22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 31 Mayıs 2018 12 Peki, yalakalara ne olacak? Diktatörlerin yalakaları, çoğunlukça sevilmeyen, hor görülen, kötü sıfatlarla anılan kimselerdir.  Yalakalık  aslında zor bir iştir, herkes yapamaz. Bu kadar çok yalaka arasından sıyrılıp göze girmek kolay değildir! Birçoğu bu konuda her türlü rezilliği göze aldığı halde topu topu birkaç orta boy ihale kapabilmiştir, o kadar!  Diktatörün keyfi, bu zavallıların başlarında sürekli dolaşan bir insansız hava aracı gibidir: “Ben kovmuş olmamayım, sen hemen istifa et” denmesi her an olasıdır. Ancak en tehlikelisi, diktatör, ulusça sepetlendiğinde bunların toptan işsiz kalmalarıdır. Böyle bir gelişmeye hazırlıksız yakalanmamak, çok sayıda vatandaşımızı acınacak hallerde görmemek için eski yalakalara şimdiden uygun işler düşünmeliyiz. Emekliye ayrılacak yalakalar için uygun yeni işler: 1. Damlarda rüzgâr fırıldağı: Yalakalar, Çin sirklerinde, başını önce sol dizinin, sonra sağ koltuğunun altından geçirip sol ayağının başparmağıyla burnunu kaşıyabilen kemiksiz kızlara benzerler. Patronlarının dün söylediğini alkışladıktan bir gün sonra Beyfendi, öncekinin tam tersini buyurduğunda, hemen yüz seksen derece dönerek “Vallahi böyle de haklıdır!” diyebilmektedirler. Bütün kamu binalarının damlarına bu fırdöndülerden birinin atanması, rüzgârın yönünü  doğru göstermeseler bile hiç olmazsa birkaçının aç kalmamasını sağlayabilir. 2. Kırkpınarda pehlivan yağlayıcı: Yıllarca kendisini milletin, hatta yeryüzünün başpehlivanı sanmış olan bir tipi yağlamış olmak, onlara pehlivanları dilleri yerine natürel sızma zeytinyağı ile yağlamanın gerektirdiği yetenekleri kazandırmış olmalıdır. İşin erbabınca iyi yağlanan pehlivanların başarı şansı artar.  3. İskatçı: Birçok memlekette cenazelerde saçını başını yolup ağlaması için parayla tutulan insanlar vardır. Bizde de cenazelerde, ölmüşlerin yakınlarında fazla ağlayarak, bayılarak aileye sevgi ve sadakatını göstermeye çalışan amatörlere rastlanır. İçtenliksiz üzüntü sergileyebilmek, içtenliksiz sevinç sergilemek gibi bir yetenek olup bu özellik, kıdemli yalakaların marifetleri arasında yer alır.  4. Porno filmlerinde figüran: Diktatörlerin iktidarları boyunca yaptıkları, müstehcen filmlerde izlenenlere benzer: Yalakalar da aslında hangi dümenlerin döndüğünü, hangi rezaletlere vesile olunduğunu bildikleri halde yapılanları methederler: Porno filmlerinde aktörler de, o filmlerde kalabalık edenler de zevk almasalar, hatta canları acısa bile gösteri boyunca keyiften dört köşe olduklarını yansıtan hırıltıların bin çeşidini çıkarmak zorundadırlar.  Bu işler yalakaların ancak bir bölümünü kurtarır. Gerisi ise “Yahu neymiş meğerse? Vallahi bu kadar kötü ve insafsız olduğunu bilmiyordum!” gibi açıklamalarda bulunup iktidara yeni gelenlerin peşine takılır, kendilerini kurtarmaya çalışırlar. Başarı şansları? Demokrasi geliştikçe giderek azalır! 31 MAYIS 2018 SAYI: 33839 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına MEHMET Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Faruk Eren Aykut Küçükkaya Dijital Medya Koordinatörü Bülent Mumay Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Demirören Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03:33 03:25 03:57 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:28 13:08 17:05 05:16 12:52 16:48 05:43 13:15 17:07 Akşam 20:36 20:17 20:35 Yatsı 22:22 22:00 22:14 yorum Kendi kendilerini yalanlamaya devam ediyorlar. “Terör gündemden çıktı”, “Güneydoğu’ya huzur geldi” diyorlar hep bir ağızdan. Ama HDP’nin yüksek oy aldığı illerde seçim güvenliği bahanesiy le sandıkları taşıyorlar. Ne diyor YSK Başkanı Sadi Güven: “Kurulda titiz bir değerlendirmeyle karar verdik. Azami olarak seçmenlerin yürüyebileceği 5 kilo metreyi esas aldık. Ama bu tümü için 5 kilometre anlamına gelmesin. Bizim taşıma kararı verdiğimiz sandıkların yarısı 2.5 kilometre mesafede.” Yalandan kim ölmüş?Yani devlet sandıkların birleştirildiği yerde gü venliği sağlayabiliyor ama 2.5 kilometre ötede güvenliği sağlayamayacağını düşünüyor. Hem de Sınırlarında (3) terör duyumu, (9) telsiz kestirmesi az buz değil tam 19 il için söyleniyor bu. alınmıştır. Sandık bölgesine ve yol güzergâhlarına Ama güvenli değil diye sandık kurmadıkları köy BTÖ mensuplarınca EYP döşenebileceği, saldırı lerden seçmenin rahat rahat yürüyebileceğini he ve sabotaj tarzı eylemler yapılabileceği gerekçesi sapladıklarını söylüyorlar. ile seçim güvenliğinin sağlanması açısından sandık O kadar kötü niyetli olmayalım değil mi? birleştirmesinin yapılmasının uygun olacağı..” Hadi olmayalım. YSK, Kocaçavuş için sandık birleştirmesini kabul Dün Cumhuriyet’in manşetindeydi Siirt’in Ko etti, Tosuntarla için reddetti. caçavuş Köyü’nde sandık birleştirilmesi talebine Ne diyordu yine YSK Başkanı, “Sandıkların gerekçe gösterilen güvenlik olayları: “1995’te adam taşınma talebi ilk kez gelmiyor, taşıma da ilk kez kaçırma, 1997’de silahlı çatışma, 1997’de bir gü olmuyor.” venlik görevlisinin şehit olması…” Oysa aynı YSK’nin üç üyesi şerh yazısında daha Hadi gelin bir de Tosuntarla Köyü için öne sü önceki seçimlerde hem de AKP dönemi seçimle rülen gerekçelere bir göz atalım: “Siirt Tosuntarla rinde söz konusu bölgelerin hepsinde seçim sandı Köyü’nde (8) terör olayı meydana gelmiştir. Bunlar ğı konduğunu açıkça ortaya koyuyor. dan 14.01.1994 24.09.1993 tarihlerinde mayına Hadi Diyarbakır’da seçmen sayısı azlığı iddiasıyla basma, Eylül 1993 tarihinde silahlı çatışma, 12 Eylül sandık birleştirilmesi isteklerinden iki tanesini daha 1995 tarihinde sivil halka saldırı, 10 Haziran 2008 okuyalım… tarihinde mayın bulma olayı meydana gelmiştir. “Argün mahallesi sandık bölgesindeki sandığın seçmen sayısının azlığı, 20062017 yılları arasında (1) terör olayı meydana gelmesi...” Oysa Argün’ün seçmen sayısı az filan değil, tam 320 seçmene sahip. 1 Kasım 2015 seçimlerinde Argün’den HDP’ye 238 oy çıkmış, AKP’ye ise 43… Ne istenmiş peki? “Söz konusu mahalledeki sandıkların 20062017 yılları arasında (2) terör olayı meydana gelmesi nedeniyle Üzümlü mahallesi sandık bölgesine taşınmasının uygun olacağı...” Başka bir örnek; “HazroDadaşağılı mah. Belirtilen sandık bölgesindeki sandığın seçmen sayısının azlığı.” Az denilen seçmen sayısı 774. Taşınması istenilen yer ise “20062017 yılları arasında meydana gelen (1) terör olayı nedeniyle Dadaş mahallesi sandık bölgesine…” Bu iki istek de YSK tarafından reddedildi. Ancak bu örneklerin hepsi gösteriyor ki valilikler ya da il seçim kurulları pek bir ince çalışmışlar... Ama bir şey bulamayınca 2025 yıl öncesinin olaylarını bahane olarak sıralamışlar. Tam 144 bin seçmen. Az buz değil. Bildiğimiz örnekler bunlar. Ya bilemediklerimiz. Sandıkların taşındıkları köylerdeki durum… Herkesin aklındaki kuşkuyu HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen açık açık dile getirdi: “HDP’nin yüksek oy aldığı köylerle ilgili taşıma kararı alınmış, sandıkların taşınacağı köylerde AKP’nin oranı ise yüzde 7080. Tablo çok net ortada. Üstelik taşıma gerekçelerinin inandırıcılığı yok.” Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN posta@cumhuriyet.com.tr Uyum KHK ile yapılamaz Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu Doç. Dr. Demirhan Burak Çelik 16Nisan 2017 halkoylamasıyla Türkiye 1909’dan beri izlediği parlamenter yolu terk ederek, özünde başkanlık sisteminin yozlaşmış bir versiyonu olan bir hükümet sistemini benimsedi. Bu değişikliği öngören 6771 sayılı kanunla yeni sistemin gerektirdiği yasal düzenlemeleri yapma görevi TBMM’ye verildi ve kamuoyunda ‘uyum yasaları’ olarak adlandırılan düzenlemelerin yapılması için altı aylık bir süre öngörüldü. Ne var ki TBMM ilgili düzenlemeleri bir yıl geçmesine karşın yapmadı. Üstelik, 16 Nisan değişikliğine göre 3 Kasım 2019’da yapılması öngörülen seçimlerin 24 Haziran’a alınmasının ardından ve tatile girmeden bir hafta önce kabul ettiği bir kanunla Bakanlar Kurulu’na söz konusu düzenlemeleri KHK ile yapma yetkisi verdi (10/05/2018 günlü ve 7142 sayılı kanun). Anayasaya aykırı TBMM’nin söz konusu yetki kanunu ile Bakanlar Kurulu’na verdiği yetkinin birçok bakımdan anayasaya aykırı göründüğü belirtilmeli. Öncelikle, bu denli geniş kapsamlı bir yetki yasasının şimdiye dek görülmemiş olduğu vurgulanmalı. Şöyle ki, kamuoyunda oluşturulan yaygın kanaatin tersine söz konusu kanunla verilen yetki yalnızca, yeni sistemde başbakanlık kurumunun kaldırılmış olması nedeniyle mevzuatta yer alan “Başbakan, Bakanlar Kurulu, kanun tasarısı, tüzük, bakanlar kurulu yönetmeliği” gibi ibarelerin yeniden düzenlenmesinden ibaret değil. Bunun yanında, bakanlıkların, kamu kurum ve kuruluşlarının kurulması, kaldırılması, görevleri, yetkileri, personel ve teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması; üst kademe yöneticilerin atanması ve görevlerine son verilmesine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi; cumhurbaşkanının yürütme yetkisine ilişkin hususlara dair esasların ve tüm kamu kurum ve kuruluşlarının kuruluş, teşkilat, görev ve yetkilerinin düzenlenmesi gibi hususları da kapsıyor. Kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasına ilişkin olarak 2011 seçimleri öncesinde kabul edilen 6223 sayılı yetki kanununda bile Bakanlar Kurulu’na bu kadar kapsamlı bir yetki verilmemiş olduğu anımsatılmalı. 7142 sayılı yetki kanunu yalnızca kapsam değil, aynı zamanda konu bakımından da anayasaya ay Hükümet, her ne kadar KHK çıkarma yetkisini almış olsa da bu yetkiyi kullanmamalı ve bugüne dek yapılmamış olan uyum düzenlemelerini yapma yetkisini seçimlerden sonra oluşacak yeni TBMM’ye bırakmalı. kırı görünüyor. Anayasaya göre (md. 87), TBMM Bakanlar Kurulu’na “belli konularda” KHK çıkarma yetkisi verebilir. Oysa söz konusu yetki kanununda ‘16 Nisan değişikliğiyle uyum sağlanması’ gibi konusu doğal olarak belirsiz bir yetki verildi. AYM her ne kadar 2011 sonrasında (E. 2011/60, K. 2011/147 numaralı karar ile) bu konudaki klasik içtihadını terk etmiş görünse de KHK ile düzenleme yetkisinin ancak “önemli, ivedi ve zorunlu” durumlarda başvurulabilecek istisnaî bir yetki niteliği taşıdığı ve bunun anayasanın 7. maddesindeki “yasama yetkisinin devredilmezliği” amir ilkesinin doğal sonucu olduğu anımsatılmalıdır. Bu çerçevede, altı aylık süre içinde bu konuda hiçbir adım atmayan TBMM’nin tatile girmeden hemen önce Bakanlar Kurulu’na yetki vermesi bu bakımdan daha da tartışmalı duruma geliyor. Yetki TBMM’de Yukarıda değinilen ve ‘klasik anayasaya aykırılık gerekçeleri’ olarak adlandırabileceğimiz hususların ötesinde, salt 7142 sayılı yetki kanununa özgü diğer kimi aykırılıklar üzerinde de durmak gerekir. İlgili maddenin aynen alıntılanması, bu aykırılıkların daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Söz konusu düzenlemeye göre, “bu kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç altı ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu kanunla yapılan değişikliklerin gerektirdiği Meclis içtüzüğü değişikliği ile diğer kanuni düzenlemeleri yapar” (AY Geçici md. 21). Görüldüğü gibi, maddede anayasanın başka hiçbir maddesinde yer almayan bir biçimde gerekli düzenlemeleri yapacak makam olarak TBMM gösterildi, söz konusu düzenlemeleri yapma görevi münhasıran TBMM’ye verildi. Bunun böyle olması da doğal. Çünkü anayasa koyucu yeni sistemin gerektirdiği ‘uyum sürecinde’ yürütmenin de KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com ğil; doğrudan milletin temsilcisi olan TBMM’nin etkin olmasını istemiştir. Anayasa ile TBMM’ye verilen söz konusu görev, bu sürecin bir yetki yasasıyla Bakanlar Kurulu’na bırakılmasını değil doğrudan TBMM tarafından çıkartılacak yasalarla düzenlenmesini gerekli kılar. Anayasanın başka kimi maddelerinde yer alan “kanunla düzenlenir / belirlenir” biçimindeki ifadelerin “maddi anlamda kanun” olarak, yani “genel, soyut objektif ve kişisel olmayan kurallar” şeklinde anlaşılması ve bu konuda ister kanunla ister KHK ile düzenleme yapılması olanaklıdır. Oysa, anayasanın geçici 21. maddesinde ilgili kanuni düzenlemeleri yapacak organın TBMM olarak açıkça belirlenmiş olması karşısında, buradaki kanun kavramı ancak “şekli anlamda kanun” olarak anlaşılabilir. Bunun anlamı, söz konusu düzenlemelerin yalnızca TBMM tarafından, “kanun” adı altında ve kanun yapma usulüne uygun olarak kabul edilebileceğidir. Olmayan makamın yetkisi Ayrıca anayasanın geçici 21. maddesinin ‘özel hüküm’ olarak anlaşılması da gerekir. Hukukun en temel ilkelerinden biri özel hükmün bulunduğu yerde genel kuralların uygulanamayacağıdır. Bu çerçevede düşünüldüğünde de söz konusu uyum düzenlemelerinin ancak TBMM tarafından ve ancak kanun biçiminde yapılabileceği açıktır. 7142 sayılı yetki kanunu bakımından özellik arz eden bir diğer husus da bu kanuna dayanılarak çıkarılan KHK’lerin TBMM’de görüşülerek yasalaştırılması olanağının ortadan kalkmış bulunmasıdır. Zira, TBMM bu kanunu kabul ettikten sonra tatile girdi. Seçimlerden sonra toplanacak TBMM ise artık tamamen farklı bir yapı olacak; parlamenter sistemin değil, yeni hükümet sisteminin yasama organı olarak görev yapacaktır. Yeni sistemde KHK kurumu da yok. Dolayısıyla TBMM’nin bu çıkarılan KHK’leri görüşmesi ve yasalaştırması söz konusu olamayacaktır. Oysa anayasaya göre (md. 91), KHK’ler RG’de yayımlandıkları gün TBMM’ye sunulur ve TBMM bunları görüşerek kabul ya da reddeder. Bütün bu nedenlerle anayasanın 91. maddesine göre birbirini tamamlayan üç aşamadan oluşan (yetki kanunu, KHK, onay kanunu) KHK’ler rejiminin içinde bulunulan süreç itibarıyla, esasen daha baştan uygulanması imkânı bulunmuyor. Söz konusu yetki kanununa göre KHK çıkarma yetkisinin, yeni cumhurbaşkanının seçilerek yemin edip göreve başladığı tarihe dek geçerli olacak şekilde verilmiş olduğunun da altı çizilmeli. Buna göre, seçimin ikinci tura kalması durumunda, mevcut Bakanlar Kurulu görevde kalacağından bu sü re boyunca KHK yetkisini kullanmaya da devam edebilecektir. Sonuçta yürürlüğe girmiş olan yeni sistemde artık mevcut olmayan bir makamın artık mevcut olmayan bir düzenleme yetkisini kullanması gibi garip bir durum ortaya çıkacaktır. AYM’nin sorumluluğu Ana muhalefet partisi CHP, 7142 sayılı yetki kanununun anayasaya aykırılığı savıyla AYM’ye başvurdu. Bu noktada, AYM’nin tarihi bir sorumluluğu bulunuyor. Öte yandan AYM’nin burada vereceği sınav, ileriye dönük olarak yeni hükümet sisteminde nasıl bir rol üstleneceğini ortaya koyması bakımından da önemli. Bu karar, AYM’nin düzgün işleyen başkanlık sistemlerindeki gibi temel denge ve denetleme araçlarından biri olarak mı yoksa ‘majestelerinin yargısı’ olarak mı görev yapacağını gösterecektir. Hükümet yetkilileri, AYM yetki kanununu iptal etse bile, iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı gereğince, çıkarılmış olan KHK’lerin yürürlükte kalacağını düşünüyor olabilir. Oysa AYM’nin yerleşik içtihadına göre, bir yetki kanununun iptal edilmesi durumunda, ona dayanılarak çıkarılan KHK’ler otomatikman yürürlükten kalkmaz ama AYM önüne götürülürlerse, mahkeme başkaca bir inceleme yapmadan bu KHK’leri iptal eder. Daha açık bir deyişle, 7142 sayılı yetki kanununun iptal edilmesi halinde, çıkarılmış olan KHK’lerin yürürlükte kalma şansı da yoktur. Dolayısıyla böyle bir durumda çok daha büyük bir hukuksal kaos ortaya çıkacaktır. Bu nedenle en doğrusu, bu yükü ne AYM’nin sırtına bırakmak ne de göz göre göre bu tür bir kaosa yol açmaktır. Hükümet, her ne kadar KHK çıkarma yetkisini almış olsa da bu yetkiyi kullanmamalı ve bugüne dek yapılmamış olan uyum düzenlemelerini yapma yetkisini seçimlerden sonra oluşacak yeni TBMM’ye bırakmalı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle