18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 21 EKİM 2020 ÇARŞAMBA DOLAR AVRO STERLIN FAİZ BORSA ALTIN CUMHURİYET EKONOMİ ALTIN 24 AYAR 7.8780 1.5 kuruş 9.3190 4.9 kuruş 10.2570 3.8 kuruş 13.85 0.05 puan 1.210 5.04 puan 3244.15 21.57 lira 481.96 2.74 lira Jale Özgentürk Perakendeci devlet destekleriyle ayakta, yeni dalga korkutuyor Endişeli bekleyiş YAKIN PLAN [email protected] Turizm sektöründen sonra perakende de salgında artık başladığı kabul edilen ikinci dalganın korkusuna girdi. Birinci dalganın yarattığı kriz caddelerde, alışveriş merkezlerinde kapanan mağazalarla açıkça ortada. Adım başı kiralık mağaza ilanları artık şaşırtıcı değil. Perakende sektörü ilk dalga sırasında en fazla etkilenen sektörlerden biri olmuştu. Ancak devlet destekleriyle sıkıntılar bir ölçüde aşıldı. 335 üyeli Birleşmiş Markalar Derneği’nin (BMD) anketine göre katılan 132 üyenin eylül ayında ciroları geçen yılın yüzde 70’lerine yaklaştı. Ancak birinci dalga bitmeden ikinci dalgaya giren salgın, dünyadan olumlu yönde farklılaşan bu sektörde kaygıları, endişeleri yeniden hortlattı. Dünya yeniden kapanıyor Almanya, İtalya, Fransa gibi ülkelerin yeni önlemleri tartıştığı, yeniden kapanma sinyalleri verdiği ortamda Türkiye’de de hafta sonları AVM’lerin kapatılma ihtimali artıyor. Perakendenin önemli isimlerine gelişmeleri sordum. BMD Başkanı Sinan Öncel, şu ana kadar desteklerle sektörün krizi dünyadan daha iyi yöİpsos’un araştırmasına göre vatandaş yorgun ve bıkkın. Perakendenin duayenlerinden Abdullah Kiğılı, “İkinci dalga geldi. Endişeliyiz” diyor. BMD Başkanı Sinan Öncel’e göre de “Hafta sonu kapanma halinde sıkıntı artacak.” İstanbul’un en hareketli caddelerinden Halaskargazi’de onlarca mağaza kapanmış durumda. nettiğini söylüyor, ancak endişesi yeni kısıtlamaların başlaması. Hazır giyim sektörünün duayenlerinden Abdullah Kiğılı da toplumda endişelerin arttığını söylüyor. “Mutlu olmayan insan alışveriş yapmaz. Salgında ikinci dalga geldi. Endişelerimiz arttı” diyor. Kiğılı da devletin desteğiyle ayakta kaldıklarını belirtiyor. Kiğılı, mağaza kapatma konusunda ise artık “Gözünün yaşına bakmadan kapatıyoruz mağazamızı. Dava açılsa bile” diyor. Bugüne kadar 10 mağazasını kapattığını da ekliyor. Turizm ve perakende iki önemli sektör. İstihdam kaynağı. Kredi yapılandırmalarıyla, vergi ötelemeleriyle, çalışan desteğiyle şirketler, markalar şimdilik yüzdürülüyor. Asıl gerçekler salgının bitmesiyle ortaya çıkacak. KKTC IÇIN ACI REÇETE YOLDA Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde seçimler bitti. Türkiye’nin açık destek verdiği Ersin Tatar, cumhurbaşkanı oldu. Geçen hafta yazdığım gibi salgının da etkisi ile ülkede büyük bir ekonomik kriz yaşanıyor. Oteller ve okullar kapalıydı. 17 Ekim’den itibaren kontrollü bir açılma planlanıyor. Ancak yeni dönemde krizden çıkılabilmesi için ülkeyi önemli bir reform süreci bekliyor. Dünyada hiçbir ülkenin tanımadığı ambargo altında bir ülke olan KKTC’nin Türkiye’nin desteği olmadan ayakta kalabilmesi mümkün değil. Yıllardır iki ülke arasında işbirliği anlaşmaları yapılıyor ancak uygulanamıyordu. Son anlaşma ise haziranda imzalandı. Ekonomi çevreleri şimdi bu anlaşmanın ilk kez hayata geçeceğini düşünüyor. Üç yıllık bir reform sürecini öngören ve 1 milyar TL’si hibe, 1 milyar 250 milyon TL’si de kredi olmak üzere 2.29 milyar TL mali kaynak içeren anlaşmanın koşulları uygulandıkça kaynaklar açılacak. Protokole göre kamuda istihdam sayısı artırılmayacak. Sosyal güvenlik sistemi gelecek 20 yıla yönelik yapısal önlemler alacak. Yani emeklilikle ilgili düzenlemeler yapılacak. Merkez Bankası yeniden yapılandırılacak. KİT’lerin görev zararı olmayacak... Tatar’ın seçilmesi bu anlaşmanın da gerçekleşmesini mümkün kılıyor. Sorun koalisyonsuz hükümet kurulamaması. Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin tartışılmaya başlanması ile sanırım bu sorun da çözülecek. Pandemi ile sarsılan KKTC vatandaşlarını gelecekte de zorlu günler bekliyor! BEĞENDIK IFLAS ETTI Türkiye’nin ilk yerli perakende zincirlerinden biriydi Beğendik mağazaları. Kayseri’de 1986 yılında kurulmuş, 2014’te ise Alman perakende devi Metro Group’un Türkiye’deki Real mağazalarını satın almıştı. 46 mağazası bulunan Beğendik ve 12 mağazası bulunan Real mali sıkıntıya düştü. Bunun üzerine iflas erteleme başvurusu yapıldı. Mahkeme üç aylık da geçici süre vererek şirketleri hacizlere karşı korumaya almıştı. Ancak grubun talebi kabul edilmedi. İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davada kritik karar 16 Ekim’de çıktı. Beğendik ve Real’in şirketlerinin iflasına karar verildi. Bu kararla birlikte iki şirket de tasfiye edilecek. Gıda perakende sektörü 2000’lerin başında parlak günler yaşadı. 2018 kur krizinden sonra bugünleri geride bırakmıştı. Makro Market (Ankara), İsmar (İstanbul), Asfora (Konya) konkordato ilan eden şirketlerden sadece birkaçı. PİYASADA BELİRSİZLİK TVF, eurobond ihracını erteledi Yeni kaynak arayışında olan Türkiye Varlık Fonu (TVF) ilk denemesinde sonuç alamadı. IFR’da yer alan haberde, yatırımcı görüşmelerinin geçen hafta sonuçlanmasının ardından Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) ilk kez yapacağı eurbond ihracını mevcut piyasa koşullarında ertelemeye kadar verdiği belirtildi. TVF’nin ilk ihracı öncesi yatırımcı görüşmeleri için BofA Securities, Citi, HSBC, ICBC, IMI Intesa Sanpaolo, JPMorgan, SMBC Nikko ve Société Generale’i yetkilendirmişti. Yatırımcı görüşmelerinin ardından piyasa koşullarına göre yapılacak TVF ihracının 5 yıl vadeli ve dolar cinsi olması bekleniyordu. BANKALARIN ARAYIŞI ‘Batık’ için şirket planı durduruldu Türk bankalarının sorunlu kredileri devretmek için kurmayı planladığı varlık yönetim şirketi için çalışmalar durduruldu. Bloomberg’de yer alan habere göre bankalar borçları yapılandırabilecekken varlık yönetim şirketine devretmenin doğru olmadığını düşünüyor. Ekonomide yeni bir dalgalanma olması durumunda planın yeniden gözden geçirilebileceği ifade ediliyor. Türkiye Bankalar Birliği tarafından yapılan açıklamada ise varlık yönetim şirketi kurmak için çalışmaların devam ettiği belirtildi. BDDK’ye göre, 9 Ekim itibarıyla takipteki alacak (kredi) miktarı 151.3 milyar lira düzeyinde bulunuyor. Madenciler hakları için yollarda, hükümet şirketlere kolaylık peşinde MADENCIYE ZULÜM Meclis’te görüşülecek yasa teklifi ile maden şirketleri için bürokratik engeller kaldırılacak, ruhsat süreleri bakan onayı ile uzatılabilecek. MUSTAFA ÇAKIR Tazminatlarını alamayan madencilerin Ankara’ya yapmak istedikleri yürüyüş engellenmeye devam ederken, Meclis’te ise şirketlere kolaylık getiren, cezaları hafifleten yasa teklifi ele alınacak. CHP Manisa Milletvekili Vehbi Bakırlıoğlu, işlettikleri madenlerde işçilerin ölümüne, sakat kalmasına neden olan, yıllarca çalıştırdıkları halde madencilerin tazminatlarını ödemeyen şirketlerin, kurdukları paravan şirketler aracılığı ile hâlâ devletten ihale alıp, kömür madenlerini işlettikleri iddialarına dikkat çekti. Şirkete şefkatli, işçiye sert Maden Yasası’nda değişiklik yapılmasına dair yasa teklifinin TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabi Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşüleceğine dikkat çeken Bakırlıoğlu, “Bu değişiklik ile maden şirketlerine bazı kolaylıklar getirilecek, bürokratik engeller kaldırılacak, cezalar hafifletilecek, ruhsat süreleri bakan onayı ile uzatılabilecek. Maden şirketlerine bu kadar şefkatli yaklaşan devletin, hakkını arayan madenciye karşı sert tutumu kabul edilemez” diye konuştu. l ANKARA Asker ablukalı oturma eylemi Ödenmeyen ücretleri ve gasp edilen hakları için Karaman’a bağlı Ermenek’ten Ankara’ya doğru yürüyüş başlatan maden işçilerinin, Ermenek’te asker ablukasında bekleyişi dün de devam etti. Soma’dan ve Ermenek’ten yola çıkan madenciler ve sendika yöneticileri, Ermenek’te jandarma engeliyle karşılaşmalarının ardından Ermenek Kaymakamlığı ile görüştü. Görüşmenin ardından net bir yanıt alamayan işçiler ve aileleri Ermenek’e bağlı Güneyyurt Beldesi meydanında oturma eylemi başlattı. Jandarma, “kamu düzenini bozmak” ve “pandemi tedbirlerini ihlal etmek” ile itham ettiği işçileri gözaltına alacağını söyledi. Bağımsız Madenİş Sendikası ise “Bugün gözaltına alın yarın yine geliriz, yine geliriz” açıklamasında bulundu. Bir madenci eşi, “Bütün dünya duysun, ben kocamın hakkını savunmaya geldim” diye konuştu. l Ekonomi Servisi İki ilde iş cinayeti Mersin’in Tarsus ilçesinde TarsusAdana istikameti TEM otoyolu Akgedik mevkisinde F.M. idaresindeki araç, emniyet şeridinde çalışma yapan Karayolları’na ait kamyonete çarptı. Çarpmanın etkisiyle savrulan aracın arkasında bulunan ve yol çalışması yapan Abdurrahman Kavrak (61) ve Recep Bahşiş (32) ile otomobilde bulunan 2 kişi yaralandı. Karayolları taşeron firmasında çalışan Kavrak, hastanede hayatını kaybetti. Kütahya’da da Fuatpaşa Mahallesi’ndeki tabela atölyesinde işçi olan Orhan Durmuş’un (54) kullandığı fleks makinesi, boynunu kesti. İki çocuk babası olan Durmuş’un hayatını kaybettiği belirlendi. l Haber Merkezi DİLOVASI’NDA ÇİFTE DİRENİŞ Sendikalı olan 46 işçi ücretsiz izne çıkarıldı, 10 işçi ise işten atıldı. Direnişleri sürüyor. Kocaeli Dilovası’nda faaliyet gösteren İsveç sermayeli Systemair HSK ile Özer Elektrik fabrikalarında sendikalı oldukları için ya ücretsiz izne çıkarılan ya da işten atılan emekçilerin direnişleri sürüyor. Dilovası Makine İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan bu iki fabrikadan biri olan Özer Elektrik, temmuz ayında 10 işçiyi sendikaya üye oldukları için işten atmıştı. Systemair HSK Havalandırma Endüstri Sanayii’nde çalışan 46 işçi ise aynı sendikaya üye oldukları gerekçesiyle ücretsiz izne çıkarıldı. Söz konusu işyerlerinde örgütlü olan Birleşik Metalİş Sendikası, iki direnişin de kararlılıkla sürdüğünü duyurdu. Sendika, şu açıklamayı yaptı: “Üretimin yoğun olarak sürdüğü, fazla mesai yapılan işyerlerinde ücretsiz izin uygulaması kesinlikle yapılamaz. Sendikalaşmanın cezası günde 39 lira ödenekle ücretsiz izin uygulaması olamaz. İşyerinde kölelik koşullarında işçi çalıştırmaya alışan ve sendikal örgütlülüğe tahammül gösteremeyen işyerlerinde çalışma barışı isteniyorsa; işçilerin yasal ve anayasal haklarına saygı duyulmalı ve atılan işçiler geri alınmalı.” l Ekonomi Servisi Arayış A ranan, altın madeni, petrol, doğalgaz yatağı değil, etik değerleri olan, kamu yararı gözeten, nitelikli, yetenekli insandır. Ülkenin eksenini ancak nitelikli insan gücü döndürebilir. Ekonomi alanında çözüm için önemli olan reçete yazmak değil; öncelikle, faiz indirimi ile enflasyonu düşürmeye kalkışmayacak, kurenflasyon geçişkenliğini önemseyecek, Merkez Bankası ve ödemeler dengesi bilançolarını analiz edebilecek, stok azalışını, tüketim artışını ekonomik büyüme olarak sunmayacak, yap işlet alalamasının en pahalı finansman yöntemi olduğunu bilecek, 24 Ocak 1980 Kararlarından bu yana izlenen politikaların hatalı olduğunu kavrayacak, özel çıkarları değil, kamu yararını ençoklamayı amaçlayacak yöneticiyi bulmak gerekir. Başarı için ilk yapılması gereken, işi yürütecek, yetenekli, nitelikli kişiyi, kişileri görevlendirmektir. Konumlarının gerektirdiği niteliklere sahip olmayan kişiler, düzgün giden, gidebilecek işleri de bozarlar. Bu olgu, yalnız ekonomi yönetimi için değil, siyasal alanda da bankacılık ve özel sektör yönetiminde de gerçekleşir. 1955 yılında Maliye Bakanlığı Hesap Uzman Yardımcısı olarak başladığım çalışma yaşamımda insan davranışları hakkında gözlemlerim oldu, değer yargıları oluştu. Yine de haksızlık yapmamak kaygısıyla insan tanıma amacıyla olanak buldukça, yandaş olarak tanımlanan TV kanallarını, düzenlenen tartışmalı oturumlara çağrılan kişileri izliyorum. Tam yandaş TV kanallarının propaganda etkisi, izleyici, dinleyici sayısı kısıtlı, izleyenler de aynı görüşü paylaştığından, zayıf kalmaktadır. Amaç; Sayın Erdoğan’ı, AKP’yi desteklemek, mevcut düzeni savunmak, başarılı göstermek, bu yönde bir inanç oluşturmak, destekçi sayısını artırmak olduğunda, yandaş yayınlar yetersiz kalmaktadır. Bu yetersizliği gidermek için propaganda etkisi olabilecek kanallara ihtiyaç duyulmakta, örtülü yandaş kanallar geliştirilmekte, bazı kanallara da bu tür görevler verilmektedir. Örtülü yandaş kanalların nihai amacı, Erdoğan’ı, AKP’yi, kurulu düzeni desteklemek, başarılı oldukları izlenimini yaratmak benimsetmek, karşıt görüşte olanları da bu yönde etkilemektir. Bu kanallar, etkili olabilmek için tarafsız, bağımsız görünmek alalamasıyla muhalefete yayınlarında yer vermekte, düzenledikleri toplantılara farklı görüşte olan kişileri de çağırmaktadırlar. Tartışmalarda, bilgilendirmede nihai amaca ters düşecek bir izlenim yaratılması, Erdoğan propagandası yerine muhalefetin desteklenmesi olur ki böyle bir sonuç TV kanalının da sonu demektir. TV kanalları böyle bir “kazanın” olmaması için, sahneleri ona göre ayarlamakta, çağırılanlar özenle seçilmekte, icazetli demirbaş konuşmacılar bulundurulmakta, tartışma yönlendirilmekte, amaca uygun sorular sorulmaktadır. Toplantılara katılanların, çağrılanların bu gerçeği, TV’nin nihai amacını bilmeleri gerekir. Örtülü yandaş kanallarda da tersine ayırım, seleksiyon yaşanmakta; bilgili, kişiliği gelişmiş, daha nesnel davranabilen sunucular dışlanmakta; düzene etkili eleştiri yapabilecek kişiler toplantılara çağırılmamakta, etkili olabilecek bir kişi çağrıldığında da o kişiye izlenen programlarda bir daha yer verilmemektedir. Yandaş olarak bilinen TV’lerde de “yanlış seçim” yapılabilmekte; bilgili, vakur, onurlu bir ses işitilebilmektedir. Böyle bir “kaza”nın farkına varıldığında bir cızırtı ile bağlantı kopmakta, ahenk kesilmektedir. Programı yöneten, teknik neden diye özür dilemekte, sesi kesilen kişiyi tekrar arayacağını söylemekte, doğal olarak o kişi bir daha aranmamaktadır. Tersine ayırım, iyinin tasfiyesi, yaygın yalakalık, kozmetik, makyajcı yönetim anlayışı, süslü rakamlar, orta gelir tuzağından kurtulamamamıza yol açmaktadır. Türkiye 1980’den bu yana 400 milyar USD’den fazla dış borca, iki trilyon TL’ye ulaşan iç borçlanmaya, 80 milyar USD dolayında özelleştirme gelirine karşın bir atılım yapamamış; dünya sıralamasındaki yeri, ekonomi alanında da gerilemiştir. Orta gelirli grubun alt kümesine giren ülkemizin, GSMH sıralamasındaki yeri de 16’ncılıktan 19’uncu sıraya düşmüştür. “Ekonomik başarılarımız” devam ettiği sürece 20’ler grubunun dışında kalmamız olasılığı yüksektir. Altın madeni, petrol kuyusu, doğalgaz bulmakla, yabancı sermaye yatırımı ile dış kaynakla kalkınmış tek bir ülke yoktur. Ekonomi tarihi böyle bir olay yazmamıştır. Sinoplu Diyojen’in günümüzden 2 bin 500 yıl önce Atina sokaklarında gündüz gözüyle elinde fener insan arayışını yadırgamamak, anımsamak gerekir. Diyojen’in arayışı sürmekte; arayış, ülkenin gerçek zenginliğinin nitelikli insan kaynağı olduğu gerçeği anlaşılıncaya dek de sürecektir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle