22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 6 Ocak 2017 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY Dolarda tarihi zirve ekonomi 9 OHAL’in üç ay daha uzatılması, enflasyonun beklenenden yüksek gelmesinin de etkisiyle dolar dün 3.64 TL’ye çıkarak tarihi zirvesini yeniledi Güne sakin başlayan dolar dün öğle saatlerinde sert hareketlerle sarsıldı. Kur dakikalar içinde 3.61’li seviyelerden 3.6403’e kadar yükselerek rekor tazeledi. Avro/TL ise 3.82’nin üzerine çıktı. Döviz sepeti de 2 Aralık’ta 3.7091’de kaydettiği tarihi rekoru 3.7324’e taşıdı. Dün gelişmekte olan ülke para birimlerinin neredeyse tamamı pozitifken, TL’de dolara karşı yüzde 1.4’lük bir değer kaybı yaşandı. Dolardaki küresel gerilemeye bağlı olarak dolar/TL güne 3.56’lı seviyelerden başlamıştı. Ancak daha sonra yavaş yavaş ateşi yükselen kur 3.60’lı seviyelere kadar gelmişti. Önceki gün yayınlanan tutanaklar, Fed üyelerinin faiz artış hızı konusunda net olmadığını gösterince dolar 14 yılın en yük Yerlinin döviz mevduatı arttı Yerlilerin döviz mevduatlarında aralıktan beri süren artış hızlandı. Yurtiçinde yerleşiklerin kıymetli maden depo hesapları dahil yabancı para cinsinden mevduat ve fonları 30 Aralık ile biten haftada 927 milyon dolar artışla 145.55 milyar dolar oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 Aralık’ta öğlen saatlerinde vatandaşlara döviz bozdurarak TL’ye dönme konusunda ilk çağrısını yapmış, hızlı bir yükseliş eğiliminde olan dolar/ TL aynı gün 3.60 ile tarihi zirvesini görmüştü. Çağrının ardından 9 Aralık ile biten haftada yerlilerin döviz mevduatları 451 milyon dolar yani yüzde 0.3 azalışla 144.3 milyar dolar olmuştu. Ancak daha sonra tekrar yükselişe geçmişti. sek seviyelerinden geriledi. Doların küresel olarak değer kaybetmesi ve ABD uzun vadeli tahvil faizlerindeki sakin seyir lirayı da olumlu etkilemişti. OHAL tetikledi Enflasyon verilerinin beklentilerin üzerinde gelmesi, OHAL’in üç ay daha uzatılması, İzmir’deki terör saldırısının da etkisiyle yükselişe geçen kur için uzmanlar ise umutsuz konuştu. İntegral Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Emre Çayırlı dolar/ TL kurunda yaşanan hızlı yükseliş hareketinde ‘sınır ötesi operasyon’ haberlerinden kaynaklanıyor olabileceğinin konuşulduğunu, ancak gündemdeki diğer olumsuz etkilerle birlikte bu faktörlerin yaşanan hızlı yükseliş için neden olarak gösterilemeyeceğini belirtti. Çayırlı, Türkiye’nin kırılganlıklarının bulunması, Merkez Bankası’nın faiz artıramıyor olması, sınırlar ile ilgili jeopolitik gelişmelerin dolar/TL kuru üzerinde olumsuz etkilerinin bulunduğuna dikkat çekti. Daha da yükselir Destek Yatırım Araştırma Müdürü Murat Tufan, “Dolar TL kuru 3.64 rekor seviyesini gördü. Bu yükselişte doların küresel anlamda güçlenmesinden ziyade yerel beklentiler etkili oldu. Salı günü beklenenden yüksek gelen enflasyon verisi piyasalarda endişe yarattı. TCMB tarafından etkili önlemler alınmaz ise bu durumun kurda daha ileri yükselişlere yol açabileceği beklentisi finansal piyasalarda baskı yarattı. Kur ve enflasyondaki baskıların ardından 24 Ocak’ta yapılacak Para Politikası Kurulu toplantısının önemini de arttırmış oldu. Son olarak da Türkiye’yi yatırım yapılabilir ülkeler statüsünde tutan son kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in yapacağı değerlendirmenin olumsuz olabileceği endişesi piyasalarda konuşulmaya başlandı. Jeopolitik risklerin devam etmesi TL varlıkları üzerindeki oynaklığı artırıcı etken olarak karşımıza çıkıyor. Piyasadaki faizler ve kur rakamları da yukarı yönlü baskı hissedebilir” değerlendirmesini yaptı. l Ekonomi Servisi Reformlar yavaşladı HSBC’nin Avrupa ekonomisine ilişkin raporuna göre dolar/TL kuru 2017 sonunda 3.85 olacak. HSBC’nin 2017 yılının birinci çeyreğine ilişkin Avrupa ekonomisi raporunda Türkiye ekonomisine yer verildi. Raporda, “Yapısal reformların uygulanması yavaş, sabit yatırımlar zayıf kaldı. Özel sektör borçlanmasına yönelik anlamlı bir gelişme olmadı. Toplam dış finansman gereksinimi hâlâ yüksek ve ülke, risk iştahındaki olası bir değişime, küresel likidite koşullarındaki sıkılaşmaya ve dolardaki güçlü seyrin devamına karşı korunmasız” ifadeleri yer aldı. Yüksek risk var Raporda yer alan bilgilere göre kurumun 2016’ya ilişkin Türkiye büyüme tahmini yüzde 2.9’dan yüzde 2.2’ye revize edilirken, 2017’ye ilişkin büyüme tahmini yüzde 2.3 seviyesinde sabit bırakıldı. Sabit yatırımların ve ihracat performansının, söz konusu tahmin süresince zayıf devam etmesini bekleyen kurum, büyümenin başlıca dinamosunun tüketim olmasını bekliyor. HSBC’nin döviz stratejisi takımının TL’deki zayıf devam etmesini beklediği belirtilen raporda, daha yüksek faizlerin olmaması durumunda, kısa vadede TL’de yukarı yönlü beklentiye sahip olmak için bir neden olmadığı ifade edildi. Kurumun dolar/TL’de 2017 sonu tahmini 3.85 seviyesinde bulunuyor. Bu durumun daha yüksek tüketici enflasyonuna yol açacağı belirtilen rapora göre HSBC, Türkiye’de TÜFE’nin 2017’de ortalama yüzde 9.1 olmasını bekliyor. Raporda, “Yavaşlayan büyüme, yükselen enflasyon, artan cari açık, siyasi belirsizliğin sürmesi ve jeopolitik riskler, hepsi Türkiye için daha yüksek risk primini ve daha yüksek faizi işaret edi yor. Buna karşın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın son söylemleri, Merkez’in büyük bir faiz artırımını düşünmediğine işaret ediyor” denildi. Satın alacak enerji kalmadı 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ilk. 2017 resesyon yılı olacak Dünyanın en büyük poli tik risk danışmanlığı firması Eurasia Group’a göre Donald Trump yönetimindeki bir ABD, yoluna aynı büyüme rakamlarıyla devam eden Çin ve başbakanı zayıflayan Almanya ile başlayan 2017, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en dalgalı yıl olabilir. Eurasia’nın 2017 için öngördüğü diğer riskler şöyle: 4 2017’de jeopolitik resesyonun olduğu bir sürece giriyoruz. Uluslararası savaş veya devlet kurumlarının çöküşü düşünülebilir. 4 Trump’ın başkanlığından sonra küresel ekonomi artık ABD’den “koruyucu tırabzan” olmasını bekleyemez. 4 Trump’ın Rusya ile buzları çözme sinyalleri vermesi, NATO’ya şüpheyle yaklaşması ve Avrupa’da yükselen sağ ile yakınlığı İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan küresel düzeni zayıflatıyor. 4 Çin hariç, aralarında Türkiye, İtalya, Rusya, Suudi Arabistan, Güney Afrika ve Birleşik Krallık’ın da olduğu 14 ülkede ekonomik reformlar eksik. 4 Politikacılar, ekonomik sıkıntılarda başta Fed olmak üzere merkez bankalarını suçluyor. 4 Türkiye’de devlet kontrolünün artması, faizlerin düşük tutulması için baskının artması ve büyümedeki yavaşlamayı durdurmak için mali teşviklere olan bağımlılığı artıracak. l Ekonomi Servisi PwC Türkiye’ye göre enerji sektöründe birleşme ve satın almada 2016 sönük geçti. İşlem sayısı önceki seneye göre yüzde 32, yaratılan değer yüzde 59 düştü BOTAŞ vanaları kapatacak Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ) olumsuz hava koşulları nedeniyle, doğalgazdan elektrik dönüştüren santrallar için gaz vanasını kısacak. Sektör yetkililerinden edinilen bilgiye göre, etkili olması beklenen soğuk hava nedeniyle konutlardaki doğalgaz tüketiminin artması ihtimalini dikkate alan BOTAŞ tarafından, özel sektöre ait doğalgaz santrallarına yazı gönderilerek, santralların çekiş miktarlarının yarın sabah saat 08.00’den itibaren yüzde 50’ye indirileceği bildirildi. Hava tahminlerinde Türkiye’nin bugün sabahtan itibaren Balkanlar’dan gelecek yeni bir soğuk hava dalgasının etkisine gireceği belirtiliyor. BOTAŞ 14 Aralık’ta benzer şekilde kısıntıya gitmiş, 22 Aralık’ta ise doğalgaz çevrim santrallarına uyguladığı kısıntıyı yüzde 50’den yüzde 90’a çıkarmıştı. Geçen hafta yaşanan elektrik kesintilerinden sonra Enerji Bakan lığı Perşembe günü yaptığı duyurularda, kesintilerin Anadolu’dan İstanbul’a gelen enerji iletim hatlarındaki kopmalardan dolayı olduğunu açıkladı. Bakanlık ayrıca Cuma günü yaptığı açıklamada da, kesintilerin elektriğin yetersizliğinden dolayı olduğu yönündeki iddiaları yalanladı. Fakat uzmanlar, söz konusu kesintilerin elektrik üretimindeki yetersizlik olabileceği görüşünde birleşiyor. Denetim, danışmanlık ve vergi hizmetleri şirketi PwC Türkiye’nin her yıl çıkardığı “Türkiye Enerji Sektöründeki Birleşme ve Satın Almalar Raporu”nun 2016 sonuçları açıklandı. Türkiye enerji piyasalarındaki hareketleri gösteren rapora göre 2016’da petrol, doğalgaz ve elektrik piyasalarında 30 adet şirket birleşme satın alma işlemi yapıldı. Rapora göre, 2013’ten bu yana toplam işlem değeri ve sayısındaki düşüş 2016’da devam etti. İşlem sayısı önceki seneye göre yüzde 32 gerileyerek 30’da kalırken, yaratılan toplam değer de yüzde 59 düşüşle 2 milyar dolarda kaldı. Altyapı ağırlıkta Rapora göre, altyapı sektörü, 2016’da tekrar toparlanarak toplam işlem sayısının yüzde 80’inin ve toplam değerin yüzde 90’ının yaratıldığı segment oldu. Altyapı segmentindeki işlem sayısı ve değeri, 2016’da bir önceki seneye oranla sırasıyla yüzde 31 ve yüzde 42 gerileyerek 24 işlem ve 1.8 milyar dolarda kaldı. Yabancı yatırımcının ilgisi oldukça sınırlı kaldı. Birleşme oranı 2015’te yüzde 45 seviyesindeydi. Rapora göre 2017’de birleşme ve satın alma işlemlerindeki toparlanma, piyasadaki karar alıcı ve düzenleyici kurumların reformlar konusundaki kararlılığına ve Türkiye ekonomisine güvenin tekrar tesis edilmesine bağlı olacak. l Ekonomi Servisi Geleceği inşa etmek ortak akıl (1) Biri alıyor topu, ayağında birkaç kez çevirip karşısındakine atıyor. O da güzel bir pas ile çaprazındakine... Tıpkı bir futbol antremanı gibi. Ama değil. Top, karşılıklı paslarla bir ayaktan ötekine, oradan berikine geçtikçe parlıyor, yeni renkler ekleniyor, irileşiyor... Tabii bu bir analoji. Ama, Herkese Bilim Teknoloji (HBT) dergisinin 4 yazarı bir süreden beri yukarıdaki analoji ile anlatmaya çalıştığım top oyunu gibi bir beyin fırtınası sürdürüyorlar. Konu: Türkiye’de yüksek katma değerli üretim ve yaratıcılığı teşvik için ne yapılmalı? Birkaç ay önce açıklanan ArGe reform paketi bu konunun ne kadar uzağında ya da ne kadar yakınında? Müfit Akyos, Ali Akurgal, Bayram Ali Eşiyok Türkiye’den, Serdar Kıykıoğlu ABD’den... Hedefe kilitlenmiş şekilde karşılıklı paslarla konuyu derinleştiriyor, örneklerle zenginleştiriyorlar. Bir eposta grubunda filizlenen tartışma HBT’nin sayfalarına yansıyor doğal olarak. Amaç bir ortak akıl ortaya çıkarmak. İçinde bulunduğumuz bu kâbus gibi ortamda (terör, korku, derinleşen ekonomik kriz vs.) çölde açan bir çiçek gibi. Bunu neden anlatıyorum? Önce 2 gerçek ile başlayalım: 1 Dolar tüm dünyada yükseliyor. Ama TL en çok kıymet kaybeden iki paradan biri. Neden? Çünkü ekonomimiz döviz ihtiyacını karşılayacak kadar teknoloji üretip satamıyor. Bir örnek: 2015 yılında 26 milyon 219 bin dolar tutarında yüksek teknoloji içerikli ürün ithal ederken bu alandaki ihracatımız sadece 4 milyon 909 bin dolar olmuş. Dış ticaret açığı 21 milyon 310 bin dolar. Orta ve ileri teknolojilerde de durum çok farklı değil. 42 milyon 748 bin dolarlık ihracata karşılık 73 milyon 896 bin dolarlık ithalat gerçekleştirmişiz. Bu alanda da dış ticaret açığımız 31milyon 148 bin dolar olmuş. 2 Türkiye’de eğitim kalitesi son derece yetersiz, temel beceriler eksik. Üstelik genç nüfusun neredeyse üçte biri ne eğitime ne ekonomiye katılıyor. Bunu OECD, PISA verileri ile daha birçok uluslararası veri tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor. Ve bunu bir 3.’sünü de ekleyelim 3 Başarılı beyinlerimiz hızla ülkeyi terk ediyorlar. Türkiye’de gelecek göremeyenlerin sayısı hızla artıyor. Başarılı akademisyenler, nitelikli beyaz yakalılar, gençler kapağı yurtdışına atmak için çeşitli yollar arıyorlar. Peki ne, nasıl yapılmalı? İşte bu noktada top kendi alanlarında gerçekten uzman bu dört arkadaşımızda. Yazdıklarını bu küçücük alanda anlatabilmeme imkân yok. Şiddetle tavsiyem okumanız. Sadece “Bilim nerede ve nasıl yapılabilir? Sanayi politikası olmadan yüksek teknoloji üretilebilir mi? Nasıl bir teşvik politikası olmalı? Nasıl bir eğitim?” gibi konular değil; işin felsefesi ve mantığı, başarılı örnekler, derinlemesine analizler de var. Ortak akıl ile geleceğin inşasına katkıda bulunmaya çalışan bir avuç insan ve onlara alan açan bir küçük dergi. Tabii tamam da ne işe yarayacak bunlar diye sorabilirsiniz. Hatta dilerseniz hayalperest ya da modern Don Kişot’lar diye tanımlayabilirsiniz. Sorun değil. Ama unutmayalım sadece 2 çıkış yolumuz var. Biri, bilgiyi ve bilimsel düşünceyi ana eksene oturtarak ortak akıl geliştirebilmek ki bunu becerebilmek tarihi bir sorumluluk da aynı zamanda. Diğeri, biraz umut yeşertmek. Herkesin baş aşağı düşmekte olduğu dipsiz kuyunun cehennemvari tuzaklarla dolu derinliklerinde, tutunmaya çalıştığımız dalı birilerine daha uzatmak. Ne dersiniz? Denemeye değer değil mi? Mardan Palace davayı kaybetti Antalya’da bir dönem dünyanın en lüks oteli seçilen ve birçok alacaklıyla icralık ve mahkemelik olan Mardan Palace Hotel, 3 inşaat firmasının açtığı yaklaşık 15 milyon liralık alacak davasını kaybetti. Aksu ilçesi Kundu turizm bölgesinde 2009’da Azeri asıllı Rus işadamı Telman İsmailov tarafından 1.4 milyar dolara mal edilen Mardan Palace Hotel, inşaat dönemine ilişkin 3 inşaat firmasının açtığı alacak davasını kaybetti. Mardan Palace Otel’e Asya İnşaat AŞ, Güçlü İnşaat Ltd ve Ekodizayn İnşaat Peyzaj Ltd firmaları bileşeni, 10 milyon 26 bin TL ile 3 milyon 26 bin liralık alacaklarına ilişkin dava açtı. 180 bin metrekarelik alanda konumlanan ve yapımında bir bölümü altında kaplanan, 500 bin kristal kullanılan Mardan Palace Otel’in stadı, 5 blok sport oteli, otelin tüm peyzaj işlerini yapan inşaat firmaları, 2009’da alacaklarının ödenmediği gerekçesiyle icraya gitti. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle