27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 19 Temmuz 2016 TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 11 ‘AKP terfi ettirdi’Emekligeneralalier,CEMAATİNORDUDAKİÖRGÜTLENMESİNDENAKP’YİSORUMLUTUTTU İktidarın darbe girişimini kendi kadrolaşması için bir araç haline getirdiği yönündeki iddiaları emekli generaller Cumhuriyet’e değerlendirdi Darbe girişimi gerekçesiyle gözaltına alınan ba zı generallerin cema atçi olmadıkları, AKP nin kadrolaşması hedefiyle hedefe konul SERTAÇ EŞ dukları iddiaları günde me geldi. Emekli Gene ral Ali Er, henüz resmin tam olarak ortaya çıkmadığını belirterek, her şe yin karma karışık bir hal aldığını di le getirdi. Er, darbeye karıştığı iddia sıyla gözaltına alınan generallerin 18’i Karacı, 31’inin 2013 Yüksek Askeri Şura’sında terfi ettiğine dikkat çekti. Tesadüf mü? Er, “Bu tesadüf olamaz, bu imzayı atanların önce bunu düşünmezi lazım” dedi. Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz ise “İktidarın kafasında kadrolaşma düşüncesi varsa, bunu görürsek ona da karşı çıkarız” dedi. İktidarın darbe girişimini kendi kadrolaşması için bir araç haline getirdiği yönündeki iddiaları emekli generaller Cumhuriyet’e değerlendirdi. Emek Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz li General Er, gelinen aşamada resmin tam olarak ortaya çıkmadığını, her şeyin henüz bir karmaşa olarak yürüdüğünü sölyedi. AKP’nin ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın her şeyi kendisine endekslemekten vazgeçmesi gerektiğini belirten Er, “Bu ülkenin temel değerlerini esas alan düşünce ye öncelikle kendilerinin gelmesi lazım. Siyasi düşün Emekli General Ali Er celer farklı olabilir. Ama devlet hafızası aynıdır. Sorunun temel nedeni devlet hafızasınının ortadan kalkmasıdır. Darbeci olduğu iddia edilen generallere bakarsanız, hepsi Balyoz davasının ardından parladı. YAŞ kararlarının çok iyi incelenmesi lazım” dedi. ‘Düşünmeleri lazım’ 2013 şurasına dikkat çeken Er, “Bu şurada Kara Kuvvetleri’nden terfi eden 18 generalin, toplamda 31 generalin gözaltı listesinde olması tesadüf olamaz. Bu şurada bu imzayı atanların önce bunu düşüneleri lazım” diye konuştu. Cemaatçi yapılanmanın 1980 darbesinden sonra getirilen eğitim sistemi ile TSK’ye yöneldiğini belirten Er, “Darbeye kalkışanlar 8990 devreli subaylardır. Eğitimdeki uzun vadeli hedeflerin AKP iktidarına ders olması gerekir” dedi. Balyoz davası mağduru emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz ise “Belki böyle birkaç kişi olabilir. Ama beni o yönde düşünmeye sevk eden bir şey göremiyorum. Kadrolaşma konusunda kafalarında bir düşünce olabilir. Ama şu an göremiyorum, görürsek ona da karşı çıkarız” dedi. lANKARA Hava Kuvvetleri dibe vurdu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) önemli unsurlarından Hava Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri’nin ardından en çok yara alan birim oldu. Darbe üstüne darbe Askeri casusluk davalarında yoğun olarak personelini yitiren, yüzlerce subay ve astsubayı Yüksek Disiplin Kurulu ile tasfiye edilen Hava Kuvvetleri’ne son darbe cemaat aracılığıyla vuruldu. TSK’yi hedefe koyan ve en çok zarar veren Balyoz davası oldu. Bu dava kapsamında Büyük bölümü Deniz Kuvvetleri’nden olmak üzere çok sayıda subay astsubay sistem dışına çıkarıldı. Bu davada Jandarma, Hava ve Kara Kuvvetleri’nden de bir kısım personel yer aldı. Deniz Kuvvetleri ve Hava Kuvvetleri’nde komutan sorunu başgösterdi. 700 tasfiye “Darbeye komuta ettiği gerekçesiyle” gözaltına alınan YAŞ üyesi Orgeneral Akın Öztürk’ün yükselmesinin önü bu davadaki tasfiyeler sonrası açılmış oldu. Hava Kuvvetleri’nde ikinci darbe ise Yüksek Disiplin Kurulu kararları ile geldi. Askeri Casusluk olarak bilinen dava dosyalarında adı geçen çok sayıda personel, haklarında kesinleşmiş yargı kararı olmamasına karşın kurumdan ihraç edildi. Askeri kaynaklardan edinilen bilgiye göre 20132014 yıllarında tasfiye edilen personel sayısı için 700 rakamı dile getiriliyor. Bu düzeyde bir tasfiyenin ardından Hava Kuvvetleri’nde yüzde 8085 civarında cemaat yapılanmasının egemen olduğunu belirten kaynaklar, darbe girişimi sonrasında bu kuvvetin dibe vurmak üzere olduğuna dikkat çekti. lANKARA Tereddüt yok, çakınBinbaşı’dan Albay’a:WkhoainthsuaAşnmpepta’tlaarnı 15Temmuz darbe girişimi ile ilgili savcılık soruşturması devam ederken, darbe girişiminde bulunan subaylar arasındaki WhatsApp üzerinden yapılan ihanet görüşmelerinin tam kaydı ortaya çıktı. Darbe girişiminde bulunan subaylar arasında hiyerarşinin bulunmadığı gözlenirken, bir binbaşının toplanan kalabalığa yönelik “Sakın tereddüt etmeyin, çakın” emri üzerine albayın “Tamam” diye yanıt vermesi dikkat çekiyor. Darbeye destek gelmemesi üzerine albay grupta “Kaçalım mı” diye sorarken, Binbaşı’nın “Teslim olun veya kaçın” diye yanıt verdiği görülüyor. Binbaşı’nın “Hayatta kalın, tercih sizin biz karar vermedik henüz. Grubu kapatıyorum mesajları silin isterseniz” diye emir vermesi de dikkat çekiyor. “Yurtta Sulh” ismiyle kurulan grupta subaylar arasında geçen yazışmalar şöyle: n Yarbay Muzaffer Düzenli: İstanbul Moda Deniz Kulübü’ne müdahale lazım. Generaller var derdest edilecek. Burada Hava Kuvvetleri K. Abidin Ünal var. Buraya müdahale lazım. n Albay Sadık Cebeci: AK Parti İl Teşkilatına acil takviye ihtiyacı var. Helikopter olabilir, halk gittikçe çoğalıyor. n Albay Osman Akkaya: Vatan’a giremiyoruz. Hava desteğine ihtiyaç var. n Albay Osman Akkaya: İl Emniyete ateş etmeyi planlıyorum. Başka çare yok. n Binbaşı Mehmet Karabekir: Beni durdurdular. Ateş ettim. Yaralılar var. Taviz tereddüt yoktur. n Albay Sadık Cebeci: AKP il teşkilatı önünde halk yoğunluğu var. Tank ihtiyacı var. n Binbaşı Mehmet Karabekir: Sakın tereddüt etmeyin, çakın. n Albay Sadık Cebeci: Tmm n Yarbay Mustafa Düzenli: Tekrar Emri. İletiyorum. Toplanan kalabalıklar ateşle dağıtılacak. n Albay Uzay Şahin: Ateşle karşılık verin, yaklaştırmayın. n Binbaşı Mehmet Karabekir: Sahada biri olarak ateş kalabalığa ateş ediyorum bekliyorum. Tekrar tekrar kontrollü kullanın dağılıyorlar 1015 kişi pert. İnsiyatif kaybetme yok. n Albay Müslüm Kaya: Taksim TRT radyo polis zırhlı araçları sarmış hava desteği sürekli gaz atıyorlar. Uçak taksimde alçak uçuş yapsın Taksim zorda. Taksim’de askeri almışlar Taksim Radyo gaz ve çok halk var Taksim kötü. n Yarbay Mustafa Düzenli: Arkadaşlar çok şükür Ankara ve İstanbul’da birçok hedef ele geçirildi. TRT’de bildiri okundu. Aynen devam. Harekâtımıza karşı duranlara sert karşılık verilecek. Emir budur. n Binbaşı Mehmet Karabekir: Sabiha Gökçen direkt sağa sola ateş edin, sıkıntı var orada. n Binbaşı Muammer Aygar: Çengelköy’de direnen 4 kişiyi vurduk. Sorun yok. n Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu: Vatan Emniyet’e acilen zırhlı araçlarla ateş edilmesi lazım. n Binbaşı Murat Yanık: Ankara’dan gelen talimat ATEŞ EDİLECEK. n Albay Müslüm Kaya: Taksim’e halka ateş desteği. n Yüzbaşı Mehmet Türk: 66’ya polis girdi çatışıyoruz. Ölü polis var. n Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu: Mehmet Türk tedbir al, can kaybetmeyin. Ankara’dan teyit ettim. Teslim olun veya kaçın. n Binbaşı Muammer Aygar: Ayrılıyor muyuz? n Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu: Evet ayrılın komutanım n Albay Cemaleddin Doğan: Kaçalım mı? n Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu: Komutanım hayatta kalın, tercih sizin, biz karar vermedik henüz. Ama lokasyonumuzdan ayrıldık. Grubu kapatıyorum mesajları silin isterseniz. Cemaat komutanların en yakınına sızdı Darbe girişimi, cumhurbaşkanının başyaverinden kuvvet komutanlarının maiyetindeki özel kalem ve emir subaylarına varana kadar cemaatçi yapılanmayı da ortaya koydu. TSK’ye daha önce “irticai yapılanmaya” ilişkin raporlarda komutanların maiyetine sızılması amacıyla cemaatin yoğun çaba gösterdiği yönünde tespitler yer almıştı. Genel kurmay İstihbarat Başkanlığı’nı yapan bir emekli korgeneral, “Her fırsatta uyardık, ancak bunu dikkate alan pek olmadı” diye bilgi verdi. Kritik noktalar Darbe girişimi sonrası TSK’de cemaat kadrolarının yerleştiği kritik noktalar dikkat çekti. Cemaatin TSK’de kri tik birimler olarak personel ve generalamiral atama bölümlerinde örgütlenmelerinin yanı sıra komutanların maiyetindeki özel kalem, emir subayı, emir astsubayı ve danışman kadrolarını ele geçirmek en büyük hedeflerden biri oldu. Bu konuda geçmişte çok sayıda rapor hazırlandığı, uyarıların bizzat komutanlara yapıldığı ortaya çıktı. Son dar be girişiminde Genelkurmay Başkanı ve diğer komutanların maiyetinin darbe yandaşı olarak aktif görev aldıkları ortaya çıkmıştı. Hatta Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görev yapan, komutanlığı kontrol altına almak isterken öldürülen Tuğgeneral Semih Terzi’nin geçmişte bir Kara Kuvvetleri Komutanı’nın emir subaylığını yaptığı ortaya çıktı. İç savaş, darbe ve otokrasi üçgeninden çıkmak Türkiye toplumu çok büyük bir felaketin eşiğinden döndü. 15/16 Temmuz darbe girişimi amacına ulaşsaydı bugün büyük ihtimalle geniş çaplı bir iç savaşın içinde olacaktık. On iki saat civarında süren darbe girişimi sırasında, bu iç savaşın minyatür halini tüm dehşetiyle gördük, yaşadık. Darbecilerle darbeye karşı çıkan askerler ve polislerin arasındaki şiddetli çatışmalar; halka ateş açan askerler ve subaylar; etkisiz bırakılan erlere karşı öfkeli göstericilerin linç girişimleri; Meclis binası ve başka kamu binalarını bombalayan askeri uçak ve helikopterler... İç savaş budur. Bu korkunç gece ve gündüzün ağır insani bedeli, eğer darbeciler başarılı olsalardı, teferruat mertebesinde kalacaktı. Duruma hâkim olmak için büyük bir terör estirecek olan darbeciler, ancak kitlesel bir katliamla herkesi pıstırabileceklerini son aşamada düşünüp, belki çok uzun sürmeyecek ama vahşi bir diktatörlüğe sarılacaklardı. Darbecilerin, bir kaos ve iç savaş ortamı yaratarak, darbeye karşı çıkan komutanların o aşamada “kardeş kanının akmasına son vermek için” darbecilerle çalışmayı kabul edeceklerini tasarladıklarını düşündüren öğeler var. Türkiye toplumu kanlı bir diktatörlüğün ve muhtemel bir iç savaşın eşiğinden döndü. Darbeciler önce kuvvet komutanlarını enterne edip Genelkurmay’ı kontrol altına alarak, bütün birlikleri kendi komutaları altına almayı ve Tayyip Erdoğan’ı yakalamayı ilk elde hedeflemişlerdi. Birçok komutanın darbecilerden gelen emre uymayı reddetmesi, reddetmekle kalmayıp karşı harekete geçmesi planı büyük ölçüde bozdu. Bunun yanında polis kuvvetlerinin ilk kez böyle bir darbe karşısında büyük bir hız ve kararlılıkla meşru yönetimi ve kurumları koruma görevini yerine getirmeleri, darbecileri zaman zaman bulvar komedisi oyuncularına dönüştürdü. Ama aynı zamanda, özellikle bazı subayların ne kadar büyük bir kin, nefret ve gözü dönmüşlükle ateş açtıklarını, havadan ve karadan bombaladıklarını gördük. Planın geri kalanını, 1. Ordu Komutanı’nın meşru yönetim yanında yer alması, Tayyip Erdoğan’ın halkı meydanlarda toplanmaya çağırması ve bir o kadar önemlisi, bütün siyasal partilerin hızla ve son derece açık biçimde darbe girişimine karşı çıkmaları bozdu. Darbeyi hiçbir sendika, dernek, meslek kuruluşu desteklemedi; bu amaçla sokağa kimse inmedi. Darbeciler yönetime el koyduklarını ilan ederken, daha ne başbakanı, ne hükümet üyelerini tutuklama teşebbüsünde bulunmuşlar, ne de TRT dışında başka bir sivil kamu kuruluşunu ele geçirme hamlesi yapmışlardı. Milletvekilleri rahatça Meclis’e dönebildiler. Başbakan darbenin ilk saatlerinde televizyondan halka seslenip, darbenin başarısız olduğunu ilan edebildi. Darbecilerin de fiili başkanlık rejimini içselleştirdikleri anlaşılıyor! Darbecilerin hesaba katmadıkları olgulardan bir diğeri, artık kamu kuruluşlarında TSK’nin temsilcilerinin bulunmadığı ve devlet radyo ve televizyonunu ele geçirmenin medyayı kontrol etmek anlamına gelmediği, ayrıca televizyon kadar, yayınların kablo ve uyduya ulaşımının bir o kadar önemli olduğuydu. Bütün AKP muhaliflerini kucaklayacağı ve özellikle CHP tabanını cezbedeceği varsayımıyla hazırlandığı hissedilen, son kullanım tarihi çoktan geçmiş darbe bildirisini kimse ciddiye almadı. Türkiye toplumunun ezici çoğunluğu darbecilere sırtını çevirdi. Bir dönem gerçekten kapanmıştı. Darbe yapmayı başaramamış olanlar, bütün kurumların yönetim ve denetimini tek elde toplamak isteyen iradenin eline, bunu hemen şimdi son aşamasına kadar sürdürme fırsatı verdiler. İktidar, ilk elde, Gülen Cemaati üyesi, sempatizanı veya herhangi bir şekilde bu cemaatle ilişkisi olduğu kanaatinin polis ve MİT’te oluştuğu kişi ve kurumlara yönelik çok büyük bir tasfiye operasyonu yapma fırsatı elde etti. Bu arada kurunun yanında ve ondan daha fazla yaşın da yanacak olması ihtimali çok güçlü. Ayrıca bu tasfiyelerin bu hedefle sınırlı kalmayacak olması, makbul addedilmeyen çok daha geniş bir çevreye yönelecek olması da ihtimal dahilinde. Meydanlara çağrılan halk içinde fanatik grupların kendi başlarına girişecekleri “arındırma operasyonları” bu manzarayı tamamlayabilir. Menfur darbe girişiminin hızla başarısız olması sayesinde büyük bir felaketin eşiğinden döndük. Ödenen ağır insani bedele rağmen bu sevinilmesi gereken bir gelişmedir. Ama darbeciler, yarım yamalak demokrasimizin ve kısıtlı özgürlükler rejiminin daha da yıpranmasına, ahı gidip vahı kalmış güçler ayrılığının yürürlükten kaldırılmasına yol açacak kapıyı ardına kadar açtılar. Darbe belasından kurtulduk ama İslamcı tınılı bir popülist otokrasi riski katlanarak arttı. Demokrasi mücadelesinin şimdi çok daha büyük bir sorumlulukla yürütülmesi gerekiyor. Bunu gelecek yazıda ele alacağız. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle