02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 10 Kasım 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Bizim başımız dik Tutuklanan yazar ve yöneticilerimiz 10 gün sonra ilk kez aileleriyle görüştü CUMHURİYET’E DESTEK Omuz omuza mücadele günü Cumhuriyet’i susturma operasyonuna tepki gösteren okurlarımız, sivil toplum örgütü ve siyasi parti üyeleri dün de Şişli’deki merkezimize akın etti. Yitirdiğimiz yazarımız Oktay Akbal’ın eşi Ayla Akbal, ‘Atatürkçüyüm’ diyen tüm yurtseverlerin omuz omuza mücadele verme günü olduğunu belirterek “Eğer bu mücadele verilmezse yarın bunun hesabını aydınlar verir. Basın özgürlüğü için desteğe geldim. Oktay yaşasaydı eminim o da burada olurdu” dedi. Tüm tutuklu gazeteciler için Oyuncu Nur Sürer de “Güçlü olduğumuzu söylemek istiyorum. Arkadaşlarımızın gazetecilik yaptığı için içerde olmasına üzülüyorum. Kapatılan gazete, televizyon kuruluşları ve tutuklu tüm gazeteciler için burada nöbetteyiz” dedi. DİSK’e bağlı Emekliler Sendikası Aksaray Şube Başkanı Necati Bereket ve aşık Ahmet Yıldız da türküleriyle dün bizimleydi. Toplumsal muhalefetin sesi Belediyeİş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Erol Özdemir ise şunları söyledi: “Cumhuriyet gazetesi toplumsal muhalefetin sesi olma noktasında yıllardır mücadele veren bir gazete. Cumhuriyet gazetesinin saldırıya uğraması bizim cephemizde çok yadırgadığımız bir şey değil.” Teslim olmadık, olmayız Belediyeİş Sendikası Genel Denetleme Kurulu Başkanı Ali Haydar Özcan, “Biz emekten yana olan bir sendikayız. Cumhuriyet’e bu gün yapılanlar yıllardır bizim sendikamızada yapılıyor. Biz teslim olmadık, Cumhuriyet gazetesi de teslim olmayacaktır” dedi. Saldırı tüm emekçilere Tüm Belediye ve Konut İşçileri Sendikası Başkanı Alican Kaya, “Cumhuriyet gazetesine yapılan baskı tüm emekçilere yapılmış sayılır” dedi. İstanbul Alevi Derneği Başkanı Rüştü Durna ise , “Bugün size yarın bize. O yüzden buraya destek vermeye geldik. Elimizden ne gelirse yapmaya hazırız” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL / Cumhuriyet CUMHURİYET’İ YIKTIRMAYIZ CHP Bayrampaşa İlçe Başkanı Hasan Mutlu, “FETÖ’yü ülkemizin başına musallat edenler, bugün görevlerinin başında dururken, Cumhuriyetçi devrimci unsurlar baskı ve zulüm altında tutulmaktadır. Her zaman nasıl Cumhuriyet değerlerine sahip çıkıyorsak bugün de Cumhuriyet gazetesinin yanındayız” dedi. CHP Esenyurt İlçe Başkanı Ali Gökmen, Türkiye’de basın özgürlüğünün yok edilmeye çalışıldığını belirterek, “Gazetecilik suç değil. Bu yapılanlar gözdağı vermekten başka bir şey değildir Ne Cumhuriyet’in yıkılmasına izin vereceğiz ne de Cumhuriyet’in kapatılmasına” ifadelerini kullandı. Sinem User Kara Ezgi Çelik Çağlayan Öz Ümit Efendioğlu Semra Çelik SİBEL BAHÇETEPE Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Önder Çelik, avukat Bülent Utku, avukat Mustafa Kemal Güngör, okur temsilcisi Güray Öz, yazar Hakan Kara ve çizer Musa Kart ile Kitap Eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay, 6 gündür Silivri 9 No’lu Cezaevi’nde tutuklu. Murat Sabuncu, Önder Çelik, Hakan Kara, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör ve Bülent Utku, dün, bir saatlik kapalı görüşte aileleriyle bir araya geldiler. Silivri Cezaevi’ne dün sabah erken saatlerde Murat Sabuncu’nun eşi Eylem Sabuncu, Bülent Utku’nun ablası İdil İnceoğlu ve Mustafa Kemal Güngör’ün ağabeyi Cengiz Güngör geldi. Önder Çelik’in eşi Semra Çelik ve kızı Ezgi Çelik, Güray Öz’ün eşi Çağlayan Öz ve Hakan Kara’nın eşi Sinem Kara ise öğleden sonra saat 15.00’te görüş için cezaevine girdi. Eylem Sabuncu, görüşmede Murat Sabuncu’nun dışarıda olan biteni sorduğunu, gazeteyi merak ettiğini belirterek, “Bizim başımız dik, biz sadece gazetecilik yaptık’ dedi. Kitap götürmüştüm, almadılar. Morali çok iyi” dedi. ‘Anneme üzülüyor’ Bülent Utku’nun ablası İdil İnceoğlu, camın arkasından telefonla yaptıkları bir saatlik görüşmenin nasıl geçtiğini anlamadığını söyledi. İnceoğlu, Utku’nun, Murat Sabuncu ve Mustafa Kemal Güngör’le aynı koğuşta kaldığını belirterek şunları söyledi: “Kardeşimin durumu, sağlığı iyiydi, neşeliydi. ‘İyiyiz, merak etmeyin bizi’ dedi. Annem yaşlı ve hasta. Anneme üzülüyor. Annemi, yaşlı ve dayanamaz diye cezaevine götürmedik. Annem zaten ‘oğluma dayanamam’ dedi.” Tek sıkıntı habersizlik Mustafa Kemal Göngör’ün ağabeyi Cengiz Güngör ise şunları söyledi: “Onlara biraz sürpriz oldu. İçeriye görüş yapılacağı söylenmemiş. Dünyadan haber alamamak tek sıkıntıları. Cezaevine girer gir mez, üçer üçer ayrılmışlar. Birlikte kalan üç kişi, diğerleriyle irtibatlı değil. Sürekli gazeteyi, ne olup bittiğini sordu. Gazetedeki dayanışmayı anlattım. Okurların gazeteyi terk etmediklerini söyledim. Keyiflendiler.” ‘Her gün spor yapıyorlar’ Hakan Kara’nın eşi Sinem Kara da eşinin Güray Öz ve Önder Çelik’le birlikte kaldığını söyleyerek “Her gün 7.00’de kalkıp hazırlanıyorlarmış. Sayım sonrası kahvaltılarını yapıyorlarmış. Hakan’a tam buğday ekmeği gelmiş. Kalp rahatsızlığı nedeniyle ekmek onun için önemli bir şey... Özeti, hepsinin moralleri çok iyi” dedi. Kara, önceki günlerde yayımlanan Cumhuriyet’i merak ettiklerini söyleyerek şöyle devam etti: “Her gün spor yapıyorlar. Hakan, bir spor programı hazırlamış. Güray ve Önder Bey de programa uyuyormuş. Spordan sonra kültür fizik hareketleri yapıyorlarmış. Hakan için şu an en büyük problem kitap. Dışardan kitap alamıyorlar. Mektup da yasakmış. Kütüphanede sanat tarihi, çevre ve şiir kitapları yokmuş. O yüzden Hakan, kütüphaneye dışarıdan bağış olup olamayacağını merak ediyor. Cumhuriyet’e gelen destekten çok memnunlar. OHAL nedeniyle açık görüş iki ayda bir yapılacak. Telefon görüşmemiz de iki haftada bir on dakika olacak. Her hafta kapalı görüş olacak” dedi. İlk kez gazete okudular Güray Öz’ün eşi Çağlayan Öz de “Asma katlı bir odada kalıyorlar. Alt kat salon, üst katta yatak varmış, ortak avluları varmış. Televizyon ve buzdolabı talebinde bulunmuşlar. Alacaklarmış. Bugün ilk kez Cumhuriyet okumuşlar. Bizleri, gazeteyi, dışarıyı merak ediyorlar” dedi. Önder Çelik’in eşi Semra Çelik ise görüşe dair şunları söyledi: “Çok iyiydi, moralleri ve sağlıkları çok yerinde. Bizim için endişelenmişler, iyi olduğumuzu görünce mutlu oldular. ‘Bizim hepimizin alnı ak, başımız dik, korkacak bir şeyimiz yok’ diyorlar. teslim olmayız 5 ‘FETÖ’nün en mutlu günü...’ Gri bir gökyüzü altında yürüdüm bir süre. Sonra bahçedeki bankların birine oturdum... Sonra yerimden kalktım, yeniden eve döndüm. Öğle saatlerine doğru yola çıkıp gazeteye geldim. Bizler gözaltındayken meslektaşlarımın yazdıklarını okudum. Kimi bizim kuşaktan, kimi bizlerden çok genç gazeteci dostlarımızın yazdıkları içimdeki fırtınayı İzmir’in imbatına dönüştürdü. Biz gazetecilerin dayanışma ruhunun sönmediğini görmek, beni umutlandırdı. Yılmaz Özdil’den Nedim Şener’e, Uğur Dündar’dan Hasan Cemal’e, Ertuğrul Özkök’ten Necati Doğru’ya, Soner Yalçın’dan Mehmet Yılmaz’a, İsmet Berkan’dan Kanat Atkaya’ya, Güneri Civaoğlu’ndan Yalçın Doğan’a, Oral Çalışlar’dan Ahmet Hakan ve Doğan Akın’a dek (unuttuklarım varsa, kafamın karışıklığına verin) hepsine teşekkür ediyorum, Silivri’de tutuklu arkadaşlarım adına da... Tüm gazeteci arkadaşlarım, benim ve arkadaşlarımın FETÖ/PDY ve PKK/KCK terör örgütlerine hizmet ettiğimize ilişkin iddialara inanmıyorlardı. Meslektaşlarımın ideolojileri farklıydı üstelik... Yazılarını zevkle okuduğum Kanat Atkaya yazısının bir bölümünde şöyle diyordu: “... FETÖ’nün belki de en çok dava açtığı, cemaatle ilgili yazı dizisinden dolayı Cumhuriyet’in yayınını durdurttuğu Hikmet Çetinkaya mesela... Ortamın espri kaldıracak hali yok ama ‘Darbe yapıldığını nasıl anlarsınız?’ diye sorsalar ‘Aydın Engin’i gözaltına aldılarsa darbe olmuştur’ diyebilirim.” HHH Aydın Engin ve ben gözaltılara, zindanlara alışıktık. Bu konuda bir derdimiz yoktu. Zaten şüpheli sıfatıyla savcıya ifade verirken yazdıklarımla ilgili tek bir soru sorulmadı bana. Benim, Aydın Engin ve Silivri’de tutuklu arkadaşlarımı bir terör örgütüyle ilişkilendirip sabah saat 67 arası gözaltına alınmamızla ne amaçlanıyordu, kimin işine yarıyordu?.. FETÖ’nün... Ahmet Hakan’ın 1 Kasım 2016 tarihli yazısının başlığı şuydu: “FETÖ’nün en mutlu günü...” Ben, 40 yıldır FETÖ’nün yargıda, eğitimde, poliste, askeri liselerden başlayarak TSK’de nasıl örgütlendiğini yazdım... Darbelerin her türlüsüne karşı olduğumu... PKK’nin de IŞİD’in de bir terör örgütü olduğunu... Terörün sağcısının solcusunun olmadığını yazdım, terör terördür... Silivri’de tutuklu arkadaşlarım da aynı benim gibi düşünüyor. Biz, Cumhuriyetçiyiz; laik, demokratik, hukuk devletinin, temel hak ve özgürlüklerin savunucusuyuz. Bizler Orhan Erinç’le, Hasan Cemal’le, Yalçın Doğan’la Cumhuriyet’te 12 Eylül’ün baskılarını yaşadık. Emine Uşaklıgil’i hiç unutmam, çocuklarımın eğitiminde büyük emeği vardır. Dostluktan yanayımdır, düşmanlıktan yana değil... 1991’de leblebi taneleri gibi dağıldık hiç yoktan. Aradan yıllar geçti... İlhan Selçuk, 2010 yılında Ergenekon kumpasından sonra kalp ameliyatı geçirip hastaneye kaldırılmıştı. Ben “Hasan Cemal ziyaretinize gelse kabul eder misiniz” dediğimde yanında kız kardeşi Ülfet Ertel vardı. Ülfet Hanım, “Neden kabul etmesin” derken İlhan Abi, “Söyle kerataya gelsin, kulaklarını çekeyim” diyerek esprili bir yanıt vermişti. İlhan Abi birkaç gün sonra komaya girdi. Ve bu görüşme gerçekleşmedi. Adım gibi biliyorum ki Hasan, İlhan Abi’yi, İlhan Abi de Hasan’ı çok özlemişti. Bunu ilk kez yazıyorum. Hırslarımızı bir kenara bırakıp Cumhuriyet’i yaşatmak olmalı ilk görevimiz. Kin ve intikam duygularıyla yürütülmez. Dün Cumhuriyet’in başyazısı her şeyi açık açık ortaya koyuyor. Olayın özeti budur. HHH Bütün arkadaşlarımın yazıları beni etkiledi, sevindirdi. Silivri’deki arkadaşlarımız bu yazıları okuyamadı. Bilmiyorum bu yazdıklarımı okuyabilecekler mi? Hakan Kara ağır bir kalp ameliyatı geçirdi dostlar. Murat Sabuncu’nun astımı var... Aydın Engin dün ameliyat oldu... Sevgili dostlar! Bir kez daha yineliyorum, adlarını unuttuğum meslektaşlarımdan özür diliyorum. Arşiv servisimiz bana bu yazıları verdi. Silivri’de yatan can dostlarım, yol arkadaşlarım adına, tüm yazar arkadaşlarıma teşekkür ediyorum ikinci kez. Yazılarından alıntıları sürdüreceğim... Cumartesi günü Yılmaz Özdil’in yazısının önemli bir bölümünü sizlerle paylaşacağım... HHH Mavi gözlü dev, Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 78. yıldönümü. Kurtuluş ve kuruluşun mimarı Atamızı saygıyla anıyor, Aydınlanma devriminin ışığının hiç sönmemesi için mücadelemizi sürdürüyoruz. BASKILARI KINIYORUZ Pir Sultan Abdal Kültür Derneği üyeleri kalabalık bir grupla gazetemize gelerek, dayanışma duygularını iletti. Derneğin Kadıköy Şubesi Yönetim Kurulu adına konuşan Akif Keçeli, “Demokratların, yurtseverleri buluşturan Cumhuriyet gazetesinin önündeyiz. Bu baskıyı protesto ediyoruz. Hiç kimse şunu unutmasın, bana dokunmayan yılan bin yaşasın demesin, çünkü dokunur” dedi. Esenler Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Hüseyin Acaray, “Cumhuriyet gazetesine yapılan bu baskıları nefretle kınıyoruz. Çok üzgünüz” diye konuştu. DÜNDAR KÖŞESİNİ BOŞ BIRAKTI Sözcü yazarı Uğur Dündar, gazetecilerin tutuklanmasını protesto ederek dünkü köşesini boş bıraktı. Dündar, ‘İzninizle’ başlıklı yazısında şöyle dedi: “Sevgili okurlarım. Basın özgürlüğüne yönelik baskıları ve meslektaşlarımızın gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklanmalarını protesto ederek, bugün köşemi boş bırakıyorum!..” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle