02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 9 Kasım 2016 14 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY Köşemen Turhan Abi’siz fuar olmaz Turhan Günay, kitap denilince ilk akla gelen isimlerdendir. 25 yılı çoktan devirmiş olan Cumhuriyet Kitap’ın yöneticisi olması değildir bunun tek nedeni. Çünkü kitabın hayrına her işin içinde, arkasında o vardır. Kitap için, edebiyat için yollara düşmüştür, düşer. Yozgat’a, Adana’ya, Edirne’ye, Kars’a hiç üşenmeden gider, toplantılara katılır, kitap için, yazarlar için, edebiyat için söz alır. Bu toplantılar onun için biraz da vesiledir. Gittiği illerde kitabın, yazarın izini sürer. Zaten daha gitmeden Cumhuriyet Kitap’ta o illerin yazarlarından, kitaplarından söz edilmesini sağlamıştır. Gittiğinde de hemen her yazarla buluşur. Sonra da kitapların peşine düşer. En gözden ırak sahafı, kitapçıyı bile bulur. Görülmedik, bilinmedik kitapların, notaların izini sürer. Kitap koleksiyonunun birçok kitap koleksiyoncusunu, bibliyofili kıskandıracak zenginlikte olduğunu biliyorum. Özellikle alaturka müzik ve türkülerin notaları konusunda da iddialıdır. Müzisyenler, yapımcıların danıştığı, başvurduğu kaynak kişilerdendir. Turhan Abi ile birçok kitap fuarına birlikte gittik. Çoğunda da bizimle birlikte Kenan Kocatürk de vardı. Arabayla gidilen fuarların yolunda türküler bize eşlik etti. Kenan’ın zengin arşivinden çaldığı türkülerin hemen hepsi için söylenecek sözü vardır Turhan Abi’nin. Öykülerini, yöreden yöreye nasıl değiştiklerini, hangi ağızlarla söylendiğini, çalındığını bilir. En iyi nasıl söyleneceğini bilir, çalar, söyler. Fuar akşamlarında kurulan fasıl heyetlerinin de, saz takımlarının da önderidir. “Ben bu işin ilmini okudum” diyen konservatuvar hocalarını, “repertuvarımda yok yok” diyen hanendeleri pes ettirip kaçırtacak kadar alaturka müzik konusunda bilgi sahibidir. Çalacak hiçbir şey bulamazsa teneke bir tepsi ile bile harika fasıllar yönetir. Semih Poroy da varsa saz takımı kurulmuştur, bağlamalarla en bilinmedik türküleri söyleyip eşlik edenleri şaşırtırlar. En son 31 Ekim Pazartesi günü öğle saatlerinde Taksim Meydanı’nda Sahaf Festivali’nin girişinde karşılaştık. Turhan Abi ve Semih Abi sahaflarda bir şeyler buluruz umuduyla festival alanına giriyordu. Ayaküstü kitaplardan, kitap ekinin fuar sayısından konuştuk. Sabahına Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyonda gazeteci arkadaşlarıyla birlikte gözaltına alındığı haberi geldi. Öğleyin gazeteye koştum, Cumhuriyet Kitap’a... İçimde Turhan Abi çoktan gelmiştir umuduyla... Eray, Ali, Dilek Hanım işbaşındaydı. Kitap Eki çıkacaktı, çıkmalıydı. Biraz sohbet ettik, umut tazeledik. Belki o gün hemen değil ama kısa sürede Turhan Abi’nin de, tüm gazeteci arkadaşlarının da özgürlüğüne kavuşacağını umuyorduk. Çünkü onların işinin gazetecilik olduğunu, sadece gazetecilik yaptıklarını biliyorduk. Tanıktık. Turhan Günay’ı 1980’lerin başından, Kadıköy Eminönü vapurlarından tanırım. Vapurun ön güvertesinde hemen her gün sohbet etmişizdir. Önce Gırgır dergisini, ardından İletişim Yayınları’nın dergilerini yönetti. Sonra da Cumhuriyet Kitap’ta gazeteciliğini sürdürdü. Önce aralıklı, neredeyse on yıldır da sürekli Cumhuriyet Kitap’ın yazarı oldum. Her zaman dostane, kardeşçe ilişkimiz oldu. Bugün sosyal medyada yazılan binlerce mesaja baktığımda tek bir kalp bile kırmadığını, işini doğru ve dürüst yaptığında hemen herkesin hemfikir olduğunu görüyorum. Sevgili Yekta Kopan “Turhan Abi’siz Fuar mı olur” diye sormuş (06.11.16, Cumhuriyet). Fuara kalmaz salıverirler, diye düşünüyordum. Hâlâ da öyle düşünüyorum. Çünkü Turhan Abi’siz fuar olmaz. Olursa da tadı olmaz. Yazdıkları yazılar, haberler nedeniyle gözaltına alınan, tutuklanan tüm yazar ve gazetecilerin özgürlüğe kavuşmasını, Turhan Abi ile birlikte fuarı şenlendirmesini bekliyoruz. Sayın savcılar, sayın hâkimler İstanbul Kitap Fuarı 12 Kasım Cumartesi açılıyor, haberiniz olsun! Kararları geciktirmeyin! Bu Avrupalıların Türkiye merakı bir türlü bitmek bilmiyor. Dün sabah Almanya’dan bir telefon. Arayan Kuzey Ren Westfalya Eyaleti’nin önemli gazetelerinden bir gazeteci arkadaşım. Tutuklanan HDP milletvekilleriyle ilgili bir yazı hazırlıyormuş. Sordu, “Sizde cumhuriyet başsavcılarının çalışmalarını koordine eden bir üst makam var mı?” Bildiğim kadar yok, her cumhuriyet başsavcısı bağımsız çalışıyor. Bunları söyledim. Üsteledi. “Peki, o zaman nasıl oluyor da Ankara, Diyarbakır, Hakkâri, Van, Şırnak ve Bingöl’deki savcılar aynı gün, aynı saatte, aynı gözaltı kararını çıkartıyorlar? Bunda bir tuhaflık yok mu?” Var tabii de bunu elin Almanına nasıl anlatayım? Tesadüf mesadüf diye geçiştirdim; inanmadı doğal olarak. Yine de teşekkür etti. HHH Bir süre önce Frankfurt Kitap Fuarı nedeniyle Almanya’daydım. Beş gün Frankfurt, üç gün Hamburg, sonra sevgili yurdum. İnanılır gibi değil, herkes Türkiye’yi konuşuyor. Nasıl olmasın, televizyonlar, gazeteler, dergiler her gün Türkiye’den haberlerle dolu. Fuarın tanıtım panolarında Can Dündar… Çeşitli televizyon ve yazılı medyanın forumlarında ko Meraklar nuşmacı; gidip iki laf edeyim diyorum, ne mümkün. Salonlar tıkma tık dolu. Kalabalığı yarıp ancak kucaklaşabiliyoruz. Can, kapan televizyonun, gazetenin elinde kalıyor. Nitekim bir hafta sonra Federal Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck tarafından Berlin’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na davet ediliyor. HHH İnsanlar Türkiye’de neler olup bittiğini merak ediyor. Hele fuarda, sokakta, otelde konuştuklarım… Türk olduğumu öğrendiklerinde yüzlerine acılı bir ifade yerleşiyor. Rahatsız oluyorum. Acınır olmak beter bir duygu. Akşam oteldeki odamda televizyonu açıyorum. Yine Türkiye’den gözaltılar, tutuklama haberleri… Tam kapatacağım sırada bir kabare programı başlıyor WDR kanalında. Bari biraz güleyim… “Mitternachtsspitzen” adlı bir program. Ekranda bir erkekle bir kadın, kadının elinde bir temizlik deterjanı şişesi, aaaa… o da ne deterjanın markası “Erdogan”! Kadın, cumhurbaşkanımızı yerden yere vuruyor, söylemediğini bırakmıyor. Utanıyorum. Öfkeyle kapatıyorum televizyonu. HHH Bu ülke de bu ülkenin yurttaşları da bunların hiçbirini hak etmiyor. Ne diyeyim, neden olanlar düşünsün! Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN [email protected] Suriye ve asit yağmurları BÜLENT ŞIK Yard. Doç. Dr., Akdeniz Üniverstesi IŞİD’in Musul’da iki hafta önce yaktığı kükürt fabrikasından yayılan dumanların ülkemize ulaşarak asit yağmurlarına yol açacağı haberi kaygı yarattı. Ancak yazılı ve görsel medyada bu konu sanki “asit yağmurları geçip gittiğinde tehlike de bitmiş olacak” gibi çok yetersiz bir bağlamda sunuldu. Toksik kirliliği Oysa mesele çok daha derin. Irak ve Suriye’de yıllardır süren savaş, etkisi çok uzun yıllar boyunca sürecek bir toksik kirliliğe neden oluyor. Etkisi asit yağmurları gibi gelip geçici değil de kuşaklar boyu devam edecek bir kimyasal kirlilik söz konusu. Asit yağmurları, bu kirlenmenin doğurduğu ve doğuracağı sorunların yanında çok önemsiz kalır. Yıkılan binalardan çevreye saçılan moloz ve tozda bulunan asbest parçacıkları; kullanılan silahlardan ve hurda savaş araçlarından çevreye saçılan titanyum, tungsten, kadmiyum, kurşun ve cıva gibi toksik metaller; en tehlikeli kalıcı organik kirleticilerden biri olan dioksinler ve seyreltilmiş uranyum içeren silahlardan kaynaklanan radyoaktif bileşikler önemli kirlilik unsurları olarak gösteriliyor. Bu liste daha epeyce de uzatılabilir. Irak Savaşın açığa çıkararak çevreye bulaştırdığı toksik kimyasallar beslenme, soluma, temas gibi çeşitli yollarla insan vücuduna geçiyor ve zaman içinde çeşitli hastalıklara neden oluyor. Irak’taki Felluce, Basra gibi şehirlerde görülebileceği gibi. Yapılan bir çalışmaya göre Felluce’de kanser vakalarının görülme sıklığı Irak’ta savaş öncesi döneme kıyasla 80 katı artış gösterdi. Yenidoğan bebeklerde gözlenen doğumsal anomalilerin görülme sık Irak ve Suriye’de yıllardır süren savaş, etkisi çok uzun yıllar boyunca sürecek bir toksik kirliliğe neden oluyor. Etkisi asit yağmurları gibi gelip geçici değil de kuşaklar boyu devam edecek bir kimyasal kirlilik söz konusu. Asit yağmurları, bu kirlenmenin doğurduğu ve doğuracağı sorunların yanında çok önemsiz kalır. nı gösteriyor. Bir tahmine göre Suriye’deki içme suyu kaynaklarının üçte ikisi toksik kimyasallarla kirlenmiş durumda. Suriye’deki savaşın yol açtığı genel kirliliğin ne boyutta olduğunu henüz bilmesek de Irak ve Sardinya Adası örneklerinin Suriye için de bir fikir vereceğini düşünüyorum. Suriye’de savaşın neden olduğu toksik kirlilik, en çok çocukları etkileyecek. lığı ise herhangi bir Avrupa ülkesine kıyasla 33 kat daha fazla. Başka bir dille Felluce’de doğan her 100 bebekten 15’i sinir sistemi ya da kalbi etkileyen ciddi bir doğum kusuru ile doğuyor. Radyoaktif kirlenmeye maruz kalmış Hiroşima’daki doğumsal anomali vakalarından bile daha fazla olan bu oran, bir salgın olarak niteleniyor. Bu salgının en önemli nedeni ise radyoaktif kirlilik ve her yana saçılan ağır metal kalıntıları. Irak’ta Körfez Savaşı’ndan bu yana ABD ve İngiltere tarafından kullanılan seyreltilmiş uranyum miktarı 2000 ton civarında ve ülkenin binlerce yerleşim bölgesi bu radyoaktif materyalle kirlenmiş durumda. Ancak savaşın yol açtığı kirlilik için mutlaka çatışma olması gerekmiyor. Örneğin ABD’de askeri faaliyetler sonucu her dakika bir ton toksik madde atığı oluşuyor. Ülkedeki çok tehlikeli/kirli bölge olarak kodlanan 1300 bölgenin üçte ikisinde ki kirlilik askeri silah üretim, test ve deneme çalışmalarından kaynaklanıyor. Bu kirlenmiş bölgelerin ne tür sorunlara yol açtığı konusunda ise İtalya’daki Sardinya Adası çok daha güncel bir örnek oluşturuyor. Sardinya Adası ve Suriye Sardinya İtalya’ya ait 1,700,000 nüfuslu bir ada. İtalya’nın en büyük askeri tesislerinden birinin kurulu olduğu bu adada son elli yıldır geliştirilen askeri silahların test ve denemeleri yapılıyor. Tesise yakın yerleşim bölgelerinde yaşayan insanlardaki kanser ve doğumsal anomali vakalarının görülme sıklığının artması son yıllarda ciddi bir tartışma konusu. Yapılan çalışmalar tıpkı Irak’ta olduğu (ve çatışmalar durduğunda bir süre sonra Suriye’de de görüleceği) gibi bölge sakinlerinin silah denemelerinin açığa çıkardığı toksik kimyasal maddelere maruz kalmaları nedeniyle bu hastalıkların ortaya çıktığı Ahlaki sorumluluk Savaşın bitmesini, çatışmaların durmasını ve barışı sağlamak en insani amaçlardan biri olmalı. Ama bu amacın gerçekleşmesi o bölgelerde yaşayan insanların gündelik hayatlarına dönüp, her şeye bıraktıkları yerden devam edecekleri anlamına gelmeyecek. Günümüz savaşlarının yol açtığı yıkım ve bu yıkım sonucu oluşan kimyasal kirliliği gidermek çok zor. Bu durum kirlenen bölgeleri hayatı sürdürmek için elverişsiz kılarak, zaman içinde insansızlaşmaya ve coğrafi bir ıssızlığa bile yol açabilir. Savaşmak herhangi bir şeyin bekası için olamaz; beka sadece barış ile sağlanabilir. “Ne için savaşıyorsunuz” sorusuna verilen yanıt “Vatan için” olduğunda, şunu söylemek gerekli: “Ama sonrasında yaşanabilir bir vatan kalmayacak.” Suriye ve Irak’ta savaşın yıkıcı etkileri uzun yıllar boyunca devam edecek. Bu yıkımın nereye kadar uzanacağı ise ülkemizin barışı sağlama konusunda göstereceği çabalara bağlı. Hem oralarda ve hem de burada. Bölge halklarının kaderi birbiri ile iç içedir. Yaratılan insani ve coğrafi yıkım onarılabildiği takdirde ancak ortak bir gelecekten söz edebilmek mümkün olabilir. Aksi takdirde gelecek herkes için bir yıkımdır; gidecek bir yer de yoktur. 9 KASIM 2016 SAYI: 33271 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.08 05.52 06.14 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07.37 12.55 15.34 07.19 12.40 15.21 07.39 13.02 15.47 Akşam 18.01 17.47 18.13 Yatsı 19.22 19.08 19.31 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Hüseyin Çapkın tahliye edildi FETÖ/PDY soruşturması kapsamında iki aydır tutuklu bulunan eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın tahliye edildi. Çapkın’ın, avukatı Fahrettin Kocagöz’ün itirazı üzerine nöbetçi hâkimliğin kararıyla dün akşam saatlerinde tahliye edildiği belirtildi. Kilit isim Batmaz yeniden sorguda Darbe girişimi sırasında Akıncı Hava Üssü’nde Adil Öksüz ile birlikte darbeyi yöneten asker imamlarından biri olan Kemal Batmaz, Öksüz ile görüntüleri çıktıktan sonra yeniden sorgulandı. Bir kez daha Adil Öksüz’ü tanımadığını öne süren Batmaz, Öksüz ile Atatürk Havalimanı’nda görüntülenmesine ilişkin ise “Soru, sormuştur, yanıt vermişimdir, Öksüz’ü tanımıyorum” dedi. [email protected] Suikast timindeki yüzbaşı aranıyor 15Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast girişiminde bulunan askeri timin kayıp son üyesi olan firari Yüzbaşı Burak Karatepe’nin Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde görüldüğü iddiaları üzerine, polis geniş çaplı operasyon yaptı. Karatepe’nin fotoğraflarını ilçedeki kahvehanelere asan polis ekipleri ilçeyi çevreye bağlayan yol girişçıkışlarında da sıkı güvenlik önlemleri aldı. 4 ilde toplam 67 tutuklama Konya’da FETÖ soruşturması kapsamında “ByLock” kullandıkları iddiasıyla gözaltına alınan 97 öğretmenden 35’i tutuklandı, 6’sı adli kontrol kararıyla, 2’si de savcılık ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Antalya’da soruşturmalarda gözaltına alınan 55 şüpheliden 23’ü tutuklandı. Adıyaman’da gözaltına alınan 13 şüpheliden 7’si tutuklandı. Isparta’nın Yalvaç ilçesinde gözaltına alınan AKP eski ilçe başkanı Halil Kılınç ile işadamı Mustafa Ayvallı çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Diyarbakır Ergani’de, FETÖ soruşturmasında tutuklanan eski kaymakam Eşref Yonsuz’un yerine atanan Mehmet Ali Gürbüz de görevden uzaklaştırıldı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle