24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 18 NİSAN 2019 PERŞEMBE EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER Ayrıntılar Bavullu demokrasi! Mehmet Baransu elinde bavuluyla sırıtarak poz veriyordu. Vesayet düzenini bitirecek evrak o bavulda saklıydı, açılacak ve ülkenin makus talihi dönecekti! “Taraf” denen operasyon gazetesi ve liberallerin, cemaatin, yandaşların tüm yayın organları bas bas bağırıyordu “Ülkenin bağırsakları temizlenecek” diye. Bavul açıldı; içinden ölüm (cinayet), gözyaşı, her tür adaletsizlik ve nihayetinde Cumhuriyeti çökertme belgeleri çıktı. Sonucu 15 Temmuz’a dek dayandı. Dönemin ortakları AKP ve Fethullah şimdi kavgalı. Geçen gün elinde bavullarla AKP genel başkan yardımcısı YSK’nin kapısına dayandı. Dedi ki: “Seçimlerde öyle hile, usulsüzlük var ki bizim aklımız almıyor!” Herhangi biri onların aklının almayacağı hileyi nasıl kurgular, benim aklım onu almıyor! Şeytanın aklına gelmeyecek numaralar gördük bu güne dek! Haksızlık etmeyeyim, eski ortakları Fethullahçılar çok daha titiz çalışıyorlardı. AKP seçim sorumlusu başkan yardımcısı kamera karşısına geçince iyi gördük bunu. İki saate yakın konuştu, ne dediğini ben anlamadım, kendisi biliyor mu, ondan da emin değilim doğrusu! Sonuç şu: “Elimizde delil olsun olmasın bu seçimde hile var. İlle de tekrarlansın!” Tek koşulla tekrar olur! Kazanılmış seçimin tekrarına “hodri meydan” demek doğru değildir. Sandıkları canı pahasına koruyan başta CHP örgütüne ve halka haksızlık olur. Tüm siyasi partiler (ikisi hariç) sonuçta uzlaşmışken, kabadayılığın âlemi yok. AKP’ye demokrasinin “sandıkla gelip, sandıkla gitmek” olduğu anlatılmalı. Her ne kadar çoğunlukçu, salt sandığa indirgenen seçimler pek bir işe yaramıyorsa da, en azından buncasına sahip çıkmak gerek. İstanbullu iradesini koydu, bunu korumak en büyük siyasal görevdir. Gelelim Yavuz’un konuşmasından anlaşılması gerekene. Özetle, “24 Haziran öncesine dayanan seçmen hareketlerinde, sandık başkanı atamalarında tuhaflık var” dedi. Reis bu açıklamaya ne der bilemem ama görünen o ki bu bir itiraftır! Türkiye’yi yoldan çıkaran tuhaf başkanlık sistemi yoluyla cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ın meşruiyetini doğrudan AKP’li biri tartışmaya açmıştır. Eğer 31 Mart seçiminde usulsüzlük varsa, 24 Haziran’da da olduğu bu sözlerden sonra iyice açığa çıktı. O halde seçim tekrarlanacaksa, AKP’li yıllardaki tüm seçimler için bu talep haktır. Hırsızlık deyince! Gündem karmaşık olunca bazı olaylar güme gidiyor. Ali Demir adlı Fethullahçı ÖSYM başkanı tutuklandı. Temel gerekçe ne? Hırsızlık! Ne hırsızlığı peki? Soru hırsızlığı mı? Hayır. Ülkenin, gençlerin, ailelerin geleceğini çaldı bu adam ve temsil ettiği ideoloji. Anımsayalım; başkanlığı döneminde AKP’liler ne türden övgüler düzmüşlerdi Demir için! O gün ortaktılar, şimdi yollar ayrıldı. O halde soralım “kandırıldık” diyerek bu suçtan kurtulmak mümkün mü? Onca insanın yaşamını çalmanın bedeli yok mu? Diyeceğim Fethullahçı işbilir(!) kadroların sadece ÖSYM sınavlarında hırsızlık yaptığına neden inanalım ki? Bunlar madem terör örgütü (ki bunu yıllarca biz söyledik) o halde devlete memur alımından, seçimlere dek ne dümen çevirdikleri araştırılmalı. Birkaç saat içinde AA kanalıyla sonuçlandırılan seçimler için YSK Başkanı “Anadolu Ajansı benim müşterim değil, verileri nereden alıyorlar bilmiyorum” dedi. Bundan güzel itiraf olur mu? (Sadi Güven görev süresi uzatılarak bu seçimi yönetsin diye koltukta tutuldu. Şimdi alacağı karar ülkenin rotasını çizecek) Nereden tutsan elinde kalan düzen! Ya başkanlık geçerli mi? Esas mesele topluma dayatılan “Türk Tipi Başkanlık” denen sistemin çökmüş olmasıdır. Hazır “hukuk” tartışması başlamışken, esası kaçırmayalım, neredeyse tüm aklı başında hukukçular diyor ki: “Referandum sırasında mühürsüz oylar sayılarak ortaya çıkan sonuç yok hükmündedir.” Muhalefet bu süreci iyi değerlendirirse, ülkeyi tek adam yönetiminden de kurtarabilir. Belki akşamdan sabaha sonuç alınamaz, ancak görünen o ki, ülkenin iktisadi, siyasal olarak kendine gelmesi için keyfiyetten uzak, çoğulcu, katılımcı demokrasiye gereksinim vardır. Kıssadan hisse Bizim gibi ülkelerde siyasetçinin vezirlikle rezilliği arasında yirmi dört saat vardır! RTÜK’ten AKİT TV ve KRT’ye ceza Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından, AKİT TV ve KRT’ye yayınlarında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik hakaret içeren ifadeler kullanılması nedeniyle ceza uygulandı. Yayın ihlallerinin değerlendirildiği RTÜK olağan toplantısında, haber bülteninde, Erdoğan’a sarf edilen hakaret içerikli sözler nedeniyle KRT’ye idari para cezası ve iki kez program durdurma cezası verildi. AKİT TV’ye ise “Gün Başlıyor” isimli programda Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nden yapılan yayında muhabirin, Kılıçdaroğlu’na yönelik kullandığı ifadeler nedeniyle ve “Saklanan Tarih” programında, Atatürk’ün manevi şahsına yönelik kastı aşan ifadeler için idari para cezası kesilmesine karar verildi. l Haber Merkezi Gar katliamı davasında mahkemeye gönderilen rapor IŞİD’lilerin saldırı yapabileceğini ortaya koydu TEM’den korkutan yazıAyrıntılar Ayrıntılar Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı, 16 firari sanık yönünden devam eden “10 Ekim” katliamı davasında “İstihbari bilgi delil olarak kullanılamaz” gerekçesiyle mahkemeyle bilgi paylaşmaktan kaçın dı. 8 sayfalık yazı gönderen Terörle Mücadele Daire Başkanlığı (TEM) ise firari sanıklar Bayram Yıldız, Kasım Dere ve Yakup Alican Selağzı’nın Türkiye’ye yöuludağ nelik eylem arayışı içerisinde olabileceği uyarısı yaptı. Yazıda, firari sanıklardan 7’sinin Suriye’de ölmüş olabileceği iddia edildi. Emniyetin bilgi sakladığını belirten mağdur ailelerin avukatları, yazıda belirtilen Kasım Dere, Muhammed Zana Alkan’ın rahat hareket edebilmek için kendilerini öldü gösterdiği algısının vahim olduğunu, bunun araştırılması gerektiğini kaydetti. Ankara’da 10 Ekim 2015’te Ankara Tren Garı’nda 100 kişinin yaşamını yitirdiği IŞİD’in canlı bombalı saldırısına ilişkin davaya bakan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 sanıkla ilgili mahkumiyet kararı vermiş, firari 16 sanığın dosyasını ise ayırmıştı. Firari sanıklar yönünde devam eden davanın ikinci duruşması bugün yapılacak. Mahkeme, geçen duruşmada tüm sanıkların örgütsel konumları ve bağlantıları hakkında Emniyet İstihbarat’a ve TEM’e yazı yazmıştı. İstihbarat bilgi vermedi Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanlığı, mahkemeye gönderdiği yazıda “Başkanlığımız çalışmalarında elde edilen bilgilerin istihbari mahiyette olduğu, bu nedenle hukuki delil niteliği taşımadığı” gerekçesiyle yanıt vermekten kaçındı. Terörle Mücadele Daire Başkanlığı, tüm sanıklar hakkında ayrıntılı bilgilerin yer aldığı 8 sayfalık bir yazı gönderdi. 4 Nisan 2019 tarihli yazıda, sanıklar Suphi Alpfidan, İbrahim Halil Alçay, Metin Akaltın, Talha Güneş, Erman Ekici, Bayram Yıldız, Ahmet Güneş, Cebrail Kaya ve Deniz Büyükçelebi’nin “Çatışma bölgeleri ile bağlantılı faaliyet gösteren ve geçmiş dönemde intihar eylemi gerçekleştirmeyi planlayan şahısların bulunduğu listede adı geçtiğine ilişkin istihbari mahiyette bilgi” bulunduğu belirtildi. Uyuyan hücreler Yazıda firari sanık Bayram Yıldız’ın “2018 Mart ayı başlarından Suriye’de bulunduğu bölgeden ayrılarak Irak’a geçtiği, IŞİD terör örgütü için silah ve mühimmat (havan topu, bomba vs.) yaptığı, Irak / Bağdat’ta örgüt tarafından “uyuyan hücre” diye tabir edilen sözde güvenli evde kalıyor olabileceği, DEAŞ terör örgütü tarafından ülkemizde ses getiren bir eylem için görev verilmesi durumunda ülkemize gelebileceği şeklinde teyide muhtaç bilgilerin bulunduğu” belirtildi. Firari sanıklardan Kasım Dere için de “IŞİD te Terörle Mücadele Daire Başkanlığı; Bayram Yıldız, Kasım Dere ve Yakup Selağzı’nın Türkiye’ye yönelik eylem arayışı içerisinde olabileceği uyarısı yaptı. rör örgütü içerisinde faaliyet yürüttüğü, çatışmalarda hayatını kaybettiği veya bahse konu örgüt tarafından öldüğü algısı oluşturularak rahat hareket etmesi sağlanıp ülkemize yönelik eylem arayışı içerisinde olabileceği şeklinde istihbari mahiyette bilgiler bulunduğu” ifade edildi. Bir diğer firari sanık olan Yakup Selağzı için de “illegal yollardan Suriye’ye geçerek ülkemize karşı intihar eylemi düzenleyebileceği şeklinde istihbari mahiyette bilgiler bulunduğu” belirtildi. Kazakistan doğumlu sanık Walentina Slobodjanjuk için ise “2015 yılı ekim ayı sonlarında veya Kkasım ayı içerisinde Suriye’den Türkiye’ye gelerek canlı bomba eylemi gerçekleştirebileceği şeklinde istihbari mahiyette bilgiler bulunduğu “ ifade edildi. Muhammet Zana Alkan için de “Suriye’de faaliyet yürüttüğü muhtemel eylemlerde kullanılabileceği değerlendirilen şahıslar listesinde bulunduğu, çatışmalarda hayatını kaybettiği veya bahse konu örgüt tarafından öldüğü algısı oluşturarak rahat etmesi sağlanıp ülkemize yönelik ey lem arayışı içerisinde olabileceği şeklinde istihbari mahiyette bilgiler bulunduğu belirtildi. ‘Bilgi saklandı’ iddiası Bu yazıya ilişkin mahkemeye 14 sayfalık dilekçe sunan davanın avukatları, emniyet yazısındaki bilgilerin dava dosyasında da bulunan eski bilgiler olduğuna işaret ederek polisin bilgi sakladığını kaydetti. Emniyetin bilgilerinin “Buzdağının görünen yüzü dahi olmadığı” kaydedilen dilekçede, “Türkiye’nin en büyük katliam davası, baştan savma bilgilerle geçiştirilemez” denildi. Emniyetin yazısında firariler Hasan Hüseyin Uğur, Nusret Yılmaz, Kenan Kutval, Ahmet Güneş, Kasım Dere, Muhammed Zana Alkan ve Deniz Büyükçelebi’nin Suriye’de öldüğüne dair istihbari bilgilerin olduğundan söz edildiğine işaret edilen yazıda şöyle denildi: “Ancak bu kişilerin ölmüş olduğuna ilişkin bu bilgilerin dışında basında yer almış bir haber ya da IŞİD kaynaklarından bir açıklama söz konusu değildir. Hatta iki kişi Kasım Dere ve Muhammed Zana Alkan için sözü edilen öldü algısı yaratılarak rahat hareket edilmesi gibi bir amaçtan söz edilmektedir ki bu son derece vahim sonuçlar doğurabilecek bir durumdur. Bu nedenlerle söz konusu kişilerin ölüp ölmediklerine ilişkin araştırma yapılması konusunda ilgili yerlere müzekkereler yazılmasını talep etmekteyiz. Ayrıca bazı kişilerin ölümlerine ilişkin drone saldırısı tarihleri verilmiş, bu saldırılar sırasında ölümlerin gerçekleştiği ifade edilmiştir. ABD’nin ya da koalisyon güçlerinin bombardıman drone saldırısı zamanları ve kimliği tespit edilen IŞİD’li cansızlar listesini de diplomatik kanallarla istenmesini talep etmekteyiz.” l ANKARA MTmOiüllMdetavAhe’aklıliellerine Mahmut ORAL YSK’nin seçilme mazbatasını, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde başkanlığını kazanan HDP adayı Zeyyat Ceylan yerine AKP adayı Hüseyin Beyoğlu’na verilmesini protesto eden gruba polis müdahale etti. HDP Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun yaralanarak hastaneye kaldırıldı. YSK kararını protesto etmek için Bağlar ilçesindeki Koşuyolu Parkı’nda toplanmak isteyen gruba polis izin vermedi. Aralarında DTK Eşbaşkanı ve HDP milletvekili Berdan Öztürk, diğer HDP milletvekilleri Musa Farisoğulları, Remziye Tosun, Semra Güzel ve Saliha Aydeniz’in de olduğu grup parka girdi. İzinsiz olduğu gerekçesiyle grubun açıklamasına izin vermeyen polis, dağılmayan gruba TOMA ile müdahale etti. HDP’li Remziye Tosun, suyun etkisiyle yere düşerek yaralandı. Bu sırada HDP’li Farisoğulları’nın da polis tarafından darp edildiği görüldü. Farisoğulları, gözünden yaralandı. Yaralılar için ambulans beklenirken, TOMA milletvekillerinin de olduğu topluluğa su sıkmaya devam etti. Bir süre sonra milletvekilleri gelen ambulansla hastaneye götürülerek tedavi altına alındı. Remziye Tosun’un omurga kemiğinde çatlak olduğu ve beyninde olası bir kanama riskine karşı iki gün hastanede müşahede altında tutulacağı öğrenildi. l DİYARBAKIR MHP ve AKP Mersin’de, HDP ve İYİ Partilileri komisyonlara sokmadı İttifak ‘temsile’ izin vermedi ABİDİN YAĞMUR Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’nin yeni dönem ilk toplantısına MHP ve AKP gruplarının ittifakı “temsil adaletini” sakatladı. Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in çabası karşılıksız kaldı. İttifak sonucunda birinci ve ikinci başkanvekillerine MHP’li ve AKP’li meclis üyeleri seçildi. 5 kişilik Encümen’e CHP üye seçtiremedi, Encümen’e 3 MHP’li ve 2 AKP’li girdi. 45 kişilik MHP ve AKP grubu tüm oylamalarda blok halinde oy verdi. Mecliste 28 üyesi bulunan CHP’nin, mecliste grubu bulunmayan ancak 3 üyesi bulunan İYİ Parti, bir üyesi bulunan DPi ve 2 üyesi bulunan HDP’nin de komisyonlara üye vermesi yönündeki teklifi, MHP ve AKP ittifakının blok oy vermesi nedeniyle 45’e karşı 34 oyla reddedildi. Belediye Başkanı Seçer, “Temsilde adalet anlayışı çerçevesinde bir önerim oldu ve bu reddedildi. Bizden daha düşük miktarda oy almışlar, mecliste grupları yoktur ama onlarda bir grubu temsil ediyor. Keşke o fırsatı verebilseydik” dedi. l MERSİN/Cumhuriyet ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE MECLİSİ TOPLANTISI ‘Gerginlik önergesine’ veto Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde “Sos nı Yavaş, “Herkese en üst seviyeden verilme yetkisi yal denge tazminatı öden kabul etmem. Biz bu taz mesi ile ilgili yetkili sen minatlar konusunda sen dikayla sözleşme yapmak dika başkanı ile kıran kı üzere belediye başkanı rana pazarlık yapıyoruz. na yetki verilmesi” konusu Bu önergeyi kabul etmem görüşülürken AKP’li grup halinde sendika ile pazar başkanının önergesi ger lık hakkım ortadan kal ginliğe neden oldu. kacak. Asıl sizin verdiği Ankara Büyükşehir Be niz önerge ayrıma sebep lediye Meclisi önceki gün olur. Biz liyakati ve kıde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Ya Mansur Yavaş mi esas alarak hakkaniyetli şekilde tazminatın vaş başkanlığında 4’üncü toplan dağıtılması gerektiğini savunuyoruz” tısını yaptı. AKP Grup Başkanı Mü dedi. İtirazlar sonrasında sosyal den min Altunışık, sosyal denge tazmi ge tazminatını içeren madde AKP’li natının “herkese eşit ve en üst sevi Altunışık’ın verdiği önerge, oy çok yeden ödenmesine” için önerge ver luğuyla kabul edildi. Yavaş, “Öner di. Altunışık’ın verdiği bu önerge, ge ge geldiği gibi kabul edilseydi sos rilime sebep oldu. CHP’li üyelerin, bu yal denge tazminatı paralarını alırlar tazminatın geçen senelerde nasıl ya dı. Ama önergeyle kabul edildiği için pıldığına ilişkin sorusuna, Altunışık’ın veto edeceğimin bilinmesini isterim. “Bilmiyorum” yanıtını dikkat çekti. Vetonun faturası sizindir” ifadelerini Ankara Büyükşehir Belediye Başka kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet sübvanseler ödenmedi İBB, otobüsçüleri mağdur etti HAZAL OCAK İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) İstanbul’da toplu taşıma yapan özel işletmecileri için aldığı sübvanse kararına uymadığı ortaya çıktı. Maliyetlerin arttığına dikkat çeken işletmeciler ocak ayından beri paralarını İBB’den alamadıklarını söyledi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) dahil birçok yeri başvuran işletmeciler “İBB’nin kasası boşaltıldı. Şimdi bizim ödemelerimiz yapılmıyor. Bizler çocuğumuzun okul taksidini ödeyemez hale geldik” dedi. İBB de ödemelerin nakit durumuna göre yapıldığını ifade etti. İBB Meclisi’nde 2018 yılının eylül ayında ulaşım maliyetlerinde meydana gelen artış nedeniyle sübvansiyon kararı oybirliğiyle alınmıştı. İBB’den yapılan açıklamada “özel halk otobüsleri ve İstanbul Otobüs AŞ otobüslerinin her bir geçiş başı 55 ile 70 kuruş” destekleneceği belirtilmişti. Bu karara göre İBB, özel halk otobüsü işletmecilerine, her kullanım için 55 ile 70 kuruş arasında ek ödeme yapacaktı. 1 Ekim’de başlayan uygulama 30 Haziran 2019’a kadar geçerli olacaktı. İBB’nin bu kararı sadece 3 ay uyguladığını belirten işletmeciler, 107 gündür ödemelerin yapılmadığına dikkat çekti. Gazetemize konuşan işletmeciler “Yaklaşık 430 işletmeci mağdur. Çocuklarımızın okul taksidini ödeyemez hale geldi. İcralık duruma düştük” dedi. l İSTANBUL YAZAR ALÇI’NIN İDDİASI: Ali Koç’u arayan Süleyman Soylu’ydu Habertürk yazarı Nagehan Alçı, CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na “Maça gelmesin” diye telefon açan kişinin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olduğunu söyledi. Alçı dünkü köşe yazısında “Bilindiği gibi BeşiktaşBaşakşehir maçının öncesinde cuma akşamı sosyal medyada, özellikle de bir semtimizde ciddi bir hareketlilik yaşandı. Son derece nahoş ve sosyal kutuplaşmayı azdıracak küfürlühakaretli görüntüler ortaya çıktı. Bunun üzerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, FenerbahçeGalatasaray maçı öncesi Ali Koç’u aramış. Bakan olarak, kamu güvenliğinin yanı sıra spor güvenliğinden de sorumlu olduğunu ifade ederek İmamoğlu’nun maça gelmesinin yaratabileceği riskleri hatırlatmış. Ardından da Koç’a, ‘Kendisini bu riskler konusunda uyarın bence’ diye eklemiş” dedi. Alçı, Ali Koç’un Soylu’ya “Ben Sayın İmamoğlu’nu bir gün önce Can Bartu’nun cenazesinde bu yönde uyardım ancak yine de maça geleceğini söyledi. İzin verirseniz bir de sizin aradığınızı ifade edeyim. Böylesi daha etkili olur” dediğini Soylu’nun da “Elbette iletebilirsiniz” yanıtını verdiğini öne sürdü. Alçı bu uyarının Beşiktaş’a yapılmadığını söyledi. l İç Politika
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle