02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 1 Kasım 2017 4 Hangi Türkiye? haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: İLKNUR FİLİZ Başbakan YILDIRIM’DAN TEZCAN’A: Bozdağ, CHP’li Tezcan’ın sözlerine karşı Erdoğan’ın faşist diktatör olmadığını savunurken yaşamadığımız bir Türkiye tablosu çizdi Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, CHP Sözcüsü Bülent Tezcan’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için kullandığı “faşist diktatör” söz lerine yanıt verirken, Erdoğan’ın başkanlığındaki hükümetin Türkiye’yi nasıl bir olağanüstü hal SİNAN rejimi ile yönettiTARTANOĞLU ğini unuttu. ANITA BİLE GÖZALTI n Ankara yasakta da başkent: Ankara Valiliği, vatandaşları tedirgin ettiği gerekçesiyle, “güneş batımından sonra cadde ve sokaklarda ateş yakılmasını; şarkı, türkü, marş söylenmesini ve sloganlar atılmasını, basın açıklaması yapılmasını” süresiz yasakladı. n Anıtın gölgesi de ya sak: 1992 yılından bu yana Ankara’nın simgesi haline gelen İnsan Hakları Anıtı’nın gölgesi, hem Gülmen ve Özakça’nın itirazına, açlık grevine, hem de tüm OHAL sistemi protestolarına ev sahipliği yapıyordu. Ancak Gülmen ve Özakça’nın gözaltına alınmalarının ardından İnsan Hakları Anıtı da gözaltına alındı. zucu” nitelikteki her grevin fiilen yasaklanması sağlandı. n Seyahat özgürlüğü askıda: Anayasanın 23. maddesi ile korunan seyahat özgürlüğü, KHK’lerle engellendi. OHAL döneminde yayımlanan ilk KHK ile “haklarında idari işlem tesis edilenler ile haklarında suç soruşturması veya kovuşturması yürütülenlerin pasaportlarının iptal edilmesi, bu kişilerin eşlerine ait pasaportların da ge Bozdağ, Tezcan’a yanıt verirken Türkiye’yi “Yasakları kaldıran, demokratikleşmeyi sağlayan ve büyük reformların altına imza atan Cumhurbaşkanı’na saldırmaktadırlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin faşist bir devlet olmadığının, bir faşistin ve diktatörün bulunmadığının en büyük ispatı Tezcan gibi birisinin çıkıp bugün bu terbiyesizliği, edepsizliği yapmaya cüret etmesi ve yapmasıdır. Eğer Türkiye’de bir faşist veya bir diktatör olsaydı Bülent Tezcan böyle bir cümle sarf edemezdi” sözleri ile anlattı. Bozdağ’ın Tezcan’a karşı Erdoğan’ı ‘Erdoğan’ın yerine’ savunurken çizdiği ‘pembe tablo’ bir yanda dururken Türkiye’nin 1.5 yıldır yaşadığı süreç özetle şöyle: n Memurların izinlerine önce yasak, sonra kısıtlama: 18 Temmuz’da Başbakanlık genelgesi ile tüm kamu çalışanlarının ikinci bir emre kadar yıllık izinleri kaldırıldı. Söz konusu genelge, 9 Ağustos’ta yeni bir Başbakanlık genelgesi ile yürürlükten kaldırıldı. Yurtdışına çıkışlarda memurlar için, kurumlarından çıkış izin belgesi taşıması zorunluluğu ancak 16 ay sonra kaldırıldı. n Kayıp insanlar: Gözaltına kaybetme ve zorla kaybetme olayları OHAL döneminde artış gösterdi. Ankara’da sokak ortasında, birçoğu da siyah karavan tipi araçlarla kaçırılan 11 kişi için BM’ye başvuruldu. Milletvekillerinin kayıp insanlarla ilgili bilgi edinme başvuruları ve Meclis soru önergeleri yanıtsız bırakıldı. n Yargısız, savunmasız ihraç: 111 bin 588 kamu görevlisi ihraç edildi, 38 bin 716 memur açığa alındı, 33 bin 483’ü resen görevine iade edildi. Her bir KHK’de binlerce kişi için alınan bu kararların hiçbiri, herhangi bir idari veya adli soruşturmaya dayandırılmadı. n OHAL işlemleri gizlendi: Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu, 4 Ağustos’ta, OHAL işlemleri ile ilgili gizlilik kararı aldı. Böylece OHAL işlemleri ile ilgili, işlemlerden doğrudan etkilenen kişi ve kurumlar dahil kamuoyuna bilgi verilmesi yasaklandı. n 3 ay sonra gelen ihbar talimatı: İhraç, açığa alma ve adli işlemlerin temel dayanaklarından birini de ihbarlar oluşturdu. İsimsiz ihbarlarla işlem yapılmasının sakıncaları, 21 Ekim’de akıllara geldi. Çıkarılan genelge ile “sahibinin adı, soyadı ve imzası ile iş veya ikametgâh adresi içermeyen” dilekçelerin incelenmeyeceği talimatı verildi. Ancak 15 Temmuz’dan 21 Ekim’e kadar geçen sürede çıkarılan 8 kanun hükmünde kararname ile yüzlerce kişi ihraç edildi. Binlerce kişi hakkında işlem yapıldı. n Anayasa 125, 1 yıldır askıda: Anayasanın 125. maddesi gereğince idarenin her türlü eylem işleminin yargı denetimine tabi tutulması gereki Bekir Bozdağ yor. Ancak OHAL döneminin ilk 6 ayında, hiçbir KHK işlemine itiraz edilemedi, KHK işlemleri mahkemeye taşınsa bile yetkisizlik kararları verildi. Hükümet 6 ay sonra, 23 Ocak’ta yine KHK ile Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurdu. Komisyonun 15 Temmuz darbe girişiminin 1. yılında Temmuz 2017 başında itiraz başvurularını almaya başladı. Kasım ayı geldi, hâlâ bir karar alınmadı. n Düşünce ve ifade özgürlüğü askıda: Anayasanın 25. maddesi ile tanımlanan düşünce ve kanaat özgürlüğü hakkı, ifade özgürlüğü yok sayıldı. 150’den fazla gazeteci, kaleme aldığı düşünceleri, haberleri üzerinden terör örgütü ile bağlantılı gösterildi. Ayrıca binlerce kamu görevlisi, sosyal medya paylaşımları nedeniyle ihraç edildi. n Sendikal özgürlükler askıda: OHAL KHK’si ile Bakanlar Kurulu’nun elinde olan grev erteleme yetkisi genişletildi. 678 sayılı KHK ile grev veya lokavtın, genel sağlığı veya milli gü venliği, şehir içi toplu taşıma hizmetlerini, bankacılık hizmetlerinde ekonomik veya finansal istikrarı bozucu nitelikte olduğuna karar verilmesi durumunda altmış gün süreyle ertelenmesinin önü açıldı. OHAL KHK’si ile “milli güvenliği bo nel güvenlik açısından mahzurlu görülmesi halinde iptal edilmesi” hükme bağlandı. n Protesto 7 ay önce verilen tek talimatla askıda: Anayasanın 34. maddesi ile güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı askıya alındı. İçişleri Bakanlığı’ndan tüm valiliklere 18 Ekim 2016 tarihinde gönderilen bir yazı üzerine hemen hemen tüm valilikler, “açık alanlarda yapılacak olan her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşü, stant açma, çadır kurma, oturma eylemini ya 15 gün süre ile izne bağladı ya da 30 gün süre ile tamamen yasakladı. n KHK’ye itiraz yasağı: OHAL KHK’leri ile işlerinden ihraç edilen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın iade edilmek için başlattıkları oturma eylemi, her gün polis gözaltısı ile karşılandı. Gülmen ve Özakça’nın açlık grevine başlamaları, terör örgütleri ile ilişkilendirilerek tutuklama gerekçesi sayıldı. Gülmen ve Özakça tutuklandı, mahkemeye çıkarılmaları engellendi. Sağlık hizmetlerinden zorla faydalandılar. n Eksiklere dikkat çekmek için yürümek de darbecilik: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, OHAL sistemine itirazını dile getiren kamuoyuna “neyiniz eksik” sorusu ile yanıt verdi. Eksikleri dile getirmek için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “adalet yürüyüşünü” ise hedef alırken de şu açıklamayı yaptı: “Sizin 15 Temmuz’dakilerden ne farkınız var?” l ANKARA ‘Mafya gibi yönetiyorlar’ Kılıçdaroğlu, Tezcan’a sahip çıktı, ‘faşizm’e ise Edip Uğur’un istifa açıklamasında yer verdiği ‘Aileme kadar ulaşan tehditler var’ sözlerini örnek gösterdi CHPGenel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın suç duyurusu üzerine soruşturma açılan Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan’a sahip çıkarak, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Edip Uğur’un sözlerini anımsattı. Kılıçdaroğlu, “Sen bir belediye başkanının ailesine her türlü baskıyı nasıl yapıyorsun? Dün Parti Sözcümüz konuşmuş, ‘faşist diktatör’ deyince beyefendi çok alınmış. Bir belediye başkanını bırakın, onun ailesiyle uğraşmak bizatihi zaten faşist diktatörlüğün gereğidir. Devlet mafya yöntemiyle yönetilmeye başlandı, racon kesiyor” dedi. Kılıçdaroğlu, “Bunların bir özelliği daha var, fakirden alıp zengine vermek. Sözüm söz, zenginden alacağız fakire vereceğiz” diye konuştu. Kılıçdaroğlu partisinin haftalık grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle: n Tanıklar kesin FETÖ’cü: 20 Temmuz sivil darbesi ilan edildi. Amacı, FETÖ ile mücadeleydi. Şimdi geldiğimiz rol şudur: “Kim Saray’a muhalif ise onlar hesap verecek” deniliyor. Sözcü, Cumhuriyet gazetesinin başına gelenlere bakın. Sözcü gazetesinin sahibi, silahlı terör örgütü yönetme, terör örgütü propagandası yapmaktan yargılanıyor. Gazeteyi okusalar zaten fark edecekler. Akılları başlarında falan değil. Aklını Saray’a ipotek eden savcı bu gerçeği göremez. FETÖ’nün anlı şanlı dönemlerinde THY uçaklarında Zaman gazetesi serbestti, Söz NECATİ SAVAŞ Diplomasını sordu Önce diplomanı göster: Beni TV’lerden izliyor, çünkü benim dışımda doğruları kimse cesaret edip söyleyemiyor. Diyor ki, ‘ne zamandan beri erken seçim demokrasinin namusu oldu? “Önce sen namus kavramını öğren de meydana çık” diyor. TBMM çatısı altın da “Tarafsız davranacağım” diye namusun ve şerefin üzerine yemin ettin. Tarafsız davranıyor musun, davranmıyorsun. 50 kez sordum “Sen namus ve şereften ne anlıyorsun?” diye. Bana soruyorsun. Ben sana cevap vereyim, “Önce şu diplomanı bir göster”. cü gazetesi yasaktı. Sen bunu görmüyor musun sayın savcı? Tanıkların ifadesine başvurduk diyorlar. Tanık kim, kesin FETÖ’cü. Suçlananların hiçbiri FETÖ’cü değil. Böyle bir iddianame belki mizah dergilerinde yer alır ama o da inandırıcı olmaz. Devletin çivisi çıkmış. Kapanın elinde kalıyor. n Zenginden alıp fakire vereceğiz: Bunların bir özelliği daha var, nedir özelliği? Fakirden alıp zengine vermek. Bunla rın en temel özelliği budur. Köprü geçişleri dolar üzerinden yapılıyor, bu parayı kim ödüyor, beyler cebinden mi ödüyor. Sizin cebinizden ödüyor. CHP ne yapacak, aslanlar gibi sözüm söz. Zenginden alacağız fakire vereceğiz. Zenginden alacağız derken zorla değil, adaletle alacağız. Askeri ücretten vergi almayacağız. Çünkü biz işçinin hakkını teslim ederiz. n Hangi iman, hangi din?: Şantaj ve tehdidin kullanıldı ğı bir hukuk düzeni var mıdır dünyada? 21. yüzyılın dünyasından söz ediyoruz. Balıkesir Belediye Başkanı bir basın toplantısı yaptı, kullandığı şu cümle çok önemli: “Ailemize, evimize kadar ulaşan baskılar, tehdide varan müdahaleler var.” Şimdi ben, demokrasi, milli irade lafını ağzından eksik etmeyen Saray’da oturan zata sesliyorum; bir kişinin ailesine hangi ahlaki gerekçeyle baskı kurarsın. Hangi din, hangi iman, hangi kanun? Sen bir belediye başkanının ailesine her türlü baskıyı nasıl yapıyorsun? Parti Sözcümüz konuşmuş, “faşist diktatör” deyince beyefendi çok alınmış. Bir belediye başkanını bırakın, onun ailesiyle uğraşmak bizahiti zaten faşist diktatörlüğün gereğidir. n Bir kez daha hodri meydan: Devlet mafya yöntemiyle yönetilmeye başlandı, racon kesiyor. Kimin raconunu kesiyorsun? Aileyi tehdit etmek mafyanın yöntemidir. Devletin makamında oturan mafya yöntemine başvuramaz, mafya yöntemine başvuracaksan o koltuktan ayrılacaksın. Böyle bir rezalet Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmedi. Ya sende ahlak, vicdan, iman, din yok mu? Senin hangi değer yargın var? Aileden, çocuk çoluktan ne istiyorsun. Bu rezaletleri bitirelim diye, demokrasinin namusunu koruyalım diye 17 ay beklemeyelim, erken yerel seçim yapalım, sen de bu rezaletten kurtulursun. Bir daha söylüyorum Erdoğan, AKP Genel Başkanı, sana açıkça milletin önünde hodri meydan diyorum. Binali Yıldırım Parti sövücüsü Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan’a tepki göstererek, “Adam parti sözcüsü mü, parti sövücüsü mü anlayamadık. Bunlara terbiyem müsaade etmiyor, öyle bir cevap veririm ki altından kalkamazlar” dedi. “FETÖ’ye idam istiyoruz” denmesi üzerine Yıldırım, bu davalarda verilen müebbet habis cezalarını anımsatarak, “İdam ettin, bir sefer astın gitti, bunlar her gün asılıyor. Daha nasıl ceza gelecek? Çek çek bitmez” diye konuştu. Başbakan Binali Yıldırım, partisinin grup toplantısında, partinin kongre sürecini değerlendirdi. Yıldırım, il kongrelerinin Mart sonunda biteceğini, büyük kongrenin de 2018 ortalarında gerçekleştirileceğini söyledi. Son zamanlarda CHP’de ciddiyeti giderek artan bir üslup bozulması yaşandığını ileri süren Yıldırım, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun ne dediğini anlayan varsa beri gelsin. Anamuhalefet partisi sözcülerini de böyle ayarı kaçmış bir dil kullanmaya atan sebebi de doğrusu merak ediyoruz. Bir parti sözcüsü, geçen gün Cumhurbaşkanımız hakkında münasebetsiz laflar etti. Bunu dinleyince, adam parti sözcüsü mü, parti sövücüsü mü doğrusu anlayamadık. Bunlara burada terbiyem müsaade etmiyor, öyle bir cevap veririm ki altından kalkamazlar. Eğer şeddeli diktatör arıyorlarsa geçmişlerine baksınlar” dedi. Yıldırım ABD’ye gidiyor Öte yandan Başbakan Yıldırım’ın 711 Kasım tarihle Soylu: Hesabı sorulur Tehdit gibi çıkış! Antalya’nın Kemer ilçesinde gazetecilerin soru larını yanıtlayan İçişleri Baka nı Süleyman Soylu, CHP Ge nel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın Cumhurbaşkanı Tay yip Erdoğan’a yönelik “Faşist, diktatör, diktatörün şeddeli si” ifadelerine çok sert tep ki gösterdi. Bakan Soylu, “Tam 11 seçimdir halkın reyi, oyuyla demokratik bütün değerlerle bütünleşerek, buluşarak mil letin takdirini kazanmış bir li dere, bir devlet başkanına, bir cumhurbaşkanına yönelik bu sözler kelimenin tam anlamıy la şeytan dilliğidir. Anadolu’da ‘şeytan dili’ derler buna. Ve bunun hesabı sorulur, çok açık ve net. Bu şeytan dil li siyaset millet tarafından tas fiye edilecektir. Hiç kimsenin endi şesi olmasın.” l DHA Süleyman Soylu ri arasında ABD’ye gideceği belirtildi. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül geçen hafta yaptığı açıklamada, Fethullah Gülen’in iadesiyle ilgili belgelerin tamamının ABD’ye gönderildiğini, Yıldırım’ın önümüzdeki süreçte, bu ve diğer başka konularla ilgili temaslarda bulunmak üzere ABD’yi ziyaret edebileceğini söylemişti. l ANKARA / Cumhuriyet Meclis’te ‘faşist’ tartışması CHP Parti Sözcüsü Bülent Tezcan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik “faşist, diktatör” sözleri, Meclis Genel Kurulu’nda da tartışmalara neden oldu. Tartışma, AKP’li Yılmaz Tezcan’ın, Bülent Tezcan’ı “selamlamamasıyla” başladı. Bunun üzerine CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “diktatör” ithamının bir siyasi eleştiri olduğunu AKP Grubu’nun defaatle teyit ettiğine dikkat çekti. AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, “Biz Bülent Tezcan’ın yaptığı yanlışın CHP Grubu tarafından değerlendirilerek, yanlış yaptığı kanaatine varılacağını düşünüyoruz, ümit edi yoruz” dedi. Ardından söz alan Altay, şöyle konuştu: “Belli ki Balıkesir Belediye Başkanı’nın istifasından sonra AK Parti’ye yeni bir gündem lazım oldu. İki yıldır hiç gocunmadığınız, alınmadığınız bir diktatör eleştirisine birden alınasınız tuttu. Ya, siz iki yıldır kör, dilsiz, sağır mıydınız kardeşim? Ben bu kürsüde en az yüz defa, milletvekillerimiz defaatle, Genel Başkanımız defaatle Erdoğan için ‘diktatör’ demedik mi? Neredeydiniz siz? Balıkesir Belediye Başkanı’nın demokrasinin, etik siyasetin ne hale geldiğini Türkiye kamuoyuna yaptığı açıklamayla ortaya sermesi belli ki sizin persenginizi bozmuş.” l DHA CHP Genel Başkan Yardımcısı Tezcan: Savcı, Bozdağ’ı tekzip etti İKLİM ÖNGEL Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan hakkında “Diktatörün şeddelisidir” sözleri nedeniyle suç duyurusunda bulunarak, Tezcan için soruşturma açılmasını talep etti. Erdoğan, avukatı Hüseyin Aydın aracılığı ile Tezcan hakkında suç duyurusunda bulundu. Erdoğan, açıklamaları nedeniyle CHP’li Bülent Tezcan için soruşturma açılmasını talep etti. Cumhuriyet’e konuşan Tezcan, verilmeyecek bir hesabının olmadığını belirterek, hiçbir saldırı ve tehditten korkmadıklarını söyledi. “Ne söylediğimi biliyorum. Türkiyede demokrasi yok, faşist diktatörlük var” diyen Tezcan, 160 gazetecinin hapiste olduğu, muhalif her sözün, her karşı çıkışın trollerle, havuz medyasıyla, yargı eliyle ve mafya babalarıyla sindirilmeye çalışıldığı bir Türkiye olduğunu kaydetti. Bu uygulamaların faşizmin korkutma ve yıldırma paketi olduğunubelirten Tezcan, bu pakete ve bu uy gulamalara teslim olmayacaklarını dile getirdi. “Suç işleyenler biz değiliz, demokrasiyi yok edenler” diyen Tezcan, şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanı hakaretten suç duyurusunda bulunmuş, savcı da soruşturma başlatmış. Erdoğan, eğer cumhurbaşkanı makamının korunmasına sığınmak istiyorsa o zaman parti başkanlığı elbisesini çıkarsın. Parti başkanlığı elbisesini giymek istiyorsa cumhurbaşkanı makamının korumasından medet ummasın. Biz sözümüzün arkasındayız. Davamızdan bu tip tehdit ve saldırılarla vazgeçmeyiz. ‘Türkiye’de hâkimler var’ dedirtecek bir düzen arayışındayız. Bu arayışı sonuçlandıracağımıza da inanıyoruz.” Tezcan, AKP Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın “Faşist diktörtörlük olsaydı konuşamazdın” sözlerine ise “Biz bu konuşmaları, bedeli ni göze alarak yapıyoruz. Nitekim bugün cumhuriyet savcısı Bozdağ’ı tekzip etmiştir. Siyasi bir eleştiriyi suç soruşturmasına konu etmesi Bozdağ’ın tekzip edildiğini gösterir. Bu faşist diktatörlüğün tescilidir” karşılığı verdi. l ANKARA Bülent Tezcan C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle