18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Can Evrenol’un yeni filmi ‘Ev Kadını’ vizyonda İlk filmi “Baskın” ile adından övgüyle söz ettiren yönetmen Can Evrenol’un yeni filmi “Ev Kadını” vizyona girdi. Babası ve kardeşinin annesi tarafından öldürülmesinin ardından gerçeklikle bağı kopmaya başlayan Holly’nin hikâyesini anlatan film yerli sinemamızda benzerlerine çok rastlamadığımız bir korku denemesi. Klostrofobi, seksüellik, aile ve karabasan temalarının işlendiği filmde David Sakurai, Defne Halman, Clémentine Poidatz yer alıyor. 12 EDİTÖR: eMRAH KOLUKISA TASARIM: eMİNE BİLGET [email protected] Cumartesi 11 Ağustos 2018 Troia Festivali’ne Say’lı açılış Bu yıl 55. kez düzenlenen Uluslararası Çanakkale Troia Festivali’nin açılış konserinde dünyaca ünlü piyanist ve bestecimiz Fazıl Say sahne aldı Çanakkale Belediyesi’nin her yıl ücretsiz olarak düzenlediği Uluslararası Çanakkale Troia Festivali’nin 55’incisinin açılışı, Fazıl Say’ın Troia yılına özel bestelediği eseri “Truva Sonatı”nın dünya prömiyeri ile gerçekleştirildi. Yekta Kopan’ın sunumu ile sahnede yerini alan dünyaca ünlü sanatçı Fazıl Say, başta Anadolulu ozan Homeros’un üç bin yıllık ölümsüz destanından, diğer kaynaklardan, olayları ve kişileri yorumlayan sahne eserleri ile filmlerden esinlenerek bestelediği “Truva Sonatı”nı seslendirdi. “Ozan anlatıyor, Homeros” bölümü ile başlayan eser sırasıyla “Ege rüzgârları”, “Troia kahramanları” “Sparta, Helen, Troia” ile devam etti ve “Aşil”, “Savaş”, “Truva Atı”, “Sonsöz” ile son buldu. 40 dakikalık Troya Sonatı’nın bölümleri arasına yayılan “Kader ağlarını örüyor”, “Gece”, “Melenaus”, “Paris”, “Güneş”, “Agamemnon”, “Hektor”, “Kahramanlık”, “Endişe” isimli form temaları ile dinleyenler Çimenlik Kalesi’nin etkileyici atmosferinde müzik dolu bir akşam yaşadı. Program sonunda Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Fazıl Say’a belediyenin talebi üzerine hazırladığı ve ilk kez Çanakkale’de sahnelenen “Truva Sonatı” için teşekkür etti. Daha sonra Özgürlük Parkı’nda dünyaca tanınan grup Barcelona Gipsy Balkan Orchestra sahne aldı. BKuaraakinşdamrouEleni Festival kapsamında bugün pek çok filme yaptığı besteleri ile tanınan sanatçı Eleni Karaindrou Senfoni Orkestrası ve Meh met Erdem, yarın Troia Efsanesi Operası ve Resul Dindar, 13 Ağustos Pazartesi de “Big Band” müziğinin günümüz Fransız temsilcilerinden Dany Brillant ve Rubato, Çimenlik Kalesi ve Özgürlük Parkı’nda kurulan sahnelerde izleyiciyle buluşacaklar. Troia’ya özel opera Festivalde bu sene “Troia Yılı” kapsamında Çanakkale Belediyesi tarafından ısmarlanan bir opera da yer alıyor. “Muhteşem Süleyman” ve “Kösem Sultan” operalarıyla tanınan sanatçı Tevfik Akbaşlı tarafından bestelenen, Homeros’un “İlyada Destanı” ışığında Işık Noyan librettosu ile hazırlanan Aytaç Manizade yönetiminde sahnelenecek “Troia Efsanesi Operası” Çimenlik Kalesi’nde dünya prömiyerini yarın akşam gerçekleştirecek. ‘Kasabalı Lorca’ anıldı Şair Abdulkadir Bulut, vefatının 33. yılında memleketi Anamur’da anıldı. Türk şiirinin usta kalemlerinden Cemal Süreya’nın ‘Kasabalı Lorca’ diye adlandırdığı şairin doğup büyüdüğü Akine köyünün köy konağındaki bir oda kütüphaneye çevrildi ve Abdulkadir Bulut Kütüphanesi adı verildi. Oğlu Ekin Bulut, “Babam Abdulkadir Bulut bu topraklarda doğmuş, bu topraktaki her şeyle yoğrulmuş, memleket sevdalısı bir adamdı. Babamı erken yaşta kaybettik. Kendisini eğitime adamış bir öğretmendi. İçi vatan sevgisiyle dolu öğrenciler yetiştirmek için gayret içinde oldu. Şairdi vehep daha güzel yarınlar için çalıştı” diye konuştu. l ABİDİN YAĞMUR/MERSİN Bir uzaylının beynindeOYUNCU VE KOMEDYEN Robın Wıllıams dört yıl önce bugün intihar etmişti Dört yıl önce bugün sosyal medyadan duymuştuk çoğumuz haberi: Robin Williams 63 yaşında hayata veda etti. Ölüm se bebinin intihar olduğunu duymak ise birçoğumuzu asıl şok eden kısmı olmuştu ha berin. Bunca esprili, dü nuyayı bunca güldü ren, filmleriyle hep po EMRAH KOLUKISA zitif bir mesaj yayan bir insan nasıl olur da...? Tüm bu ve benzeri so rulara yanıt arayan yeni bir belge sel var şu günlerde dolaşımda: “Ro bin Williams: Come Inside My Mind” (Robin Williams: Aklımın İçine Buy run). Biz de bu vesileyle hem biraz bu belgeselden bahsedelim, hem de Williams’ı analım dedik, onun bu di yarları terk ettiği günün senei devri yesinde. Yönetmenliğini Marina Zenovich’in (adını 2 Emmy ödülü kazanan 2008 tarihli “Roman Polanski: Wanted and Desire” adlı belgeselden anımsaya caksınız) üstlendiği HBO yapımı bel gesel Robin Williams’ın hayatını ço cukluk yıllarından (“O kadar sessiz dim ki çocukken” diyor bir yerde Wil liams, inanması zor olsa da, aslında bir bakıcı tarafından büyütüldüğünü ve çok yalnız olduğunu söylerken) iti baren anlatıyor ve onun yakın çevre siyle, arkadaşları ve birlikte çalıştı ğı kimi meslektaşlarıyla yapılan söy leşilerle ünlü komedyenin bir portre Olgay Alışık anısına sanat galerisi Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, ressam Emine Alışık, geçen yıl kaybettiği 33 yaşındaki oğlu Olgay Alışık’ın adına Cunda Adası’nda sanat galerisi açtı. Açılış, 46 sanatçının eserlerinin yer aldığı “Merhaba” isimli sergiyle gerçekleştirildi. Alışık, oğlunun ismini taşıyan Olgay Sanat Galerisi’nin açılışında “Burada sergi açılışları, şiir dinletileri gibi etkinliklerle adamıza kültürel anlamda bir şeyler katmak istiyorum. Ayrıca resim kurslarımızı da haftanın belirli günlerinde çocuklar ve yetişkinlere yönelik yapmayı planlıyoruz” dedi. l İHA sini çizmeye yelteniyor. Hayatlarının bir döneminde yolu Williams ile kesişen, sevgili ya da arkadaş, ya da eş olarak onunla bir şeyleri paylaşan kadınların büyük bir açıklıkla anlattıklarının belgeselin özellikle ilgi çekici kısımlarını oluşturduğunu belirtmek lazım. Sahnedeki komedyen Sporla meşgul olduğu gençlik yıl Robin Williams’ın hayatını anlatan ‘Come Inside My Mind’ adlı belgeselde ünlü komedyenin arkadaşları Billy Crystal ve Stava Martin ile yapılan söyleşiler de var. larında gittiği erkek okulunu “Dead Poets Society Ölü Ozanlar Derneği” filmindeki okula benzetiyor. Sonra bir gün babasının izlediği Tonight Show’da Jonathan Winters’ı görüyor ve bir şekilde komediyi keşfediyor genç Robin. Onu en çok etkileyen de Winters’ın babasına kahkaha attırması oluyor, bir imkânsızı başarmak gibi adeta... Sonra 16 yaşında San Fransisco’ya taşınıyorlar ve tüm ha yatı değişiyor. Disiplinin her şey demek olduğu bir okuldan özgür bir ortama geçiyor bir anda ve nihayet ufak ufak komediyle ilgilenecek cesareti buluveriyor. Önce öğretmenlerinin taklitleriyle başlıyor, ardından kızlarla yakınlaşmak için doğaçlama tiyatro derslerine takılıyor. Sonrası ciddi ciddi tiyatro, bol bol standup komedi ve “Mork and Mindy” ile gelen şöhret derken, herkesin bildiği bir hikâye... İşin doğrusu belgesel de Williams’ın sinema kariyerinden ziyade (inişli çıkışlı, popülerlik yolunda sağlam ama sanatsal açıdan ortalama bir kariyer) komedyenlik (filmde yer alan, onun neredeyse düşünce hızıyla espri üretip konuştuğu ve kendine yetişmek zorunda bıraktıklarını kaybetmeyi riske alacak kadar uçup gittiği standup komedi sahneleri paha biçilmez gerçekten) yönüne ağırlık veriyor ve daha az bildiğimiz bir yönünü gösteriyor. Zenovich’in filmi Williams’ın beklenmedik intiharına bir açıklık getirmiyor belki ama o kadar da beklenmedik olmadığını anlatıyor aslında. Son derece zeki, ama bir o kadar da kendine güvensiz bir kişilik; düştüğü depresyonun ilacını komedide arayan bir adam ama orada bulduğunun kendine yetmediğini anlayacak kadar da keskin bir dimağ... Belki de gerçekten bir uzaylı, Mork gibi hissediyordu kendini buralarda... Kimbilir. Fikret Otyam’sız üç yıl Ressam, gazeteci ve yazar Fikret Otyam, ölü münün 3’üncü yı lında Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesin deki mezarı başın da anıldı. Gazete Fikret Otyam miz Cumhuriyet’e de uzun yıllar röportaj ve köşe ya zılarıyla emek veren Otyam için, Eskişehir’den gelen Atatürkçü Dü şünce Derneği üyeleri, eşi ve seven leri tarafından mezarı başında anma töreni düzenlendi. Cenk Erdoğan “Fermata” (Kabak & Lin) Eşlikleri ve ortak projeleri bir yana; “Fermata” gitarcı, besteci ve yapımcı Cenk Erdoğan’ın beşinci solo albümü. Albümün adı müzikte durmak, nefes almak anlamına geliyor, Cenk’in toplumsal sıkışmışlığa tepki olarak verdiği molaya işaret ediyor. Bu bir “guitar player” albümü değil, ruh hali spritüal. 11 orijinal beste kısa zamanda birikmiş. “Her Yolun Vardır Bir Yolcusu”, Cenk’in besteci ve gitarcılığının sınırlarını zorladığı teknik açıdan olağanüstü zor parça; serbest doğaçlamalardan oluşuyor. Türkiye’ye bir konsere geldiğinde kaydetmişler “Shahyar”ı, Viyana’da yaşayan İranlı solist Golnar Shahyar ile. Farsça sözler ona ait, tam bir kadın feryadı... Cenk’in Flamenko damarının kabardığı “Can Direği”, Sıla’nın arkasındaki üç vokali konuk ediyor: Sibel Gürsoy, Tuba Önal ve Dünya Kızılçay. “Orda mısın?” ise TRT’de bir dizi için yazılmış. Kapanıştaki “Çare”ye İsmail Tunçbilek eşlik ediyor ki o da kendisi için yazılmış. İlk sürümü Youtube’a konmuş. Albüm yarım günde canlı kaydedilmiş. Popülizm yapmadan ünlü olunabilece ğinin nadir örneklerinden Cenk, her albümüyle ülke kültürümüzü müzik üzerinden yüceltmeye devam ediyor. “Fermata”, kötü müzikler karşısında nefes darlığı çekenler için oksijen çadırı. [email protected] Ta Ki Dum (Ahenk Müzik) Nerede doğup büyüdüğüne bakmayın, köklerine de aldırmayın, Yinon Muallem kültürler arasındaki alışverişe hayran. O yüzden de kelimenin tam manasıyla dünya vatandaşı ve kültür ataşesi. “Ta Ki Dum” dahil olduğu dokuzuncu albümü, ama bu kez kendi namına değil. Yinon ile İsmail Altunbaş, İsrail’de düet konser vermişlerdi 2017’in Nisan ayında. O konserden sonra bu işi bir albüm haline getirmeyi planlamış ve İstanbul’a dönünce de yıllardır birlikte çaldığı yakın arkadaşı basçı Hakan Gürbüz’ü projeye davet etmiş. İlk defa bu proje için bir araya gelmiş bu üçlü. Bir proje olarak Ta Ki Dum ritmik bir topluluk, melodi ve doğaçlamaları iç içe geçirerek çalıyor. Tanıdık bir ifadeyle an latacak olursak: etnik caz kulvarında dolaşan tam bir kaynaşım müziği. Müzisyenlerin canı gönülden gösterdiği performansın yanı sıra, Yinon önem sırasıyla besteci, perküsyoncu, utçu ve solist şarkıcı kimliğini bir arada sergiliyor burada. Projeye adını veren Ta Ki Dum, Hint müziğine ait bir terim; vurmalı çalgılarda bir çalma tekniğini ifade ediyor olsa da bir çeşit Türk müziği enstalasyonu. Üç gün içinde hücum kayıtla çıkan bu albümü sadece müziğin değil, insanlığın önündeki sınırları kaldırmak için de dinleyebilirsiniz. Cyprien Katsaris Gümüşlük’e Katsaris konuk olacak Muğla’nın Bodrum ilçesinde düzenlenen 15. Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali, yarın akşam FransızKıbrıs asıllı piyanist ve besteci Cyprien Katsaris’in Koçtaş sponsorluğunda vereceği resitalle devam ediyor. Katsaris, seçkin bir yorumcu olmasının yanı sıra, bir pedagog olarak da tanınıyor. Cyprien Katsaris, 25 asırlık Antik Taş Ocağında klasik müzikseverlerle buluşacak. “Çeşitli temalarda spontane doğaçlamalar” başlığı altında topladığı repertuarla festival sahnesine gelecek olan sanatçı, konserde JeanBaptiste Lully, Franz Schubert, Georges Bizet, Camille SaintSaëns ve Joseph Haydn’ın eserlerini seslendirecek. TkgUairGmiyFpoOar Sabancı Vakfı’nın kurulmasına öncülük ettiği ve ana destekçisi olduğu Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası (TUGFO), 15 Ağustos 4 Eylül tarihleri arasında Sabancı Üniversitesi’nde kampa giriyor. 20 gün sürecek eğitim ve provalar, Cem Mansur ile birlikte Amerikalı flüt sanatçısı ve eğitmen James Lyman ve Türkiye’nin başarılı keman virtüözlerinden Hande Küden tarafından yürütülecek. Kamp döneminin ardından turneye çıkacak olan orkestra bu yıl 4 Eylül’de İstanbul’da gerçekleşecek konserin ardından Almanya, Çekya, Slovakya, Avusturya, Macaristan ve Polonya programları ile birlikte toplam 11 konser verecek. İstanbul’da solist Baeva TUGFO’nun 4 Eylül’de İstanbul Zorlu PSM’de gerçekleştireceği konserin solisti, genç yaşta elde ettiği başarılarla adından söz ettiren Rus kemancı Alena Baeva olacak. Bugüne kadar dünyanın en iyi orkestraları ve orkestra şefleri ile birlikte çalışan Baeva, geniş bir repertuara sahip olmasıyla dikkat çekiyor. Konser bileti ve detaylı bilgilere www.genclikfilarmoni.org adresinden ulaşılabiliyor. ‘Eskişehir’in bilinen en eski şehri... Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde 1996 yılından beri sürdürülen ve MÖ 3500 ile 1900 yılları arasındaki Tunç Çağı’nda 1600 yıl boyunca kesintisiz yerleşik hayat sürülen “Eskişehir’in bilinen en eski şehri” olarak adlandırılan Küllüoba, kazı çalışmalarıyla gün yüzüne çıkarılıyor. Kazı başkanı Prof. Dr. Turan Efe Kazı Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Murat Türkteki’nin öncülüğündeki 35 kişilik ekiple her yıl 2 ay süren kazılar sonucu ortaya çıkarılan ve Eskişehir’deki ETİ Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen eserler, bölgenin “Büyük Kervan Yolu”nda yer aldığının ip uçlarını veriyor. l AA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle