22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 14 Eylül 2016 10 Beden de, beyin de direnişe geçince… Çok azınız biliyor, temmuz başında Cumhuriyet’ten “seferberlik görev emri” çıktı; güzelim Marmara Adası’nı bırakıp İstanbul’a geldim ve Cumhuriyet Yazıişleri masasının bir ucuna iliştim. Daha iskemlemi ısıtamadan darbe girişimi tepeme düştü; ardından FETÖ’cü gerekçesiyle sarmalanmış cadı avı başladı. “Yoksa beni kandırdılar mı; gazetede benim için ömür boyu seferberlik filan ilan ettiler de çaktırmıyorlar mı” diyecek hale geldim. Nihayet önceki gün “Ben olmasam da olur, hatta daha iyi olur” dedim ve kendimi Tekirdağ’dan Marmara Adası’na dümen tutan Ömer Kaptan teknesinin içinde buldum. İlk gün izlenimleri: Bir: “Gazete ben olmasam da çıkar, hatta daha iyi çıkar” derken yerden göğe haklıymışım. İki: İzin yapmak tadına doyulmaz bir yaşam biçimiymiş. Öyle ya daha önce haftada dört Tırmık yazıp gerisinde kulağımın üstüne yatabildiğim yarı emekli günlerimde her gün birbirine benziyordu ve izin yapmak anlam taşımıyordu. Şimdi tam 69 gün sonra sabah yazıişleri masasına çökmek yerine deniz kıyısında taş sektirmece oynamak sahiden de tadına doyulmaz bir yaşam biçimi… Üç: Tadına yeni vardığım iznin beş gün mü, elli beş gün mü, beş yüz elli beş gün mü, beş bin beş yüz elli beş gün mü süreceğine karar vermek için acele etmemeliyim… Dört: Ancaaaak… Ancaaak, böyle sade suya tirit ve tümüyle kişisel ve okuru uzaktan yakından ilgilendirmeyecek paragraflar döktürerek gazete yazarlığı yapılmayacağını da bilenlerdenim… HHH Lafı gevelemeden itiraf edeyim. Besbelli, beden de, beyin de bu kadar radikal değişiklikleri kolayca sindiremiyor, hemen uyum sağlayamıyor. Sabahtan beri her ikisi de harbiden direnişteler… “Artık yazı için masaya oturmalıyım” dedikten şu ana saatler geçti ve saatlerdir bilgisayar ekranı bana, ben de ona bakmaktayım. Şişirme bir Tırmık yerine samimi bir Tırmık yazsam daha dürüstçe olacak. Ben şu izin günümde yakın arkadaşım hırsız saksağan ile sohbet kaynatmak; korna böğürtüsü, ambulans çığlığı duyulmayan bir doğanın ortasında neredeyse mutlak bir sessizlik içinde, sadece kıyıyı öpen dalgaların sesini dinlemek istiyorum… Hatta yazı dolgun görünsün diye birkaç paragraf daha eklemek de istemiyorum… Kendimi Cumhuriyet okurunun anlayışına ve şefkatine terk edip yazıya noktayı koyuyorum… Gözeler İlkokulu’ndaki tüm personelin görevden alınması üzerine protesto yürüyüşü düzenlendi. Ne öğretmen kaldı ne idareci Tunceli’nin Ovacık’ın ilçesindeki tek ilkokul olan Gözeler İlkokulu’nda görevli tüm öğretmen, idareci ve memurlar görevden alındı. 25 öğretmen ve 9 memurun açığa alınmasının ardından ilçede, protesto yürüyüşü yapıldı. EğitimSen’in çağrısıyla Doğa Turistik Otel önünde toplanan öğretmenler belediye önüne yürüyüş gerçekleştirdi. Bir araya gelen öğrenci, öğretmen, veli ve ilçe halkı “Baskı ve şiddet politikalarınız karşısında diz çökmedik, çökmeyeceğiz” pankartı açarak ilçe merkezine kadar yürüyüş düzenledi. EğitimSen Ovacık Temsilcisi Turhan Bilge, açığa almaların açık bir “yargısız infaz” olduğunu ve hukuki bir dayanağı bulunmadığını ifade etti. Bir hafta sonra eğitimin başlayacağını anımsatan Bilge, öğretmensiz kalan okulda nasıl eğitim ve öğretim yapılacağını sordu. Bilge, “Bu haksız ve hukuksuz olarak yapılan görevden almalar öğrencileri, velileri ve görevden uzaklaştırılan öğretmen ve memurları mağdur etmektedir. Öğrenciler öğretmenlerine kavuşmalı. Eğitim ve öğretim sağlıklı başlamalıdır. Bir an önce yapılan hukuksuzluktan vazgeçilerek görevden alınan bütün arkadaşlarımız göreve iade edilmelidir” dedi. l Yurt Haberleri haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz sonrası yaşanan mağduriyetlerle ilgili Başbakan’LA GÖRÜŞECEK İki ayda 30 bin başvuru yapıldı CHP’nin darbe girişimi sonrası hukuksuzlukları incelemek amacıyla oluşturduğu komisyonun üyesi Taşcıer, “Mağduriyetler yaratarak terör örgütünün ekmeğine yağ süreriz” dedi CHP’li Yasemin Öney Cankurtaran ve Yıldırım Kaya, Sincan Cezaevi önünde bekleyen ailelerle görüştü. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bayram sonrasında Başbakan Binali Yıldırım’la 15 Temmuz’dan bu yana ya şanan görevden alma ve ihraçlarda oluşan mağdu riyetler konusunda görüş mesi bekleniyor. CHP’de 15 Temmuz’un ardından yaşanan mağduriyetle İKLİM ÖNGEL ri incelemek amacıyla kurulan izleme komisyo nunda görevli CHP PM Üyesi Gamze Taşcıer, CHP’ye 30 bi ne yakın başvuru olduğunu ve 2 ay da yüz yüze yaklaşık 4 bin kişiyle gö rüştüklerini söyledi. Gamze Taşcıer komisyonun çalışmaları, amacı ve ko misyona gelen şikâyetler hakkında Cumhuriyet’e şu bilgileri verdi: Darbeciler vurdu, şehit unvanı verilmedi CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran ve CHP PM Üyesi Yıldırım Kaya, darbe girişimi nedeniyle Sincan Cezaevi’nde bulunan tutuklularla bayramlaşmaya gelen aileler ile görüştü. İzlenimlerini Cumhuriyet’le paylaşan Kaya, geçen hafta darbe girişimi nedeniyle tutukluyken tahliye edilen teğmenlerin ceplerinde para olmadığının aktarıldığını anlattı ve “Çocuklarının tahliye olmasını bekleyen aileler, kendi aralarında para topla yıp, bu çocukların yol harçlıklarını vermişler. Kendi çocukları çıkana kadar da cezaevi kapısında bekleyecekler” diye konuştu. Cankurtaran ve Kaya, daha sonra 15 Temmuz Darbe Girişimi sırasında Akıncılar Üssü’nde halka ateş emrine uymadığı için darbeciler tarafından şehit edilen Yüzbaşı Özkan Hekin’in Çayyolu’nda bulunan evinde ailesini ziyaret etti. Kaya, Hekin’e şehitlik unvanı verilmediğini belirterek Hekin’in eşi Fatma Hekin’in, “Bayramdan önce keş ke bu karar gelseydi. Eşim, rahat uyuyor diyebilseydim. Eşimin şehit yazısını alana kadar bu mücadelem sürecek” dediğini aktardı. Hekin’in durumu ile ilgili olarak ise Kaya, “Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda kurulan bir komisyon değerlendiriyor. Genelkurmay’ın olumlu bir karar vereceğini bekliyoruz. Hekin’in çocuklarına okulda birisi ‘darbeci kızı, vatan haininin kızı’ dese o çocuk nasıl toparlayacak” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet İhraç edildiler ama tebliğ yok Eğitim Sen üyesi iki öğretmen, son KHK kapsamında hiçbir resmi açıklama yapılmadan görevden uzaklaştırıldıklarını belirtti ZEHRA ÖZDİLEK Milli Eğitim Bakanlığı’nın OHAL kapsamında çıkarılan kararnameyle görevden alınan 11 bin 285 öğretmenden olan EğitimSen üyeleri Esra Özkan Özakça ve Pelin Akbaş Yeşil, görevden alındıklarına dair resmi açıklama yazısı gönderilmeden görevden uzaklaştırıldı. Mardin’in Mazıdağı ilçesi Ürünlü İlkokulu’nda görev yapan Esra Özkan Özakça, “Öğretmenliği Fakir Baykurt’tan Rıfat Ilgaz’dan öğrendik, onlar gibi direneceğiz” dedi. Açığa alınan Özakça, Mardin’in Mazıdağı ilçesi Ürünlü İlkokulu’nda görev yaptığını belirterek Aydın’dan Mardin’e hiç tereddüt etmeden öğretmenlik yapmaya gittiğini “Bu halk ve bu vatan bizim diyerek halk ve çocuk sevgimi çıkınıma katarak geldim. Okula ilk gittiğimde ders yapabileceğim bir okul yoktu. Yeni tadilattan çıkmış sıralar, tahta bir yerde kırık döküktü. Arkadaşlarımın ve köy halkının yardımı ile önce okulu tamir ettik. Çünkü Milli Eğitim Müdürlükleri böyle ‘küçük’ sorunlarla ilgilenmez” dedi. Eğitim Sen’lik ‘büyük’ suç Öğretmenliğinin ilk aylarında Eğitim Sen üyesi olduğunu dile getiren Özakça, “Okulumuza yeni bir okul öncesi öğretmeni atanınca okul ve köyle ilgili daha çok şeyler yapmaya başladık. Bu arada arkadaşım da Eğitim Sen’li olmakla ‘büyük’ suçunu işliyordu ve açığa alındı. Birçok birleştirilmiş sınıfın müfredatı uygulayamadığı ortamda biz ilçede en çok kitap okuyan öğrencileri çıkardık, Esra Özkan Özakça Pelin Akbaş Yeşil bir çok etkinlik düzenledik. Velilerimizle iç içe sanki köyden biriymiş gibi yaşadık. Neredeyse her öğlen sofralarına misafir olduk” ifadelerini kullandı. ‘Başarıya’ eş engeli Özakça kendi öğrencileri olmayan çocuklara da yardımcı olduklarını, Milli Eğitim Müdürü’nün bu davranışlarından dolayı kendilerine başarı belgesi vermek istediğini kaydederek, “Konuyu bilen ilçedeki diğer öğretmenler niçin Esra Hoca’ya başarı belgesi vermediniz deyince, Milli Eğitim Müdürü ‘Ama nasıl verelim eşinin soruşturmaları var’ cevabını vermiş. Yani ‘eş durumundan’ belgeyi alamamış oluyordum. Eşim bir basın açıklamasına katıldığı için soruşturma geçiriyordu” dedi. Bu olayın Milli Eğitim Bakanlığı’nda işlerin tamamen siyasi kararlarla yürüdüğünün küçük bir örneği olduğunu söyleyen Özakça bunun gibi örneklerin çok olduğunu belirtti. Mesleğinin ilk yıllarında hükümete yakın bir sendikaya üye olunursa rahat edileceği telkinlerinin karşısında olduğunu belirten Özakça işi, ekmeği, onuru için direneceğini kaydetti. Velilerin manevi desteğinin çok önemli olduğunu da vurgulayan Özakça, “Hakkımda bir soruşturma yürütülüyor mu, neyle suçlanıyorum bilmiyorum. Hukukun ilk yasalarından masumiyet karinesi nerede? Bugün velilerimiz bizleri arıyor. Öncelikle yapılan işleme inanamıyorlar. Televizyonlarda yaptıkları ‘teröre destek veren öğretmenler açığa alındı’ haberleri üzerine ‘Hocam biz sizden ne böyle şeyler duyduk ne gördük, gördüğümüz tek iyiliktir’ dediler” ifadelerini kullandı. Özakça şöyle devam etti: “Bizler geldiğimiz geleneği unutmayacağız. Öğretmenliği Fakir Baykurt’tan Rıfat Ilgaz’dan öğrendik, onlar gibi direneceğiz. Son arkadaşımız işe geri dönene dek mücadele edeceğiz” dedi. Açıklama yapılmadı Eğitim Sen üyesi Pelin Akbaş Yeşil ise greve katıldığı için görevden uzaklaştırıldığını belirterek, “Görevden uzaklaştırmaların olduğu gün İl Milli Eğitim Müdürü ile görüşmüştük. Bize bir liste olmadığını söylemişti. 9 Eylül’de şube başkanımızı aradı ve 928 kişilik bir listenin yeni geldiğini söyledi. Liste greve katılan Eğitim Sen’li öğretmenlerden oluşuyordu” dedi. Yeşil hiçbir gerekçe gösterilmeden, resmi açıklama yapılmadan görevden uzaklaştırıldığını dile getirerek “AKP’ye muhalif herkes hedef haline getirildi. 15 Temmuz sonrası sürecin emekçiler üzerinden baskı, sindirme, görevden almalar şeklinde devam ediyor. OHAL süreci fırsat bilinerek keyfi uygulamalar devreye sokuluyor” ifadelerini kullandı. 4 bin kişiyle görüştük İzleme Komisyonu olarak yaklaşık 2 aylık sürede çoğu yüz yüze olmak üzere 4 bine yakın kişiyle görüştük. Eposta ve telefon üzerinden de epey başvuru aldık. Çalışma yöntemimiz; gelen başvuruları, Başbakanlık bünyesinde oluşturulan ilgili birime ve konuyla ilgili Bakanlıklara iletmek. Sürecin muhatabı iktidar olduğu için mağduriyet iddialarıyla ilgili onların bir şey yapmasını talep ediyoruz. Yalnız, yürütülen soruşturmaların akamete uğramaması noktasında özenli olmaya çalışıyoruz. Tek derdimiz hukuk! Biz burada kapımızı çalan ve mağdur olduğunu iddia eden yurttaşlarımızı ve yakınlarını dinliyoruz. Oysa ne bir yargıya ne de bir kanaate varıyoruz. Kripto yöntemler Karşımızda sıradan bir yapılanma yok. Asırlık bir sürede, iktidarlar eliyle örgütlenmiş ve toplumumuzun en hassas noktalarından biri olan dini kullanarak holdingleşmiş, uluslararası bir yapı var. Tabii ki bir de kripto yöntemlerini çok iyi beceren ve kumpas davalarında da gördüğümüz gibi sahte deliller vb. konusunda uzman bir ekip var. Dikkatli olmaya çalışıyoruz. Ancak; bariz mağduriyetler olduğu hissedilen, hukukun uygulanmasında sorun olan körgözü parmağına örnekler de söz konusu. Farklı uygulamalar Oldukça ilginç olaylar dinledim. İki ilkokul çağında kardeş FETÖ’nün olduğu belirtilen okullardan birine gidiyor. 15 Temmuz sonrasında okul kapanıyor. Anne Milli Eğitim Bakanlığı çalışanı, açığa alınıyor. Baba Sağlık Bakanlığı çalışanı işine devam ediyor. Söylediklerine göre; annenin açığa alınma nedeni çocukların okulu. Kurumlar arasında bu denli farklı uygulama olması normal değil. Savcıya göre değişiyor 15 Temmuz gecesi, gece eğitimi gerekçesiyle dışarı çıkarılan astsubay öğrencileri var. Hiçbir olaya karışmadan gözaltına alınıyorlar. 8’erli olarak iki grup halinde farklı savcılıklara sevk ediliyorlar. Bir savcı ilk gruptaki 8 öğrenciyi tutuklarken, diğer savcı ikinci gruptaki 8 öğrenciyi serbest bırakıyor. Bir ilimizde görevli iki subay var. İkisi de çocuklarını, Bakanlık tarafından teşvik verildiğini belirterek, FETÖ’nün olduğu söylenen okula gönderiyor. Bu subaylardan biri farklı bir ile gönderiliyor. Valilik, 15 Temmuz sonrasında başka bir ile gönderilmeyen subayı görevden uzaklaştırılıyor. Başka ile gönderilen askerin bulunduğu ilde böyle bir uygulama olmadığı için, o görevine devam ediyor. Başka Ali Tatar’lar olmasın Talebimiz mağduriyet yaratacak olayların olmaması. Bir kişi FETÖ ile irtibatlı da olabilir. Yargılanır ve cezası neyse çeker. Ama, çocuklarının, ailelerinin ilgisi yoksa mağdur edilmesi doğru değil. Tıpkı Ergenekon ve Balyoz davalarındaki gibi tutuklu  yakınlarına yönelik “ince arama” yapıldığına dair bildirimler alıyoruz. Eğer biz bu süreçte insan hakları temelinde hukukun üstünlüğünü koruyamazsak, demokratik yöntemlerle suçlu ile suçsuzu ayıramayıp, mağduriyetler yaratarak bu terör örgütünün ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Bizim talebimiz başka Ali Tatar’lar olmasın. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle