04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 6 Aralık 2017 [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY Taşeron işçiye kadro ekonomi 9 Hükümet, yıllardır beklenen taşeron işçi düzenlemesini tamamladı. Kamuda yaklaşık 450 bin, belediyelerde ise 400 bin işçi çalıştıkları kurumlarda kadrolu olacak Hükümet yıllardır beklenen kamudaki taşeron işçilerle ilgi li düzenlemeyi sonunda ta mamladı. Açıklamalara göre, kamudaki 450 bin taşeron iş çi çalıştıkları kurumda kad roya alınacak. Ancak beledi yelerdeki 400 bin taşeron işçi belediye kad rosunda değil, belediye iktisa di teşekkülle rinde istihdam MUSTAFA ÇAKIR edilecek. Hükümet, Kasım 2015 se çimleri öncesinde kamuda ki taşeron işçilere kadro sözü vermişti. Seçimlerin üzerin den 2 yılı aşkın süre geçtik ten sonra dün taşeron düzen lemesinin tamamlandığı açık landı. Düzenleme henüz tasa rı olarak Meclis’e sunulmadı. Erdoğan, şunları söyledi: “Kamudaki 450 bin ile bele diyeler ve il özel idarelerinde ki 400 bin işçimiz, çalıştıkla rı yerlerdeki belediye iktisadi teşekküllerinde istihdam edi lecekler. 23 bin mevsimlik iş çilerin, halen en fazla 5 ay 29 gün olan çalışma süreleri de 9 ay 29 güne kadar çıkartılabi lecek. Kamuda 4C statüsünde çalışan kardeşlerimiz de 4B kadrosuna alınıyor. Böylece inşallah bu sorun ortadan kal kıyor, artık bu aradaki komis yonlar, taşeronlar tamamen ortadan kalkıyor, hepsi işçi kadrosuyla görev alıyorlar.” Çalışma ve Sosyal Güven lik Bakanı Jülide Sarıeroğlu da Meclis’te gazetecilerin so rularını yanıtladı. Sarıeroğlu, “Merkezi bütçe ile düzenlenen tüm kamu kurum ve kuruluşlarındaki 450 bin taşeron çalışan kardeşimize şartsız tam kadro veriyoruz. Belediye ve il özel idarelerindeki taşeronlarla ilgili de aradan firmaları kaldırıyoruz ve belediye iştiraklerinde, belediye iktisadi teşekküllerinde daimi istihdamlarını sağlıyoruz” dedi. 25 bin 4C’li var Sarıeroğlu, 4C statüsünde çalışan 25 bin kişinin de 4B statüsüne geçiş talebinin bulunduğunu, buna dönük çalışmaların olumlu sonuçlandığını söyledi. Mevsimlik geçici işçilerin yıllardır var olan taleplerinin de bu çalışmada dikkate alındığını belirten Sarıeroğlu, “5 ay 29 gün çalışan bu kardeşlerimizin de çalışma sü relerini en fazla limit olan 4 aya kadar uzatma imkânı getirdik. Toplam 900 bin işçi kardeşimizi ilgilendiren önemli bir çalışma bu. Planımız çalışmanın genel kurulda kabulü sonrasında 3 ay içerisinde kadroya geçişleri tamamlamak” dedi. Sarıeroğlu, “Bütün arkadaşlarımızın sendikal örgütlülüğünü koruyacağız. Bu bağlamda çalışma barışı açısından bir sıkıntı çıkmaması açı sından bu süreci sendikal örgütlülük ve toplusözleşme süreciyle sürdürmüş olacağız. Aracı firmalarla var olan sözleşmeleri feshedeceğiz.” dedi. Sarıeroğlu, sosyal medyadan yaptığı açıklamada da, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, özel bütçe kapsamındaki idareler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile sosyal güvenlik kurumlarında alt işveren (taşeron) işçisi olarak çalışanların sürekli işçi kadrosuna alınacağını bildirdi. Sarıeroğlu, taşeron çalışanların “özel sözleşmeli, geçici, bir yıllık, üç yıllık” değil, sürekli işçi kadrosuna geçirileceğini, yaş sınırı, eğitim şartı, asıl iş, yardımcı iş ayrımı olmayacağını kaydetti. l ANKARA Soru işaretleri neler? Açıklamalar sonrasında ortaya çıkan tablo ve soru işaretleri şöyle: Şirkette kadro: Türkİş’e bağlı Belediyeİş Sendikası Başkanı Nihat Yurdakul, öncelikle düzenlemenin kendileriyle paylaşılmadığına, görüşlerinin alınmadığına dikkat çekti. Kendilerinin de dünkü açıklamalardan bilgi sahibi olduklarına, detayları bilmediklerine işaret eden Yurdakul, “Bizim talebimiz belediyede ya da kamuda nerede olursa olsun taşeron işçilerin o kurumların kadrolu işçileri olmaları. Belediye şirketlerinin değil, doğrudan belediyelerin kadrolu işçileri olmalarını isteriz. Ayrıca birçok belediyede belediye iktisadi teşekkülü, belediye şirketi de yok. Eşitlik ilkesine dayanan, adaletli olan da budur. Hangi kurumda çalışıyorlarsa o kurumun kadrolu işçileri olsunlar” dedi. Belediye şirketlerinin belediye dışında başka yerlerden ihale alıp almayacakları, bunların nasıl düzenleneceği gibi konuların netleşmediğine işaret eden Yurdakul, “Taşeronun kalkması kaydıyla, bu bataklığın kurutulması için ta şeron işçiler belediye şirketlerine geçiriliyorsa bu doğru bir adımdır. Arkadaşlar da buna hayır demezler. Ancak gerçek doğru adım, esas olması gereken işçilerin doğrudan belediyenin işçileri olmalarıdır” diye konuştu. 4C’li yine “sözleşmeli”: Kamuda Devlet Memurları Yasası’nın 4C maddesine göre “geçici personel” statüsünde istihdam edilen 25 bin personel var. Bu personel de yıllardır kadro bekliyor. Ayrıca bu talep toplusözleşme görüşmelerinde de karar altına alınmıştı. Ancak 4C’liler yasanın 4A maddesi kapsamında “memur” değil, 4B maddesi kapsamında “sözleşmeli personel” olarak istihdam edilecek. Geçici işçi de süre uzayacak: Çaykur’da, demiryollarında, orman işlerinde 5 ay 29 gün çalışan mevsimlik, geçici işçiler bulunuyor. Bu işçiler de yılın tamamında çalışabilecekleri kadrolu istihdam istiyordu. Ancak sadece işçilerin çalışma süreleri uzatıldı. Hakİş’in üyeleri: Taşeron işçilerin 330 bini Hakİş’e bağlı sendikalarda örgütlü bulunuyor. Hakİş’in üyelerinin yarısını taşeron işçiler oluşturuyor. Çalışma Bakanı, işçilerin sendikal örgütlülüğünün devam edeceğini belirtti. Böylece Hakİş’in üyeleri de yine Hakİş’te kalmaya devam edecek. ‘Gecikmiş ama olumlu bir adım’ DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, taslağın kendilerine ulaşmadığını, düzenlemeyi görmeleri gerektiğini söyledi. Çerkezoğlu, şimdilik basındaki açıklamalar üzerinden değerlendirme yapabileceklerini belirterek, “Gecikmiş ama olumlu bir adım” dedi. Çerkezoğlu, taslağın ken dileriyle paylaşılmasını beklediklerini de belirtti. Faiz beklentisi arttı Cüneyt Yavuz Mavi’nin geliri yüzde 39 arttı Hazırgiyim markası Mavi’nin, 1 Şubat31 Ekim 2017 dönemini kapsayan dokuz aylık dönemde konsolide gelirleri yüzde 39 artarak 1.3 milyar TL’ye; net kârı yüzde 60 artışla 84 milyon TL’ye ulaştı. Eticaret gelirleri yüzde 85 büyüyen şirketin Türkiye’deki perakende geliri, yüzde 32 büyüyerek 831 milyon TL’ye yükseldi. Şimdiden 2016’da elde ettikleri toplam ciroyu yakaladıklarını dile getiren Mavi Üst Yöneticisi (CEO) Cüneyt Yavuz, “Bahsedilen dönemde pantolonda yüzde 32; cekette yüzde 55; gömlekte yüzde 40 olmak üzere tüm kategorilerde büyüme elde edildi” dedi. l Ekonomi Servisi Bakan’dan ‘saadet zinciri’ uyarısı Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, son dönemde sanal çiftlik oyunlarıyla gündeme gelen ve saadet zinciri olarak bilinen piramit sistemlerin yurttaşların mağdur olmasına yol açtığını ve bu konuda yoğun şikâyet aldıklarını söyledi. İleride maddi ve hukuki mağduriyet yaşanmaması adına bu tip sistemlere üye olunmaması gerektiğine değinen Tüfenkci, “Vatandaşlarımız, herhangi bir ürün veya hizmet ticareti olmayan, aşırı kazanç vaateden ve sisteme yeni üye getirmek koşuluyla prim, komisyon gibi adlarla ödeme yapmayı öngören yapılara karşı dikkatli olmalı” dedi. l Ekonomi Servisi Benetton’da baba geri döndü Benetton markasını kuran Luciano Benetton, 9 yıl önce oğlu Alessandro’ya bıraktığı yönetime oğlunun başarısız olması nedeniyle geri döndü. 1965’te Benetton markasını kuran Luciano Benetton, 2008’de 155 milyon Avro kârla yönetimini oğlu Alessandro Benetton’a bıraktığı şirketin erimeye başlaması nedeniyle 82 yaşında yeniden işin başına geçti. l Ekonomi Servisi Enflasyonda 14 yılın en yüksek rakamı yüzde 12.98’in görülmesi, Merkez’in faiz artışı beklentisini yükseltirken dolar bir günde 10 kuruş birden geriledi Kasımda tüketici fiyatlarının (TÜFE) yüzde 1.49 art ması ve yıllık enflasyonun yüzde 12.9 yükselmesi sonrasında piya sa, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’ndan (TCMB) faiz artışı bekliyor. Dolar/TL, beklentilerin üzerindeki enflasyonun TCMB’den faiz artırım beklentilerini artır masının ardından dün gün içinde 3.86’nın altına geriledi. Goldman Sachs, TCMB’nin 14 Aralık’taki toplantısında şu an yüzde 12.25 olan Geç Likidite Pen ceresi (GLP) faizinde 100 baz pu anlık (yüzde 1) artışa gitmesini beklediğini açıkladı. GLP’de Mor gan Stanley 75 baz puan, Nomura ise 100 baz puan artış bekliyor. Daha önceki yıllarda istisnai du rumlarda kullanılan GLP, 2017’de TCMB tarafından ana fonlama ara Antalya kayıpları karşıladı cı olarak kullanıldı. Ekonomistler, bu durumun 2018’de de sürmesini bekliyor. TCMB Aylık Fiyat Gelişmeleri Raporu’nda, enflasyonda Geçen yıl kötü sezon geçirilen Antal kişiye ulaşıldı. Türkiye’nin ‘turizm baş eylül ayında, Rusya krizinin sona ermesiyle birlik yükselişe en belirgin katkının, işlenmemiş gıda fiyatlarından geldiği, döviz kuru ve petrol fiyatların ya turizminde, yılın 10 ay kenti’ ve dünyanın en te hızlı geri dönüş sağla daki yükselişin, enerji enflasyo lık döneminde yüzde 60’ı çok ziyaret edilen kent nan Rusya pazarı, 2017 yı nunu olumsuz etkilemeye devam aşan artışlar görülürken, leri arasındaki Antal lının ekim ayı sonuna ka ettiği vurgulandı. kasım ayında 2016 rakamlarına dönüldü. An ya, tarihinin en kötü yılı olarak geride bırak dar rekor yükseliş sergiledi. Antalya turizmi, REK’te tarihi düşüş talya Havalimanı’na, bu tığı 2016’nın ardından Rusların tatil sezonunun Türkiye’nin fiyat düzeyinin tica yıl kasım ayında, geçen 2017’de, Rusya krizinin sona erdiği kasım ayın ret yaptığı ülkelerin fiyat düzeyle yıla oranla yüzde 1 artış çözüme kavuşturulma da ise Avrupa pazarında rine göre değişimini gösteren TÜ la 141 bin turist gelirken, sıyla bu pazarda yaşanan ki düşüşlerin de etkisiyle FE bazlı reel efektif döviz kuru en toplamda ise yüzde 58 rekor artışlarla yeniden 2016 rakamlarına döndü. deksi (REK) kasım ayında 84.73 artışla 9 milyon 617 bin toparlandı. Geçen yılın l Ekonomi Servisi ile veri tarihinin en düşük seviye sine geriledi. l Ekonomi Servisi AB, 17 ülkeyi kara listeye aldı Avrupa Birliği (AB), 17 ülkeyi vergi cen netleri kara liste sine aldı. AB üyesi 28 ülkenin mali ye bakanla rının dünkü toplantısı sonrasında açıklanan listede şu ülkeler Bruno Le Maire yer aldı: Amerikan Samoası, Bahreyn, Barbados, Grenada, Guam, Güney Kore, Makao, Marşal Adaları, Moğolistan, Namibya, Palau, Panama, Saint Lucia, Samoa, Trinidad ve Taboga, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri. Ekonomik ve Mali İşler Konseyi (ECOFIN) toplantısı sonrasında Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire tarafından yapılan açıklamada, söz konusu ülkelerin vergi alanında AB ile işbirliği yapmadığı belirtildi. Ayrıca, mevcut durumda AB standartlarına uymayan fakat vergi kurallarını uyumlulaştırmayı taahhüt eden 47 ülke “gri” listede yer aldı. Türkiye gri listede Bloomberg, dünkü haberinde Türkiye’nin vergi şeffaflığı ve adaleti konusunda AB’ye yeni taahhütlerde bulunması sonucunda kara listeye dahil edilmediğini ve gri listeye alındığını öne sürdü. Paradise Papers (Cennet Belgeleri) skandalıyla Türkiye dahil birçok ülkede siyasetçiler, işadamları ve şirketlerin vergi kaçırmak için vergi cenneti ülkelerde offshore hesaplar açtıkları ortaya çıkmış, AB de çalışma başlatmıştı. Aralarında Malta’nın da yer aldığı AB üyesi ülkeler “AB vergi standartlarına uygun davrandıkları” varsayılarak kara listeye alınamıyor. l Ekonomi Servisi Küresel Tarihçe, 194579 Yordam Kitap, ODTÜ İktisat Bölümü emekli öğretim üyesi, değerli hocamız Prof. Dr. Oktar Türel’in Küresel Tarihçe, 194579 başlıklı eserini yayımladı. Oktar Hoca’nın kaleminden çıkan üç yüz elli sayfaya ulaşan bu dev katkı, uzak/ yakın tarihimizden bugüne, güncelden geleceğe ilişkin dev bir entelektüel çabayı okurlarla buluşturuyor. Temel amacı “II. Dünya Savaşı’nın bitiminden 1970’li yılların sonuna kadar uzanan dönemdeki uluslararası ekonomileri incelemek ve yorumlamak” olarak sunulan bu zengin tarihçe, Oktar Türel Hoca’nın bizlere muştuladığı üzere, Ocak 2018’de yayımlanması planlanan ve “Küresel Tarihçe, 19802009” ile sürdürülecek. Oktar Hoca’nın bu devasa emeği bizlere uzun yirminci yüzyılın belgelere dayalı, heyecanlı bir serüvenini bir solukta sunuveriyor. HHH Uzun yirminci yüzyılı anımsayalım. Öncelikle, kalkınma kavramı... “İktisadi kalkınma” kavramının küresel kapitalizmin 1913sonrasında tökezlemesi sonucunda bir ara olanak şeklinde doğduğunu söyleyebiliriz. 20. yüzyıla artan işsizlik, yoksulluk ve faşizmin yükselişi ile giren kapitalizm, küresel ölçekte bir bunalım içerisinde idi. Öte yandan, 20. yüzyıl boyunca peşi sıra gelişen sosyalist devrimler, bu ülkelerdeki sosyalist planlama deneyimleri ve bağımsızlıklarına yeni kavuşan eski sömürgelerin sanayileşme yolundaki yeni arayışları ile birlikte kalkınma ideolojisinin de altyapısı oluşturmaktaydı. Bu konjonktür 1950’li ve 60’lı yıllarda gelişmiş kapitalist metropollerde, güçlenen sosyalizm alternatifinin de baskısıyla, refah devletinin genişlemeci politikaları ile birleşince insanlık tarihinin en yüksek büyüme hızlarına tanık olunan “altın çağ” yaratılmış oldu. Ancak bu dönem uzun sürmedi. Kapitalizmin anarşik yapısı, azalan kârlılık ve emek hareketinin görece güç kazanması ile birlikte “altın çağ”ın iktisadi ve sosyal temelleri 1970’li yıllardan itibaren sermaye açısından sürdürülemez ve kabullenilemez bir niteliğe büründü. Finans sermayesinin 20. yüzyılın son çeyreğindeki yükselişi, artık sadece üretim sürecinde kalarak yeterli kâr elde edemeyen ve dolayısıyla birikimini sürdüremeyen küresel kapitalizmin kendisine yeni kâr olanakları arayışının bir sonucuydu. Böylece 1980’lerden başlayarak, yüksek reel faiz ve sermayenin serbest dolaşımını sağlayacak yapısal düzenlemeler, kapitalizmin finansal küreselleşme aşamasının ana unsurları haline dönüştüler. Bu süreçte “kalkınmakta olan ülkeler” de bir grup olarak “yükselen piyasalar” diye adlandırılır oldu. Bu ülkeler birbiri ardına küresel kapitalizmin yeni işbölümü içerisinde kendilerine verilen görevleri yerine getirmekle koşullandırıldılar. “Washington mutabakatı” ve “ardılı(genişletilmiş) Washington mutabakatı” kavramları böylece ortaya çıktı. Azgelişmiş ülkeler, bir yandan dış ticaretlerinin ve kambiyo rejimlerinin serbestleştirilmeye zorlanması sonucunda birer ithalat ve ucuz işgücü deposu haline dönüştürülürken, bir yandan da “özelleştirme” ve “doğrudan yabancı yatırım” fetişleri altında kamusal varlıklarına yok pahasına el konuldu. Söz konusu ülkelerin zaten çok genç ve zayıf olan demokratik kurumları “istikrar önündeki bürokratik engeller” olarak gösterilirken, “bağımsız üst kurullara dayalı denetim ve yönetişim” gibi makyajlanmış politikalar altında ulusötesi şirketlerin ve uluslararası finans sermayesinin doğrudan denetimi altına sokuldular. HHH Oktar Hoca’nın her biri beşer bölüm olarak kurguladığı iki kısım altında, söz konusu tarihçe, önce “soğuk savaş” ve iki kutuplu dünyanın dönemeçlerini, sonra da kurumları ve iktisadi öğretilerini özgün veriler aracılığıyla bizlere aktarılmakta. Kapitalist “merkez” ile “çevre”si arasındaki derinleşen uçurum, Keynesgil iktisadın yükselişi ve çöküşü; “çevre”den gelen aykırı seslerin yoğunlaşması... 350 sayfalık bu heyecan dolusu serüven için emeklerinize sağlık Oktar Hoca. Polonya mercek altında Polonya, Türkiye’ye gönderdiği turist saysısı açısından son iki yıldır yaşanan gerileme döneminden sonra yeniden eski günlere dönme yolunda. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Polonya’nın başkenti Varşova’da kısa bir süre önce gerçekleştirilen TT Uluslararası Turizm Fuarı sonrasında bu pazarı mercek altına aldı. TÜROB’un hazırladığı raporda, bu yıl sonunda Polonya’dan gelen turist sayısının 300 bine ulaşmasının beklendiği belirtilerek, 2018’de bu sayının önemli oranda artarak 2015 rakamlarına yaklaşması öngörüldüğü ifade edildi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle