27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 11 Temmuz 2016 6 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN Tehlikeli Mehmet Bayraktar Beyşehir’de çıkan olaylar dün sabaha kadar sürdü. Olaylar sırasında polis, jan kıvılcımİbrahimelAli darmadan yardım istedi. Konya’nın Beyşehir ilçesinde çıkan kavgada bir Suriyeli ve bir Türk bıçaklanarak öldürüldü. Kavgada yaralanan ve linç edilmek istenen Suriyeliler güçlükle kurtarıldı Konya’nın Beyşehir ilçesinde önceki gece saat 22.00 sıralarında Suriyeli bir grubun sokak köpeğini tekmelemesi üzerine 18 yaşındaki Mehmet Bayraktar tepki gösterdi. Bunun üzerine Bayraktar ile Suriye uyruklu 4 kişi arasında bıçaklı kavga çıktı. Kavgada Bayraktar ile Suriyeli İbrahim el Ali adlı bir genç ile 3 Suriyeli yaralandı. Beyşehir Devlet Hastanesi’ne kaldırılan yaralılardan Bayraktar ve İbrahim el Ali yaşamını yitirdi. Olayı duyan Bayraktar’ın yakınları hastane önünde toplandı. Kalabalık, hastaneye girerek yaralı Suriyelilere saldırmak isteyince polis kalabalığa engel oldu. Kalabalığın sayısı bir anda artınca jandarmadan takviye kuvvet çağrıldı. Kalabalığın hastaneye girmekte ısrar etmesi üzerine polis, biber gazıyla müdahalede bulundu. Öfkeli kalabalık başka hastanelere sevk edilmek istenen yaralıların hastaneden çıkmasına izin vermedi. İki yaralının hastanenin arka kapısından çıkarılmak istenmesi üzerine kalabalık yaralıların bindirildiği sivil polis aracına saldırdı. Kafalarını keseceğim Olaylar sırasında Bayraktar’ın bir yakını “O çocuğa bir şey olsun Beyşehir’de ne kadar Suriyeli varsa kafasını kesip Emniyet’in önüne atmazsam adım Ahmet değil” diye tehditler savurdu. Yaralı 2 kişinin ise ilçe dışında polis aracından ambulansa alınıp, Konya’daki hastanelere kaldırıldığı öğrenildi. ALİ İSMAİL KORKMAZ, ESKİŞEHİR VE ANTAKYA’DA ANILDI Baba Şahap Korkmaz Her Anne Emel Korkmaz Hatice Cömert Gezi Direnişi sırasında polis ve eli sopalı esnaf tarafından 2 Haziran 2013 gecesi dövüldükten sonra beyin kanaması geçiren ve 38 günlük yaşam savaşını 10 Temmuz’da kaybeden 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz, ölümünün 3. yıldönümünde Antakya’daki mezarı başında anıldı. Anmaya anne Emel, baba Şahap, ağabeyi Gürkan, kardeşleri, yakınları, Gezi Direnişi’nde Antakya’da öldürülen Abdullah Cömert’in annesi Hatice Cömert, sanatçı Ferhat Tunç, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları evde bir Sen annenden uzak kalamazdın katıldı. Baba Şahap Korkmaz, mezara güller bıraktı, buhur yaktı. Hatice Cömert, mezar taşına sarılarak Arapça ağıtlar yakarken, Emel Korkmaz , “Sen annenden uzak kalamazdın. Bana hep ‘sıkılıyorum’ derdin. Gideceğini biliyordun o yüzden mi sıkılıyordun?” dedi. Ali’yi ağlayarak değil, gülerek türkülerle, şiirlerle anmak istediklerini belirten abi Gürkan Korkmaz da “Bizden Ali İsmail’i aldılar ama sizler binlerce milyonlarca Ali İsmail verdiniz, hepiniz Ali İsmail oldunuz” dedi. l AKIN BODUR/ANTAKYA Ali var Sabaha kadar sürdü Bayraktar’ın öldüğünü öğrenen Ali İsmail Korkmaz ölümünün 3. yıldönümünde rın kirli oyunlarına, kirli tuzakla Ataç ise “Ali İsmail’in kaybı sarına alet olmayın. 90’lı yıllardaki dece kentimizde değil ülkemizde yakınları ise tekrar hastaneye gi Eskişehir’de dövüldüğü Sana polis ağabeylerinize bakın. İktida de kara bir leke olarak hatırlana rip yaralı Suriyelilere saldırmak yici Sokak’taki ekmek fırınının rın kirli oyuncağı haline gelirse caktır. Eskişehir halkının ne ka istedi. Bunun üzerine arbede çık önünde de anıldı. niz sürgüne tabi tutulursunuz, ce dar duyarlı olduğu bir kez daha tı. Dün sabah saatlerinde sakin Törene, CHP milletvekilleri Gür zaevlerine atılırsınız. Gencecik bir görüldü. Eskişehir’in her evinde leşen kalabalığın bir kısmı hasta sel Tekin ve Utku Çakırözer, Eski çocuğu öldürebilecek kadar hak bir Ali oldu ve olmaya devam edi ne önünden ayrılırken, bir kısmı şehir Odunpazarı Belediye Başka sızca, insanlığını kaybetmiş dev yor. Eskişehir’de her annebaba da beklemeye devam etti. Bayrak nı CHP’li Kazım Kurt, CHP İl Baş let memurlarını düşünmek bile is bu acıyı kendi evladını kaybetmiş tar, dün geniş güvenlik önlemleri kanı Sinan Özkar ile 50’ye yakın temiyorum” dedi. gibi yaşamaya devam ediyor” ifa altında toprağa verildi. Olayla ilgili partili katıldı. Tekin, “Polis kar Yazılı bir açıklama yapan Te delerini kullandı. l ESKİŞEHİR / 8’i Suriyeli 15 kişi gözaltına alındı. deşlerime sesleniyorum; iktidarla pebaşı Belediye Başkanı Ahmet Cumhuriyet l KONYA / DHA Ezidiler için kalmak da zor, ‘Demokrasi’ ebedi durak mı, yoksa koşulların ürünü mü? Dünyada ‘Demokrasi’nin sonu mu 2 Kaç yıl oldu, Der Spiegel’de, Singapur’un tanınmış bir siyaset bilimcisi ile söyleşi okumuştum. Dergi editörü, Singapur’daki otoriter rejimi ve uygulamalarını “demokratik” bulmuyor, alabildiğine eleştirel sorular yöneltiyordu. Singapurlu da, Batı’nın anlayışı ile Doğu’nun yaklaşımındaki kültürel farklılıklara dikkat çekiyordu. Öyle bir çekişme ile bitmişti söyleşi. Kim bilir arşivimin hangi cehenneminde şimdi? Bu söyleşinin aklımda kalmasının temel nedeni, Batı’nın demokrasiyi ezeli ve ebedi bir “son” olarak görmesiydi.. zaten daha sonra da yeni liberal demokrasi ile “Tarihin Sonu” ilan edilmemiş miydi! Soruyu yöneltmenin tam zamanı Batı’daki çok yönlü gelişmenin gelip dayandığı nokta, “çok partili, kuvvetler ayrılığına ve hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik sistem” oldu. Ayakta kalması ve gelişmesi, diyelim ki 200 yıllık bir süreç içinde, adım adım ve krizler, savaşlar sonucu gerçekleşti. Dünkü yazımda konuya giriş yapmıştım. Demokrasi, hukuk, basın ve insan hak ve özgürlüklerinin bugünkü üst düzeyde “yerleşik düzen”e geçişleri, ancak refah toplumu yaratılması sürecinde gerçekleşti. Sorumuz şuydu: Peki, refah toplumu kendi sınırlarına dayandığında, demokrasi ne olacak?.. Öyle zamanlarda yaşıyoruz, belki bu soruyu yöneltmenin zamanıdır. Batı, refahını bir zaman ölçeği daha sürdürebilir mi, evetse nasıl? Mümkün olabilir, ama: Sermayesine, mal ve hizmetlerine yeni büyük piyasalar coğrafi alanlar daha yaratabilirse.. Rusya’nın eteklerinde, Ukrayna vb. üzerindeki savaşın temel nedeni budur. Ortadoğu ve Kuzey Afrika da öyledir. Otoriter rejimlerin yıkılarak, Batı’nın egemenliğini kurabileceği bir araç olan “demokrasi” ve parlamenter sistemin dünyanın her yerinde “Batı kültürü” olarak yayılması, tabii bunun arkasından, ayrılmaz bir sonuç olarak, pazarların Batı egemenliğine tam entegre edilmesi.. Gelişmekte olan Afrika’da Çin bu oyunu bozdu ve bozuyor. Mesela verdiği kredilerden neredeyse faiz almayarak. (Çin’in geniş ekim alanları, madenler vb. üzerine büyük satın alış konuları bunun dışında. Çin, bu anlamda Batı’yı da satın alıyor, o kadar muazzam servet biriktirdi). Çin’in bu politikası, Batı’nın Afrika’da piyasa yayılışının önünde önemli bir set çekiyor. Sonuç: Batı’nın hiç istemediği pazar daralması! Bilimsel teknolojik devrimin yeni sürdürücüleri İkinci olay, bilimsel teknolojik devrim. Refahın bu en temel ve büyük oyuncağının üretimi, hedefi olan, bu konuya odaklanabilecek herkesin eline geçiyor. Uzakdoğu’nun yükselişi, Kore vb. bu sayede gerçekleşti. Çin, bugün bilimsel teknolojik devrimin ana mekanizmasını, buluş, yapış ve üretimini kendisi için kullanıyor. Batı’nın yayılışını sınırlandırarak. Çin (ve benzer yolda Hindistan) Batı’nın sermaye, mal ve hizmetler üretim ve satışının önünde en büyük engel oluşturmuş durumda. Batı emperyalizmi, çeşitli alanlarda gelişmesinin ve büyümesinin sınırlarında dolaşıyor. Gelişememe, gerileme de demektir. Bu krizdir, kendi ülkelerinde toplum üzerinde daha büyük sömürü sürecidir ve Batı refah toplumunun sürdürülebilirliği için mucizevi yeni yolların bulunması anlamına gelir. Mucize?! Fed faiz artıramıyor. Ekonomiye can suyu kurgulanamıyor. Neden acaba? Dokunulmazlıklar çatırdarsa... Krizlerde sömürü artar. Mesela 20092012 yılları arasında ABD’de en zengin yüzde 1’lik Amerikalıların gelirlerinde yüzde 31 artış olmuş. Yüzde 99’luk kesimlerde ise sadece yüzde 1! Amerikalı geniş kitleler arasında yoksullaşmayı görüyor musunuz? Demokrasi, refahla birlikte kök saldıysa, (kesin olgu), refah durduysa ve geriliyorsa demokrasi yerinde durur mu? Durursa nasıl ve neleri kaybederek durur? Demokrasinin temel ayağı refahbüyüme dedik. Ama bunun olmazsa olmazları var: Güvenlik garantisi, tabii ki özgürlükler... Bunların yanı sıra ve hemen merkezde başka olgu duruyor: Mülk garantisi. Hepsi, demokrasinin “dokunulmazları”! Şimdi, “çatı”nın direği, refah/demokrasi tartışma konusu olmaya başladıysa, kaçınılmaz olarak, en son malmülk de tartışma konusu olur. Gördüklerimiz tüm bunların işaretleri değil mi? (Yarına..) dönmek de Batman’ın köylerinde 1980 darbesine kadar 15 bin olan Ezidi sayısı 149’a düştü. Köylerine dönmek isteyenler ise mahkeme kapılarında mücadele veriyor ARİF ARSLAN Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı 15 köy ve mezrada 1980 darbesine kadar 15 bin Ezidi yaşıyordu. Ezidilerin sayısı bugün 149’a kadar düştü. Beşiri ve çevresindeki Ezidi köylerindeki davulzurnalı düğünler, ziyafetler, halkoyunları, harman günleri yerlerini sessizliğe bıraktı. Uğurca, Kuşçukuru ve Taharri gibi yerleşim birimlerindeki tapulu arazilerin işgaline karşı açtıkları davaların sonuçlanmasını bekleyen Ezidiler, köylerine dönmek istediklerinde karşılaştıkları engellere isyan ediyor. Batman’ın Beşiri ilçesinin Garzan Çayı kıyısındaki Ezidi köy ve mezraları, artık virane gibi. Atbağı, Yolveren, Duşa, Kuşçukuru ve Taharri’de tek bir Ezidi kalmadı. Beşiri ilçesinin köylerinde kalan toplam Ezidi sayısı 149’a düştü. 1997 yılında köyünden ayrılarak Almanya’ya göçen Musa Okçu, “Yılda 12 kez gelebildiğim köyüm hep gözümde tütüyor. Bura da arazilerimiz var. Bu toprak beni çekiyor” diyor. Beşiri ilçesi ile birleşen Tahhari köyünün 30 yıl öncesine kadar 80 hane olduğunu anlatan Orhan Onat ise köylerine dönmek istedikleri zaman karşılarına engeller çıkarıldığını belirterek “35 yıldır Almanya’da yaşıyorum. 1989’da yakınlarımız ayrıldığında meyve veren ağaçlarımız ve değirmenimiz vardı. Şimdi ne bir ağaç ne değirmenden bir parça kaldı. Kendiliğimizden 5 bin kilometre uzağa gitmedik. Bu göçün bir nedeni vardır elbette” diyor. ÖZLEDİĞİ TOPRAKLARA GÖMÜLDÜ Almanya’nın Hannover kentinde 22 yaşında yaşamını yitiren Bedri Evin’in cenazesi, Duşa köyü mezarlığında toprağa verildi. Almanya’dan yeğeninin cenaze törenine katılan Halis Evin, “Bedri’nin hayali bir gün köyünü görmekti. O köyü göremedi ama toprağı ile buluştu” dedi. BeşiriOnbaşı mezrasında yaşayan Ali Kartal ise Avrupa’dan yılda ortalama 1520 cenazenin defin işlemlerini gönüllü yaptığını belirterek “Cenazelerimize komşu köylerdeki Müslüman aileler de katılıyor. Bayramlaşma ziyaretlerimiz de oluyor. Eskiden bu coğrafyada daha hoşgörülü bir ortam vardı” diyor. 35 yıldır kesintisiz muhtarlığını yaptığı Uğurca’da sağlık sorunları nedeniyle görevini oğlu Erkan Tağay’a bırakan Yusuf Tağay, “Bize resmen alın çantanızı gidin diyorlar. Tam 4 yıldır mahkemelik olan 6 bin dönüm araziyi süremiyoruz. Çolukçocuk zor durumdayız. Ne yapacağımızı kara kara düşünüyoruz. Şengal’den gelip 1.5 yıl süreyle yanımıza sığınan 2000’e yakın kardeşimiz, Avrupa ve Irak’a gidince yine yalnız kaldık” diyor. 32 yıl önce emanet teslim ettikleri Kuşçukuru köyüne dönebil mek için 4 yıldır Batman mahkemelerinde açtıkları davaların büyük bölümünü kazandıklarına dikkat çeken Nedim Erkiş ve Salih Baran, karşılaştıkları engellere anlam veremediklerini belirterek “Köyümüze dönmek istiyoruz dediğimizde arazimizi işleyenler sözlerini yerine getirmedi. Hukuk yolunu tercih ettik. 6 mahkeme kazandık ama arazilerimiz hâlâ birilerinin işgali altında. Tapulu arazilerimizi ve mülkiyetimizi ekip biçemiyoruz. Mahkemenin verdiği kararlar hiçe sayılıyor” diye konuştu. l BATMAN SADECE FOTOĞRAFLAR KALDI Bir dönem nüfus cüzdanlarında din hanesine X işareti konulan Ezidiler, ekonomik gerekçelerle 1960’ların ortasından itibaren Almanya’ya göçmeye başladı. 1980 darbesiyle birlikte yöredeki Ezidilerin nüfusu da yarı yarıya düştü. 1990’lı yıllardaki şiddetli çatışmalar nedeniyle çok sayıda Ezidi köyü de boşaltıldı. 2015’te IŞİD’in Şengal baskınından kaçan binlerce Ezidi, Batman, Mardin, Şanlıurfa ve Diyarbakır’daki kamplara yerleşti ve 1.5 yıl sonra Avrupa yollarına düştü. Beşiri ilçesine bağlı Kuşçukuru köyünde 1975 yı lına kadar köy takımının tamamen Ezidi öğrencilerden oluştuğunu anımsatan Nedim Erkiş, “Kuşçukuru ilkokulunda o dönemde Ezidi öğrenci sayısı 7580’di. İlçeye 10 kilometre uzaklıktaydık. Çevre köyler İnpınar, Doğankavak ve Uğurca köy futbol takımları ile maç yapardık. Almanya’nın önde gelen takımların da Ezidi futbolcular var. Bir süre önce Çaykur Rizespor’a transfer olan Deniz Kadah’ın ailesi de bir dönemler Beşiri’de yaşıyordu. Şimdi o dönemlere ait sadece birkaç sararan hatıra fotoğraf karesi kaldı bizde” diyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle