22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 29 Eylül 2017 6 Kasetler FETÖ işiBAYKAL VE MHP KasetLERİ davası 7 yıl sonra açıldı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 9 MHP yöneticisinin 2010 ve 2011’de internette yayımlanan kasetlerle ilgili yürüttüğü soruşturmayı 7 yıl sonra tamamladı. Bir numarasının Fethullah Gülen’in olduğu 171 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, Baykal ve MHP’lilerin internete yüklenen görüntülerinin FETÖ tarafından yapılan takip sonucu elde edildiği belirtildi. İddianamede, FETÖ’nün, Baykal ve MHP’lilerin siyasi haklarını kullanmasını engellemek amacıyla kaset kumpasını yaptıkları vurgulandı. Ankara Cumhuriyet Savcısı Alpaslan Karabay tarafından 171 kişi hakkında hazırlanan 930 sayfalık iddianamede, mahkemeye sunuldu. İddianamede, Gülen’in yanı sıra FETÖ’nün Emniyet imamı olduğu iddia edilen Osman Hilmi Özdil, eski İstihbarat Daire başkanları Ramazan Akyürek, Ömer Altıparmak, eski İstihbarat Daire başkan yardımcıları Recep Güven, Coşkun Çakar, Ayhan Falakalı, Gürsel Aktepe, eski Emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer, eski Ankara Emniyet müdür yardımcıları Lokman Kırcılı, istihbaratçı Hami Güney, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Yurt Atayün, eski İstihbarat Şube Müdürü Zeki Güven, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı başbakanlığı döneminde, “böcek” tabir edilen dinleme cihazıyla dinledikleri iddiasıyla yargılanan eski istihbaratçılar Sedat Zavar, İlker Usta, Enes Çiğci, Nokta dergisi’nin eski genel yayın yönetmeni Cevheri Güven, Deniz Baykal’ın görüntülerini yayımlayan Habervaktim sitesi kurucusu Yener Dönmez diğer şüpheliler arasında yer aldı. 865 yıl hapis istemi İddianamede, şüphelilerin, 20112016 arasında silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek, üyesi olmak, siyasi hakların kullanılmasını engellemek, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek, nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal etmek gibi suçlardan değişen oranlarda hapis cezaları istendi. İddianamede, Gülen’in 337 yıldan 865 yıla, Özdil’in 291 yıldan 761 yıla, Akyürek’in 147 yıldan 354 yı 930 sayfalık iddianamede Baykal müşteki eski CHP Genel İddianamede, 24 müşteki yer Başkanı aldı. Müştekiler arasında es Deniz ki Ordu Komutanı emekli Orge Baykal’ın neral Ahmet Hurşit Tolon, eski ismi de 24 CHP Genel Başkanı Deniz Bay müştekinin kal, eski CHP Ankara Milletve arasında kili Nesrin Baytok’un eşi Can geçiyor. Baytok, MHP’den istifa etmek zorunda kalan Recai Yıldırım, Metin Çobanoğlu, Mehmet Eki ci, Bülent Didinmez, Mehmet Taytak, İhsan Barutçu, Osman Çakır, Ahmet Deniz Bölükba şı, Mustafa Cihan Paçacı, eski CHP Milletvekili ve eski YAR ALİCAN ULUDAĞ SAV Başkanı Emine Ülker Tarhan, eski Vakıfbank Genel Müdür Yardımcısı Aydın Deliktaş lı, emekli Binbaşı, Milliyet Ga zetesi Yazarı Nihat Ali Özcan, Bursa eski Milletvekili Feridun Pehlivan, eski HSYK Başkan vekili Kadir Özbek’e yer veril 12 adrese cihaz yerleştirildi di. FETÖ üyeleri tarafından takip edilen MHP Genel Merkezi de tüzelkişilik olarak müştekiler arasında yazıldı. İstihbarat birimlerinde gö İddianamede, şüphelilerce, 24 mağdur/müştekiye yönelik 12 ayrı adrese ses ve görüntü alabilen cihazlar yerleştirildiği, teknik araçlarla izleme ve dinleme yapıldığı, elde edilen ses ve görüntülerin bir kısmının örgüt amaçları doğrultusunda internette yayımlandığı belirtildi. İddianamede, cihazların yerleştirildiğini gösteren fotoğraflar da yer aldı. revli şüphelilerin, bir kısım müştekinin telefonlarını usulsüz dinlediği, kişisel bilgilerini sorguladığı belirtilen iddianamede, şüpheli İbrahim Faruk Bayındır, MHP’den ayrılmak zorunda kalan Bölükbaşı, Taytak, Didinmez, Paçacı, Şafak ve Çakır’ın özel hayatlarına ilişkin görüntülerin yayım landığı internet sitelerinin üc la, Altıparmak’ın 120 yıldan 348 yı retini kredi kartıyla ödemek ve la, Yılmazer’in 120 yıldan 292 yıla, Gü bu internet sitelerini FETÖ’nün ven ve Çakar’ın 33 yıl 4 aydan 92 yı amaçları doğrultusunda kullan la, Falakalı’nın 26 yıl 3 aydan 74 yı dırmakla suçlandı. la, Aktepe’nin 238 yıldan 591 yıla, İddianamede, şüphelilerin te Kırcılı’nın 28 yıldan 64 yıla, Atayün’ün lefon dinleme suretiyle müşte 31 yıldan 71 yıla kadar hapisle ceza ki eski HSYK Başkanvekili Ka landırılmaları talep edildi. İddianame dir Özbek’in İstanbul 10 ve 14. de, Cevheri Güven ve Yener Dönmez’in Ağır Ceza Mahkemesi başkan 16.5 yıldan 28.5 yıla kadar hapsi talep ları Zafer Başkurt ve Erkan Ça edildi. İddianamede MHP’lilerin vide nak ile buluşacağını öğrendik olarının yayımlandığı internet siteleri leri, yemek yediği sırada kame nin parasını ödediği iddia edilen işada ra görüntüsünü aldıkları ve bu mı İbrahim Faruk Bayındır’ın ise 24.5 görüntülerin internet sitelerin yıldan 74 yıla kadar hapsi istendi. de yayımlandığı belirtildi. Yayılmasını iki gazeteci sağladı İddianamede, Baykal’ın CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etmesine yol açan kaset olayına ilişkin de çarpıcı bilgilere yer verildi. İddianamede, şüpheli Hami Güney Ankara İstihbarat Şube Müdürü’yken 27, 28 Mart, 13, 14 ve 30 Nisan 2010’da birimindeki görevli şüpheliler Özgür Türker ve Abdulvahit Tunçay’ın, eski CHP Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’a ait Çukurambar’daki eve ses ve görüntü aktarma cihazı yerleştirmeye yönelik teknik takip çalışması yaptığı, eski istihbarat görevlisi şüpheli Sedat Zavar’ın da eve görüntü aktarma cihazı yerleştirilmesi, bu adresten 30 Nisan 2010’da Baykal’a ait görüntülerin obzervasyon aracı ile kayda alınması eylemine katıldığı belirtildi. İddianamade, şüphelilerin, 27 Mart ve 28 Mart 2010’da konutun kapı kilidinin anahtarını kopyaladığı, 13 Nisan 2010’da konutun salon ve yatak odası kısmına görüntü aktarma cihazlarını yerleştirdiği, 30 Nisan 2010’da ise soruşturmaya konu video görüntülerini yerleştirilen cihazlar aracılığı ile temin ettikleri ve aynı gün cihazları söktüklerinin anlaşıldığı kaydedildi. İddianamede, FETÖ içinde, “Bahadır” kod adını kullanan gazeteci Cevheri Güven ve, “Soner” kod adını kullanan gazeteci Yener Dönmez’in de Baykal’a ait görüntüleri internet ortamında yayılması için bir kısım basın yayın organlarına vererek yayılmasını sağladığı iddia edildi. 5 Haziran 2010’da yüklendi İddianamede, şüpheli Fatih Ünen’in 5 Haziran 2010 saat 22.57’de www.metacafe.com isimli internet sitesine theconcueror@hotmail.com eposta adresini kullanarak kaydolduğu, siteye Baykal’a ilişkin “denizbaykalsekskasedi” isimli videoyu, 1076861028 ID numarası ve “webfatihi” kullanıcı adı ile 5 Haziran 2010 saat 23.00’te yüklediği, videonun saat 23.06 itibarıyla internet üzerinden yayımlanmaya başlandığı, videonun 7909 defa indirildiği ve boyutunun 40807 kb olduğu belirtildi. Adresi belirlenen Baytok’un oturduğu evde yapılan inceleme sonucunda, evde görüntü aktarma cihazı yerleştirildiği belirlenen yerlerden alınan görüntüler ile internette yayımlanan ve müşteki Deniz Baykal’a ait olduğu iddia edilen özel hayata ilişkin görüntülerin karşılaştırıldığı belirtilen iddianamede, “İnternette yayımlanan görüntülerin bu adresten temin edildiği anlaşılmıştır” ifadelerine yer verildi. l ANKARA haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Gitti ‘Başkan Barzani’, geldi yine ‘Aşiret Reisi’! Kuzey Irak’taki referandum, Cumhuriyet davası ile çakışıp da kendi derdimize düşünce meseleye uzak kaldık. Tabii tepkileri, öfkeleri, “tekdir” ve tehditleri takip etmedik değil. Dış politik analiz, yorum ya da spekülasyona gitmek haddimi aşar, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerindeki bir vurgu üzerine kendi ilgi alanım çerçevesinde bir iki söz söyleme arzusu duyuyorum. Aslında ilk değil, Erdoğan bunu daha önce de gündeme getirmiştir; Bahçeli başta olmak üzere pek çok başka siyasetçi de sık sık getirdi ve getirmeye devam ediyor. Barzani’nin aşiret aidiyeti, liderliği ve bunun “devlet”lik hali üzerinden değersizleştirilmesi, küçümsenmesi, aşağılanması bu… “Bağımsızlık Referandumu”nu fırsatçılık olarak değerlendirip tehditler savuran, vanaları kapatma ve açlıkla terbiye etmeden dem vuran Cumhurbaşkanı, epeydir dilinden düşürdüğü “aşiret” vurgusuna da geri dönüş yaptı. Kuzey Irak’tan bahisle Barzani’yi kastederek “Sadece bir şahsın ya da aşiretinin hayat alanı değildir” dedi. Bu vurgu, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi söz konusu olduğunda nasıl konjonktürel bir “gelgit”te dış politika yürütüldüğünü Erdoğan’ın söylemi üzerinden açık seçik örnekleme imkânı verir bize. Hatıraları canlandıralım: 2007 yılında terörle ilgili bir mesele Kuzey Irak’la da bağlantılı olarak gündeme geldiğinde kendisinin başbakan olarak muhatabının Barzani değil, Irak merkezi yönetimi olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bir kabile reisiyle ben görüşemem” dedi. Ama sonra bu yaklaşımından vazgeçerek Kuzey Irak’ı, daha açık deyişle “Irak Kürdistanı”nı ziyaret eden ilk Türk lider olup oralarda “Dostum Barzani”, “Başkan Barzani” ifadelerini işlerliğe soktu. Arkası da geldi, İstanbul’da Başbakanlık Ofisi’nin kapıları ardına kadar Barzani’ye açıldı ve o, kelimenin tam anlamıyla bir “devlet başkanı” gibi karşılanır oldu. Şimdiyse başa dönüyoruz! Üstelik sadece “Aşiretsin sen” şeklinde küçümseyici bir imanın ötesinde Gülen meselesinde olduğu gibi bir “aldatılma”dan da bahis açılıyor. Merak ediyorum, dış politikada, uluslararası ilişkilerde böyle bir dil kullanımının karşılığı var mı? Yani bir dönem canciğer kuzu sarması olduğunuz odaklarla sonra kanlıbıçaklı olunca bunu “Aldatıldım, Allah affetsin” lafzıyla geçiştirmek anlaşılabilir tavır mı? Yoksa “çıkarlar” üzerinden bir değerlendirmeye gitmek daha mı makul ve de makbul? Yani, çıkar ortaklığınız varken “Gülen Cemaati”, “Hizmet Hareketi”, “Muhterem Hocaefendi” iken, çıkar çatışması belirince “Paralel Devlet”, “FETÖ”, “İblis”, “Deccal”, vs. olduğu gibi… Çıkar ortaklığı varken “Dostum Barzani”, “Başkan Barzani”, çıkar çatışması belirince “Kabile Reisi”, “Aşiret” falan filan, öyle mi?! Ayrıca bir de “aşiret” denilen yapıyı değerlendirme noktasında, akademik gözle bakıldığında özensiz, yetersiz ve harcıâlem tutum alış içinde olunduğunu düşündüren bir durum var. Aşiret, bir siyasal örgütlenme biçimidir ve devletle ilişkisi de iki yönlü geçişlilik gösterir. Özellikle de tarihten bugüne Ortadoğu coğrafyasında… Gün olmuş, aşiretler ve aşiret konfederasyonları denilebilecek beylikler, emirlikler devletleşmiş; gün olmuş aksi istikamette devletler, imparatorluklar çökmüş, onların içinden beylikler, aşiretler ortaya çıkmıştır. Osmanlı da “400 çadırlık bir aşiret”ten doğuş bulmuştu, unutmayın! (Ne diyordu Namık Kemal, “Hürriyet Kasidesi”nde: “Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten”.) İslâm devleti de kabileden, kabilelerden çıktı. Ve “devlet” olunduktan sonra dahi “ümmet” bağı, “kabile asabiyesi”ni aşmada zorlandığı için İslam tarihi “Dört Halife Dönemi”nden itibaren kanlı çatışmaların hiç eksik olmadığı bir süreç olarak karşımızdadır. Aşiret öyle ha deyip de bir kenara atılacak bir oluşum değil. Ortadoğu’da pek çok devletin “toprağı”nda, yani mayasında, hamurunda, harcında aşiret vardır. O yüzden Barzani’yle uğraşma yolunda aşiret vurgusu doğru strateji değil ve çok tehlikeli; maazallah bumerang etkisi yapar! Aşireti küçümsemeyin, tarihinize bakarlar, küçümsenenlerden olursunuz!.. aDğaznıış‘mtaüyh’ıünr’lü5YaSgyKyeda’lnıperinınlyaüaDnnyaeışntliekıvşrâetiyraiieyçltmi’edneadni Anayasa değişikliği için 16 Nisan 2017’de yapılan halkoylamasında yasadışı karar veren YSK’nin Danıştay’dan gelen üyeleri için yapılan şikâyete Danıştay Başkanlığı’ndan 5 aydır yanıt verilmedi. Avukat İsmail Sami Çakmak’ın, 26 Nisan tarihinde Danıştay Başkanlık Kurulu’na sunulmak üzere Danıştay Başkanlığı’na verdiği dilekçede, YSK’nin Danıştay’dan gelen üyeleri Erhan Çiftçi, Zeki Yiğit, İlhan Hanağası, Nakiddin Buğday, Yunus Akın’ın halkoylaması sürerken, “mühürsüz zarf ve oy pusulala rının geçerli sayılacağı”na ilişkin bir karar vererek anayasal ve yasal açısından suç işlediklerini belirtmiş, şikâyet olunan kişiler hakkında soruşturma yapılmasını istemişti. Avukat Çakmak, bu dilekçesine, dilekçe hakkının kullanılmasına ilişkin yasadaki sürenin çok aşılması, aradan geçen 5 aydır kendisine bir yanıt verilmemesi üzerine yeniden Danıştay Başkanlığı’na başvurdu. Çakmak, başvuru dilekçesinde, şunları dile getirdi: “Dilekçemin kaybolmuş olmasından veya başka evraklarla karışarak bir başka dosyaya girmiş olmasın dan veya hukuki veya fiili bir imkânsızlıktan kaynaklandığı konusunda haklı olarak ikircikliğe düştüğüm ve bir değerlendirme yapılmazlıkla karşı karşıya kaldığım nedeniyle ve başvurumdan başlayarak tarafıma olağanı ve alışagelmişi çok aşan bir süre de geçmiş bulunduğu nedeniyle başvurumu yineliyorum.” l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle