15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 19 Ocak 2016 haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ECE KURTULUŞ AİHM yetişemedi rı ve operasyonlar ile ilgili ilk tedbir kararı 16 yaşındaki başvurucu Hüseyin Paksoy’u kurtarmaya yetmedi. AİHM, Cizre’de yaralanan 16 yaşındaki Hüseyin Paksoy’a ambulans ulaştırılmaması nedeniyle hayatının tehlikede olKEMAL duğu gerekçesiyGÖKTAŞ le yapılan başvuruda, hükümetten Paksoy’un yaşam hakkının ve vücut bütünlüğünün korunması için her türlü tedbiri almasına karar verdi. AİHM’nin bu kararının avukatına gönderildiği saatlerde ise Paksoy yaşamını kaybetti. AİHM kararı Paksoy’u kurtaramasa da bundan sonra benzer durumlarda AİHM’in tedbir kararı vereceğinin işareti oldu. Özgürlükçü Hukukçular Derneği üyesi ve Ankara Barosu avukatı Nuray Özdoğan, 16 Ocak’ta AİHM’e başvururak Cizre’nin Nur Mahallesi’nde sokağa çıkma yasakları kapsamında yapılan ope 6 AİHM, Cizre’deki operasyonlar sırasında yaralanan 16 yaşındaki Hüseyin için ‘tedbir’ kararı verdi ama çocuk, karar avukatlara ulaşmadan yaşamını yitirdi vrupa İnsan Hakları lı bir konu hakkında taraflardan bilgi de isteyebiliyor. Mahkemesi’nin (AİHM), İlk tedbirin anlamı Kararda tedbir alınmamasının AİHS’nin 35. maddesokağa çıkma yasakla A AİHM, kararın İçtüzüğün 39. maddesine göre alındığını belirtti. Bu maddede AİHM Dairesi’nin “alınması gerektiğini düşündüğü geçici tedbirleri” taraflara bildirebileceği düzenleniyor. Bu tedbirlere ilişkin bildirimler, Bakanlar Komitesi’ne de veriliyor. Daire, bildirdiği bir geçici tedbirin uygulanmasıyla bağlantı sinin ihlali anlamına geleceğini de bildirdi. Bu madde ülkelerin, kişilerin bireysel başvuru hakkını etkin şekilde kullanılmasını engel olmamayı taahhüt ettiklerini düzenliyor. AİHM’in ambulans bekleyen çocuk için verdiği karar, benzer durumlar için de emsal olacak. Tedbir taleplerinin çoğalması halinde operasyonların hukukiliği de tartışma konusu olacak. Ambulans GİTMEDİ Hüseyin’in ağabeyi Mesut Paksoy, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, kendilerinin Nur Mahallesi’ndeki evlerinden Uludere’deki yakınlarının yanına taşındığını, kardeşinin ise ‘Siz gidin, ben arkanızdan gelirim’ dediğini aktardı. Paksoy, kardeşinin top atışlarının yapıldığı mahalleden çıkarken ayağına gelen bir mermiyle yaralandığını belirterek “Ambulansı aradım, rasyonlar sırasında yaralanan Paksoy’a ambulansın mahalleye girişine izin verilmediği için müdahale edilemediği gePaksoy rekçesiyle tedbir kararı verilmesini istedi. AİHM jet hızıyla incelediği başvuruya ilişkin dün kararını verdi. AİHM kararında, başvurucunun yaşam hakkının ve vücut bütünlü ‘sana dönecem’ dedi dönmedi. 155 polisi aradım, o da ‘112’yi arayın’ dedi. O gece ve ondan sonraki gün gitmediler. Önceki akşam bir polis beni aradı, ‘ambulansı sabah göndereceğiz’ dedi. Ama ambulans sabah gittiğinde Hüseyin’i bulamadı diye geri dönmüş. Orada birkaç evi aramaları gerekiyordu. Kendi memleketimizde muhacir durumdayız. O sadece güvenli bölgeye çıkmak istiyordu, çıkamadı. O akşam ambulans gitseydi hayatta olacaktı.” Paksoy’un yaşamını kaybettiği öğrenildi. Hüseyin Paksoy’un ağabeyi Mesut Paksoy, Hüseyin’in eşkaline benzer bir cesedin hastane morguna götürüldüğü bilgisini aldıklarını, Hüseyin’in amcasının oğlunun giderek teşhis ettiğini söyledi. Paksoy, Hüseyin’in naaşının Silvan’da yapılacak otopsiden sonra Uludere’ye götürüleceğini söyledi. 16 yaşındaki çocuk için ğünün korunması amacıyla hükümetten yetkisi dahilindeki her türlü tedbiri almasını istedi. Taraflardan 25 Ocak’a kadar başvuranın sağlığı ile ilgili gelişmelerin ve bilgilerin iletilmesini isteyen AİHM, 15 Şubat’a kadar da esas başvurunun yapılmasını istedi.  AİHM’nin bu kararının ulaşmasının hemen ardından ise Hüseyin’i kurtaramadı OLDU TAM 9 YIL Acılı iki baba duruşmada bir araya geldi ıktınız mı siyasetten? CHP kurultayı üzerine fazla yazacak, benim açımdan yeni olabilecek bir yön bulamadım. Olayı biraz akışını bırakmakta yarar var. Ama bir ay önceden beri izlediğim ve hepinizin de ilgisini çeken, kapsamlı bir siyasi analiz dizisiyle gündeme getirdiğim RTE’nin üçüncü seçim olasılığı, geniş siyasi çevrede tutuldu ve benimsendi. Artık bu olasılık konuşuluyor. Bu konuyu tükettim, artık herkes yazabilir! Bizde, analizin kaynağını anmak, atıfta bulunmak gibi bir gelenek yoktur. Böyle bir beklentim olduğunu sanmayın, okurlarımın ayrıcalıklı olarak bundan öncelikle haberdar olması yeter. Bugün siyasetten kaçıyorum. İran’a ve Türkiye’ye bakıyorum, ama bilimsel açıdan. Dünya İran’la barıştı. İyi oldu. Biri nükleer silah üretimini verdi, diğerleri ambargoyu kaldırdı. İran uzun süredir ambargo altında inleyip duruyor ve normal ekonomik gelişmesini izleyemiyordu. Aralık ayında, bazı rektörlerin de eşlik ettiği YÖK heyeti (Başkanı Prof. Yekta Saraç, Prof. Hasan Mandal) İran’ı ziyaret etti. Ben de merak ettim ne konuştular diye. İran önemli bir ülke, komşumuz, ilişkilerin harika olması gerek (bilirsiniz tüm komşularımız için öyle düşünürüm). Sordum, Mandal Hoca yardımcı oldu ve bilgiler verdi. İlginç konular var, paylaşacağım. İran: Bilimde büyük çıkış B den. Çünkü yıllardır ambargo altında yaşayan İran, bilimsel araç gereç edinme konusunda da büyük sıkıntılar yaşayınca, pek çok cihazı da kendileri üretmeye soyunmuşlar. Laboratuvarları bizimkilerin düzeyine ulaşamıyor, dahası ilkel bile kalıyor; ama orada çalışan insan kalitesinin bize kıyasla yüksek olduğu görülüyor. Mesele insan kalitesidir her zaman için. Dünyanın en iyi laboratuvarlarını kurabilirsiniz ama orada projeniz ve yüksek düzeyde kadronuz yoksa, laboratuvar size, siz de makinelere bakar, uzaktan birbirinizi seversiniz. İran, çok önemli bir yüksek teknoloji alanı olan nano teknoloji konusunda uluslararası dergilerde yayımlanan makale sayısına göre dünyada 7. sırada. Türkiye ise 20. sırada. 2014 sayılarına göre İran’ın 5525 makalesi, Türkiye’nin ise 1594 makalesi var. Bu nano makalelere yapılan atıflara göre sıralamada ise İran 5.043 atıfla 9. sırada. Türkiye ise 1313 atıfla 23. sırada Aradaki büyük farka bakar mısınız! gos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink katledilmesinin 9. yıldönümünde bugün bir dizi etkinlikle anılacak. Dink için İstanbul’da AKADER, DİSK BASINİŞ, Halkevleri, HDP İstanbul, Kaldıraç, Nor Zartonk, Yeniyol ve ÖDP, 13.30’da Taksim Meydanı’ndan Agos önüne yürüyecek. Hrant Dink 14.30’dan itibaren Agos gazetesinin Şişli’deki eski merkezinin önünde anılacak. Saat 19.00’dan 21.00’e kadar Dink’in öldürüldüğü kaldırımda adalet nöbeti tutulacak. Ankara, İzmir aralarında olmak üzere Türkiye’nin birçok yerinde de anma etkinlikleri düzenlenecek. BUGÜN ANILIYOR A Sami Elvan Ali Ayvalıtaş Adalet dalga geçiyor Bilirkişi raporunda Gezi’de ölen Mehmet Ayvalıtaş suçlu bulundu ezi eylemleri sırasında Mehmet Ayvalıtaş’ın Ümraniye’de bir aracın çarpmasıyla hayatını kaybetmesine ilişkin görülen davada, bilirkişi raporu mahkemeye ulaştı. Ayvalıtaş’ı ve olayda yaralanan Seyit Kartal’ı “asli kusurlu” gösteren rapora baba Ali Ayvalıtaş “dalga geçiyorlar” diye tepki gösterdi. Yargılamanın G tutuksuz sürdüğüne dikkat çeken baba Ayvalıtaş, “Ben bu adaletten hiçbir şey beklemiyorum. Biz terörist değiliz, halkız” dedi. Dava sonrası adliye önünde açıklama yapan baba Ali Ayvalıtaş “Bilirkişi resmen bizim çocukları öldürdüğü gibi, bir de parçala Dışarıda açıklama NİN ADI O CADDE LSUN HRANT O Şişli İlçe Örgütü dün, Şişli’deki ırkçışoven mahalle, cadde ve sokak isimleri değiştirilsin talebiyle topladıkları 3030 imzayı Şişli Belediyesi görevlilerine teslim etti. Şişli Belediyesi önünde toplanan grup yaptıkları basın açıklamasında, “Bizler halkların eşitlik ve kardeşliği yönünde Şişli’de Türkiye’ye örnek olacak sembolik birkaç adımın atılmasını istiyor, yerelden ve yerinde yönetim anlayışımız gereği; Ergenekon Caddesi’nin adının Hrant Dink Caddesi, Kurtuluş Bölgesi adının Tatavla olarak değiştirilmesini istiyoruz. Ergenekon, Paşa, Duatepe ve Bozkurt gibi mahalleler ile Savaş, Türkbeyi, Baysungur, Sadri Maksudi Arsal ve benzeri sokak isimlerinin iadesini halktan toplanan imzalara istinaden talep ediyoruz” ifadeleri kullanıldı. ra ayırmıştır. Biz bunu kabul edemeyiz. Her türlü oyunla bizi eritip bizi yok edip davamızı bitirmek ya da zamanaşımına uğratmak istiyorlar” dedi. Sami Elvan dosyaların sürüncemede olduğunu ifade ederek “Bugün adaletin ‘a’ sını hukukun ‘h’ sini göremedik” diye konuştu. Mahkeme duruşmayı 3 Mart günü saat 09.45’e erteledi. Görüşme girişimi bizden gelmiş. Üniversitelerimizde 4500 İranlı öğrencinin lisans sonrası eğitim yaptığını biliyor muydunuz? Bu da vesile olmuş. Peki İranlı öğrencilerin yüksek lisans ve doktora programlarında başarılı olduklarını ve bilimsel projelerin gerçekleştirilmesinde bilgi ve becerileriyle özellikle tercih edildiklerini? İranlılar birinci sınıf protokolle karşılamışlar heyeti. Gece 1.30’da bakan yardımcısı havaalanına gelmiş karşılamaya. İranlı Bilim, Araştırma ve Teknoloji Bakanı Muhammed Ferhadi ve Cumhurbaşkanı’nın BT konularında yardımcısı Sorena Settari ile görüştüler. İki üniversite Şerif ve Tahran Bilim ve Teknoloji üniversiteleri gezildi, rektörleriyle görüşüldü, bazı işbirliği kararları alındı... Bütün bunlar iyi güzel, ama niyetim başka: İran’daki bilimsel atılıma değinmek. Siz de şaşıracaksınız şimdi! Yetenekli 4500 İranlı öğrencimiz var Biyokimya, genetik ve moleküler biyoloji konusunda iki ülkenin karşılaştırması (2014): Türkiye 34.421 makale ile dünyada 24’üncü sırada. İran 27.026 ile 20. sırada. Ama iki ülkenin makale başı sitasyon payları aynı: 15.20 Tıp sağlık bilimlerinde Enerji konusunda, Türkiye 9522 makale ile 19. sırada. İran ise 11.724 makale ile 17. sırada. Bizden iyi. İranlılar fen bilimlerinde bize fark atıyorlar. Biz ise sağlık/tıp bilimlerinde bir adım öndeyiz. Ama İran bu alanda da gelişme içinde. Fen bilimlerinde öndeler Nano teknolojide dünyada 7. sırada Bizim hocalar etkilendiler İran’ın bilimsel düzeyin İki ülkenin en başarılı oldukları 6’şar bilim alanının başarı sıralaması şöyle: Türkiye: Klinik tıp (%3.02), tarım (2.52), matematik (2.34), mühendislik (2.33), bitki/hayvanbilimi (2.33), malzeme bilimi (1.98). İran: Mühendislik (%4.05), kimya (2.86), malzeme bilimi (2.80), matematik (2.54), tarım (2.47), bilgisayar bilimi (2.18). Görüyorsunuz, İran yokluklar içinde hızla yükseliyor, Türkiye “varlıklar” içinde yürüyor... Hangi alanlarda kim önde? HDP ‘Ceza hukuku, medyaya baskı için kullanılamaz’ ALİCAN ULUDAĞ Gökçek nkara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “7 Haziran seçim sürecinde AKP’de yapılan temayül yoklamalarına hile karıştırdığını” iddia eden gazeteci Mehmet Akyol hakkında açılan hakaret davasından ders niteliğinde bir beraat kararı çıktı. Ankara 35. Asliye Ceza Hâkimi Aydoğan Levent Gedik, AİHS ve AİHM kararlarına dayandırdığı A Melih Gökçek’e ‘hilekâr’ diyen gazeteciye beraat rilirken 22 Mart 2015’te AKP’deki temayül yoklamalarını eleştiren bir yazı kaleme aldı. Yazıda, temayül yoklamalarının “gaz almaya” yönelik olduğu, yoklamalar öncesi Gökçek’in toplantı düzenleyerek partilileri yönlendirdiği, “hile karıştırdığı” öne sürüldü. Kendisine “hilekar” denildiğini savunan Gökçek’in şikayeti üzerine Mehmet Akyol hakkında hakaret suçundan dava açıldı. Ankara 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada savunma yapan Akyol, “40 yıllık gazeteciyim. Hakaret kastım yoktu” dedi. Yargıç Aydoğan Levent Gedik, suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle gazetecinin beraatine karar verdi. ” l ANKARA beraat gerekçesinde savcılığı eleştirerek “Ceza hukukunun medya üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılıp halkın bazı görüşler hakkında bilgi sahibi olması hakkının kısıtlanamayacağı kabul edilmelidir” dedi. “baskentlilerhaber.com” sitesinin sahibi ve yazarı Mehmet Akyol, 7 Haziran seçim sürecine gi Halkı fişlemeye yasal dayanak ALİCAN ULUDAĞ VEFAT Heybet Karaduman’ın eşi; Esma Üre, Orhan Karaduman, Bilal Karaduman ve ÇYDD Genel Yazmanı Osman Karaduman’ın Sevgili anneleri Barış Aşiti HDP İlçe Örgütü ayrıca Beşiktaş Belediyesi’nin Dikilitaş semtindeki “Barış Sokağı”nın adını, Kürtçe “Barış” anlamına gelen “Aşiti” ekleyerek, “BarışAşiti Sokağı” olarak değiştirdiğini hatırlatarak istenirse yapılabileceğini vurguladı. akanlar Kurulu, uzun süredir üzerinde çalışılan milyonlarca yurttaşın fişlenmesine kapı aralayan Kişisel Verilerin Korunması Kanun Tasarısı’nı TBMM Başkanlığı’na gönderdi. “Kişisel verileri koruma” amacıyla çıkarıldığı belirtilen yasa tasarıyla başta MİT olmak üzere emniyet, jandarma ve MASAK’ın kişileri fişlemesine yasal kılıf getiriliyor. Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan tasarıda kişisel verilerin, kişilerin açıkça rızası olmaksızın işlenmeyeceğini be B lirtiyor ancak verilerin rıza dışı paylaşılmasına olanak sağlayan “amalı” çok sayıda ifade yer aldı. Tasarıyla Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği 3. kişilerle de paylaşılabilecek Sağlık Bakanlığı’nın yurttaşların sağlık bilgilerini işlemesi de yeniden getirildi. 7 kişiden oluşacak Kişisel Veriler Koruma Kurulu’nun 4 üyesini Başbakan, 3 üyesini Cumhurbaşkanı atayacak. Kurulun başkanını ise Bakanlar Kurulu atayacak. Üyelerin soruşturulması da İstisnalarda yok yok Başbakan’ın iznine bağlanıyor. “İstisnalar” başlıklı 28. maddede “Kişisel verilerin milli savunmayı, milli güvenliği, kamu güvenliğini, kamu düzenini veya ekonomik güvenliği sağlamaya yönelik önleyici, koruyucu ve istihbari faaliyetler kapsamında işlenmesi” halinde söz konusu maddenin uygulanmayacağı belirtildi. Tasarıda direkt kurum adı belirtilmeyip ucu açık bırakıldı. MİT, Emniyet, Jandarma’nın fişleme yapması serbest bırakılırken ekonomik güvenlik ibaresi ile de MASAK’ın faaliyetlerine yasal güvence getirildi. lANKARA LEMAN KARADUMAN Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 19.01.2016 Salı günü Gemlik Merkez Çarşı Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Gemlik Mezarlığı’na defnedilecektir. Merhuma tanrıdan rahmet dileriz. AİLESİ C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle