04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 20 Aralık 2017 4 AKP yanlısı diye aldıkŞAHİN’DEN VAHİM SAVUNMA: Samsun Başsavcılığı’na rapor gönderen TRT, FETÖ gerekçesiyle kurumdan ihraç edilen 435 personelin 368’inin Şahin döneminde alındığını kaydetti TRT Genel Müdürlüğü’nün Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği ra por, FETÖ’den soruşturulup “aklanan” eski Genel Müdür İbrahim Şahin dö neminde FETÖ’nün kurumda nasıl kadrolaştığını ortaya koydu. Raporda, 15 Temmuz darbe girişimini ardından FETÖ gerekçesiyle TRT’den ihraç edi len 435 personelden 368’inin (yüzde 84’ü) İbrahim Şahin’in genel müdür lük yaptığı 20072014 arasında alındığı bildi rildi. Rapora göre, biz zat İbrahim Şahin tara fından TRT üst yönetim kadrosuna atanan 43 ALİCAN ULUDAĞ kişinin FETÖ bağlantılı olduğu tespit edildi. Bu dönemde Genel Müdür Şahin onayı ile TRT’ye KPSS şartı ol madan sözlü sınavla alınan 31 perso nelden 15 Temmuz sonrasında ihraç edilen 18’inin Samanyolu ve Zaman grubundan geçtiği belirlendi. Şüphe li sıfatıyla Samsun Başsavcısı’na ifa de veren İbrahim Şahin, “Samanyo lu grubundan gelenlerin FETÖ’cü ol duğunu bilmiyordum. Yayın politika ları hükümet, devlet, AK Parti yanlısı görüldüğünden bunların geçişine izin verildi” itirafında bulundu. Cumhuriyet, Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’nın eski Samsun Valisi ve TRT Genel Müdürü İbralim Şahin’e FE TÖ üyeliği iddiasıyla takipsizlik kararı vererek “kapattığı” dosyaya ulaştı. Buna göre Şahin hakkındaki “Silah lı FETÖ terör örgütüne üye olma” su çundan soruşturma yürüten Samsun Başsavcısı Ahmet Yavuz, dosyayı iki somut olgu üzerine kurdu. Bunlar dan ilki, İbrahim Şahin adına kayıtlı “0532 788” ile başlayan telefon numa rası üzerinde 5 Ocak 2016 tarihinde ByLock programı yüklenmesi oldu. So ruşturmanın ikinci ayağı ise Şahin dö neminde TRT’de oluşturulan FETÖ ya pılanması üzerine oturdu. Soruşturmayı yürüten Başsavcı Ah met Yavuz, TRT’den İbrahim Şahin dö neminde alınan personel ve yapılan ihalelerle ilgili bilgi istedi. TRT Genel Müdürlüğü, başsavcılığa ayrıntılı bir rapor gönderdi. Bu yanıt, Şahin döne minde FETÖ’nün nasıl TRT’de üs kur duğunu gösterdi. 2 bin 612 personel aldı TRT’nin yanıtına göre Şahin, genel müdür olarak 21 Aralık 2007’de göreve başladığında TRT’nin personel sayısı 6 bin 997’ydi. Şahin’in 16 Eylül 2014’te görevden alındığında ise per FETÖ şirketlerine 17 ihale İbrahim Şahin TRT, İbrahim Şahin döneminde yapılan ihalelere ilişkin de savcılığa bilgi verdi. Şahin döneminde TRT’ye kurum dışı satın alma ve ihale yöntemleriyle programlar yaptırıldığı, gerek yapım işi, gerekse TRT’ye ait binalar ile teknik altyapının yenilenmesi ve geliştirilmesine yönelik alımlar yapıldığı anlatılan yanıtta, bu kapsamda 100’den fazla firmaya 344 ayrı ihaleyle milyonlarca TL’lik iş yaptırıldığı kaydedildi. Bu firmalardan Akfa Teknik Ses ve Görsel Sistemler şirketi ile Sürat Bilişim Teknik şirketiyle ilgili FETÖ kapsamında tahkikat yürütüldü ğü ve bu firmalara kayyım atandığı bildirildi. Yanıtta, Akfa şirketine 16, Sürat Bilişim’e ise 1 ihale verildiği kaydedildi. Özel yapımlara 53 milyon TL verildi Yanıta göre ihalelerin büyük bölümü One Haber Ajansı ile Kuzey Yapım’a verildi. Bu iki şirkete, TRT’ye hazırladıkları programlar için 53 milyon 443 bin 619 TL ödeme yapıldı. TRT, bu iki şirketin FETÖ ile irtibatlı olduklarına dair tespit bulunmadığını bildirdi. sonel sayısı 7 bin 182’ye yükseldi. Şahin, görev yaptığı 20072014 yılları arasında TRT’ye naklen 964 kişiyi atadı. Bu dönemde 1163 kişi açıktan atama yoluyla alındı. 964 te sözleşmeli personel temin edildi. Böylece Şahin döneminde alınan toplam personel sayısı 2 bin 612 oldu. Bu dönemde TRT’nin kanal sayısı ise 4’ten 15’e çıkarıldı. 437 kişi ihraç edildi TRT Genel Müdürlüğü, FETÖ’cü oldukları gerekçesiyle KHK’ler ile toplam 437 personelin ihraç edildiğini bildirdi. Bunlardan Şahin’in özel kalem müdürü Hakan Kutlu ve Mücahit Özen daha sonra göreve iade edildi. Kalan 435 personelden 368’inin İbrahim Şahin döneminde alınan personelden olduğu ifade edildi. TRT, FETÖ’cü olarak ihraç edilenlerin yüzde 84’ünün Şahin döneminde alındığını vurguladı. Yanıtta, Şahin’in görevden alındığı tarih ile 15 Temmuz darbe girişimi arasında TRT’de FETÖ/ PDY kapsamında işten çıkarılan veya bu nedenle soruşturma açılan hiçbir TRT personelinin bulunmadığı vurgulandı. Diğer yandan TRT’de 20072014 arasında “emekliliği teşvik edici” düzenlemelerle 1161 personelin ayrıldığı, 398 kişinin kendi isteğiyle, 202 personelin ise yaş haddinden emekli olduğu, toplamda ise emekli olan personel sayısının 2 bin 221 kişi olduğuna işaret edildi. Savcılığa gönderilen yanıtta, 2954 sayılı TRT Yasası’nın 50. maddesine eklenen hüküm kapsamında, genel müdüre verilen sözleşmeli perso nel çalıştırma yetkisi çerçevesinde, genel müdür tarafından, KPSS şartı olmadan kurum içi yazılı veya sözlü mülakat yoluyla yapılan sınav neticesinde işe başlatılan sözleşmeli personelden 15 Temmuz 2016 sonrasında çıkarılan KHK’lerle ihraç edilen personel sayısının 31 olduğu anlatıldı. Bunlardan 18’inin daha önceden kamuoyunda FETÖ’cü olarak blinen Samanyolu, Zaman, Cihan ve Feza adlı kuruluşlardan gelen kişiler olduğu kaydedildi. 43 üst yöneticiye ihraç 20072014 arasında TRT’nin yönetici kadrolarına atanan yönetici personel sayısının 685 olduğu; aynı dönemde görevden alınan yönetici sayısının 436 olduğu, bu dönemde üst yönetim kadrolarına atananlardan FETÖ irtibatlı olduğu gerekçesiyle ihraç edilenlerin sayısının 43 olduğu ifade edildi. Dosyaya göre Samsun Başsavcısı tarafından İbrahim Şahin’in ifadesi şüpheli sıfatıyla alındı ve TRT’deki FETÖ lehine kadrolaşma soruldu. Şahin, “Bu hain örgüt, sadece TRT’de değil, devletin hemen hemen tüm kurumlarında, kendilerine karşı gösterilen olumlu yaklaşımı suiistimal ederek kadrolaştı. Belki de TRT, bu kurumlar içerisinde oran ve sayı olarak en az FETÖ’cünün kadrolaştığı kurumdur” iddiasında bulundu. Kendisinden sonra gelen Genel Müdür Şenol Göka’yı suçlayan Şahin, “Görevden ayrıldığı Eylül 2014 ile darbe teşebbüsünün yaşandığı 15 Temmuz 2016 arasında geçen yaklaşık 2 yıllık süreçte bu örgütle hiç mücadele yapılmamış olacak ki hiçbir personelin bu iddiayla kurumdan ili şiğinin kesilmediği”ni savundu. Arınç’ı suçladı Bunlar örgüt üyesiyse, bu zaman diliminde de örgüt üyeliklerini devam ettirdiğini iddia eden Şahin, “Bunun kabahatinin bana yüklenmesi haksızlık olur. Bu arada görev yapan idareciler neden gerekli araştırma ve soruşturmaları yapıp tedbirler almadı” diye sordu. TRT’ye personel alımında kendisinin tek başına yetkisinin bulunduğunu öne süren Şahin, devletin genel politikası çerçevesinde yönetim kurulu kararı ve bağlı olunan bakanlığın uygun görüşü veya muvaffakatı ile alımların gerçekleştiğini belirterek, hükümeti ve TRT’nin bağlı bulunduğu dönemin başbakan yardımcılarını suçladı. Şahin, başka kurumlardan da TRT’ye personel transferi yaptıklarını vurgularken, şu ifadeyi verdi: “Bunların içinde FETÖ’cü oldukları daha sonra ortaya çıkan Samanyolu grubundan kişiler olduğu gibi merkez medya da denilen Doğan Medya Grubu’ndan kişiler de bulundu. Hatta bu gruptan alınanlar daha fazla. Kuruma alındıkları dönemde Samanyolu’ndan gelenlerin FETÖ’cü oldukları bilinmiyordu. Hatta yayın politikaları o dönemde hükümet, devlet, Ak Parti yanlısı görüldüğünden bunların geçişine izin verildi. Kuruma alınan çok az sayıdaki sonradan FETÖ’cü oldukları anlaşılan kişiler üzerinden (...) devlete yaptığım önemli hizmetlerin gölgelenmesi haksızlık olur.” l ANKARA Yarın: Samsun Başsavcılığı, İbrahim Şahin’i nasıl akladı? Taşeron ‘KHK’ye havale! AKP hükümeti, taşeron düzenlemesini KHK ile çıkararak, Meclis’te yaşanması beklenen tartışmaların ve meslek örgütleri baskısının önüne geçmeyi planlıyor EMİNE KAPLAN AKP hükümeti, Bakanlar Kurulu’ndan sonra Meclis’e sevk edilmesi beklenen taşeron düzenlemesini, KHK ile çıkarmayı planlıyor. Bir karar değişikliği olmazsa söz konusu KHK, yıl sonuna kadar çıkarılacak. AKP’nin, düzenlemenin kapsamı konusunda Meclis görüşmelerinde muhalefet partileri ve taraflardan baskı ve itiraz olacağı gerekçesiyle bu kararı aldığı dile getiriliyor. AKP’nin, önceki gün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Merkez Yürütme Kurulu’nda, Meclis’in çalışma takvimi, taşeron düzenlemesi ve uyum yasaları değerlendirildi. Taşeron düzenlemesinin Meclis’e sunulması ve yılbaşına kadar da yasalaştırılması bekleniyordu. Ancak AKP’de, taşeronla ilgili düzenlemenin bir süredir üzerinde çalışılan KHK’ye konulması eğilimi ağırlık kazandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın genel hatlarını açıkladığı, ancak taslak metnini paylaşmadığı taşeron düzenlemesiyle ilgili hem muhalefet partilerinin hem de işçi sendikalarının itirazları bulunuyordu. Düzenlemenin kapsamı konusu henüz netlik kazanmazken, KİT’lerdeki işçilerin kapsam dışında tutulması, işçilerin sınavla kadroya alınması, işçilerin tazminatları için hangi tarihin baz alınacağı konularında tartışmalar yürütülüyordu. Hükümetin, düzenlemeyi KHK ile çıkarma kararında, Meclis’teki görüşmelerde bu konularda tartışmaların yaşanması ve taraflardan kapsam ve alım yöntemi konusunda çok fazla talep gelmesinin önüne geçilmesini hedeflediği kaydediliyor. AKP yöneticileri, ocak ayından itibaren şirketlerle yeni sözleşme yapılması gerektiği için düzenlemenin 31 Aralık’a ka dar çıkarılması gerektiğini belirttiler. AKP, kararında bir değişiklik yapmazsa yılbaşına kadar taşeron düzenlemesinin de içinde yer alacağı KHK’yi çıkaracak. İlk uyum paketi ocakta MYK’de, anayasa değişikliğine uyum yasaları için yapılan çalışmalar da değerlendirildi. Yerel seçimler için acil yapılması gereken düzenlemelerin yer alacağı birinci uyum paketinin, ocak ayında Meclis’e su nulabileceği, en geç mart ayında da Meclis’ten geçirilebileceği bilgisi verildi. AKP, ittifak ve seçim barajının değerlendirileceği ikinci uyum paketi konusunda ise acele etmeyecek. 16 Nisan referandumunda kabul edilen anayasa değişikliğinde, seçim yasalarında yapılacak değişikliklerin 1 yıl içinde gerçekleştirilecek seçimde uygulanamayacağına ilişkin anayasa hükmünün ilk yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçiminden istisna tutulması nedeniyle ikinci uyum paketinin daha sonra değerlendirileceği kaydedildi. AKP’de, seçim barajının düşürülmesine karşı çıkılırken, siyasi partilerin ittifak yapılmasına ilişkin yasa değişikliğine sıcak bakılıyor. Meclis çalışmalarına ara MYK’de, Meclis’in çalışma takvimi de değerlendirildi. Buna göre, bütçe görüşmeleri cuma günü sona erecek. CHP’nin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında verdiği gensorunun cumartesi günü görüşülmesinin ardından Meclis çalışmalarına 9 Ocak’a kadar ara verilmesi planlanıyor. Soylu hakkındaki gensorunun, zayıf bir ihtimal de olsa cuma günü bütçe görüşmelerinin bitiminin ardından TBMM genel kurulu gündemine alınabileceği kaydediliyor. l ANKARA haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK ‘Kör Olma da Gör Beni’ “Nasılsınız?” diye sorduklarında “pek iyi değil”den, “fena”ya, gittikçe kararan “haleti ruhiye”mizi yansıtan, içinde hiç umut taşımayan cümlelerle anlatıyoruz halimizi. Her yeri zehirleyenler, yalan üzerine kurulu havayı iyice karartanlar, kirletenler yüzümüze utanmaz bir sırıtışla bakıyorlar. Hâlâ onları iktidardan nasıl uzaklaştırabileceğimizi, ama hâlâ kendi aramızda tartışıyoruz. Bulduğumuz yanıt, savaşı kanlı, kahramanları yenik, kadınları edilgen bir Yunan tragedyasına benziyor: Tragedyada mutlu son yoktur. HHH Hava gerçekten kirlendi. Tıpkı Fikret’in şiirinde olduğu gibi “bir inatçı sis”, bir “dudu muannid” yalnız kentin değil tüm ülkenin üstünü, tüm gökyüzünü kapladı. Uzaylıların istilasına uğramış dünyalılara mı benzeyeceğiz? Kendini yitirmiş, içgüdüleriyle yaşamaktan, bir parça ekmeği kemirmekten başka bir şey düşünmeyen, tüm değerlerden sıyrılmış, ahlaki kaygılarını yitirmiş bir kitleye mi dönüşeceğiz? Bu mudur başımıza gelen? Galiba evet! HHH En iyimser olanımız bile seçimleri yitireceği besbelli “metal yorgunu” partinin iktidarda kalmayı bir şekilde “başaracağına”, yitirse de “kazanacağına” inanıyor. İktidarda kalmanın yöntemleri üzerine yapılan hazırlıkları aktaranların ortak yargısı, yozlaşmanın yalnızca elinde güç biriktirenlerde değil, toplumun tamamında egemen olduğu yönündedir. Ama hâlâ kendilerini yitirmemiş dostlarımız, gerçekte ahlaki bir sorun olan “boş vermişliğin”, insanları aktif olmaktan çıkardığını, pasif izleyicilere dönüştürdüğünü anlatıyorlar. HHH Sisi dağıtmak, insanları günlük yaşamın, politik mücadelenin evrensel etik değerlerini; insan haklarının sınıfsal karakterini anımsamaya, onlara sahip çıkmaya çağırmak zorundayız. Peki bunu nasıl yapacağız? Aslında “doğru olanı” biliyoruz. Yıllardır peşinde koştuğumuz, enine boyuna öğrenmeye, öğretmeye çabaladığımız “doğruda” büyük bir değişiklik yoktur. Ama yollarda büyük değişiklikler, aşılması güç engeller, modern tuzaklar var. O yolda yürüyebilmemiz, stratejinin esnekliğine inanmamıza, örneklerini şaşkınlıkla, gıptayla izlediğimiz kahramanlık ahlakını yeniden kutsamamıza bağlı. HHH Bu havayı değiştirecek, toplumsal nefes alma mekanizmalarını çalıştıracak, zehirli havayı tahliye etmenin bir yolunu bulacaksak, ilk işimiz, evrensel etik kurallarının dejenere edilmesine militanca ve entelektüel düzeyde karşı çıkmak olmalı. Medyaya, üniversiteye saldırmalarının temel nedeni buydu. Ne yazık ki, amaçlarına büyük ölçüde ulaştılar; medya gün geçtikçe eriyor, bir zamanlar tartışmaya açık olan üniversiteler susturuldu, yakın zamana kadar halkın çıkarlarına angaje olmayı kural bellemiş kültür sanat dünyası yoksunluğun, kimi alanlarda yozlaşmanın hizmetine girdi. HHH Bu kadar ağlamak, bu kadar sızlanmak yeter! Yaşam savaşında, siyasi mücadelede evrensel etik kuralları ciddiye almakta zorlanıyor muyuz? Öyleyse oradan başlayalım. Nerede yıkıldıksa orada ayağa kalkalım. Yapılacak iş bellidir, bakmaktan çok görmeye yoğunlaşacak, şairleri, örneğin Hasan Hüseyin’i okuyacak, görülmeye çağıranı görecek, “Kör olma da gör beni” diyeni duyacağız. HHH Dönülecek ilk köşe umutsuzluk köşesidir. Mücadele etmenin ilk koşulunun, yenilmeye değil yenmeye yoğunlaşmak olduğunu hatırlamaktır. Yapılacak ilk iş bu umutsuz, bu uğursuz yazıyı kaldırıp atmaktır. O zaman sonu ölümle damgalı tragedyadan, onun mutsuz sonundan kurtulacak, “zorunluluğun ancak anlaşılmazsa kör olacağına” ilişkin bilge sözlere kulak verecek, doğrunun peşinden inatla, kararlılıkla yürüyeceğiz. Meclis’te Kürecik Üssü tartışması Meclis Genel Kurulu’nda devam eden bütçe görüşmeleri sırasında Kürecik’teki radar üssü tartışmaya neden oldu. CHP Edirne Milletvekili Erdin Bircan, grubu adına söz aldığı sırada AKP sıralarına dönerek “Filistin’in sözde, İsrail’in özde destekçisi oldunuz. Soruyorum size: Madem Filistin’in yanındasınız, Kürecik Radar Üssü’yle neden hâlâ İsrail’i koruyorsunuz? Kürecik Radar Üssü’nü kapatacak mısınız; bunun cevabını istiyoruz. Kürecik Radar Üssü’yle İsrail’i korumaya hâlâ devam edecek misiniz?” dedi. Bircan’ın ardından söz alan AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, “İsrail’i koruyoruz iddiası tamamen yersizdir. Bahsettiği radar, NATO’nun radarıdır. İsrail’le ilgili ilk anlaşmayı yapan, ilk tanıyanın da CHP iktidarı olduğunu ifade etmek isterim” deyince, Bircan, “İncirlik’i kapatmaya kalkıyorsunuz da buraya cesaretiniz yetmiyor mu? Hadi çıkın, söyleyin ‘kapatacağız’ deyin” karşılığını verdi. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle