20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 10 Eylül 2016 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU Milli Eğitim’de açık 130 bini aştı Deniz Ülkütekin FETÖ soruşturmasıyla açığa alınan öğretmenler le birlikte 19 Eylül’de ilk ders zili çaldığında tüm yurttaki öğretmen açığının 133 bini aşması bekleniyor. Eğitimci Alaaddin Dinçer’in araştırmasına göre, MEB şubat ayı atamalarının ardından öğretmen açığını 65 bin olarak açıklarken, 2016’ya ait haziran ayı verilerine göre ise bakanlık bünyesinde 853 bin 987 öğretmen, 67 bin 146 idareci bulunuyordu. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, bugüne kadar açığa alınan 33 bin öğretmenle birlikte toplam açık 100 bine yaklaşırken, bu yıl meslekten emekli olan 10 bin ve idareci olarak atanan 15 bin öğretmen de eklenince bu rakam 133 bin civarında oldu. Önümüzdeki günlerde, PKK ile ilişkili olduğu gerekçesiyle açığa alınacak öğretmenlerin sayısının artması da gündemde. Büyük çoğunluğu cemaatle ilişkisi olduğu tespit edilerek kapatılan okullarda çalışan 28 bin öğretmen de meslekten ihraç edildi. Söz konusu okullar, MEB bünyesine alınıp, bu öğretim yılından itibaren devlet okulu olarak eğitim verecek. Dolayısıyla artık bu okullardan ihraç edilen öğretmenlerin bıraktığı boşluğu da MEB doldurmak zorunda kalacak. Eğer bu açık ücretli öğretmen alımlarıyla tamamlanmazsa, birçok okulda dersler boş geçecek. Kıyım öğretmenle sınırlı kalmayacak MEB’de 11 bin 285 öğretmenin açığa alınmasıyla başlayan ‘PKK operasyonu’nun tüm bakanlıklara genişletilmesi talimatı verildi Okulların açılmasına 10 gün kala, FETÖ gerekçesiyle görevden uzaklaştırılmış öğretmenler hakkındaki soruşturmalar sürerken, PKK ile ilişki iddiasıyla 11 bin 285 öğretmenin açığa alınması tartışma yarattı. Eskişehir’de 4 öğretmene tebli gat yapıldığı, bunlardan 2’sinin Eğitim Sen, birinin Eğitimİş’e, birinin de sendikasız olduğu ifa de edilirken, bunun muhalif öğ SİNAN TARTANOĞLU retmenlerin hedefte olduğu eleştirisini güçlendirdiğine işaret ediliyor. Kararın alındığı Cum hurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Bakanlar Kurulu toplantısında, “PKK ile iliş ki nedeniyle başlatılan operasyonun Milli Eği tim Bakanlığı ile sınırlı kalmaması, tüm bakan lıkların aynı gerekçeyle soruşturma başlatması gerektiği” talimatının verildiği aktarıldı. Yıldırım da doğruladı Başbakan Binali Yıldırım da dün gazetecilerin konuyla ilgili sorusu üzerine “Bugünlerde de İçişleri Bakanlığı, Valilikler belediyelerle ilgili bu tip suça karışmış, bölücü terör örgütüne yataklık etmiş, destek olmuş, onlarla birlikte çalışmış, kamu kaynaklarının terör örgütünün amaçları doğrultusunda kullanılmasına rıza göstermiş, izin vermiş belediye başkanı olsun, meclis üyesi olsun, diğer kamu görevlileri için de benzer uygulama yapılacak” dedi. Tebligatlar gecikiyor Eğitim Sen’den alınan bilgilere göre açığa alınan öğretmenlerle ilgili soruşturma tebligatlarının ulaştırılması işlemi yavaş yapılıyor. Dün itibarıyla yaklaşık 5 bin öğretmene bildirim yapıldığı ifade edilirken, kamu kurumlarının Kurban Bayramı tatiline girecek olması nedeniyle, tebligat işleminin bayram sonrasına kalması, öğretmenlerin ilk ders zilinde görevlerinin başında olamayacağı beklentisini yaratıyor. İzmir de var, Konya da Soruşturmaların gerekçesi, hendek çatışmalarının yaşandığı günlerde; öğrencileri sokaklara çağırmak, isyan çağrısı yapmak, başta sokağa çıkma yasağı olmak üzere iç güvenlik operasyonlarını akamete uğratmak olarak gösteriliyor. Buna karşın bazı öğretmenlerin görev yaptıkları illerde hendeklerin kazılmamış olması ve iç güvenlik operasyonlarının düzenlenmemiş olması dikkat çekiyor. Bu kapsamda, PKK ile ilişkisi olduğu gerekçesiyle İzmir’de 20, Konya’da 3 öğretmene tebligat yapıldığı belirtiliyor. Diyarbakır’da açığa alınan öğretmen sayının 4 bini geçtiği ifade edilirken, Muş’ta 20 öğretmene görevden el çektirildiği, Batman ve Tunceli’de bildirim yapılan öğretmen sayısının dün itibarıyla 20’den az olduğu ifade ediliyor. MEB, takvim vermiyor 28 bin öğretmenin FETÖ gerekçesiyle ihraç edildiği KHK’nin yayımlanmasından sonraki bir hafta içinde MEB yetkililerinden kimseye ulaşamayan Eğitim Sen’in genel başkanı Kamuran Karaca, önceki gün Bakan Yardımcısı Orhan Erdem ile görüştü. İtirazlarını ilettiklerini ifade eden Karaca, açığa alma listesini alamadıklarını söyledi. Karaca, “Mağduriyetler üzerinde çalışma yapıldığı, ihraç edilenlerin listesinden geri döneceklerin listesinin ayrılacağı söylendi. Ancak bunun için bir takvim verilmedi” bilgisini verdi. ‘Öğretmensiz başlangıç’ Polisin sert müdahalesinde birçok öğretmen yaralandı ve zor anlar yaşadı. Polisin, öğretmenlerin sığındığı marketteki müşterileri de dövdüğü görüldü. Polisten 4G5ÖÖAZLĞAINRLEDTTIINMAEN eğitimcilere dayak MAHMUT ORAL Başbakan Binali Yıldırım’ın Diyarbakır ziyaretinde PKK ile bağlantısı olduğu iddiasıyla 14 bin öğretmenin açığa alınacağını söylemesinin ardınan Milli Eğitim Bakanlığı’nın önceki gün 11 bin 285 öğretmeni açığa alması dün Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde KESK tarafından düzenlenen eylemle protesto edilmek istendi. 4 bin 500 öğretmenin açığa alındığı Diyarbakır’da polisin basınçlı su ile sert müdahalesinde 45 öğretmen coplanarak ve tartaklanarak gözaltına alındı. Polis tarafından tartaklanan Eğitim Sen Şube Eşbaşkan Nuri Özdemir, hasta neye kaldırıldı. Polisin müdahalesi üzerine bir markete sığınan öğretmenler, içeride de dövülerek gözaltına alındı. Market müşterileri bile olay sırasında dayak yedi. Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu’nca yayımlanan açıklamada, “15 Temmuz sonrası, mitinglerle kent meydanlarını ‘demokrasi’ alanlarına çevirdiğini iddia edenler, bugün aynı meydanlarda faşizmin resmini çizmişlerdir. OHAL’i kendi hukuksuzluklarına kalkan yapanların amaçları ortaya çıkmıştır. Eğitim Sen olarak, yaşananları yakından takip ettiğimizin bilinmesini ve gözaltına alınan üyelerimizin derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Yaralı arkadaşlarımıza acil şifalar diliyoruz” denildi. İstanbul Valiliği önünde de Kesk Şubeler Platformu adına konuşan Eğitim Sen 1 No’lu İstanbul Şube Başkanı Hüseyin Özev 11 bin 814 öğretmenin adil yargılanma hakkının elinden alındığını belirterek, “Ne darbe ne OHAL, demokratik Türkiye savunucusuyuz” dedi. ‘OHAL duvarı çekildi’ Dün başlatılan açığa alma işleminin ardından Eğitim Sen, tüm yurtta il milli eğitim müdürlükleri önünde oturma eylemi yaptı. Ankara’da da Milli Eğitim Bakanlığı önünde oturma eylemi yapmak isteyen öğretmenlere izin verilmedi. Basın açıklaması yapan Eğitim Sen Genel Başkanı Karaca, özellikle son olarak 11 bin kişinin açığa alınmasıyla ilgili hiçbir soruşturma yürütülmediğine dikkat çekti. Karaca Eğitim Sen Genel Merkezi’nde yaptığı açıklamada ise “Açığa almalarla, 1 milyon öğrenci yeni eğitim yılına öğretmensiz başlayacak” dedi. Açığa almalara meslek örgütleri tepki gösterdi. İHD’nin Beyoğlu Şubesi’nde yapılan açıklamada İHD Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Panuş, görevden uzaklaştırmaların hukuk dışı olduğunu belirterek bunun zulüme dönüştüğünü kaydetti. SES İstanbul Şubesi Başkanı Fadime Kavak da OHAL’in fırsat olarak görüldüğüne değinerek operasyonların muhalif tüm kesimlere yöneltildiğini belirtti. DİSK’e bağlı EnerjiSen, kendi yöneticileri Tarık Yüce’nin OHAL bahanesiyle işten atılmasını kınayarak, kendileri için FETÖ Soruşturması kapsamında işten çıkarıl manın “büyük bir hakaret” olduğunu ifade etti. EnerjiSen’in Genel Sekreti Süleyman Keskin, 15 Temmuz itibarıyla cadı avına başlandığını belirterek, sivil bir darbe ile karşı karşıya kaldıklarını ve birçok işçinin işten çıkarıldığını söyledi. BES adına Genel Merkez Örgütlenme Sekreteri Akın Şişman “Toplumda oluşan darbe girişimine karşı demokrasi beklentisinin önüne OHAL duvarı çekilmiştir” dedi. Kamu Emekçileri Cephesi de, “OHAL’i tanımıyoruz” sloganıyla bugün İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüş başlatacak. haber 11 ‘Mahalledeki AKP’ On beşinci kuruluş yıldönümünü geçen ağustos ayında kutlayan, kasımda iktidardaki on dördüncü yılını dolduracak olan AKP’nin siyasal başarısının ardında yatan etmenlerle ilgili çok şey yazıldı. İktidarda bu kadar uzun ve tek başına kalmasına rağmen devam eden seçim başarıları farklı açılardan ele alındı. İktidarın otoriterlik dozunun giderek artmasına, piyasacı toplumsal pratiklerin toplumun en ücra köşelerine ve yaşamın hemen her alanına nüfuz ederek ciddi tahribatlar yapmasına rağmen AKP, seçmen topluluğunun açık ara tercih etmeye devam ettiği siyasal parti olmaya devam etti. 15 Temmuz sonrasında, bunun Erdoğan kültü etrafında daha da güçlendiğini kamuoyu araştırmaları gösteriyor. Erdoğan etmeninin önemli bir rol oynadığı AKP’nin seçim başarılarını ve politikalarını inceleyen çalışmaların büyük çoğunluğu, konuya yöneticiler ve makro siyaset katından bakıyor. Yerel seviyede partinin toplumsal ilişkilerini araştırmanın merkezine alan çalışmalar hâlâ az. A. Kurtoğlu’nun “Hemşehrilik ve Şehirde Siyaset” (2003, İletişim Yayınları) veya J. White’ın “İslamcı Kitle Seferberliği” (2007, Oğlak Yayınları) gibi birkaç çalışma yapılmış olsa da, bunlar daha çok Refah Partisi dönemi veya AKP’nin ilk iktidar yıllarında kalıyor. Sevinç Doğan’ın çalışması bu açıdan büyük bir boşluğu dolduruyor. “Mahalledeki AKP” (2016, İletişim Yayınları), alt başlığının belirttiği gibi somut olarak parti işleyişini, taban mobilizasyonu ve bunun yarattığı siyasal yabancılaşmayı ele alan, İstanbul’da Sanayi Mahallesi’nde 20122014 arasında yürütülmüş, siyasal sosyoloji alanında son derece başarılı bir saha çalışmasına dayanıyor. Bir toplumsal ilişki biçimi olarak partinin kendisini “aşağıdan” incelemeye çalışan bu araştırma, bireysel kurtuluş umuduyla karışık bir iktidar arzusunun yoksulemekçi mahallesinde partide yer almanın belirleyici nedeni olduğunu gösteriyor. AKP’nin başarısı, iktisadi menfaat arayışıyla sınırlı olmayan, ama bunu da içeren bir siyasal toplumlaşma dinamiğine dayanıyor. Bir gün yükseleceği umuduyla herkesin bir ucundan tutup çalıştığı, ama aynı zamanda temsil ilişkisinin tersten algılandığı bir iktidar oyununun yerelde oynandığı bir siyasaltoplumsal alan, AKP yerel örgütü. Partinin genç veya vasıfsız üyelerinin nasıl kendilerini hükümeti, yani hükmetmeyi yerelde temsil eder olarak algıladıklarını ve böyle dav randıklarını Sevinç Doğan gösteriyor. Bunu partinin yerel yöneticileri elbette çok daha fazla hissediyor ve sergiliyorlar. Araştırma, inşaat ve ticaretle uğraşan küçük sermaye gruplarının, kendi hesabına çalışan “vasıfsız” kesimlerin, gelecek kaygısı duyan, eğitimli olma ayrıcalığından yoksun gençlerin ve toplumsal eşitsizlikleri daha fazla yaşayan kadınların AKP ile kurdukları, koyu taraftarlık görünümü alan ilişkiyi aydınlatıyor. Parti, sadece kaynak dağıtmayan, aynı zamanda çoğunun hayatını değiştiren bir imkânlar ağı olarak yaşıyor. Yalnız sosyal yardım veya hizmet siyaseti değil, yaşam tarzlarında farklılaşma, partili kimliğiyle kamusal alanda elde edilen statü, prestij, unvan kazanma olanakları demek. AKP, seçkinci, cinsiyetçi ve katı hiyerarşik yapısına rağmen, sınıf atlama umudunu, farklılaşma yaratma olanaklarını yerelde vermeye devam ediyor. Ücretli çalışanların, yoksul kesimlerin parti yönetim organlarında hemen hiç temsil edilmemesine rağmen, herkese açık bir kitle partisi, “milletin partisi” olduğu iddiasını somut olarak nasıl taşımaya devam edebildiğini daha iyi anlıyoruz. Parti tabanında ve yönetim katlarında son derece belirgin olduğu gibi, Türklük ve Sünnilikle sınırlandırılmış milliyetçimuhafazakâr milletin partisi bu. Çalışmanın önemli bulgularından biri, partililerin yerel siyasal çalışmaları içinde kitleleri siyasallaştırmak amacını pek gütmemeleri. Bütünüyle seçim odaklı yürütülen bir yerel siyaset bu. Örgüt, kendini partiye adayanların hep birlikte kazançlı çıktıkları için, partiyi iktidarda tutmak adına sorgulamaksızın katıldıkları bir ilişki yumağı. Zaman içinde bir tür suç ortaklığına ve tahakküme dönüşüyor. Merkez yani Reis ise parti içi yerel rekabeti yakından denetim altında tutmayı kesinlikle ihmal etmiyor. Bu siyaset örgütlenmesi, bazılarına toplumsal konum dönüşümü olanağı verirken, çok daha geniş bir kitle için emredileni uygulama biçiminde hayata geçiyor. AKP’nin başarısını anlamaya çalışmak, bu başarıyı tasvip etmek demek değil. Tam tersine, bu başarıya karşı etkili mücadele edebilmenin gerekli ilk adımlarından biri, “cahil halk”, “makarnacılar” ve “bağnaz kitle” hazır cevaplarını gerçekten bir kenara bırakıp, bu partinin taban mobilizasyonu dinamiklerini ayakları yere basan analizler eşliğinde aydınlatmaktır. “Mahalledeki AKP” bunu başarıyor. FETÖ soruşturmaları gazetecileri mağdur etti Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve DİSK Basın İş yaptıkları ortak açıklamada, gazetecilerin halkın dili ve vicdanı olduğuna, gazetecilerin gözaltına alınmasının, tutuklanmasının, halkın haber alma hakkını engellediğine ve gazetecilerin hedef gösterilerek sürecin mağduru haline getirildiğine dikkat çekti. Türkiye’de medyanın darbe girişimine karşı çıktığı ve parlamenter demokrasinin yaşatılması için çaba harcadığına dikkat çekilen açıklamada, “Darbe sonrasında hedeflenen barış ve daya nışma sürecinde de yine basın çalışanları görevlerini başarıyla yerine getirmişlerdir. Ancak darbe girişiminin ardından olağanüstü hal ilanıyla geçen 55 günün sonunda kamuoyunun haber alma, gerçekleri öğrenme hakkı büyük ölçüde engellenmeye başlamıştır. Gazeteciler yine hedef gösterilerek sürecin mağduru haline getirilmişlerdir. Şu anda görünen tablo basın özgürlüğü açısından iç karartıcıdır. 200’e yakın gazeteciye gözaltı kararı çıkmış, toplamda 107 gazeteci tutuklanmıştır” denildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Tunceli’de öğretmenlerin yarısı açığa alındı Tunceli’de görev yapan 946 öğretmenden 418’i ve 86 MEB personeli olmak üzere 504 kamu emekçisi açığa alındı. Bunun üzerine EğitimSen üyesi öğretmenler isimlerinin listelerde olup olmadığını öğrenmek için Tunceli Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gitti. Onlarca öğretmen, bilgi alacak muhatap bulamayınca bahçede bir süre oturma eylemi yap tı. EğitimSen Tunceli Şube Başkanı Süleyman Güler, “Tunceli, Türkiye’de örnek olmuştur. TEOG sınavlarında son 4 yıldır birinci il durumunda, LYS sınavında hep ilk 10 sırada yer almıştır. Bu yıl Türkiye 6. olmuş bir kenttir. Buradaki amaç eğitim alanında Türkiye’de örnek olan Tunceli’de eğitimi bitirmektir” dedi. l TUNCELİ/DHA Çevre Bakanlığı ‘ihbar’ istedi! Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından Genel Müdür Vekili Gökhan Kanal imzasıyla gönderilen yazıda PKK, DHKPC ve IŞİD üyesi olabileceği düşünülen personelin tespit edilip bildirilmesi istendi. Yazıda, isimlerin 20 Eylül’e kadar genel müdürlüğe bildirilmesi gerektiği belirtildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle