22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Bibi’yi aşırılıkçılıkla suçlayıp istifa etti İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun yeri ne aşırı sağcı Avigdor Lieberman’ı atayacağı Mo şe Ya’alon savunma bakanlığı ve vekillikten is tifa etti. Ya’alon Bibi’yi “aşırılıkçı, kışkırtıcı, mezhepçi” diye niteleyip “Umarım seçmen Moşe Ya’alon ne kadar tehlikeli olduğunu fark eder” dedi. Cumartesi 21 Mayıs 2016 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Bu açıklama tartışılıyor Trump anketlerde Clinton’ı yakalıyor Kasımdaki ABD başkanlık seçimleri için CBS/NYT anketine göre kayıtlı seçmenlerin yüzde 47’si Demokrat aday Hillary Clinton’ı, yüzde 41’i Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ı destekliyor. Geçen ayki ankette Clinton 10 puan öndeydi. Demokratların adayı Sanders Trump olursa, Trump’ı 51’e 38’le yenecek. 7 nilwgun@cumhuriyet.com.tr Arap İsyanlarının beşiği Tunus’ta İslamcı parti Ennahda’nın “siyasal ruz. Bu siyasetçiler için iyi bir şey, bu sayede artık siyasi amaçlarla dini suistimal İslam’ı terk ettiği” açıklaması önceki gün etmekle suçlanmayacaklar. Din için de iyi den beri büyük tartışma yarattı. Parti bir şey, çünkü siyaset tarafından rehin nin siyasetle dini ayırdığını resmen ilan alınmayacak” dedi. edeceği haftasonundaki kurultayı öncesi Fransız solunun gazetesi Le Monde’a ‘Referans noktamız İslam’ konuşan Ennahda lideri Raşid Gannu Ennahda lideri “Siyasi faaliyetlere odak şi, Arap İsyanları sonrası Tunus’ta siyasi lanan bir parti olma yolundayız. Siya İslam’a yer olmadığını söyledi. si İslam’ı terk ediyoruz ve demokratik ‘Din için de iyi bir şey’ İslam’a geçiyoruz. Artık siyasi İslam’ın temsilcileri olduğunu iddia etmeyen Bir zamanlar sıkı şeriat uygulanması Müslüman demokratlarız” diye konuş nın savunucusu olan Gannuşi “Tunus ar tu. Ennahda’yı “siyasi, demokrat ve si tık bir demokrasi. 2014 anayasası aşırı la vil bir parti” diye niteleyen Gannuşi, yine iklik ve aşırı dinciliğe sınırlamalar getir de referans noktasının tarihi ve modern di. Biz dinsel faaliyetlerin siyasi faaliyet İslam’ın değerlerinde yatmasının değiş lerden tümüyle bağımsız olmasını istiyo meyeceğini söyledi. Tunus’ta 2011’deki halk ayaklanması sonrası ilk seçimi Ennah Seküler damarın gücüda,ikincisinilaiklerinkoalisyonuTunus’unÇağrısıkazandı. Tunus’ta Ennahda’nın siyasal İslam’dan vazgeçmesi, sekülerler karşısında ‘yenilginin’ teslimi. Raşit Gannuşi’nin ‘Müslüman Demokrat’ savı ise iktidarla sınanmaya muhtaç Talihin azizliği mi, yoksa tarihi kıvranış mı? Dünyada “siyasal İslam’ın demokra ANALİZ ayırmak” ve “Müslüman Demokrat” olmak. Yani “aşinayız”. AKP’nin 2000’lerin başında gü siyle var olabileceğine” dair verilen cü ele almadan önceki söylemi. tek örnek Tunus’tan “sıradışı” bir Farkı, Ennahda’nın 5 yıllık se çıkış geldi. Müslüman Kardeşler’in rüveninde gücü tek başına ele Tunus versiyonu Ennahda’nın almadığı/alamadığı. (Uyanış Hareketi) lideri Raşid Gannuşi, “Siyasal İslam’dan vazgeçtiklerini” duyurdu. Beyanı çarpıcı. Lakin baştan söyleyelim, bu; 2011’de CKaeryadna 2011 Ocak’ında 23 yıllık diktatör Bin Ali uçakla Riyad’a yollandıktan hemen sonra Tunus’taydım. Yasemin kokulu is Arap isyanının kıvılcımını çakmış yanı izledim, Selefi azınlık dı ülkede siyasal İslam’ın “yenilgisinin” tes şında ‘dini söylemle’ temellendirene rast limi olduğu kadar; 1956’da Fransa’dan ba lamadım. Nepotik/kleptokratik rejime kar ğımsızlığı sağlamış ‘Tunus’un babası’ la şı hakadalet arayışıydı. Ekim 2011 seçim kaplı kurucu lider Habib Burgiba’nın siya lerini ise Ennahda yüzde 39.7 ile kazandı. si geleneği, seküler modernleşme, eğitimli Ennahda,“İhvan’ın en soft versiyonu”. orta sınıf, sendikal yapı ve sivil toplumun Nitekim o kargaşada koalisyonu seçtiler. direnişinin tezahürü. Samimiyetini ise za Ama ellerindeki güçle dini siyasete alet et man gösterir. tiler. Selefilere hızla alan açıldı, eli bıçak Aşinayız lı/sopalı ‘Devrim Koruma Birliği’ de kuruldu. Ülke Suriye’ye cihatçı yatağına döndü. ‘İslam alimi’ Gannuşi, ironiktir, beyanı Dönüm noktası Mısır İhvanı’nın 2012’deki nı tıpkı AKP gibi haftasonundaki Ennah ihtirası oldu. Muhammed Mursi’nin ‘fira da kongresi vesilesiyle yaptı. Vurgusu “di vun’ lakabı alma pahasına kendileri dışın ni siyasi faaliyetlerden/manipülasyondan daki kesimleri dışlayıp katı şeriat dayatan anayasayı getirmesinin maliyeti, Temmuz 2013’te devrilmekti. Aynı yıl Tunus’ta iki seküler siyasetçi, (Şükrü Belayid ve Muhammed Brahmi) öldürülüyor, Ensar el Şeriat turistik tesisleri vuruyordu. Halk sokağa döküldü. Güçlü sendikalar devreye girdi. Ennahda, yeni anayasa yapımı ve teknokrat hükümetle yeni seçime zorlandı. Zihniyeti sergileyen Ennahda zihniyetini Ocak 2014’te onaylanan anayasa tartışmalarındaki tavrı sergiler: “Şeriat’ın yasaların temel kaynağı olması; dine hakaret yasası, ifade özgürlüğünün dinle sınırlandırılması; Ramazan’da yemenin suç kılınması; idam cezası, çocuk evlat edinmeye yasak; kadınların erkeğin “bütünleyicisi” kılınması, evlilik yaşının 14’e indirilmesi.” Ennahda seküler siyasileri ‘kâfir’ de ilan etti. Seküler Tunus direndi, Mısır’ı anımsayan Ennahda durdu. Böylece ‘huku kun üstünüğüne dayalı sivil cumhuriyet’ vurgulu ‘inanç, vicdan ve ibadet özgür lüğünü koruyan’ laik anayasa çıktı. Ekim 2014’te Ennahda 10 puan yitirip yüzde 31’e düşerken, seküler Tunus’un Çağrısı bloğu yüzde 39’la seçimi kazandı. Ennahda yine koalisyona girdi. Bugün Gannuşi arzuladıkları şeriat anayasasının çıkmamasını “Konsensüs yoktu, bu yüzden gündem dışı bıraktık” diye yorumluyor. 22 yıl Britanya’da sürgün yaşaması, diyalog ve tavizi seçmesi, tek adamlık taslamaması dikkat çekici. Tabii bunu pragmatizmine de yorabiliriz. Geçen kasımdaki Türkiye ziyaretinde yaptığı söyleşi ise AKP ve Erdoğan nezdinde “demokrasi anlayışını” gösterir. Batılılara “Erdoğan’a neden diktatör diyorsunuz’ diye çok sorduğunu anlatmış, “Darbe ile mi gelmiş, seçimde hile mi yapmış, bazı olayların üzerini örtüp yasaklamış mı, Batı’ya düşmanlık mı yapmış, rakiplerini mahkum etmek için hapishaneler mi kurmuş” demişti. Yani en iyi ihtimalle ‘bihaber’... Peki Ennahda ‘siyasal İslamcılığı’ terk eder mi? İşte orada durmalı. Zira süreç bize siyasal İslam’ın asıl yüzünü muhalefette değil iktidarda gösteriyor. YPG Rakka yolunda Irak’ta sokağa çıkma yasağı ABD IŞİD’in Suriye’deki kalesi Rakka’ya attığı broşürlerde ilk kez halkın kenti terk etmesi uyarısı yaparken, YPG liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Rakka’yı kurtarma operasyonunun birkaç gün içinde başlayacağını iddia etti. Ocak 2014’ten beri IŞİD’in elindeki Rakka vilayetinin kuzeyinde bazı toprakları ele geçi ren SDG, ABD’nin ha va desteğiyle birkaç günde Rakka operasyonunu başlatmaktan söz ediyor. Buna göre 3 koldan başlayacak operasyon için ABD SDG’ye zırhlı araçlar ve ağır silah sevk ederken, 300 ABD askeri de silah eğitimi veriyor. “ABD uzun zamandır Rakka’nın alınmasını istiyor” diyen SDG sözcüsü Tackır Kobane, Sputnik’e şunları anlattı: McGurk Müslim’in evinde “PYD lideri Salih Müslim ve ABD Başkanı Barack Obama’nın koalisyon temsilcisi Brett McGurk, salı günü helikopterle Kobane’ye geldi. Müslim’in evinde yapılan gizli toplantıda Rakka, Mınbıc ve Cerablus gündeme geldi. ABD’li yetkililer Rakka’nın alınmasıyla IŞİD’in çökeceğini belirtti. Rakka’ya müdahale kararı çıktı.” Rusya’dan ABD’ye teklif Rusya ise ABD’ye 25 Mayıs’tan itibaren Kaide’nin Suriye kolu Nusra’ya birlikte hava operasyonu düzenlemeyi teklif etti. Ortak operasyonlarda Türkiye sınırından militanlara silah taşıyan konvoyların da vurulmasını içeren teklifi ABD reddetti. Irak’ın başkenti Bağdat’ta reform için haftalardır protesto gösterileri düzenleyen isyancı Şii lider Mukteda Sadr’ın taraftarları, bir ay içinde ikinci kez Yeşil Bölge’ye dalıp, bu kez Başbakan Haydar İbadi’nin ofisini bastı. A50skkeirşisyilaarhaalasnadrııldı Hükümet binalarının bulunduğu Yeşil Bölge’de ABD’nin 2003’teki işgali sonrası özel güvenlik önlemleri uygulanırken, dün güvenlik güçlerinin eylemcilere gerçek mermilerle ateş açması sonucu en az 50 kişi yaralandı. Bunun üzerine Bağdat’ta süresiz sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sadr, “kendiliğinden gelişen, barışçı” diye nitelediği protestolara katılanlara ateş açılmamasını isteyip “Yoksa devrim başka bir şekil alır” dedi. Eylemciler, reform hükümetine meclis onayı ve yolsuzlukla ciddi mücadele talep ediyor. NATO ile sıkı Akdeniz pazarlığı Can Dündar’a ifade özgürlüğü ödülü veren İsveçli bakan Margot Wallström toplantıda Çavuşoğlu ile hararetli konuştu. Kerry ise Wallström’e sarıldı. DUYGU GÜVENÇ de netleşecek Ankara, önce AB’nin sü NATO üyesi olmasına karşın, AB üyesi olmadığı için geçmişte ren Sophia operasyonuyla ilgili BM Güvenlik Konseyi’nden çıkaracağı yetki değişikliğini, ardından NATO’nun Et iki kurumun ortak operasyonları kin Çaba Operasyonu’nda sunacağı yet nı veto eden Türkiye, bu kez ki çerçevesini bekliyor. Akdeniz’de ortak operasyon NATO’nun Irak güçlerini eğit lara yönelik veto kartını bek me projesinde ise Ankara ile letmeye aldı. Dünkü NA Bağdat’ın Başika pürüzü var. TO Dışişleri Bakanları top Akdeniz'de özellikle ola lantısında veto kullanma sı Libya operasyonları yan Mevlüt Çavuşoğ na AnkaraAtina ihti lu, 3.5 dakika lafları yansıyor. NATO lık konuşmasını yetkilileri, Ankara’nın “Türkiye’nin po Rusya’ya karşı ittifakın zisyonunu gele Karadeniz’de varlı cek günlerde bir ğını artırması kâğıtla sunaca çağrısına sıcak ğız” diye bitirdi. bakmadıkları Tutumu tem nı belirtti. muz zirvesin Kerry Wallström l BRÜKSEL Ennahda’dan laiklik dersi “Medeniyetler çatışması” AKP Türkiye’sinin alameti farikasına dönüşürken, Tunus’un AKP’si Ennahda, “Medeniyet İttifakı”nın farı olmaya hazırlanıyor. AKP Türkiye’si ile karşılaştırıldığında, Ennahda, çağdaş demokrasilerin duruşuna kat be kat yakın görünüyor. Nobel Barış Ödülü sivil toplum diyaloğu ile işbirliğini temsilen “Ulusal Diyalog Dörtlüsü” olarak bilinen, Tunus’un TÜSİAD’ı, DİSK’i ve Tunus’un insan hakları dernekleri ile barolar birliğine verildiğinde de bunu yazmıştım (Sağnak 17 Ekim 2015)… “Türkiye’de TÜSİAD ve sendikalar, insan hakları platformları, TBB’nin bir araya gelip teröre, kamplaşmalara, rejim krizine, siyasi istikrarsızlık ve kaosa dur dediğini, Cumhuriyetin en ağır bunalımından çıkış adına bir yol haritası sunduğunu düşünün... O yol haritasıyla tansiyonun düşürüldüğünü, sivil toplumda yakalanan “konsensüs” sayesinde AKP hükümetinin 7 Haziran sonrasında yapıştığı iktidar koltuğundan ayrılmayı kabul ettiğini, bir sonraki seçimlere kadar ülkeyi geçici dönemde bir teknokrat hükümetin yönettiğini ve bu gelişmeler sonrasında yapılan seçimlerin ‘normalleşen’ bir ortamda cereyan ettiğini hayal edin” demiş, Tunus’ta yaşananın özetle bu olduğunu belirtmiş, “AKP’nin Tunus versiyonu Ennahda’nın böylece ülkenin tek sahibi gibi davranmaktan vazgeçmek zorunda kaldığını” eklemiş, bizde “iktidar gaspı yapan AKP’nin aksine” Ennahda’nın (laik) Nida Tunus’la koalisyon kurabildiğini anlatmıştım. “Ulusal Diyalog Dörtlüsü”ne sonuçta Nobel bunun için verilmişti. Mkeüşsfliüman demokrasinin Sivil toplum ve hükümet kanadında bu çok önemli gelişmeler kaydedilirken; Tunus’un İslamcı partisi Ennahda da şimdi tarihi bir viraj eşiğinde görülüyor. “Virajı” devrim olarak nitelemek için çok erken. Ama “Müslüman Kardeşler” bağları ile bilinen Ennahda lideri Raşid Gannuşi’nin söylemlerini hayata geçirmesi halinde, 5 yıllık Tunus demokrasisi bir eşik daha atlayacak. Gannuşi’nin bu hafta sonu yapılan “tarihi” parti kongresi arifesinde ettiği laflar, AKP’nin ilk iktidar yıllarındaki “Milli Görüş gömleğini çıkardık” “Biz Müslüman Demokrat partiyiz” çıkışlarını andırıyor. Türkiye’de bu ifadelere laikler o yıllarda nasıl kuşkuyla yaklaştıysa, Tunus’ta laik kesim de şimdi Gannuşi’nin “Biz siyasi İslam’dan çıkıp Müslüman Demokrasiye giriyoruz” sözüne kuşkuyla yaklaşıyor. Nitekim Tunus gazetelerindeki okur yorumlarına baktığınızda; “Ben işte buna gülerim!”/“Hadi bakalım!” kıvamında değerlendirmelerle karşılaşıyorsunuz. AKP’nin “ılımlı İslam demokrasisi” markasıyla pompalandığı yıllarla, Ennahda’nın bugün bu yeni “Müslüman Demokrat formatlanması” arasında Batı’nın oynadığı rol açısından hiç kuşkusuz bir paralellik var. 2000’ler başında İslam dünyasında Batı’nın favori partneri AKP idi. Bugün Ennahda, AKP’nin o yıllarda aldığı özel ilgiye benzer bir ilgi alıyor. Verilen “Nobel” örneğinde görüldüğü gibi, Batı Tunus’u demokrasi alanına çıpalamak gayreti veriyor. Bunun siyasi aktörler üzerinde elbette bir etkisi oluyor. Tek tipleşmeye karşı Bu “özel Batı etkisi”nin ötesinde; Gannuşi’nin, bizdeki AKP kodamanlarına nazaran mevcut dünya konjonktüründen ayrıca çok büyük ders çıkardığı hissediliyor. Örneğin “Siyasi İslam, El Kaide ve IŞİD tarafından sakatlandı” diyor Gannuşi: “Biz cihatçı İslam aşırılığı ile Müslüman demokrasi arasına farkı koymak zorundayız!” “(Dindar) tek tip insan” yerine “farklılıkları gözeten barış içinde bir arada yaşamanının önemini” vurguluyor. “Kadın erkek eşitliğine karşı çıkmak” yerine; “Bunun Tunus için aşılmış bir sorun olduğundan” dem vuruyor ve “kadınların kamuda daha çok yer almasını” istiyor. “Ümmet” yerine bizdeki “Anadolu İslamı”na karşılık gelen bir “Tunus İslamı”ndan bahsediyor. “Tunus’ta siyasi İslama yer yok. Dinin siyasette yeri yok. Tunus bir demokrasi” diyor. Gannuşi’nin “sekülerleşmesi” lider olarak yalnız başına aldığı mesafenin sonucu değil. Her şey toz pembe olmasa da, Tunus demokrasisi, 2011’den bu yana Türk demokrasisinin almadığı kertede uzun yol katetmiş görünüyor. Son kamuoyu yoklamaları Tunus’ta “halkın yüzde 73’ünün din ve siyasetin ayrılmasından yana” olduğunu ortaya koyuyor. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle