18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 7 MART 2019 PERŞEMBE EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: YALÇIN ERZAN HABER Ayrıntılar Geleceksiz ülke! RTE’nin meydanlarda denetimden iyice çıkmış söylemleri ne türden bir geleceğin bizi beklediğini ortaya koyuyor. Anlaşılan o ki; iktisadi krizin boyutları sandığımızdan daha derin olacak, bunun siyasi bedeli de kaçınılmaz. Türkiye’de seçmen sadakatinin olmadığını göz önünde tutarak, baskı uygulamalarının derinleşeceğini tahmin etmek güç değil. Üstelik yerkürenin her yanında artan belirsizlik, bizim coğrafyamızda doğrudan, sert biçimde hissedilecek. Diyeceğim; RTE’nin dediği doğrudur, “beka” sorunu söz konusudur. Köşeye sıkışan ülkelerden mutlaka siyasal taviz beklenir, bunun ne olacağını göreceğiz. Kriz tek adam yönetiminin ürünüdür. Kimileri yerel seçime gittiğimiz yanılgısında, hatta AKP’nin bu havada kampanya sürdürmesini yadırgıyor. Bana kalırsa bu seçim “güven oylaması” niteliği taşıyor. Yurttaşlar “Türk tipi başkanlık sistemi”nden memnun mu, değil mi gösterecek. Sorun adil seçim kaygısının herkeste olmasında. Sandık güvenliği yitince, oylama anlamsız hale gelir, sonuç baştan tartışmalı olur. Bu durum sanılandan daha derin kriz yaratır. Derdini oy vermek gibi, en kaba ve doğal şekilde ifade edemeyen halk demokrasi inancını yitirir. Bu da iktidarların yalnızlaşmasına neden olur. Elde kalan son olanak da ortadan kalkar. Keşke AKP sandığa sahiden inansa ve toplumun kendini ifade etmesine izin verse! Bugün ülkenin en çok gereksinim duyduğu kavram “adalet”tir, bir kez yitti mi yerine koymak pek güç! Üretmeyen bir ülkenin mutlu gelecek düşü kurmaya hakkı yoktur. Piyango değil ki “huzur”, “mutluluk” sana çıksın. İşsizlik daha da artacak, doğrudan yardımlarla AKP’ye bağlanan geniş kesim, belki ilk kez konumunu sorgulayacak. Deneyimli iktisatçıları okudukça, tarihimizin en önemli dönemeçlerinden birinde olduğumuzu anlıyorum. Hemen tüm ölçülerini kaybetmiş bir toplumun, böylesi derin iktisadi açmazı dayanışmayla, bilinçle aşması söz konusu olamaz. Bugün belediye başkanı olmak için yarışanlar, belki de önümüzdeki süreçte o koltuğa oturduklarına pişman olacaklar. Birçok belediyenin maaş ödeyemez hale geldiğini biliyoruz, salt bu bile nesnel göstergedir. AKP’nin “cennet vaadi” dahil olmak üzere, seçimi kazanmak için her yolu denemesi boşuna değil. Bu türden partiler, hep söyledik, iktidar olmaya mahkumdur. Ne kadar devletin tüm olanakları elinde olsa da AKP’nin, yurttaşın gerçek tepkisini ölçmeye çalışıyor. Yandaş basında başlayan mızmızlanma, şimdilik pek yüksek perdeden olmasa da, krizin göstergesi. Geçen gün “neden Binali Yıldırım seçime asılmıyor” diye sordu bir arkadaşım. İki olasılık var: Yıldırım, RTE’nin yarattığı ortama ortak olmak istemiyordur belki. Krizin parçası olan siyasetçi izlenimi yaratmak geleceği ipotek altına alır. Bir diğer nedense, RTE kimseye güvenemediği için tüm alanları kaplamıştır, Binali Bey’e yer kalmamıştır. Hiçbir adayını göremedik AKP’nin, her yanda RTE var. Bu da “güven oylaması” tezimi doğruluyor. 31 Mart seçimlerinden sonra uzun yıllar bir daha sandık konmayacak halkın önüne. Yasal olan bu! Bizim gibi ülkelerde iktisadi krizler, kendi gerçeğini doğurur. Önümüzde karmaşık, çok bilinmeyenli süreç var. AKP gitsin diye krizden medet umanlardan değilim doğrusu. Aynı gemide olmadığımız açık, bunu doğrudan dile getirip, başka türden siyasete toplumu ikna etmek gerekiyor. “Krizler aynı zamanda fırsattır” türü ezberlerin, yavan avunmaların ardına sığınmanın da anlamı yok. Neoliberal tezler içinden sahici seçenek yaratılamaz. Kimilerinin demode saydığı “sınıf” meselesi, “örgütlü toplum” zorunluluğu açıktır. Güç ve ilginç günler kapıda! Bir gazeteci daha gözaltına alındı Mezopotamya Ajansı’nın (MA) Tunceli mu habiri Semra Tu ran gözaltına alın dı. Turan’ın evi ne dün sabah sa atlerinde polis lerce baskın dü zenlendi. Yapı Semra Turan lan arama sonra sı gözaltına alınan Semra Turan’ın, İl Em niyet Müdürlüğü’ne götürüldüğü öğrenildi. Turan’ın gözaltına alınma gerekçesi konu sunda bir bilgi alınmadı. l Haber Merkezi Başkanvekili Mehmet Yılmaz, hâkim Aydın Başar’a verilen yer değiştirme cezasına sahip çıktı HSK sürgünü savunduAyrıntılar Ayrıntılar Cumhurbaşkanına hakaret suçundan bir sanığa beraat veren hâkim Başar’ın tarafsız, önyargısız olmadığını iddia eden HSK Başkanvekili Yılmaz, “HSK’nin sırf verdiği karar nedeniyle hâkimi cezalandırması, varlık nedenine aykırıdır ve HSK bunu daima aklında tutmaktadır” dedi. İktidar lehine kararlara imza atan hâkim ve savcıların eylemlerine göz yuman Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanvekili Mehmet Yılmaz, Cumhurbaşkanına hakaret suçundan bir sanığa beraat veren hâkimin sürülmesini ise ısrarla savundu. HSK Başkanvekili Yılmaz, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan yargılanan bir sanığın beraatine hükmeden Hâkim Aydın Başar’a, bu kararı nedeniyle “yer değiştirme” cezası verildiği iddialarını, basın mensuplarına makamında değerlendirdi. Kendini mahkemenin yerine koyan Mehmet Yılmaz, söz konusu davadaki sosyal medya paylaşımları açıkça suç teşkil ettiğini buna rağmen hâkimin dosya kapsamındaki delillerle örtüşmeyecek şekilde beraate hükmedilmek suretiyle yargısal görevini tarafsız, önyargısız ve iltimassız yerine getiremeyeceğini ortaya koyduğunu iddia etti. Hiçbir hukuk devletinin, kendi varlığını tehdit eden adalet sistemini keyfileştirecek davranışlara izin vermesinin düşünülemeyeceğini öne süren Yılmaz, “HSK’nin sırf verdiği karar ne YARGIÇLAR SENDİKASI: ÇAĞ DIŞI Yargıçlar Sendikası, ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçundan yargılanan sanığın beraatine hükmeden hâkim Aydın Başar’a “yer değiştirme” cezası verilmesini “Çağ dışı bir cezalandırma yöntemi” olarak değerlendirdi. Yapılan açıklamada, “Yer değiştirme cezası, eski devirlerin sürgün cezası benzeri çağ dışı bir cezalandırma yöntemi olup derhal kaldırılması modern hukuk devleti anlayışının bir gereğidir” ifadeleri kullanıldı. Sendikanın açıklamasında şöyle denildi: “Sa yın Başar tarafından yazılan mahkeme karar gerekçesi incelendiğinde, herhangi bir disiplin cezasını gerektirmediği gibi, 2802 Sayılı Yasa’da düzenlenen ve ‘yer değiştirme cezası’nı gerektiren hallerden hiçbirine de uymadığı, bu nedenle HSK tarafından verilen ‘yer değiştirme cezası’nın orantısız ve tipiklik ilkesine aykırı olduğu ortadadır. Kaldı ki yer değiştirme cezası, eski devirlerin sürgün cezası benzeri çağ dışı bir cezalandırma yöntemi olup derhal kaldırılması modern hukuk devleti anlayı şının bir gereğidir. Öte yandan, yargıçlar hakkında uygulanacak disiplin cezasının türü ve şiddetinin diğer yargıçların, yargılama yaptıkları sırada cesaretlerini kırmayacak nitelikte olması yargı bağımsızlığı açısından son derece önemlidir... Bu nedenle HSK’yi, kararını yeniden gözden geçirerek kaldırmaya ve benzer soruşturmalarda yargı mensuplarını cezalandırarak değil, onlara gerektiğinde yol gösterip, dış baskılara karşı koruyucu görevini yerine getirmeye çağırıyoruz.” l Haber Merkezi Mehmet Yılmaz deniyle hâkimi cezalandırması, varlık nedenine aykırıdır ve HSK bunu daima aklında tutmaktadır” dedi. Yılmaz, hiçbir hâkime vicdani kanaatine göre sadece karar verdiği için ceza verilmesinin söz konusu olamayacağının altını çizerek, adı geçen hâkim hakkında yapılan şikâyet üze rine konuyu incelediklerini ve “hâkimin sanıkla aynı düşünce dünyasını paylaştığı izlenimi verip, kendisini sanık yerine koyduğu, toplumun farklı kesimlerinin siyasi düşüncelerine, bu kesimlerin olaylar hakkındaki kanaatlerine yer verdiği ve siyasi değerlendirmelerde bulunduğu”nun görüldüğünü bildirdi. Hâkimin verdiği beraat kararının temyiz incelemesi sonrası Yargıtay tarafından bozulduğunu da ifade eden Yılmaz, yargılamaya konu dosyada, sosyal medya paylaşımları açıkça suç teşkil etmesine rağmen dosya kapsamındaki delillerle örtüşmeyecek şekilde beraate hükmedilmek suretiyle ilgilinin yargısal görevini tarafsız, önyargısız ve iltimassız yerine getiremeyeceğini ortaya koyduğu kanısına vardıklarını aktar dı. Başkanvekili Yılmaz, bu nedenlerle ilgili hâkime, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’ndaki, “Yaptıkları işler ve davranışlarla görevini doğru ve tarafsız yapamayacağı kanısını uyandıran hâkim ve savcılara yer değiştirme cezası uygulanacağı”na ilişkin hüküm gereğince disiplin cezası verildiğini bildirdi. Karar kesinleşti Aynı hakim tarafından darbe girişiminden hemen sonra aynı suç nedeniyle yapılan yargılamalarda mahkumiyet kararı verildiğinin görüldüğünü de belirten Başkanvekili Yılmaz, kararın, ilgilinin yeniden değerlendirme talebi gereği HSK 2. Dairesi’nde yeniden görüşüldüğünü ve talebin reddedilmesinden sonra itiraz üzerine HSK Genel Kurulu’nda da ele alındığını belirterek Genel Kurul tarafından da talebin reddedilmesi üzerine kararın kesinleştiğini kaydetti. l ANKARA / Cumhuriyet Bachelet: Türk yetkililer eleştirel ve muhalif sesleri zenginlik olarak görmeli BM’den Gezi vurgusu Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komiseri Michel le Bachelet, “Türk yetkililere, eleş tirel ve muhalif sesleri ‘istikrar sızlaştırıcı olarak’ değil tam tersi ne sosyal diyaloğa katkı sunan bir değer olarak görmesi çağrısında bulunuyorum” dedi. Gezi eylem lerindeki rolleri nedeniyle suçla nan ve yapılan yargılamaları eleş tiren Bachelet, “Son günlerde Ge zi eylemleri nedeniyle “hüküme ti devirmeye teşebbüs” suçundan yargılanan 16 sivil toplum aktivis tinin davası, uluslararası hukuk standartlarını karşılamayan diğer birçok yargılamanın bir benzerini oluşturuyor” ifadesini kullandı. Bachelet, BM İnsan Hakla rı Konseyi’nin Gazze’deki Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü gösterile Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiseri Bachelet, insan hakları ihlalleriyle ilgili sunum yaptı. rinde İsrail güvenlik güçlerinin 189 Filistinliyi öldürmesinin savaş suçu sayılabileceği yönündeki TKP: Gezi direnişi’ndekiraporunun İsrail tarafından red dedilmesinden rahatsızlık duyduğunu dile getirdi. Brunson raporu Öte yandan BM İnsan Hakları Konseyi Keyfi Tutukluluk Çalışma Grubu, Rahip Andrew Brunson’a ilişkin yayımladığı raporda Türkiye’nin uluslararası varlığımızın arkasındayız Türkiye Komünist Partisi (TKP) Merkez Komite Gezi iddianamesini kabul eden İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazılı başvuru yaptı. Eski bir TKP üyesinin iddianamede bilgi sahibi olarak görüşüne yer verildiğine de gulandığı dilekçede, “Siyasi partiler yalnızca seçimden seçime değil, tüm toplumsal olaylar ve sorunlar karşısında tavır almak, çözüm üretmek ve halka hedef göstermekle yükümlüdür. Gezi direnişinin ölçeği ve süresi onu tarihsel kuralları ihlal ettiği, hak ihlalle ğinilen başvuruda, “Bir eski parti üye bir olgu haline getirse de, bir şey değiş ri yaptığı ve keyfi hareket ettiği mizin ruhsal sıkıntılarının ürünü olan çe memektedir: Gezi direnişi TKP’nin haklı ni vurguladı. Euronews’un habe lişkili ve tutarsız açıklamaları da ‘bil gördüğü toplumsal tepkilerin gösteriye rine göre, Brunson’ın “Türk yetkililerce milliyeti ve inancı nedeniyle hedef alındığı” iddialarının güvenilir bulunduğu belirtilen raporda Brunson’a tazminat hakkı verilmesi çağrısı yapıldı. l Haber Merkezi gi sahibi’ notuyla iddianameye eklenmiştir. Bu dayanaksız açıklamalar iddianameden çıkarılmalıdır” denildi. Başvuru dilekçesinde ayrıca, “TKP Gezi Direnişi’ndeki varlığının sonuna kadar arkasındadır” ifadesi kullanıldı. TKP’nin, Gezi direnişine katıldığının vur dönüşmüş halidir” denildi. Yaygın, toplumsal hareketlerin kolluk kuvvetlerinin provokasyonuna her zaman açık olduğuna dikkat çekilen başvuruda, Gezi direnişinin Türkiye toplumunun yurtsever, aydınlanmacı reflekslerinin dışına çıkmadığı vurgulandı. İSTANBUL/Cumhuriyet FİRARİ 3 SANIK YÖNÜNDEN DEVAM EDEN SİVAS KATLİAMI DAVASINDA SONA GELİNDİ ‘İnsanlığa karşı suç’ talebi Firari üç sanık yönünden devam eden Sivas katliamı davasında mahkeme, esas hakkındaki mütaalasını sunması amacıyla cumhuriyet savcısına gönderildi. Sivas’ta Madımak Oteli’nde 2 Temmuz 1993’te 33’ü aydın 35 kişinin yakılarak katledildiği olaylara ilişkin firari sanıklar Murat Songur, Murat Karataş ve Eren Ceylan’ın yargılan masına Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Davanın 17. duruşmasına, Sivas katliamında yaşamını yitirenlerin yakınları katıldı. Ancak mahkeme salonu küçük olduğu için yer sorunu yaşandı. Mahkeme başkanı, duruşmanın daha geniş bir salonda yapılması talebini reddetti. Mahkeme Başkanı Mehmet Tuğrul Türksoy, firari sanıklar hakkındaki ya kalama kararının devam ettiğini bildirdi. Sarıhan talep etti Avukat Şenal Sarıhan, firari olan sanıklar hakkında “kaçak” olduklarına karar verilmesini isteyerek, “Sivas katliamı insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Davada zamanaşımı uygulanmamalıdır. Mahkemenizin de artık karar vererek, davayı bir an önce bi tirmesi gerekmektedir” dedi. Mahkeme, sanıklar hakkın da yakalama kararının devamına, dosyanın kovuşturmanın genişletilmesi talebi bulunup bulunmadığının, yoksa mütaala için cumhuriyet savcısına gönderilmesine karar vererek, davayı 10 Mayıs’a erteledi. Ayrıca bir sonraki duruşmanın daha geniş bir salonda yapılması kararlaştırıldı. l ANKARA / Cumhuriyet BARIŞ AKADEMİSYENLERİ DAVASI ‘Barış ve umut için imzaladım’ Doğu ve Güneydoğu illerinde ilan edilen sokağa çık ma yasakları döneminde “Bu su ça ortak olmayacağız” başlıklı Barış Bildirisi’ni imzaladığı için “terör ör gütü propagandası” yapmak suçla masıyla yargılanan Bilgi Üniversite si öğretim görevlisi Begüm Başdaş yargıç karşısına çıktı. Duruşmada savunma yapan Başdaş, “Bir kadın akademisyen olarak barış, umut ve daha iyi bir gelecek hayali kurabil mek için bu imzayı attım” dedi. İstanbul Adliyesi’nde 36. Ağır Ce za Mahkemesi’nde görülen duruş mayı çok sayıda akademisyen izle di. İddianamedeki suçlamaları ka bul etmeyen Başdaş, “Toplamda 2 bin 212 aka demisyen ve araştırmacı tarafından im zalanan, ba rış bildirisi ne verilen her bir imza ifa de özgürlüğü kapsamında dır ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Türkiye’nin taraf olduğu bir Begüm Başdaş çok uluslara rası sözleşme tarafından korunmak tadır. Lakin hiç bu hukuksal güven celere referans vermeye de ihtiyaç duymadan biliyoruz ki imza verilen bu metin meşru bir toplumsal barış çağrısıdır. Yaşam hakkını savunmak ve barış talep etmek her türlü şid dete karşı duran bir eylemdir ve suç teşkil etmez” diye konuştu. ‘Umudun yolu’ Daha farklı ve daha iyi bir gelecek hayali kurma olasılıklarını kadın hakları ve LGBTİ hak savunucularından öğrendiğini aktaran Başdaş, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü haftasında kendini ifade edebilmenin ayrıca önemli olduğuna dikkat çekti. Başdaş “Bu ülkede ve belki de dünyanın birçok yerinde kadınlar olarak başka bir gelecek arzusu ile nihayetinde toplumsal barışın ve umudun yolunu açacağız. Ben buna çok inanıyorum. Bir kadın akademisyen olarak barış, umut ve daha iyi bir gelecek hayali kurabilmek için bu imzayı attım. İddia edilen suçlamaları reddediyor ve beraatimi talep ediyorum” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle