15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 9 Haziran 2016 6 Zalimin İslamı mazlumun İslamı Dünyanın en iyi boksörü olmanın yanı sıra, renkli konuşmaları, haksızlıklara ve Vietnam Savaşı’na karşı verdiği kavga yüzünden, 20. yüzyılın önde gelen halk kahramanlarından biri olan ve geçen gün 74 yaşında ölen Muhammed Ali, KentuckyLouisville’de, Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı büyük bir törenle toprağa veriliyor. Bilmiyorum, Amerikan Müslümanlarının cenazelerinde de imam, cemaate “Merhumu nasıl bilirdiniz” diye soruyor mu? Soruyorsa eğer, gerçeği yansıtan bir “iyi bilirdik” yanıtı alacağı kesindir. Çünkü o dini vecibelerini yerine getirme konusunda titiz, mutekit bir Müslümandı. 22 yaşında, o dönemde herhangi bir Amerikan zencisinin başına gelebilecek türden bir haksızlığa kızarak, ihtida eden Muhammed Ali’nin Müslümanlığı, ırkçılığa, sömürüye, savaş kışkırtıcılığına karşı başkaldıran bir Müslümanlıktı. Adını doğru koymak gerekirse, Muhammed Ali’nin İslamı, mazlumun İslamıydı. Dini şekli vecibelere indirgemiş, eşitsizliklere bigâne, sömürüye yandaş, ırkçı, bölücü, ayrımcı zalimin İslamı ile hiçbir ilgisi olmayan bir inanç manzumesiydi bu. HHH Sömürü düzenini ilahi adalet olarak kabul eden, onu Allah’ın emri olarak geniş topluluklara dayatan, zalimin İslamında, ırkçılık, savaş kışkırtıcılığı, mekruh değil, makbuldü, yeter ki, kimi şekil şartlarına uymak ihmal edilmesindi. Muhammed Ali, Vietnam Savaşı’na katılmaya karşı çıkışının nedeni olarak inancını gösteriyordu. Oysa bu, adaletsizliklere, eşitsizliğe, ırkçılığa, sömürüye bigâne kalan, hatta onların sözcülüğünü yapan zalimin İslamının umurunda değildi. Kimileri zalimin İslamının bu yönüne karşı koymayıp aklamaya çalışırken şu sava sığınmaktaydılar: Gerçek İslam bu değil. Bu geçersiz bir savdır. Çünkü nice haksızlık, nice adaletsizlik, nice zulüm, bugüne değin hep “gerçek din bunu emrediyor” diyerek yapılmıştır. Bu yüzdendir ki, belirli bir zamanda belirli bir toplumda gerçek din, o, ne şekilde algılanıp uygulanmışsa odur, başka bir şey değil. Aynı şekilde, İslamda bu olur mu sorusu da anlamsızdır ve hemen şu karşı soruyla karşılanmalıdır: Hangi İslam? HHH Çünkü zalimin İslamında caiz olan, mazlumun İslamında değildir. Zalimin İslamında sevap olan, mazlumun İslamında günahtır. Muhammed Ali ve onun gibi, zulme karşı İslamı seçmiş olan karaderili Amerikalının İslamı ile Suudi İslamının hiçbir benzerliği yoktur. Mazlumun İslamına sığınmış Amerikan zencisiyle 1988 Haziranı’nda bir kez ABD’de kucaklaşmıştım. Bir aylık geniş kapsamlı bir gezi için ABD’ye davetliydim. Bu süre içinde gittiğim yerlerdeki Amerikan hapishane koşullarını da inceliyordum. Bana Amerikan infaz sisteminin ıslahı projesinde görevli, Ankara Hukuk Fakültesi’nde Uğur Mumcu’nun sınıf arkadaşı Melda Türker eşlik ediyordu. Bir gün Chillicati’deki ultra modern bir hapishaneyi gezerken mescidine de uğradık. On kadar Amerikan zencisi oradaydı. Gardiyanlar Türkiye’den gelen Müslümanlar olduğumuzu söylediler. O gün de Kurban Bayramı’ydı. Tutuklulardan biri, “Türkiye’den Müslüman kardeşlerimizin hatırımızı sormak için buralara kadar geldikleri bu bayramı hiç unutmayacağız” dedi. Çok duygulu bir andı. Sımsıkı kucaklaştık. Hapishaneden çıkarken, gözyaşlarımız fark edilmesin diye, Melda Hanım’la birbirimize bakmıyorduk. Adalet Bakanlığı veto etti, UNICEF İHD’yi sildi Devletin sivil toplum kurumlarına yönelik baskısı, BM’nin en önde gelen kurumlarından UNICEF’e de ulaştı. UNICEF, dün düzenlenen “Türkiye’de Denetimli Serbestlik Hizmetlerinde Çocuklar İçin Etkili Bir Risk Değerlendirme Sisteminin Geliştirilmesi” konulu proje tanıtım toplantısı için İnsan Hakları Derneği’ne yaptığı daveti, Adalet Bakanlığı katılımınızı uygun görmedi” diyerek geri çekti. Yaşananlara sert tepki gösteren İHD, UNICEF Türkiye Ofisi’nin çocuklar yararına fazla bir katkı sunamayacağının ortaya çıktığını belirterek, UNICEF’i kendileriden özür dilemeye çağırdı. UNICEF programa katılım zamanı geçtikten sonra İHD yöneticilerinden özür diledi ve bir açıklama yaparak sorunun “yanlış bir iletişimden” kaynaklandığını duyurdu. İHD, program saatinden sonra gelen bu davete katılmadı. l ANKARA / Cumhuriyet haber EDİTÖR: SERKAN OZAN / ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ZARİFE SELÇUK 1725 Aralık bazısını uçurdu bazısını böyle süründürüyor 1725 Aralık’ın uçurdukları iktidara ya lar da TOMA’larla ilk 500’e girdiler. kın işadamları. Peki 1725 Aralık’ın İlk 500’e giren şirketlerin süründürdükleri kim der listesinde 1725 Aralık’tan seniz. Onu da duayeni sonra Allah’ın “Yürü ya ku miz Melih Aşık dün yaz lum” dediği birkaç şirket mış. göze çarptı. 4 bin kişinin gözaltına Tapelerde millete küfür etmesiyle tanıdığımız Mehmet Cengiz’in şirketi Cen Mehmet Cengiz (sağda) Erdoğan’dan ödül alırken. alındığı, 800 kişinin tutuklandığı paralel operasyonlarında bir sanık giz Enerji, bir önceki yıl savcıya soruyor: 488’inci sıradayken, 165’inci sıraya İktidar partisi de cemaat ile yıl çıktı. Yani tam 323 basamak yüksel larca iç içe çalıştı, birlikte icraat di. Aynı şirketin 2012 yılında esami yaptı, onlar neden suçlanmıyor da si okunmuyordu, ilk 500’de bile de ben suçlanıyorum. ğildi. Savcı yanıt veriyor: Cengiz Holding’in ortağı Limak Eğer 1725 Aralık’ta onlar gi Holding ise 44 basamak yükselerek bi “Kandırıldım” diyerek cemaat 153’üncü sıraya yükseldi. ten ayrılsaydınız siz de suçlanma Günümüzün bir başka şanslısı da yacaktınız. TOMA üreten Katmerciler oldu. On Ve sanık tutuklanıyor. Beyoğlu’nda iftar çadırından Suriyeli çocukları kovmuşlar Gazeteci Cansu Pişkin, Beyoğlu’nda belediyenin iftar çadırına gidip izlenimlerini yazmış dünkü Evrensel’de. “İftar sofrasına kapasiteyi aşmayacak şekilde herkes girebilir diyen görevliler, bariyerleri aşıp masalara oturan Suriyeli mülteci çocukları yerlerinden kaldırıp alandan çıkarıyor. Bu sırada bir çocuk ilişiyor gözüme. Masayı boydan boya kapatan beyaz örtünün altına giriyor, güvenlik görevlisini at latırım umuduyla. Ancak fark ediliyor ve o da diğerleri gibi alandan uzaklaştırıyor.” Pişkin’in notlarına göre Suriyeli çocuklar, herkes iftarını taMisbah Demircan mamladıktan sonra artacak yemekleri beklemişler. Ey Beyoğlu Belediye Başkanı Misbah Demircan! Bu davranış insan onuruna yakışmıyor. Umarız sadece Suriyeli diye bir grup çocuğa böyle davranmak, orucunuzu sakatlamıyordur? Duygu Asena’nın kitabından vekilin ‘kadın’a bakışı “Yarım kadın, eksik kadın” tartışması “Kadının Adı Yok” kitabıyla efsane olan gazeteci Duygu Asena’yı akla getiriyor. Şadan Maraş Öymen’in, Doğan Kitap’tan bugünlerde çıkan “Orada Kadınlar Var mı?” kitabında Duygu Asena, bugünkü tartışmaları yıllar öncesinden görüp her şeyi yazmış. Mesela kitapta, eski ANAP’lı milletvekili Rıza Tekin’den söz ediyor Asena bir yazısında. Yıl 1987, henüz AKP filan yok ortada. O ANAP’lı milletvekili şöyle demiş: “Arsızlık yapan kadın dövülmelidir, çarşıda pazarda gezen karıyı, koca sopalamalıdır, kadın okumuş da olsa çalışmamalıdır. Kız çocukları sayılmaz, ben üç karımın üzerine dördüncü karıyı zevkim için alacağım. Eğer Türkiye Müslüman bir ülke olursa, Peygamber’in de diği gibi davranmamız gerekir. Gerekirse kadının kemiklerini kırarım, bu yüzden dayanıklı Doğulu kadın aldım.” Anlaşılan o ki, 30 yıl önce biraz daha cüretkârmış tutucu politikacılarımız. Neyse ki, artık Türk kadınları böyle sözlere pabuç bırakmıyor. Yine Duygu Asena’nın kitabındaki şu sözleri ile bitirelim yazıyı: “Biz kadınlar, el ele tutuşsak ülkenin yarısı ederiz, seçmenlerin yarısıyız biz; çok güçlüyüz, gücümüzü bilelim. ‘Evet kadınlar geliyor beyler… İster korkun, üster ürkün, ister kendinizi yepyeni bir rekabet sayın.’ Ben olsam hiç korkmaz, kapılarımı ardına kadar açardım.” Bizde ‘Yarım’ ama ABD’de tarih yazdı ABD’de Hillary Clinton, Demokratların başkan adaylığını O durumda, başka bir tarih daha yazılacak ve ABD’nin ilk kadın baş kesinleştirdi. kanı olacak. Ayrıca Clintonlar, bir re Böylece tarihe adını yazdı. kor daha kıracak, karıkoca başkan ABD halkı, Trump gibi bir “İlkel” çift olarak tarihe geçecekler. politikacıyı seçmemek için Hillary Bizde ise, kısır politikacılar “Yarım Clinton’ı ilk kadın başkan yapabilir. kadın” demeye devam etsin dursun. Milliyet’te Fikret Bila görevini bıraktı Milliyet’te dün enteresan bir gelişme yaşandı. Genel Ya Şimdi tabii herkesin merak ettiği yeni genel yayın yönetmeninin kim yın Yönetmeni Fikret Bila 3 yıl olacağı. İki ay önce muhafazakâr sonra görevinden sürpriz bir şekil kesime yakınlığıyla bilinen kö de istifa etti ve gazeteyle bağları şe yazarı Mehmet Soysal’ın İc nı kopardı. İstifasında da şu cüm ra Kurulu Başkanlığı’na getirilme lerere yer verdi: “Değerli çalışma si Milliyet’te büyük tartışma yarat arkadaşlarım, üç yıldır yürüttüğüm Fikret Bila mıştı. Soysal’ın atanması önce ilan genel yayın yönetmenliği göre edilmiş sonra geri çekilmiş ve da vimden bugün (dün) itibariyle istifa etmiş ha sonra tekrar ilan edilmişti. Şimdi ister bulunuyorum. misiniz Mehmet Soysal genel yayın yö Başta Sayın Erdoğan Demirören ol netmeni olsun. Eğer Soysal bu göreve mak üzere Demirören ailesine ve her za getirilirse Milliyet Grubu’nda taşlar yerin man her konuda desteğini gördüğüm siz den oynayacak demektir. değerli çalışma arkadaşlarıma teşekkür Fikret Bila da Hürriyet’e gidiyormuş, ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.” bizden duymuş olun... Erdoğan çarpıttı Cumhurbaşkanı, Kılıçdaroğlu’nun ‘Hasta yatan PKK’liye de, DHKPC’liye de, kader mahkumlarına da, İslami kesimden mahkumlara da gittik’ açıklamasını DHKPC ve PKK’ye indirgeyerek hedef gösterdi Cumhurbaşkanı Erdoğan, Saray’da muhtarlara verdiği iftarda, katıldığı şehit cenazesi töreninde, kurşunlu tehdide uğrayan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı sert ifadelerine ve “kanı bozuk” tartışmasına devam etti. Kılıçdaroğlu’na saldırıya tepki göstermeyen Erdoğan, cezaevlerindeki yaralı mahkumları partisinin ziyaret ettiğini belirten CHP liderini hedef aldı. Kılıçdaroğlu’nun “Ayrım yapmadık. Biz hapiste hasta yatan PKK’liye de gittik, DHKPC’liye de, kader mahkumlarına da, İslami kesimden mahkumlara da gittik” açıklamasına karşın Erdoğan’ın sadece PKK’lileri ve DHKPC’lileri ziyaret etmiş gibi anlatarak CHP liderini hedef göstermesi dikkat çekti. Muhtarlara seslenen Erdoğan’ın açıklamaları şöyle: Kılıçdaroğlu hedefte Katıldığı canlı yayında ‘Biz yeri geldi hastanelerdeki PKK’lileri ziyaret ettik, yeri geldi DHKPC’liyi ziyaret ettik’ diyor. Böyle bir şey olabilir mi? Ana muhalefetin başı olacaksın, bölücü terör Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün şehit yakınlarına verdiği iftarda hikâyesini anlattığı ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın gözlerini dolduran Binbaşı Necmettin Tetik’i GATA’da ziyaret etti. örgütü mensuplarını ziyaret edeceksin. Neymiş, yaralıymış. Ben milletin idaresine bunları havale ediyorum. Kanı bozuklar Arada bazı kanı bozuklar çıkmıyor mu, çıkıyor. Milletimiz onlara da gereken dersi veriyor. Bunun adı kimiz za man devletine, milletine kurşun sıkan terörist, kimi zaman onlara destek bildirisi yayınlayan sözde aydın, akademisyen oluyor. Bunun adı kimi zaman arabasında teröriste silah taşıyan, evini teröriste tahsis eden milletvekili kimi zaman da kendi ülkesini soykırımla itham eden Almanya’da milletvekili oluyor. Benim mehmedimi şehit edenleri, benim polisimi şehit edenleri kalkıp da onlarla hastanede ziyaret etmek bu milletin değerleriyle bir defa uyuşmaz. Almanya’da kendi ülkesini soykırımla itham eden adam kanı bozuk değil de nedir? Irkçılık değil Ben ‘kanı bozuk’ derken, biyolojik bir kanı bozukluktan, ırkçılıktan asla söz etmiyorum. Bizim kültürümüzde ifade karakterle ilgili bir göndermedir. Bu ülkeye silah çeken teröristin biyolojik olarak hangi milletten olduğunun ne önemi var, bizim gözümüzde onun kanı bozuktur. Erdoğan, iftarın ardından Muhammed Ali’nin cenazesine katılmak üzere ABD’ye gitti. l ANKARA / Cumhuriyet metiner: polemik gayri insani CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Biz hapiste hasta yatan PKK’liye de git tik, DHKPC’liye de, İslami kesimden mahkumlara da gittik” sözlerinin ardından başlayan tartışmaya ilişkin, AKP’li Mehmet Metiner’den Metiner farklı bir yorum geldi. Ce zaevi Komisyonu Başkanı Metiner, TBMM’de yaptığı konuşmada cezaevi zi yaretlerinin polemik konusu yapılmasının “gayri insani ve gayri ahlaki” olduğunu be lirterek, “Cezaevlerini dolaşırken pek çok insanla, örgütüne bakmaksızın, görüşme ler yapıyoruz” dedi. Metiner, “İçerde ya tan kim olursa olsun, hangi örgüte men sup olursa olsun, hastaysa gerekli duyar lılığı gösteririz ve sorunun çözümü için de her türlü katkıyı sağlarız” ifadelerini kul landı. l ANKARA / Cumhuriyet M H P L İ D E R İ B A H Ç E L İ ’ D E N C U M H U R B A Ş K A N I E R D OĞ A N ’ A K A N T E S T İ Y A N I T I : Biz söyleseydik kafatasçı olurduk MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, önceki gün İstanbul Vezneciler’deki terör saldırısını yapanlara “şeytanın emir erleri, kafirliğin kirli eli, imansızlığın ve şerefsizliğin ta kendileri” nitelendirmesinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Anneliği reddeden bir kadın yarımdır” sözlerini anımsatan Bahçeli, “Halt etmiş, patinaj yapmış, kadınlık onurunu incitmiştir” dedi. “Bahçeli, “teröristler cinayet yolculuğundayken MİT Müsteşarı’nın görevden alınıp alınmadığının tartışıldığını” vurguladı. Bahçeli, konuşmasında, Meclis’e sevk edilen askere terörle mücadelede geniş yetkiler veren tasarıyı değerlendirirken “Türk askerinin terörle mücadelede elini güçlendirmek, ihtiyaç duyduğu hukuki güvenceyi daha da genişletmek için elimizden gelen çabayı göstereceğimizden herkesin emin ve müsterih olmasını bilhassa ister ve temenni ederim” dedi. Bugün de olurdu Almanya Parlamentosu’nun 1915 Er NECATİ SAVAŞ Saçlarına Bahçeli’nin sloganını kazıtan partili MHP grup toplantısında ilgi odağı oldu. meni olaylarını “soykırım” olarak kabul etmesini de sert bir dille eleştiren Bahçeli, “tehcirin yerinde ve bugün olsa yine kaçınılmaz olduğunu” kaydetti. Erdoğan’ın “Ne Türk’ü be? Bunların kanları laboratuvar testinden geçmesi lazım” sözlerini de eleştiren Bahçeli, “Ne tuhaftır ki, Erdoğan’ın bu sözlerini biz söylemiş olsaydık, ne ırkçılığımız kalmış, ne de kafatasçılığımız bırakılmıştı. Gelin bir daha kan lafını ağzınıza almayın; çünkü kansızların kanı olmaz, kanı bozuklardan tertemiz kan çıkmaz.” l ANKARA / Cumhuriyet KALIN: YPG, Mınbiç’e giremez Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, YPG’nin Mınbiç’e girmesinin söz konusu olmadığını belirterek MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın görevinden alındığı iddialarını yalanladı. Cumhurbaşkanlığı Kalın Sarayı’nda basın toplantısı düzenleyen Kalın, ABD’nin Mınbiç operasyonunu YPG ile yürüttüğü, Mınbiç’e YPG’nin girmeyeceği yönündeki garantinin Türkiye’yi ikna edip etmediği yönündeki soru üzerine, kendilerinin de bu bölgeden IŞİD’in çıkarılmasını istediklerini söyledi. Mınbiç operasyonunu Suriye Arap Koalisyonunun yönettiğini belirten Kalın, “YPG Mınbiç içine girmeyecek, lojistik destek sağlayacak. Girmeleri etnik gerilimleri tetikleyecek gelişme olacaktır. Süreci yakından takip ediyoruz.” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle