02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 6 Ocak 2017 6 Adalet can çekişiyor haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY Yargı bağımsızlığı ve baskıların geldiği nokta, hâkim ve savcıları buluşturan ‘adalet.org’ adlı internet sitesinde görülen ‘isyan’la da gün yüzüne çıktı Yargı bağımsızlığının tamamen ortadan kaldırıldığı eleştirileri devam ederken tarihe geçe cek bir çığlık da hâkim ve savcılardan geldi. Hâkim ve savcıların internet si tesi adalet.org’da yargı bağımsızlığının ve hâkim ve savcıların üzerindeki bas kının geldiği noktayı göz önüne seren çarpıcı yazı lar yayımlandı. Sitenin kurucusu ve Balıkesir hâkimi Aydın Başar, “Bir emekliliğim KEMAL GÖKTAŞ gelse” başlıklı yazısında şunları kaydetti: “Bu söz bana ait de ğil. Ama kimle konuşursam konuşa yım ve konuştuğum insan bir adamın müridi değil, gerçek hukukçu, kim seye eyvallah demeyecek, saf, su gi bi hâkim ve savcılar, vicdanından ve Allahından başka kimseye hesap ver meyecek ve eğilmeyecek insanlar. İş te bu insanlar diyorlar ki, emekliliğim gelse bu meslekte bir gün durmam. FETÖ’cü olup, ‘Lan bir an önce emek liliğimi alıp da şu furyadan kurtula yım’ diyen insanlar değil bunlar. Ar tık hâkimlik ve savcılık mesleğinin özgür ve vicdanla yapılamayacağına inanan insanlar. Belki de bu günaha ‘DEF ETSİNLER BU MESLEKTEN’ Başar’ın bu yazısına yorum yapan az sayıdaki hâkim ve savcı ise özetle şu görüşleri dile getirdi: l Y.T (Hakim): Maalesef, henüz meslekte on yılımı doldurdum ve ‘Acaba istifa edip biraz dışarıda mı çalışsam’ dedim ilk kez. Eğer ben bugün bunca dalkavuğa rağmen halen işimin başındaysam bir parça adalet halen var demektir. Ama eğer vicdanıma çok ağır gelen ve diken üstünde yü rüten uygulamalar görüyorsam adaletsizlik yok nasıl diyebilirim. Kendimi de sorguladığım çok oluyor elbet.” l M.B (Savcı): Artık huyundan mıdır suyundan mıdır bilinmez, HSYK üyeliğine seçilen meslektaşlarımıza bi hâller oluyor. Hukuku çekmecelerine kilitliyorlar. Mesleği çekilmez hale getirdiler. l M.A (Savcı): Versinler emeklilik hakkımızı, def etsinler bizi bu mes lekten. Geride kalan kimlerle bu işi yapıyorlarsa yapsınlar diyoruz artik. Her gün “Lanet olsun şu mesleğe girdiğim güne” diyerek başlıyorum güne. l D.B (Savcı): Eğer bu dayanışma sağlanabilseydi ne içimizden kumpasçılar çıkabilirdi ne de şimdi listelerle bu kadar insan mağdur edilebilirdi. En büyük kötülüğü meslektaş meslektaşa yaptı ve ne yazık ki yapmaya da devam ediyor. ortak olmak istemiyorlar.” Cemaatçilerin yargıya verdiği zarar ları sıralayarak “Bu adamlara acımıyorum, acımayacağım da” diyen Başar “Bu süreçten sonra ise kriter, cemaatci olup olmadığın değil, etkin gücün istediği adam mısın değil misin, istenilen kararları veriyor musun, yani cübbenden vazgeçmişin, kriter bu artık. Vazgeçmedin mi, halen ‘adalet’, halen ‘ben dosyayı incelerim, hukuku uygularım’ mı diyorsun, ‘yok kardeşim, o zaman sen de tehlikelisin, ayağını denk al, yarın bir gün kapına birileri gelebilir’ tehdidi altındayız” ifadelerini kullandı. Başar, şöyle devam etti: “Kanuna bakarım ben, delile bakarım ben, vicdana bakarım ben. Yukardan gelen emir ve korku ile karar veremem. Vermezsen de hep tetikdesin. İşte hâkim ve savcılık mesleği bu hale getirilmiştir. Gerçek hâkim ve savcılar artık bu meslekte kendilerini tanımlayamıyorlar. Ve evet bu ülkenin devleti ile barışık, demokrat, insan yürekli, kimseye kulköle olmayacak hâkimleri bu mes lekte mutlu değiller. ... İşte bu nedenle o peygamber pos tundaki adamlarda bu meslekten giderlerse, o postun üzerine kralın, güçlünün hâkimlerisavcıları oturur. Uğur Mumcu’nun sözüyle bitiriyorum “ey halkım unutma bizi” Her rengin, her inancın, her siyasetin, her insanın, her ırkın ayırmaksızın adaletini vermeye yemin etmiş bizleri. İnsanını bir gören, ayırt etmeyen bizleri. Bir keskin terazi bir kırık yürek.” l ANKARA REİNA SALDIRISI Amerikalı asker iddiası Saldırıya ilişkin detayları kendi ülkele rindeki gazetelere anlatan turisitlerin ifadelerinin alınıp alınmadığı ise bilinmiyor. Suudi Arabistan vatandaşı Hassan Khashoggi gibi saldırıdan kurtulan ve ambulansla hastaneye kaldırılan ABD’li Jacob Raak’ın Amerikan deniz piyadesinde görevli olduğu iddia ediliyor. Saldırının hemen ertesi günü ülkesine giden Jacob Raak’ın saldırıda kalçasından yaralandığı belirtilirken, Raak’ın olaya ilişkin görüntülerde ise acı içeren anlarının olmaması dikkat çekmişti. Askeri liseden mezun olduğu ifade edilen Raak, saldırıdan dakikalar sonra gelen ambulansa alınırken fotoğraflanan ABD’linin o anları büyük soğukkanlılıkla anlatan tavırları dikkat çekmişti. Raak’ın o anları sakin bir şekilde anlatması akıllarda soru işaretlerine neden oldu. Kıyafetler uyuşmuyor Teröristin güvenlik kamerala rına yansıyan görüntülerinde Zeytinburnu’nda kaldığı evden çıkarken pantolonunun açık renkli ve cepli olduğu dikkat çekiyor. Teröristin Reina’ya ateş ederek girerken görüntüsünde ise koyu renk ve dar kesim pantolonu olduğu görülüyor. Yine gece kulubü içindeki görüntülerde ise evden çıkış kayıtlarındaki gibi üzerinde açık renk ve cepli bir pantolon olduğu dikkat çekiyor. Teröristin taksiye binerek kaçtığını gösteren ve Kuruçeşme’de MOBESE kamerasına takılan görüntüsünde ise üzerinde yine dar kesimli ve koyu renkli bir pantolon olduğu görülüyor. Teröristin Zeytinburnu’ndaki evden çıkış görüntüsü ile Reina içindeki görüntü bire bir uyuşurken, Reina girişindeki görüntü ile Zeytinburnu’ndan çıkış görüntülerindeki pantolon detayı bir teröristin, daha önce içeri girdiği şüphesini doğuruyor. Telegram’da yayımladılar Teröristin Taksim’de çekilmiş video görüntülerinin ise şüphelinin ele geçirilen telefonundan alındığı belirtilirken, videonun ilk olarak IŞİD’in 700 kişilik Telegram kanalından yayımlandığı belirlendi. Örgütün Reina içindeki ikinci teröristin kimliğini gizlemek amaçlı yaptığı bu yanıltıcı video paylaşımının, polisin ikinci saldırganı da belirlemesi sonrası örgütün hesabından geri çekildiği iddia edildi. IŞİD’in saldırıyı gerçekleştiren teröristin Suriye topraklarına ulaştığı bilgisini de militanının kaçtığının düşünülmesi amacıyla yine hedef saptırmak için açıkladığı belirtilirken, şüpheli ya da şüphelilerin halen Türkiye’de olduğu ifade ediliyor. Öte yandan telefondaki bir kayıtta IŞİD’in önemli bir konumda olan ve sadece Hoca Aka kod adını kullandığı bilinen sözde İstanbul sorumlusunun yardımcısı Yusuf kod adlı İlyas Mamasharipov olduğu belirlendi. İlyas Mamasharipov, İstanbul Emniyeti’nce Ortaköy saldırısı sonrasında gözaltına alındı. ‘Her gün yeni bir acıya uyanmaktan yorulduk’ CHP Kadın Kolları üyeleri, terör saldırısı evlatları nerede, terörü lanetliyoruz” yazılı “Bu katliamların önüne geçilmelidir. Şiddet na hedef olan Reina’nın önüne yürüdü. pankart taşıyan grup adına konuşan CHP üreten politikalardan ve şiddete zemin CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıku Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse hazırlayan açıklamalardan vazgeçilmelidir. lu, İstanbul İl Kadın Kolları Başkanı Arzu bir açıklama yaptı. “Bizler katliamlar ülkesi Yetkilileri sorumluluklarını yerine getirme Öner ve 39 ilçe kadın kolları başkanının haline gelen Türkiye’de hergün yeni bir ye davet ediyoruz. Tedbir alamıyorsanız, Yanıtsız sorulardakatıldığıyürüyüşte“Analarburada, acıya uyanmaktan yorulduk” diyen Köse, istifa etmeye davet ediyoruz”dedi. Reina katliamını kaç kişinin düzenlediği belirsiz, İstanbullular tedirgin Başbakan Binali Yıldırım, bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada, Reina saldırganının Uygur olduğunu ve tek kişi olduğunu açıkladı. Saldırıdan yaralı kurtulanlar ise saldırıyı birden fazla kişnin gerçekleştirdiğini öne sürdü. Polis ekipleri dün Silivri Selimpaşa’da bir eve operasyon düzenledi. Çok sayıda kişi gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da sosyal medyada terör saldırısını öven kişiler hakkında soruşturma başlattı. Ortaköy’deki eğlence kulübüne yönelik saldırının ardından olayı gerçekleştiren teröristin yakalanması için çalışmalar sürüyor. Saldırın ardından 6 gün geçmesine karşı teröristin yakalanamaması İstanbullularda tedirginlik yaratıyor. Yeni bir saldırı ihtimaline karşı yurttaşlar evlerine çekilirken, birçok eğlence mekânı ve alışveriş merkezlerinde ise normalde görülen kalabalıklara rastlanmıyor. Dün bir tv kanalında konuşan Başbakan Binali Yıldırım ise yaptığı açıklamada saldırıyı gerçekleştiren kişinin kimliği ile birlikte olabileceği yerlerin ve bağlantıların belirlendiğini söyledi. Saldırganın yurtdışına kaçma ihtimalinin de değerlendirildiğini anlatan Yıldırım, “Saldırgan muhtemelen bir Uygur, ama uyruğu konusunda bir şey söylemek istemiyorum. Saldırıyı tek kişinin yaptığı aşikâr, ama yardım edenler olabilir” dedi. New York Times’a konuşan bir Amerikalı yetkili ise saldırganın uy Feribotla mı kaçtı? Bir gazetede yer alan iddiaya göre ise teröristin bazı istihbarat örgütlerinin yardımıyla kaçırıldığı değerlendiriliyor. 1 Ocak sabahı terörist önce Yenikapı’ya gelirken, aile görünümlü iki kişiyle birlikte İDO Bandırma Feribotu’na biniyor. Teröristin feribottan indikten sonra Balıkesir’den Yunan Adaları’na kaçırıldığı, MİT’in de katilin yakalanması için devreye girdiği ileri sürüldü. 15 Aralık’ta Konya’dan İstanbul’a gelen saldırganın olaydan bir hafta önce Reina’ya giderek keşif yaptığı ve yarım saat kalarak etrafı izlediği kaydedildi. ruğunun Özbek olduğu öne sürdü. Saldırının ayrıntıları konusunda Türk makamlarından brifing alan üst düzey bir Amerikalı yetkiliye dayandırılan haberde, Türkiyeli yetkililerin saldırganın artık Özbek olduğuna inandığını söyledi. Başbakan Binali Yıldırım’ın saldırıyı tek bir kişinin gerçekleştirdiğini söylemesine karşın, olayın hemen ardından ülkelerine dönen turistlerin yaptıkları açıklamalar kafaları karıştırdı. Saldırıdan yaralı kurtulan ve saldırganın birden fazla olduğunu öne süren Suudi Arabistan vatandaşı Hassan Khashoggi, içeride biri kadın 3 kişinin olduğunu iddia etti. Khashoggi, ülkesinde verdiği röportajda 3 teröristten birinin kadın olduğunu belirterek, “Bu kadın bizi niye öldür mek istiyor” diye bağırdığını sözlerine ekledi. Saldırıdan eşi sayesinde yara almadan kurtulan Sinem Uyanık da iki kişinin silahla etrafa ateş ettiğini söylemişti. Bir başka görgü tanığı müşteri de içeri de sağ olan herkesin kafasına sıkarak öldürdüklerini gördüğünü, saldırganların birden fazla olduğunu belirtmişti. Kulüpte çalışan bir garson da ifadesinde saldırganların iki kişi olduklarını ve silahla içeriyi taradıklarını anlatmıştı. Aileler IŞİD’le bağlantılı Teröristle ilişkili oldukları iddiasıyla dün İzmir’de gözaltına alınan yabancı uyruklu 3 aileyle ilgili araştırmalar sürüyor. İstanbul ve Konya polisiyle de bağlantı kuran İzmir’deki terör uzmanları, gözaltına alınan erkeklerin terör örgütü IŞİD’le ilişkili olduklarını belirledi. Araştırmaların, diğer il emniyet müdürlükleriyle bağlantılı olarak sürdüğü ifade edildi. Silivri’de operasyon Teröristin yakalanması için başlatılan çalışmalar kapsamında dün İstanbul polisi Silivri, Selimpaşa’da bulunan yazlık bir sitedeki adrese çok sayıda zırhlı araçla operasyon düzenledi. Operasyonun ardından çok sayıda kişinin gözaltına alındığı belirtildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da 3sosyal medyada saldırıyı överek, “Oh olsun...” şeklinde paylaşımlarda bulunan kişiler hakkında soruşturma başlattı. ‘Mekke’nin Fethi’ kaç Ocak’tır? Yılbaşını zehir etmeye azmetmiş dinbaz madrabazlıklar üzerine ilk yazıyı yaklaşık 20 yıl önce kaleme almışım, “Biz Noel’i değil Yeni Yıl’ı kutluyoruz” başlığı altında… O gün bugündür bir dolu cehil cühelanın “Müslümanlık” adına ortalığı velveleye verip 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gece toplumun bir nebze umutla yeni bir yıla merhaba deme hevesini kursağında bırakma densizliklerine karşı yazıp duruyoruz. Geçmişten bugüne laik toplumla hesaplaşma ve cebelleşme adına sergilenen bu “Yılbaşı, eşittir, Noel” velvelesine eşlik eden bir başka unsur daha vardır: “Mekke’nin Fethi”. Yıllardır “Müslüman Noel kutlamaz” lafazanlığına, tarihte aynı gün kesitine denk düştüğü söylenen “Mekke’nin Fethi”ni kutlama çağrısı da eşlik eder. Yine ta 20 yıl öncesinden hatırlıyorum, yılbaşı sabahı İslâmcı basın organlarında “Mekke’nin Fethi” dualar, hamdü senâlar, salât u selâmlar, ilahiler eşliğinde kutlandı nev’inden haberleri… Nasıl Yılbaşını Noel’le özdeştirip 31 Aralık1 Ocak gecesini kutlamaya kapama yolunda cahilane çaba harcanıyorsa, aynı tarihe “Mekke’nin Fethi” kaydını düşerek onu “cihadî” bir kutlamaya açma hamaratlığı da ekleniyordu. Bu yıl da öyle oldu. Açın bakın, internette 31 Aralık’tan başlayarak Anadolu’nun dört bir yanında bir dolu dernek, vakıf, topluluk kanalıyla düzenlenen etkinliklerle “Mekke’nin Fethi”nin adeta yılbaşının üstünü huşu ile örtercesine kutlandığına dair haberler bulacaksınız!.. Noel baba’yı “marizleyen” gösterilerde, afişlerde de vardı, “Müslüman Noel kutlamaz, Mekke’nin Fethi’nde buluşalım” vb. ifadeler… Evet, böyle… Böyle de peki, “Mekke’nin Fethi” hakikaten tüm dünyada yılbaşının kutlandığı günde, gecede, gecenin ertesinde veya ertesinin de ertesinde mi gerçekleşmiştir?.. Cevabı verirken tüylerim diken diken oluyor ki hayır!.. Yıllardır Yılbaşını bu millete haram etmek adına İslâm tarihinin çok anlamlı ve üzerine titrenmesi gereken bir hadisesinin iğrenç bir tezgâha alet edildiğine şahit oluyoruz. 1 Ocak’ta bırakın Mekke’nin fethedilmesini, fethe yönelik sefer bile başlamamıştı henüz… İki “güvenilir” kaynaktan alıntıyla netleştirelim! Bir tanesi Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in genel koordinatörlüğünde hazırlanıp Başkanlığın yayını olarak çıkmış “İslam’a GirişTemel Esaslar” (2. Baskı, 2008) kitabında “İslâmiyet’in Doğuşu ve Yayılışı” başlıklı 2’nci bölümde yer alan (s. 72) şu bilgi: “Hz. Peygamber 13 Ramazan 8 (4 Ocak 630) tarihinde Mekke’yi fethetmek üzere 10.000 kişiyle yola çıktı, bir hafta sonra da Mekke’nin Fethi gerçekleştirildi.” Fethe ilişkin daha da “kesin” bir tarihleme, Türk Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi’nin “Mekke” maddesinden: “Hz. Peygamber, ordusuyla 13 Ramazan 8’de (4 Ocak 630) şehirden [Medine’den] çıktı. (…) Resuli Ekrem’in Mekke’ye hangi tarihte girdiği konusunda farklı rivayetler bulunmakla birlikte fethin 20 Ramazan 8’de (11 Ocak 630) gerçekleştiği genel olarak kabul edilmektedir (Vâkıdî, II, 829; İbn Sa’d, II, 105; Halife b. Hayyât, s. 53).” Gördünüz mü ben bu yazıyı kaleme alırken bile Mekke’nin fethedilmesine daha bir hafta var!.. Ve canlandırın zihninizde “İstanbul’un Fethi”nin de 29 Mayıs’ta değil “19 Mayıs”ta kutlandığını!.. Onun gibi bir şey bu… Sırf insanlara yılbaşını zehir etmek adına “Mekke’nin Fethi”ni senelerdir istismar ediyorlar. Daha vahimi, yeni yıl kutlamasını bir çırpıda “gayri meşru” ilan eden Diyanet, kendi yayınlarında gayet açık seçik tarihlendiği halde Mekke’nin fethini 31 Aralık1 Ocak’a kaydırma cesaret ve cür’etini gösteren güruha iki çift lâf söyleyip onları edebe ve İslâm’a saygıya davet etmiyor. Yıllardır hiç utanıp sıkılmadan ve de Allah’tan korkmadan “Mekke’nin Fethi”ni bu ülkede Yılbaşı gecesi kutlama atraksiyonlarında bulunanlara, “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” hadisini de unutarak seyirci kalıyor. Yazıklar olsun! İşte bu yüzden dindar değil “dinbaz” diyoruz bunlara… Askeri araçla minibüs çarpıştı: 2 şehit, 14 yaralı Çorum’un Laçin İlçesi’nde Oğuzlar İlçesi’ne yolcu taşıyan minibüs ile askeri araç, yolun buzlanma nedeniyle kaygan olması üzerine kafa kafaya çarpıştı. Bir akaryakıt istasyonunun panosuna çarparak duran her iki araçta, yolcular ve askerler yaralandı. Askeri araçtaki uzman jandarma çavuş Bilal Ekinci olay yerine şehit oldu, yanındaki astsubay çavuş Halit Gençer ise kaldırıldığı hastenede tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Kazada yaralanan 13 kişi ise bölgeye sevk edilen ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. Kazayla ilgili soruşturma sürüyor. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle