25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 6 Mayıs 2016 6 haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Bozdağ başkanlığında ekimde erken seçim Bir ‘idman topu’ olarak Davutoğlu 7Haziran 2015 seçimleri sonrası beş liderin (Davutoğlu, Kılıçdaroğlu, Bahçeli, Erdoğan ve Demirtaş) seçim performansı üzerine hazırladığım yazı dizisinde Ahmet Davutoğlu’nu değerlendirirken kendisini ilkin bir akademik makalesi aracılığıyla tanıdığımı belirtmiştim. Sözünü ettiğim o çalışmanın başlığı oldukça manidardır ve on yıllar önceki “Ahmet Hoca”yı çarpıcı biçimde ayrımsatır: “The ReEmergence of Islamic Thought in TurkeyIntellectual Transformation”. Yani: Türkiye’de İslâmî Düşüncenin Yeniden Doğuşu – Entelektüel Dönüşüm. Davutoğlu bu makaleyi çiçeği burnunda ama oldukça ümit vaat eden bir akademisyen olarak 1986 yılında yayımladı. Tam 30 yıl sonra bugün, tek kelimeyle “hicran”la nihayet bulmuş siyasi kariyerini noktaladıktan sonra yeniden akademik ortama dönmesi söz konusu olursa eğer, Ahmet Hoca’nın kaleme alacağı makalenin başlığı şimdiden belli denilebilir: “The Emergence of PostMortem Islamism in Turkey – Deintellectual Transformation”. Yani: Ölümsonrası, diğer deyişle “mortu çekmiş” İslâmcılığın Türkiye’de doğuşu; buraya kadar tamam da “deintellectual” tek kelimeyle nasıl çevrilecek Türkçeye?.. Oxford sözlüğü, eğitimde ve toplumda genel bir seviye düşüklüğü, bayağılaşma ve hadi telaffuz etmekten kaçınmayalım “eblehleşme” sürecine açılmayı anlattığını kaydediyor sözcüğün… Neyse, onu Türkçeleştirmeyi Ahmet Hoca’ya bırakalım!.. HHH 7 Haziran seçimleri temelinde kaleme aldığımız o yazıdan sonra, malum, 1 Kasım “tekrarseçim”leri sonucu, koltuğu kollamanın yolunu memleketi kan ve dehşete boğmakta bulan bir “korku iktidarı”na manivela olmaktan öteye gitmeyen bir başbakanlık yürüttü Ahmet Hoca. En acısı, kendisinin onaylamadığı, gazetecilerin tutuklu yargılanması, akademisyenlerin bir imza nedeniyle içeri alınmaları gibi uygulamaları dahi açıkseçik, dolaysız, “ama”sız, “fakat”sız bir şekilde dile getirmekte zorlanmasıydı. İnandıklarını ifade etmekte mahcubiyetle, inanmadıklarını dillendirmeye mecburiyet arasında zihinselruhsal bir gelgitte kaldı sık sık. Ama böylesi bir gelgitli ruh hali sergilemesi bile körü körüne itaat isteyen muktedir için onu “tart etme” yolunda bahane oluşturmaya yetti. Ve dünbugün olanlardan anlıyoruz ki eskinin Kasımpaşalı golcü futbolcusu Tayyip Erdoğan’ın başkanlık rejimi yolunda son vuruşları yapmak için sahaya çıkacağı mücadeleye hazırlanırken, “final”e giden yolda bir “idman topu” olmuş Ahmet Hoca… Onun 20 aylık başbakanlığı, aslında “Başkanlık Finali”ne hazırlık yolunda bir kamp dönemi imiş!.. Yahut belki de tasvirimizdeki mecazı, futboldan değil atletizmden devşirmeliyiz. Uzun mesafe yarışlarında dünya rekoruna koşan bir atletin hızını yüksek tutmasına yardımcı olan bir “tavşan atlet” gibi, Davutoğlu da Erdoğan’ın başkanlık koşusuna tempoyu belirleme yolunda katkıda bulundu. HHH Bundan öte söylenecek pek bir şey yok. Ortada ne bir siyasi kriz, ne bir saray darbesi, ne de demokrasiyi diktatörlüğe yedirmiş “demokratör” iktidardan beklenmedik bir gelişme var. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi ve biz zaten Davutoğlu’nu da Abdullah Gül’ün, Bülent Arınç’ın, Hüseyin Çelik’in yanında göreceğimiz günlerin yakın olduğunu bilmekte, yazmakta ve ona “Kulübe hoş geldin Ahmet Hoca” diyeceğimiz günü beklemekteydik. Yine de içimde bu beklentinin yerini bulmasından kaynaklı bir ferahlık falan yok. Daha çok, hayat yolculuğu bambaşka tezahür etseydi bir entelektüel olarak her daim nazarıitibara alacağım bir ismi, dinbaz bir “deentelektüel dönüşüm”e kurban vermiş olmanın hüznü var. Onun siyasi serüveni üzerine değerlendirme yapmaya kalksam, gazetemde 10 Haziran 2015 tarihinde kaleme aldığım, yukarıda da değindiğim tafsilatlı analizi üç aşağı beş yukarı tekrarlamak durumunda kalacağım. Bu, okurlarımıza haksızlık olur. Ancak okumamış olup merak edenler için de web sitemize bir bağlantısını koyarak, o yazının aslında her şeyi özetleyen üst ve alt başlıklarına göndermeler eşliğinde Davutoğlu’na dair son sözlerimizi söyleyelim: Siyaseten yükseldikçe ilmen görünmez oldu. Münevver altyapısını AKP macerasında harcadı. Müflis bir siyasetçi olarak kaybolmayı, mütevazı bir sosyal bilimci olarak iz bırakmaya tercih etti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ‘Ak Saray’da yaptığı görüşmenin ardından AKP’de alınan olağanüstü kongre kararıyla ilgili konuşan bir Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi, ekim ayında erken seçime gidilebileceğini söyledi. Erdoğan ve Davutoğlu arasındaki sorunların ayyuka çıkmasının ar dından önceki akşamki kritik görüşmede, AKP’nin olağanüstü kongreye gitmesi kararı alınmıştı. 22 Mayıs’ta yapılacak olağanüstü kongrede Davutoğlu’nun aday olmayacağı belirtilmişti. Davutoğlu, ‘veda konuşması’nda “Son MKYK’de yaşananları, ki ilk imzayı kendim attım, takip edilen yöntemi refik olma özelliğiyle bağ daştıramadım” demişti. Akşener başa geçerse Reuters’a konuşan MYK üyesi, “Şayet MHP’de mevcut durum devam ederse, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın genel başkanlığında ekimde erken seçim bekleyebiliriz. Ancak bir sürpriz olur ve olası kongrede MHP’de Meral Akşener başa geçerse, o zaman 2019’a kadar seçimsiz gi dilebilir” dedi. Reuters’a göre AKP’ye yakın ikinci kaynak ise “Erdoğan başkanlık sistemi için gerekli çoğunluğa sahip olmak için hızlı hareket edecek. Bunu tasarlayacak bir parti yapısı ve lider başa getirilecek” dedi. AKP’ye yakın çevreler genel başkanlıktan olan Davutoğlu’nun yerine Bozdağ’ın gelebileceğini ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da kısa süre sonra görevden alınacağını söylemişti. Erdoğan’ın arzusu‘Saray darbesi’ni anayasa hukukçuları değerlendirdi Pasif başbakan Cumhuriyet, Davutoğlu’nun vedasını, AKP’nin kongreye gideceğini ve Bekir Bozdağ senaryolarını dünkü sayısında manşetten Saray Darbesi başlığıyla duyurmuştu. Kılıçdaroğlu, Davutoğlu’na hakkını helal etti ‘Bunun adı 4 Mayıs Saray darbesidir’ CHPGenel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, olağanüstü kongre ile AKP Genel Başkanlığını bırakacağını açıklayan Başbakan Ahmet Davutoğlu için “Bütün haklarımızı helal ediyoruz” dedi. Yaşananları “4 Mayıs Saray darbesi” olarak tanımlayan Kılıçdaroğlu, “28 Şubat post modern darbesini de aşan bir niteliğe sahiptir. Erbakan başbakanlıktan uzaklaştırılmıştı. Davutoğlu başbakanlığı bırakmak zorunda kalmıştır. Bunun 28 Şubat’tan farkı, ‘dava arkadaşım’ dediği kişi tarafından darbenin gerçekleştirilmiş olmasıdır” diye konuştu. “Davutoğlu, kendisine ve partisine oy veren 23 milyon 531 bin kişinin iradesi ile değil, bir kişinin iradesi ile koltuğundan ayrılmak zorunda kalmıştır” diyen Kılıçdaroğlu, Davutoğlu’nun boyun eğerek dikta yönetimine zemin hazırladığını dile getirdi. Kılıçdaroğlu, “Saray darbesine açıkça direnmesi gerekirdi. Demokrasi adına Sayın Davutoğlu’nu GEÇMİŞ OLSUN TELEFONU Kılıçdaroğlu “hakkını helal ettikten” sonra, basın toplantısının ardından Çankaya Köşkü’ne geçen Başbakan Davutoğlu’nu telefonla aradı. Kılıçdaroğlu’nun bırakma kararı alan Davutoğlu’na geçmiş olsun dileklerinde bulunduğu belirtiliyor. savunmak bize düştü” ifadelerini kullandı ve “150 yıllık parlamento geçmişimizi diktatörün beklentilerine teslim etmeyeceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu “Başbakanlık koltuğundan ayrılmasının kendi tercihi olmadığını’ ifade etti. Kendi tercihi değilse, hangi gerekçe ile Başbakanlıktan ayrıldı” diye sordu. l ANKARA ‘HELAL’ TEPKİSİ CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Başbakan Davutoğlu için kullandı ğı ‘Helallik boynumuzun borcudur, tüm haklarımızı helal ediyoruz’ sözlerinin ardından sosyal medyada “helallik tar tışması” başladı. Davutoğlu’nun başba kanlığı döneminde yaşanan olayları ha tırlatan ve Kılıçdaroğlu’nun açıklama larına tepki gösteren kullanıcılar, “he lal etmiyoruz” diyerek Davutoğlu’nu eleştirmeye devam etti. CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, Kılıçdaroğlu’nun açıklamasının ardından Davutoğlu’nu kas tederek “Kısa baş bakanlık dönemine en çok ölüm sığdı ran Başbakan ola rak tarihe geçtin. Arkanda sana hak kını helal etmeye cek yüzlerce insan bıraktın...” sözle ri ile helallik tartış masına katıldı. Tanrıkulu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Başbakan Ahmet Davutoğlu’na karşı yaptığı “Sa ray darbesi”ni anayasa hukukçula rı değerlendirdi. Prof. Dr. Ergun Özbu dun, “Kendisiyle yüzde yüz uyumlu başbakan ve genel başkan arzu ettiği açık” dedi. Prof. Dr. Nec mi Yüzbaşıoğlu da “Ar ka planda, pasif bir baş İKLİM ÖNGEL bakan isteği var” yorumu yaptı. ‘Erdoğan’ın iradesi hÂkim oluyor’ nProf. Dr. Ergun Özbudun Fiilen bir başkanlık sistemine geçildiğini Cum hurbaşkanı ifade ediyordu. Bu durum da o tutumuyla tutarlıdır. Parti içinde ki hâkim unsurun da kendisi olduğu gö rülüyor, değişen fazla bir şey yok. Ken disiyle tamamiyle, yüzde yüz uyumlu bir genel başkan ve başbakan arzu etti ği açık. Hükümeti kuranlar ve başından bulanan itiraz etmedi ği sürece hukuken ya pılacak bir şey yok. Şu an yürürlükte olan, ana yasadaki sistem değil. Anayasanın hükümet sistemi tüm eksiklikle rine karşın parlamen ter sistemdir, etkili unsurun da başbakan ve Özbudun bakanlar kurulu olması gerekir. Bunun böyle olmadığını görüyoruz, ama huku ken yapılacak yok. Hükümetin “Yetki be nimdir” diyebilmesi gerekir. Demedikle ri ve demeyecekleri anlaşılıyor. Sonuçta da Erdoğan’ın iradesi hâkim oluyor. ‘Müdahale yeni değil’ nProf. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu: Cumhurbaşkanı’nın hükümete müdahalesi yeni değil. 7 Haziran’dan Yüzbaşıoğlu beri koalisyon kurdurmama yönündeki çabalarını biliyoruz, kendisini tarafsız cumhurbaşkanı olarak görmüyor. “Fiili durum oluşmuştur” diye ifadesi de var. Davutoğlu’nun ayrılması konusunda müdahalesi bir sürpriz değil. Bu süreç, daha az inisiyatif kullanacak bir başbakan istiyor izlenimi veriyor. Fiilen kendisini yetkili görüyor ve “İki başlılık olmaz” diyor. Demek ki Davutoğlu’nu iki başlılık olarak kabul ettiğine göre, bunun yerine daha az inisiyatif kullanan bir başbakanla, daha cumhurbaşkanına tabi bir başbakanla çalışmak istediği anlaşılıyor. Daha yetkili olacağını ifade etmişti, icraatları da bu doğrultuda oldu. Kendisi güçlü konumda olduğuna göre daha pasif durumda bir başbakan arzusu var. Nihai arzusu başkanlık sistemine geçilmesi. Olup bitenden, o geçiş zamanına kadar kendisine daha bağımlı bir başbakan arzu ettiğini anlıyorum olup bitenlerden. Demirtaş: Gizli ajandayı durduracak bir biz kaldık MAHMUT LICALI rasyonda, yeniden çatışmalı ortama evrilen Kürt sorununda siyasi D çözüm arayışlarını tümden sonokunulmazlık konusundaki anaya landırabileceği belirtilerek “Sisa değişikliğinin Genel Kurul aşa yaset kanallarının hukuksuzca ması öncesinde HDK ve DTK tarafından kapatılması barış arayışlarına yaklaşık 260 kurumun destek verdiği vurulmuş ağır bir darbe olacak ortak deklarasyon dün açıklandı. Dekla tır. Bu teklifin derhal geri çekilme sini talep ediyoruz” görüşü bildirildi. Daha sonra bir konuşma yapan Demirtaş, 7 Haziran’dan bu yana saray darbesi sürecinin yaşandığını ifade etti. HDP’ye yönelik saldırıların darbe sürecinin tamamlanması amacıyla yapıldığını söy mirtaş, “Şimdi miadı dolmuştur. Davu leyen Demirtaş, “Kendi gizli ajandası toğlu ne demişti? ‘Bu ülkeyi kimin yöne nı durdurabilecek parlamento içi ve dı teceğine halk karar verir’ demişti. Ha şı güçler ortadan kaldırılmadıkça onun di çık bir daha söyle bakalım. Bu ülke kâbusu olacağız. Saraydaki zat bunu yi kimin yönettiğine saraydaki karar ve çok iyi biliyor” diye konuştu. riyor. Bunun adı darbedir, darbe. Bunun Sarayın bütün kirli işlerini adı diktatörlüktür” diye konuştu. Davutoğlu’na yaptırdığını belirten De l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle