26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 29 Eylül 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN haber 13 Emek, adalet, onur205 gündür açlık grevinde olan Özakça, ilk kez savunma yaptı Düşünce Özgürlüğü Davası Hafta başı, “25 Eylül” günü, Çağlayan Adliyesi’nde görülen “Cumhuriyet Davası” da artık iyiden iyiye tarihe geçti; tıpkı “Silivri Çadır Mahkemesi”nin “Kumpas Davaları”, daha doğru bir adlandırmayla, “1. Kumpas Davaları” gibi; dolaysiyle yeni bir süreç, “2. Kumpas Davaları” dönemi mi başlatıldı dersiniz? “Simgesel Eylem Grubu”yla davayı izlerken, bir ara, “Silivri Çadır Mahkemesi”ne gittim geldim; yıllarca süren “haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik”, dahası iç burkan acılar, kayıplar... Sonra da hani birinin ayağına basınca söylenir “affedersiniz!”... Değerli dostlar, bu yazının başlığı için hazır üç seçenek vardı; “Biz çocuk muyuz?”, “Bizim insan sevgimizi kimse zorlayamaz!”, “Düşünce özgürlüğü!” olarak, bunların üçü de duruşmada dile getirildi. Mahkemenin ara kararındaki, savcılık mütalaasında, delillerin toplanmadığı dolaysiyle “ek süre” isteğine karşı, Avukat Prof. Dr. K. Bayraktar: “...330 gün hiç dört duvar arasında kaldınız mı? ‘delilleri toplanmamıştır, yakalanmayan sanıklar gelmemiştir’ deniliyor. Biz çocuk muyuz? Gelinceye kadar, üçbeş yıl bekleyecek miyiz?” sorusuyla itiraz eder. “Bayraktar Hoca” konuşmasını bitirip, Başkan’a bir kitap verince, pek kızan “Başkan Dağ: “Bizim, sizin vereceğiniz derse ihtiyacımız yok!” demekle kalmaz. Bayraktar’ı “susturma girişimi”, tüm avukatların tepkisine neden olur; Başkan bir avukatın dışarıya çıkarılmasını ister; böylece yine hep aynı sahne sergilenir; sacayağının (yargıç, savcı, avukat) bir ayağı eksilir. Ne var ki, bu kez, dışarı çıkarılmak istenen avukatın, meslektaşlarınca salonda kalması sağlanınca, Başkan Dağ da “itiraf”a başlar, “İddianamede belli problemler var mı? Var; kabul...” diyerek, iddianameyle ilgili konuşmasını sürdürür... Hep olduğu gibi, yine araya girerek, Başkan Dağ’ın bu itirafının ertesi günü, “Erdoğan”dan da bir itirafın geldiğine değinelim; “ ‘Eğitimöğretim ve kültür’de arzu ettiğimiz gelişmeyi sağlayamadık!” diyerek yapmıştı bu itirafı (26.9.2017) Böylece, “yargı”dan, “yürütme”ye bir “itiraf” dönemine mi girdik? Haklı bir soru bu; neden derseniz aynı gün Erdoğan, bir “itiraf”ta daha bulundu; pazartesi günü “IKBY”nin gerçekleştirdiği referandum ile ilgili olarak, “Biz son ana kadar, Barzani’nin böyle yanlışa düşeceğine ihtimal vermiyorduk. Demek aldanmışız!” sözleriyle... Ayrıca görüldüğü gibi, önceleri “yanılma” demiyordu; “Aldatıldık!” diye haykırıyordu; özellikle de “FETÖ”nünkilere... “Balık baştan kokar!” atasözümüzü anımsayarak açtığımız “arayı” kapatıp, konuya, “dava”ya dönersek, bilindiği gibi bu dava, “Cumhuriyet”in çalışanlarının, yazarlarının, “terörist” olmamakla birlikte “teröre destek” vermekte suçlandıkları bir “ceza” davası; böyle olmasına böyle de, “25 Eylül” günkü duruşmada görülecek sanki “iki dava” varmış gibi Cumhuriyet’in sürmekte olan “Vakıf Davası” da, hemen hemen tüm boyutlarıyla ince ince irdelenip sorgulandı; bu duruma hukuk bağlamında ne denli karşı çıkılsa da, etkisi olmadı; duruşma da aynı doğrultuda sürdürüldü, kuşkusuz tanığın da bu konudaki “iştahlı” istekleri doğrultusunda... Öteki tanık da, konuştukça kendine zarar verdi, hem de görülmedik bir biçimde; suçladıklarının suçunu, daha önce kendisinin işlediği ortaya dökülünce, FETÖ’yü, yere göğe sığmayacak ölçüdeki yazısı açığa çıkınca, böyle bir duruma insan kendi düşmüş gibi üzülüyor, sıkılıyor; üstelik, olgun bir yaştaysa... Dolayısiyle “neden?” diye sormanın bir anlamı da yok... Hele, Cumhuriyet’in okuyucularını tanıyan bir gazeteciyseniz: 25 Eylül’deki duruşma sonunda yalnızca, gazetemizin Yayın Danışmanı Kadri Gürsel’e tahliye kararı çıkmasına çok sevindik kuşkusuz; ne ki, K. Gürsel’in söylemiyle dile getirirsek, ‘buruk’ bir sevinç... Değerli dostlar, özgürlükleri inanılmaz biçimdeki bir hukuksuzlukla ellerinden koparılıp alınan canlarımızı, duruşma aralarında görebilmenin anlık mutluluğu da öyle oluyor hep... Bitsin artık! 31 Ekim’de Çağlayan’dayız! 29 EYLÜL 2017 SAYI: 33595 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.26 05.12 05.37 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 06.51 13.02 16.19 18.59 06.13 12.46 16.04 18.43 06.58 13.09 16.28 19.06 Yatsı 20.18 20.01 20.22 ALİCAN ULUDAĞ/ŞEYMA PAŞAYİĞİT İşlerine dönebilmek için eylem yaptıkları gerekçesiyle akademisyen Nuriye Gülmen ile birlikte tutuklanan öğretmen Semih Özakça, açlık grevinin 205. gününde savunma yaptı. Jandarmanın ördüğü etten duvar arasında konuşan Özakça, “Bizimki ekmek, adalet ve onur mücadelesidir” dedi. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın ikinci duruşması, Sincan Cezaevi’ndeki salonda yapıldı. Mahkeme Başkanı Cem Boztaş, Özakça’ya savunma için üç avukat sınırlaması getirdi. Üç avukat seçmesini istenen Özakça ise “Bu bize yapılan zulüm ve baskının bir parçasıdır. Bunu kabul etmiyorum” diyerek itiraz etti. Mahkeme ise KHK ile getirilen düzenlemeyi anımsatarak davanın “örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlarla ilgili” olduğu gerekçesiyle itirazı reddetti. Savunmasına “Ezilen, sömürülen işçiler adına” diyerek başlayan Özakça, “Mahkemelerden adalet çıkmayacağının kanıtı şu ana kadar yaşadığımız hukuksuzluklar, keyfiliklerdir” dedi. Özakça, bu direnişin iki kişilik olmadığını belirterek, “Tüm emekçilerin, ezilenlerin direnişidir. Aç kalmayı biz tercih etmedik, bunun sebebi iktidarın bizi açlığa mahkum etmek istemesidir. İşimiz hemen verilse eylemimiz hemen biterdi” diye konuştu. AKP’nin bu direnişi sumenaltı edemeyeceğini anladığında gözaltına alındıklarını belirten Özakça, “AKP iktidarı, direnişimizi kazanıp halka umut olacağımız endişesi ile bizim tutuklanmamızı istemiştir” görüşünü kaydetti. Sadece işlerini istediklerinin altını çizen Özakça, “Direnişi başlatan da Mahkeme yazısı: Açlık grevi davası Davaya ilişkin duruşma salonunun bulunduğu binanın kapısında asılan bir yazı ise dikkat çekti. Binada hangi davaların görüldüğüne ilişkin bilgilendirme yazısında, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça davası için “Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi. Açlık grevi” yazılması düşündürdü. bastırmaya çalışan da iktidardır. İhraç edilenler ağaç kökü yesin’ diyen bakana sesleniyorum, onu da yemiyoruz. Ömrümüzden yiyoruz. Emekle, çabayla, özveriyle kazandığımız ve devam ettiğimiz ekmek ve onurumuzu savunuyoruz” diye konuştu. “İşini istediği için biri tutuklanabilir mi” diye soran Özakça, şöyle devam etti: “Bizleri direnmekten vazgeçiremediler. Tutuklandık çünkü AKP yarattığımız direnişin sonuçlarından korkuyor. Bizi tutuklayarak işten atılan ve direnme potansiyeli taşıyan 150 bin emekçiye gözdağı ve korku vermek istiyor. Tutuklandık çünkü baskının adı hukuk olmuş. Emekçinin aşına ekmeğine göz koymak hukuk olmuş. Daha çok baskı yapalım ki eylem bitirilsin isteniyor.” Hapishanedeyken gece yarısı işkenceyle kampus hastanesine götürüldüklerini anlatan Özakça, “Biz hasta değiliz. İşimizi istiyoruz sadece. Ben ilk defa buraya (duruşmaya) gelirken güneş ışığı gördüm. Hastanede yemek kokuları arasında tu Bir öğretmeni ne hale getirmişler... l Gülmen ve Özakça’yı Yüksel Caddesi’ndeki eylemlerinde yalnız bırakmayan Veli Saçılık ile Özakça’nın açlık grevi yapan eşi Esra Özakça izleyici sıralarındaki yerini aldı. l Gülmen, Numune Hastanesi tarafından gönderilen “sanığın duruşmaya katılması tıbben sakıncılı olacağı” şeklindeki yazı nedeniyle duruşmaya getirilmedi. Gülmen, duruşma öncesi yoğun bakıma alınmıştı. l Özakça tekerlekli sandalye ile saat 11.00’de salona getirildi. Özakça’nın oldukça zayıfladığı görüldü. Tutuklu sanık bölümüne alınan Özakça’nın etrafında jandarma etten duvar örerek kimsenin yaklaşmasına izin vermedi. l Tutuksuz sanıklar bölümünde oturan öğretmen Acun Karadağ, Özakça’ya sarılmak istedi ancak jandarma engeli ile karşılaştı. Özakça’nın durumu karşısında gözyaşlarını tutamayan öğretmen Karadağ, “Ne hale getirmişsiniz bu çocuğu. Bir öğretmeni ne hale getirmiş bu devlet, herkes görsün” diye isyan etti. l Semih Özakça duruşma başlarken ayağa kalkarak sağ yumruğunu havaya kaldırdı ve bütün salonu selamladı. Avukatlar ve izleyiciler de Özakça’yı uzun süre alkışladı. tulduk. Zorla müdahale tehditleri ile baş başayız. Beni çok düşünüyorlarsa işimizi geri verirler. Bu kadar zulüm bir insanı yaşatmak isteyen birinin amacı olamaz” dedi. Gülmen’in duruşmaya getirilmemesinin nedeninin halkın gözünden uzak tutmak olduğunu kaydeden Özakça, cezaevinde fotoğraf çektirmelerine izin verilmediğini belirterek “Amaçları bizi unutturup zorla müdahale edip, yaşayan ölü haline getirmek” dedi. Tutukluluğa devam Savcı, Gülmen ve Özakça’nın Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesini ve tutukluluğunun devamını istedi. Mahkeme, duruşma sonunda ara kararlarını açıkladı. Buna göre İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nce itirafçı olarak ifadesi alınan Berk Ercan’ın tanık olarak dinlenmesine karar verildi. Talep olmaksızın Emniyet’in ifadesini gönderdiği Ercan’ın ifadesini “kuvvetli şüphe” sebebi sayan mahkeme, Gülmen ve Özakça’nın tutukluluk halinin devamına hük metti. Ayrıca mahkeme, delillerin toplanmamasını da tutukluluğun devamı gerekçesi yaptı. Avukat Murat Yılmaz, mahkeme talep etmeden İstanbul Emniyeti’nin bu yazıyı 25 Eylül’de mahkemeye göndermesine tepki göstererek, “İstanbul Emniyeti, üstüne vazife olmayan bu dava ile neden ilgileniyor” diye sordu. Gülmen için keşif kararı Mahkeme, Nuriye Gülmen’in bir sonraki duruşmada hazır edilmesini, bunun için gerekirse gerekli sağlık ekipmanlarının salonda kurulmasına, sağlığının bu şartlarda da gelmesine engel olması durumunda ifadesinin bulunduğu ortamda keşif yoluyla alınmasına karar verdi. Ayrıca Gülmen’in sağlık durumunun tutuklu kalmasına engel olup olmadığı konusunda Numune Hastanesi’nden ivedi rapor alınacak. Mahkeme duruşmayı 20 Ekim’e ertelerken gelecek celsenin daha büyük salonda yapılmasına hükmetti. l ANKARA 11 AYIN SONUNDA TAHLİYE EDİLEN KADRİ GÜRSEL ADALET NÖBETİ’NE KATILDI Bu oyun miadını doldurdu Cumhuriyet davası kapsamında tutuklu bulunan avukatımız Akın Atalay nezdinde tüm haksız tutuklamalara karşı çıkmak için avukatların Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde başlattığı Adalet Nöbeti dün 26. kez tutuldu. Nöbete, 25 Eylül’de tahliye edilen gazetemiz Yayın Danışmanı Kadri Gürsel de katıldı. Adliye binasındaki 1 saatlik nöbetin ardından bina önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan Kadri Gürsel, “Cumhuriyetçileri içeri tıkan iradenin bu oyundan umduğu fayda miadını doldurmuştur. Bundan sonra yargılananla yargılayanın yer değiştirdiği görülecektir. Dolayısıyla benim buradan Cumhuriyetçileri içeriye tıkan iradeye mesajım şudur: Vakit varken geride bıraktığımız dört arkadaşımızı lütfen serbest bırakın. Sizin menfaatiniz icabıdır. Vicdan, akıl icabıdır aynı zamanda ama Avukatlar, 26. Adalet Nöbeti için Çağlayan Adliyesi’nde buluştu. ben menfaatinize seslenmek istiyorum, sizin siyasi menfaatinizin icabıdır öncelikle. Bunu anlamanız gerekiyor” diye konuştu. “Adalet adına Türkiye’de bugün ne kalmışsa onu biz temsil ediyo ruz” diyen Gürsel, Cumhuriyet davasının da Türkiye’de adaletin, hakkın ve hukukun savunulduğu bir dava olarak tarihe geçeceğini söyledi. Gürsel, “Cumhuriyet davasının her celsesi, iddia makamının hazır lamış olduğu fantastik ve gülünç ama o ölçüde de trajik iddianamenin yerin dibine geçirildiği celseler olarak ilerleyecek” dedi. ‘Feyzioğlu gelmiyor’ Avukat Gülendam Şan Karabulutlar ise Adalet Nöbeti’ne baro başkanları, milletvekilleri ve dışarıdaki gazetecilerin düzenli olarak katıldığını belirterek, “Nöbetimize davetimize rağmen bir tek kişi katılmadı o da Türkiye Barolar Birliği Başkanı avukat Metin Feyzioğlu’dur. Sayın Feyzioğlu’nun Barolar Birliği Başkanı olarak elbette çok yoğun bir gündemi var bizler de kendisini sosyal medyadan takip ediyoruz. Daha dün yoğun gündeminde Rotary Kulübünün bir davetinde kendisini takip ettik. Bu yoğun gündeminde Adalet Nöbeti’ne katılımını beklerdik” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] buluşuyor ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI CAN HACIOĞLU Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Konrad Adenauer Stiftung Derneği (KAS) ile birlikte düzenlediği 86. Yerel Gazetecilik Semineri 2930 Eylül’de Eskişehir’de yapılacak. Seminer, TGC Başkanı Turgay Olcayto, KAS Türkiye Temsilcisi SvenJoachim Irmer ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in açılış konuşmalarıyla başlayacak. Toplamda beş oturum yapılacak seminerde bugün yapılacak ilk oturumda “Siyaset Haberciliği” başlığıyla gazetemizin Ankara Temsilcisi Erdem Gül konuşacak. İkinci oturumda yazarımız Çiğdem Toker “Ekonomi Haberciliği”, yazarımız Bağış Erten ise “Spor Haberciliği” başlıklı konuşmalar yapacak. Gazetemizin imtiyaz sahibi Orhan Erinç ise yarın yapılacak dördüncü oturumda “Siyaset Medya İlişkisi” konusunda katılımcılara bilgi verecek. l ESKİŞEHİR [email protected] Can Dündar hakkında kırmızı bülten çıkarıldı Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 24 Nisan 2016’da Diyarbakır’da yapılan bir konferansta yaptığı konuşma nedeniyle gazetemizin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar hakkında “terör örgütü propagandası yaptığı” iddiasıyla soruşturma başlattı. Hakkında “yakalama” kararı çıkartılan Dündar’ın Almanya’da olduğunun tespit edilmesi üzerine “kırmızı bülten” ve “iade talepnamesi” düzenlenerek, Adalet Bakanlığı Uluslarası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne gönderildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle