17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL ASLAN YILDIZ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 55 EKİM 2019 CUMARTESİ OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK n Baş tarafı birinci sayfada Erdoğan’ın tavrı da aslında çok anlamlıdır. Çelik’in bu açıklaması Erdoğan’a, TBMM’nin 1 Ekim tarihinde, açılış günü TBMM çıkışında soruldu. Erdoğan eski bakanının bu önerisine bir anda sahip çıkmadı. Ama bu öneriyi reddetmedi. Konuyu sahiplenseydi, AKP’nin siyasal durumunun zor bir noktada olduğunu kabul etmiş anlamına gelecekti. Yumuşak bir geçiş yaparak, “Önerinin muhalefetten gelmesi durumunda konuyu gündeme alabiliriz” dedi. Bunun anlamı açıktır. Konuyu gündeme almak isteriz ama konu muhalefetten gelsin. Halk dilinde bunun adı, “istemem yan can cebime koy”dur. Önerinin arka planı Halk dilindeki söylemler yılların deneyimlerinden sonuç çıkarılarak yaratılmışlardır. Bir halk deyimi de şöyledir: “Bayram değil, seyran değil eniştem beni niye öptü?” Evet, bayram değil seyran değil, Faruk Çelik bu öneriyi neden yaptı? Bu sorunun yanıtı matematik gerçeklerde yatıyor. Şöyle ki: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin ikinci turunda muhalefet bloku yüzde 54 oy aldı. Bu gerçek unutulmamalıdır. Ve bu gerçeği AKP unutamıyor. Anketlere bakılırsa, bugün iktidar cephesinde yerel seçimlerden bu yana kan kaybı sürekli devam ediyor. Araştırma şirketlerinden KONDA’nın genel müdürü Bekir Ağırdır’ın aşağıdaki değerlendirmesi önemlidir. Ağırdır şöyle diyor: “AKP, 2004’ten itibaren çekirdek oyunun en düşük noktasında. Referandumlarda tek başına yüzde 52 alan AKP’nin şu anki durumu yüzde 30’un altında. Daha kritik olan, bu iki bloka da dahil olmayan seçmenin ilk defa bu kadar yoğun dozda iktidarın karşısında olması.” Faruk Çelik’in önerisinin, AKP’nin oy kaybı nedeniyle yapıldığı muhalefet tarafından açıkça ortaya konuldu. Ankara siyaset kulislerinde ve sosyal medyada muhalefet parti sözcüleri konunun üzerine eğildiler. Bu öneri halk katmanlarında da AKP’nin güç yitirdiğinin bir kanıtı olarak kabul edildi. Bu gelişme üzerine Erdoğan, partisinin perşembe günü yapılan genel idare kurulu toplantısında, bu konunun kapatılmasını istedi ve konunun tartışılmaması için talimat verdi. Parti sözcüsü Ömer Çelik, genel idare kurulu toplantısı sürerken düzenlediği basın toplantısında, bu konunun AKP’nin gündeminde olmadığını belirtti. Yazımızı bir halk deyişi ile bitirelim: “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.” Tedavi gören Bahçeli yazılı açıklamayla Kılıçdaroğlu’nu hedef aldı. CHP sert tepki gösterdi ‘Demokrasi tokadını yer’ CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yaptığı yazılı açıklamayla CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef almasına partisinin kampı dolayısıyla geldiği Abant’tan yanıt verdi. Bahçeli adına kaleme alınarak servis edilen bir basın açıklamasını dikkatle okuduklarını kaydeden CHP’li Özel, “CHP yüz yıllık siyasi tamahmut rihi boyunca bu kadar vesvelıcalı selerle dolu, bu kadar alelacele kaleme alınmış bu kadar mesnetsiz bir metinle ilk kez muhatap oluyor. Ama CHP’nin ilk genel başkanından son genel başkanına kadar haklarında tutuklama kararlarının, haklarında idam kararlarının, hatta hapis cezalarının, canlarına kasteden suikast girişimlerinin, linç girişimlerinin muhatabı olmuş, bunların hiçbir tanesine boyun eğmemiş, bir santim eğilmemiş, bir santim geriye gitmemiş bir siyasi hareket olarak, tükenmekte olan bir ittifakın, varlığını bu ittifak ortaklığına borçlu olan küçük ortağının hezeyanlarına pabuç bırakacağını düşürenler bu konuda yanılmaktadırlar” dedi. Ekrem İmamoğlu’na dokunmaya kalkanların 23 Haziran’da demokrasi tokadı yediklerini söyleyen Özel, “Emin olsunlar ki Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na dokunmaya kalktıklarında o tokatın çok daha fevkinde bir demokrasi tokadını bu milletten yiyeceklerine hiç şüphe yoktur” diye konuştu. ‘MHP’de iç hesaplar...’ Özel, şunları dile getirdi: “MHP’nin içinde Bahçeli’nin sağlık durumu ve siyasete devam edip etmeyeceği üzerine birtakım iç hesapların olduğu hepimizin malumudur. Bugün yazılan metin, belki Türkiye’ye görünümü altında parti içine ‘Sayın Bahçeli görevinin başındadır. Sağlığı iyidir. Gündeme hâkimdir. Hatta gündem değiştirmeye haizdir, mahirdir’ mesajını verip parti içinde yönelik etkili bir mesaj verme kaygısından öte değildir.” Özel, CHP olarak MHP’nin iç işi ve rekabeti hesapların durdurulmasına yönelik bir metne alet edilmekten üzüntü duyduklarını, bunu siyasi bir nezaketsizlik olarak gördüklerini dile getirdi. MHP’nin 1950’lerde kalmış ve ardında etkisi olanları bugün utandıran kimsenin savunmadığı tahkikat komisyonlarına 70 yıl sonra kendi içinde kurmaya yeltendiğini kaydeden Özel, şunları söyledi: Gündeme canlı bomba “MHP, bugün CHP’nin ittifakının İstanbul seçimlerini kazanmasından sonra bütün siyasi hesapların değiştiği, partinin kurucularının, önceki bakanlarının ‘Yüzde 50 olmuyor artık bunu 40’a çekelim’ deyip üstü örtülü olarak da MHP’den kurtulalım meselesinin dile getirildiği bir süreçte, gündeme gelmek isteyen birileri gündeme bomba atalım derken, yaptıkları canlı bomba eylemidir. Kendilerini meşruiyet anlayışlarını da parçalamışlardır ve tahkikat komisyonlarının utancına 2019 yılında MHP’yi muhattap etmişlerdir.” Özel, bir komisyon kurulup terör ilişkilerinin araştırılması durumunda MHP’nin, öncelikle Erbil’de Osman Öcalan’a seçim öncesi mikrofon uzatılması ve terörist Abdullah Öcalan’ın mektubunun devletin ajansına okutulmasının sorgulaması gerektiğini ifade etti. l ABANT Kılıçdaroğlu: Ülkenin çakıl taşı için göğsümüzü siper ederiz Kılıçdaroğlu, MHP lideri Bahçeli’nin kendisini hedef alan açıklamasının ardından konuştu. Kıbrıscık’ta vatandaşlara seslenen Kılıçdaroğlu “CHP, Atatürk’ün kurduğu bir partidir. Bizim milliyetçilik anlayışımız kafatası milliyetçiliği değildir. Bizim milliyetçilik anlayışımız Atatürk’ten gelir, Ecevit ile devam eder. Biz milliyetçilik anlayışımızı Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları’na, Akdeniz’in sularına yazmışız. Bizim milliyetçilik anlayışımızda vatan toprağını terk etmek yoktur. Süleyman Şah Türbesi kaçırıldığında niye birisinin sesi çıkmıyordu da ben konuşuyordum? Bu ülkenin çakıl taşı için göğsümüzü siper ederiz, herkes bunu iyi bilsin” dedi. Bahçeli: Kılıçdaroğlu’na mahkeme yolu açıldı Sosyal medyada rahatsızlığı konusunda çeşitli spekülasyonlar dönen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yazılı bir açıklama yaparak CHP’yi ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef aldı. “Kılıçdaroğlu ve sözcülerinin siyasi eylem ve sözlerinin suç teşkil ettiğini” savunan Bahçeli, “Özellikle CHP Genel Başkanı için dokunulmazlığın kaldırılması ve mahkeme yolu ardına kadar aralanmış ve açılmıştır” dedi. “CHPHDP İlişkisi Hakkında” başlığıyla yaptığı açıklamada Bahçeli, “CHP ile HDP’nin aynı kulvar ve kumanda merke zine sabitlendiğini” ileri sürerek, “Özellikle CHP Genel Başkanı için dokunulmazlığın kaldırılması ve mahkeme yolu ardına kadar aralanmış ve açılmıştır” ifadelerini kullandı. Bahçeli, MHP Başkanlık Divanı’nın da kararıyla “CHPHDP ilişkilerinin incelenmesi, CHP Genel Başkanı’nın suç teşkil eden fiili ve değerlendirmelerinin analiz ve araştırılması” amacıyla bir komisyon görevlendirildiğini de kaydetti. Öte yandan MHP kaynakları, üst solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle tedavi gören Bahçeli’nin sağlık durumunun iyi olduğunu belirterek “gelecek hafta mesaiye başlayacağını” kaydetti. MHP ‘evet’ diyecek MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, HDP eş genel başkanları Sezai Temelli ve Pervin Buldan’ın da aralarında olduğu 44 milletvekiline ait 75 dokunulmazlık dosyasının TBMM Başkanlığı’na ulaştığını anımsatarak “MHP’nin komisyonda dokunulmazlıkların kaldırılması yönünde oy kullanacağını ve konunun Meclis Genel Kurulu’na gelmesini isteyeceğini” kaydetti. l ANKARA Önder, önceki günkü AYM kararının ardından dün serbest bırakıldı Gecikmeli tahliye Cezaevi çıkışı kızı Ceren Önder’le sarılarak hasret gideren eski HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Ne dediysek barış için dedik. Barış için ve demokrasi için de söylemeye devam edeceğiz” dedi. BÜLENT TEZCAN: BARIŞ VE KARDEŞLİK HEDEF ALINDI CHP Efeler İlçe Başkanı’na evinin önünde saldırı CHP’nin Aydın Efeler İlçe Başkanı Polat Bora Mer de gerçekleşen bu organize saldırılar toplumsal hu sin, dün akşam kimliği belir zurumuz için endişe verici siz kişiler tarafından evinin boyuta ulaşmıştır. Demok önünde saldırıya uğradı. Ay rasi beşiği Aydın’da yapı dın Devlet Hastanesi’nde te lan bu saldırı, aynı zaman davi altına alınan Mersin’in da barışa ve kardeşliğe ya sağlık durumunun iyi olduğu pılmıştır. Nefret siyase öğrenilirken, Emniyet yet Polat Bora Mersin ti ve kutuplaştırma dilinin kilileri olayla ilgili soruştur bir sonucu olan bu olaylar ma başlattı. Türkiye’yi çatışma ortamına sürekle Saldırıyı duyan çok sayıda CHP’li mek isteyenlerin amacına hizmet et Aydın Devlet Hastanesi önünde top mektedir. Bu kalleş saldırıyı gerçek landı. Saldırıyı kınayan CHP Aydın Mil leştirenler, arka planındaki azmettiri letvekili Bülent Tezcan, açıklamasın ciler, yargı önünde hesap verene dek da şu ifadelere yer verdi: “Son günler takipçisi olacağız.” l Haber Merkezi Eski HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder hakkında Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “hak ihla li” kararı vermesinin ardından, İstan bul 26. Ağır Ceza Mah kemesi Önder’in dosya sını yeniden görüşerek, Önder hakkında tahli ye kararı verdi. HDP Si irt Milletvekili Meral Danış Beştaş da akşam saat SEYHAN AVŞAR lerinde yaptığı paylaşım la Önder’in tahliye edildiğini duyur du. Önder, kızı Ceren Önder’le sarıla rak hasret giderdi. Cezaevi çıkışı kısa bir açıklama yapan Önder, “Ne dediy sek barış için dedik. Barış için ve de mokrasi için de söylemeye devam ede ceğiz” dedi. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkeme si, bir yıl önce Sırrı Süreyya Önder’i, 2013 yılındaki Nevruz konuşmasın da “terör örgütü propagandası yap tığı” gerekçesiyle 3.5 yıl hapis ceza sına çarptırdı. AYM ise önceki gün, Önder’in “ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine” karar verdi. Önder’in avu katları, infazın durdurulması ve tah liye kararı verilmesi için yerel mah kemeye dilekçe verdi. Ancak önceki gün mesai saatinin bitmesi nedeniy le Önder tahliye edilemedi. Önder’in avukatları dün sabah tekrar mahke meye dilekçe sundu. Mahkeme heye ti duruşma savcısından mütalaa iste di. Cumhuriyet savcısı mütalaasında, yeniden yargılama yapılması yönünde görüş bildirerek Önder’in tahliye edil mesini istedi. Başka bir duruşma için Silivri’de olan mahkeme heyeti, Önder hakkındaki infazın durdurulmasına ve derhal tahliyesine karar verdi. Sırrı Süreyya Önder hakkında 2013 Nevruzu’ndaki konuşmala rı nedeniyle dava açılmış, mahkeme Demirtaş’a 4 yıl 8 ay, Önder’e ise 3 yıl 6 ay hapis cezası vermişti. İstan bul Bölge Adliye Mahkemesi kararı onamış, Önder 6 Aralık 2018’de ce zaevine girmişti. l İSTANBUL Meclis’te ‘nöbetçi bakan’ mesaisi başlıyor Yeni hükümet sistemini başarılı bulan, aksaklık ve eksikliklerin bürokrasiden kaynaklandığını savunan AKP yönetimi, milletvekillerinin sistemden yakınmalarını önlemek için “nöbetçi bakan” uygulamasını gelecek hafta başlatacak. TBMM Genel Kurulu’nun çalıştığı günler her gün bir bakan, Meclis’te mesai yapacak. Nöbetçi bakan lar için Meclis’te daha önce de kullanılan “bakan odası” tahsis edilecek. Bakanlar, gün içinde kendisiyle görüşmek isteyen milletvekilleriyle bir araya gelecek. Vekiller, seçmenden gelen talepleri, seçim bölgesindeki yatırım ve hizmetlerde yaşanan sıkıntılarla ilgili önerilerini bakanlara kolaylıkla iletebilecek. l EMİNE KAPLAN/ ANKARA Bakanlıktan Ankut için ilginç talimat Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) Genel Başkan’ı Nurullah Ankut’un “Cumhurbaşkanına hakaret” ettiği iddiasıyla yargılandığı dava önceki gün görüldü. Adalet Bakanlığı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na Nurullah Ankut hakkında dikkat çekici bir talimat gönderdi. O talimatta şu ifadeler yer aldı: “Cumhurbaşkanına hakaret suçundan şüpheli Ankut hakkındaki 05 Mart 2019 tarihli düşünce örneği dosyasıyla birlikte gönderilmiştir. Gereğinin ifası ile yapılan işlem sonucunda karar kesinleşinceye kadar düzenli olarak bilgi verilmesini, kesinleşmiş ise kesinleşme şerhli karar örneğinin ivedi gönderilmesini rica ederim.” l İSTANBUL/ Cumhuriyet Ayağa kalkmak ya da oturmak Ayağa kalkmak ve oturmak birbirinin zıddı iki eylem olarak görülse de bazen aynı amaca yönelik eylem yöntemi olarak karşımıza çıkar. Ayağa kalkmak fiili dilimizde “ayaklanmak” ya da “yoğun tepki göstermek” olarak da algılanır. Beğenilmeyen bir durum karşısında “millet ayağa kalktı” denir mesela. Ama kimi zaman da saygı göstermek amacıyla ayağa kalkılır. Yaşı ya da makamı itibarıyla saygın bir kişi karşısında ayağa kalkmak gibi. Oturmak fiili de farklı iki anlam ifade eder. Bazen bir protesto yöntemi olarak oturulur bazen de saygı ya da korkunun sonucu oturulur. Anaların HDP’nin önünde oturan işten atılan işçilerin İBB önünde oturması bir protesto gösterisidir. Ama “Bir bağırdım, susup oturdu hemen” dediğimizde karşımızdaki kişinin bize saygısından ya da korkusundan susup oturduğunu ifade ederiz. Son günlerde ise ayağa kalkmak ve oturmak üzerinde yaptığımız güncel bir tartışmada, oturmak protesto ayağa kalkmak da saygı göstermek olarak algılanıyor. TBMM’nin 27. döneminin 3. yasama yılı açılışı törenine damga vuran olay, Erdoğan’ın genel kurul salonuna girdiği sırada CHP milletvekillerinin ayağa kalkmaması, İYİ Parti milletvekillerinin de ayağa kalkmalarına rağmen alkışlamaması oldu. Muhalefetin Erdoğan’ın genel kurula girişi sırasında oturması yandaş medya tarafından “Cumhurbaşkanı’na büyük saygısızlık” olarak manşetlere taşındı. Aslında Cumhurbaşkanı’nın TBMM’ye gelişlerinde muhalefet milletvekillerinin ayağa kalkmayarak oturma eylemi yeni değil. Ta çok partili sisteme geçtiğimiz günden beri uygulanıyor. Bunu ilk başlatan DP’li milletvekilleri olmuştu. 1946 seçimlerinde DP’li milletvekilleri yeni parlamentonun seçtiği Cumhurbaşkanı İnönü salona girerken ayağa kalkmamıştı. Ama 1950 seçimlerinde bu kez kendi partilerinden Celal Bayar cumhurbaşkanı seçildiğinde ofsayta düşmüşler ve hayli gülünç bir tablo ortaya çıkmıştı. Meslek büyüğümüz Altan Öymen, bu konuyu hem “Bir Dönem Bir Çocuk” hem de “Değişim Yılları” adlı kitaplarında bütün detaylarıyla anlatmış: “1946 seçimlerinde parlamentoya giren DP’nin Cumhurbaşkanı adayı Mareşal Fevzi Çakmak’la yarışan CHP’nin adayı İsmet İnönü, rakibine 338 oy fark atarak Cumhurbaşkanlığı’na yeniden seçilir. Cumhurbaşkanı’nın Genel Kurul salonuna girerek yemin edişi sırasında günün sürprizi yaşandı. O vakte kadar, Cumhurbaşkanı salonda görünür görünmez herkesin yağa kalkması geleneği vardı. Milletvekilleri o ayağa kalkma anında devlet başkanından alkışlarını da esirgemezlerdi. Bu defa İnönü’nün salona girişinde, CHP’liler bunu yaparken, DP’liler oturdukları yerden kımıldamadılar. İnönü’yü alkışlamaları zaten tahmin edilmiyordu ama, bu ‘oturma eylemi’ hiç beklenmiyordu. Bunu herhalde son dakikalarda kararlaştırmışlardı. Bu, CHP’li milletvekillerinin ‘Ayıp ayıp’ diye gösterdikleri tepkilere neden oldu. DP yönetiminin bu suçlamalara cevabı şöyle oldu: ‘Bizim inancımıza göre TBMM’nin üstünde hiçbir güç yoktur. Meclis kimsenin önünde ayağa kalkmaz.’ Bu büyük lafın arkasının nasıl geldiğini, ben ileride, gazeteci olarak hep izleyecektim. DP’liler 1950’de iktidara gelip Bayar’ı cumhurbaşkanı seçtirdikten sonra, bunun sıkıntısını çok çekeceklerdi. Celal Bayar’ın Cumhurbaşkanlığı’na seçilişinden sonra Meclis’e gelip yemin edişi ilginç oldu. Bu, DP’lilerin dört yıl önce Meclis’e ilk girişlerinde başlattıkları uygulamanın ‘ikinci perde’si gibiydi. DP’liler şimdi işte, kendilerini o zaman ettikleri o ‘büyük laf’a göre davranmak zorunda hissediyorlardı. Kendi seçtikleri Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın salona girişinde de ayağa kalkmamak ve Bayar’ı yerlerinde oturarak alkışlamak kararı almışlardı. CHP’liler de, kendi eski tutumlarıyla tutarlı kalmak için Bayar’ı ayağa kalkarak selamlayacak ama alkışlamayacaklardı. Bayar salona girince bu karar uygulandı. Acayip bir manzara ortaya çıktı: Kürsüden bakışla sağdaki sıralarda, Bayar gelince, sessiz kalmakla birlikte topluca ayağa kalkıp hazır ol vaziyette duran 60 küsur muhalif CHP’li milletvekili vardı. Buna karşı, salonun geri kalan tarafında Bayar’ı büyük coşkuyla alkışlayan, ama ayağa kalkmamaya çalışan 400 küsur iktidar milletvekili görünüyordu. DP’li milletvekillerinden bazısı o alkışın hızıyla isteyerek olmasa daiçgüdüsel olarak ayağa kalkıyor, arkadaşları tarafından eteklerinden çekilerek oturtuluyordu.” 1960 ihtilalinden sonra cumhurbaşkanı seçilen Cemal Gürsel’in TBMM’ye ilk gelişinde muhalif AP’lilerden üç milletvekili hariç diğer vekiller ayağa kalkmış ama alkışlamamıştı. Ayağa kalkmayanlar Yassıada’da yargılanan Samet Ağaoğlu’nun eşi Neriman Ağaoğlu, Namık Gedik’in eşi Melahat Gedik ile Tahsin Demiray’dı. 1987 yılı seçimlerinden sonra TBMM’nin açılış törenine katılan Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in salona girişinde DYP’li milletvekillerinin tümü SHP’li milletvekilerinin de bazıları ayağa kalkmadı. Evren konuşmaya başladığında ise salonu terk ettiler. Ayağa kalkmayanlar arasında DYP lideri Süleyman Demirel de vardı. Gazetecilerin soruları üzerine Demirel’in verdiği yanıt tam da ona özgü bir üsluptaydı: “Burası devlet dairesi değil. İçtüzükte ‘Cumhurbaşkanı gelince ayağa kalkılır’ diye bir madde mi var?”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle