15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 9 Ocak 2016 EDİTÖR: Serkan Ozan tasarım: ilknur filiz ‘O bölge örgüt kontrolünde, giremiyoruz’ Bakanlık, AİHM’ye yasakları savundu Avukatlar Muhammed Neşet Girasun ile Erkan Şenses, Cizre’de yaşayan Ömer Elçi adına, sokağa çıkma yasağının kaldırılması ve operasyonların durdurulması için doğrudan başvuru yapmıştı. Avukat Oya Aydın da Sur ve Cizre’de yaşayan 6 kişi adına AİHM’ye başvuruda bulunmuştu. Başuvuru üzerine AİHM de Adalet Bakanlığı’na 3 soru soru sorarak yanıtlanmasını istemişti. Mahkemenin, hükümettin sokağa çıkma yasaklarının yasal dayanaklarına, yasakların uygulandığı bölgede gerçekçi ve yeterli sağlık hizmetlerinin sunulup sunulamadığına ve temel ihtiyaçların karşılanıp karşılanamadığına dair sorduğu sorulara Adalet Bakanlığı son dakikada yanıt verdi. Bakanlığın savunmasında sokağa çıkma yasağının yasal dayanağı ile bölgede sağlık hizmeti ve temel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik alınan tedbirler gibi konulara yer verildiği öğrenildi. l ANKARA/Cumhuriyet haber 7 AYM, sokağa çıkma yasağının iptalini isteyen ailelerin başvurusunu reddetti. Diyarbakır Valiliği’nin mahkemeye gönderdiği yazı devletin tespit yapamadığını ortaya koydu nayasa Mahkemesi (AYM), 23 Aralık’ta Sur’da çatışmalarda yakınlarını kaybeden ve sokağa çıkma yasakları nedeniyle cenazelerini kaldıramayan Ayhan Sevintek ve Mehmet Oran’ın yaptıkları başvuruyu reddetti. Diyarbakır Valiliği’nin AYM’ye gönderdiği yazıda, mahkemeye cenazelerin bulunduğu iddia edilen bölgelerin örgütün elinde olduğunu belirterek, “okul bahçesinde tespit yapılması mümkün değil” dedi. Cenazelerin okul bahçesinde bulunup bulunmadığına ilişkin bilgi talep eden AYM, Diyarbakır Valiliği’nin şaşırtıcı cevabıyla karşılaştı. Valiliğin cevabında “Cenazelerin bulunduğu iddia edilen Ya A vuz Selim Ortaokulu bahçesinde fiilen herhangi bir araştırma yapılma imkânı bu aşamada bulunmamaktadır. Okulun bulunduğu mevki terör örgütü mensuplarına yönelik silahlı operasyonların yoğun bir şekilde yürütüldüğü yerlerdendir” denilerek okul bölgesinin örgüt kontrolünde olduğu bilgisine yer verildi. AYM kararında, sokağa çıkma yasağı kararlarına dair yapılan diğer başvuruların yakın tarihte reddedildiğini, mevcut iddiaların henüz doğrulanamadığını, cenazelerin halen bulunduğu iddia edilen bölgelere terör gerekçesiyle ulaşılamadığından gerekli araştırmaların yapılamadığını belirterek” başvuruyu reddetti. l ANKARA BOP’ta Yeni Dalga: Mezhep Farklılığı... üyük Ortadoğu Projesi’nde (BOP) Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya, devletlerin sınırlarını, halklar ve kabileler arasına fit sokarak değiştirme girişimi Irak dışında başarısız kalınca, yeni bir dalga başlatılmış gibi görünüyor. Özellikle Ortadoğu’da mezhep farklılıklarını kaşıma sürecine girilmiş. İran ile Suudi Arabistan arasındaki gerginlik ve restleşme anlaşılan o ki, bizdeki mezhepçileri de harekete geçirmiş. Bizdekilerin Suudi hayranlığı bilinmeyen bir şey değil. Ama televizyonda yapılan değerlendirmeyi duyduğumda ağzım bir karış açık kaldı. İş, İslamiyeti siyaset için kullanmayı aşmış, İslamiyeti de örselemeye vardırılmıştı. Ekrandaki kişi Suudilerin Sünniliğinden söz ediyor, böylece de Suudi yandaşlığına aklınca kılıf hazırlıyordu. HHH Mezhep farklılıkları üzerinden anlaşmazlıklara yeni bir boyut kazandırmanın ne kadar kolay olduğunu görebilmek için mezhep sayılarına göz atmak bile yetiyor. Sünni kaynaklara göre İslamiyette (Müslüman sayılmayanlar dışında) 76 mezhep var. Bunun 4’ünü Fırkai Naciye, 72’sini de Fırkai Dalle (Fırakı Dalle) olarak ikiye ayırmışlar. İlki doğru yolu bulmuş olanlar ki, Sünni dört mezhebi kapsıyor. İkincisi ise doğruluktan ayrılmış olarak nitelendiriliyor ve 6 ana mezhebe ayrılıyor. Ama onların da alt mezhepleri var. Örneğin Mutezile 20, Şia 20, Hariciler 22, Mürcie 5, Neccariye 3 mezhep ve alt mezhebe ayrılıyor. Alt dalı olmayan tek mezhep Müşebbehe. Ayrıca bir de İslamiyetin dışına çıktığı ileri sürülen ve Batıniye kapsamında sayılan mezhep sayısı da 6. Bunlar da Karamıta, Saibiye, İsmailiye, Mübarekiye ve Babekiye. Bizler, bunlardan sadece ikisini bilebiliyoruz. Korsanları nedeniyle Somali’daki Karamıta, Ağa Han nedeniyle de İsmailiye. Demek istediğim özetle şu. Bir mezhepten söz edince, genelde tümünü kapsamıyor. Kendi aralarında da farklı yaklaşımlar var. Bu da anlaşmazlıklara şiddetin ya da silahın karışmasını kolaylaştırıyor. HHH Bizim dinci siyasetçilerin Suudi hayranlıklarını anlayabilmek de gerçekten zor. Türbe ziyaretlerine büyük önem verip Atatürk Devrimi sürecinde kapatılmış olan türbeleri açmaya başlayan Demokrat Parti’nin Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri’yi yüceleştirirken düştükleri çelişki anlaşılır gibi değil. Çünkü Suudilerin mezhebi, Hariciliğin alt mezhebi olan Vehhabilik. Değil türbe ziyareti, anababa mezarlarını ziyaret bile Allah’a eş koşmak olarak nitelendiriyor. Söylenenlere göre Hazreti Muhammed’in türbesini bile yerle bir etmeye niyetlenmişler ama becerememişler. Türkiye’de kimi şehirlerde Hazreti Muhammed’i doğrudan görmüşlerin (Sahabe) türbeleri var ama Suudi Arabistan’da bir tane bile yok. HHH Çıkar ilişkileri söz konusu olduğunda ne ödünler verilebileceğinin yeni örneğine de tanıklık etmek bize düşmüş durumda. B Cenazelerimizi versinler Adli Tıp Kurumu Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik kriz yarattı. Aileler öfkeli Öldürülen Miray BebeĞin babası: MAHMUT ORAL VİCDAN NEREDE? SELİN GÖRGÜNER iyarbakır’ın Sur İlçesi’nde 2 Aralık, Şırnak’ın Cizre ve Silopi İlçeleri’nde 14 Aralık’tan bu yana süren sokağa çıkma yasağı ve operasyonlarda her gün sivil ölümleri yaşanıyor. Morglarda yer kalmazken cenazeler üst üstü bekletiliyor. Alınamayan cenazeler ise çürüyor. Aileler cenazelerini almaya bile gidemezken Adli Tıp Kurumu yönetmeliğinde yapılan değişilikle cenazelerin devlet tarafından gömülmesinin önü açılıyor. Ailelerin, kayıplarını son kez görme, vedalaşma haklarının bile alınması vicdanları isyan ettirdi. Hayatını kaybedenlerin ailelerinin ne yapacağı, ne düşündüğüyle ilgili dün Cizre’de 25 Aralık’ta öldürülen Miray bebeğin ailesiyle konuşmak istedim. Bebeği hastaneye yetiştirmeye çalışırken ailenin bir kez daha taranmasıyla bebeğiyle birlikte dedesi Ramazan İnce’yi kaybeden, annesi Rukiye İnce de ağır yaralanan Burhan İnce, yaşananlara isyan ederek “Başbakan da arasa git cenazeni defnet dese gidemem. Burası güvenli değil korkuyoruz. Bizden habersiz yaparlarsa ne yaparız bilemem” dedi. Güçlükle konuşan acılı baba Miray Bebek İnce, “Annesi son kez kızımızı görmek istiyor” derken birden çok şiddetli silah sesleri duyuldu. Ne yapacağımı bilemez şekilde iyi olup olmadığını anlamaya çalışırken baba İnce, “Duyuyorsunuz değil mi silah seslerini? Halimizi görüyorsunuz değil mi? Su almaya çıkmıştım bahçeye. Suyumuz yok. İçecek, yemek yapacak suyumuz yok” diyordu. “Eve kaçtım şimdi iyiyim” diyebilen Burhan İnce, 1015 kilometre ilerideki köyde yakınlarının yanında kalan yaralı annesini görmeye gidemediğini belirterek, şöyle dedi; “Çocuklar çok korkuyor. 2 yaşına yakın bir kızım daha var, adı Miraf. Eşim Suriyeli burada ailesinden kimse yok. Onlar da orada her gün korku içinde. Artık durmam burada. Benim gibi Cizre’nin yüzde 80’i gidecek. Başka yere gidip çöp bile toplasam burda durmam. Ne söylesek boştur onlar yine bildiği gibi yapacak. Biz de bu ülkenin vatandaşıyız. Başbakan’a bile anlattım. ‘Gereğini yapacağız’ dedi. Biz de bekliyoruz ne yapacaklar?” D Adli Tıp Kurumu Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle cenazelerin 3 gün içinde alınmaması durumunda valilik ve belediyeler tarafından defnedilmesi yönündeki değişiklik kriz yarattı. Şırnak Belediyesi, Cizre ve Silopi’de sokağa çıkma yasağında ölenlerin ailelerinin cenazelerini burada defnetmek istediğini belirterek bu iki ilçede sokağa çıkma yasağı nedeniyle cenazeleri almalarının mümkün olmadığını bildirdi. Şırnak Belediye Eşbaşkanı Serhat Kadırhan, ailelerin isteği doğrultusunda hareket edeceklerini, bu nedenle cenazelerin alınıp Şırnak’ta defnedilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Kadırhan, “Yönetmelik de kanuna aykırıdır. Şu anda Şırnak Devlet Hastanesi morgunda 13 cenaze var, Silopi ve Cizre morgları ile birlikte toplam 35 cenaze” dedi. Şırnak merkez Dicle Mahallesi Orman Müdürlüğü bahçesinde 4 gün önce çıkan çatışmalar sırasında vurulan 2 kişinin cenazelerinin hâlâ olay yerinden alınmadığını belirten Kadırhan, “Gidip cenazeleri alabileceğimiz söylendi. Güvenlik sağlanmadan biz almaya gitsek ve ateş edilse ne olacak” dedi. Sur’da öldürülen Mesut Seviktek ile İsa Oran’ın cenazeleri 19 gündür, Ramazan Öğüt’ün cenazesi ise 8 gündür alınamıyor. Ailelerin başlattığı açlık grevi eylemi ise 8’inci gününe girdi. Eşi Saide Oran ile birlikte açlık grevinde olan Mehmet Oran, “Cenazelerimiz üzerinden pazarlık yapıyorlar. ‘Gidin hendekleri kapatın cenazelerinizi verelim’ diyorlar. Bunu söyleyen bir savcı, bir vali muavini var karşımızda... Hani kardeştik, din kardeşiydik? Cumhurbaşkanı diyor ki ‘Ben yaratılanı yaratandan ötürü seviyorum.’ Bu kadar seviyorsa acaba düşmanlığı nasıl olur diye düşünüyorum” diye konuştu. İsa Oran’ın annesi Saide Oran da “Ben kendi cenazemi kendim gömerim, yeter ki bize engel olmasınlar. Oğlum o betonun üzerinde yatıyor, bu hangi kitapta var... Eğer varsa gelip bize göstersinler. Cenazelerimizi vermek de, çatışmaları bitirmek de Erdoğan’ın elinde. Valiye bir talimat versin, vali de cenazelerimizi versin” dedi. Mesut Seviktek’in annesi Hediye Seviktek, “Artık istemem ben başka bir şey dünya gözüyle, çocuğumu toprağa vermek isterim” dedi. A Cizre ve Sur’da iki şehit ırnak’ın Cizre ilçesinde Cudi Mahallesi’nde PKK’lilerin roketatarlı saldırısında Jandarma Özel Harekât Timi’nde görevli uzman çavuş Ümit İnan şehit oldu. Diyarbakır’ın Sur ilçesinde de PKK’lilerin keskin nişancı tüfeği Ş Ümit İnan Aileler açlık grevinde Kanas ile açtığı ateş ve tuzaklanan el yapımı patlayıcıların infilak ettirilmesiyle düzenlenen saldırılarda toplam 6 asker yaralandı. Durumu ağır olan Uzman Çavuş Tolga Sağlam müdahaleye rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Şehit Sağlam’ın (30) acı haberi ailesine misafir olarak kaldıkları İzmir’in Torbalı ilçesindeki teyzesi Ayfer Engin’in evinde verildi. Biri iki aylık, diğeri 3 yaşındak 2 çocuk babası olan şehit Sağlam’ın bir süre önce geçici görevle Sur’a gönderildiği öğrenildi. Şehidin giderken Ankara’da öğretmen olan eşi Cansu Sağlam ile çocuklarını Antalya’daki kayınpederinin evine bıraktığı da öğrenildi. Aslen Muğla’nın Kavaklıdere ilçesinden olan şehit Sağlam’ın bugün Aydın’ın Efeler ilçesinde toprağa verilecek. Cizre’de şehit olan uzman çavuş Ümit İnan’ın Gebze’deki ailesi de acı haberle sarsıldı. Ailenin aslen Siirt’in Eruh ilçesinden olduğu belirtilirken, ailesinin 4 çocuğundan biri olan 24 yaşındaki İnan’ın bekâr olduğu belirtildi. l Yurt Haberleri Şehit Sağlam 3 yaşındaki oğluyla Sur’da 17 yaşındaki Rozerin başından vurularak öldürüldü iyarbakır’ın Sur ilçesinMungan ve Tayfur Yaşlı adlı iki de sokağa çıkma yasağı gencin öldürüldüğünü belirte39. gününe girerken, Fatihparek, Cizre, Sur ve Silopi’de 1’i şa Mahallesi’nde Süleyman Nabebek, 14’ü çocuk 76 sivilin yazif İlkokulu yakınlarında 17 yaşamını yitirdiğini bildirdi. şındaki Rozerin Çukur başınPis su içiyorlar dan vurularak öldürüldü. Yaşamını yitiren çocuğun cenazesiCizre ve Silopi ilçelerinde, nin mahalledekiler tarafından Rozerin Çukur vatandaşlar çok zor şartlar alalınarak bir eve götürüldüğü ifatında hayatta kalmaya çalışıde edildi yor. Haberdar’dan Volkan Koç’un haCizre’de önceki gece komşularınberine göre vatandaşlar, patlayan su dan su almaya giderken öldürülen 2 deposundan sokağa taşan suları pis kardeşten Halis Sümer’in (45) kapıleğen ve pet şişelere doldurdu. Dört nın önünde vurulan kardeşi Nidar gündür yemek yiyemedikleri öğreniSümer’i (17) almaya çalışırken öldülen 80 yaşlarındaki bir çift için çağırrüldüğü belirtildi. HDP Milletvekili dıkları halde ambulansların gelmediği Faysal Sarıyıldız, ilçede dün de Şivan iddia edildi. l Yurt Haberleri D Hangi kitapta var? Hümanist Büro’nun raporuna göre Türkiye’de 5 ayda 56 çocuk da yaralandı. 58 çocuk öldürüldü avaş İstemiyoruz! Çocukları Öldürmenizi İstemiyoruz girişimi için Hümanist Büro tarafından hazırlanan çocuk raporu güncellendi. Rapora göre; 26 Temmuz’dan 2015’in sonuna kadar, Diyarbakır, Şırnak, Ağrı, İstanbul, Mardin, Van, Ankara, Hakkâri ve Adana illerinde en küçüğü 35 günlük bebek, en büyüğü 18 yaşında olan en az 58 çocuğun hayatını kaybettiği, yine aynı illerde en az 56 çocuğun yaralandığı ve bu çocuklardan bazılarının uzuvlarını kaybettiği ifade edildi. Raporda çocukların ölüm ve yaralan sebepleri arasında, operasyon, çatışmalar veya gösteriler sırasında vurulmak, bomba patlaması, mühimmat patlaması, hastaneye götürülememe, parkta veya evin önünde oynarken vurulma, eve isabet eden kurşun veya patlayıcı ile vurulma, polis tarafından dövülme, dur emrine uyulmaması sonucu vurulma, tankların top atışlarında vurulma, zırhlı aracın ezmesi sıralandı. Raporda çocukların ebeveynlerinin, kardeşlerinin, akrabalarının öldürülmelerine tanıklık ettiklerine ve bazen onların cenazeleri ile aynı ortamda yaşamak zorunda kaldıklarına dikkat çekildi. Girişim, BM Çocuk Hakları Komitesi ve UNICEF başta olmak üzere uluslararası topluma çağrıda bulunarak, “Acilen operasyonların yapıldığı yerlerde gözlemci heyeti bulundurmaya ve bir konferans düzenlemeye” davet etti. SİLOPİ’DE ÖLDÜRÜLEN GENÇ Dosyadaki skandal Tahir Elçi’nin öldürüldüğü gün olay yerinde bulunan polislerin görevlendirme yazıları olaydan günler sonra oluşturulmuş KEMAL GÖKTAŞ S ilopi’de pazartesi akşamı öldürülen DBP Meclis üyesi Seve Demir, Özgür Kadın Kongresi üyesi Fatma Uyar ve Silopi Halk Meclisi Eş Başkanı Pakize Nayır ile birlikte öldürülen dördüncü kişinin de ismi belli oldu. Cenazeİslam Atak nin İslam Atak’a (20)ait olduğu belirtildi. Atak’ın otopsi raporunda vücuda 8 ateşli silah mermi çekirdeğinin isabet ettiği ve vücudunda 3 adet ileri derece deforme metalik cisim elde edildiği bilgisine yer verilmişti. Atak’ın cenazesinin Habur Sınır Kapısı’nda bulunan soğuk hava deposuna götürüldüğü kaydedildi. l Yurt Haberleri 8 kurşun 3 metal cisim S iyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesi ile ilgili soruşturma kapsamında savcılığın Emniyet’ten istediği olay gününe ilişkin görevlendirme yazılarında skandal çıktı. Emniyetin çeşitli birimlerinden olaydan önce yapılması gereken görevlendirmelere ilişkin “sonraki” tarihli belgeler gönderildi. Bu belgeler içinde en çarpıcısı Güvenlik Şube Müdürlüğü’nden gelen “Görevlendirme” başlıklı yazı oldu. Olay günü düzenlenmiş gibi bir içeriğe sahip olan belgenin altındaki tarihin “9.12.2015’ tarihini taşıması dikkat çekti. Tahir Eçi’nin öldürülmesi ile ilgili soruşturmada Emniyet’in görevlendirme yazıları dosyaya girdi. “Güvenlik Şube Müdürü” imzalı “Görevlendirme” başlıklı ve ilgili büro amirlik D lerine gönderildiği notu düşülen yazıda Dört Ayaklı Minare’ye “sözde” zarar verildiği gerekçesiyle Diyarbakır Barosu’nun organizesinde basın açıklaması yapılacağı şeklinde bilgiler elde edildiği belirtilerek “Konu ile ilgili gerekli tedbirler aldırılmıştır” denildi. Görev alma saati başlığı altında “Görevli ekip ve personel, aksi bir talimat verilmediği sürece 28/11/2015 günü saat 10.15’ten itibaren görev yerlerinde hazır bulunacaktır” ifadesi yer alan yazıda, 6 ekipten toplam 14 polisin olay yerinde görevlendirildiğini gösteren bir liste yer aldı. Yazının, olaydan önce yazılmış gibi düzenlenmesine rağmen belgenin altındaki tarihin olaydan 11 gün sonrasının, 9 Aralık 2015 tarihini taşıması dikkat çekti. Dosyaya giren ve olaydan sonra düzenlendiği belirtilen görevlendir me yazılarında ise görevlendirilen polislerin sicilleri ve taşıdıkları silahlara ilişkin bilgiler yer aldı. Diyarbakır Barosu yetkilileri, belgelerin olay günü veya öncesinde tanzim edilmiş görev yazıları olmadığına dikkat çekerek “Bu durum, olay günü resmi görevli olmadığı halde olay yerinde birilerinin bulunduğu kuşkusu yaratmaktadır” değerlendirmesinde bulundu. l ANKARA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle