklentilerini olumsuz etkileyecek” dedi. 2 Enflasyon: Fiyat baskıları, hiperenflasyon geçmişine sahip Türkiye için hassas nokta. Enflasyonun altında bulunan faiz oranları, yabancı sermayeye çok az teşvik sunarken fiyat artışını kontrol edemedi ve sürekli cari açık veren bir ülkede TL’nin daha fazla değer kaybetmesine neden oldu. Goldman Sachs’tan Kevin Daly, müşterilerine “TL’deki değer kaybının enflasyondaki artışın ana belirleyicisi olmasını bekliyoruz” dedi. 3 Petrol fiyatları: Uluslararası petrol fiyatları yılın başından bu yana yüzde 40 civarında düşerek ithalatçı ülkelere biraz rahatlama sağladı. Yine de TL’deki zayıflık, Türkiye’nin bu düşüşten çok da nemalanamamasına yol açıyor. TL’nin daha fazla değer kaybetmesi, bu kazancı daha fazla düşürecek. Dünya Bankası’na göre, Türkiye’nin ithalat/GSYH oranı 2019 sonunda yaklaşık yüzde 30 oldu. Bunun yüzde 8’i yakıt ithalatı. ‘AMBARGO YOK’ SÖZLERI RESMEN YALANLANMIŞ OLDU Suudilerden açık boykot çağrısı Türkiye, Suudi Arabistan’a 3.5 milyar dolarlık ihracat yapıyor. Suudi Arabistan Ticaret Odaları Başkanı Ajlan alAjlan, Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Türk hükümetinin, hükümetimize, ülkemize ve vatandaşlarımıza yönelik süregelen saldırgan tutumu nedeniyle Türkiye’ye dair ithalat, yatırım ya da turizm olsun her şeye boykot uygulamak her Suudlu tüccar ya da tüketicinin sorumluluğudur” dedi. İki ülke arasında ticaret yapanlar Ankara ile Riyad arasındaki gerilimin bölgesel iki güç arasındaki ticarete engel olduğunu söylüyor. Suudi Arabistanlı ithalatçılar da Türk ihracatçılarını “Türk mallarının Suudi Arabistan Krallığı’na girişinin engellendiği” konusunda bilgilendirerek artık mal göndermemelerini, gönderirlerse sorumluluk almayacaklarını bildirdi. Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Mithat Yenigün, Türk müteahhitlerin ülkede 2018’de yaklaşık 3 milyar dolarlık iş aldıklarını ancak rakamın 2020’nin ilk 8 ayında 21 milyon dolara düştüğünü açıklamıştı. l Ekonomi Servisi Eninde sonunda üstünlerin hukukuna boyun eğilmeyecek.. Cumhuriyet okuru o kadar eski yıllarını bilemez.. İpek Özbey inanmayacaksınız ama daha lise yıllarından bu yana, bizim gazetecilik dilimizle “zehir hafiye olması kaçınılmaz bir gazetecilik örneğini verecek ölçeklerde, arı gibi çalışkan, haber kokusunu alan” bir genç gazeteciydi. Kulakları çınlasın, şimdilerde İzmit’te evinde köşesine çekilmiş, çok ama çok gençlik yıllarından kendisi de zehir hafiye Tanju Cılızoğlu’nun usta çırak ilişkileri içinde yetiştirmesiydi.. Eskiler Tanju Cılızoğlu’nu, efsane gazete Akşam’dan hatırlayacaklardır. Haber kokusu, coşkusunu hiç yitirmeden yakın tarihlere kadar, bu kez Kocaeli ölçeklerinde de olsa, zehir hafiye gibi çalışmaktan hiç vazgeçmedi. En son yerel seçimler bağlantılı seçim tarama bölgem olunca, kestirmeden bir telefonla yardım istemiştim. Sayesinde gerçekten çok anlamlı emeği ve katkılarıyla, seçim sonuçlarının bölgedeki çok canlı, gerçekçi havasını verebilecek verilerle dolu bir sayfa hazırlayabilmiştik. Herkese hiç gocunmadan, gazetecilik etiği, değerleri ile yardım etmeye hazır ve nazır bir ismi yeni kuşakların da duymasını istedim.. Meslek örgütlerimiz, duayenlerimiz arasında yakından bilindiği üzere her dönem etik değerleri, coşkusu ile koşturmaktan hiç vazgeçmediği için, İpek Özbey’i yetiştirmiş olması bahane, tüm emek verdikleri, dostluğunu esirgemedikleri adına uzaktan bir selam çakmak, bir kez daha sevgilerimi göndermek istedim. Bulaş günlerinde biz yaştakilerin bir araya gelebilmeleri öyle kolay bir iş değil. Asıl gündemimize dönersek, İpek Özbey’in dünkü gazetemizde yayımlanan, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun, Saray, tek adam rejimi adına barolar operasyonunda yaşanan son hukuksuzluklar zinciri, alicengiz oyunlarına ilişkin değerlendirmelerinin bir kez daha altını çizmek gerek. HHH Kanadoğlu’nun “Anayasal devlet değil, anayasalı devlet olduk” saptamasını dünkü manşetimizden atlamış olamazsınız. “3Y, yasaklar, yolsuzluk ve yoksullukla mücadele edeceğiz diye yola çıkanlar üstüne dördüncü Y’yi eklediler: Yalan..” saptamasını unutmak olur mu? Baroları ele geçirme politikalarının, şeytanlıkları çağrıştıran yeni sıcak atak adımlarının tartışmaları, kuşkusuz uzmanlar tarafından sıradan vatandaşın belki de yaşamsal sorunları, çaresizlikleri yumağında, anlamı; algılama kapsama alanlarının dışında kalmış olarak dinlenip etkili tepki eylemlerine dönüştürülemeden geçiştirilecek. Yine de demokrasi, hukuk devleti sorumluluklarını etik değerleri ile yürekten duyabilme yetilerini yitimemiş, hukukçularımızın savaşımlarına, bir şeyler yapabilme direngenliklerine güven duymalıyız.. “Eninde sonunda üstünlerin hukukuna boyum eğilmeyecek..” gerçekçiliğinden, bu yoldaki savaşımdan kaçmak olabilemez. Baroları ele geçirme politiklarını, kulaklar açılmış olarak, tüm boyutları ile yakından izlemek, yapılmak istenenlere dönük atakların haberlerini kamuoyuna ulaştırmak, çarpıklıklara karşı bıkmadan, yorulmadan yapılabileceklerin tüm yolları üzerinde kafa patlatıp eylemlere dönüştürebilmek, toplumsal bilinç, sorumluluğun öncelikle hukukçularımız için vazgeçilemez ödev, görev olmalı değil mi? Biliyoruz, hepimiz insanız, hepimizin günlük yüzleşmelerimiz, yaşam zorluklarımız içinde çok sıkça sayılabilir ölçeklerde moral çözülüşler yaşamamamız olanaksız.. Dünyadan, ülkemizden gerçeklerin diliyle ulaşılan haberlerin içeriklerindeki haksızlıklar, çarpıklıkların boyutları, şiddeti karşısında sallanmamak insan için olanaksız da sayılabilir. Gelin görün ki insanın, hele de toplumların, canlıların yaşam içgüdülerinden, doğasından beslenen öylesine güçlü damarlar var ki.. Yapay zekâları da kullanarak dünyanın ele geçirildiği en vahşi güç, örgütlenme odakları, diktatörlükleri için dahi, mutlak güç ile vahşeti, haksızlıkları sonuna kadar sürdürebilmek, ayakta tutabilmek de olanaksız. Bu dünyanın, insanlığın yok edilmesi noktasına gelinmedikçe, gerçek kurtuluş yolları çok sarp olsa da eninde sonuda geçilemez olabilemeyeceğine göre.. “Eninde sonunda...” TOKİ’den yüzde 20 indirim Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’ndan ev sahibi olanlara borçlarını kapatmaları halinde yüzde 20 indirim yapılacak kampanyanın 21 Ekim’de başlayacağını duyurdu. Kurum, sosyal medyadan indirim kampanyasına ilişkin “TOKİ’den ev sahibi olan ve ödemeleri devam eden vatandaşlarımıza borçlarını kapatmaları halinde yüzde 20 indirim yapıyoruz. 21 Ekim’de başlayacak kampanyamız 19 Kasım’a kadar devam edecek. İndirim kampanyasının ayrıntıları yarın (bugün) açıklanacak” paylaşımını yaptı. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle