19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 25 Mart 2016 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ haber 7 Cumhuriyet’e ve Birgün’e terör soruşturması İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet ve Birgün gazeteleri hakkında, Berkin Elvan’ın Gezi Parkı eylemlerinde polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesiyle ölümüne ilişkin haberde bir polis memurunun hedef yapıldığı iddiasıyla soruşturma başlattı. “Terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerini hedef gösterme” iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve haberin yayımlanmasıyla ilgili sorumlular ile Birgün gazetesi yöneticilerinin ifadelerinin alınacağı belirtildi. Jandarma Kriminal Laboratuvarı Berkin Elvan’ın başından vurulduğu olay gününe ilişkin TOMA görüntülerini inceleyerek soruşturmadaki şüpheli sayısını 1’e indirmişti. Gazetemiz de geçen günlerde şüpheli polis Emin Y.’nin 9 Mart tarihli şüpheli ifadesini haberleştirmişti. Berkin Elvan’ın ölümüne ilişkin soruşturmayı yürüten 3 Cumhuriyet savcısı, gazetemiz ve aynı içerikte haber yapan Birgün gazetesi hakkında bir polis memurunu hedef yapacak şekilde yayınlar yaptığı iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda, olayın faili olduğu iddiasıyla bir polisin ismini ve fotoğrafının yayımlandığı, hedef gösterici yayınlar yapıldığı iddia edildi. Suç duyu rusu üzerine soruşturma başlatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nun, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve haberin yayımlanmasıyla ilgili sorumlular ile Birgün gazetesi yöneticileri hakkında “Terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerini hedef gösterme” suçundan işlem yapacağı aktarıldı. l İSTANBUL/Cumhuriyet 3 akademisyene 7.5 yıl hapis istendi Savcılık iddianameyi bir hafta içinde hazırladI Güneydoğu’daki çatışmalı sürecin durdurulması için “Bu suça ortak olma yacağız” isimli bildiri ye imza atmaları nede niyle “terör örgütü pro pagandası” suçundan tutuklanan 3 akade misyen hakkındaki soruşturma tamamlandı. Savcılık Esra Mungan, CANAN COŞKUN Kıvanç Ersoy ve Muzaffer Kaya’nın te rör örgütü propagandası yaptıkları id diasıyla 7.5 yıla kadar hapislerini is tedi. Terör propagandası İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Başsavcı Vekili İrfan Fidan’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında Yard. Doç. Dr. Esra Mungan, Yard. Doç. Dr. Kıvanç Ersoy ve Doç. Dr. Muzaffer Kaya geçen hafta gözaltına alınmış, savcılık sorgusunun ardından tutuklanma istemiyle Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevkedilmişlerdi. İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği de “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla 3 akademisyenin tutuklanmasına karar vermişti. Soruşturmayı tamamlayan savcılık 3 akademisyen hakkında 1 hafta içinde iddianame hazırladı. İddianamede Mungan, Ersoy ve Kaya’nın terör örgütü propagandası yaptıkları iddiasıyla 7.5 yıla kadar hapisleri istendi. KCK sorusu Akademisyenler hakkında tutuklama kararı veren hâkimlik kararda, 11 Ocak tarihli, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisinin KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat’ın açıklamalarıyla paralellik gösterdiğini belirtmişti. Bildirinin yayımlanmasının ardından akademisyenlerin basın açıklaması düzenleyerek aynı metni tekrar okudukları ve metinde geçen hususları tekrar ettiklerini anımsattı. Hâkimlik, akademisyenlerin barış talebi adı altında silahlı terör örgütünün propagandasını alenen yaptıklarını savunmuştu. Yard. Doç. Dr. Esra Mungan ifadesinde, “Bizim beyanlarımız barış sürecinin güçlendirilmesine yöneliktir. Devlet 2013 yılında barış sürecini başlattığında biz bu sürece destek vermek istediğimizi belirtmiştik. 11 Ocak 2016’daki basın toplantımızı yeniden başlayan çatışma sürecinin sonlandırılması için yaptık” demişti. l İSTANBUL ‘MAUNGdAN’AaDAlHeA KtÖTÜgHÜCaRE,lEiRpSOY VgE KATeYA’YleA ÇIPcLAKeARAkMA’MUNGAN ERSOY KAYA vhvçnECarilaeKkylukaervöeeüyeıüdoeminyauükntciakşzCuoabcmlüık,bdrluiayetıMşraeeddanaoielu.ooik.zlztdlaüdayuAkvğeaKrıllamhderanazıulielrk”aeıa’uraannu.mamsvlatndv,dfKdiğudpıiğsldfi,Tiznaaıi’eyuteekenitıdıwevsrruhğealrdmulbaeaaşaküpivıgKetzynrybeudşliecıtusiradagomlribterhıib.yyizrha”eöeaşıhrüteıiardanaşlv’tdTcnaiügdcknlıev,uurvdde.kbcrıialieatlkeeMtetıieye2r,el.tlusadearnm“r0erıMruKkeğktmEinıliidkennıiilıvdusBvdAşuelieorggaerlanad.aıdeyşarydadrenrk6gkimyeşınğdinaiiMrçınağeökarme’eisatEı,nk:laeEuğeıaksrGdsk“ön’errinırrbçıMkrnnoüsayetıöagoienoeokrynbonasgaKelısMyiamynavitrgnzöilakaucayedşuuiiövadakrylnastllrikineeaeyra.reıaiekcnçaşeegradrrkaddıtloyilSennaileidıaamkekçksintaMmlbhahiiıer’yşevpeiıthaaiyneivbrierudsldlaiaiirkpk.uyrtykieikğdüçuieasnie CAN DÜNDAR VE ERDEM GÜL AKADEMİSYENLERE DESTEK NÖBETİNDEYDİ Barış bildirisi nedeniyle tutuklanan Boğaziçi Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan için Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde özgürlük nöbetinde olan akademisyenlere Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül de destek verdi. ‘Duvara doğru gidiyorlar’ Dündar, “Yarın belki geç olur bir daha gelemeyiz diye bugünden gelelim istedik. Türkiye burası ama şunu biliyoruz, bu dayanışma bu duvarları yıkacak” diye konuştu. Gül de, “Esra Hoca, hepimizin düşüncesi için içerde mahpusluk yaşıyor” dedi. Dündar, gazetecilerin bugün görülecek dava ile ilgili sorularını da yanıtladı. AKP iktidarı için geri ödeme döneminin başladığını dile getiren Dündar, “Tüm bu korkunun nedeni de bu. Apar topar yasa değiştirmeler, savcı değiştirmeler, yandaş medyada saldırıya geçmeler, bir panik havası var. Buna sevinmemiz lazım. Panik daha çok hataya zorluyor. Tamamen frenden ayağını çekmiş bir iktidar, duvara doğru gidiyor. Nihai adalet sonunda galip gelecektir. Mücadele etmezseniz alamazsınız” dedi. Yarın Silivri Nöbet, bugün, tutuklu akademisyenler Yrd. Doç. Kıvanç Ersoy ve Doç. Dr. Muzaffer Kaya için Silivri Cezaevi önüne taşınacak. Nöbetler 12.0015.00 saatleri arasında gerçekleşiyor. l İSTANBUL Desteğe GELDİK Akademisyenlerin ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlığıyla hazırladığı metne imza atan, Ege Üniversitesi’nde görevli 11 öğretim üyesi ve araştırma görevlisine, ifade verecekleri gün bazı siyasi parti, sendika ve sivil toplum kuruluşlarından destek geldi. Rektörlük kapısının önünde toplanan yaklaşık 100 kişilik gruptan, “Düşünce ve ifade özgürlüğünü kullanan akademisyen dostlarımızla dayanışma için burdayız” açıklaması yapıldı. Hem avukatları hem de onlara destek vermek için gelen arkadaşlarına izin verilmemesi üzerine, özel güvenlik elemanları ile gelenlerin arasında zaman zaman gerginlikler görüldü. l DHA ‘Faşizm söyleme mecburiyetidir’ Mimar Sinan Üniversitesi öğretim üyesi Kıvanç Ersoy ise kendilerine yöneltilen “PKK aleyhine niye bir şey söylemiyorsunuz” eleştirisine, “Faşizm konuşma yasağı değil, söyleme mecburiyetidir. Erdoğan hedef gösterdiği için buradayız. Rektörler ve mahkemeler de saldırıya geçti. Bese Hozat’ın talimatıyla yaptığımız söyleniyor. Bilim insanı olarak talimat almayız. Son patlamayı görünce burasının daha güvenli olduğunu hissettik” karşılığını verdi. Ersoy, “Erdoğan’ı rahatlatmak için içeri attılar” dedi. Akademisyenlere cezada YÖK çatlağı Milli Eğitim Bakanlığı, tasarıya YÖK Başkanı’na soruşturma yetkisini ekledi, hükümet de onayladı SİNAN TARTANOĞLU Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın barış bildirisine imza atan akademisyenlerin cezalandırılması yönündeki ısrarının, önceki gün Meclis’e sunulan yasa tasarısının hazırlanması sırasında sorun yaşanmasına neden olduğu ortaya çıktı. Milli Eğitim Bakanlığı’nca tasarıya “bölücü amaçlarla veya terör niteliğinde eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek, ideolojik ve siyasi amaçlarla eylemlerde bulunmak, bu eylemleri açıkça desteklemek” suçla rından akademisyenler hakkında YÖK Başkanı’na soruşturma yetkisinin verilmesine ilişkin düzenleme eklendi. Bakanlar Kurulu’nda da bu haliyle onaylandı. YÖK’ün Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderdiği taslakta ise akademisyenler hakkında soruşturma yetkisinin sadece üniversite disiplin kuruluna verilmesinin düzenlendiği ifade edildi. Hükümet, önceki gün eğitimle ilgili 28 maddeyi içeren bir torba yasa sundu. Tasarıda; yasaklanmış her türlü yayın, siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, basmak, dağıtmak; siyasi par ti faaliyetinde bulunmak; işi yavaşlatma ve grev gibi eylemler yapmak suretiyle kamu hizmetlerini aksatacak davranışlarda bulunmak, intihal, terör niteliğinde eylemde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek suçları tanımlandı. Bu suçları işleyenlerin kamu görevinden çıkarma cezasına çarptırılacağı öngörüldü. Meclis’e sunulan tasarının en dikkat çeken maddesi bu suçlar hakkında soruşturma açma yetkisinin üniversitelerin yanı sıra YÖK Başkanı’na da verilmesi oldu. Madde, muhalif akademisyenler hakkında soruşturma açılmama sı durumunda YÖK Başkanı’nın devreye gireceği yorumlarına yol açtı. Ancak taslak önerisini daha önce Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderen YÖK’ün böyle bir “süper yetki” istemediği ortaya çıktı. Edinilen bilgiye göre, MEB’e gönderilen taslakta, YÖK’ün sadece rektörler ve dekanlar hakkında soruşturma yetkisi vardı. Ancak Erdoğan’ın ceza isteği, Milli Eğitim Bakanlığı’na yasaya madde ekletti. Böylece barış bildirgesine imza atan akademisyenler hakkında üniversite yönetiminin soruşturma açmama olasılığının da önü kesilmiş oldu. Filler, Vezirler, Piyonlar Uluslararası satrancın birbirinden güzel, heyecanlı, “vay arkadaş” dedirten hamleleri karşısında hayretler içindeyiz. Bu arada Ortadoğu halklarının turnuvada seyirci, teröristlerin ise aktif piyonlar olduğunu görebiliyoruz. Piyon hamleleri de kanlı olabiliyor, savaşın akışını değiştirebilecekleri izlenimi verebiliyorlar zaman zaman. Kravatlı piyonların bile maçın sonucunu tayin edebileceklerini, tarihin kaderini değiştirebileceklerini düşündükleri oluyor. Değiştiremezler. Vezirlerin, fillerin, kalelerin oyunudur satranç. Öyle bir zaman gelir ki artık vezir ortalıkta dört dönmeye başlar, sonunda köşeye sıkışan şahlar veziri de feda etmekten başka çare bulamazlar. HHH Yasa tanımayan, yukarılara tırmanan suçları el çabukluğuyla “aklanan”, hakkında açılan soruşturma şimşek hızıyla kapatılan Sarraf’ın ABD’nin ünlü bir savcısı tarafından tutuklanması da çok güzel bir hamle olarak anılacaktır. ABD ile İran arasındaki siyasi yakınlaşma, İranlı ortak Zencani’nin başında sallanan idam tehdidi, anlaşılan odur ki, Sarraf’ın huzurunu fena halde kaçırmış, o da Miami’de Disneyland’da biraz eğlenmek, kafa dağıtmak istemiştir. Piyonun yanlış hamlesi mi diyelim, akılı üç dört hamlelik savunma planı diye mi görelim, önemsizdir, şimdilik bir şey söyleyemeyeceğiz. HHH Gerekmiyor zaten. Oyun bütün hızıyla sürüyor. Vezirler tehdit altında, şahlarda korku dağları bekliyor. Ve biz sıkıntılı bir hayatın her türlü mihnetini çeken seyirciler, maçın heyecanı ile yetiniyor gibiyiz. Oysa kara bulutların ufkumuzu iyice kararttığı 20. yüzyılın son çeyreğinden bu yana alkışlamayı ya da of çekmeyi bir yana bırakmak gerektiğini artık öğrenmiş olmamız gerekiyordu. Hâlâ da umut vardır. Seyirci değil becerikli oyuncu olabilmek hâlâ mümkündür; bunun için ülke sınırları içinde taşları kural dinlemeden oraya buraya süren acemi ama gözü kara, hırsı boylarından büyük satranç ustalarını alt etmek gerekiyor. HHH Şu son Sarraf hamlesi de gösterdi ki, dünya yani küre, siyasi fırsatların sihirli küresidir. Bu son hamle Türkiye’ye uzanıyor, bakanları bakmayanları korkutuyor. Hiç kuşku duymuyorum, yeteneksiz danışmanlar ordusu hararetli tartışmalar içindedir. Çok heyecanlı bir durumdur, cahil cesaretinin ustaları, ölümleri istatistiklere gömen, “emperyal” düşler gören danışmanlar nasıl bir hamle planlıyorlar? Kabak kimin başında patlayacak? “Fedakâr fedai” kim olacak? Yola çıktı mı vezir? HHH Seyrediyoruz ve temel ilkeyi unutma ihtimalimiz büyüktür. Küresel sistemin, yani eskiden emperyalizm dediğimiz sistemin iç didişmeleri, yoldan çıkan küçükleri hizaya sokma operasyonları, sistemin kahraman savcıları çok şey değiştirebilir ama bu durumu fırsata çevirebilmenin kuralı sistemin harakiri yapmayacağını bilmek, seyirci olmaktan çıkabilmektir. Oysa biz, savcıyı alkışlamakla yetiniyor, “nerede bizim Cumhuriyetimizin savcıları” gibi naif hayallerle kara bulutları dağıtma düşleri kuruyoruz. HHH Hakkını yemeyelim; ABD Federal Savcısı’nın Sarraf hamlesi açılmış yolsuzluk dosyasını kapatma mahareti ve marifeti gösterenleri zor durumda bıraktı. Arkası gelecektir. Peki, bizim elimizden bir şey gelmiyor mu? Şu kural tanımayanların satranç tahtalarını ters çeviremez miyiz? Seyretmek iyi güzel de oynamak daha heyecanlı değil mi? ‘Hayata Dönüş’te zorla getirme kararı Bayrampaşa Cezaevi’nde 12 kişinin ölümü 29 kişinin de yaralanması ile sonuçlanan ‘Hayata Dönüş’ operasyonunda görevli 196 sanığın yargılandığı davanın 18. oturumu dün yapıldı. Mahkeme heyeti, müdahil avukatlarının itirazına karşın, İstanbul dışında oturan sanıkların ifadelerinin Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) alınmasına karar verdi. Çağrı kâğıdı tebliğ edildiği halde duruşmaya gelmeyen sanıklar Namık Kurnaz, Sebahattin Özdemir, Süreyya Yalçınkaya, Numan Öksüz ve Cemil Korkmaz hakkında zorla getirme kararı çıkarıldı. Bir sonraki duruşma eylül ayında yapılacak. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle