28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 25 Aralık 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 7 Yurttaşlar 2016’da pek çok yenilikle karşılaşacak, öğrenciler pasaport harcı ödemeyecek Öğrenciye müjde Telafi YGS’ye yetmez YGS 13 Mart’ta yapılacak ve eğitimin aksadığı bölgelerde yaşayan üniversite adaylarının eksik konusu çok. FİGEN ATALAY ZEHRA ÖZDİLEK 16 yılında halkı yakından ilgilendiren birçok uygulama yaşama geçirilecek. Yeni yılla birlikte yavaş yavaş uygulanmaya başlanacak yeni düzenlemelerin bazıları yurttaşların yaşamını kolaylaştıracak bazıları ise cebini yakacak. Bazı düzenlemelerin ise büyük tartışma yaratması bekleniyor. İşte yeni yılın yenilikleri: 20 teknik belgesi aldıktan sonra sürücü kursuna başvurarak tekrar ehliyet alması gerekecek. 1 yıllık pasaport harcı yeni yılda 154.70 liradan 163.33 liraya çıkacak. Vergi, harç ve cezaların yeniden değerleme oranında artırılması durumunda fatura, gider pusulası gibi belgelerin verilmemesi ve alınmamasının cezası 211.16 liraya çıkacak. Öğrencilere pasaport harç ücretlerinin tamamen kaldırılacak. Ocak ayı itibariyle bu uygulamalar devreye girecek. Pasaporta zam kimlik kartları, taklit, tahrif ve sahteciliğe imkân vermeyen üst düzey güvenlik unsurlarını içerecek. 1 GB’ye kadar veri depolayabilecek akıllı kartlarda parmak, damar ve avuç içi izi gibi kişiye özel bilgiler yer alacak. Muhtarlar evlendirecek Muhtarlara evlendirme yetkisi verilecek. Uygulamayla mahalleye dönüştürülen ve şehirlerden uzak olan köylerde bu uygulama hayata geçecek. Stajyer şoför Dolmuşlarda akbil 1 Ocak 2016 tarihi itibarıyla ilk defa ehliyet belgesi alacak tüm adaylar, stajyer sürücü kabul edilecek. Stajyer ehliyet uygulamasında sürücü, 2 sene boyunca 75 ceza puanına ulaşırsa, ehliyetine el koyulacak ve psikolojik durumunun tespiti için psikoteknik testine girecek. Psiko Yeni çipli kimlik İçişleri Bakanlığı’nın yeni kimlik kartlarına yönelik çalışması sürüyor. Kimliklerin dağıtımına yeni yılda başlanacak. Kartların dağıtımı ilk olarak Kırıkkale’de yapılacak. Yeni 2016 yılında minibüs ve taksi dolmuşların yüzde 100’ünde İstanbul Kart kullanılması hedefleniyor. Toplu taşıma hizmetlerinin yanı sıra taksilere de yeni uygulamalar geliyor. Taksi yönetim merkezine dahil edilen taksi oranının 2016 yılı için yüzde 25 olması amaçlanıyor. ükseköğretime Giriş Sınavı’na (YGS) 78 gün kaldı. 2 aydır doğru dürüst ders görmeyen öğrencilerin, bu süre içinde her gün 10 saat ders çalışmaları halinde bile eksik konuların yetiştirilmesi çok zor görünüyor. Güneydoğu’da çatışmaların sürdüğü bölgelerde öğretim yılı başından bu yana doğru dürüst eğitim yapılamıyor. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı bu bölgelerde telafi programlarının düzenleneceğini açıkladı ancak üniversite giriş sınavının birinci aşaması olan YGS’ye çok az kaldı. Adayların çok uzun süredir hazırlandığı, konuları sürekli tekrar ettiği bu sınava eğitimin aksadığı bölgelerden katılacak öğrenciler için fırsat eşitliğinden söz etmek çok güç. Fen Bilimleri Temel Liseleri Rehberlik Koordinatörü Cihan Yeşilyurt, adayların YGS ve LYS (Lisans Yerleştirme Sınavları) için hazırlıklara eylül ayından bu yana yoğun bir şekilde başladıklarına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Her ne kadar YGS konuları 9. ve 10. sınıf konularını içerse de düzenli tekrar ve disiplinli çalışmayı gerektirir. Ayrıca 11. ve 12. sınıf konuları da LYS’yi kapsar. 2 aydır ders yapılmadığı düşünüldüğünde, adaylar ne YGS ne de LYS konularını tamamlayabilir. Geri kalan sürede haftanın 7 günü 10 saat ders de yapılsa YGS ve LYS konuları yetişemez.’’ Yeşilyurt, bölgedeki üniversite adaylarına haksızlık olmaması için sınavın söz konusu yerler için ertelenmesinin iyi olacağını da söyledi. Y AKP ANKARA MİLLETVEKİLİ AYDIN ÜNAL, CANLI YAYINDA ÖĞRENCİLERİ TEHDİT ETTİ: Cizre’ye girildi, ODTÜ’ye de girilir KP Ankara Milletvekikartlar asılmaya başlandığını idli Aydın Ünal, yandaş dia ederek, öğrencilere “Bunbir televizyon kanalında katıllar solcu faşistler, bunlar solcudığı canlı yayın programında luktan da anlamayan faşistler. ODTÜ’lü öğrencileri tehdit etti. Cizre’ye nasıl girildi, Silopi’ye Ünal, burada yaptığı konuşmada Aydın Ünal nasıl girildi. ODTÜ’ye de öyle giODTÜ’de Gezi olayları sırasında rilir, bu ahlaksızlara bu edepsizdinimize imanımıza saldırılan panlere bunun hesabı sorulur” dedi. A Rektör: Mescit basılması olmadı ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, mescit basılması veya mescit kapatılması diye bir durumun olmadığını söyledi. Acar, gerginlik nedeniyle bir grubun basketbol sahasında namaz kıldığını, bir başka grubun “namaz kılma alternatifleri varken şov yapıldığı” iddiasıyla duruma tepki gösterdiğini belirterek “Arbede yaşanmış. Çok ciddi bir çatışma olmadı” dedi. ürk t a t A e v ğ a d lu U esto t o r p e d in r le e üniversit Uludağ Üniversitesi’nde “Üniversiteli Müslümanlar Platformu” üyesi yaklaşık 300 kişilik grup Üniversitenin amfi tiyatrosunda toplanarak ODTÜ yerleş kesinde mescit tartışmaları üzerinden başlayan gerginliği protesto etti. Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde de aynı grup üyesi 100 kadar öğrenci öğle namazı öncesinde yemekhane önünde toplandı. Grup açıklamanın ardından yanlarında getirdikleri muşambayı yere sererek namaz kıldı. Suç duyurusu Eğitim Sen, Cizre ve Silopi’deki öğretmenlerin “hizmet içi eğitim” adı altında ilçelerden uzaklaştırılmalarıyla ilgili olarak bugün suç duyurusunda bulunacak. Eğitim Sen Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Yıldırım Aslan “Güneydoğu’da özellikle Sur, Nusaybin, Silopi, Cizre ve Dargeçit ilçelerindeki okullarda bu sene fiili anlamda eğitim yapılamadı. Kasımdan beri bu ilçelerimizde eğitimöğretim hiçbir şekilde yapılamıyor. Sur’da 4 okul boşaltılmıştı, 9 okul ise hizmet dışı. Binalar da kullanılamaz durumda. Yavuz Selim Ortaokulu yandı. Dün Nabi Avcı’nın açıklamalarını dinledik, Bakan’a şunu söyleyeyim. Çocukların eğitim anlamında takviyesi değil, travmasının giderilmesi önemli. Bu sene Anadolu Lisesi’ne girme hayali olan bir çocuk ne yapsın?’’ diye konuştu. Sınır dışı ettik ama ‘zorla’ değil Türkiye’den Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne ilginç savunma ALİ ÇELİKKAN ürkiye’ye sığınan mültecilerin zorla sınır dışı edildiği iddialarını yalanlayan hükümet, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (BMMYK) sunduğu savunma metninde mültecilerin sınır dışı edildiğini ancak bunun ‘görüşmeler sonucu’ yapıldığını savundu. “Avrupa’nın Sınır Bekçisi” başlıklı raporu hazırlayan Uluslararası Af Örgütü Mülteci ve Göçmen Hakları Araştırmacı ve Danışmanı Anna Shea, bu durumu “Evet bu ilginç bir durum, hükümet sınır dışıların olduğunu inkâr etmedi, sadece zorla ve BMMYK denetiminde olmayan sınır dışıların olduğunu inkâr etti” dedi. Uluslararası Af Örgütü Mülte T ci Hakları Koordinatörü Volkan Görendağ ise, “Suriye sınırı o kadar uzun ki tüm sınır dışıları BMMYK’nin denetlemesi mümkün değil” dedi. Af Örgütü raporunda, son aylarda 100’ün üzerinde insanın, ciddi insan hakları suçları olarak sayılabilecek bir şekilde sınır dışı edildiği iddiası da bulunuyor. Af Örgütü’nün ve Cumhuriyet’in görüştüğü çok sayıda mülteci, Geri Gönderme Merkezleri’nde kendilerine zorla, anlamadıkları kâğıtlar imzalatıldığını, “ya Suriye’ye gidersin ya da geri gönderme merkezinde kalırsın” gibi ültimatomlar verildiğini belirtmişti. Shea, raporun delillerin arasında video görüntüleri ve fotoğraflar da bulunduğunu söyledi. Onların yanında Kumkapı cennet Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), Kumkapı Geri Gönderme Merkezi’ndeki koşullar ve uygulamalar yüzünden Suriyeli K.A’ya 10 bin lira tazminat ödenmesine karar vermesinin ardından K.A’nın avukatı MazlumDer Mültecilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Halim Yılmaz, “Kumkapı diğer Geri Gönderme Merkezleri’ne kıyasla bir cennet. Diğer yerlerde sığınmacıları yakınlarıyla görüştürmüyorlar. Avukat hakları yok. Öldüler mi kaldılar mı bilinmiyor. Koşullar berbat” dedi. K.A da avukatı aracılığıyla “9 aydan fazla süre berbat şartlarda kaldım. Tazminatı yetersiz buluyorum” dedi. üneydoğu’da savaş koşulları hüküm sürüyor. Bunun terör örgütünün “tenkil” edilmesiyle ilgili olmadığı ortada. Öyle olsaydı bunca yıldır süren “terör örgütüyle mücadele” çoktan sona ermiş olurdu. Yeni durumda çatışmalar terör örgütünün dağlarda barınıp askeri birliklere saldırması ya da terör takibi sırasında ortaya çıkmıyor; artık kent merkezlerinde, ilçelerde. HHH İki somut sonucu var bu durumun: Birincisi bu “iç savaşta” gencecik insanların, çocukların devreye sokulması; ölmesi, öldürülmesidir. İkincisi siyasetin Türkiye dışına kaymış, ikili değil çok taraflı hale gelmiş olmasıdır. Bu coğrafya Irak Kürdistanı’nı, Kuzey Suriye’deki KürtArap kantonlarını kapsıyor. Burada yalnızca Türk devleti, farklı Kürt siyasetleri değil, ABD, Suriye, Rusya daha başkaları ve onların farklı politikaları söz konusudur. Kürt sorunu orada da laiklerle cihatçıların savaşının parçasıdır. HHH Birincisi için söylenecek söz kalmadı artık. “Sivillerin, çocukların, kadınların, askerlerin, polislerin öldürülmelerine, mahallelerin tahribine, insanların evlere kapatılmalarına, duvarlara intikam yazıları yazanların eylemlerine son verilsin; kanlı çatışmalar bir an önce durdurulsun; taraflar ne yapacaklarsa siyaset alanında, özellikle sınır dışında yoğunlaşan siyaset alanında mümkünse barışın diliyle yapsınlar” demekten başka bir şey gelmiyor elimizden. Naif bir dilek bu, farkındayım; ama en azından Güneydoğu’daki çatışmaların neyin parçası olduğunu anlamaya, anlatmaya yarayacaktır. HHH Sürüp giden çatışmaların bağlanabileceği gerçeklerden birisi, her iki tarafın birbirini suçladığı masa devirme olayıdır. Ama onun da bağlandığı gerçek, somut bir tehdit olarak gündeme gelen laikliğin sona erdirilmesi, otoriterliğin yasallaşması anlamı taşıyan başkanlık dayatmasıdır. İddia odur ki; başkanlık hedefine ulaşılırsa Türkiye’de çatışmalar sona erecek, Türkiye istikrarlı, büyüyen, bölgedeki sorunlarda çözümleyici güç olacak, geri çekilmiş iddialar da gerçekleşecektir. HHH Bunun sopayı gizleyen havuç olduğu, yandaş kitleyi tutmaya yaradığı, belli kesimler tarafından satın alındığı da ortada. Beğenenler hem başkanlık, hem laiklik konusunda uzlaşma eğilimlerini açıklamaya, yatkınlıklarını belirtmeye başladılar bile. Ana muhalefet, iktidarın tanımaya hiç yanaşmadığı meşruiyeti, yasallığı korumak için ne yapacağını bilemiyor; herkesi memnun etmek gibi tuhaf bir taviz politikasında ısrar ediyor; “gerileyerek durdurmak” gibi anlaşılmaz bir politika izliyor; dindarlığı siyasete taşımanın laiklikle bağdaşmadığını bir türlü anlayamıyor. HHH CHP’nin de HDP’nin de görmek istemediği gerçek, laikliğin tümüyle bertaraf edilmesi temel hedefine kilitlenmiş olan iktidar partisinin karşısına dikilme zorunluluğudur. Başkanlık konusunda da Kürt sorununda da tutarlı politikanın laiklik üzerine kurulması gerektiğini kavramak, kararlı davranmaktır işin doğrusu. Bu da mı naif geldi size, ilişki kuramadınız mı? Aralarındaki sıkı bağın somut bir gerçek olduğunu hayat gösterecektir. Ama hayatın dersleri çoğu zaman acı, pek acı olur bildiğiniz gibi... Laiklik, Kürtler, Savaş ve Siyaset G İÇKERYA FAHRİ KONSOLOSU CİNAYETİ Mavi Ring’in bilinmeyen öyküsü ece yarısıydı. Ellerinlünmüştü ringin. Bu daracık, hadeki tek direnme silahı va almayan ‘tabutluklara’ birbirolan bedenlerini açlık grelerine kelepçeli dörder kişi sıkışvine yatıralı tam 35 gün oltırılmışlardı. Eskişehir’e vardıkmuştu. Vücutları bitikti, allarında hepsi hastalanmıştı. Biraz sonra Eskişehir Özel Tip gıları zayıflamıştı, halsiz ve Cezaevi’nin hücrelerinin kapılayorgundular. Ölümün kıyırı teker teker açılmaya başladı. sında geziyorlardı. Dışarıdan gelen motor gü26 tutuklu ve mahkum kollarını Ayşe rültüleriyle hareketlendiler. kesen zincirlere bağlanarak bu Yıldırım İçlerinden biri güçlükle radringe bindirildi. Ve 15 saat süyatörün üstüne çıkıp dışarırecek ölüm yolculuğu başladı. ya baktı. Farları cezaevinin duvarlarını 1989 1 Ağustos’unu 2 Ağustos’a bağaydınlatan sıra sıra dizilmiş otobüsleri layan geceydi. Hava cehennem gibi sıve Mavi Ring’i gördü. O ringi tanıyorcaktı. Havasızdılar, hastaydılar, bir lardı, özel olarak yapılmıştı. Kimi tutdamla su bile çok görülüyordu. Çünsaklar onunla Erzincan’dan Eskişehir’e kü devlet hak mücadelesi için bedenlegelmişti zaten... rini ölüme yatıran bu insanlardan intiİçi saç ve çelikten 80 santim en, 120 kam almak istiyordu. Öyle de yaptı. Aysantim boy ve 65 santim yükseklikteki dın Cezaevi’ne vardıklarında beklenen karşılıklı olarak sıralanan hücrelere böoldu. Mavi Ring’deki Hüseyin Eroğlu ve Mehmet Yalçınkaya ölmüştü. 21 yaşında girdiği cezaevinden 41 yaşında çıkan Fuat Kav, tam 20 yıl 6 ay ve 6 gün boyunca Diyarbakır dahil onlarca cezaevinde kalmıştı. Kav, bu ölüm yolculuğunu 2011’de Mavi Ring adlı kitabında anlattı. 2013 yılında yönetmen Ömer Leventoğlu kitabı aynı adla filme çekti. Film, 2013’teki 50. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Behlül Dal Jüri Özel Ödülü’nü kazandı. 2014’te Fas’ta gerçekleştirilen Uluslararası Nador Film Festivali’nde ise jüri özel ödülüne layık görüldü. Filmde bilmeden katıldığı o yolculukta mendile damlatılan bir damla suyun nasıl bir güce ve direnişe dönüştüğünü gören doktoru canlandıran oyuncu Ezgi Çelik de en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandı. İşte bu kitap, geçen hafta Türkiye’yi ayağa kaldıran yasaklı kitaplar arasında yer aldı ancak kimse farkına varmadı. Gaziantep Savcılığı kitabın PKK/ KCK terör örgütünün görüşleri doğrultusunda yayın yaptığı ve suç unsuru taşıdığı kanaatine varmıştı. Kitabın filme çekildiğinden ve festivallerden ödülle döndüğünden bile haberdar olmayan savcılık, Hasan Cemal, Tuğçe Tatari, Abdullah Öcalan, Ahmet Tahir, Murat Türk, Müslüm Yücel’in yazdığı kitaplarla birlikte onu da toplatmaya karar verdi. Bugün Türkiye’de yaşananlardan çıkan sonuç şu ki, herkesin kapısının önünde bir Mavi Ring bekliyor; bir gün sadece bedenini değil, aklını da, bilincini de, ruhunu da, vicdanını da alıp bir cezaevinden diğerine götürmek üzere... ‘Medet Önlü MİT takibi altındaydı’ ALİCAN ULUDAĞ Festivallerden ödülle dönen filme konu olan kitaba da toplatma kararı G O ringdekilerden biri... amuoyunda Medet Ünlü olarak bilinen Çeçenistan İçkerya Cumhuriyeti Fahri Konsolosu ve işadamı Medet Önlü’nün öldürülmesine ilişkin Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Önlü’nün gönüllü korumalığını yapan polis Şakir Yılmaz, “Medet Önlü, MİT takibinde olan biriydi” dedi. Tanık olarak ifade veren Yılmaz “Emniyette bana (azmettirici) Rızvan Ezbulatov’un resmi gösterildi. Bu resmin MİT’ten geldiği söylendi. Ancak dosyaya baktığımda bu resim yok” diye konuştu. Yılmaz şöyle konuştu: “Önlü, Çeçenlerin Suriye’de piyon olarak kullanılmasına karşıydı. Önlü öldürüldükten sonra 150 Çeçen Suriye’ye gitti. Bugün IŞİD, El Nusra ve Özgür Suriye Ordusu’nun üst düzey yöneticileri Çeçen’dir. Bunlar Önlü öldürüldükten sonra Suriye’ye gitti” dedi. Yılmaz cinayetin arkasında Rus yanlısı Çeçenistan hükümeti başkanı Kadirov’un olduğunu iddia etti. Önlü ailesinin avukatı Erdal Doğan, azmettirici Ezbulatov’un 24 Mayıs’ta Atatürk Havalimanı’ndan çıkış yaptığını belirterek “Polis ve MİT takibindeki kişi nasıl kaçtı” dedi. Mahkeme, MİT’ten Önlü ve Ezbulatov’la ilgili bilgilerin gönderilmesini istedi. K C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle